Print Friendly and PDF

GÜNAH İŞLEME ÖZGÜRLÜĞÜ VE AFFI MESELESİ



Neyzen Tevfik kaddese’llâhü sırrahu Efendim buyurdular ki;


Allah Teâlâ’nın muradı bizden önce geliyor ve hata işlememiz ile bizi affederek seviniyorsa,
günah benim olsun, demek güzel bir şey değil midir?

Şeyh Galib kuddise sırruhu’l-azîz Efendimde buyurdular.

**
Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor:
"Hz. Rasûlu'llâh salla’llâhu aleyhi ve sellem buyurdular ki:
"Hz. Âdem ve Musa aleyhimâsselam münakaşa ettiler. Musa, Âdem'e:
"İşlediğin günahla insanları cennetten çıkaran ve onları şekâvete (bedbahtlığa) atan sensin değil mi!" dedi. Âdem de Musa'ya:
"Sen, Allah'ın risalet vermek suretiyle seçtiği ve hususi kelamına mazhar kıldığı kimse ol da, daha yaratılmamdan (kırk yıl) önce Allah'ın bana yazdığı bir işten dolayı beni ayıplamaya kalk (bu olacak şey değil)!" diye cevap verdi." Hz. Rasûlu'llâh salla’llâhu aleyhi ve sellem devamla dedi ki:
"Hz. Âdem Musa'yı ilzam etti (delille susturdu)!"
[Kaynak: Buhari, Kader 11, Enbiya 31, Tefsir, Tâ-ha 1, 3, Tevhid 37]
Bu konuda önemli olan günah ve işlenilmesi değil, tövbe edilmesidir. Nitekim Âdem aleyhisselâm tövbe etmiştir. Ayrıca günah işleme özgürlüğünden bahsedilecek olursa, kulun günah işlemesi kulluğunun işaretidir. Fakat aynı şekildeki fiil konusunda, sabreden başka bir kul olur, ve onun bulunduğu hal ile diğer günahkar eşleştiğinde, iyiye yakın olanın tercih edilme durumu vardır. Eğer Âdem aleyhisselâmın hatasını işleyen bir benzer kul olsaydı, ve o kul bu hatalı durumu başka bir şekilde atlatsaydı, kıyamet günü kulların birbirlerinden alınacak hakları olan terazide, bu işlenilmiş fiil ve hakkın tahsilinde, iyi olanın hakkı kötü kuldan alınır mesabesinde cezâi mueyyide düşünülmektedir.
Kimse, bir başkasının günahını yüklenmez, kaidedir. Fakat onun etkisinden hali de değildir.  Bu meselenin en son çözümü de Allah Teâlâ kullarına karşı merhametlidir. Kulunu affedebilir. Bir kul olarak bizlere, “neden onu affettin, bunu affetmiyorsun” diye sormak muhal durumdur. Yine mevzu Allah Teâlâ’nın çok büyük oluşu, bizim yokluk mesabesinde olan ahvalimizle ilgilidir. Bu bir farktır farkı fark etmek gerekiyor.
Günah işleme özgürlüğü kuldan alınmamıştır. Ancak kullar diğer kulun günah işleme özgürlüğünü kısıtlamaktadır. Kısıtlama Allah Teâlâ tarafından değildir. Çünkü bizim sevap ve günahlarımızdan dolayı Allah Teâlâ hiçbir şekilde etkilenmemektedir. Sorun yine biz kulların içsel sorunu olarak devam edeceğinden, Allah Teâlâ nizam-ı âlem için rasüller ve şeriatler göndermiştir.
İhramcızâde İsmail Hakkı
(4141).1 (...) - Ebu Eyyub (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Rasûlu'llâh salla’llâhu aleyhi ve sellem buyurdular ki:
[Müslim, Tevbe, 9, (2748); Tirmizî, Da'avât 105, (3533).]

(4142).2. (...)- Müslim'de Ebu Hüreyre'nin bir rivayeti şöyledir: "Hz. Rasûlu'llâh salla’llâhu aleyhi ve sellem buyurdular ki:
[Müslim, Tevbe 9, (2748).]

Rezîn şu ziyadede bulundu: "Hz. Rasûlu'llâh salla’llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
[Bu rivayet, Münzirî'nin et-Terğîb ve't-Terhîb'inde kaydedilmiştir (4, 20).]

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar