JOHN LOCKE: “İNSANIN ANLAMA YETİSİ ÜZERİNE BİR DENEME”’DEN
[Bay Molyneux'un, birkaç ay önce bana
gönderdiği bir mektupta [1] dile getirdiği bir problemi aktaracağım şimdi:
Şöyle ki;
"Kör doğmuş
bir insan düşünün; şimdi bir yetişkin ve dokunarak bir küp ile küreyi ayırt
etmeyi öğrenmiş. Aynı metalden yapılmış neredeyse aynı büyüklükteki bu iki
cisme ayrı ayrı dokunarak hangisinin küp hangisinin küre olduğunu söyleyebiliyor.
Şimdi de masanın üzerine bu küp ve küreyi koyduğumuzu, kör adamın da görmeye
başladığını düşünün. Dokunmadan yalnızca görerek bunların hangisinin küre
hangisinin küp olduğunu söyleyebilir mi?"
Buna kendi yanıtı olumsuz.
"Çünkü bir küp, bir küre dokunma duyusunu
nasıl etkiliyor, bunu yaşamış ancak görme duyusunda nasıl bir etki yaratacağına
ilişkin deneyimi yok. Elinde baskı yapmış olan, küpün bir dış açısı gözüne de
aynı etkiyi yapacak mıdır acaba" diye açıklamış bu
yanıtını da. Arkadaşım olmasından gurur duyduğum [2] bu bayla aynı görüşteyim
ve sanıyorum ki kör adam, ilk bakışta, yalnızca görerek hangisinin küre
hangisinin küp olduğunu söyleyemeyecektir; ancak dokunarak şekil
farklılıklarını hissedebiliyor ve adlarını yanılmadan söylüyordu, gözleri
görmezken. Okuyucumun deneyim, gelişim ve edinilmiş kavramlara [3] ne kadar
bağımlı olunduğunu anlaması açısından bir fırsat olarak gördüm saygıdeğer
dostumun bana ilettiği bu problemi kitabımda aktarmayı.]
sh: 195-196
[1] Locke'un
yayınlanmış yazışmaları arasında Molyneux'tan gelen 2 Mart 1693 tarihli bir
mektupta burada yazılan bölüm bir eğlence problemi adı altında yer alıyor.
Berkeley, buna, şeylerin gerçek şekil, gerçek büyüklük ve gerçek uzaklıklarının
görünmezliği kuramı ve özellikle görülür ve dokunulur uzama ilişkin karşı
savının doğrulanması için yer veriyor. (Görme Üzerine Deneme, 132, 133
kısımlar) Yeni Denemeler 9. Bölümde Leibniz Locke'un bu problemi çözüş biçimi
kadar iddia edilen benzemezliği de tartışıyor ve kör doğmuş insan önceden
yalnızca dokunarak küp ve kürenin orada olduğunu bilseydi gözleri açılır
açılmaz duyumsal dokunma verileri nin de yardımıyla aklını kullanarak onları
ayırt edebilirdi; çünkü aksi takdirde kör doğmuş bir insan yalnızca dokunarak
bu problemdeki insanın yapabildiğinin tersine geometrinin esaslarını öğrenemez
diyor. Görme ve dokunma ile bildirilen uzam kavramının, ortak imgeleri yoksa
da, aynı ol duğunu ima ediyor ki bu da duyum imgelerini (vorstellungen) soyut
zihin kavramlarından ayırt etme gereğini gösteriyor.
(Görünenlerin geometrisi ve benzeri
konular için bak: Reid, Araştırm a, 5.
Bölüm, 9. Kısım)
[2] İkinci
ve üçüncü baskılarda geçen "Onu görme mutluluğuna erişemesem
de..." dördüncü baskıda çıkarılmış ve Molyneux'un 1698'de Oates'a
Locke'u ziyaretinden bir yılı aşkın bir süre sonra bu dördüncü baskı
yapılmıştır.
[3] Edinilmiş görme algılan, alışkanlık ve
bildirimin zihinsel gelişim im izin erken dönemlerinde büyük yeri olduğunun tek
örnekleridir. Bu, Locke'un insanların başlangıçta her şeyden habersiz ve gerçek
varlığın bilgisi ile tüm ideleri için deneyimden derece derece kazanımlara
bağlı oldukları yolundaki asıl savına tümüyle destek çıkıyor. Fakat Locke,
bilimde ve felsefede sunulmuş duyu idelerinin derece derece varılan
anlamlarının kesin/asıl mantığını araştırmadan bırakıyor.
Sh: 195-196
Kaynak: John Locke, İnsanın Anlama Yetisi
Üzerine Bir Deneme (I.-II. KİTAP) An Essay Concerning Human Understanding-
Türkçesi: Meral DELİKARA TOPÇU, Baskı ve Cilt ÖTEKİ MATBAASI, İkinci Basım,
NİSAN 2000, Ankara
İnsan Algısı Üzerine Denemeler
İnsanın Anlama Yetisi Üzerine bir Deneme
İnsan Anlayışı Üzerine Bir Deneme
İnsan anlığı üzerine bir deneme
[John Locke, İnsan Anlığı Üzerine Bir Deneme,
çev. Vehbi Hacıkadiroğlu. Kabalcı Yayınları, İstanbul, 2004.]
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar