Dr. RIZA NUR
Dr.
RIZA NUR’UN KABRİNDEN ALDIĞIMIZ HİSSELER
Yine bazıları da, dindar kesim için,
devleti dindar yapmak istiyorlar, diyorlar. Bu türden sözlerin hepsi yalan.
Birileri sabahtan kalkıp, hükmü sadece akşama kadar sürecek bir şeyler
söylüyorlar. Söylenenlerin hepsinin yalan ve komplodan ibaret olduğunu bir daha
anladım. İşte bu ahvali görünce siyaset gerçeğini gün yüzüne çıkaran Niccolò di
Bernado dei Machiavelli (3 Mayıs 1469 – 21 Haziran 1527) hatırıma geldi. Ruhu
şad olsun. Her zamanki gibi bir defa daha haklı çıktı.
Evet, birileri gibi hepimiz bir yol
tutturmuş gidiyoruz. Niyetimiz vatan millet içinse ne güzel, ya değilse…
İşte bu kabirler maskelerin
yırtıldığı mekanlardır. Sevenleri ve düşmanları ortaya çıkarır.
Eğer bir şeyler duymak ve görmek
istiyorsanız, kabristanlara gidin. Kabirler nasihat etmek için hepimizi
bekliyor. Unutmayın ki “garip bir mezar”, tarihe yıllar sonra olsa da ışık
tutar.
Biz dün gittik. Dr. Rıza Nur
Beyefendinin kabride garip ve yoksun, uzun zamandan beri ziyaretçisinin yok olduğunu görüyorduk. Anlaşılan o ki çok uzun zamandan beri ne devletten ve ne de milletten gelip gideni
var!!!!!
Hayatımız Cem Karaca’nın
şarkısındaki gibi;
Bindik bir alamete
Gidiyoz kıyamete
Yol dediğin yol gibi
Ulaşmalı bir yere
Biz dön baba dönelim
Geliyoz aynı yere
Bu döngü kısır döngü
Başı varda sonu yok
Dönüyom dönemiyom
Sonunda bir çıkış yok
Yerel ve genel seçim
Seçin bakalım seçin
Ki dön baba dönelim
Aynı yere gelelim
Çete çeteye çatmış
Çete çete içinde
Battık buruna kadar
Cafer getir peçete
Nush ile uslanmam ben
Etmeli beni tekdir
Tekdirden anlamazsam
Artık hakkım kötektir
Eskiden adam gibi
Oturur meze yerdik
Şimdi meze yer gibi
Oturup adam yiyoz
O zaman siz buna
Müstehaksınız len
Diğer bir kabir daha vardı. Onu
söylemeye dilim varmıyor. O, biraz taze mezar. Onun derdi daha aşağıda bitmemiş
gibi, hesabı ile meşguldü. Ondan bahsetmek için biraz bekleyelim.
Bizim asıl sevindiğimiz husus ise
huzurunda yılarca durulan Merkez Efendi Hazretleri tamirde olan türbesinin
kilitli ve kapalı kapılarını bize açınca, arkadaşımla çok sevindik. Bu dediğim
bir hal ile Yavuz Sultan Selim Hanın hakikat çeşmesinden sunduğu beyti zuhur
etti.
Padişah-ı
âlem olmak bir kuru kavga imiş
Bir veliye
bende olmak cümleden evla imiş
Ne oluyor,
ne oluyoruz. Demeye ne hacet, söz yine Yavuz Sultan Selim Hanın olsun.
Milletimde
ihtilaf u tefrika endişesi
Kûşe-i
kabrimde hatta bî-karar eyler beni
İttihad oldu
hücum-ı hasmı def’e çâremiz
İttihad
olmazsa daim dağdar eyler beni
Rıza Nur
|
TÜRKİYE
İÇİŞLERİ BAKANI
|
|
24 Aralık 1921 - 27 Ekim 1923
Görev süresi
4 Mayıs 1920 - 13 Aralık 1920
Yerine geldiği Makam oluşturuldu
Kişi bilgileri
Doğum30 Ağusros 1879
Ölüm8 Eylül 1942 (63 yaşında)
Rıza Nur (d. 30 Ağustos 1879, Sinop – ö. 8 Eylül 1942, İstanbul), Türk siyasetçi, devlet adamı, yazar, Türkolog-tarihçi ve hekim.
II. Meşrutiyet‘in ilanı
ile açılan Osmanlı Meclisi Mebusan‘ının ilk
döneminde ve |1. ve 2. Dönem TBMM‘de Sinop milletvekilliği yaptı, TBMM
tarafından seçilen I. İcra Vekilleri Heyeti içinde Türkiye’nin ilk Maarif Vekili (Eğitim Bakanı) oldu, Moskova Antlaşması ve Lozan Antlaşması
müzakerelerine katıldı.
Çocukluğu ve Eğitimi
30 Ağustos 1879‘da Sinop’ta doğdu. Zor bir çocukluk
geçirdi. İlköğrenimini Sinop’ta yaptıktan sonra İstanbul‘a gelerek Soğukçeşme Askeri Rüştiyesi‘ne girdi. Sonra Tıbbiye İdadisi‘ni (Tıp Lisesi) ve Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane‘yi (Askeri
Tıp Okulu) tabip yüzbaşı olarak bitirdi. 1901 yılında Gülhane Hastanesinde (Askeri Tıp Akademisi) staj
yaparken çalışkanlığı ile Alman hocaların ilgisini çekti ve orada
asistan oldu. Önce Prof. Dr. Deike Paşa‘nın yanında çalıştı, sonra cerrahi kısmına geçti.
Prof. Dr. Wietin Paşa‘nın yanında çalışarak operatör oldu. Bu arada fenni
sünnet usul ve aletlerini anlatan özgün bir kitap yazdı. Önce padişaha sunulan
kitap, daha sonra yayımlandı ve Prof. Wieting tarafından bir kısmı Almanca‘ya çevrildi.
Memuriyeti
1903‘te Rumeli Zibefçe gümrük
kapısına bakteriyolog atanan Dr. Rıza Nur 1905‘te Gülhane’ye yardımcı öğretmen, 1907‘de Askeri Tıbbiye’ye cerrahi hocası
oldu.
II. Meşrutiyette
II. Meşrutiyet’in ilanından sonra
yapılan seçimlerde Sinop’tan milletvekili seçilerek Meclis’e girdi.
İttihatçılara yönelik ağır muhalefeti sebebiyle profesörlük yaptığı Askeri
Tıbbiye’deki görevinden alındı. Daha sonra, binbaşı rütbeleri de söküldü.
Eleştirilerini keskin bir dille sürdürmesi üzerine üç ay hapis yattı ve Bekirağa Bölüğü‘nde idamını
beklerken Cemal Paşa‘nın emriyle sürgüne gönderildi. 8
yıllık sürgünden sonra ancak Mütareke döneminde İstanbul’a dönebildi. 1920‘ye kadar kaldığı Mısır‘da Cemiyet-i Hafiye ve Türkiye’nin Tarik-i Selameti (Türkiye’nin Kurtuluş Yolu) adlı
eserlerini kaleme aldı. Balkan Savaşı‘na da
katıldığı bilgisi yer almaktadır
TBMM ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti Fikri
TBMM 1. Dönem ve 2. Dönem’de Sinop
milletvekili olarak yer aldı. Atatürk’le arasının açılmasından önce Atatürk’ün
en yakın ilişkide bulunduğu hatta Atatürk’ün Lozan’a yolladığı devlet
adamlarındandı. Eğitim Bakanlığı yaptı. 1920‘de Sovyetler Birliği ile dostluk ve yardım antlaşması
yapmak üzere Moskova‘ya gönderilen heyete delege olarak
katıldı. Çiçerin ve Stalin ile görüştü. TBMM hükümeti adına Moskova Antlaşmasını Ali Fuat Paşa ve Yusuf Kemal Tengirşenk ile
birlikte imzaladı. Cumhuriyet‘in ilanına kadar bütün hükümetlerde
Sıhhiye Vekili olarak görev aldı. Sakarya Meydan Muharebesi‘ne doktor
olarak fiilen katıldı. Lozan Konferansı‘na ikinci
delege olarak katıldı. 2. Dönemde yeniden Sinop milletvekili olarak Meclis’te
yer aldı. 14 cilt tutan Türk Tarihi’ni bu sıralarda yazdı. 1926′da Sinop’ta bir
kütüphane kurarak, gelir kaynakları ile birlikte kamuya vakfetti.
Kişiliği
Aktif, üretken ve (özel hayatına
ilişkin hissiyatları dahil) açıksözlü bir tarzda yazılmış eserleri ile
tartışmalı profilini günümüzde de muhafaza etmektedir.
Atatürk ve Rıza Nur
Mustafa Kemal Paşa ile arası
açılan Dr.Rıza Nur, milletvekili olduğu halde, İzmir suikastine
karışanların idam edilmeleri ve bunların kendisi gibi muhalif kimseler olmaları
sebebiyle yurdu terketmiştir. 1926 yılında kitabında belirttiği bu gibi kuşku
ve korkular nedeniyle Fransa’ya gitti ve Paris’e yerleşti. Daha sonra oradan
Mısır’a geçti. İskenderiye‘de bu kez 12 yıl süren bir gurbet
dönemi yaşadı. Bu arada “Türkbilik Revüsü“ adlı yıllık bir Türkoloji
dergisini yayınladı. Leiden‘de toplanan Şarkiyatçılar Kongresinde Reşit Saffet‘le birlikte Türkiye’yi temsil etti. Öğrenciliğinden
beri hayranı olduğu Namık Kemal üzerine 720 sayfalık bir inceleme
yazdı.
1938 yılında, Atatürk öldükten
sonra Türkiye’ye dönen Dr.Rıza Nur, vefat edene kadar İstanbul, Taksim’de kiraladığı 3 odalı bir apartman
dairesinde yaşamıştır. Burası aynı zamanda Tanrıdağ Dergisi’nin de idarehanesi olmuştur. Dr.
Rıza Nur İstanbul’da 8 Eylül 1942‘de öldü.
Hayat ve Hatıratım olarak bilinen 3 ciltlik kitabın
ilkinde kendi hayatını ve hatıralarını, ikincisinde İnönü ile ilgili anılarını
son cildinde ise Atatürk ile ilgili anılarını anlatır. Bu kitabında her ikisine
de ağır ithamlar, zaman zaman yapılan ihanetin boyutunu hazmedemediğinden,
ifadeleri mevcuttur. Anılarında İnönü‘nün Kürt, Abdülhalik Renda‘nın Arnavut, Rauf Orbay‘ın ise Kafkasya kökenli olduğunu
iddia etti. Mustafa Kemal‘in ise I. Dünya Savaşı‘nda hızla
yükseldiği Çanakkale cephesinden beri Almanlarla işbirliği yaptığını öne sürdü.
Anılarını 1935 yılında, British Museum‘a, 1960 yılına kadar yayımlanmamak
kaydıyla gönderir. 1968 tarihinde Altındağ Yayınları tarafından mikrofilm
olarak getirilen “Hayat ve Hatıratım” toplatılmış, yıllar sonra ilk üç cilt
tekrar piyasaya sürülmüştür ve piyasadan kaldırılmıştır. Türkiye
Cumhuriyeti’nde yasaklanmıştır. Gençlik yılları, Kurtuluş Savaşı, Topal Osman olayı ve Lozan Antlaşması dönemini
anlattığı bölümler ise dikkate değer bilgiler içermektedir.
Eserleri
·
Yeni Usulü Hitan (sünnet) ve Yeni Kıskaç (1909)
·
Fenni Cerrahi Ortopedi (1910)
·
Gurbet Dağarcığı (1919)
·
Cemiyet-i Hafiye
·
Türkiye’nin Tarik-i Selameti
·
Türklük Duası
·
Hürriyet ve İtilaf nasıl doğdu nasıl öldü? (1919,
Kitabevi Yayınları)
·
Türk Tarihi (1924-1926, 14 cilt, Toker Yayınları)
·
Cemiyet-i Hafiye (İşaret Yayınları)
·
Moskova – Sakarya Hatıraları (Boğaziçi Yayınları)
·
Lozan Hatıraları (Boğaziçi Yayınları)
·
Oğuzname destan denemesi (1928)
·
Namık Kemal(1936)
·
Hücumlara cevaplar (polemik)
·
Türk Bilik (dergi)
·
Tanrıdağ (dergi)
·
Hayat ve Hatıratım (1982, Frankurt – Tam Metin)
Rıza Nur’dan Lozan Antlaşması
“
|
Lozan, Türk zaferinin bedeli
değildir. Eksiktir, noksandır, kusurludur. Oluk gibi akan Türk kanı ve zafere
bağlanan Türk ümidinin karşılığı olmamıştır. İsmet’e beş on defa söyledim: “Bu
muahedeyi yaptık. Bunda türlü gayeler vardır. Muahedenin tatbikatının bu
gayelere doğru fiilen yürütülebilmesi için “muahedenin tatbikatı komisyonu”
diye bir komisyon yap. Bir de bu gayeleri gizli olarak yazalım, bu komisyona
ver. Başvekil idi, yapardı, yapmadı. Halbuki bir yıl sonra Yunanistan buna
benzer bir heyet yaptı.
|
“
|
Rıza Nur eserlerinde ayrıca,
Lozan’daki heyetle birlikte iken Atatürk ve İsmet İnönü arasında -kendisi de
heyette olduğu halde içeriğini bilmediği- çok gizli telgraf yazışmaları olduğunu
bunların Lozan’daki bazı önemli kayıplarımızı ve Lozan’ın gizli kalmış
yönlerini de açıklayabileceğini öne sürmüştür. Fakat ispatlamamıştır.
Hakkında daha geniş bilgiler için
aşağıdaki linklere bakabilirsiniz.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar