İSİM KOYMANIN VE DEĞİŞTİRMENİN SIRLARINDAN-- İsmail İsmi-
Daha önce bu konuda
sitede bulunan yazıları tekrar etmeden önce Hazreti İsmâil Hakkı Bursevî Kaddesellâhû Sırrahû’l Azîzin beyanlarını arz
edelim.
***
Çün ettin mahlasım yâ Rab
Hakkı
Beni abdü'I-Hakk eyle ver
terakkî
(Divan,
623/34).
diyerek kimliğini
açıkladıktan sonra, ismiyle mahlasını birlikte kullandığı,
Ne İsmâil Hakkî'yam ne bir
sâhib-terakkîyem
Ne bir ehl-i telakkîyem ne
âyînem mücellâdır
(Kitâbu'l-Envâr,
133).
beytinin şerhinde,
isminin anlam ve etimolojisini verir. İsim verme ve isim değiştirme hakkındaki
görüşlerini ifade eder:
"İsmâil
bu fakîrin vaz'-ı halkı ile vaz' olunan ismidir ki, aslında lafz-ı Süryânî'dir.
Mânâsı mutîullah
demektir.
Ve
bazıları da dediler ki, aslı “isme’ yâ
iyl”dir ki, iyl esmâullahtandır. Hakkı bu fakîrin
vaz'-ı ilâhî ile olan lakabıdır. Ve bundan gayrı elkâbı dahi vardır ki, Hakk
bilir. Ve isim ve lakap ki, vaz'-ı ilâhî ile vaz' oluna, tegayyür kabul etmez.
Ve ismin tegayyüründen ziyâde ihtirâz gerektir. Zira hakikati müsemmânın
tegayyürüne râci'dir. Ve müsemmâ tegayyür olsa, sâhibi sûret-i insaniyyeden
hariç ve memsûh olur."
(Kitâbu'l-Envâr,
134).
(Günümüz
Türkçesiyle)
"İsmâil bu
fakîrin halk arasında söylenen ismidir
ki, aslında Süryânîce dir.
Mânâsı mutîullah [Allah Teâlâ’ya itaat eden]
demektir. Ve bazıları da dediler ki, aslı “isme’
yâ iyl”dir ki, iyl [İl] Allah Teâlâ’nın isimlerindendir.
Hakkı bu fakîrin ilâhî
makamda konulan lakabıdır. Ve bundan başka lakabları dahi vardır ki, Hakk Teâlâ bilir.
Bu meyanda isim ve lakap ki, ilâhî makamda (Allah Teâlâ
katında) ile konulursa değiştirilmesi kabul edilmez. Ve ismin
değiştirilmesinden ziyâde kaçınmak
gerektir. Zira isimlendirilen, isim sâhibinin hakikati değişmesine râci'dir
[dönüşür] . Ve isim sâhibi ismi değişse de, sâhibi insanî sûretten [gerçeğinden] başka ve sûreti daha
çirkin hâle sokulmuş olarak mesh olunmuş olur."
**
Bu konuda azizim efendim
Şeyh Şerâfeddin Bingöl kaddese’llâhü sırrahu’l azîz buyurdu ki;
“El -Esmâ-ü tenezzelü
mine’s -Semâ-i” (isimler semaâdan iner) fehvasınca, bilumum esnâf-ı beşerin
(insanların bütün sınıflarının) esâmisi (isimleri), âlem-i ahd-ü misâkda
(ezelde) takdir ve tayin buyurulmuştur.
Bir çocuk doğduğu vakit,
ona isim verecek kimselere ism-i hakikîsini ilhâm için Cenâb-ı Hakk (c.c).
melekler hâlketmiştir (yaratmıştır).
İsim tesmiye olunacak
(konulacak) mahâlde, muhâlif-ü şerîa ahvâl (şeriate aykırı haller) ile, harîr
(ipek) döşemeler, mücessem ve tam âzâlı suret (resim) bulunursa, bu melekler
oraya girmez, çocuğun ismi de hakîkî isminin muhâlifi (zıt-aykırı) bir isimle
tesmiye olunur. (konulur).
Bir kimseye ism-i
ezelîsi (Levh-i mahfuzdaki ismi verilirse) verilirse, zekâ ve idrâki (ve mâ
câ’e bihi’n-Nebiyyü)’ye (peygamberin getirdiği şeye bağlanmış) sûret-i temessük
(sarılma şekli) ve istikâmeti, muhâlif isimle müsemmâ olan (isimlendirilmiş)
bir kimseye nisbetle yedi derece kâmilâne (üstün) olur. [ Saçma sapan isimler
koyanların ve sapkınlığı meşhur olmuş isimleri taşıyanların durumunun ne kadar
vahim olabileceğini bir kere düşünün diyebiliriz.]
İsim tesmiye olunacağı
zaman, akdedilen (ismin verildiği) cemiyyette icrâ edilecek edebin derecâtına
göre, meleklerin adedi bir’den bin’e kadar çoğalır.
(Bu hikmetin anlatıldığı
mecliste Şeyh Şerâfeddin Bingöl kaddese’llâhü sırrahu’l azîz ihvândan ism-i
hakikîleri verilmeyenlere ism-i ezeliyyelerinin iş’âr olunacağı (açıklanacağı)
beyân buyrulmuştur. İhvanlarından birçoğunun ismi değiştirmiştir.)
(BURKAY
Hasan Menâkıb-ı Şerefiyye [Kitap]. – Ankara (Beş Cilt) : Çınar Yayınları,
1995-2010, c. I, s. 17)
NUTK U ŞERÎF-İ HAZRETİ
İSMÂİL HAKKI Kaddesellâhû Sırrahû’l Azîz
Görünmez
dîdeme dünyâ ve ukbâ
Bana
zâtın müyesser eyle Mevlâ
Gerekmez
mâsivâ hergiz serâpâ
Bana
zâtın müyesser eyle Mevlâ
Kimi
bâğ u kimi bostan ister
Kimisi
kul kimi sultânı ister
Kimi
hûri kimi gılmânı ister
Bana
zâtın müyesser eyle Mevlâ
Gelip
semt-i muhabbetten vefâlar
Aradan
ref’ ola cümle cefâlar
Erip
zâtın nesîminden safâlar
Bana
zâtın müyesser eyle Mevlâ
Kimi
ef’âle himmet eylemiştir
Kimisi
de sıfatı gözlemiştir
Çû
her biri bir izi izlemiştir
Bana
zâtın müyesser eyle Mevlâ
Bir
ismin bâtın u birisi zâhir
Vûcuda
geldi Sen’den bu mezâhir
Derûn-u
hakkı irşâd eyle âhir
Bana
zâtın müyesser eyle Mevlâ
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar
Yorum Gönder