MELEKLER – CİNLER ve DAVETİ
Firdevsi Dâvet-nâme’sinde oldukça fazla sayıda melek ve
cin ismi geçmektedir. Bu nedenle melekler hakkında aydınlatıcı bilgi verebilmek
için Gustav Davidson’m A Dictionarv of Angel adlı kitabı. Encyclopedia
Judaica'da “Angels and Angelology" ve "Demons, Demonology” maddeleri,
The Encvclopedia of Relisi on and Ethics'deki "Demons and Spirits"
maddesi, The Jevrish Encvclopedia’ da "Angelology" ve
"Demonology" maddeleri, İslam Ansiklopedisi’nde "Melaike",
"Cin", "İfrit”, "Gul", "Cebrail",
"Mikail", "Azrail", "İsrafil”, "Münker ve
Nekir" ve "Harut ve Marut" maddeleri ve Türk ve Divanet Vakfı
İslam Ansiklopedisinde "Azrail" ve "Cebrail" maddelerinden
yararlanılarak bir özet verilmiştir.
Davidson, incelediği yardımcı din kitaplarında birçok
melek isminin geçtiğini, bu isimlerin çoğunun, birbirlerinin ikilemesi veya
bozulmasıyla oluştuğunu belirtmektedir. Bu metinler onu, diğer ilgili kaynak ve metinlere
götürmüştür. Bunlar; apokaliptik (vahiyle ilgili), kabalistik (Yahudi mistik
geleneği), Talmudik (Musevllerin kanun ve tefsir kitabı), gnostik
(hıristiyanlığın başlangıcında ruhani sırları bilmek iddiasında olan dini
fırkalar), patristik (eski kilise ileri gelenlerine ve yazdıklarına ait), Merkabah
(Yahudi mistik), kara büyü el kitapları, yasaklanmış ve unutulmuş bilgi
kitaplarıdır. Bu kitaplarda da melek ve , şeytan isimleri vardır. Melek
isimlerinde, bir dilden diğerine geçirilirken, bir nüshadan diğerine kopya
edilirken metatezler ve tekrarlamalar meydana gelmiştir. Örneğin Uriel; Sariel, Nuriel, Urvan, Jehoel, Chvreel, Oroiael, Pbanuel,
Eremieî, Ramiel, Jeremiel. Jaeob-lsrael olarak değişmiştir.
Melekler, bilgi ve güç yönünden insandan üstündür.
Tanrıya bağlıdırlar ve onun yardımcısı olarak hizmet edip, mesajlarını
insanlara taşırlar. Bazıları ise, koruyucu, danışman, rehber, hakim,
tercüman, ahçı, avutucu, çöpçatan, ve mezar-kazıcı olarak insanlara hizmet
ederler. Meleklerin mekanları göğün çeşitli katlarıdır. Melekler
ölümsüzdür, fakat sonsuza dek kalıcı değillerdir. Hergün dünyaya inip insan
vücuduna ve ruhuna hizmet ederler. Her insanda bir iyi, bir kötü melek
yaşar. Melekler bütün insanların geleceğini bilir. İnsanlar, meleklerin bu
özelliğini büyülerde kullanmışlardır.
Melek, Arapçada haberci anlamına gelen, eski bir Sami
kelimesidir. İslâma göre insandan üstün üç çeşit canlı varlık vardır: melek,
şeytan, cin. Bunların insandan farklı olan en Önemli özellikleri tek maddeden
oluşmalarıdır. Tutku ve kızgınlık gibi insani Özellikleri yoktur.
Yemekleri tesbih ve içecekleri takdistir. İşleri, Allah’ın adını
tekrarlamaktır. Meleklere gök halkı ya da kalabalık da denir. Allah’ın
koruyucularıdır, isteklerini yerine getirir ve emirlerine itaat ederler. Allaha
ibadet eder ve bundan yorulmazlar. Ondan Önce söz söylemezler ve onun emri ile
iş görürler. Kuran'da, İblisin cinlerden olduğu ve rabbinin emrinden çıktığı
belirtilmiştir.
Kuran'da meleklerin hangi maddeden yaratıldıkları
belirtilmemiş, cinlerin ise ateş maricinden (yalınından) yaratıldığı
belirtilmiştir. Aişe radıya'llâhu anhanın naklettiğine göre Hz. Rasûlu'llâh
salla’llâhu aleyhi ve sellem, meleklerin: nurdan, cinlerin ateş maricinden
yaratıldığını söylemiştir.
İbn
‘Abbâs'tan nakledilen hadise göre, üreyen melekler topluluğuna cin denir.
Üreme, cin ve şeytanların özelliğidir. Ya
da cinler, kendilerine Adem Önünde secde etmeleri emredilenlerden idi. Cinler
hem iyi. hem kötüdür. İmana erebilirler. Peygamber, insanlara olduğu gibi cinlere
de gönderilmiştir. Bunların bir kısmı cennete gireceklerdir. Affedilmeyenler
ise günahları kadar cehennemde yanacaklardır. Cinlerin bir tek ferdine cinni
denir. Gul, İfrit ve Si'lat cinlerin farklı sınıflarındandır.
Cinlerin folklorik açıdan incelenmesinde en önemli nokta, sihir ve büyüde
tuttukları yerdir. Şeriat, sihir ve büyüde cinlerin etkisini kabul eder, fakat
bunun caiz olup olmadığı konusunda birbirine uymayan hükümler bulunur. Tılsım
kitapları halk edebiyatının büyük bir kismını oluşturur.
Meleklerin, en büyükleri dört hameletü’l-arş meleğidir. Kıyamet gününde sayıları ikiye
katlanacaktır. Görevleri, Allah’ı övmenin yanısıra inananlar için yalvarmaktır.
Müslüman efsanelerinde insan, öküz, kartal ve aslan şeklinde geçerler.
Birincisi insanlar, İkincisi evcil hayvanlar, üçüncüsü kuşlar ve dördüncüsü
vahşi hayvanlar için yalvarır.
Kerrübîyün melekleri gece ve gündüz Allah’ı överler.
Bunlara mukarrebün da denir. İblis’in saldırılarından uzakta, göğün ayrı bir
yerinde yaşarlar.
Diğerlerinden farklı özellikleri ve isimleri olan dört
büyük melek vardır: Cebrail, Mikail, Azrail ve İsrafil. Bunlar, dünyanın
sonu geldiğinde en son ölecek meleklerdir.
Cebrail, bunların hepsinden üstündür. Cibril veya
Cebril olarak da geçer. Mukarreb meleklerdendir. Sadece peygamberlere görünür.
Allah ile peygamberler arasında elçilik yapar; Allah’ın emir ve vahiylerini
peygamberlere, özellikle Muhammed’e ulaştırır. Cebrail’in dünyanın dirliğini
gözetleyen yardımcıları vardır. Hepsi safran tüylerle kaplı yüz küçük
kanattan oluşan altı büyük ve isyan eden kavimlere karşı kullandığı iki kanadı
vardır. Bazı metinlere göre ise on altı bin kanadı vardır. Gözleri arasında
güneş, saçları arasında ay ve yıldızlar parlar. Her gün üç yüz altmış kez
Bahrü’n-nûr’a girer, her çıkışında kanatlarından milyonlarca damla düşer ve
Rûhânıya adlı melekler oluşur. Mikail’den beş yüz yıl sonra yaratılmıştır.
Mikail, Mikal , ve Mikain olarak da geçer. Vücut için
yemek, akıl için bilgi sağlamakla
yükümlüdür. Bütün doğa kuvvetlerini
kontrol eder. Her gözünden, Allah’ın her damlasından Mikail'e benzer melekler
yarattığı binlerce gözyaşı dökülür. Karar gününe kadar Allaha övgü şarkıları söyleyerek
yeryüzünü gözlerler. Bunlar, kerrubiyün melekleridir. Mikail’in yardımcıları
olarak, yağmuru, bitkileri, meyveleri kontrol ederler; yeryüzündeki her bitki,
her ağaç, her su damlası onların gözlemi altındadır. Sadece Allah Mikail’in
şeklini ve kanatlarının sayısını bilir. Her birinde bir milyon yüz, ağız ve bir
milyon çeşit dilde Allah’ın adını anan milyonlarca dili vardır. İsrafil’den beş
yüz yıl sonra yaratılmıştır.
Azrail, dört mukarreb melekten ölüm
meleğidir. İzrail olarak da geçer. Bütün dünyayı kaplayacak
büyüklüktedir. Başı en yüksek göğe ulaşır. Dördüncü ya da yedinci gökte nurdan
bir makamı vardır; ayaklarından biri buradadır. Diğeri ise cennetle cehennem
arasındaki köprü üzerindedir. Yetmiş bin ayağı olduğu da söylenir. Dört bin kanadı vardır. Vücudunda bütün canlıların sayısı
kadar göz ve dil bulunur. Ne zaman bir canlı ölürse, bu gözlerden biri kapanır.
Dünyanın sonunda sadece sekiz göz açık
kalacaktır, çünkü sadece dört büyük melek canlı kalacaktır. Her biri özel, bir canlı sınıfına ait dört yüzü
vardır; kafasındaki yüz peygamber ve melekler, göğsündeki inananlar, sırtındaki
inanmayanlar ve ayağındaki cinler sınıfına aittir.
İlkin o da ötekiler gibi bir melekti.
Allah insanı yaratmak istedi, bunun için Cebrail’e toprağın unsurlarından bir
avuç almasını emretti. Fakat İblis tarafından karıştırılan toprak öyle karşılık
verdi ki, ne Cebrail, ne Mikail, ne de İsrafil aldıkları emri yerine
getiremediler. Fakat Azrail başarılı oldu. O
zaman Allah onu, yüreğinin sertliğinden dolayı ölüm meleği yaptı. Ölüm
meleği olmasının bir nedeni de kuvvetidir. Allah ölümü yarattığı zaman
seyretmeleri için melekleri çağırdı. Melekler ölümün kuvveti karşısında
kendilerinden geçtiler ve bin yıl süreyle baygın kaldılar. Allah Azrail'i ölüme hakim kıldığını belirtti.
Azrail, Allah’ın emri olmadan hiçbir iş yapmaz.
Allahtan, üzerinde ölecek kişilerin adlarının yazılı olduğu yaprakları aldıktan
sonra can alır. Bazılarına göre ise bir koruyucu melek gelir ve onu, ölecek
kişinin zamanının azaldığı konusunda uyarır. Melek, ölen kişinin adını
bazılarına göre beyaz, bazılarına göre siyah renkle deftere yazar, fakat ismi
yazılı yaprak arştan düşünceye kadar bekler. Bazılarına göre ise, yeryüzünde
yaşayan, gökte ise ölü olan kişinin adının yazılı olduğu yaprak, ölümünden kırk
gün önce düşer. Bir başka inanca göre bir melek, Allah tarafından gönderilen ve
üzerinde o yıl ölecek kişilerin adları bulunan listeyi Şaban ayının ortasındaki
kader gecesinde Azrail'e getirir. Ruhunu teslimde direnen ve ölüm meleğinin
keyfi hareket ettiğini ileri süren insanlar vardır. O zaman melek Allah’ın
huzuruna gelerek meseleyi anlatır. Allah ona delil olarak üzerinde Besmele
yazılı bir cennet elması verir, insan bunu görünce ruhunu teslim eder. Bundan
başka, Ölüm meleği ruhunu almak için insanın boğazına girmek isteyince,
ölmek üzere olan zikre başlar ve kapıyı kapar. Melek Allah’ın huzuruna
çıkar; Allah ölecek olanın elini yakalamasını söyler. Bu el o sırada sadaka
veriyorsa, kapı bu sefer meleğe kapanır. Sonunda melek eli -Allah’ın adını yazar,.,
böylece can vermenin acısı duyulmaz olur ve melek ruhu almak için girebilir. Yardımcı
melekler bu ruhu göğün en yükseğine götürür, sonra mezarda vücudun yanına
koyarlar. Eğer ölen mümin değilse ruhu şiddetle vücuttan koparır. Göğe
götürülen ruhun önünde semanın kapıları kapanır ve rûh yeryüzüne atılır. Ölüm
meleği, hayattan ayrılan herkesin yanında bulunur. Bazıları bunu, Azrail'in
yardımcıları olduğu, bunların ruhu boğaza kaldırdıkları, Azrail'in de gelip
ruhu aldığı şeklinde açıklarlar.
Azrail, ruhları inanan ve inanmayan olmalarına göre
acıma ya da ceza meleklerine gönderir. Azrail'in Allah’ın izniyle ruhları
çağırdığı, ruhların gelip elinin iki baş parmağı arasına yerleştikleri de
söylenir. Bazılarına göreyse Azrail, inanan ruhları sağ eliyle misk kokulu
beyaz ipek içinde toplar ve cennete gönderir. İnanmayanları ise ziftli eski bir
kumaşa doldurarak cehennemin derinliklerine gönderir. Hiç kimse Azrail'den
kaçamaz, büyüyle bile onu aldatmak imkânsızdır.
İsrafil, Kuran'da suru üfleyecek melek olarak
tanımlanır. Sur meleği olarak isimlendirilmesinin nedeni üfle emri geldiği anda
çalabilmek için suru daima ağzında bulundurmasıdır. İsrafil’in kıyamet günü
herkesten önce uyandırılacağı söylenir, Kudüs'te ölülere hayata dönüş işaretini verecektir. İlk üflemede
dört büyük melek dışında yer ve gökteki herşey ölecek, yerle bir olacaktır.
İkinci üfleme tekrar diriliş üflemesidir. Surun etrafında toplanan bütün ruhlar
bu sesi duyacaklardır. Ayakları yedi kat yerin altında, başı arşın sütunlarına erişen çok büyük bir melektir. Dört
kanadından biri doğuyu, biri batıyı, biri, yeryüzünü örter, biri ile Allah’ın
celalinden kendini korur. Bedeninde kıllar, ağızlar ve dilleri vardır.
Cehennemin görüntüsü karşısında o kadar çok ağlamıştır ki, Allah ikinci bir Nuh tufanı olmasın diye gözyaşlarını
durdurmuştur.
Münker ve Nekir adlı, kabirde Ölüleri sorguya çeken ve
gerekirse cezalandıran meleklerin ismine Kuran’da rastlanmaz, bu isimler
hadiste geçer. İnsan gömülüp yalnız kalınca bu
melekler yanına gelip otururlar ve ölüyü sorguya çekerler.
İnsanlar, gece ve gündüz Hıfz meleklerince insan, cin
ve şeytandan korunurlar, ve bütün işleri bu melekler tarafından yazılır. İki
gece ve iki gündüz meleği olmak üzere dört tanedirler. Güneşin doğuşu ve batışında yer
değiştirirler. Bazılarına göre ise, sürekli insanın yanında olan beşinci bir
melek daha vardır. Bu iki melekten biri sağ ve biri solda ya da biri ön ve biri
arkada durur, geceleyin ise biri başucu biri ayakucunda durur. Güneşin doğuş ve batış saatleri tehlikelidir, çünkü cinlerin
dolaştıkları saatlerdir. Mümin, bu saatlerde
duasını yapıyorsa cinlere karşı emniyetlidirler, dua onları korur. Dua bitmeden diğer melekler yanına gelirler. Bu
dört koruyucu meleğin yanısıra altı melek daha vardır. Biri gururlu olduğunda
insanın saçını çeker; diğeri yılanların girmemesi için ağzının Önünde durur;
diğer ikisi gözlerini korur; son ikisi dudaklara yerleşir ve dua kelimelerini
dinlerler. Bunların bir görevleri de insanların işlerini yazmaktır. Sağ
taraftaki iyi, sol taraftaki ise kötü davranışları yazar. Kişi iyi iş yaparsa
sağdaki melek hemen yazar; günah işlediğinde ise aynı melek arkadaşına hemen yazmaması,
af dilemesi için altı yedi saat beklemesi için yalvarır. Bu melekler sorumlu
oldukları kişinin öldüğünü görünce ne yapacaklarını bilemezler. Allaha
yalvarırlar; Allah onlara mezara gitmelerini ve karar günü bu kişinin
iyilikleri arasında sayılacak tesbih, tekbir ve takdisi tekrarlamalarını
söyler. Bu melekler Kirâmen Katibin ve - Muakkıbât olarak da geçerler.
Allah’ın isminin tekrarlandığı meclisleri gezen Seyyâhün
melekleri vardır. Kulların hataları için Allah’tan af dileyerek yalvarırlar. Bunlar, resim ya da köpeğin olduğu yere girmezler.
Harut ve Marut adlı melekler hakkında Kuran’da
açıklayıcı bilgi yoktur. Bu melekler hakkında dokuzuncu yüzyıldan itibaren
anlatılan hikâyeler vardır. Allaha itaat etmekten vazgeçince, onun
gazabıyla Babil’de bir kuyuya hapsedilmişler, ölümlülere büyü sanatını
Öğretmişler, fakat insanları kendilerini taklit etmemeleri için uyarmışlardır.
Cennet ve cehennem kesin tanımı bulunmayan meleklerle
doludur. Cennetin kapısında Rıdvan adlı melek durur. Hurilerin ise hangi sınıfa
sokulabileceği bilinmemektedir. Cehennem, Malik adlı korkunç melek tarafından
korunur. Sayıları on dokuz olan zebaniler onun
yardımcılarıdır. İblis cinlere hükmeden
kötü melektir, oğlu yardımcısıdır.
Şeytan veya İblis, önceleri Hâris adlı
bir melek imiş. Allah, Adem'i yaratıp bütün meleklere secde etmelerini
emredince hepsi secde etmişler. Fakat meleklerin en ulusu ve hocaları olan
Hâris, kendisinin cin olup ateşten yaratıldığını, bu nedenle topraktan
yaratılmış olan Adem’e secde etmeyeceğini söyleyerek Allaha asi olmuştur. Allah
da onu şeytan kılığına sokmuş ve laneti emiştir. Şeytan,
insanın son nefesinde susuzluğundan faydalanarak su teklif edip karşılığında
imanını istermiş. Bu nedenle ölüm döşeğinin yanında su bulundurulur ve
devamlı dudakları ıslatılır.
Kazvinı’ye göre, yedi gökte çeşitli melek gurupları
vardır; dünyayı çevreleyen
birinci gökte İsmail adlı meleğin emrinde inek şeklinde
melekler,
ikinci gökte Mihail meleğinin emrinde
kartal şeklinde melekler,
üçüncü gökte Sa’adiyail meleğinin emrinde akbaba
şeklinde melekler,
dördüncü gökte Salsail meleğinin emrinde
at şeklinde melekler,
beşinci gökte Kalkail meleğinin emrinde huriler,
altıncı gökte Samahail meleğinin erminde
genç erkekler,
yedinci gökte Rubailin emrinde erkekler vardır.
Son olarak cennetin ötesinde birbirlerini tanıyamayacak
kadar çok sayıda melek vardır. Çakan şimşek sesine benzer seslerle farklı
dillerde Allah’ı överler.
Yazıcıoğlu Mehmed, yer ve göğün yaratılışını anlatırken
yedi gök yaratıldığında her birine bekçi olarak melekler koyduğunu şöyle
anlatmaktadır:
İşbu yedi göğe yedi pâsübân
Kodu kim zabt ola ehl-i âsümân
Evvelinin adı İsmâîl idi
Sânisinin adı Menhâîl idi
Salisinin adı Sadâîl idi
Râbiinin adı Salsâîl idi
Hamisinin adı Kelkâıl idi
Sâdisinin adı Semhâîl idi
Sâbiinin adı Refrâîl idi
Kamusundan âlî Cebrâîl idi
Ferişteh, hur, huri, gılman, ervah-ı kuds, kudsîler,
melâik de denen melekler divan şiirinde birçok yönleriyle ele alınıp en çok
sevgiliye benzetilirler. Melek huylu, melek simalı sevgiliyi ya da devrin
padişahını melekler överler. Melekler, sevgilinin bulunduğu yeri, sarayı
tavaf eder, kirpiklerini ve saçlarını eşiğine süpürge yaparlar, hacet dilemek
amacıyla kapısının halkasına yapışıp yüzlerini sürerler. Bazen şair kendini
meleğe benzetir. Sanki melekler ona alkış tutar, duasına amin derler. Ayrıca
meleklerin tesbih ve tehlil içinde bulunmaları, Kabe'yi tavaf etmeleri, Adem'e
secde kılmaları, Hur ve Gılman gibi cenneti tertib ve tanzimde
görevlendirilmeleri, insanlara görünmemeleri gibi inanışlar işlenir. Tabiatta
olup bilen hadiseleri Allah, melekleri vasıtasıyla yapar.
Ahmed Paşa:
Gâh medh okur yuca der-gâhuna ervâh-ı kuds Geh tutar
saff-i mela'ik karşuna dîvân-ı ’îd
Ahmed-i Da'î:
Çü Rustem yâyını kurdu felekler
Atarlar yıldırım okın melekler
Allaha en yakın olan dört büyük melek kerrûbîyün
(kerrübıyân) melekleridir. Cebrail, Mikail, İsrafil ve Azrail adlı bu meleklere
ham ele-i arş da denir.
Yahya Bey:
Görünen şebnem değil lutf ile Ka’be yolların
Her gece şâmî gülâb ile sular Kerrûbiyân
Cebrail, edebiyatta Cibril, Cibrîî-i Rûh, Cibril-i
Emin, Rûhu’l-Emîn, Rûhu'l-Kuds, Rûh-ı Kudsî, Hümâ-yı Kudsî, Bülbül’i Kudsî,
Tûti-i Kuds, Tâvûs-ı Arş, Tâvûs-ı Sidre isimleriyle anılır.
Sidretü'l-münteha'da ikâmet eder. Şiirlerde en çok onun adına rastlanır.
Miraç'ta Muhammed’i Arş’a dek götürmesi, kanatları vasıtasıyla uçması, Sidre’de
ikamet etmesi, vahiy getirmesi, İbrahim'e ateşe atılacağı zaman yardım teklif
etmesi, Meryem’i nefesiyle hamile bırakması ve Cennet varlığı oluşu
özellikleriyle alınır. Kanatlarıyla sevgilinin güzelliğine bir gölgelik, Allah
kelâmı konuştuğu için bülbül, tûtî ve Hümâ görevini yürüten bir kuş.
Muhammed’in miraca çıkışı nedeniyle rehber olur. Bazen aşığın canı Cebrail,
sevgilisinin boyu da Sidre olur. Mutasavvıflara göre Cebrail, akl-ı
külldür.
Şeyh Galib:
Rûhsun nefha-i Cibril ile tev'emsin sen
Sırr-ı Hakk’sın mesel-i İsi-i Meryem’sin sen
Rızıkların taksimi ile görevlendirilen Mikail, rahmet
yağdırır, rüzgarları estirir. Diğer bütün melekleri o idare eder.
Adem peygambere ilk secde eden melek İsrafil’dir.
Kıyamete dek Levh-i Mahfuz’a bakacak ve diğer üç meleğe ne yapacaklarını haber
verecektir. Kıyamet gününü, haşır ve neşri suruyla haber verecektir. İlk
üfürüşünde bütün canlılar ölecek, ikinci üfürüşünde ise hesap için
dirileceklerdir. Edebiyatta ikinci üfürüşüyle tenasüp içinde ele alınır.
İzzet Molla:
İzzet bu lây ki sûr-ı İsrafil uyandıra
Geldi sabâh-ı haşre ne saht oldu hâb-ı çerh
Canlıların ruhunu almakla görevli olan Azrail'e
Melekü'l-mevt denir. Kuran'da bu isimle geçer.
Eşref:
Hasta-i hicran olan korkar mı Azrail’den
Azazil, şeytanın melekler arasında yaşadığı ve henüz
Adem peygambere secde etme emrini alıp da isyan etmediği zamanki adıdır. Bir
efsaneye göre, Allah kâinatı yedi günde yaratırken her gün bir melek yaratmış,
bunlardan ilki en büyük melek olup tavus şeklindeki Azazil imiş.
Divan şiirinde rakib şeytana benzetilir. Meleklerle bir
arada bulunamayışı, dua edilince kaçışı, müminin imanını çalmaya çalışması, Ramazan
ayında elinin bağlanması, hamamlarda ve pis yerlerde bulunması gibi yönlerle
anılır. Çirkin ve korkunç görünüşün sembolü olarak ele alınır. İnsan ile bu
kötü rûh arasında mukayese yapılarak, insanın ondan daha kötü olduğu
belirtilir. Bir -görüşe göre şeytan, insanın
kendi hırsı ve azmış nefsidir.
Necati:
Aldı sûfînin karârın gösterip yüzün rakîb
Sanki şeytân hastaya su gösterip îmân alır
Nabi:
Aybdır âkile şeytân beni aldattı demek
Kendi nefsimdir eden nefsime ilkâ-yı fesâd
Şeytan gibi cin taifesine mensup olan gûl de çirkin ve
korkunç görünüşün ve kötülüğün sembolüdür.
Ahmed-i Da'i:
Niçe bir gûl ile hem-râh olam ben
Niçe bir yol azup güm-râh olam ben
Periler de cin taifesinin bir koludur, fakat gûl ve
diğerleri gibi çirkin olmayıp aksine çok güzeldirler. İnanışa göre insana
görünmezler, insandan kaçarlar, su, pınar ve çeşme başlarında mesken tutarlar,
insanları buralarda çarparlar ve deli ederler. Bu nedenlerden dolayı
edebiyatta, sevgili ile birlikte anılırlar.
Ahmed-i Da'î:
Geyik gördükde kuş gibi uçardum
Peri-veş âdemi görsem kaçardum
Büyü ve sihirde meşhur meleklerdir Divan şiirinde
Babil, Çâh-ı Bâbil, cadu, büyü ve sihirle beraber anılır. Sevgilinin gözleri,
gamzesi ve saçları sihir konusunda Harut ve Marut’un üstadı sayılır. Çâh-ı
Babil, sevgilinin çene çukurudur.
Ahmed Paşa:
Sihr ta’lim eyiernekde gamze’i câdû-yı dost Çâh-ı
Babilde eder Hârût-ı fettan ile bahs
Cennetin kapıcısı ya da hazinedarı olan Rıdvan. Ravza-i
Rıdvan tamlaması ile cennet yerine kullanılır. Sevgilinin güzelliğini, memduhun
lutfunu ve sarayını övmek amacıyla anarlar.
Kirâmenkâtibin melekleri, görevlerinin yazıcılık olması
nedeniyle anılırlar.
Ahmed Paşa:
Ol hür-ı perî-ru aşurub zulminı hadden Yazmaz mı melek
yoksa ol itdügi günâhı
Metinde melekler şu şekilde anlatılmıştır:
Metinde bu melekler duruş şekillerine göre:
a. Salatta
b. Rükuda
c. Sücudda
d. Küudda
duran melekler olarak sınıflandırılmışlardır.
Bunlar dört tanedir:
1. İnsan
şeklinde olanlar: Bunlar daima Allaha dua edip
insanlar için şefaat eder ve rızklarını isterler.
2. Öküz
şeklinde olanlar: Bunlar daima dört ayaklı hayvanlar
için dua edip rızklarını isterler.
3. Arslan
şeklinde olanlar: Bunlar daima yırtıcı canavarlar
için dua edip rızklarını isterler.
4. Kerkes
kuşu şeklinde olanlar: Bunlar daima kuşlar için dua edip
rızklarını isterler.
Hamele-i arş melekleri, meleklerin en şereflisidir.
Diğer melekler onlara saygı gösterirler, onlarla Allaha tevessül ederler.
Ayette belirtildiğine göre bu melekler kıyamet gününde sekiz tane olacaklardır
(69/17). Ayrıca ayette "Hamele-i
arş ve mukarrebun melekleri müminler
için afdilerler” (4/7) ifadesini görmekteyiz.
Buna Rûhu'l-emin de denir. Kıyamet gününde diğer
melekler bir saf olurken Rûh ayrı bir saf olacaktır (78/40). Bunun nedeni cüssesinin büyüklüğündendir, veya
Allah’ın emriyledir. Onun her nefesinden bir rûh yaratılır; Rûh diye
adlandırılmasının nedeni budur.
Bu melek, felekleri döndürmeye ve felek-i Kamer
altındaki anasıra, bitkilere, hayvanlara müvekkeldir. Diğer meleklerden daha
büyük, daha güçlü ve daha şereflidir. Bazılarına göre yedi gök, yanında bir âlokma
kalır. Abd’ullâh ibn Abbâs’a göre bu meleğin bin tane başı vardır. Bu bin
baştan her birinde bin yüz, her yüzde bin ağız, her ağızda bin dil bulunur. Bu
diller yetmişiki çeşit lisan ile Allah’ı tesbih ve tehlil eder.
Allah’ın emrini başkalarına ulaştıran, cesetlere
ruhları üfüren melektir. Elinde Sur vardır. Boynuz biçimindeki Surun ağzı boru
ağzı gibidir, gök ve yer arasını kaplayacak kadar büyüktür. Delikleri çoktur ve
her bir delikte ellibin can vardır. Üfürülmeye hazır bir şekilde, daima arş
yönüne bakar. Surun üç kere üfürülmesi gereklidir. Birincisinde tüm yerde ve
gökde olanlar korkacaktır (27/87) . İkincisinde bütün yaratıklar ölecektir
((39/68). Üçüncüsünde bütün yaratıklar tekrar dirilecektir (39/48).
İsrafil in dört kanadı vardır; biri batıda, biri doğuda, biri yer ve gök arasındadır,
diğeri yeryüzünü örtmüştür. Başı arşın altında, ayakları, yedinci yerden
aşağıdadır. Önünde levh-i mahfuz vardır. Allah bir nesneyi yaratmak istediğinde
kaleme emreder, kalem onu Levh-i mahfuza yazar. İsrafil de bu emri Mikâil e
götürür.
İsrafil in nefh-ı rûh ve ilkâ-i kuvvet etmede ona
yardımcı olan melekleri vardır.
Makam-ı kürsi de bulunan Cebrailin diğer adları
Eminü'l- vahy, Hâzinü'l-kuds, Rûhul-emln, Rûhu’l-mukaddes, Nâmûs-ı ekber ve Tavus-ı
melâike dir.
Allah, onun diliyle dört kitap indirmiştir: Tevrat’ı
Musa peygamber, Zebur’u Davut peygamber, Incil’i İsa peygamber ve Kuran’ı Hz.
Rasûlu'llâh salla’llâhu aleyhi ve sellem
üzerine. Ayrıca yine bu melek aracılığıyla on sayfa Adem peygamber, elli
sayfa Şit peygamber, otuz sayfa İdris peygamber, on sayfa İbrahim peygambere
göndermiştir. Metinde, Allah’ın yüzdört kitap indirdiği belirtilmiştir. Dört
büyük kitapla beraber diğer dört peygambere gönderilen sayfalar da kitap olarak
sayılmıştır.
Metinde, Cebrail’in, Lut kavminin ülkesi büyüklüğündeki
altı ülkeyi, kanadının bir tüyü ile yerden kaldırıp göğe çıkaracak kadar,
kuvvetli olduğu belirtilmiş; Öyle ki Lût kavmi, gökte meleklerin tesbihini,
melekler de bu kavmin horozlarının sesini duymuşlardır. Sonra onları başaşağı
bırakmıştır. Kanatlan çok kuvvetlidir; altıyüz kanadı vardır. İki kanadı daha
vardır. Bunları bir kavmi yok etmek için kullanır.
Dünyaya müvekkel olan yardımcıları vardır. Bunlar,
insan ve hayvanlardan kötülüğü ve zararı kovarlar.
Bu melek, insanların hem bedensel, hem de ruhsal
ihtiyaçlarına müvekkeldir; çünkü bedenlerin hayatı gıda ile, nefslerin hayatı
hikmet ve marifet ile olur. Mekânı, yedinci gökte, bahr-i mescûr üzerindedir.
Kanatlarının sayısı belli değildir. Ağzını açınca gökler, yanında bir lokma
kalır. Eğer nuruyla tecelli etse kâinât batar.
Yardımcıları vardır; anasıra ve yaratılmışlara kuvvet-i
kıyam vermek onların şanındandır.
Hareketi durdurmaya ve ruhları almaya müvekkeldir.
Makamı aşağı göktedir. Başı, göğün en tepesinde, ayakları yedi kat yerden
aşağıdadır. Yüzü, Levh-i mahfuzdan yanadır. Yeryüzü, onun gözünde bir tepsi
gibidir. Ecel saati gelen kişinin ruhunu ya kendisi veya yardımcıları
vasıtasıyla alır.
Bunlar melâike-i mukarrebûn dur; hazıre-i Kuds 'de
toplanıp ibadet ederler ve başkasına iltifat etmezler. Bazı kitaplarda
belirtildiğine göre birinci feleğin melekleri inek, ikinci feleğin melekleri
tavşancıl, üçüncü feleğin melekleri kerkes kuşu, dördüncü feleğin melekleri at,
beşinci feleğin melekleri kızlar, altıncı feleğin melekleri oğlanlar ve yedinci
feleğin melekleri erenler şeklindedir. Yedinci felekten yukarıdaki
meleklerin sayısı bilinmeyecek kadar çöktür ve çokluklarından birbirlerini
bilmezler. Hızır peygamber, bunları çeşitli dillide tesbih ve tehlil eder.
Allah katında mükerrem oldukları için Kirâmen ve
kulların amellerini yazdıkları için Katibin diye adlandırılmışlardır.
Yazdıkları kesindir. Bunlar, kulların yaptıklarını ve kalplerinden geçenleri
bilirler; iyi niyeti güzel, kötü niyeti ise pis kokuyla bilirler.
Hıfz melekleri iki tanedir; sağ taraftaki iyilikleri,
sol taraftaki kötülükleri yazar. Sağ taraftaki Hıfz meleği soldakine hükm eder;
belki kişi tövbe eder düşüncesiyle kötü niyeti yedi saat geçmeden yazdırmaz.
Sağdaki meleği koruyan ve yanından hiç: ayrılmayan üçüncü -bir melek daha
vardır. Bu melek, elindeki nurdan mızrak ile onu ecinne kötülüğünden korur.
Bir insan öldüğü zaman Allah, bu meleklere,
"kulumun kabri üzerinde durun, onun için kıyamete kadar dua edin"
diye emreder.
Bunlar, yeryüzüne
bereket ile inerler ve ruhları insanoğlunun ameline (yaptığı işlere ) göre göğe
çıkarırlar.
Bunların bedenleri
siyah, gözleri mavidir ve oldukça heybetli meleklerdir. Kabre
girerler ve Ölüyü sorguya çekerler. (41b)
Bunlar devamlı zikru'llâh ve ilim meclislerini arayıp
buralarda bulunurlar.
Metinde isimleri
geçen melekler metindeki sırasıyla alınmışlardır. Bu meleklerin
dışında birçok melek daha vardır. Bir insana sayısız melek müvekkeldir ve
bunların çeşitli görevleri vardır.
Bazıları kâinâtın ıslahına çalışır ve kötülükleri
kovmaya müvekkeldir. Bazı melekler amel etmeyince gıda istenilen vasıflarda
olmaz. Ayrıca, yemek yiyen kişiye gerekli şekilde yararlı olmaz.
Gıdalar, cansız olup tek başına hareket edemedikleri
için bu melekler aracılığıyla et ve kemiğe götürülür. Bir melek vücudun ısısı için orada oruca başlar. Bir melek
sûret-i dem götürür. Bir melek eti, kemiği ve damarları temizler. Bir melek
kemiğe gerekli olanı kemiğe ve ete gerekli olanı ete yapıştırır. Bir melek,
yuvarlak, yassı ve boşluğu olan uzuvlarda boşluk kalmaması için yapışmayı
kontrol eder, çünkü eğer herhangi bir uzva uygun olan gıdadan başka bir nesneye
eksik ya da fazla giderse şekli değişik ve çirkin olur.
Gıdanın incesi göz kapaklarına, katıksız olanı göz
bebeğine, kabası oyluklara, katısı kemiğe yapışır. Bu işlem gıdanın değeri ve
uygunluk şekline göre olur. Gıda her uzva uygun olan şekliyle kendini gösterir,
bazı uzuv küçükken olduğu gibi kalır, büyümez.
Şems Hamel burcuna gelince davet edilecek melektir.
Şems Sevr burcuna gelince davet edilecek melektir.
Şems Cevza burcuna gelince davet edilecek melektir.
Şems Seretân burcuna gelince davet edilecek melektir.
Şems Esed burcuna gelince davet edilecek melektir.
Şems Mizan burcuna gelince davet edilecek melektir.
Şems Akreb burcuna gelince davet edilecek melektir.
Müvekkel Melekler
Şems Hamel burcuna gelince müvekkel olan melektir
Allah’ın emriyle arş altından gelip güneşe nazır olur. Bu meleğin emrinde üç
yüz bin melek, bunların her birisinin emrinde üç yüz bin melek ve bu meleklerin
her 'birinin emrinde on beş bin cin vardır.
Şems Sevr burcuna gelince müvekkel olan melektir. Arş
altından ruhaniler makamından inip güneşe nazır olur. Bu meleğin hükmünde yedi
yüz bin melek, bu meleklerin her birinin emrinde yedi yüz bin melek, bunların
da her birinin emrinde yedi yüz bin cin vardır. Şems Sevr burcuna gelince
Allah’ın emriyle otuz gün boyunca birçok işe başlarlar.
Şems Cevza burcuna gelince müvekkel olan melektir.
Allah’ın emriyle Kerrubiyyûn makamından inip güneşe müvekkel olur. Emrinde bir
milyon beş yüz bin melek, bunların her birinin emrinde dört yüz bin melek ve
bunların da her birinin emrinde iki yüz bin tekvin vardır. Bu tekvinler cinler
üzerine müvekkeldir.
25. [shyte’le’yl]
Şems Seretân burcuna
gelince müvekkel olan melektir.
Allah’ın emriyle arş altından ruhaniler makamından inip
müvekkel olur. Emrinde bir milyar beş yüz milyon melek, bunların her birinin
emrinde yüzbinlerce melek ve bunların da emrinde yüzbinlerce cin vardır. Bu
melekler Şems Seretân burcuna gelince yeryüzüne inip bitkilere ve hayvanlara
müvekkel olup iyi ve kötü yönde etki ederler.
Şems Esed burcuna gelince müvekkel olan melektir.
Allah’ın emriyle Sidrelü'l-münteha' dan bir melek inip müvekkel olur. Emrinde
on beş bin kez ( ) melek, bunların
her birinin emrinde sekiz yüz bin melek ve bunların da her birinin emrinde yedi
yüz yetmiş yedi cin vardır. Cinler yeryüzüne inip esbaba müvekkel olup etki
ederler.
Şems Sünbüle burcuna gelince müvekkel olan melektir. Allah’ın
emriyle Levh-i mâhfuz altından inip müvekkel olur. Emrinde bir milyon beş yüz
bin melek, bunların her birinim, emrinde iki yüz yirmi iki bin melek ve
bunların her birinin emrinde yüzbinlerce cin vardır. Bunlar eşyalara iyi ve
kötü yönde etki ederler.
Şems Mizân burcuna gelince müvekkel olan melektir.
Allah’ın emriyle melik-i e a’lâ dan inip müvekkel olur. Emrinde bir milyon
sekiz yüz bin melek, bunların her birinin emrinde yüz yirmi dört bin melek ve
bunların da her birinin emrinde yetmiş bin cin vardır. Bunlar yeryüzüne inip
iyi ve kötü şekilde etki ederler.
29. [thme'e’yl]
Şems Akreb burcuna gelince müvekkel olan melektir.
Allah’ın emriyle Kerrubiyyün makamından inip müvekkel
olur. Bu feriştenin emrinde iki milyon dört yüz bin melek, bunların her birinin
emrinde dört yüz bin melek ve bunlarında her birinin emrinde üç yüz otuz bin
cin vardır. Kâinata etki ederler.
Şems Kavs burcuna gelince müvekkel olan melektir.
Allah’ın emriyle yedinci gökten makâm-ı eclâ dan inip müvekkel olur. Emrinde
altmış dört milyar melek, bunların her birinin emrinde dört milyon dört yüz bin
melek ve bunların da her birinin emrinde yüz yirmi beş bin cin vardır. Bunlar
zemine inip etki ederler.
Şems Hût burcuna gelince müvekkel olan melektir.
Allah’ın emriyle makâm -ı a’lâ dan Kerrubiyyün meleklerinden, bir melek inip
müvekkel olur. Bunun emrinde doksan dört bin melek, bunların her birinin
emrinde yüz yirmi bin melek ve bunların da her birinin emrinde seksen sekiz bin
cin vardır. Kainata inip iyi ve kötü şekilde etki ederler.
Serateyn menzilinin müvekkel meleğini davet etmek için
okunması gereken yedi melek adıdır.
Kamer Butayn menziline gelince müvekkel olan melektir.
Kamer Butayn menzilindeyken iki kişi arasında sevgi
yaratmak için yapılan tılsım sırasında okunması gereken isimlerdir.
Kamer Süreyya menziline gelince müvekkel olan melektir.
Kamer Süreyya menzilindeyken bir kişiyi yoldan
döndürmek için yapılan tılsım, sırasında okunması gereken melek adlarıdır.
Kamer Deberân menzilindeyken bir kimseyi yoketmek veya
-öldürmek için yapılan tılsım sırasında yazılması gereken melek isimleridir.
Kamer Deberân menzilindeyken cinlerin işe gelmesi için
yapılan tılsım sırasında yazılması gereken dev isimleridir.
Kamer Hek’a menziline gelince müvekkel olan melektir.
Hek’a menzilinin müvekkel meleğine müvekkel olan kırk
bir melektir. (Metinde kırk melek denmektedir.)
Kamer Hen’a menziline gelince müvekkel olan melektir.
Kamer Henca menzilindeyken bir kimseyi ulu devlete
ulaştırmak için yapılan tılsım sırasında okunması gereken yetmiş melek adıdır.
Kamer Zira’ menziline gelince müvekkel olan melektir.
Kamer Zirâ’ menzilindeyken bir yola çabuk ve yorulmadan
gidip yolda hiçbir şey kaybetmemek için yapılan tılsım sırasında okunması
gereken yedi dev adıdır.
Zirâc menzilinin müvekkel cininin emrindeki on devdir.
Kimya ilmine sahip olmak için yapılan tılsım sırasında davet edilirler.
Kamer Neşre menziline gelince müvekkel olan melektir.
Kamer Neşre menzilindeyken bir kişinin bahtının
açılmaması için işini ve gücünü bağlamak için yapılan tılsım sırasında okunması
gereken yedi rûh adıdır.
Kamer Tarfe menziline gelince müvekkel olan melektir.
Kamer Cebhe menziline gelince müvekkel olan melektir.
Kamer Zübre menziline gelince müvekkel olan melektir.
Kamer Zübre menzilindeyken kadınlar tarafından sevilmek
için yapılan tılsım sırasında yazılması gereken isimlerdir.
Kamer Sarfe menziline gelince müvekkel olan melektir.
Kamer Arvâ menziline gelince müvekkel olan melektir.
Arva menzilinin cinine müvekkel olan altı devdir.
Kamer Simâk menziline gelince müvekkel olan melektir.
Kamer Simâk menzilindeyken yağmur yağdırmak için
yapılan tılsım sırasında okunması gereken on üç melek adıdır.
Kamer Ğafre menziline gelince müvekkel olan melektir.
Kamer Gafre menzilindeyken bir hastayı ya da afete
uğramış kişiyi iyileştirmek için yapılan tılsım sırasında okunması gereken
adlardır.
Kamer Zubânâ menziline gelince müvekkel olan melektir.
Kamer İklil menziline gelince müvekkel olan melektir.
Kamer Kalb menziline gelince müvekkel olan melektir.
Kam er Kalb menzilindeyken eve dev ve peri gelmemesi
için yapılan tılsım sırasında yazılan isimlerdir,
Kamer Şevle menziline gelince müvekkel olan melektir.
Kam er Şevle menzilindeyken asker arasına zarar
görmeden girip çıkmak için yapılan tılsım sırasında yazılan isimlerdir.
Kamer Bula’ menziline gelince müvekkel olan melektir.
Kamer Ahbiye menziline gelince müvekkel olan melektir.
Kamer Mukaddem menziline gelince müvekkel olan
melektir.
Kamer Muahhar menziline gelince müvekkel olan melektir.
Kamer Ne’âyim menziline gelince müvekkel olan melektir.
Kamer Ne'âyim menzilindeyken katırın kaçmaması veya
geri gelmesi için yapılan tılsım sırasında yazılan adlardır.
Kamer Rişâ menziline gelince müvekkel olan melektir.
Kamer Belde menziline gelince müvekkel olan melektir.
Zâbih menzilinin müvekkel cini üzerine müvekkel olan
yedi melektir. Kamer Zâbih menzilindeyken sara hastalığını iyileştirmek için
yapılan tılsım sırasında yazılan adlardır.
Kitapta cinler şu şekilde geçmektedir:
Allah ilk insanı yaratmadan önce Sahratu n-nâr'ı
yaratmıştır. Sâhratü ‘n -nâr bütün cinlerin anasıdır. Diğer cinler bunun
neslindendir ve Allah hepsinin üzerine birer melek müvekkel etmiştir. İnsan
şeklinde tasvir edilmiştir, fakat elleri, ayakları, karnı ve başında toplam
dörtbin yüz vardır. Ateş ve havadan yaratılmış, su ve toprak karışmamıştır.
Şu şekilde anlatılmaktadır: Allah ona dokuz yüz bin yıl
ömür verdi. Yalnızdı. Bu yalnızlıktan kurtulmak için Allaha yalvardı ve bir
dost istedi. Duası kabul olunup kendi nefsinden bir nur göründü ve bir dişi
yaratıldı. Dişisi bir süre sonra hamile kalıp dört bin oğlan doğurdu. Dokuz
yüz bin yıl içinde nesli üredi. Sâhratü’n -nâr ölünce evlatları arasında fesat
başladı, tesbih ve tehlili unuttular. Yedi iklim ağlayarak Allahtan
bunların, yani Sahratü‘n-nâr’ın evlatlarının yok edilmelerini istedi. Allah,
yedinci göğün meleklerine Sahra kavmiyle savaşıp öldürmelerini emretti, fakat
öldüremediler. Bunun üzerine Allah, hameletü‘l-arş dan Havi ve Kuvve adlı iki melek gönderdi. Bunlar
cinleri öldürdüler. Sadece bir erkek ve bir dişi kaldı. Tekrar ürediler. Allah,
onların üzerine birer melek müvekkel etti. İmâm Ca’fer-i Sadık, Sahratü'n
-nar şeklini başında taşıyan kişinin padişahlar ve beyler arasında saygıdeğer
olacağını rivayet eder. Metinde, Sultan Mahmud Gaznevi'nin de bu şekli
başında taşıdığı ve halkın ondan korkup emirlerine itaat ettiği belirtilmiştir.
Şems Şevr burcuna gelince davet edilen meleğin
emrindeki ve diğer cinler üzerene müvekkel olan cindir.
Şems Cevza burcuna gelince müvekkel olan meleğin
emrindeki cindir,
Şems Seretân burcuna gelince müvekkel olan meleğin
emrindeki cindir.
Şems Sünbüle burcuna gelince müvekkel olan meleğin emrindeki
cindir.
Şems Mizan burcuna
gelince müvekkel olan meleğin emrindeki cindir.
Şems Hût
burcuna gelince müvekkel olan meleğin
emrindeki cindir,
Kamer Butayn menziline gelince müvekkel olan meleğin
emrindeki cindir.
Kamer Süreyya menziline gelince müvekkel olan meleğin
emrindeki cindir.
Kemer Deberân menziline gelince müvekkel olan meleğin
emrindeki cindir.
Kamer Hek’a menziline gelince müvekkel olan meleğin
emrindeki cindir.
Kamer Zirâ’ menziline gelince müvekkel olan meleğin
emrindeki cindir.
Kemer Neşre menziline gelince müvekkel olan meleğin
emrindeki cindir.
Kamer Zübre menziline gelince müvekkel olan meleğin emrindeki cindir.
Kamer Şârfe menziline gelince müvekkel olan meleğin
emrindeki cindir.
Kamer ‘Avvâ menziline Gelince müvekkel olan meleğin
emrindeki cindir.
Kamer Simak menziline gelince müvekkel olan meleğin
emrindeki cindir.
Kamer Gafre menziline gelince müvekkel
olan meleğin emrindeki cindir.
Kamer Sevle , menziline gelince müvekkel olan meleğin
emrindeki cindir.
Kamer Bula’ menziline gelince
müvekkel olan meleğin emrindeki cindir.
Kamer Ahbiye menziline gelince müvekkel
olan meleğin emrindeki cindir.
Kamer Mukaddem menziline gelince müvekkel olan
meleğin emrindeki
cindir.
Kamer Muahhar menziline gelince müvekkel olan meleğin
emrindeki cindir.
Kamer Ne'âyim menziline gelince müvekkel olan meleğin
emrindeki cindir.
Kamer Rişâ menziline gelince müvekkel olan meleğin emrindeki
cindir.
Kamer Belde menziline gelince müvekkel olan meleğin
emrindeki cindir.
Kamer Zâbih
menziline gelince müvekkel olan meleğin emrindeki cindir.
Da‘vet -nâme’de ve edebiyatta sihir ve tılsımın nasıl
geçtiğini daha iyi anlayabilmek için bu konuda önbilgi vermeyi düşündük ve
Montague Summershn The Historv of Witchcraft and Demonologv adlı eserinden,
Encvclopedia of- Religion and Ethics'deki "Divination" ve "Charms and Amulets" maddelerinden, The Jewish Encvclopedia’daki
"Magic" maddesinden,
Enevclopedia Judaica'daki "Amulet"
ve "Magic"
maddelerinden, İslam Ansiklopedisi’ndeki "Sihir" , "Kahin”
, "Cedvel" , "Beduh"
ve "Cefr"
maddelerinden ve Türkiye Divanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’ ndeki"
Büyü", "Cedvel” , "Beduh"
ve "Cefr" maddelerinden bir özet verdik. Büyü, muska ve halk
inanışları ile ilgili geniş bilgiler içeren Volksglaube i m Bereich des
İslam adlı iki ciltlik eser de oldukça
önemli bir kaynaktır. .
Ortaçağ Avrupa’sında, cadı denilen kadınların büyücü
olduklarına, şeytanın hizmetine girdiklerine ve tanrıya itaat etmekten
vazgeçtiklerine inanılırdı. Cadıların çoğu öldürülür veya yakılırdı. Her
bölgede, o bölgenin cadılarının bir listesi olan ve büyüleri içeren çok gizli
büyü kitapları vardı. Hıristiyanlığın yanısıra, Budizm, Musevilik ve İslâmda
dini liderlerin karşı çıkmasına rağmen geri kalmış ve eğitimsiz halk arasında
büyü, kehanet ve fal yaygın olmaya devam etmiştir.
İnsanlar ilk zamanlardan beri, büyü gücüne sahip veya
kutsal olduklarına inandıkları nesneleri kullanarak kendilerini kötülüklerden
korumaya çalışmışlardır. Bu nesneleri üzerinde taşıyarak korunacaklarına,
böylece kötü ruhların kendilerine saldırmayacaklarına inanmışlardır. Kâğıt
parçaları, parşömen veya genellikle gümüşten yapılan metal takılar üzerine
çeşitli formüller yazmışlardır. Diğer tektanrıcı dinlerde de bu arkaik
[kadim] dönem inançları görülmektedir.
Hıristiyanlık ve Musevilik gibi dinlerde bu inançlarla
ilgili yapılan çalışmalarda muskalar, biçimlerine, sembollerine ya da
harflerine göre şu şekilde adlandırılmıştır: Üçgen,
kare, dikdörtgen, altıgen (yani Davut’un yıldızı, Hexagram), beşgen (yani
Süleyman’ın yıldızı, Pentacle), Menorah, (yani yedi kollu şamdan) ve el şekli.
Bunların yanında kuşlar, hayvanlar, insan figürleri, şeytan, Metatron meleği de
kullanılabilir. Ayrıca, henüz tamamen açıklanamayan, Kabalistik yazı olarak
bilinen ve figürlerden oluşan harfler de kullanılır.
Üçgen iyi amaçlar için kullanılır. Bu şeklin büyüklüğü
kademeli olarak küçültülünce, kötü ruhun
kaybolacağına ve etkisinin azalacağına inanılır.
Bu şekiller, her biri bir ya da daha fazla harf içeren
kutucuklara bölünür. Böylece, güçlü yazıların gizli olarak yerleştirilebileceği
akrostişler elde edilir. [AKROSTİŞ: yun. Edb: Mısraların ilk harfleri yukarıdan
aşağıya doğru okununca manalı bir kelime veya has isim çıkacak şekilde
düzenlenmiş manzume]
Kareler, dokuz ve altmış dört arası veya yüz kutucuğa
bölünebilir. Dikdörtgenler genellikle küçüktür
ve Incil’den gizli ayetler içerirler. Bunların kullanımı ve etkileri Incil’deki
ayetlere bağlıdır.
Davut’un yıldızı. Kudüs’te kullanılır. Altı köşeli
şekil, elle yazılmış muskalarda da görülür.
Bazı İran muskalarında kullanılır. Gümüş takılarda sadece harfler vardır, parşömenlerde ise
bütün bir ayet bulunur.
Kağıda ya da parşömene, kötü gözlerden korunmak için
eller dizisi çizilir. Bunun kaynağı Kuzey Afrika’dır. Fas, Tunus ve Cezayir'de
Müslümanlarca kullanılır. Bu el, bazılarına göre Hz. Rasûlu'llâh salla’llâhu
aleyhi ve sellemin kızı Fatma’nın elidir.
Haç ve hilal nadir bulunur. Kuzey Afrika’da kullanılır.
Bugüne kadar açıklanamayan, gizemli harflerdir. Bu
çeşit harfler, Yahudilerce kullanılan muskalardan önce eskiçağ muskalarında da
bulunurdu. Bazı din adamlarına göre, bu işaretlerin kaynağı çiviyazısıdır,
bazılarına göre ise İbrani yazısı olabilir. Pratik Kabala kitaplarının çoğu
melek alfabeleri içerir ve her alfabe farklı meleğe aittir.
Bazı muskalarda bu alfabelerin kullanılmış olması
muhtemeldir. Büyü ile ilgili İbranice kitaplar, çeşitli muska formülleri ve
örnekler içermektedir.
Kuran’da sihirle ilgili en önemli ayetin (11,101)
açıklaması bazı müfessirlere göre şöyledir:Şeytanlar sihirin kaynağıdır; göğün
duvarlarını dinlerler ve işittiklerine yalanlar katarlar, sonra bunları
kahinlere naklederler ve bunlardan kitaplar meydana getirirler, insanlara bu
kitapların içerdikleri şeyleri okuyarak öğretirlerdi. Bu inanç Süleyman
zamanında çok yaygındı. Kahin, bakıcılara ya da gaipten haber veren kişilere
denirdi. İlhamlarının kaynağı cin veya şeytanlara dayanıyordu. Cin veya
şeytanlar onların ağzından konuşurdu. Fakat bütün cinlerin bilgilerini
semevattan çaldıklarının, bu bilgilerin sahte ve karmakarışık olduğunun
Kuran'da zikredilmesi, onların kehanetlerini itibardan düşürmüş ve müminlerin
kahinlere başvurmalarını önleyen hadisler ortaya çıkmıştır.
Cetvel, içine çeşitli tılsımlı isim ya da işaretler
yazılan, üç, dört ya da daha fazla köşeli veya yuvarlak şekiller için
kullanılan bir sihir tabiridir. Bu yazılar, Arapça harfler ya da rakamlar,
sihirli kelimeler, Allah’ın, meleklerin, şeytanların, seyyarelerin, haftanın günlerinin ve unsurlarının adları ve
Fatiha, Yasin, Ayete’l-kürsî gibi Kuran'dan alman bazı ibarelerden ibarettir.
Bu yazıları içeren kâğıt, dumanlarıyla bir kişiyi tütsülemek için yakılır, ya
da su içinde eritilip içilir. Genellikle de bir muska muhafazasına konur.
Cetvellerin özel bir çeşidi vefk denilen karelerden oluşur; hanelerine
birbirine uygun rakamlar sıralanır.
Bir tılsım terimidir ve üç sıralı sihirli karenin
unsurlarından oluşur. Gazalinin tılsımı, ‘ilmü'l-hurüfun temeli veya başlangıcı
olmuştur. Beduhun köşelerindeki dört rakam veya harfe müzevvecat, diğer beşine
ise müfredat denir. Yapılacak tılsım hayra yönelikse müzevvecat, şerre
Yönelikse müfredat, ikisi de isteniyorsa vefkin tamamı kullanılır.
Cefr'in Ca’ferü's-Sâdık tarafından, peygamber
ailesinden olan kimselerin eğitimi amacı ile bir cefr, yani sütten kesilmiş bir
oğlak veya kuzu derisi üzerine yazılmış bir kitap olduğu söylenir. Zamanla bu
kitaptan, ayrı ayrı harflerin remiz gibi kullanılarak, bunlardan ahkâm çıkarma inancı
doğdu ve İlmü'1-cefr tabiri İlmü'l-hurüf anlamında kullanılır oldu. Bu,
harflere sayı değerleri vermek (ebced hesabı) suretiyle gelecekten haber verme
usulüdür.
Büyünün amacı, doğa ve insanlara hakim- olan ruhları
çağırmaktır. Ruhları çağırıp kendine itaat ettirmek için büyücü, ruhların
adlarını bilmelidir. Bu yolla melek bilimi oluşmuştur. Kelimelerin iki,
üç kez tekrarlanması, benzeşmesi, ikilemeler ve küçük değişikliklerle oluşan
Müslümanlık dışı melek isimleri yardımcı dini kitaplarda bulunmaktadır. Büyü
sanatının ehli olabilmek için, ruhların isimlerinin yanı sıra, ruhların çeşitli
zaman birimleri ve nesnelerle ilişkilerinin de iyi bilinmesi gereklidir. Uygun
formüller gümüş, porselen ya da ipek gibi uygun nesneler üzerine yazılmalı ve
buhur verilmelidir. Allah’ın doksan dokuz ismi büyülerde kullanılmıştır. En
güçlü tılsıma sahip olduğuna inanılan en önemli ismi ise insanlar tarafından
bilinmez, peygamber ve evliyalarca bilinir.
Büyü, sihir, füsun, efsun edebiyatta güzellik ile bir
arada ele alınır. Büyü, olağanüstü güzellikler meydana getirme halidir. Eğitim
gerektirir ve bir üstada gerek vardır. Bu nedenle büyücülüğün üstadı olan
Harut’a ve onun bulunduğu yer olan Babil kuyusuna hatırlatmada bulunulur. Hz.
Musa zamanında sihir çok ilerlemiş olduğu için büyü-Musa ilişkisi kurulan
beyitler çoktur. Büyü ile oluşturulduğuna inanılan olaylardan bazıları, yağmur yağdırmamak ya da çok
yağdırmak, insanda akıl ve irade bırakmamak, mecnun haline getirmek, bir insanı
aşık etmek, uykusuz bırakmak, insanı şekil değiştirtip başka kılıklara
sokmaktır. Büyülenmiş bir kimse istenildiği gibi idare edilebilir.
Nedim:
Gamze-i fettânını koydun ki yıktı âlemi
Bahse dalmışken çeh-i Babil'de câdûlarla sen
Ahmed-i Dai:
Anuh her fitnesinden sihr-i Hârut
Anuh sihrinden almış fitne Mârut
Büyü, okunan veya yazılan bazı ibareler halindedir.
Kaybolan bir şeyi bulmak için suya bakılır. Bunun
yanında, ateşte nal kızdırmak, _ saç kılı ile misk kullanmak, elmanın üzerine
yazı yazdırıp yedirmek, kâğıda ayet yazıp bal ile karıştırarak yakmak gibi büyü
yolları da vardır. Daire veya halka büyü ile birlikte anılır.
Ahmed Paşa:
Anberîn zülfün döker geh gâh câdû gözlenin Kim hemîşe
sihr işin müşg ile mü kılur kavi
Eskiden değerli mücevher, para, eşya gibi şeyler
yıkıntılara gömülür, bulunmaması için dualar okutulur ve oraya yaklaşana,
ejderha veya korkunç bir zenci görünerek korku vereceğine inanılırdı. Buna
tılsım denir. Ya da hazine üzerine bekçi olarak bir yılan konur, bu yılan ancak
kırk yıl beklerdi. Bu süre sonunda tılsım bozulurdu. Sûfîler bedeni tılsımlı
bir defineye, nefsi de yılana benzeterek yılanın gitmesi için tılsımın
bozulması gerektiğine inanırlar.
Nesimi:
Bu tılısmı çünkü açtım, zulumâta nâr saçtım
Bu kadar makamı geçtim ki bu cism ü cana geldim
Sihir, etkisinden
dolayı oka veya peykâna benzetilir. Sihir ile birlikte genellikle fitne,
hile, mekr, al, nireng gibi kelimeler kullanılır, büyü ile bu haller arasında
ilişki kurulur. Büyünün dev, peri ve taş gibi bazı varlıklara etki etmediği
söylenir.
Sahir, sihir-bâz, sihir-sâz, sehhar, muazzim, füsunger
ve cadu kelimeriyle anılan büyücü, bütün bu büyüleri yapar. Büyücü, büyü
yaptığını hiç belli etmez. Rüzgâra, süpürgeye binerek uçabilir. Bu iki durumda
büyücü olarak câdû ele alınır. Câdû, su üzerinde de durabilir. Bundan, câdûnun
herhangi bir büyücüden farklı olduğu, daha etkili bir kudrete sahip olduğu,
işlerini daha anlaşılmaz bir şekilde yürüttüğü sonucu çıkarılabilir. Câdûya,
kötülük yapma, zulm etme, kan dökme gibi haller yakıştırılır. Bazı yerlerde
siyeh-dillik ve siyeh-kârlık yakıştırılır. Bunlarla sevgilinin gözü, gamzesi,
saçı, kâkülü ve ayvatüyleri için benzetme yapılır.
Ahmed Paşa:
Çeşm-i hun-rîzi ne câdû-yı siyeh-dildür kim Kanmadı
kanum içüp kıldı yine kana heves
Bunların dışında, büyü ve büyücünün ele alındığı bir
alan da şairlerin söz ve şiir meydanıdır. Şiir bir sihir, şair de büyücüdür.
Sihir, İslamiyette yasaktır, fakat şiir sihir olmakla beraber helal bir
sihirdir.
Ahmed Paşa:
Sihr egerçi dîn-i Ahmed'de haram oldı velî Vasf-ı
gamzende sözüm sihr-i halâl oîdı yine
Eskiden gümüş veya meşin bir mahfaza içine konularak
boyunda taşınırdı. Daha sonraları üçgen
biçiminde kıvrılan muskalar balmumu sürülmüş bir beze sarılmaya
başlandı. Hamaillerin içine harfler, rakamlar ve ayetler yazılırdı. Her bir
harf ve rakamın delâlet veya temsil ettiği bir sır vardı. Divan şiirinde
sevgilinin saçı boyna uzandığı için hamail olarak nitelendirilin Böylece
saç, hamail içindeki tılsımın yapacağı işi yapmış olur. Özellikle nazarlık
için takılan hamailler sık geçer. Sevgilinin boynuna dolanmak istenen aşığın
kolu da hamail yerine geçer.
Bâkî:
Yazdırıp müşg ile boynuna hamâiî taktı Kendüye etmek
için halkı musahhar sünbül
Gelecekte olacak işlerden haber veren cifr ilmiyle
uğraşanlara cifrî veya ceffâr denir. Cifr, rakamlar ve harfler yardımıyla
bakılan bir çeşit faldır. Beduh da kelimeyi oluşturan harflerin veya ebced
hesabına göre karşılığı olan rakamların yazılmasıyla oluşur. Bir kareyi
hanelere ayırarak içlerine rakamlar yazılan nüsha veya tılsımlara vefk denir.
Bu ilme de vefk veya evfâk denir.
Ziya Paşa:
Müstakbele şimdi hükmolunmaz
Gâıbdeki cifr ile bulunmaz
Kâmî:
Varak-ı hüsnünü yazdıkta debîr-i kudret Nokta-i hâli
komuş vuslatına bâr-ı bedûh1
Sünbülzâde Vehbi:
Dahi evfâka heveskâr olma
Meyl-i ikbal ile idbar olma
Görüldüğü gibi bu tür inançlar yalnızca bizim
kültürümüzde değil, tüm insanlık kültürlerinde eskisi kadar olmasa da hala
Önemini korumaktadır. Tezimizin konusu olan Da’vet -name'de büyünün kullanımı
ile ilgili ayrıntılı bilgi bulunmaktadır. Bu eserde, davetin hangi amaçlarla
yapıldığı, davet etmek için ne gibi şartların oluşturulması gerektiği, burç ve
menzillerde hangi müvekkel meleklerin bulunduğu, bu melekleri ve emrindeki
melek ve cinleri davet ederken okunması gereken dualar, davetin tılsımları,
hatemleri, tesbihleri ve buhurları hakkında bilgi verilmiştir.
Davet etmek isteyen, yani ruhları (melekleri ve
cinleri) çağırıp onlara hükmetmek ve bütün isteklerini gerçekleştirmek isteyen
kişi ruhları tanımalı ve davet ilminde maharetli olmalıdır.- Davet ilminin
sekiz şartı vardır.
Davet yapılırken tılsımlar yazılır, buhur yapılır. Bu
işlemler sırasında çeşitli maddeler kullanılır. Bu maddeler şunlardır:
Misk:
(Nisan )
yağmuru suyu:
hüdhüd kanı:
(ölü) balıkkanı: yeşil keler ve yılan zehri:
pelenk kanı:
insan (avrat) kanı
kara kedi kanı:
tilki kanı:
tuz (suyu):
hıyar suyu:
keten (bezir) y a ğ ı : (64a-8, 64a-9
kurd
ödü:
maymun kanı:
kara horoz kanı:
(beyaz) güvercin kanı:
beyaz soğan suyu:
soğan kabuğu
sirke:
öd:
şeker:
lâden:
maştaki.
Zeytin yağı:
yarasa ve fare kanı:
kızıl sığır ödü:
karga kanı:
sığır sidiği:
mısri mürekkep
çelik kalem:
Bu tılsımlar çeşitli maddeler üzerine yazılır, bazı
maddelere sarılır veya içlerine konur. Bu maddeler şunlardır:
Hatâyı kâğıda:
Semerkand kâğıda:
Bağdâdî kâğıda:
sarı kâğıda:
jenkâri abâdi kâğıda:
jenkâr renk kâğıda:
beyaz kâğıda:
eski tabut parçasına:
kefen parçasına:
kalaya:
beyaz, nakışlı ipeğe:
çölmek içine:
(beyaz) mum içine:
kazların perdesine:
şişeye:
akik
taşa:
yeşim taşlı sim yüzüğe:
gümüş, levhaya:
bakır levhaya:
çelik levhaya:
tahta levhaya:
mis (ağacı) levhaya:
kavak ağacı
tahtasına:
arslan derisine:
geyik derisine:
tilki derisine: eşek
derisine:
delinmemiş ayakkabıya:
beyaz at kılına:
sırça çanak içine:
Çömlek balçıkla
sıvanır, kâfir mezarlığına gömülür:
ocak altına gömülür:
topraktan kurbağa yapılıp çömleğe konup
gömülür:
çini çanakla su içilir:
tılsımlı su içilir:
kilden insan şekli yapılır:
siyah kalem ucu yakılır:
tatlı yenir, acı ve ekşi yenmez:
Bu tılsımlar amaca göre evde saklanır, hayvanlara
bağlanır, üzerinde taşınır, yaya bağlanır, yakılır.
Metne göre
davette başvurma nedenleri şöyle
gruplandınlabilir:
a. Hastalıklarla
ilgili olanlar:
Hastalıklardan korunmak,
Sara hastalığını iyileştirmek,
Çocukların sıkıntısını giderip iyileşmelerini sağlamak.
Gece uykuda korkmamak,
Ani ölümden korkmamak,
b. Dev,
peri gibi doğaüstü varlıklarla ilgili olanlar: Çocukların devden ve periden
korkmalarını engellemek, Peri ve cin çarpmasından kurtulmak,
Cinleri işe getirmek,
Cinleri hapsetmek,
Oturulan eve dev ve peri gelmesini engellemek,
Eve sihir etki etmemesini sağlamak,
Ruhların itaat etmelerini sağlamak,
c. Hayvanlarla
ilgili olanlar:
Hayvana zarar gelmesini engellemek,
Çok hayvan sahibi olmak,
Bağı yabani hayvanlardan korumak,
Yılan, arı ve haramileri kovmak,
Uzun kuyruklu ya da akrepleri kovmak,
Köpek, kurt, ejderha ve diğer canlılardan korkmamak,
Arıya zarar gelmesini engellemek ve nazardan,
haşerattan ve haramiden korumak,
Arının balının ve oğullarının çok olmasını sağlamak,
Atı ve katırı kaçırmamak, kaçarsa geri getirmek,
Çok kuş ve güvercin elde etmek ve eve bağlamak,
d. Suyla
ilgili olanlar:
Yağmur, yağdırmak,
Suya hükmetmek,
Yerden su çıkarmak
Kurumuş kuyuya veya çeşmeye su getirmek,
Denizde sefere çıkmak,
Deniz, dalga ve sel korkusunu yenmek,
e. Aşk, mutluluk, dostluk, düşmanlıkla ilgili
olanlar:
Evde mutluluk ve nimeti arttırmak.
Eşe alışmak,
Birini kendine aşık etmek ya da aşkı arttırmak.
Büyük mutluluğa erişmek,
Kadınlar tarafından sevilmek,
Bir kişinin ilgi ve sevgisini arttırıp kendine
bağlamak, itaat ettirmek,
insanların gözüne güzel görünmek,
Hatun, hadım ve güzellerden kendine dost edinmek,
Birinin uykusunu bağlamak,
İki kişi arasında düşmanlık yaratıp ayrılmalarını
sağlamak, Bir kişiyi aşağılamak ve rezil etmek,
Düşmanlık yaratmak ya da düşmanlığı arttırmak,
Korkuları düşmanın ağzını ve dilini bağlamak, cevap ve
zarar vermesini engellemek,
Zalimin elini, gözünü ve dilini bağlamak,
Birinin yolunu bağlayıp dönmemesini sağlamak,
Birinin işini, dilini bağlamak ve bahtının ve işlerinin
açılmamasını sağlamak,
Bir kişiyi yok etmek ya da öldürmek,
f. Savaşla
ilgili olanlar:
Bir şehri ya da kaleyi almak ve harap etmek,
Bir yeri harap edip tekrar mamur etmemek,
Asker arasına zarar görmeden girip çıkmak,
Savaşırken, savaş alanında zarar görmemek,
Düşmanı yenmek ve düşman askerini korkutup kaçırmak,
Düşmanı öldürmek,
Bir kavmin ya da askerin yardım görmesini ve galip
gelmesini sağlamak,
Nişana ok isabet ettirmek,
g. Doğum
ve büyüme ile ilgili olanlar:
Hamile kalıp çocuk sahibi olmak,
Kolay ve çabuk doğum yapmak,
Çocukların düzgün konuşmalarını sağlamak,
Çocukların öğrendiklerini unutmamalarını ve zeki
olmalarını sağlamak,
h. İlimle
ilgili olanlar:
Kimya ve simya ilimlerini kolay öğrenmek,
Müzik ilminde ünlü ve iyi olmak,
Fen sahibi olmak,
ı. Sosyal durumla ilgili olanlar:
İnsanlar, beyler ve padişahlar arasında saygıdeğer ve
sözü geçer olmak,
Büyükler tarafından beğenilmek,
Bir padişahın meliği ya da başkalarını kendine
bağlamak, itaat ettirmek,
İnsanların kendi iyiliğinden bahsetmelerini sağlamak,
zühd ve selahiyetli olmak,
İnsanlar arasında gizlenip kötülüklerden uzak olmak,
Belalardan korkmamak, sıkıntıdan kurtulmak,
i. İsteklere
kavuşmayla ilgili olanlar:
İşlerin rast gitmesini sağlamak,
Dileğine kavuşmak,
Çok mal sahibi olmak,
Bütün isteklerine kavuşmak,
Allahtan her istediğini elde etmek,
j. Yolla
ilgili olanlar:
Bir kişiyi yoldan döndürmek.
Yola çabuk ve yorulmadan gitmek ve yolda hiçbir şey
kaybetmemek,
Kabe'ye zarar görmeden gitmek, ata zarar gelmesini
engellemek.
Kaynak: Fatma
BÜYÜKKARCI, FIRDEVSI-I TAVIL VE DA'VET-NAME'Sİ (İNCELEME - METİN - DİZİNLER)
Lisans. Türk Dili ve Edebiyatı, Boğaziçi Üniversitesi- Türk Dili ve Edebiyatı
Yüksek Lisans Tezi,1993, İstanbul
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar