CEMİL MERİÇ
Cemil Meriç’in Yıldız’da yayınlanmış olan
yazısı
''El Liva"
sütunlarında uluyan meş’um gece kuşları, yurdun gözbebeği olan sana "sivrisinek"
diyecek kadar kahbelikte doludizgin gitti. Senden birine "şımarık"
diye ad takacak kadar sütübozukluk yaptı. "Unutma ve
affetme!"
El Liva paçavrasının
yüzü peçeli müseccel hainleri,
Anlaşıldı... ”Suç
samur kürk olmuş, kimse beğenip sırtına almamış" dedikleri gibi,
iğrenç adlarınız, habis hezeyanlarınızı kirletecek kadar kara olmalı ki, bir
türlü adlarınızı açıklayamıyorsunuz. Bir kere daha söyleyelim ki buna katmerli
alçaklık, tuzlu biberli korkaklık denir ki, ikisi de tam size göre biçilmiş
kaftandır.
Yurdun genci,
Ocağın yanı başında bir
mabed kadar tanrısal olan yüksek kültür kaynaklarımızın kalbinde çöreklenen
engereklerin kırk başını birden ezmek, ulusal savaşın baş ödevidir.
Yüzünüze tükürdük,
yılışıp sırtardınız,
Kırbacımız altında
uluyup şımardınız,
Irzını, namusunu satan
kahbeler gibi
En kutsi duygulara küfür
yuvarladınız.
Siz ki anavatandan bile
kovulmuşsunuz,
Alçaklıkla kaynayıp
şerle yoğrulmuşsunuz,
İnsanlığın, tarihin
lanetlerle andığı
Ufkumuzda uluyan bir
alay baykuşsunuz...
Reyhaniye - Cemil Yılmaz Şaman
Sh:64
Aylak, şuuru iğdiş
edilmiş, hiçbir zaman okumak ve düşünmek alışkanlığı kazanmamış sokaktaki adam
için icat edilmiş bir nevi afyondur. Tam bir kaçıştır TV. Bu korkunç tiryakilik
kurbanlarını batılılaştırmaz, batırır. Kültürün, dün de, bugün de tek
taşıyıcısı vardır : Kitap
Kültürden irfana,
insanlığın fikir maceralarını bir bir tarayan eserlerden biri. Yer yer meltem,
yer yer fırtına, ama hep aydınlıklarla dolu bir vadi. Okunmalı ve üzerinde
düşünülmeli.
KÜLTÜRDEN İRFANA : Cemil MERİÇ
insan Yayınları, İstanbul 1986
***********
AK BATI, KARA BATI,
SIRTIMDA YARA BATI.
BİZ SENİ BULAMADIK;
SEN BİZİ ARA BATI...
Güneyde Kültür,
Sayı 5, s. 17 Temmuz 1989
Sayı 5, s. 17 Temmuz 1989
*********
Kimi başında taçla
doğar, kimi elinde kılıçla... Ben kalemle doğmuşum. İnsanlar kıyıcıydılar,
kitaplara kaçtım. Kelimelerle munisleştirmek istedim düşman bir dünyayı. Şiirle
başladım edebiyata. (Cıvıldayan bir kuş kadar rahatım yazarken). Kulaklarımda
bir ses uğulduyordu, etrafımdakilerin duymadığı bir ses. Ve defterler
kendiliğinden doluyordu. Sonra ilmin, ilhamı dizginleyen sert disiplini...
Hisden ve hissiden utanış. Nazımdan nesre, öznelden nesnele atlayış.
940’lardaki yazılarımın ayırıcı vasfı, ukalâlık. Batı irfanını ülke ülke, devir
devir keşfe çıkan genç bir tecessüs. İlk kitabım 1942’de doğdu. Yetmiş beş
sayfalık bir araştırma : Balzac. Ve yüz sayfalık bir tercüme : Altın Gözlü
Kız. Sonra Fergus, Dushesse de Langeals (kitapçıda kayboldu). Otuzundaki kadın,
Balıkçı kız (kitapçıda kayboldu).Kibar fahişelerin ihtişam üç sefaleti. Monografi,
tenkit, edebiyat tarihi, imzamı taşıyan her yazıda ben yaşıyorum. Bütün bu
neviler kendimi anlatmak için bir vesile. Bir Balzac'ın, bir İbn Haldun’un, bir
Makyavel’in arkasına gizleniyorum, kendimi yaşıyorum onlarda.. kendi
öfkelerimi, kendi ümitlerimi, kendi ümitsizliklerimi. (İşlediğim türe insanı
getirdim, yaralı bir çağın insanını).
Bir çağın vicdanı olmak
isterdim, bir çağın, daha doğrusu bir ülkenin, idrâkimize vurulan zincirleri
kırmak, yalanları yok etmek, Türk insanını Türk insanından ayıran bütün
duvarları yıkmak isterdim.
Muhteşem bir maziyi, daha muhteşem bir
istikbale bağlıyacak köprü olmak isterdim, kelimeden, sevgiden bir köprü. Sanat
düşüncenin, düşünce mukaddeslerin emrinde olmalı.Hakikat, mukaddeslerin
mukaddesi... Hakikat ve sevgi.
Cemil Meriç
Mağaradakiler (1978)
Kaynak:
Cemil MERİÇ-Şair - Yazar – Filozof, Hazırlayan: Mehmet TEKİN, Antakya 1991
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar