KUANTUM FİZİKÇİSİNİN ESATİRİ [MİTOLOJİK, EFSANESİ]
Kuantum
Fizikçisi «balta burunlu bilim adamı»yla tamamen aynı fikirde değildir. Çünkü
kendi araştırmaları, kendisini yeni ufuklara götürmüştür. Fizikçi Einstein'ın E = m . c2 formülünü anlar ve bilir,
enerji bizim algılayabileceğimiz bir hızın altında bulunmadıkça (ki o da ışık
hızıdır) maddesel dünya diye bir şey yoktur. Onun yeni aletleri kendisine, maddenin
yapı bloklarının tabiatını göstermiştir. Ve son zamanlarda
anlaşıldığına göre artık bunların da yapı blokları olmadığı anlaşılmıştır.
Bunun yerini, dalgalar halinde yayılan enerjinin kuantum akımı görünüşü
almıştır.
Bu küçük enerji parçacıkları kendi bildiklerine hareket ediyor gibi görünüyor
ve hız ve öteki faktörlere bağlı olarak kâh görünüyorlar, kâh gözden
kayboluyorlar. Bu nedenle, bir fizikçi anlamıştır ki görünen
dünya, göründüğü kadar reel değildir. Bu anlamda o Hint mistikleriyle aynı
fikirdedir.
Zira Hintli mistik
de «illizyon» ya da «mayanın peçesi» deyimlerini kullanır.
Dünya
için. Kuantum fizikçisi, evrenin en dış saçaklarıyla meşgul olmayı, yaradılışın
başlangıç günleriyle ilgilenmeyi sever. Karadelikleri, anti maddeyi tanımaya
bayılır ve bildiğimiz fizik dünyanın ötesindeki enerjileri keşfedecek yeni
makineler yapmanın yollarını arar. Bir Kuantum fizikçisi, zihin-beyin
etüdleriyle bir biyologdan daha çok ilgilenir. Biyolog, evolüsyonu kontrol
altına alabilmek için gözlerini fizik bedenin üzerinden bir türlü ayıramıyor.
O, uzay-zaman nosyonu (bilgi-kavram)ıyla âdeta nikâhlıdır ve ne yaparsa bu
çerçeve içinde yapar. Artık Kuantum fizikçisi anlamış
bulunmaktadır ki, uzay-zaman çerçevesi başka evrenlerin sınırlarına
yaklaşıldıkça erimeye başlar.
"Sayıların sizin şimdiki anlayışınızın ötesinde bir önemi vardır.
Matematik müziğin bir formudur öte âlemde bu, harmoniler olarak işitilir.
Belirli bir müzikten evren ahenginin lezzetini alabilirsiniz."
"Siz orada sizinle âhenktar olan zihinlerle bir arada
olacaksınız. Benzer zihinlerle ilişkiniz olacak. Dolayısıyla “dördüncü boyut”da
kendinizi daha ahenkli bir durumda olacaksınız."
Kaynak:
Dr. Helen Wambach, Geçmişi Yeniden Yaşadılar (Reenkarnasyon) trc: Serhat KURAL-Selman GERÇEKSEVER,
Ruh-Madde Yayınları, 1985, İstanbul
AKLIN YAKLAŞIMI NASIL OLMALI?
“Herhangi bir
olaya aklın yaklaşımı hakkında, ne olabileceği değil, ne olduğu doğrultusunda
olmalıdır, yoksa hayatın akışını olduğu gibi ve serinkanlılıkla kabullenmek
yerine, kendimizi yersiz korkulara, boş umutlara kaptırmış oluruz.”
İnsan
bir olay karşısında her zaman dar bir ikileme düşebilir: Varlık ve yokluk.
Tercihini yaparken “yokluk dolu, zorlu hayata devam etmek mi, yoksa karşısına
gelen fırsatı kullanıp özlemini duyduğu yeni bir hayata başlamak mı?
Bu
tercihin üzerindeki doğruluk ve eğrilik daha sonra gelir. Birini
gözetirseniz, onun da sizi gözeteceğini bilin.
Hayatta tesadüf diye bir şey yoktur.
Kaynak: Elleston TREVOR, KOMPLO (The Paragon) Türkçesi:
Serdar TUĞCU : Altın Kitaplar Mart –
1983, İstanbul
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar