Print Friendly and PDF

HAK – HUKUK ve TAKDİR MESELESİ



Muhammed b. Mesleme el-Ensârî ile İbn Ebî Hadred el-Eslemî yolda karşılaşmışlardı. Şükür ve iyilik üzerine sohbet ettiler. Muhammed dedi ki:
Bir gün Hz. Rasûlullâh sallallâhü aleyhi ve sellemin yanındaydık. Hassân b. Sâbit’e
“Bize Câhiliye şii­rinden bir kaside okuyuver. Allah bizden Câhiliye şiirini okumanın ve riva­yet etmenin günahını kaldırdı” buyurdu.
[Olayın Hizânetü’l-edep’teki nakline göre Hz. Rasûlullâh sallallâhü aleyhi ve sellem “Bize Cahiliye şiirlerinden Allah’ın bizi affettiği içerikte bir şiir oku” buyurdu. Kanımızca şayet böyle bir olay gerçekleşmişse doğru olan ve Hz. Rasûlullâh sallallâhü aleyhi ve sellemin kelâmına yakışan bu rivayettir.]
Bunun üzerine Hassân, A'şâ’nın, Alkame b. ‘Ulâse’yi hicvettiği bir kaside okudu.
عَلْقَمُ مَا اَنْتَ اليَ عَامِرٍ   الـنَّاقِضِ اْلاَوْتَارِ وَاْلوَاتِرِ
Türkçesi: Alkame! Sen, yay kirişi çözüp bağlayan Amir (b. Tufeyl) yanında nesin ki!
Bunun üzerine Hz. Rasûlullâh sallallâhü aleyhi ve sellem “Hassân! Bu kasideyi bundan sonra bir daha okuma” dedi. Hassân
“Ey Allah’ın Resulü! Benim, Kayzer’in yanında ikamet eden putperestin teki hakkında söylenmiş bir hiciv şiirini okumamı mı yasaklıyorsun” diye sordu. Hz. Rasûlullâh sallallâhü aleyhi ve sellem:
 “Hassân! Başkalarının iyiliğine en çok teşekkür eden kişi, Allah Teâlâ’ya en çok şükreden kişi demektir. Kayzer, Ebû Süfyan’a benim nasıl biri olduğumu sorduğunda Ebû Süfyan bana dil uzatmıştı. ‘Alkame ise kendisine aynı soru yöneltildiğinde benim hakkımda iyi şeyler söyledi” buyurarak Alkame’ye şükran borçlu olduğunu ifâde etti. Bir rivayete göre Hassân, Hz. Rasûlullâh sallallâhü aleyhi ve sellemin bu sözü üzerine “Ey Allah’ın Resulü! Sana iyiliği dokunan kişiye teşekkür etmek bizim boynumuzun borcudur” dedi.
Bu konuda meşhur bir rivayet de Hz. Aişe radiyallâhü anhadan nakledilen şu ha­berdir: O şöyle demiştir: Rasûlullâh sallallâhü aleyhi ve sellem sıklıkla bana “beyitlerini okusana” derdi ben de şu beyitleri okurdum:

إِرفَع ضَعيفَكَ لا يُحِر بِكَ ضَعفُه   "
"يَوماً فَتُدرِكَهُ العَواقِبُ قَد نَما
يَجزيكَ أَو يُثني عَلَيكَ وَإِنَّ مَن "
" أَثنى عَلَيكَ بِما فَعَلتَ فَقَد جَزى

Türkçesi: Çevrendeki zayıfları yükselt ki onların zayıflığı bir gün ge­lip seni eksiltmesin. Gün gelir onun hali iyileşir ve senin iyiliğinin karşı­lığını verir veya sana sena eder. Yaptığına karşılık seni öven kişi sana vermesi gereken karşılığı vermiş demektir.
Bir defasında bu şiiri okuyunca Hz. Rasûlullâh sallallâhü aleyhi ve sellem şöyle bu­yurmuştu:
“Allah Teâlâ, (kıyamet gününde) kullarından birine “Kulum sana iyilik yapmıştı. Sen onun bu iyiliğine teşekkür ettin mi?” diye sorar. Kul
“Rabbim! O iyiliğin Senden geldiğini bildiğim için Sana şükrettim” der. Allah Teâlâ, “Sen böyle yapmakla bana şükretmiş olmadın. Çünkü nimetimi sana eliyle ulaştırdığım kişiye teşekkür etmedin” buyurur.”
Kaynak:
Abdülkâhir el-Cürcânî, Sözdizimi ve Anlambilim, Özgün Adı: Delâilü’l-İ’caz, trc. Osman Güman, Litera, 2008, sh. 37-38
Not: Haram işlemek için adalet ve hukuk formu aranmaz ve yoktur. Hakk’ın ve hukukun izâlesini talep eden ve kul hakkına girenlerin akıbeti hüsrandır. “Zerre küllün aynasıdır !” Küçük görülen hakların gasbı büyük hakların kaybedileceğine işarettir. Hak ve hukuk meselesinde hassas olmayanların durumu vahim bir gerçektir.
Allah Teâlâ Kur’ân-ı Kerim’de buyurdu ki;
“Eğer bir topluluğun anlaşmaya hıyanet etmesinden korkarsan, sen de onlara karşı anlaşmayı bozarak aynı şekilde davran. Doğrusu Allah hainleri sevmez.” [8 / ENFÂL – 58]
“Kim zerre ağırlığınca hayır işlerse, onu görür.” “Kim de, zerre miktarı bir kötülük işlerse, onun cezasını görecektir.” Kur'ân-ı Kerim, 99 / ZİLZÂL, 7-8

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar