Print Friendly and PDF

DİLDEN ŞARKILAR






Bestekarı: Zekai Dede
Makamı: Suzidil
Usulü: Ağır Sengin Semaı
Formu: Şarkı
Sözleri

Dil hasret-i vaslın ile nâlân gel efendim
Nâzınla beni eyleme giryan gel efendim
Etmekte bu aşk süz-i dilim dem- be- dem efzün
Bir kat da sen etme beni süzân gel efendim

Sultan 2. Mahmûd han'ın Ebrûlerinin zâhmı nihândır ciğerimde isimli Hicaz makamındaki Türk sanat müziği şarkısının (Kalenderi) ayrıntılı bilgileri, videoları, sözleri ve notası.

Beste ve güfte  : Sultan 2. Mahmûd han
Makamı            : Hicaz makamı
Usûlü   : Aksak usûlü
Ebrûlerinin zâhmı nihândır ciğerimde (amân amân)
Gül rûhlerinin handeleri çeşm-i terimde (amân amân)
Sevdâ-yı muhâbbet esiyor şimdi serimde
Takdîre ne çâre bu da varmış kaderimde (amân amân)
Kelimelerin Türkçe karşılıkları:

Ebrû: Kaş
Zâhm: Yara
Nihân: Gizli, saklı, bulunmayan, mevcut olmayan, sır
Rûh: Yanak, yüz, çehre
Hande: Gülme, gülüş, eğlenme, alay etme, açılma, patlama
Çeşm: Göz
Ter: rutubetli, ıslak, yaş
Ser: Baş, kafa
Takdîr: Tanrı'nın isteği, kader


Beste: Zekâi Dede
Vezni: Fâ'ilâtün Fâ'ilâtün Fâ'ilâtün Fâ'ilün

Ol gülün gülzâr-ı hüsnü bâd-ı mihnet bulmasın
Gonca-i rûhsâr-ı zîbâsı elemle solmasın
Zülf-i şeb-bûy-i Hüseyn'i ey sabâ incitme kim
Nergis-i şehlâ-yı çeşmi şebnem-âlûd olmasın

Gülzâr-ı hüsn: Gül bahçesini andıran güzellik
Bâd-ı mihnet: Eziyet veren rüzgâr (mec. Eziyet, sıkıntı)
Gonca-i ruhsar-ı zîbâ: Rengi ve kokusu yönünden şebboya benzeyen zülf
Sabâ: Gün doğusundan esen hoş ve latif rüzgâr
Nergis-i şehlâ-yı çeşm: Nergise benzeyen baygın bakışlı göz
Şebnem-âlûd: Çiğ tanelerine bulanmış (mec. Gözyaşı ile dolmuş)


Bestekarı: Zekai Dede
Makamı: Tahir
Usulü: Muhammes
Formu: Beste

Aşk elinden aşıkı cam ile sahba söyletir
Tuti-i sükkar gibi ol lal-i ziba söyletir
Söylemezdim sırrı aşkı, kadim olsam aleme
Ademi aşkı muhabbet bülbül asa söyletir


Beste: Zekai Dede
Güfte: leyla saz
Makam: Ferahnak
Usûl: Hafif
Seslendiren: Selçuk üniversitesi Devlet Konservatuarı Klasik Türk Mûsikisi Topluluğu

Söyletme beni canım efendim kederim var
Bir gûna değil dildeki efkâr nelerim var
Bir buseye can vermek ile müşteri oldum
Güldü leb-i gülfem dedi yok yok değerim var

Ya le le le le lel
Te re le le lel lel
Tir ye le le le le le le lel lel
Ya lâ ya lâ yel le lel lel lel li
Beli yarımen

Beste   : Zekâi Dede Efendi
Güfte    : Bilinmiyor
Makamı            : Acem aşîrân makamı
Usulü   : Muhammes usulü
Bin cefa görsem ey sanem senden
Bu ne sözdür ki usanam senden
Taliimdir seni vefâsız eden
Sanma ki ben anı sanam senden

Türkçe karşılığı:
Ey güzel sevgili, senden bin eziyet görsem, hâşâ, yine de usanmam.
Vefasız oluşuna sanma ki seni sebep olarak görüyorum; bu, tamamen benim talihimdendir.


Beste: Dede Efendi
Güfte: ?
Makam: Bayâti
Usûl: Hafif
Form: Beste
Bir gonca –femin yâresi vardır ciğerimde
Âteş dökülürse yeridir âh-ı serimde
Her lâhza hayâli duruyor dîdelerimde
Takdire nedir çâre bu varmış kaderimde

Makamı: Suzinak
Bestekarı: Hammamîzâde İsmail Dede Efendi
Söz Yazarı: Ahmet Dede (Köse)
Formu: İlahi
Usulü: Sofyan

Ben bilmez idim gizli ayan hep sen imişsin
Tenlerde vü canlarda nihan hep sen imişsin
Senden bu cihân içre nişân ister idim ben
Âhir bunu bildim ki cihan hep sen imişsin


Ben bilmezdim, görünen de görünmeyen de hep sen imişsin; bedenlerde ve canlarda gizlenen hep sen imişsin. Bu dünyada senden bir işaret arardım; sonunda anladım ki, cihan hep sen imişsin.


Sen ey şâh-ı melek-sîmâ
Bestekar: Nûman Ağa
Guftekar: Fâik
Makam: Arazbâr Bûselik
Form: Şarkı
Usul: Ağır Düyek
Bestekar: Eyyûbî Mehmet Bey
Guftekar: Sâlih Hayri Efendi
Makam: Ferah-Fezâ
Form: Beste
Usul: Çenber

Sehnaz Ilahi –
Beste: Ismail Dede Efendi
Güfte: Yunus Emre
Dede Efendi'nin son bestesi olarak bilinmektedir. şehnâz makamında ve evsat usûlünde bestelenmiştir.
Yürük değirmenler gibi dönerler
El ele vermişler hakk'a giderler
Gönül kâbe'sini tavaf ederler
Muhammed'in kûsu çalınır bunda
Ol sultânın demi sürülür bunda
**
Hikâyesi
Kâbe-i Muazzama’nm tavafı esnasında Dede ile Dellâlzade arasında bir hadise vukua gelmiştir ki garabetine binaen buraya dercedeceğimiz hadise şudur:
Dellâlzade’nin ilm-i nücûma çok merakı varmış. Mekke-i Mükerreme’ye vâsıl olduğu sırada hacılardan hem müneccim, hem musikişinas bir Hintli ile tesadüfen görüşen Dellâlzade, o zâttan musiki makamlarının “seyyârât-ı seb’a” ve “burûc-ı isnâ aşer”le olan münasebet-i mevhumesine dair bazı şeyler öğrenmiş. Dellâlzade esasen mükemmel tahsil görmüş bir âdem olmadığından bu hurafâta o kadar büyük bir ehemmiyet vermiş ki tavaf esnasında Dede Efendi’ye rastgelince hemen yanma sokularak:
“Müjde üstâd! Musiki ilminin nazariyatını öğrendim...” demişse de Beytullah’ın tavafı ve Cenâb-ı Hakkın zikir ve fikriyle meşgul olduğu sırada Dellâlzade’nin bu hafif- meşrebâne hitâbı Dede’nin infıâlini mucib olmuş ve:
“Haydi oradan deli!..”
hitâb-ı pür-itâbıyla şâkirdini başından defetmiştir. Cidden mü’min ve mütedeyyin bir merd-i mutekid olan Dede Efendi’yi tavaf merasimi ve o esnâda çağrılan “Lebbeyk! Allahümme lebbeyk!” nidâları fevka’l-hadd müteessir etmişti. Yanında bulunanlardan menkul olduğu üzere tavaf ederken Dede kendisini tutamamış, teessüründen için için ağlayarak tavaf etmiştir. Tam bu sıralardaydı ki Dede Efendi
Yürük değirmenler gibi dönerler
El ele vermişler Hakka giderler
Gönül kâbesini tavaf ederler
Muhammed’in kösü çalınır bunda
Ol sultanın demi sürülür bunda
güfteli âşıkâne İlâhisini hatırladı. Bu güfte, binlerce hüccâc-ı kirâmın iştirâkiyle icra olunan tavaf merasiminin azamet ve ihtişamından mütehassıl teessürât-ı kalbiyesini izhar ve tesbit için Dede Efendi’ye bir “kanava” hizmetini görmüştü. Şehnaz makamından evsat ikâ’ındaki meşhur İlâhisini işte bu esnâda bestelemiştir ki Dede’nin son eseridir. Muhtelif turuk-ı süfıyeye mensûb dergâhlarda zikir esnâsmda hâlâ okunan bu güzide İlâhiyi tavafı müteakip şâkirdleri Dede’den temeşşuk etmişler ve ba’de’l-hacc İstanbul’a getirerek taammüm ve intişârına vasıta olmuşlardır.
Dede’nin hacca gittiği sene Hicaz’da şiddetli kolera hastalığı zuhûr etmişti. Biçare Dede fâriza-i haccı ifâdan sonra 1262 senesi Zilhicce’sinin 10. günü (29 Kasım 1846) akşam ezanı vaktinde bu müthiş hastalığa tutulmuş ve o gece sabaha karşı Mina’da irtihâl-i dâr-ı bekâ eylemiştir. Cenazesinin cemaat-ı kübrayla kaldırılarak Hazret-i Haticetü’l-Kübrâ’nın merkad-i şeriflerinin ayak ucuna defnedildiğini Mutafzade Ahmed Efendi merhum hikâye ederdi.
Tesadüfât-ı garibedendir ki Dede’nin velâdeti de, vefâtı da “Zilhicce’nin 10. günü” vâki olmuştur!
(Cenâb-ı hak gufrân ve rahmetine mazhar eylesin)
Sevgili üstâdlarını ebediyen kaybeden Dellâlzade Hacı İsmail ve Mutafzade Hacı Ahmed efendilerin İstanbul’a avdetleri çok elim olmuştu. Dede’nin vefatı haberi de İstanbul’a bu zatlarla gelmiş ve büyük bestekârın kadir ve kıymetini bilenleri bi’t-tabii pek ziyade müteessir etmişti.
O asrın benâm şairlerinden ve Dede’nin ahass-ı muhibbânmdan meşhur Kâzım Paşa telâfi kabul etmeyen bu zıyâ-ı azim hakkmdaki tahassüsâtını izhar için şu tarihi söylemiştir ki ber vech-i zir dere ediyoruz:
Hazret-i Fârâbisâni müezzinbaşı kim
Zâtına olmuştu ilm-i mûsikî ihsân-ı Hak
Âşinâ-yı her-makâm etmişti kalb-i âgehin
Sâye-i Mollada lûtfu himmet-i merdân-ı Hak
Pertev-i şems-i hakikatten kılıp kesb-i kemâl
Zerre-i nâçiz iken oldu meh-i tâbân-ı Hak
Fehm olur bundan makâm-ı kurbe âheııg ettiği
Hacc edip Mînâ’da oldu vâsıl-ı gufrân-ı Hak
Çâr tekbîrin çekip ‘Kâzım dedi târihini
Kebş-i cânın kıldı İsmail Dede kurbân-ı Hak
1262 (1846)
Sh:191-193
Kaynak: ESÂTÎZ-İ ELHÂN- Hoca Zekâî Dede Efendi, Hoca Abdülkadir-i Merâgî, Dede Efendi, hzl: Rauf Yektâ, Pan yay, Ekim-2000, İstanbul

Beste: Dede Efendi
Güfte: Enderûnî Vâsıf
Makâm: Hicâz
Usûl: Semâî
Seslendiren: Zeki Müren

Ey büt-i nev edâ
Olmuşum müptelâ
Âşıkım ben sana
İltifât et bana

Yâr yâr
İltifât et bana
Âşıkım ben sana

Gördüğümden beri
Olmuşum serseri
Bendenim ey peri
İltifât et bana

Âh âh
İltifât et bana
Âşıkım ben sana

Hâsılı bunca dem
Ben senin bendenem
Gel gül ey gonca fem
İltifât et bana

Yâr yâr
İltifât et bana
Âşıkım ben sana

Beste: Dede Efendi
Makam: Bestenigar
Usûl: Curcuna

Ben seni sevdim seveli kaynayıp coştum
Aklımı yağmaya verip, fikrimi şaştım
Mecnûna şimdi eş olup dağlara düştüm
Sor güle bülbül ne çeker yârin elinden
Bir dahi gül koklamayım yârin elinden

Bestekarı: Dede Efendi
Makamı: Tarz-ı Cedıd
Usulü: Çenber
Formu: Beste
İltifatınla gönül şâd olduğu demdir bu dem
Ömrüm canım aman olduğu demdir bu dem
Bülbül âsâ nağme söz olsun gönül şimden gerü


Güfte: ----
Beste: İsmail Dede Efendi
Usul: Aksak Semâî
Makam: Sultanı Yegâh
****
Nîhan ettim seni sinemde ey mehpâre canımsın
Benim râzı derunûm sevdiğim dilber nihânımsın
Gönül sende gözüm hâk-i derinde ey meh-i devran
Benin cân-ü cihanım rûz-ü şeb vird-i zebanımsın.

Güfte: ----
Beste: Dede Efendi
Usul: Aksak Semâî
Makam: Tarz-I Cedid
****
Ben Bendesiyem Bendesiyem, Bendesiyem
Ben Mutrıb-ı Gûyende-i Efkendesiyem
Her Bendeği azâd Olıcak Şâd Olur Ammâ
Ben Şâdım Ânın Çünki Hemân Bendesiyem.


Bestekar: Fehmi Tokay
Guftekar: Vecdi Bingöl
Makam: Dügâh
Form: Şarkı
Usul: Aksak
İltifât etti gönül bezmine canân bu gece
Bahtımın ufkuna doğdu meh-i tabân bu gece
Seçilir şah-eser endâmı ipek tüllerden
Doyamam seyrine oldukça hırâman bu gece



Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar