Ermeniler ve Yahudilerin Sevmediği Osmanlı Devlet Adamı ALİ FERRUH BEY
Almaķ istersen iki
‘ālemde kām
Ķıl Resūl’e es-salātu
ve’s-selām
*
Almaķ istersen iki
‘ālemde kām
Mustafā’ya es-salātu
ve’s-selām
Misbahu’s-Salah -Ali Ferruh Bey
1865 yılında İstanbul'da doğdu.
Kayazâde Reşad Paşa’nın oğludur. Mülkiye Mektebinin ilk üç sınıfını okuduktan
sonra (1882) Paris'e gitti; iki yıl Siyasal Bilgiler Okuluna devam etti. Paris,
Londra ve Petersburg elçiliklerinde değişik vazifelerde bulundu. Washington
Elçiliği (1895), Bulgaristan Komiserliği (1899) yaptı. 19 Ekim 1904’te
Bulgaristan'da vefat etmiş Kadıköy’deki Mahmutbaba Mezarlığında babasının
yanına defnedilmiştir
Ali Ferruh Bey, Yeni Osmanlılar
hareketinin kurucularındandır. İyi bir eğitim almış, Türkiye ve Fransa’da
yüksek tahsilini tamamlamıştır. Hakkındaki yazılardan anlaşılan öğrencilik
hayatında devrin muhalif çizgisine yakın durmuş, padişah aleyhtarı hareketlerin
içinde olmuştur. Bununla birlikte birçok edebi eser meydana getirmiştir.
Meslek hayatı dâhiliye teşkilatında
başlamakla beraber hariciyede devam etmiş, Paris, Londra, Bükreş, Petersburg
gibi Avrupa başkentlerinde üçüncü katiplikten maslahatgüzarlığa uzan mesleki
bir kariyer yapmıştır. Bu görevleri süresinde birçok defalar ödüllendirilmiş ve
taltif edilmiştir. Başarılı kariyeri neticesinde ilk kez “orta elçi” olarak 1898’de
Amerika Birleşik Devletlerine atanmıştır.
1898’de Osmanlı tahtında II.
Abdülhamit bulunmakta idi. Padişahın genel siyaseti, büyük güçlerin kendi
aralarındaki rekabeti Osmanlı lehine değerlendirebilmek, İslam topluluklarını
halife’nin nüfuzu ile bir arada tutabilmek, askeri ve fenni sahada Batının
ulaştığı sonuçlardan istifade etmek, böylece imparatorluğun birlik ve bütünlüğünü
koruyabilmektir.
Bu çerçevede imparatorluğun öncelikli
önem verdiği dış güçler Avrupa Devletleriydi. Düvel-i muazzama adı verilen
büyük devletler Osmanlı Devleti’nin bütünlüğünü tehdit eder durumda idi. Bu
açıdan ABD ikinci derecede öneme haiz olmakla birlikte özellikle ticari ve
askeri işbirliği sağlama noktasında önem kazanıyordu.
ABD bu önemi yanında Osmanlı Devleti
için hayati önem taşıyan bazı hususlarda
insiyatif kazanmaya başlamıştır. Bunlar, Amerikan Protestan misyoner
faaliyetleri ve bunun Osmanlı devletini rahatsız etmeye devam eden Ermeni
hareketleri ile bağlantısı, Arap milliyetçisi basın faaliyetleri, Yahudilerin
Filistin’e göçü ve Siyonist hareketlerin başlamasıdır.
II. Abdülhamit genel dış siyaseti
açısından tehlikeli gördüğü bu gelişmeler nedeniyle Amerika’daki bu
faaliyetleri izlemek ve gerekli tedbirleri almak için harekete geçmiştir. Bu
amaçla Ali Ferruh bir nevi özel görevle ABD’ne elçi tayin edilmiştir.
ABD bu tarihte Mc Kinley yönetiminde
yayılmacı bir siyasete başlamıştır. Ekonomik büyümesini tamamlamış olan ABD,
kendi yakın bölgesi olan Küba ve Filipinlerde İspanyol egemenliğini sona
erdirerek bir dünya gücü olma hedefi için ilk adımı atmıştır. Bu açıdan Ali
Ferruh’un elçilik süreci iki devlet için hassas sayılacak bir döneme denk
gelmiştir.
Ali Ferruh öncelikli olarak ABD’ deki
Ermeni faaliyetlerini gözlem altına almış ve bu faaliyetleri düzenli raporlar
halinde hem hükümete hem de doğrudan padişaha bildirmiştir. Bu süreçte Ali Ferruh
Amerika’daki Ermenilerin lobi faaliyetlerini ve basın yolu ile kamuoyu
üzerindeki etkilerini tespit etmiştir. O yıllarda Amerika’da Osmanlı
aleyhtarı müthiş bir basın kampanyası
mevcut idi. Buna karşı Amerika gibi basın hürriyetine çok önem veren bir
ülkede siyasi baskılarla bir sonuç almak mümkün değildi. Buna ancak yine basın
yoluyla ve hukuki tedbirlerle karşı çıkmak gerekirdi. Ali Ferruh büyük gazete sahipleri ve yazarları ile önemli
siyasetçilerle, diğer ülke temsilcileri ile özel dostluklar kurmuş, bu sayede
Ermenilerin etkisinde olan kamuoyuna Osmanlı tezlerini ulaştırabilme imkânı
yakalamıştır. Sık sık basına demeçler vermiş, kuvvetli İngilizce ve
Fransızcası sayesinde hem yabancı temsilciler hem de Amerikalılar ile doğrudan
diyaloglar kurmuş böylece Hıristiyan Ermeni propagandası etkisi ile Osmanlılara
karşı ön yargılı kamuoyu tersine bilinçlenmeye başlamıştır. Olayları hep tek
bir bakış açısı ile değerlendirmiş olan Amerikalılar, Ermeni cemiyetlerinin
faaliyetlerini ve gerçek yüzlerini görünce bu cemiyet faaliyetlerini
eleştirmeye başlamış ve bu yönde yayınlar ortaya çıkmıştır.
Ermeni hareketleri ile birlikte
Ermeniler ile bağlantılı bazı sorunlar Osmanlı devleti ile ABD arasındaki
ilişkilerin gerginleşmesine neden olmuştur. Bu sorunların başında tazminat
meselesi gelmiştir.1895’te Harput’ta Ermeniler tarafından başlatılan
ayaklanma ile birlikte olaylar büyümüş ve
yerli Müslüman halkın da olaylara karışması ile can kayıpları ve maddi
hasar meydana gelmiştir. Maddi hasara
uğrayanların başında Amerikan Misyoner vakıflarına ait okul ve diğer binalar
gelmekteydi. ABD, bu olaylarda Osmanlı güvenlik güçlerinin gerekli
önlemleri almadığını, hatta bizzat karıştığını iddia ederek Osmanlı
Devleti’nden yirmi bin İngiliz lirası tutarında tazminat talep etmiştir. ABD,
1895’ten itibaren tazminat meselesini gündeme taşımakla beraber 1898’den
itibaren baskılarını arttırmış, İspanya savaşında aldığı galibiyet ile tam
anlamıyla bir emperyalist devlet refleksleri göstermeye başlamıştır.
Ali Ferruh’un bu süreçte göndermiş
olduğu raporlardan hem ABD yönetiminin yaklaşımını hem de yönetimin almış
olduğu karalardaki iç siyaset ve kamuoyu etkisi, ve bu kararlardaki ciddiyet
derecesi anlaşılmıştır. Ali Ferruh’a göre Amerikan yönetiminin tazminat
talepleri konusundaki artan baskısının nedeni, Ermeniler ve misyonerler etkisi
altındaki kamuoyu yönlendirmesidir, ABD yönetimi Osmanlı Devleti ile sürmekte
olan ilişkilerin ciddiyetinin farkındadır, bununla birlikte Ön Asya’da Amerikan
nüfuzunun temsilcisi misyonerler ve Ermeni toplumu
emperyalist hedefleri olan ABD yönetimi için önemlidir. Bu hassas dengeleri
gözeten ABD Osmanlı yönetimi ile resmi düzeyde ilişkileri canlı tutmakla
beraber, silahlı güç gösterisi, Osmanlı elçisinin tahliye edilmesi gibi
tehditkâr seçenekleri de basın yolu ile gündemde tutmaktadır. ABD yönetiminin
1900’lerde baskısını arttırmasının nedeni ABD’de yaklaşan seçimlerdir. ABD’nin
1900 Aralık ayında Napoli üzerinden İzmir’e gönderdiği savaş gemisi bu amaca
yöneliktir. Resmi düzeyde bu geminin sadece birkaç gün için gittiği
bildirilmiştir, saldırı amaçlı olmadığı bildirilmiştir.
Ali Ferruh’un tazminat ödenmemesi
yolundaki ısrarları belli bir ölçüde etkili olmuş ve Osmanlı Yönetimi meseleyi
uzun bir süre oyalamıştır. Nihayetinde iki tarafı da uzlaştıracak bir formül
ile Osmanlı Devleti’nin ABD’den bir gemi satın alması ve tazminat ödemesinin bu
gemi bedeline dâhil olması üzerinde anlaşılmıştır.
Ali Ferruh Osmanlı
Devleti ile ABD arasındaki 1830 antlaşmasından kaynaklanan, yargılama hukukuna
ait antlaşmazlıkla ilgili bir çalışma başlatmıştır. Osmanlı dışişlerinden
herhangi bir talimat almadan salt kendi gayretleri neticesinde Amerikan hükümetini
Osmanlı tezlerinin haklılığı
konusunda ikna etmeyi başarmıştır.
Ali Ferruh ABD’nin dış politika
sahasında önem verdiği bir diğer konu olan Osmanlı ABD temsilciliğinin
ortaelçilikten büyükelçiliğe çıkarılması konusunda olumsuz bir yaklaşım
sergilemiştir. Bu konuyu salt Osmanlı- Amerikan ilişkileri açısından değil
uluslararası güç dengeleri açısından değerlendirmiş ve bu aşamada Böyle bir
statü değişikliğinin Osmanlı menfaatleri açısından uygun olmadığı kanaatini
taşımıştır.
Ali Ferruh Amerika’daki
Arap milliyetçisi basın faaliyetlerini takip etmiş ve bu faaliyetlere karşı
girişimlerde bulunmuştur. ABD basın özgürlüğüne önem veren bir ülke olduğu için hukuki
tedbirler ve karşı propaganda yoluna gitmiştir. Amerikan mahkemelerine davalar
açarak Arap gazeteleri aleyhine davalar açmış ve bu gazetelerin ekonomik olarak
yıpratılmasını sağlamıştır. Almış olduğu tedbirler sayesinde kısa zamanda
gazeteler üslup değiştirmiştir.
Ali Ferruh bu gazetelerin zaten önemli
olmadığını, Amerika’daki Araplar
üzerinde hiçbir etkilerinin bulunmadığını belirtmiştir. Bu gazetelerin daha
önce Osmanlı yönetimi tarafından maaş bağlanmış gazetelere özendiklerini ve bu
yanlış uygulama yüzünden bu durumun bir geçim kapısı haline getirildiğini ifade
ederek bu uygulamaların yanlışlığını vurgulamıştır. Ali Ferruh’a göre eğer
basın kuruluşlarını para karşılığı tarafımızda yayın yapmaya yöneltir isek
zamanla bu amaçla bunu bize şantaj aracı olarak kullanacak birçok asalak ortaya
çıkar. Bunun yerine Amerika’daki Osmanlı kökenli Hıristiyan, Müslüman tüm
topluluklar ile yakın ilişkiler kurulmalı Osmanlı yönetiminin vatandaşları
nezdinde zaten var olan itibarı güçlendirilmelidir. Böylece Osmanlı aleyhtarı
kişilere fırsat sağlayacak zemin ortadan kaldırılmış olur.
Ali
Ferruh’un ABD’deki Yahudi faaliyetlerini yakından takip etmiş Yahudilerin,
örgütlenme ve çalışma biçimlerini, finans kaynakları, diğer ülkeler ile
irtibatları belirlemiştir. Ayrıca o sıralar yeni gelişmekte olan Siyonist
yapılanmayı ve bu yapılanmanın ilerde çok sakıncalı sonuçlar doğurabileceğini
yirminci yüzyıla girerken büyük bir
uzak görüşlülük ile
tahmin edebilmiştir. O sıralar
Yahudi çevrelerinin bile hayal olarak değerlendirdiği Filistin’de bir
‘Yahudi devleti’ fikrinin ilerisi için ciddi bir tehlike olabileceğini kavramış
ve özellikle Filistin’e Yahudi göçünün engellenmesi için çaba harcamıştır. Bu
konuda dışişleri ile farklı bakış açıları taşıdıklarından bazı sorunlar
yaşamakla birlikte bu konudaki görüşlerini değiştirmemiştir.
Ali Ferruh Osmanlı Devleti’nin
tarafsız kaldığı ABD- İspanya savaşında savaşın seyri ile ilgili düzenli
raporlar göndermiştir. ABD’nin ekonomik gelişmesini tamamlaması ve iç savaş sonrası
iç barışını sağlamasını müteakip emperyalist bir devlet olarak dünya siyasetine
tesir etmeye başlaması bu savaş ile ortaya çıkmıştır. Ali Ferruh’un gönderdiği
raporlar ile Avrupa Devletlerinin politikaları değerlendirilmiş ve ABD’nin
askeri gücü hakkında bilgiler edinilmiştir. II. Abdülhamit’in bu konuyu önemle
ele alması kuşkusuzdur ki ABD ile Avrupa Devletleri arasında bir denge çabası
sağlamak değildir. ABD ile Osmanlı Devleti arasında antlaşmazlıkların sıcak
çatışma noktasına gelmesinden duyulan endişe Amerikan askeri gücünü tanıma
ihtiyacını gündeme getirmiş ve bu savaş bunun için bir fırsat olmuştur. Aynı
zamanda Osmanlı Devleti’nin askeri modernizasyonu için ABD silahları ile ilgili
bilgi edinilmiştir.
Sonuçta Ali Ferruh, Osmanlı
Devleti’nin genel siyaseti çerçevesinde başarıyla görev yapan bir diplomat olma
özelliği yanında, kendi insiyatifiyle yaptığı girişimleri ve yetenekleri ile
Osmanlı Devleti için sorun teşkil eden konularda başarılar kazanmış, Amerikan
kamuoyunda olumlu anılarak
hem kendi hem de
Osmanlı Devleti için bir ölçüde sempati sağlamıştır.
Kaynak: Melih YİĞİT, Ali Ferruh Bey’in Washıngton Elçilik Yılları (1898
-1901), Yüksek Lisans Tezi, T.C. Kocaeli Üniversitesi* Sosyal Bilimler
Enstitüsü Anabilim Dalı : Uluslararası İlişkiler, 2009, Kocaeli
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar