NECRONOMİCON- Kara Dünyanın Kitabı-Kara Büyü
Kabala’nın yaratılmasından çok önce tapınılan ve çağırılan eski çağlara ait güçler vardır.
Bunlar Sümer inancındaki kadimlerdir ve Aleister Crowley’in majisinde[1] ve H. P. Lovecraft’ın mitosunda yaşarlar. Dünyayı bir kez daha yönetmek
için kapının hemen ardında beklemektedirler…
Uzun süredir kayıp olan sihirbazın elkitabı, büyülü sözler ve çağırışlar,
ruhları defetme ve bağlama yollarını içerir. Ama bunlar düşüncesizce kullanılmamalıdır. Sadece, Abdül Alhazret’in, Kara Dünyanın Kitabı’nı tamamlamasına engel olan kaderini
bile düşünmemiz yeterlidir. Ve hatırla ki, NECRONOMİCON’da çağrılan güçler için etkili
bertaraf ediciler yoktur.
‘NECRONOMICON’un majisi
kurcalanacak bir şey değildir ve seni baş edemeyeceğin psikolojik güçlere maruz bırakabilir. Şunu daima hatırla, eğer efsunlar
konusunda acemice davranırsan uyarılacaksın.’
Fate Dergisi
1920’lerin ortasında, bir zamanlar
Warlock Mağazası’nın olduğu Brooklyn Heights’tan aşağı yukarı iki blok ötede, sessiz ve her şeyden elini eteğini
çekmiş bir adam olan, iki yıllık karısından en sonunda boşanarak
ergenliğini geçirdiği ve iki teyzesiyle kaldığı Rhode Island’daki evine dönen bir kısa öykü yazarı yaşamaktaydı. 20 Ağustos 1890’da doğan Howard Phillips Lovecraft, 1923’te Weird Tales dergisi ile yakaladığı ilk başarılarının güdük kaldığı edebiyat
dünyasında bir etki yaratmak için çaba harcayacaktı. 15 Mart 1937’de 46 yaşındayken bağırsak kanseri ve Bright hastalığının kurbanı olarak trajik
biçimde öldü. Dashiell Hammett gibi şöhretli insanların, hem yurt içinde hem de yurtdışında basılması
için antolojiye koyarak
onun çalışması ile ilgilenmesine karşın,
kendisine genellikle bahşedilen ‘Gotik Korkunun Babası’
ününü, seçilmiş mektuplarının bir cildi ve biyografisi gibi çalışmalarının çeşitli kitabevleri tarafından
muazzam çoklukta yeniden basılmasına kadar geçen birkaç
yıla dek gerçek yerini bulmadı.
1975’te, aylık Atlantic
dergisinin Temmuz sayısında, Louis Borges’in ‘H.P. Lovecraft anısına’
başlığıyla, ‘There Are More Things’ adında bir hikayesi yayınlandı. Borges gibi edebiyatın
önemli kişilerinden birinin yaptığı bu jest Lovecraft’ın, ölümünden kırk yıl sonra, Amerikan edebiyat tarihinde
hak ettiği yere nihayet yükseldiğinin bir göstergesi idi kuşkusuz.
Lovecraft, Weird Tales dergisinde yazısının
yayınlandığı yıl bir başka beyefendinin daha adını görmekteydi ama İngiliz tabloid basınında. Sunday
Express’in baş sayfasında ALEISTER
CROWLEY’İN YENİ UĞURSUZ İFŞALARI yazısını okumaktaydı. Haber, kötü şöhretli majisyenin
ilk takipçilerinden birinin (ya da gerçekte, takipçilerinden birinin karısının) Sicilya,
Cefalu’daki Thelema Manastırı’nda ölen kocasından Crowley’i
sorumlu tutan tanıklığı
ile ilgiliydi. Kötü basına, gizli örgütlerin kafalarda
oluşan hayali tehlikeleri de eklenince Mussolini, en sonunda Yüce Canavar’ı (The Great Beast)
İtalya’dan sürgün etmek zorunda kaldı. Gelecek haftalar ve aylar boyunca İngiltere’deki gazetelerin sayfalarını korku hikayeleri dolduracaktı: satanik ritüeller, kara kitle ayinleri, hayvan hatta insan kurban etmeler
rapor edildi -ya da bu konularda bile bile yalan
söylendi-. Çünkü, hikayelerin çoğu gerçek olmasa ya da fantastik abartmalar
bile olsa tek bir şey belirgindi: Aleister
Crowley bir majisyendi, ilk sıradakilerden biri.
12
Ekim, 1875’te İngiltere’de -Shakespeare ile aynı bölgededoğan Edward Alexander Crowley, ‘Plymouth
İhvanı’ adında bir tarikatın üyesi olan katı, fundamentalist, dindar bir ailede büyüdü. Ona, (‘Book of Revelation’ kitabındaki atıftan sonra) meşhur olacağı
şu ‘The Beast 666’ ismi ve sayısı ile hitap eden ilk kişi annesiydi ve o da bu unvanı gönülden kabul etti. Cambridge’de okurken ismini Aleister
Crowley olarak değiştirdi; bu isim ve ona eklediği
‘666’ ile hiçbir zaman kitaplardan ya da basından
uzak olmayacaktı. Çünkü kendisinin bir tanrı, bir kadim enkarnasyonu[2], insanlık tarihini
Yeni Çağ’a, Osiris’in
eski çağının yerini alacak Horus’un
Eon’una aktaracak aracı kişi olacağına
inanıyordu. 1904’te, Lovecraft’ın ‘Dış Uzaydan’ diyebileceği bir yerden, yeni bir felsefe,
bilim, sanat ve din sistemini, Yeni Dünya Düzeni’ni
içeren bir mesaj aldı, ancak bu yeni düzen, bir ana bölüm ve bu dördününün de ortak paydası
ile başlamalıydı: Maji ile.
1937’de, Lovecraft’ın öldüğü sene, Naziler, aralarında Crowley’in yönettiği iki tanesinin de bulunduğu, Almanya’daki okült[3] locaları yasakladılar: A.:.A.:. ve O.T.O’yu. Crowley, ikincisine İngiltere’de başkan seçilmişti, ilkini
bizzat kendisi kurmuştu.
Onun, bir şekilde, majik anlamda Üçüncü Reich’ten
sorumlu olduğuna inananlar
bulunuyordu, bunun için iki sebep vardı: ilki, Yeni Dünya Düzenlerinin ortaya çıkışı genellikle
holocaustlara[4] neden olmuş gibi görünüyordu ve ikincisi onun, Adolf Hitler’in aklını
etkilemiş olması gerektiğinin söylenmesiydi. Crowley ve Hitler’in hiçbir zaman
karşılaşmadığı neredeyse kesinken,
Hitler’in
Birinci
Dünya
Savaşı’ndan
sonraki
ilk
günlerde bazı okült localara mensup olduğu biliniyordu. Bunlardan biri,
Hitler’in, Üçüncü Reich adına, iğrenç sembolü Swastikayı[5] benimseyeceği, Arianların ırksal üstünlüğü öğretisini
vaaz eden Thule Gesellschaft[6]’idi. Crowley’in, Nazizmi bütün biçimleri
ile, yalnızca küçümsediği, pek çok yazısında, özellikle de otuzların
sonlarında yazdığı denemelerinde açıktır. Crowley, Nazizm olgusunu, anti-semitizmi ve Reich’in liderliğinin büyük bölümünü nitelendiren çeşitli türdeki deliliklere ve ‘psikolojik tıkanıklıklar’a yol açmış, kendi taraftarlarına ilişkin
katı ahlaki sınırlamalar içinde bulunan bir Hıristiyanlık yaratığı olarak düşünür görünmektedir. Yine de, bu yıllarda Dünya’yı içine çeken kaosun Crowley’in Liber Al vel Legis’inde (The Book of the Law) peşin olarak anlatıldığı ve öngörüldüğüne dair belki de çok az şüphe duyulabilir.
Lovecraft’ın kısa öykülerinin pek çoğunun özü ile Crowley’in eşsiz törensel maji sisteminin ana temalarını
yararlı biçimde kıyaslayabiliriz. İkincisi,
inisiyeyi[7] Jungcu üstatların edilgen derinlik
analizlerine karşı, (‘hasta’nın kendisi tarafından meydana
getirilen) etken ve dinamik bir bireyleşme süreci
sonunda daha yüksek
benlik ile temasa geçme haline hazırlamak niyetinde olan sofistike bir psikolojik sistemken, Lovecraft’ın Cthulhu Mitosu yalnızca eğlence amaçlıdır. Okurları,
elbetteki, Lovecraft’ın yazdıklarında, sanatın herhangi bir tezahürüne yapılabileceği gibi, daha yüksek, daha öte motifler bulabilirler.
Lovecraft, Cthulhu Mitosu’nda ışığın ve karanlığın, Tanrı ile Şeytan’ın
zıtlaşan güçleri arasındaki mücadelenin bir tür Hıristiyan mitini resmetmiştir. Bazı eleştirmenler bunun gerçek Hıristiyan dogmasından çok, Manicilik[8] sapkınlığı koktuğu
şikayetinde bulunabilirler. Yine de bir papaz ve öncesinde bir rahip olarak, bu dogmanın
ne yazık ki müminlerin çoğunluğu
tarafından olması gerektiği
öneminden uzak olduğunu
söylemenin adil olacağına inanıyorum.
Şeytana ve iyinin ve kötünün neredeyse
denk güçlere sahip varlıklarına karşı girişilecek
bir savaş fikri belki de en iyi şekilde, Doğu’nun
Ortodoks kiliseleri arasındaki
kişisel iblis ve kişisel melek ortak inancı ile açıklanmıştır. Bu kavram Roman Katolik Kilisesi
tarafından –belki de bilinçaltında- öyle bir noktaya dek abartılmıştır ki, editörün sahip olduğu bir dua kitabının
içerdiği Havari Aziz Andrew Bayramı
için yapılan 30 Nisan tarihli bir gravür ‘Ecce Qui Tollis Peccata Mundi’-Dünyanın Günahlarını Alıp Götürene
Bakın’ altyazısını taşır ve üzerindeki resim bir atom bombasına aittir!
Mitosta, iki temel tanrı ‘takımı’ vardır:
haklarında Hıristiyanlık inancındaki ‘Işık’a tekabül ettikleri, insanoğlunu kurtarmak için gelen, yıldızlara
ait bir ırk oldukları dışında
pek fazla şey ifşa edilmeyen Yaşlı Tanrılar ve haklarında bazen muazzam ayrıntılarla çok fazla şey anlatılan ve ‘Karanlık’a tekabül
eden Kadimler. Bu ikinciler insan ırkı için hastalıktan başka bir şey istemeyen ve sürekli olarak
dışarıdan doğru, bir kapıdan geçerek
dünyamızın içine girmeye
uğraşan Kötü Tanrılar’dır. Aramızda,
kendilerini kadimlere adamış ve kapıyı açmaya, böylelikle
bu, görünüşte tiksindirici örgütün bir kez daha Dünya’yı yönetmesini sağlamaya uğraşan kişiler vardır.
Kadimlerin şefi, bir deniz canavarı olarak temsil edilen, eski çağlara ait bir tür, Okyanus’un muazzam derinliklerinde ikamet eden Cthulhu’dur. Lovecraft’ın arkadaşı August Derleth
onu yanlış bir biçimde bir ‘Su Elementali[9]’ olarak adlandırır. Aynı zamanda Kaos’un kör ve aptal tanrısı,
Azathoth, Kaos’ta
Azathoth’un ortağı Yog Sothot, ‘bin yavrulu keçi’ Shub Niggurath ve diğerleri de vardır. Bunlar, çeşitli zamanlarda
Cthulhu Mitosu’nun öykülerinde kahramanların, cehennemi şeyleri geldikleri yere gönderme girişimlerindeki güçlerini ve becerikliliklerini sınayan korkutucu biçimlerde ortaya çıkarlar. Bu sayfalarda, insan sanki fiziksel
güvenliğinden başka, spiritüel doğasını tehdit eden bir şeylerle
temas kuruyormuş gibi ilkel korku ve kozmik
dehşete dair egemen
bir duygu vardır.
Bu korku kozmolojisi NECRONOMİCON kitabının sık sık ortaya
çıkışıyla daha da yayılır.
Lovecraft’ın öykülerine göre, NECRONOMİCON, M.S. sekizinci yüzyılda ‘Deli Arap’ lakaplı,
Abdul Alhazred tarafından Damascus’ta yazılmış bir cilttir. Hikayelerden birinde 700’lü sayfalardan bir tanesinin bazı eksik kısımları
olduğuna dair bir gönderme bulunduğuna göre, kitabın uzunluğu
aşağı yukarı 800 sayfa olmalıdır. Çeşitli dillerde -diye devam eder hikaye- kopyalanmış ve yeniden basılmıştır. Bunlar arasında Latince,
Grekçe ve İngilizce
vardır. Elizabeth döneminin
ünlü majisyeni, Doktor Dee’nin bir nüshaya sahip olduğu ve bunu tercüme ettiği sanılmaktadır. Mitosa göre bu kitap inanılmaz
şeyleri, insan ruhunun Uçurumu’nda (Abyss)
ve Dış Uzayı’nda (Outer Space)
ikamet eden varlıkları
ve canavarları çağırıp görünür duruma getirmenin formüllerinden oluşmaktaydı.
Bu
tür kitaplar gerçekte
vardır ve gerçekten de varolmuştur. İdris Şah, Arap majisyen Abdül-kadir tarafından yazılan, şimdiye
kadar yalnızca bir tek nüshasının
bulunduğu Gücün Kitabı’nın (Book of Power)
bir kopyasını bulmak için yürüttüğü
araştırmadan bahseder (Bkz. The Secret Lore of Magic-İdris Şah). Barrett’in The Magus’u gibi, Hz. Süleyman’ın Anahtarları da (The Keys of Solomon), bütün bu çalışmalar son on beş yıl ya da ona yakın bir zaman içinde, nihayet tekrar basılana kadar, benzer bir üne sahipti. Yüzyılın
ünlü İngiliz ve Amerikan okült locası Altın Şafak’ın, bir başka Arap tarafından yazılan ‘Negatif Varoluşun Peçeleri’ (Veils of Negative
Existence) adlı bir elyazmasına sahip olduğu söylenmektedir.
Bunlar sihirbazların kitaplarıydı ve çoğunlukla, törensel
majiye dair metinlerden
oluşan kitaplar ve ansiklopediler anlamına
gelmiyorlardı. Bir başka deyişle, sihirbaz ya da majisyenin, tıpkı bir aşçıdan ‘yumurtaların Benedicti’nin ruhunu çağırmadan önce yumurtaları çırpmayı
çok iyi bilmesinin’ beklenmesi gibi, karmaşık bir majik ritüeli
yerine getireceği elzem bir bilgi ve eğitime
sahip olması umuluyordu. Grimoire’lar ya da Kara Kitaplar, yemek kitapları gibi, bir tema üzerinde yapılan çeşitlemeler, daha önceki majisyenlerin neler yapmış olduğuna,
bağlantı kurdukları ruhlar ve kazandıkları başarılara dair farklı kayıtlardı. Şu an, bu çalışmaları okuyan
majisyenlerden, bir simyacının kendi konusundaki bir eserde kasten yapılmış hataları
fark etmesi ile çok benzer
bir yolla, sapı samandan ayırması
beklenmektedir.
Öyleyse, bir acemi için ruh çağırma alıştırmaları yapmak için Lesser Key of Solomon
gibi, törensel majiye dair bir çalışmayı öğrenmek
delilikti(r). Aynı zamanda
Crowley’in Magick in Theory ve Practice çalışmasını da aynı niyetle pratik anlamda öğrenmek akılsızlık
olacaktı. Her iki kitap da kesinlikle yeni başlayanlar için olmadığı gibi söylediklerinin doğruluğu sık sık kanıtlanabilecek şeyler de değildir. Ne yazık ki, dehşet verici NECRONOMICON da belki bu kategori içinde yer alır.
Crowley’in majisi, onun geçmiş uygarlıkların ve kadim zamanların yasaklanmış ve unutulmuş
bilgisi üzerine yaptığı
araştırmalarda bulduklarının kanıtıydı. Book of the Law kitabı 1904 İlkbaharı’nda Kahire’de,
kitabı oluşturan üç bölümü kendisine
dikte ettiren Aiwass adında insan-evveli entelijans ile temas kurduğuna inandığı
sırada yazılmıştı. Herhangi bir başkasından daha fazla etkilemişti, bu onu ve hayatının geri kalanı bunu tam olarak anlamakla ve mesajlarını dünya tarafından bilinir hale getirmekle geçti. O kitap da görünmeyeni çağırarak görünür hale getirmek için gerekli formülleri içeriyordu ve sayfaları
içinde dönüşümün gizleri
saklıydı, ancak Crowley’in bu kendi NECRONOMICON’u Ortadoğu’da, Gize’deki Büyük Piramit’in gölgesinde alınmıştı ve içinde yalnızca
Güzel ile ilgili değil, hali hazırda insanlığı beklemekte olan Çirkin ile ilgili
şeyler de yazılıydı.
Crowley’in felsefesini, ‘Ne istersen onu yap, kanunun hepsi budur’ şeklindeki Rabelaisci cümlenin nakaratı olmasından başka, özete indirgemeye yönelik bir girişim
beyhude olacaktır. Bu cümle kalıbının
gerçek anlamını açıklamak
ciltlerce kitap tutar, ancak kabataslak söylersek bilinçli benliğin
birleşmesi, melek saf ve tekamül etmiş benliği
belirtecek şekilde, ‘Kutsal Koruyucu
Meleğin Bilgisi ve Konuşması’ ayini ile doruk noktasına yükselen bireyleşme süreci ile ilgilidir.
Yine de, benliğe giden yolda pek çok tehlike
ve zaferin ilan edilebilmesinden önce geçilmesi gereken bir uçurum vardır. Demonlar,
vampirler, psişik sülükler,
arzu dolu majisyene
her bir açıdan, büyüsel çemberin her yönünden
yaklaşan dehşet verici biçimlerdir ve majisyeni mahvetmeden
yok edilmeleri gerekir.
Crowley engelleri aştığını
ve bilgi uçurumunu geçtiğini, gerçek benliğini bulduğunu
iddia ettiğinde, bunun, Hıristiyanlar’ın İblis’i
temsil ettiğini düşündüğü, Book of Revelation kitabındaki Canavar (The
Beast) 666 ile özdeş olduğunu gördü. Aslında Crowley, bilgisinin, kitaptaki
bu girişi aralayan
dizeleri ilan etmesine
yol açtığı, Mezopotamya’daki Yezitler’in, sözde ‘iblise-tapan’ kültünün Shaitan’ına (Şeytan) hayranlıktan başka
bir şey beslemiyordu. Çünkü Yezitler’in yüce bir sırra ve zamanın gerilerine, Osiris’in
güneş kültlerinin, Mithra’nın ve İsa’nın ötesine,
hatta Yahudi dininin ve İbrani dilinin oluşumundan bile öncesine uzanan
yüce bir geleneğe
sahip olduklarını gördü.
Crowley, Ay’ın tapıldığı
zamandan önceye, ‘Zamanın Dışındaki Gölge’ye
geri gönderiliyordu ve bu zamanın içinde, o farkına varsın
ya da varmasın ‘Cthulhu’nun Çağrısı’nı duyuyordu.
[2] Vücut bulma
[3] Bâtıni.
Bilinmeyen bilimi.
[5] Gamalı
haç
[7] Erginlenme, Tekris
[9] Water Elemental: Saf Su, Suya ait...
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar