OEDİPUS KOMPLEKSİ VE TÜRKİYE SİYASETİ
Yazan: İlker EKİCİ
03/04/2013
03/04/2013
Kompleks basit. Freud’un çocuklar için öngördüğü bir
kompleks olan Oedipus’ta hemcins olan ebeveyn, nefretin merkezine yerleşir.
Amaç karşı cinse hakim olmak üzerinden yürüdüğü için, mevcut olan
ebeveynin düşünsel ve eylemsel sınırları zorlanır. Ebeveynin yerine geçmeyi
düşünen çocuk, mevcudu aşkın ve bir o kadar da içkin bir şekilde yeninin özelliğini
yüklenir.
Oedipus kompleksi, Freud’un 4-5 yaş dönemi için tarif
ettiği bir dönem olsa da (oedipal dönem), bilinçaltı okumasında çocukluğun
tuttuğu yeri göz önüne alırsak ne kadar büyük bir mirasa hükmettiğini
anlayabiliriz. Çocukların hemcins ebeveyni ortadan kaldırmayı hedeflediği bu
komplekste sonuç olarak özel önemle irdelenmesi gereken bir sürece işaret
eder. Erkek çocuklar için tarif edilen Oedipus kompleksinin muadili
olarak görülen Electra kompleksi de kız çocuklar için geçerlidir. Mitolojik bir
göndermeyle Oedipustan alınan ismiyle yürüyen bu durum, hali hazırda bir çok
ilişki için kullanılabilir.
Siyasetin içerisinde tarif edilen Oedipus kompleksi
ise, Türkiye gibi “merkez girdabına” kapılan ülkelerde çeşitli formüllerle
karşımıza çıkabilmektedir. Sonuçta bir iktidar kurulacaktır. İktidara bir parti
gelecektir. Bunun ne şekilde olacağı noktasında çeşitli akım, yaklaşım ve
disiplinler kafa şişirebilir ancak garip olan her seferinde Oedipus’a teslim
olmuş bir iktidar algısının ortaya çıkmasıdır.
Siyaset, erkeğe ait olandır. Politika ise kadın.
İkisinin de yukarıda belirttiğimiz gibi kendi kompleksleri mevcuttur. Siyasetin
içerisinde tarif edilen “dış güçler”, “şer odakları”, “büyük figürler”,
“ağabeyler” gibi dış üretimsel figürler bizzat Oedipusun üzerine yapışan ve
düşman yaratmada başarılı olan taktiklerdir. Belki zorlama bir okuma ile tam
buraya Schmidtt’in dost-düşmanı sokulabilir.
Daha önceki yazılarda aydın sınıfa yönelttiğimiz
eleştirel okumalar da merkez siyasetin entegre
tesisleri olarak Oedipus kompleksini haklı
çıkartmaktadır. Sonuçta, halk için bir şey yapmayı veya halka yardımcı olmayı
düşünen yapılar, gücün gölgesinin karanlığında kör olmakta, halk denilen
yapının düşüncelerine yabancılaşma kaçınılmaz olarak gelmektedir.
Her seferinde değişim nidalarıyla yürüyen siyaset,
yeni yüzleri bekleyen halkın karşısına yeni partileri çıkarırken değişimi parti
programlarına yazanların iktidarlarında aynı süreci daha sert yönettiğiyle
karşılaşmaktadır.
Özellikle 1930 sonrası tek parti uygulamalarını yerden
yere vuranların, 1930 dönemi uygulamalarına rahmet okutmaları (12 Eylül dönemi
için de aynı şey geçerlidir) bizzat Oedipus kompleksinin siyaseten örneğinden
başka bir şey değildir. “Kötü (!) bir Baba vardı, biz iyi bir baba olmak için
daha kötü olmayı seçtik.” Diye özet geçebileceğimiz bu durumun en önemli
sıkıntısı ise, merkezil gücün bu durumun zerre farkında olmamasıdır.
Basın dahil her türlü muhalefetin susturulduğu bir
ortamda, demokrasi nidası atmak yanlıştır. En temelde ise erkek bir çocuktan kadın
egemenliğini tesis etmeyi beklemek yanlıştır. Devlet babaya karşı, ana vatanı
korumak ve bunu erkek çocuklar aracılığıyla beklemek ise ikilemsel bir durumu
ortaya çıkarmaktadır.
İşte bu sebepledir ki merkezdeki egemen unsur, her
seferinde “bizden öncekiler” diye söze başlar. Bu tam da
oedipusun göstergesidir. Mevcudu korumak için, eskiden nefret ettirmek gerekir.
Bunun için de her yol mübahtır.
2013’te 1930’ları tartışmak, 1930 kaynaklı yazıları
referans göstermek, o dönem politikalarını yerden yere vurmak, önüne gelene “diktatör, statükocu” etiketi dağıtmak aynı kompleksin iç
içe geçmişliğidir.
Siyasetin, tam anlamıyla insan odaklı siyasetin
kurulabilmesi için Oedipus durumunun ortadan kaldırılması şarttır.
İlker Ekici
ilker.ekici@politikadergisi.com
http://politikadergisi.com/makale/oedipus-kompleksi-ve-turkiye-siyaseti
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar