İBRİZ'DEN
ÜZERİNDE
ALLAH İSMİ YAZILI BULUNAN KÂĞITLAR
Nice kâğıtlar var ki üzerinde
Allah isimlerinden biri yazılı olduğu halde yerde sürünüp gidiyor da insanlar
ayaklarıyla onu basıp geçiyorlar. Eğer melekler o kâğıtlardaki esrarı almamış
olsalardı, insanların çoğu helak olurdu. Bu konuda da insanlara fazl-u
keremini, minnet ve ihsanını esirgemeyen Allah'a hamdolsun.
Allah daha iyisini bilir.[1]
KADİR
GECESİ PEYGAMBERLERİN RUHLARI
Şeyhime (Allah razı olsun) sordum :
— Efendim, dedim, sâlihler divanına
İbrahim, Musa ve benzeri peygamberler de hazır olurlar mı? (Hepsine salât u selâmlar
olsun..)
Cevap verdi:
—
Yılda sadece bir gece bu divana katılırlar.
—
O hangi gecedir?
Diye sorduğumda, buyurdu ki :
— Kadir gecesi.. Bu gece bütün
nebiler, resuller, Mele-i A'lâ'daki mukarrib melekler ve başkaları divana
katılırlar. Tabii hepsinin önünde varlık âleminin efendisi Rasûlüllah
sallallâhü aleyhi ve sellem ve Onun tertemiz zevceleri, sahabe-i kiramın ileri
gelenleri bulunuyor. (Allah hepsinden razı olsun..)
HAZRET-İ
HADİCE İLE HAZRET-İ ÂİŞE VALİDEMİZDEN HANGİSİ DAHA ÜSTÜNDÜR?
Şeyhime (Allah kendisinden razı olsun) sordum :
— Efendim, dedim, muhaddisler
arasında farklı bir görüş vardır: Kimi Hz. Hadice radiyallâhu anha validemizin
üstün olduğunu, kimi de Hz. Âişe radiyallâhu anha validemizin üstün
olduğunu iddia eder. Bu hususta siz ne buyurursunuz?
Cevap olarak buyurdu ki:
— Kadir gecesinde ikisini de
Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem Efendimizle birlikte gördük. Baktık ki
Hz. Âişe radiyallâhu anha validemizin nuru Hz. Hadice radiyallâhu anha
validemizin nurundan fazladır. Allah Teâlâ ikisinden de razı olsun!.
Kaynakça
Abdülaziz Debbağ
trc: Celal YILDIRIM Kitab'ül İbriz [Kitap]. - İstanbul : Demir Yayınları, 1979.
- Cilt II, s.63-65
“Üzerinde Allah
yazan hiçbir kağıt yoktur ki, yere atılsın da Allah meleklerini gönderip onu,
onların kanatları altına almasın.” Anlamına gelen söz hadis midir?
Hz. Ali kerramallâhü vecheden rivayet edilen bu
hadisin tercümesi şöyledir:
“Üzerinde Allah
yazılı olan herhangi bir kağıt yere atıldığında mutlaka Allah meleklerini
gönderir de, onlar onu kanatları altına alıp himaye eder ve takdis
ederler/kutsarlar. Nihayet Allah veli
kullarından birini gönderir de onu yerden alıp kaldırır. Ve yine kim Allah´ın
isimlerinden birinin yazılı olduğu bir kağıdı yerden kaldırırsa, Allah da onun
ismini illiyyînde(yücelerdeki meclislerde) yükseltir. Ve anne babası kafir de
olsa onlardan azabı hafifletir.”
İmam Taberanî, “bu hadis Hz. Ali’den sadece bu senetle
rivayet edilmiştir. Bunu da sadece Zuheyr b. Abbad rivayet etmiştir” demek
suretiyle rivayetin zayıf olduğuna işaret etmiştir(bk. Taberanî,
el-Mu´cemü´s-Sağir, Beyrut, 1405/1985, 1/247).
Hafız Heysemî de bu hadisin senedinde yer alan
“Hüseyin b. Abdulgaffar” adındaki şahsın “metruku’l-hadis”, yani hadis alimleri
tarafından rivayetine itibar edilmeyen bir kimse olduğunu belirtmek suretiyle
bu rivayetin sahih olmadığına işaret etmiştir(bk. Hayesemî, Mecmau’z-zevaid,
4/169).
*************
Şeyhim
(Allah kendisinden razı olsun) buyurdu ki :
— Bu
anlattıklarımız harflerin esrarı mahiyetindedir. Sûrelerin başındaki her
harfin yedi esrarı vardır ki onlardan yukarıda sözünü ettiğimiz manalar
çıkmaktadır. Ayrıca bu harflerin yedi başka esrarı daha var ki Arapça söz
onlara uygun gelmektedir. Söz Arapçadan başka bir söz olursa, ona başka esrar
da münasip düşmektedir.
Allah Teâlâ
bizi başarıya ulaştırsın ve esrarı bize öğretsin, Efendimiz Rasûlüllah
sallallâhü aleyhi ve sellemin yüce makamı hürmetine bizim bu dileğimizi kabul
buyursun!
Ey okuyucu!
Allah sana merhamet etsin, başka hiçbir divanda buna benzer satırların yazılı
olduğunu işittin mi veya gördün mü? (Allah Teâlâ daha iyisini bilir).
Şeyhimle
buluştuğum ayda veya o aydan hemen sonra bana Süryanice üç kelimeden söz etti
ve buyurdu ki:
—Bu
kelimelere aklını kullanarak kendini ver, sakın unutayım deme!
Siner, Siz'û ve Mâze (Bu kelimelerin açılımı Allah-Peygamber-Kitap)
Bunun
üzerine sordum :
—Efendim,
dedim, bunlar ne dildendir? Cevap verdi:
—
Süryanicedir.. Bugün yeryüzünde bunu —pek az kişiden başka— bilen yoktur..
—
Bu üç kelimenin manası nedir? diye sordum, fakat
Şeyhim bunların manasını açıklamadı. Sadece ben bunların Süryanice sözler
olduğunu anlamış oldum. Ancak Şeyhim bana sanki lisan-i hal ile şöyle diyordu :
—
Benim zatımda sakin olan şu nura dikkatle bak, zahirimde
perde perde yükselen ve bâtınımda iç âlemimi
aydınlatan parıltıları görmüyor musun? Bu büyük hayra bak ki zatım ona sahip
olmuştur ve zatım bu nûr ile kıvamını bulmuştur. İşte bu nûr ile varlık
âleminin hepsi şeylerden temizlenir; yerde ve göklerde ve diğer âlemlerde
bulunan zahirî ve bâtınî hayırlar bu nûr ile vücut bulur. Evet bütün bunlar
benim zatımdaki nurdan istimdad etmekteler..
Müellif Ahmed
b. Mübarek diyor ki:
«Şeyhimin bu
sözlerinden, varlık âleminde kendisinin tasarrufa yetkili kılındığını anladım.
Allah daha iyisini bilir.»
(c:1, sh: 436-437)
Kaynakça:
Abdülaziz Debbağ trc: Celal YILDIRIM Kitab'ül İbriz [Kitap]. - İstanbul: Demir Yayınları, 1979.
Abdülaziz Debbağ trc: Celal YILDIRIM Kitab'ül İbriz [Kitap]. - İstanbul: Demir Yayınları, 1979.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar