Print Friendly and PDF

EY DOST


  


Bir dem seni unutamadım. Huzuruna da hiç varamadım. Aczimin rüzgârında hazan yaprakları gibi oraya buraya savrulup dururken hep Seni andım.
Çok yoruldum. Bir gün kendimde güç bulursam Dost’a varabilir miyim diye, çok ümitvârım.
Dediler:
“Dostun yanına gidilir.”
-“Git”
Ama, nasıl?
-Edebi erkânı vardır,  hediyesiz de olmaz .
Duramıyorum, ziyaret edeyim, belki içim huzurla dolar.
Çok düşündüm, ne götürebilirim diye. Hediye, bir tanecik olmalıdır.
Biliyorum, O’na layık hediye bulmak, benim için çok zor. Noksan ve acizim. Hediyenin bende oluşunda, bir noksan bulunmayacak mı?
Ey Dost!
Aczimi bilerek, benim için bulabileceğim en değerli hediye ile kapına geldim.
Bundan başka bir değerli şey bulamıyorum. Kabul eder misin?
Ey Dost!
Dilenciler gibiyim, değersiz kulunu çevirmezsin diye, düşünüyorum. Cömertlik, Senin vasfın değil midir?
Değerli bulmasan da, Cânımı  kabul eder misin ?
Karşılık verenlerin en hayırlısı!
Korkuyorum, fakat ümitvârım, Neden yüzünü bir kez bu tarafa çevirmiyorsun. Küslük mü var?
Sende kusur olmaz. Küslüğün  nedeni,  yine biz değil miyiz?
Anılmaya  değersiz cânı, kabul etmeyebilirsin.
Bizde gam  yok, keder yoktur. Sen çok büyüksün.
Yine Senden Sana sığınırım.
Ey Yüce dostum
İhramcızâde İsmail Hakkı
Hz. Rasûlu'llâh salla’llâhu aleyhi ve sellem buyurdular ki:

Not: Renkli olan yazılar, Hz. Rasûlu'llâh salla’llâhu aleyhi ve sellemin Şihâbu’l ahbâr daki hadislerinden iktibas edilmiştir.



 

Hayatımız doğrusu ve yanlışı zenginleşirken bir arkadaşlığımız ve bir sevdamız hep kalbimizde mevcut bulunur. Onu seçmekte ne kadar şanslı oluruz bilemeyiz. Fakat seçtiğimiz arkadaşımızın vefalı oluşu karşısında hep mahcup olacağımız kesindir. O bizi hep mahcup eder. Ona karşı yaptığımız bütün isyanlar, hatalarımız, tarafından affedilir. Şaşırıp kaldığımız bu arkadaşımızın bize karşı ihtiyacı olmasa da herşeyimizle ona bağlı oluşumuzdur. Bizimde diyecek bir sözümüz şikayetimiz olamaz.
Hayat kaynağımız, vefâkar dostumuz, bizi bizden fazla bilen, seven, sevgilimiz. Sonsuz duygularla minnet duyup hiçbir şey yapamadığımız, karşılığını ödeyemediğimiz, ihsan sahibi, ne yapmalı ne etmeli dediğimiz hallerde, hep sözümüzden caydığımız; Yüce arkadaşımız
Kahrolmak denilen şey, bu mudur?
Cehennem gülistan olur, denilen, bu mudur?
Cenneti değersiz kılan ilişki, bu mudur?
Yücelerden bakışıyla zâtını bizim için yerlere indiren, aşkını bizim için her demde aşikâr eden; Yüce arkadaş!
Ben mahcubum ve pişmanım.
Bir taş kadar seni bilemedim için.
Bir taş kadar sabredemediğim için.
Keşke, denilmez denir, fakat seni bilmek şerefine ermiş olmanın, değeri yanında, varlık olmaktan utanarak, huzurunda affımı niyaz ediyorum. Seni sevenlerin çok, bilenlerin çok, kulların ise sayısızdır.
Ben olmasaydım diyecek kadar çok pişmanım.
Hesap verilecek denilen divanların karşısında, bir değerim olmadığı halde beni hesaba çekerek, bana değer vermene dahi üzülüyorum. Değersiz olan bir şeyin hesabı olur mu ki?
-Yok olsun gitsin. Adı anılmasın.
Yüce arkadaşım,
Varlığımı yok edeceğim diye bir kudretim yok. Var olduğumun ezikliği ile Senden Sana sığınıyor, Seni dilemekten dahi mahcup oluyorum. Beni benden al, bensiz bırak. Elimde olmadan geldiğim bu dünyadan, yine elimde olmadan giderken, kulluğumu değerli bir şey olarak görmüyorum. Sırf Senin sözünü yerlere düşürmemek için acziyetimin ifadesi olarak emrini yapmaya çok çalıştım.  Başaramadım.
Eğer ki bir zaman hesap soracak olursan, huzuruna çağırma,  bana da bakma. Hiçbir hak davam ve alacağım yoktur. Bir alacaklı olarak istediğini yapma azametine, Sen sahipsin. Ben Senin istediğin gibi bir arkadaşın olamadım.
Seni sevmek benim dinim imanımdı. Hakkını yerine getiremeyenin hakkı canı kurban kılmaktır.
Yüce Arkadaşım.
İhramcızâde İsmail Hakkı  
---------------------
İbn-i Atâullâh El-İskenderî kuddise sırruhu'l-athar, El-Hikemü’l Atâiyye-(Hikmetli Nasihatler)’nde buyurdular ki:
**

 Arkadaşın hayırlısı (Allah Teâlâ) dır. Senden ona dönecek bir şey beklemeden seni isteyendir.

Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem bir hadiste “Mümin mümin’in aynasıdır.” (Ebu Davud. Edeb. 29: İbn. Mübarek Hasan-ı Basri'nin sözü olduğunu söyler; bkz. Aclunî. II/294) buyurduğunda etkileşim özelliklerinin geçerliliğini daha belirgin açıklamıştır.
Bu hadis-i şerifteki ilk mümin insandır, ikinci mümin ise Allah Teâlâ’dır ( Allah Teâlâ’nın El-Mü’min ismi ) Buradan işaretle insanın arkadaşı, Allah Teâlâ olursa ve neticesi cennettir.
Kötü arkadaş ise şeytandan kinayedir ve dostluğu cehenneme gidiştir.
Kaynak: İBN-İ ATÂULLÂH EL -İSKENDERÎ -EL-HİKEMÜ’L ATÂİYYE-(Hikmetli Nasihatler)الحكم العطائية  ابن عطاء الله السكندري –İhramcızâde İsmail Hakkı
(Hacı Hasan Akyol; Tasavvurat-ı Hayriyyem)

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar