KİM KURBAN EDİLDİ? İSHÂK MI İSMAİL Mİ?
Kur'an-ı Kerim İbrâhim aleyhisselâmın
kurban etmek istediği oğlunun ismini açıkça zikretmez. Bu sebeple İslam âlmleri
arasında çok derin tartışmalar çıkmış, Hz. İshâk’ın kurban edildiğini iddia
edenler olduğu gibi, Hz. İsmâil’in kurban edildiğini savunanlar da olmuş, hatta
bir üçüncü gurup da meselenin kapalı olduğunu, kimin kurban edildiğini
Allah'dan başka kimsenin bilemiyeceğini söylemiştir. Pek tabiidir ki ehl-i
kitab Hz. İshâk'ın kurban edildiğini savunmuştun. Kitab-ı Mukaddes'te de bu
ifade edilmektedir.
Ancak Kitab-ı Mukaddes’in ifadeleri
arasında açık çelişkiler görülmektedir «Tarafların görüşlerine ve dillilerine
geçmeden önce Kitab-ı Mukaddes'deki bu çelişkileri ortaya koymaya çalışalım:
Kitab-ı Mukaddes'in bir yerinde şöyle
denilmektedir: "Ey İbrâhim, tek ve yegane sevdiğin oğlun İshâk'ı yanına
alarak Merish ülkesine git ve orada benim göstereceğim dağlardan birinde onu
kurban et.
Bu ifadelerde dikkate değer iki nokta
vardır.
Birincisi kurban edilecek evladın Hz.
İshâk olduğu belirtilmiştir. İkincisi bu çocuğun Hz. İbrâhim’in tek evladı
olduğu söylenmiştir. Oysa bizzat Kitab-ı Mukaddes 'in diğer yerlerinde bu
sözlerin tamamıyla yanlış olduğu anlaşılıyor. Mesela Kitab-ı Mukaddes'in şu
paragrafındaki ifadelere bir göz atalım:
"Ve İbrâhim'in zevcesi Sâra'nın
hiçbir çocuğu yoktu. Onun Mısırlı bir hizmetçisi vardı. Adı Hâcer idi. Sâra
İbrâhim'e dedi ki: Bak Allah beni çocuk sahibi etmekten mahrum etmiştir.
Onun için sen benim hizmetçinin yanına git. Belki böylece evimiz neşe ile
dolar? İbrâhim Sâra'nın dediğini yaptı. Ve İbrâhim Kenân ülkesinde on
seneden beri kalıyordu. İşte o sırada karısı Sâra kendi hizmetçisini ona verdi
ki onun karısı olsun ve o Hacer'in yanma gitti ve o hamile kaldı."
"Allah meleği ona dedi ki: Sen
Hâmilesin ve sen bir erkek çocuğu dünyaya getireceksin. Adını İsmâil koy.
"
"İbrâhim ve Hâcer’ den İsmâil
doğduğu zaman İbrâhim seksenaltı yaşında idi„
" Allah İbrâhim'e dedi ki: Senin
karın olacak Sâra'dan da sana bir erkek çocuk bahşedeceğim. Adını İshâk
koyarsın. O gelecek yıl aynı tarihte Sâra'dan doğacaktır... O zaman İbrâhim
oğlu İsmâil'i ve evin diğer erkeklerini yanına aldı ve aynı gün Allah'ın
emriyle onları sünnet etti. İbrâhim doksan yaşında sünnet oldu. İsmâil ise
sünnet olduğu zaman onüç yaşında idi.”
’’Ve oğlu İshâk doğduğu zaman İbrâhim
yüz yaşında idi.”
Bu ifadeler ile Kitab-ı Mukaddes’in içine
düştüğü çelişki kendiliğinden ortaya çıkıyor. Şöyle ki: Hz. İsmâil on dört
yaşına gelinceye kadar, Hz. İbrâhim’in tek evladıdır. Bu esnada Hz İbrâhim'den
tek evladının kurban edilmesi istenmişse bu evlad Hz. İsmail’dir. Yok eğer
Allah Hz. İshâk'ın kurban edilmesini istemişse o zaman onun Hz. İbrahim’in tek
evladı olduğunu söylemek yanlış olur.
İslam âlimlerinin bu konudaki
görüşleri ve delilleri şu şekildedir:
Bu görüş sahabe ve tâbiinden çok
sayıda kişiden rivayet edilmiştir. Bunlardan bazıları şunlardır: Hz. Ömer, Hz.
Ali, Hz. Abbas, kendisinden rivayet edilen iki ayrı rivayetten birisinde
Abdullah b. Abbas., Abdullah b. Mes'ud, Ka‘bu'l-Ahbar, Katâde, Said b. Cübeyr,
Mesruk, İkrime, Hasan Basri, Ka'b el Kurazî, Şa'bî, Said b. Müseyyeb, Mekhul,
Zuhrî, Ata, Mukatil, Süddî vs.İbnü Cerir et-Taberî de bu görüşü tercih
etmiştir. [radıya'llâhu anhüm]
1- İmam
Ahmed b. Hanbel Müsned'inde Yunus, Hammad, Ata Saib, Said b. Cübeyr, İbnü Abbas
yoluyle gelen rivayette Hz. Rasûlu'llâh salla’llâhu aleyhi ve sellem'den hadisi nakletmiştir:
"Cebrail İbrâhim'i Cemre-i
Akabe'ye götürmüştü. Orada karşısına şeytan çıkınca İbrâhim ona yedi tane taş
attı. Bunun üzerine şeytan yerin dibine girdi. Cemre-i Vusta'da şeytan tekrar
karşısına çıktı. İbrâhim orada da yedi taşla onu yerin dibine tekrar geçirdi.
Sonra Cemre-i Suğra'nın yanma geldi. Şeytan orada da karşısına çıkınca İbrâhim
yedi taş daha atarak şeytanı uzaklaştırdı.
Nihayet İbrâhim oğlu İshâk’ı boğazlamak istediği zaman oğlu ona
Babacığım! Beni sıkıca bağla ki sana zorluk vermeyeyim ve beni
kestiğin zaman üzerine kanımdan sıçramasın! İbrâhim oğlunu bağladı. Tam bıçağı
eline alıp oğlunu boğazlamaya davrandığı an arkasından, Ey İbrâhim rüyanı
doğruladın, diye nida edildi."
2- İbnü Cerir et-taberî, Ebu Kureyb, Zeyd b.Habbab,
Hasan b. Dînar, Ali b.Zeyd b.Ced'an, Ha sen, Ahnef b. Kays ve
Abdulmuttalib b. Abbas tarikiyle Hz.
Rasûlu'llâh salla’llâhu aleyhi ve sellem'den kurban edilenin İshâk olduğunu
zikreden bir hadis rivâyet etmiştir.
3- Âyetlerin
siyakı kurban edilenin İshâk olduğunu iktiza ediyor. Kur’an-ı Kerim, kurban
olayına girerken İbrâhim’in "Ben Rabbim'e gideceğim, O beni hidayet
edecek" dediğini anlatır. Bütün müfessirleır burada onun Şam’a
gidişinin kastedildiğinde ittifak etmişlerdir. Sonra Biz ona halim (yumuşak huylu) bir oğlan
müjdeledik" buyurulur. Müjdelenen bu çocuğun ancak İshâk olması gerekir.
Sonra "Çocuk yanında koşup çalışacak çağa gelince” ifadeleri de onun İshâk
olmasını iktiza eder. Çünkü yanında büyüyen ve Şam’da doğan çocuk İshâk’tır,
Kurban edilen de odur. Kıssanın devamındaki "Biz ona salihlerden bir
peygamber olacak İshâk'ı müjdeledik" âyeti de bunu teyid ediyor. Çünkü
bunun manası İshâk’ın salihlerden bir peygamber olacağını ona
müjdeledik" demektir ki kurban olayının hemen akabinde bu müjdenin
verilmesi onun kurbah imtihanına tahammül etmesi ve bu imtihanı başarıyla
tamamlama sebebiyledir.
4- Yakub
aleyhisselâm, oğlu Yusuf aleyhisselâm‘a
yazdığı mektupta künyesini şu şekilde yazmıştır: "Yakub İsrail
Nebiyyullah ibnü İshâk Zebihullah ibnü İbrâhim Halilullah.."
Bu görüşte olanlar delil olarak
Kitab-ı Mukaddesteki haberlerinde zikrederler. Ancak onlardaki çelişkili
ifadelere yukarıda dikkat, çektiğimizden burada tekrar temas etmeyeceğiz. Diğer
delilleri de şu şekilde reddolunmaktadır:
1- İbnü
Abbas'tan gelen aşka bir rivayette -ki biz bu rivayeti karşıt görüşün delilleri
içinde zikredeceğiz- kurban edilenin İsmâil olduğu söylenilmektedir. İbnü Abbas’ın
Ahmed İbnü Hanbel’in Müsnedinde geçen rivayetinin senedinde Ata b. es-Sâib
bulunmaktadır. Hafız Heysemi‘nin beyanına göre bu zat rivayet ettiği şeyi
karıştırmış ve "oğlu İshâk'ı kurban etmek istediği zaman" bölümünde
hata etmiştir. İsmâil demesi gerekirken hataen Ishak demiştir.
2- İbnü Cerir et-Taberinin rivayet ettiği hadisin,
senedinde de iki tane zayıf râvi mevcuttur. Bunlardan el-Hasen b. Dînar
el-Basrî metruktür. Aliyyübnü Zeyd b. Ced'an da münkeru'l-hadistir.
3- Konu ile ilgili âyetlerin siyakından kurban
edilenin İshâk olduğu sonucunu çıkarmak doğru değildir. Aksine âyetlerin siyakı
kurban edilen evladın İsmâil olduğuna delalet etmektedir. "Kurban
olayının anlatımından sonra İshâk ‘m müjdelenmesi, İbrâhim'in kurban ile
imtihan edildiği oğlunun İshâk olmadığının açık delilidir.
“Ve bareknâ aleyhi” ibaresindeki
zamirin İshâk'a gönderilmesi ise İshâk'ın da aynı ibarede açıkça zikredilmesi
sebebiyle caiz değildir. Bu da kurban edilen ile İshâk’ın ayrı ayrı kişiler
,olmasını iktiza ettirir. Ayetteki bu ibarenin manasını "hem o halım
oğula hem de İshâk’a bereketler verdik, yani ikisinin zürriyetini de
bereketlendirdik, çoğalttık" şeklinde anlamak daha uygundur, Çünkü
buradaki zamirini İbrâhim'e
göndermek zürriyet cihetinden İshâk'a tekabülünü iktiza edeceğinden yakışmaz.
Zaten İshâk ve onun zürriyeti de İbrâhim'in zürriyetine dahil olduğu için
İbrâhim'in İshâk'a mukabil olarak Hürriyeti ve bereketi ancak diğer oğlu
itibariyle olabilir. Onun için zamiri bu itibar ile İbrâhim'e gönderilse bile
deki tesniye zamirini herhalde iki oğula göndermek lazım gelir ve iş bu "onların
zürriyet"inden muradın İsmâil evladı ile İslıak olduğunda hiç tereddüt
etmemek iktiza eder.
Fahrüddin er-Râzî, tefsirinde bu konu
ile ilgili olarak şunları söyler:
"Allah Teâla İbrâhim'in ben
Allah'a gideceğim, O beni hidayet edecek sözünü nakletti. İbrâhim bu sözden
sonra Allah'dan kendisine gurbette yalnızlığını giderecek salih bir çocuk
vermesini istedi ve Yâ Rabbi bana salihlerden bir çocuk ver' dedi. Onun böyle
bir istekte bulunması ancak çocuku olmadan önce münasip olur. Çünkü eğer çocugu
olmuş olsaydı böyle bir talepte bulunmazdı. 'Bana salihlerden bir çocuk ver’
cümlesi tek bir çocuğu talebi ifade eder, “min harfi cerri” teb'iz içindir.
Ba'zıyyetın en az derecesi de tek olmaktır. “minessalihin” sözüyle sanki o bir tek çocuk
istediğini ifade etmiştir. Bu talep de ancak hiç çocuğu olmayan tarafından
yapılırsa uygun olur. Böylece anlaşılıyor kil Hz. İbrâhim'in bu isteği ilk
çocuğuyla ilgilidir. Bütün insanlarda icma etmişlerdir ki İsmâil İshâk'dan önce
dünyaya gelmiştir. Buradan da anlaşılıyor ki Hz. İbrâhim'in bu duasıyle
taleb edilen evlat İsmâil'dir. Sonra bu duanın hemen akabinde kurban olayı
anlatılmıştı. O halde kurban edilenin İsmâil olması gerekmektedir."
4- Yâkub
aleyhisselâmın oğluna yazdığı mektuba gelince bunun da muttasıl ve sağlam bir
senedi yoktur. Bu sebeple delil olmaya elverişli değildir. Üstelik bu konuda
varid olan sahih deliller bunun yanlışlığını ortaya koymaktadır.
İbrâhim aleyhisselâm' ın kurban
etttiği oğlunun İshâk olduğunu ileri sürenlerin delille i Ve bu delillerin
reddi sadedinde söylenenler bunlardır. Şimdi diğer görüşe geçebiliriz:
Hz. İsmâil'in kurban edilen evlat
olduğu görüşünü savunan pek ço sayıda sahabe ve tabiin vardır. Bunları şöyle
sıralayabiliriz:
Ebû Bekir, Ali b. Ebî Tâlib, Muâviye
b. Ebi Süfyan, Ebu lJüreyre, Abdullah b. Ömer, Abdullah b.Abbas (kendisinden
nakledilen iki rivayetten sahih olanında), Şa'bî, Mücahid, Ata, b.Ebî Rabah,
Hasan-ı Basrî, Muhammed b.Ka'b el-Kurazî, Ömer b.Abdilaziz, Ahmed b.Hanbel vs.
[radıya'llâhu anhüm]
Bu listedeki isimlerle yukarıda Hz.
İshâk'ın kurban edildiğini söyleyenlerin listesindeki bazı isimlerin aynı
olduğu görülür. Demek ki aynı zatın değişik rivayetleri bulunmaktadır. Mesela
İkrime'nin Abdullah b.Abbas'dan naklettiği hadise göre kurban edilen Hz.
İshâk’tır. Fakat Ata b. Ebî Rabah'ın Abdullah b. Abbas'dan naklettiğine göre
ise kurban edilen İshâk değildir, yahudiler yalan söylemektedirler.
Bu görüşte olanların delili eri de
şunlardır:
1- Ahmed b. Hanbel Müsnedinde Ebu’t-Tufeyl'den nakletmiştir: Ebu't—Tufeyl
anlatır: İbnü Abbas'a dedim ki, senin kavmin Hz. Rasûlu'llâh salla’llâhu aleyhi
ve sellemın Safa ile Merve arasında sa'yettiğini, bunun da sünnet olduğunu
söylüyorlar? İbnü Abbas dedi ki: Doğru söylüyorlar. Gerçekten İbrâhim aleyhisselâm da hac menasiki ile
emrolununca, şeytan sa’y mahallinde karşısına çıktı, onunla yarış etti, fakat
İbrâhim kazandı, Sonra Cebrail İbrâhim'i Cemre-i Akabe'nin olduğu yere götürdü;
şeytan orada da karşısına çıktı. Burada ona yedi taş attı ve onu uzaklaştırdı»
Sonra Cemre-i Vusta'da tekrar karşısına çıktı. İbrâhim burada da yedi taş attı.
Aynı şey diğer cemre de oldu. Daha sonra İbrâhim oğlunu alnı üzerine yatırdı. İsmâil'in
üzerinde beyaz bir gömlek vardı» Babasına dedi ki: Babacığım, bana kefen olacak
üzerimdeki gömleğimden başka bir şeyim yok. Onu benden çıkar ki bana kefen
yaparsın. İbrâhim onu soymak için davrandı. Arkasından bir ses işitti: "Ey
İbrâhim rüyanı doğruladın". İbrâhim dönüp bakınca beyaz, parlak ve
boynuzlu bir koç gördü...
2- Hâkim’in Müstedrek’ine aldığı bir hadiste İbnü Abbas kurban edilen evladın İsmâil
olduğunu söylemektedir. Bu hadis her ne kadar tahriç etmemişlerse de Buhari ve
Müslim'in şartlarına uygundun.
3- Yine Hâkim, Müstedrek'inde Muhammed b.İshâk'ın
Muhammed b.Ka'b el—Kurazî’ den şunları söylerken işittiğini rivayet eder:
Şüphesiz Allah Teâla İbrâhim'e oğlu İsmâil'i kurban etmesini emretmiştir. Biz
Allah'ın kitabında İbrâhim ve oğlunun kurbanının emredildiği kıssadan da
İsmâil'in kurban edildiğini anlıyoruz. Ayeti kerimede “salihlerden bir
peygamber olarak ona İshâk'ı müjdeledik" buyurulurken, diğer bir
âyette: "Biz ona (karısına) İshâk' ı, İshâk ‘ ın arkasından da Yâkub'u
müjdeledik," denilir. Ona
oğlunu ve oğlunun oğlunu müjdeledik, diyor, İshâk'ın kurban edilmesinin
emredildiği zikredilmiyor. Kurban edilmesi emredilen İsmâil’den başkası
değildir.
Şeyhu’l-İslam İbnü Teymiyye bu konuda
şunları söyler:
"Yâkub’un müjdelenmesi İshâk'm yaşamasını ve onun Yâkub’a baba
olmasını gerektirir. Kurban olayının Yâkub'un doğumundan önce olduğunda
insanlar arasında ihtilaf yoktur. Hatta Yâkub'un doğumu İbrâhim'in ölümünden
sonradır. Kurban olayı ise kesinlikle İbrâhim hayatta iken olmuştur."
4- İbnü
Cerir et-Taberî ve İbnü Kesir tefsirlerinde bu konu ile ilgili olarak şu olayı
zikrederler: "Muhammed b.Ka’b el-Kurazî bu konuyu Şam'da iken halife Ömer
b. Abdilaziz'e açar, Ömer b. Abdilaziz ona derki: Bu benim de üzerinde
düşündüğüm bir konudur. Ben de senin gibi İsmâil'in kurban edildiğine
inanıyorum. Daha sonra halife Şam'da bir adama haber gönderir. Bu adam daha
önce Yahudi olduğu halde sonradan iyi bir Müslüman olmuştur. Halife onu
Yahudilerin âlimlerinden olarak kabul etmektedir, Muhammed b.Ka'b el-Kurazî
derki: O esnada ben de Ömer b.Abdilaziz‘in huzurunda bulunuyordum, Ömer
b.Abdilaziz çağırdığı bu adama sorar “İbrâhim'in kurban edilen oğlu hangisidir?
Adam şöyle cevap verir “İsmâil’dir,Allah’a yemin
ederim ki ey mü'minlerin emiri, yahudiler de bunun böyle olduğunu bilirler,
fakat sırf siz Arapları çekemedikleri için İshâk’ın kurban edildiğini iddia
ederler. Atanız İsmâil Allah’ın kurban edilmesini emrettiği ve buna sabırla
tahammül ettiğinden dolayı büyük fazilette olduğunu çekememektedirler. Çünkü onların
babası İshâk’tır. Bu fazileti ancak ona münâsip görmek isterler."
İbnü Kesir bu konuda ayrıca şunları
söyler. Kurban edilen evladın İshâk olduğuna dair bütün haberler, Allahu a’lem-
Ka’bu'l-Ahbar’dan alınmadır. Çünkü o Hz. Ömer’in zamanında müslüman olduğunda
Ömer’e elindeki eski kitaplardan anlatırdı. Ömer de zaman zaman ondan dinlerdi.
Diğer insanlar da ondan dinleme ruhsatından istifade ettiler.ve ondan sağlam
çürük ne varsa naklettiler."
5- Kurban
edilenin İsmâil olduğu görüşünde olanların bir diğer delili de şudur: Kurban
olayı Mekke'de cereyan etmiştir. Arab rivayetlerine göre arablar yüzyıllar boyu
Mekke'de Mina denilen mevkide cereyan etteğine inanagelmişlerdir. Malumdur ki Mekke'ye
hicret ede Hz. Hâcer ile oğlu İsmâil'dir, İshâk değildir. Arablar da yüzyıllar
boyu Mina'ya gitmişler ve İbrâhim geleneğine göre kurban kesmişlerdir. Daha
sonra İslamiyet bu geleneği hac ibadetinin bir parçası haline getirmiştir. İshâk'ın
Mekke'ye gittiğine dair hiçbir rivayet mevcut değildir. Eğer ehli kitabın
iddia ettiği gibi kurban olayı Şam'da cereyan etmiş olsaydı, kurban geleneği ve
kurbanla ilgili tö renler Mekke'de değil Şam'da meşhur olurdu. Hadisenin
cereyan ettiği mahal de aynen Mescid-i Haram ve civarındaki diğer mukaddes
meşâir gibi hac menasikinin yerine getirildiği bir mekan haline gelirdi. Olaydan sonra geçen 4500 yıldan beri sadece Hz. İsmâil'in
soyundan gelenlerin ve onun soyundan gelen peygamberin yolundan gidenlerin bu
geleneği yaşatarak Mina'da kurban kesmeleri kurban edilen İbrâhim evladının İshâk
değil, İsmâil olduğuna delildir. Çünkü İshâk'ın soyundan oldukları bilinen
yahudi ve hristiyanlar arasında müslüman ümmeti gibi, bütün milletin yılın
belirli günlerinde kurban kesmesi veya Hz. İbrâhim’in anısını yaşatan bir
gelenek yoktur.
6- Pek
çok rivayete ve habere göre Hz. İsmâil’in fidyesi olarak kurban edilen koçun
boynuzu Abdullah b.Zübeyr'in dönemine kadar Kabe'de muhafaza edildi. Daha sonra
Haccac b. Yusuf Harem'de Abdullah b, Yusuf'u kuşatınca bu kuşatma esnasında
Kâbe harap oldu. Daha önce Kâbe'de asılı olduğu Abdullah b.Abbas ve Amir
b.Şa'bî tarafından da görülen söz konusu boynuzlar bu esnada kayboldular ve bir
daha da onları gören olmadı. Bu da gösteriyor ki kurban olayı Şam'da değil,
Mekke'de vukubuldu ve kurban edilen de Hz. İsmâil idi. Çünkü böyle olmasaydı
Hz. İbrâhim ve Hz. İsmâil tarafından inşa edilen Kâbe'ye kurban vakasının bir
hatırası olarak bu boynuzlar konulmazdı.
7- Genelde
bir insan ilk çocuğu doğduğunda ona karşı çok düşkün olur. Hele hele bu insan
uzun seneler çocuğu olmayan birisiyse bu düşkünlük daha da artar. Allah Teâla
da halili olan İbrâhim’in kendisine olan sevgisini başka sevgilerin ortaklığı
şâibesinden arındırmak için onu ilk evladını kurban ettirmek suretiyle imtihan
etmiştir. Bu nokta da İbrâhim’in ilk çocuğu olan İsmâil üzerinde kurban
olayının cereyan ettiğine delildir.
8- Kur’an-ı
Kerim’de Hz. İshâk’ın doğacağına dair verilen müjdede kendisi için "ilim
sahibi" denilmektedir. Hıcr suresinde de "Biz seni âlim bir evlad
ile müjdeliyoruz" ifadesi geçmektedir. Fakat
Sâffat suresinde müjdelenen çocuğun "halim"(uysal,mütevazi) olduğu
beyan edilmiştir. Demek ki her iki çocuk da ayrı huy ve karaktere sahiptirler.
Hz. İsmâil'in karakterinin en belirgin özelliği halim olmasıdır. Öte yandan
onun "sabırlı" ve
"va'dine sâdık" olması da
zikredilen diğer özellikleridir. Bütün bu vasıflar kurban edilen
evladın İsmâil olduğuna işaret etmektedir. O böyle bir imtihana sabredeceğini
babasına söylemiştir. Sabredeceğine dair va'dini de sadakatle yerine
getirmiştir.
Her
iki tarafın görüşleri ve delilleri bunlardan ibarettir. Bu delilleri gördükten
sonra biz de tercihimizi Kurban edilenin İsmâil aleyhisselâm olduğu görüşünden
tarafa yapıyoruz.. Çünkü en sağlam
delillere bu görüş sahiptir. Diğer görüşün delilleri gerek sened gerekse
tarih metodolojisi yönünden her zaman için tenkide açıktır. Öte yandan
yahudi ve Hristiyanların dini ve ırkî taassublarının izi ve tesirinden sâlim
değildir.
Her şeyin doğrusunu Allah bilir.
Sh: 132-141
Kaynak:
Ahmet İYİBİLDİREN, Kur’an’da İbrâhim (Aleyhisselâm)T. C. Selçuk Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü -(Doktora Tezi), 1990, Konya
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar