KİRPİLİ İLİŞKİLERDE MESAFE KONTROLÜ
Doktor
Sigmund Freud, 1909 yazında bir gün, Viyana Berggasse 19 numaradaki ev-ofisinde
purosunu yakıp aniden şöyle söyledi:
“Amerika’ya
gideceğim, vahşi oklu kirpileri görüp, birkaç da konferans vereceğim.”
O
an herkesi şaşırtmış oldu. Çünkü Freud, Amerika’ya daha önce hiç gitmemişti ve
oradan ne kadar çok nefret ettiğini her fırsatta dile getiriyordu. Freud şöyle
devam etti:
“Büyük
hedefleriniz varsa, dikkatinizi fazla gayret gerektirmeyen ikinci bir hedefe
yoğunlaştırmak, korkunuzu azaltır.” Böylece, Freud’un has müridi
Ernst Jones’un aktardığına göre, “kirpiyi bulmak”, Freud ve çevresinin
kavramları arasındaki yerini aldı.
Kirpinin
Freud’un aklına düşmesinin nedeni, Arthur Schopenhauer’in 1851’de
yayınladığı Parerga ve Paralipomena: Kısa Felsefi Denemeler adlı eserinin
ünlü 396. bölümünün bir kısmıdır. Schopenhauer bu bölümde kirpilerin soğukta
kaldığı bir anda karşılaştıkları ikilemi anlatmaktadır:
[Bir grup oklu kirpi, soğuk kış gününde donmamak için birbirlerine
iyice yanaşıp bedenlerinin sıcaklıklarından faydalanarak karşılıklı ısınmaya
ve böylece soğuktan korunmaya çalışıyordu. Fakat çok geçmeden her biri,
yanındakinin dikenlerinden canı yandığı için, ayrılmak zorunda kalıyordu.
Isınma ihtiyacı onları tekrar bir araya getirdiğinde, dikenleri onları bir kez
daha ayrılmaya zorluyordu. Böylece bir müşkil durumdan diğerine savrulup
duruyorlardı; ta ki birbirlerine katlanabilecekleri mutedil bir mesafeyi
tutturabilene dek.
Nitekim hayatlarının boşluğu ve tekdüzeliğinden kaynaklanan bir
araya gelme ihtiyacı insanları birbirine yaklaştırır. Fakat birçok nahoş ve
itici özellikleri ile tahammül edilmez eksiklikleri yüzünden tekrar
birbirlerinden koparlar. işte nihai çare olarak buldukları ve ancak sayesinde
bir araya gelebildikleri bu orta yol nezaket ve muaşeret kaideleridir.
Bu ölçüyü aşan kimselere İngiltere'de "mesafeni koru"
diye seslenirler: "Keep your distance!" Dolayısıyla karşılıklı
ısınma ihtiyacı her ne kadar tam olarak karşılanamasa da, dikenlerin acısı da
hissedilmeyecektir. Kendi içini ısıtacak kadar sıcaklığa sahip olanlar ise,
böyle bir zahmet ve meşakkate katlanmamak veya kimseyi buna maruz bırakmamak
için toplumdan uzak durmayı tercih edeceklerdir.] [1]
Oklu
kirpi, Freud’u sorularıyla lanetlemiştir.
Schopenhauer’in
yazdığı bu bölümün bir kısmı, daha sonra Sigmund Freud’un 1921’de yayınladığı
Grup Psikolojisi ve Ego’nun Analizi adlı eserinde dipnot olarak yer bulur.
Freud, ana-oğul dışında tüm insan ve grup ilişkilerinde gözlenen çatışmayı
açıklamaya çalışırken “Schopenhauer’in ünlü donan oklu kirpi benzetmesindeki
gibi, hiç kimse, komşusuna fazla yaklaşmaya katlanamaz” der ve yukarıdaki
dip notu verir. Freud’un hayatı boyunca cevapmaya çalıştığı asıl soru,
“Çok
fazla olması için, ne kadar çok olması gereklidir?”
“Ne
zaman yeter der insan?” “Ne zaman çizgi aşılır?” “Hayatta kalma güdüsünün
sınırı neresidir?”
Oklu
kirpi, Freud’u sorularıyla lanetlemiştir.
Freud’un
Amerika yolculuğuna dönersek, buradan kendisine gelen davetler önceleri geri
çevirdiğinde, aslında psikanalizin geleceğinin Yeni Dünya’da olduğunun
farkındaydı. Ancak bu ülkeyi dev bir dolar işareti olarak gördüğünü söyledi
hep. Sonraları, Amerika’dan döndüğünde, “Amerika bir hata” dedi, “Devasa
bir hata da olsa, nihayetinde bir hata.”
Sonunda
Freud Amerika’ya vardığında, Çin mahallesinde otantik yemekler, Kıbrıs
antikacısında kendini kaybetmek gibi turistik güdülerin haricinde, herhangi bir
oklu kirpiyle karşılaşmadı.
Kirpi
yerine, Freud’un verdiği konferanslardan birini izleyen ve oldukça
heyecanlanan, o zamanlar 65 yaşında olan ve ABD’nin ilk nöroloji kliniğini
açarak tarihe geçen James Jackson Putnam, Freud’u Putnam’daki çiftliğine davet
etti. Freud, çok istediği oklu kirpiyi göreceğini bilmeden, böylesine önemli
bir adamın yanında yer almasının önemini düşünüp daveti kabul etti.
Freud
ve Amerika gezisinde beraberinde yer alanlar (meslektaşları Jung, Ferenczi ve
Jones) çiftlik ziyaretlerinde, masa üstü oyunu oynadılar, ateş başında şarkı
söylediler ve uzun, bitmek bilmez sürelerde yemek yediler. Bunlar, o dönemin
standart beyaz Anglo Sakson Amerikan vatandaşlarının (WASP) tatillerini geçirme
şekliydi. Freud, ünlü “Amerikafobi”sini unutmuş gibiydi.
Freud
sonunda kirpisini buluyor
Çiftlikte,
Freud’un, küçük kulübesinin kapısını kikirdeyen iki genç kız çalar. Onlarla
giderse, tepedeki kirpiyi görebileceğini söylerler. Freud, devamı kikirdeyen
kızların halinden rahatsız olsa da, gitmek zorunda hisseder kendisini.
Böylelikle Freud ile birlikte, kulübeyi paylaşan Jung ve Ferenczi, kızlarla
tepeye çıkmak üzere yola koyulurlar. Sonunda kirpiyi bulacakları yolculuğun
kısa olacağı söylenmiştir kendilerine. Yolculuk gayet uzun ve yorucu olur.
Sonra, tepeye yaklaştıkça, bir koku karşılar onları. Kızlar isterlerse
dönebileceklerini söyler, ancak Freud devam etmek ister. Böylesine beklediği
kirpi arayışını, bir iki ergen kızın onu “kafalamasıyla” bitirecek
değildir. Koku gittikçe dayanılmaz olur. Ve nihayet, tiksindirici kokunun
eşliğinde, Freud kirpisiyle karşılaşır. Kirpi sineklerden görünmez olmuştur.
Bir anlık duraksamadan sonra Freud, kirpi leşine doğru yürür, dürter.
Arkadaşlarına “Ölmüş” der.
Freud’un,
Amerika’da çok istediği kirpiyle değil, kirpinin çürümüş leşiyle karşılaşması
onu nasıl etkiledi?
Düşüncelerine,
Amerika hakkındaki fikirlerine nasıl bir yönlendirmede bulundu?
Bunları
bilmek kolay değil. Ancak Freud, 5 saat süren dönüş yolculuğunda, çiftlikte
Putnam’ın ona bronz bir oklu kirpi heykelciği hediye etmesiyle şaşırdı
kuşkuşuz. Putnam’ın, neredeyse yaban hayatın ortasında bronz heykeli nereden
bulduğu tam bir muamma.
Freud,
Avusturya’ya dönüşünde, kendisine hediye edilen 10-15 santim uzunluğunda, sırtı
dimdik oklarla kaplı, metal kirpi heykelciğini, masasına, kültablasının
arkasına, antik biblolarının arasına koydu. Naziler’in Avusturya’ya gelişiyle,
kendisi de bir Yahudi olan Freud’un olacakları anlayıp Londra’ya taşınması
sonrasında, artık bir müze olan Freud’un evinde, bugün hala yazı masasının
üzerinde bu kirpi bulunmaktadır.
Freud’un kirpisi vs Türkiye’nin sosyal
hayattaki faşizm refleksi
Ancak
Freud’un aklına oklu kirpiyi sokan ünlü Alman filozof Schopenhauer olsa da,
bugün hala Freud’un Londra’daki müze-evini ziyaret edenlerin, belki de
çoğunlukla fark etmediği bu metal kirpi, hem Freud’un uzun çabalar sonucu nesne
büründürdüğü metaforuna, hem de bu çabalarının ödülü olan mutlu sessizliğe
ortak olarak öyle durmaktadır.
Freud,
eşler ve arkadaşlar arasındaki çatışmayı anlatırken, komşu köylerin rekabetini,
bir mikro millyetçilik huzursuzluğunu ortaya koyarken, İngilizlerle İskoçlar,
beyazlarla zenciler, Almanlarla Yahudiler arasındaki tahammülsüzlüğü
anlatırken, düşüncelerini hep oklu kirpi metaforu üzerine kurmuştur.
Türkiye’de
“soğuk bir kış sabahı, donmamak için birbirine yaklaşan oklu kirpiler” gibiyiz.
Bugün,
her geçen gün birbirimizi çekilmez bulduğumuz, nefret ettiğimiz bu ülkede,
kiminin dini dayatması kiminin seküler zorlamasıyla birbirimizi yerken, insanın
en acı günahı olan faşizmin verdiği tahribatı fark etmeden, “soğuk bir kış
sabahı, donmamak için birbirine yaklaşan oklu kirpiler” gibiyiz.
Birbirine
tahammül edemediğimizden yanyana gelmek istemediğimiz gibi, genlerimize işlemiş
olan sosyal birlik refleksiyle “diğeri” olmadan da yapamıyoruz. Bir yandan aynı
fikirde olmadıklarımızdan nefret ederken, öte yandan herkes bizim görüşümüzü
kabul etsin istiyoruz. Yukarıda aktarılan kirpilerden farkımız ise, sonunda,
bir arada var olabileceğimiz, nezaket ve görgünün belirlediği ortak noktada
buluşmak yerine, kendi iç sıcaklığı çok yüksek olup, ne sıkıntı vermek, ne de
sıkıntı çekmek için, topluluklardan uzak durmayı tercih edenlerin gırtlağına
toplum olarak basıyoruz. Oklu kirpiler kadar sosyal birliktelik oluşturamayan
toplum, ısınmak için yaklaşan diğerine dikenini tüm hırsıyla saplıyor. Faşizm,
iki kirpi arasındaki ilişkide başlıyor.
Kaynakça:
- The Porcupine Illusion – George Prochnik – 2007
- Kirpinin Dayanılmaz Cazibesi – Sevil Atasoy
- The Porcupine Illusion – George Prochnik – 2007
- Kirpinin Dayanılmaz Cazibesi – Sevil Atasoy
-Schopenhauer,
hzl: Ahmet AYDOĞAN,. ( İstanbul,2009).
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar