Print Friendly and PDF

MEŞHUR ADAMLARIN MEÇHUL TARAFLARI- DALE CARNEGİE



Trc:  ÖMER RIZA DOĞRUL

Rockefeller  ve Morgan’ı satın alabilir ve satabilir; fakat somyasız yatakta yatar. Dünyanın en zengin adamı yemeğini eliyle yer. Çatal, bıçak veya kaşık kullanmaz, hattâ sulu yemekleri dahi eliyle yemeği tercih eder.
Bu adam, ne çok titiz bir kimse olan Morgan, ne de çok mutedil bir adam olan mıster Rockefeller, ne de otomobillerile mütemadiyen vızıldıyan mister Ford’tur.
Hayır, dünyanın en zengin adamı ömründe piyasa işler ile meşgul olmamıştır. Ömründe Amerika’nın Wall Street’ini (Ticaret ve borsa merkezi) görmemiş ve Ame­rikalıların çoğu da onu tanımazlar.
Adı: Nizam Osman Ali Han Behadır Fetih Genç Asaf Cah. Fakat kısaca Haydarabat Nizamı diye maruftur ve asırlarca önce Hayber Geçidini aşarak Hindistanı zapteden Türk — Moğol imparatorlarına mensuptur. Ve Hindistan’ın en zengin ülkelerinden birinin mutlak hükümdarıdır.
Servetiyle ne yapar?
Evvelâ muhteşem bir sarayı vardır ve sarayın hizmetleriyle meşgul olan yüzlerce er­kek ve kadın göze çarpar. Fakat Haydarabat Nizamının bir tek karısı vardır. Ve onun başka bir kadına iltifat et­tiği görülmemiştir. Onun zevcesi, perdeleri çekilmiş bir otomobil ile dolaşır ve bir kimse de yüzünü görmez. Sa­rayında birçok kadınlar bulunmasının sebebi, bu hareme babasından tevarüs etmiş olmasıdır. Babası ise yirmi üç sene evvel vefat etmişti. Bu harem kızları, yirmi üç sene evvel birer Jean Harlow olabilirlerdi. Fakat artık bunlar­dan birinin de Atlantiği geçip bir güzellik müsabakasına girmesine imkân kalmamıştır. Çünkü seneler hepsini de tahrip etti. Nizam Hazretleri bunların hepsiyle mukayyet­tir ve harem ağalarının harem dairesine girmelerine mü­saade etmez ve şüphe yok ki isabet eder.
Dünyanın en zengin adamı her sabah şafakla uya­nır. Fakat yatağından sıçrayıp, çıngıraklı saatini sustur­maz. Onu uykusundan uyandırmağa memur olan bir mu­siki heyeti vardır. Ve bunlar musiki çaldıkları sırada Ni­zam da uykudan uyanır ve ilk iş olarak abdest alır, son­ra seccadesini yayar ve namazını kılar, dualarını eder, kalbinin bütün iştiyaklarını dualarına sığdırır ve güneş Haydarabat ufuklarında yükselirken seccadesinin başın­dan kalkar.
Vazifeleri kendi giyimiyle meşgul olmak olan dört adamı vardır ve bunlardan herbiri Nizam Hazretlerinin elbiselerinden bir kısmı ile meşgul olur. Meselâ içlerin­den biri yalnız pantolon mütehassısıdır. Bu adam, Niza­mın meselâ gömleği ile meşgul olmağa davet edilirse ken­dine hakaret edildiğine zahip olur. Ve bu adam Nizam Hazretlerinin pantolonunu giydirdikten sonra ertesi sa­baha kadar istirahat etmek hakkını haizdir.
Nizam, mutlak bir hükümdardır ve on beş milyon tebea üzerinde her hükmü yürüyen bir adamdır. Avamın birçoğu onu gördükleri zaman derhal secde ederler ve onun geçmesini beklerler.
Her sabah muattar sularla yıkanan Nizam, dişlerini yıkamak için macun kullanmaz, misvak kullanır ve kah­valtısını ancak uyandıktan dört saat sonra tenavül eder. Onun kahvaltısı bir nevi kuşluk yemeğidir. Nizam kajı ve veya çay içmez, bütün içkisi süt ve sudur.
Kahvaltısını altın tabak ve çanaklar içinde tenavül eden Nizam, yığın yığın yemek çeşitleriyle karşılaşır. Ona muhtelif çorbalar, kaynatılmış, yarım kaynatılmış, tere­yağlına kırılmış yumurtalar takdim edilir, en nadir kuş­lar onun için tutulur ve etleri ona sunulur.
Âdeti, beyaz ipekten yapılma, altın sırma ile işlen­miş bir ceket giymektir. Boynunun etrafına inci ve elmas dizileri geçirir. Maamafih onun herkes ortasında siyah ve lekeli bir elbise ile görüldüğü de olur.
Vazifesi Nizamı traş etmekten ibaret olan berberi de bulunmakla beraber nice nice defalar saçını taramadan ve sakalını traş etmeden herkesin ortasına karıştığı gö­rülür.
Haydarabat Nizamının Öyle birtakım sandalyeleri, divanları, arabaları, hattâ topları vardır ki halis altından dökülmüştür ve zümrütlerle, yakutlarla işlenmiştir. Bu altından toplarla gülle atmağa imkân bulunmadığı gayet tabiîdir. Çünkü çok yumuşaktırlar, fakat bunlar ziyaret­çiler üzerinde kuvvetli bir tesir bırakmaktadır.
Nizamın bütün bu serveti nereden mi topladığım merak ediyorsunuz? Anlatayım. Bir kere bunun büyük bir kısmı, dünyanın en meşhur mücevherlerini çıkaran Goikonda madenlerinden çıkmıştır. İngiliz prenseslerin­den Mary’nin kullanmakta olduğu “Kûhi Nur,, gibi büyük ve parlak elmas burada bulunmuştu. Bir sürü kanlı hâ­diselere sebep olduğu söylenen Hope elması büyüklüyle şöhret bulan ve Büyük Katerina’nın hâkimiyet asasını tezyin eden Orloff elması da buradan çıkmıştı.
Nizam bu inanılmaz servete sahip olmakla beraber, yarım da düşünür ve tutumlu davranır bir adamdır. Me­selâ büyük ziyafetler vermekle beraber misafirlerin de nakdî kıymeti haiz hediyeler getirmeleri de beklenir. Ara sıra beş yüz misafiri ağırlayan Nizamın adam basma on dolarlık hediye alırsa neticenin, ne tutacağını hesaplayabilirsiniz.
Nizam, alışveriş için çarşıya muntazaman çıkar, yiyeceği şeyleri tadar. Ve her ne zaman bir şeyi beğenirse, mahallî âdet, onun kendisine bedava hediye edilmesini icap ettirir. Onun için Nizam çarşıdan geri döndüğü zaman yığın yığın hizmetçiler, bir para bile sarfına lüzum bırakmayan denk denk eşya ile dönerler. Kendisi bazen bu şeyleri dostlarına gönderir, fakat herşeyin sapından değerini gösteren bir etiket sarkar ve o dost da bu şeyi kabul etmek şükranını bedelini ödeyerek ifa eder.
On iki sene evvel Nizam şiir divanını neşredeceğini ilân etti. Ucuz nüshaların bedeli yirmi dolar, çok nefis tabolunan nüshalarsa yüz dolar mukabilinde satılacaktı. Haydarabat aristokratlarından hiçbiri bu şahane eseri almaktan imtina etmediği için, kitabın intişarından ev­vel bile bütün nüshaları tükenmişti. Fakat seneler geçtiği halde eser intişar etmedi ve paralar da sahiplerine iade olunmadı.
Nizam mükemmel. İngilizce konuşur, filler sırtına bi­nerek kaplanlar avlar, kulaklarına küpe takar ve aziz karısına cep harçlığı olarak her ay iki yüz dolar verir. Kendisi ise somyasız bir yatakta yatar.
Sh:107-110
Bu yazı 1940 yılında yazıldı. DEVAMINI BURADAN OKUYUN

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar