Ord. Prof. Dr. AHMET SÜHEYL ÜNVER (1898-1986)
Ahmet Süheyl
Ünver 17 Şubat 1898 tarihinde İstanbul Haseki’de annesinin babası Hattat Mehmet
Şevki Efendi’nin Bostan Hamamı sokağındaki 32 no’lu konağında, ailesinin ikinci
çocuğu olarak dünyaya gelmiştir (Çoker: 1983: 554)
Süheyl
Ünver’in doğduğu konak
Babası,
Posta Telgraf Nezâreti İstanbul Muhaberat-ı Umumiye Müdürü Tırnovalı Mustafa
Enver Bey, büyük babası Tırnova Eşrafından ticaretle meşgul ve arada resimde
yapan Daizade Hacı Mehmet Efendi’dir. babası Mustafa Enver Bey medrese mezunu,
Fransızca, Arapça ve Farsça bilen, iyi derecede ney çalan, sürekli okuyan
kültürlü bir kişidir (Unat, 1986: 10). Annesi sanat ve kültür dolu bir ortamda
yetişmiş Hattat Şevki Efendi’nin kızı Safiye Rukiye Hanım’dır (Sayar, 1998:
56).
Ahmet Süheyl
Ünver’in çocukluğu Sarıyer’de geçmiş, ailesi Süheyl Ünver’i mahalle mektebine
göndermemiş, ilk hocaları anne-babası olmuştur. Mustafa Enver Bey, Süheyl
Ünver’e devamlı olarak din dersleri, hesap, hat ve Kur’an-ı Kerim dersleri
vermiştir (Sayar, 1998: 65).
Süheyl
Ünver’in sanat olan ilgisi o yaşlarda kendini göstermeye başlamıştır. 1904-1907
yılları arasında, altı ile dokuz yaşlarında elinden kağıt-kalemi eksik etmemiş,
sürekli karalamalar yapmış, resim çalışmalarında bulunmuştur.
Mustafa
Enver Bey (1860-1909)
Safiye
Rukiye Hanım (1875-1951)
Süheyl Ünver
o günleri şöyle anlatmaktadır:
Elime kalemi
alıp, kağıtları ilk karalamaya başladığımda tren, vapur resimlerini, bahçe
çiçeklerini yapmaya başladım. Resme merakım benimle yarışırcasına gelişti.
Bunun tek yolu bu güzel merakı terk etmemekti” (Yalın, 1978: 46).
Sarıyer’den
Süheyl Ünver’in gidebileceği bir okul olmadığı için aile 1908 yılında
Cağaloğlu’na taşınmış, Süheyl Ünver özel bir okul olan “Menbsa-ül İrfan’ın
üçüncü sınıfına kaydolmuştur” (Sayar, 1998: 68).
Süheyl Ünver
daha 10 yaşındayken 29 Mart 1909 günü babasını kaybetmiş, bu acı olay onu
derinden sarsmıştır. Babasının ölümüyle, daha çok çalışması gerektiğini
düşünmüş, ailesini daha çok sahiplenmiştir.
1910-1912
yılları arasında Menba-ûl İrfan’a devam ederken, Nazmi Töre Efendi’den Arapça
dersleri almaya başlamış; bu hocadan gördüğü işittiği her şeyi kaydetme
alışkanlığını kazanmıştır. Yine bu yıllarda haftada bir gün eniştesi Hasan Rıza
Efendi’den sülüs yazı dersleri almıştır (Ünver, 1963: 5).
Süheyl
Ünver, 1911 yılında ‘Menba’-ûl İrfan’ adlı özel okuldan mezun olmuş, aynı yıl
sınavla Mercan İdadisi (Lise) öğrencisi olmaya hak kazanmıştır (Unat, 1986:
11).
Mercan
İdadisi son sınıf öğrencisi iken, resim öğretmeni çalışmalarını çok beğendiğini
söyleyerek, Süheyl Ünver’in resimlerini ressam Üsküdarlı Hoca Ali Rıza Bey’e
göstermiştir. Hoca Ali Rıza Bey de Süheyl Ünver’in çalışmalarını beğenmiş ona
iki tane karakalem resim hediye etmiştir (Yalın, 1978: 40-41).
Süheyl
Ünver, Mercan İdadisi öğrencisi iken (1913-1914)
Ahmet Süheyl
Ünver, Mercan İdadisi’nden mezuniyetine dört ay kala, 1914 yılı sonlarına doğru
Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye sınavına girmiştir. Mercan İdadisi’nden mezun
olduktan hemen sonra 1915’de Askeri Tıbbiye’nin yatılı öğrencisi olmuştur
(Sayar, 1994: 95).
Süheyl
Ünver, ailesinin erkeksiz olması, annesi ile kız kardeşlerini haftada bir gün
görmesi nedeniyle yatılı öğrencisi olduğu Askeri Tıbbiye’den bir sömestr sonra
ayrılmış, 1916 yılının Haziran ayında Darülfun Tıp Fakültesi’ne geçmiştir
(Unat, 1968: 11).
Ahmet Süheyl
Ünver, bir yandan hekimlik yolunda uzmanlaşırken, aynı zamanda gönül verdiği
Türk süsleme sanatının çeşitli dallarını tanıma ve öğrenme imkanına kavuşmak
için, gerek hat sanatının ve gerekse geleneksel Türk tezyinatının hayat
bulmasında önemli rolü olan Medresetü’l Hattatin’in 1916-1923 yıllan arasında
öğrencisi ve ardından mezunu olmuştur (Mesara, 1992:60).
Süheyl
Ünver, ‘hayat-ı sanatımda ilk merhalem’ olarak nitelediği ve artık tarihe
gömülmüş bulunan Medresetü’l Hattatin’e girişini ve buraya ait anılarını şöyle
anlatmaktadır:
“Âna ve baba
ailemizde, başta dedem Hasekili Mehmet Şevki Efendi olmak üzere altıdan fazla
ince sanatkarımız var. Ben onların söz ve eserleri ile müstefid oldum,
tesirleri altında büyüdüm. 1909 yılında henüz 11 yaşında iken eniştem hattat
Hasan Rıza Efendi’nin yanında yazının anası sayılan sülüs’e başladım. Her
nedense bu yazıda ilerlemek beni sarmadı. Çiçekler ve çeşitleri, şekiller ve
onların bir araya toplanmasından ileri gelen terkipler, anlayabildiğim nispette
beni daha çok ilgilendirdi. Mahalle ve çocukluk arkadaşım, seneler sonrasının
değerli yazı üstadlarından Mustafa Halim (Özyazıcı), bana tezhib için altın
varak ezmeyi gösterdiyse de layıkıyla öğrenemedim ve tezhiblerime ona
hazırlattığım altınları kullanarak devam ettim. Böylece yaptığım örneklerden birini
tesadüfen gören sanatseven bir büyüğümün teşviki ve aracılığı ile Medresetü’l
Hattatin’e takdim olundum.
1916 yılının
sonbaharında bu okulun tezhib ve ebru kısmına yazıldım. Ders haftada bir gündü.
Medreseye
başlangıç yılımda Askeri Tıbbiye’nin ikinci sınıfında idim. 1923 yılına kadar
muntazaman haftada bir gün medresedeki dersleri takip ederek, dikkatli bir
çalışmayla bu sahada epey ilerledim” ( Mesara,1992:61).
Süheyl
Ünver’in tezhipte esas hocası Yeniköylü hattat Sim Efendizade Nuri Bey’dir.
Kendisinden iki ay gibi kısa bir zaman içerisinde tezhip usullerini
öğrenmiştir. Süheyl Ünver, medresedeki üstadlardan nasıl etkilendiğini ise
Mesara, 1992: 61 yazısında şu sözleriyle anlatmaktadır:
-“Ben
medresede yalnız tezhib ve teferruatı üzerinde meşgul oldumsa da diğer ince
sanat dallarında çalışanları daima dikkatle izledim ve öğrendiklerimi bir
kazanç sayarak asla unutmadım. Tezhipte ilerlemek için onun yan dallarını
bilmenin lüzumuna inandım. Her biri şaheserler meydana getirmiş olan bu
üstadlar, bana hayatım boyunca her konunun üzerinde durmanın önemini aşılamış
kişilerdir. Hayatları ve metodları bizlere ders olmalıdır”
Bu eğitim
kadar Süheyl Ünver’i ilgilendiren bir diğer husus da, hocalar arasında yapılan
sanat sohbetleri ile eski üstadların nefis eserlerinin elden ele
dolaştırılmasıyla kazandığı göz zevkidir. Ayrıca o yıllarda Yıldız Kütüphanesi
Müdürü Sabri Kalkandelen ile tanışması ve Sultan II. Abdülhamid’in özel
kütüphanesindeki ender yazma eserleri görmesi için Yıldız Sarayı’na davet
edilmesi, onun sanat ufkunun gelişmesine neden olmuştur. Burada muhafaza edilen
tezhipli ve minyatürlü kitap ve albümleri yakından inceleyerek bilgisini
geliştirmiş, tekniğini ilerletmiştir. Minyatür sanatının inceliklerini
kavramasında da, bu kütüphanede gördüğü bir albümde bulunan bitmemiş iki
minyatürün kendisine yol gösterdiğini ve bu sanatta ilk hocası olduğunu ifade
etmiştir ( Mesara, 1992:62).
Ahmet Süheyl
Ünver, Tıp Fakültesi’nin son sınıfında iken, 1919-1920 tarihlerinde, iki özel
okul olan ‘Şems’ûl-Mekâtib’ ve ‘Mekte-i Güzin’ de hüsn-i hat, resim, el-işi ve
müsahabat-ı ahlâkiye (ahlâk konuşmaları) hocalığı yapmıştır (Yöndemli, 1986:
85).
Süheyl Ünver
o günleri şöyle anlatmaktadır:
“… Tıbbiye o
zaman Haydarpaşa’da idi, devam edeceğim ama bazen vapur parası bulamaz,
gidemezdim. O zaman civardaki hastahanelere devam etmeye başladım. Bir iki
doktor beni evlat gibi sevdiler. Fakülteye gidemediğim günlerde hocalarım da
kolaylık gösterdi; ben bu müsahamadan istifade ederek iki hususi mektepte resim
ve müsahabât-ı ahlâkiye hocalığı aldım. Bu şekilde tıbbiyeyi bitirdim” (Kaplan,
1983: 71).
1923’de
Medresetü’l Hattatin’deki yedinci yılını tamamlayan Süheyl Ünver, o sonbahar
okulun ikinci mezunları arasında yer almaya hak kazanmıştır. 20 mezun arasında
tezhib ve yazıda ilk üç dereceyi alan Süheyl, Hamid ve Macid Bey’lere birer
altın saat, müze müdürü ressam Ali Sami (Bayar) Bey tarafından ödül olarak
verilmiştir (Parmaksızoğlu,1975:380).
Ahmet Süheyl
Ünver, 1920 yılı Eylül ayında İstanbul Darülfünunu Tıp Fakültesi’ndeki eğitimini
tamamlamış ve 1921’de stajını da bitirerek 10 Nisan 1921’de 3313 numaralı
diplomasını almıştır (Unat: 1986: 11).
Ahmet Süheyl
Ünver, hekimlikte uzmanlaşmaya yönelmiş, uzmanlık alana olarak dermatoloji ve
zührevi hastalıklarda karar kılmıştır (Goode, 1965: 232). Uzmanlık
çalışmalarına Yenibahçe’de “Gurebâ-ı Müslimin” hastanesi cildiye ve Efrenciye
kliniğinde Dr. Hacı Kemal Bey’in yanında asistanlığa atanarak, 8 Ağustos
1921’de başlamıştır.
Gureba
Hastanesi’ndeki deri ve frengi ihtisasına 1923’te tamamlamış, 1 Haziran 1924’te
İstanbul Şehremati Haseki Nisa Hastanesi dahiliye ve intaniye servisleri
asistanlığına atanmıştır (Unat, 1986: 11)
A. Süheyl
Ünver’in Tezhip İcazetnamesi (1923)
Medresetû’l
Hattatin’in diploması(1923)
Süheyl
Ünver, Gureba Hastanesi’nde (1921)
Süheyl
Ünver, Haseki’de ihtisasını yaparken 19 Aralık 1925’te İstanbul Sanayi
Mektebi’ne (Sultanahmet Erkek Sanat Okulu) hekim ve öğretmen olarak atanmıştır.
“Sınaî Hıfzı ssıhhası” derslerindeki notlarını bir kitap haline getirerek, 113
sayfalık ve 28 resimli “Sınaî Hıfzıssıha” adlı kitabını okulun matbaasında
bastırarak yayınlamıştır. Bu, Süheyl Ünver’in basılan ilk kitabıdır (Sayar,
1994: 172).
Ahmet Süheyl
Ünver, Prof. Dr. Akil Muhtar Bey’in yanında ihtisas yapmayı ve asistanı olmayı
çok arzu etmiş ama mümkün olmamıştır. Onunla tanışarak, yanında çalışmak
istediğini belitmiş; çalışkanlığı, kibarlığı, terbiyesi, kendisine verilen
görevleri dikkatle yapmasıyla Prof. Dr. Akil Muhtar Bey’in gözünde önemli bir
yere sahip olmuştur (Unat, 1986: 12).
6 Ekim
1927’de Süheyl Ünver. Prof. Dr. Akil Muhtar Bey’in maddi ve manevi desteğiyle
Paris’e, Pitik hastanesinde Prof. Dr. Marcel Labbe’nin yanına gitmiş ve burada
dahiliye, nütrüsyon ve tüp digestif üzerine çalışmaya başlamıştır (Yöndemli,
1986: 85). Ahmet Süheyl Ünver Paris’te bulunduğu süre içerisinde sadece
hekimlik konularıyla ilgilenmekle kalmamış, Paris Milli Kütüphanesi’nde Türkiye
hakkında her türlü araştırmalarda bulunmuş, tıp ve tarihi, sanat tarihi ile
ilgili, minyatür ve tezhip üzerine ilk çalışmaları burada başlamıştır.
Prof. Dr.
Marcel Labbe ve eşi Süheyl Ünver’e iyi davranıp, toplantılarına ve gezmelerine
davet etmişlerdir. Böylece Süheyl Ünver, bir çok ünlü Fransız hekimi ile
tanışma fırsatı bulmuştur (Sayar, 1994: 203). Bu toplantılar sırasında kendisi,
Türk Tıp Tarihine ait sorulara yeterli cevap veremediğinden Türkiye’ye dönünce
bu konu üzerinde çalışmaya karar vermiştir (Ünver, 1970: 4).
Ahmet Süheyl
Ünver, 29 Kasım 1928’de Paris Tıp Fakültesi yabancı asistanlığına kabul
edilmiş, Türkiye’ye dönene kadar bu görevi sürdürmüştür (Ünver, 1942: 60).
Süheyl
Ünver, 1929 yılının yazında Prof. Marcel Labbe’nin yönetiminde hazırladığı iki
fizyopatolojik tezle iç hastalıkları uzmanı ünvanını kazanmıştır (Goode, 1965:
232).
30 Eylül
1929’da Türkiye’ye dönen Ahmet Süheyl Ünver, 16 Kasım 1929’da Paris’e gitmeden
önce ek bir görev olarak yürüttüğü İstanbul Sanayi Mektebi hekimliği ve
hıfzısıhha öğretmenliğine yeniden getirilmiştir.
Süheyl Ünver
Haseki’deki evinde (1930)
Bu arada
Süheyl Ünver, hocası Prof. Dr. Akil Muhtar Bey tarafından üç aylığına Viyana’ya
Dr. Luger’in dahiliye kliniğinde pratik çalışmalarda bulunmak üzere
gönderilmiştir. 1929 yılının Aralık ayında İstanbul’dan Viyana’ya hareket eden
Ahmet Süheyl Ünver, 1930 yılının Mart ayına kadar burada mesleki çalışmalarını
sürdürmüştür (Sayar, 1994: 216).
Süheyl
Ünver, Türkiye’ye döndükten sonra İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin
doçentlik sınavına hazırlanmış, 28 Haziran 1930 günü yapılan sınavda başarı
göstererek, aynı gün İstanbul Darülfununu Tıp Fakültesi Tedavi Kliniği ve
Farmakodinami doçentliğine getirilmiştir (Çoker, 1983: 555).
Bu yıllarda
tıp ve kültür tarihi üzerine çalışmalarına başlamıştır (Unat, 1986: 14).
Ahmet Süheyl
Ünver 25 Ağustos 1932 tarihinde Müzehher Hanımla evlenmiştir (Sayar, 1994:
247).
1933
senesinde İstanbul Darülfûnû’nu reformla İstanbul Üniversitesi olmuş;
eğitim-öğretimi, kadrosu, ders kitapları değiştirilerek yeniden
şekillendirilmiştir (Sayar, 1991: 5).
8 Kasım
1933’te Tıp Fakültesi Tıp Tarihi doçentliğine atanmış, aynı zamanda kurulması
için çok emek vererek büyük uğraşlar sarfettiği Tıp Tarihi Enstitüsü’nün başına
getirilmiştir (Yöndemli, 1986: 86).
Ahmet Süheyl
Ünver, 9.7.1936 günü Aydın isminde bir erkek çocuk sahibi olmuştur (Sayar,
1994: 281).
Bu olayın
hemen bir hafta sonrasında 15.7.1936 tarihinde Güzel Sanatlar Akademisi’nde
Türk tezhibi, süslemesi, eski resim ve minyatür öğretmenliği görevine başlamış,
1955’e kadar burada aralıksız 19 yıl öğretmenlik yapmıştır (Ergin, 1940: 193).
1955 yılında
Güzel Sanatlar Akademisi’nden ayrılmış, Türk süslemesi derslerini Tıp Tarihi
Enstitüsü’ne taşımıştır (Sayar, 1994: 283).
Ahmet Süheyl
Ünver, 4 Nisan 1939’da İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve
Deontoloji profesörlüğüne getirilmiştir (Sayar, 1994: 288).
7 Ocak 1940
tarihinde Süheyl Ünver’in çalışma ve girişimleriyle Türk Tıp Tarihi Kurumu
kurulmuş; başkanlığına Prof. Ömer Besim Akalın, genel sekreterliğine Prof.
Süheyl Ünver getirilmiştir (Unat, 1989: 11).
Süheyl
Ünver, 33 yıl bu görevde bulunmuş, 1972’de Türk Tıp Tarihi Kurumu’nun başkanı
olmuş ve beş yıl başkanlık etmiştir (Unat, 1986: 18).
8 Ağustos
1940 tarihinde Süheyl Ünver tekrar baba olmanın sevincini yaşamış, Gülbün
isminde bir kız çocuk sahibi olmuştur (Sayar, 1994: 297).
Süheyl
Ünver, 15 Şubat 1942’de Türk Tarihi Kurumu asli üyeliğine seçilmiştir (Çoker,
1983: 216).
Bu yıllarda
Süheyl Ünver, İstanbul’un ihmal edilmiş, küçük mimari eserlerin kurtarılması
için çalışmalar yapmıştır.
Oğlu aydın
ve kızıGülbün ile birlikte (1943)
İstanbul
Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi Enstitüsü Direktörü iken (1945)
1945 ve 1950
yılları arasında Süheyl Ünver, elindeki sınırlı kaynaklarla hiç bilinmeyen veya
unutulmuş sanatkârlara ait monografiler yayınlamıştır. Bunların başında İsmail
Zühdü Efendi, Mehmed Şevki Efendi, Karahisari Ahmed Efendi, İsmail Hakkı
Altunbezer, Mehmed Esad Yesarî, Şefik Bey, Mehmet Hulusi Efendi gibi önemli
kişilerin monografileri gelmektedir (Sayar, 1994: 338-339).
Süheyl
Ünver, 1947 yılında Lozan’da toplanan “Milletlerarası İlimler Tarihi”
kongresine bir bildiri ile katılmış, daha sonra “Milletlerarası İlimler Tarihi
Akademisi” muhabir üyeliğine seçilmiştir (Çoker, 1983: 556).
1949 yılında
İstanbul Üniversitesi diplomalarının tezhibini hazırlamıştır. Benzer şekilde
1949 yılında Mayıs ayında İstanbul’da toplanan 5. Patoloji Kongresi’ne katılan
üyelere verilen rozeti de yapmıştır (Ergin, 1952: 3).
Ressam
Feyhaman Duran’ın atölyesinde (1945)
Süheyl
Ünver, 19 Ocak 1951’de Mısır yolculuğuna çıkmıştır. Eşiyle birlikte yaptıkları bu
gezide dostları Esad Fuad Tugay’ın rehberliğinde gezmişler; bir çok müze,
tarihi yer görme fırsatı bulmuşlardır (Sayar, 1994: 344).
18 Mart
1951’de müdürü olduğu Tıp Tarihi Enstitüsü’ne 2.000 kitap, toplamış olduğu
100.000 arşivi bağışlamış ve bir “Dr. Ahmet Süheyl Ünver Arşive ve Kütüphanesi”
kurulmuştur (Sayar, 1994: 346).
Süheyl
Ünver, 20-28 Mart 1952’de Irak hükümetinin davetlisi olarak İbni Sina Kongresi
için Bağdat’a gitmiş, burada da bir takım incelemelerde bulunmuştur (Unat,
1986: 15).
Ahmet Süheyl
Ünver 1954 yılında Ordinaryus profesör olmuştur (Çoker, 1983: 555).
21 Nisan
1954 yılında Tahran’da yapılan başka bir İbni Sina Kongresi için İran’a gitmiş,
ayrıca burada bir de minyatür sergisi açmıştır (Gürkan, 1954: 17).
Süheyl Ünver
ailesiyle birlikte 1955 yılı Haziran ayında Orta Anadolu gezisi yapmıştır.
Kayseri, Niğde’de konferanslar vermiş, kısa bir süre de Aksaray’a uğramış,
buralardaki kültürel ve tarihi yerleri gezmiş, sergiler açmıştır (Sayar, 1994:
370).
1958-1959
yılları arasında bir yıl ABD’nde Columbia Üniversitesi’nde ziyaretçi profesör
olarak çalışmıştır. bu seyahati sırasında çalışmaları ve gözlemlerinde oluşan
67 defter doldurmuş ve 13 tane Türk Sanat Sergisi açmıştır. Türkiye’ye dönerken
Roma Üniversitesi Fen Fakültesi davetlisi olarak 10 gün İtalya’da kalmıştır.
Türkiye’ye geldikten sonar kendisinden istenen 60 resimle ABD’lerinin değişik
üniversite ve Yüksek Sanat okullarında 28 sergi açılmıştır (Unat, 1986).
Göztepe’deki
evinde dostlarıyla birlikte (1960)
Tıp Tarihi
Enstitüsü’nde bir tören öncesinde (1962)
Süheyl
Ünver, öğrencileriyle birlikte sık sık İstanbul’un değişik semtlerinde kültürel
geziler düzenlemiştir. Bu gezilerde kütüphanelere gidilmiş, değerli hattatlar,
sanatkârlar ziyaret edilmiş, konferanslar izlenmiş, türbelerin, camilerin
mimarîsi, çînileri incelenmiş, fotoğraflar çekilmiştir.
Hattat Halim
Özyazıcıve Azade Akar ile birlikte (1962
1961-1971
yılları arasında Kayseri, Çankırı, Kastamonu, İzmir, Edirne, Kütahya, Bandırma,
Manisa, Sivas, Tokat, Amasya ve Konya gibi Anadolu’nun çeşitli şehirlerine
giderek kültürel ve sanat çalışmalarını devam ettirmiştir (Sayar, 1994:
429-430).
İstanbul
Üniversitesi Rektörü v Senatosu’nun onayıyla Roma Üniversitesi’ne İstanbul
Üniversitesi’nin mesajını ve madalyasını almakla görevlendirilmiş ve bu amaçla
3-20 Mayıs 1963 tarihleri arasında İtalya’da bulunmuştur (Sayar, 1994: 441).
Süheyl
Ünver, 1968 yılında iki ay Hollanda Leyden’de Üniversite Kütüphanesi Şark
Yazmaları bölümünde 3500 Türkçe ve Arapça kitap incelemiş, Londra’da 15 gün
Welcome Tıp Tarihi ve Müzesi Kütüphanesi’nde ve diğer müzelerde araştırmalarda
bulunmuştur. Dönüşte Münih Devlet Kütüphanesi’nde Türkçe yazmalar üzerine
çalışmış ve bu gezinin ilim ve sanat bakımından izlenimlerini 27 defterde
toplamıştır (Unat, 1986: 15).
1967 yılında
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi ikiye bölündüğünde, Süheyl Ünver Cerrahpaşa
Tıp Fakültesi’ni tercih ederek buraya geçmiş ve bir çok değerli materyalin
diğer fakültede kalmasına karşılık Tıp Tarihi ve Deontoloji Kürsüsü’nü kurmuş
ve burasını geliştirmek için elinden geleni yapmıştır (Unat, 1986: 16).
Ord. Prof.
Dr. A. Süheyl Ünver, 1 Ağustos 1973’de İstanbul Üniversitesi’nden emekli
olmuştur (Yöndemli, 1986: 86).
Emekliye
ayrıldıktan sonra da İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıp Tarihi
Enstitüsü’ne gelmiş, burada gençleri yetiştirmeye çaba sarfetmiştir (Unat,
1986: 16). Özellikle Cuma günlerindeki Türk süsleme dersleri onun rehberliğinde
yapılmıştır. Bu derslerde Türk süslemesini öğretme ve araştırma atölyesinde,
Türk motif, süsleme ve resimlerini toplamış, gruplandırmış, değerlendirmiş
ayrıca Türk süslemesini yaşatacak genç yeteneklerle sohbetlerde bulunmuştur
(Akar, 1977: 73).
Emeklilik
yıllarında bile bir an boş durmamış, çalışmalarını sürdürmüştür. 1980 yılı ve
sonrasında aşağıdaki çalışma programı içerisinde olmuştur:
Süheyl
Ünver, Salı günleri Süleymaniye Kütüphanesi’nde, Cuma günleri de İstanbul
Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıp Tarihi Enstitüsünde Türk süsleme
dersleri vererek, ömrünün sonuna kadar öğrenci yetiştirmeye devam etmiştir
(Sayar, 1994: 462).
Kütüphanede
bir kitabıincelerken
Süheyl Ünver
ailesiyle birlikte (1981)
Hiçbir
daveti boş çevirmemiş, bilimsel toplantılara katılmıştır. Bu toplantılarda
onursal başkanlık yapmış, bazen oturum başkanlığını da yürüttüğü olmuştur
(Sayar, 1994: 462).
Bazı kurum
ve kuruluşların ödül törenlerine ve anma günlerine katılmıştır.
Süheyl Ünver
düzenli olmayan aralıklarla yalnız veya bir grupla İstanbul gezilerine devam
etmiştir (Yöndemli, 1986: 86-87).
Bunların
dışındaki günleri Kalamış’taki evinde çalışmalarla geçmiştir. Ayrıca bu
yıllarda sol hemiparazisi dolayısıyla ayağının aksamasına rağmen çalışmalarını
aksatmadan sürdürmüştür (Unat, 1986: 16).
Süheyl Ünver
1985 yılına sağlık ve huzur içinde girmiş ancak bir hafta süren genel
güçsüzlük, bitkinlik, sıkıntı ve sinirlilikten sonra 13 Kasım 1985 tarihinde
rahatsızlaşarak yüzünde sağa çekilme, fazla uyuma, iyi konuşamama belirtileri
ile Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalına yatırılmıştır. Yapılan
incelemeler sonucu sağ hemisferde lokalize infarkt alanı tespit edilmiş,
hastanede kaldığı süre içerisinde bir iyileşme olmadığı için ailesi onu 29
Kasım 1985 tarihinde evine götürmüştür (Unat, 1986: 16).
Evinde
hastalık hali devam ederken 1985 yılı Kültür Bakanlığı Büyük Ödülü Süheyl
Ünver’e verilmiştir. Rahatsızlığı nedeniyle bu ödülü kızı Gülbün Mesara
almıştır (Sayar, 1994: 472).
Süheyl
Ünver’in rahatsızlığı hiçbir iyileşme belirtisi göstermeden devam etmiş, araya
giren sekondar bir infeksiyon sonucu kardiyovküler yetmezlikten 14 Şubat 1986
günü vefat etmiştir (Unat, 1986: 16).
Cenazesi 17
Şubat 1986 günü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde yapılan bir tören ve Fatih
Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Edirnekapı Sakızağaç Şehitliği’nde
toprağa verildi (Sayar, 1994: 473-474).
Süheyl
Ünver’in vefatının hemen ertesinde şu cümle yazılmıştır:
“… Tarihi
kültürümüzde onun kadar uğraşmış ve onun kadar çok eser vermiş
başka birini
göstermek mümkün değildir.”
(Ayvazoğlu,
1986)
Ahmet Süheyl
Ünver’in Eserleri
Ahmet Süheyl
Ünver’in basılmış eserleri hakkında bilgi sahibi olabilmek için onun
bibliyografyalarını incelemek gerekmektedir. Onun hayatında hazırlanmış
bibliyografyalar 1920-1981 yıllarını kapsayan beş çalışmadan meydana
gelmektedir. İlk iki çalışma Osman Ergin tarafından hazırlanmış olup, Süheyl
Ünver’in 1920-1951 yılları arasındaki yayınlarını içermektedir.
Bibliyografyalarının üçüncüsü 1930-1969 yılları arasında sadece yabancı
dillerde yayınlanan çalışmalarını derleyen Gönül Özdemir’e aittir. 1933-1971
yılları arasındaki yayınlarını kapsayan bibliyografya Gönül Özdemir, Belma
Tanyeri ve Tülay Ölez tarafından hazırlanmıştır. Diğer çalışma Dr. Cevat Yalın
tarafından derlenen Süheyl Ünver’in 1972-1981 yılları arasındaki yayınlarını
kapsamaktadır (Sayar, 1994: 525).
Süheyl
Ünver’in en kapsamlı bibliyografya çalışması ise Aykut Kazancıgil, kızı Gülbün
Mesara ve Ahmet Güner Sayar tarafından hazırlanmıştır. Bu bibliyografya 1998’de
yayınlanmıştır.
Süheyl
Ünver’in bibliyografyalarına bakıldığında kitap, makale, bildiri, gazete
yazıları da dahil olmak üzere toplam 2101 eseri bulunmaktadır. Bu eserlerden
1835’i Türkçe, 266 yayının 166’sı Fransızca, 70’i İngilizce ve 25’i ise
Almanca’dır. ayrıca İtalyanca, İspanyolca, Arapça ve Urdu dillerinde
yayınlanmış birer yayını da bulunmaktadır (Yalın, 1985: 9). 1982 sonrası
yayınları ise 20 civarındadır. Bunlardan 4’ü vefatından sonra yayınlanmıştır.
Diğer taraftan bibliyografyalarında yer almayan makalelerinin kesin olmayan
sayısı ise 200’e yakındır. Dolayısıyla Süheyl Ünver’in 1920-1986 arasında
basılmış yayınlarının sayısı 2300 rakamını bulmaktadır (Sayar, 1994: 526).
Süheyl
Ünver’in bazı eserlerinden örnekler:
– Hekimbaşı
Ömer Efendi, hayatı ve eserleri hakkında (İstanbul-1955) adlı eserinde
II.Sultan Mustafa ve III.Sultan Ahmet zamanlarında 8 seneyi aşkın bir süre,
hekimbaşı olan Ömer Efendi (1668-1723)’nin hayatı ve eserlerini anlatmıştır.
– Yahya
Kemal’in Dünyası (İstanbul-1980) adlı eserinde, Yahya Kemal ile 1943¬1958
yılları arasındaki sohbetlerini değerlendiren Ünver, şairin değişik konulardaki
görüş ve fikirlerini okuyucuya sunmuştur.
– Türk İnce
Oyma Sanatı Katı’ (Ankara-1980) – Gülbün Mesara ile- Türk ince oyma sanatını
tarihi ve yapılmış örnekleriyle tanıtan bu kitap, bu konuyu ilk defa bir araya
toplayan bir çalışmadır. Kitapta katı’ sanatının tekniği, katı’ yapımında
kullanılan aletler, oyulmuş kağıtları yapıştırma usulleri anlatılmaktadır.
– Türk Yazı
Çeşitleri ve Faideli Bazı Bilgiler (İstanbul-1953): Süheyl Ünver 1953’lerde
tamamıyla unutulmuş gibi duran Türk yazı çeşitlerini anlatan bu kitapçığı
öğretim aracı olabilecek bir özet şeklinde hazırlamıştır. Sırasıyla Türk- İslam
yazısı tarihi, hattat kime derler ve hattat şecereleri, sülüs, nesih, talik,
divani, aynalı, siyakat v.b. yazı çeşitleri kısaca anlatılmaktadır.
– “Fatih
Devrinde Güzel Sanatlar” Bilgi sayı: 122 (1957): Süheyl Ünver bu yazısında,
Fatih Sultan Mehmet’in başlattığı sanat faaliyetleri, özel kütüphanesi için
yazdırılan kitaplar, bu eserlerin süsleme üslupları ile mimari yapılarda, taş
ve tahta oymacılığında bu devrin tezyini özellikleri hakkında genel bilgiler
vermektedir.
– Müzehhib
Karamemi (İstanbul-1951) adlı eserinde, XVI.yy’da Kanuni Sultan Süleyman’ın
Topkapı Sarayı’ndaki nakışhanesinin baş ustası olan Karamemi tanıtılmıştır.
Ayrıca Karamemi zamanındaki saray nakışhanesinin kadrosu, Karamemi’nin
imzaları, süslediği eserler ve XVI.yy müzehhibleri anlatılmaktadır.
– Türk
Süslemesinin Anahatlarından Örnekler ( İstanbul-1977) – Gülbün Mesara ile
– Bu yayının
içinde yer alan 6 makalede, süslememizin çok önemli dallarından
biri olan
ince kağıt oymacılığına dair bazı örneklerle, Paris Bibliotheque Nationale’de
Gülbün Mesara tarafından tespit edilmiş bir minyatür albümünün kısa tanıtımı
ile Sivrihisar Ulu Cami’deki minberin ahşap oymalarından söz edilmektedir.
– Kaplarda
Türk Tezyinatı Örnekleri ( İstanbul-1943) adlı eserinde, Selçuklu ve Osmanlı el
yazması kitap ciltlerinin üzerlerinde bulunan ve “Şemse” olarak adlandırılan
yuvarlak ve oval şekilli süslemelere dair bilgi verilmektedir.
– İbni Sina:
Hayatı ve Eserleri Hakkında Çalışmalar ( İstanbul-1955): Süheyl Ünver’in 1930
yıllarından itibaren, yaklaşık 25 yılda İbni Sina hakkında farklı yerlerde
yayınladığı makaleler bu kitapta bir araya getirilmiştir (Kazancıgil, Mesara,
Sayar, 1998).
Süheyl
Ünver’in yayınları ile ilgili güzel bir değerlendirme Prof. Aykut Kazancıgil
tarafından yapılmıştır. Prof. Kazancıgil Süheyl Ünver’in yayınlarını beş farklı
grupta toplamaktadır:
1. Grup:
Tıbbi yayınlar olup bunlar 1936-1937 yılına kadar devam etmiştir. Özellikle
parazitlerle meydana gelen, hastalıklar, çeşitli enfeksiyonlar ve dahili tıp
konularını içermektedir. Akil Muhtar Bey’in yanında doçent olarak ve Paris’te
çalıştığı yıllara ait gözlemleridir. Bütünüyle basıldığı zaman yalnız tıp
yayınları değerlendirildiğinde bunların zamana göre orijinal ve bilgi verici
oldukları görülmektedir (Kazancıgil, 1992: 29).
2. Grup:
Burada tıp tarihine ait çalışmalar dikkati çekmektedir. Ünver, Türkiye’nin ilk
tıp tarihi ve dolaylı olarak bilim tarihi enstitüsünü kurmuş bir kişi olarak
1933’ten itibaren yoğun şekilde tıp tarihi yayınları yapmıştır. Bunları ikiye
ayırarak değerlendirmek mümkündür. Birinci grupta ünlü Türk hekimlerinin hayat
hikâyeleri ve bilimsel katkılarının değerlendirilmesi gelmektedir. Hacı
Paşa’dan Akil Muhtar’a, Sabuncuoğlu’ndan Ziya Hüsnü Bey’e kadar yüzlerce Türk
hekiminin hayat hikayesini derlemiştir. İkinci grubu ise kurumlar tarihi
yayınları oluşturmaktadır. Özellikle Selçuklu döneminden günümüze tıp
fakültelerinin tarihçeleri, eğitim şekilleri, burada çalışan kişiler hakkında
pek çok orijinal çalışması bulunmaktadır. Bunların bir kısmı “Selçuklular
Dönemi’nde Tıp (1940)”, “Uygur Hekimliği (1936) vb gibi konusunda ana kaynak
olan eserlerdir. Tıp tarihçisi olarak Ünver, dar bir çerçeve içinde konuya
yaklaşmış, bilimsel gelişme ve kültür konularına da bu çerçeve içinde geniş
çapta yer vermiştir.” (Kazancıgil, 1992: 29).
3. Grup:
Bilim tarihçiliği konusunda pozitif bilimlerin gelişmesini Selçuklu ve Osmanlı
dönemlerini merkez alarak incelemiş ve bu konularda “Ali Kuşçu (1948),
“İstanbul Rasathanesi (1972)” gibi temel yayınları olmuştur. Bu konudaki
ilgisini ve bilgisini artıran önemli bir faktör de büyük eniştesi olan ünlü
astronom Fatin Hoca ile olan yakınlığıdır. Fatin Hoca’nın pek çok görüş ve
çalışmasının gün ışığına çıkmasının nedeni olmuştur (Kazancıgil, 1992: 30).
4. Grup:
Kültür tarihçisi olan Ünver kendi başına orijinal ve başlı başına ele alınması
gerekli çalışmalar yapmıştır. Bu alanda önce tıbbi folklorun uygulaşıcısı,
kurucusu ve araştırıcısı olmuştur. Folklor konusundaki araştırmaları uluslar
arası ortamlarda olduğu kadar Türkiye’de de pek çok genç araştırıcının hareket
noktasını oluşturmuştur. Özellikle M. Halit Bayrı, M. Şakir Ülkütaşır ve son
yıllarda da pek sevdiği Orhan Acıpayan gibi önemli isimleri hem desteklemiş hem
de imkan sağlamıştır. Bu alandaki kendi özel ilgi alanını oluşturan Fatih Devri
kültür hareketleri olmuştur. Bu noktadan hareketle Türk yaşamına da beslenme
konusu ile eğilenlerden biri olmuştur (Kazancıgil, 1992: 30).
5. Grup:
Sanat tarihçisi olarak, gençlik yıllarında bir taraftan ünlü Hoca Ali Rıza’dan
resim dersi, diğer taraftan kendi isteğiyle Medreset’ül-Hattatin’e devam ederek
orada büyük üstadlardan tezhip dersleri almış bununla birlikte anne dedesi
hattat Şevki Bey’den gelen bir yetenekle Ünver güzel resim ve tezhip yapan,
haline gelmiştir. Tür süsleme sanatlarına ve mimarisine gönül vermiş bir kişi.
Bu alanda yalnız uygulama yapmakla kalmamış, geniş yayın faaliyetlerinde
bulunmuş ve eğitim alanında da etkili olmuştur. Önce uzun yıllar Devlet Güzel
Sanatlar Akademisi’nde tezhip öğretmenliği yapmış, Tıp Tarihi Enstitüsü’nde ve
Cerrahpaşa’daki aynı enstitüde otuz yıla yakın sistemli bir şekilde tezhip ve
minyatür dersleri vermiş, yüzlerce kişi yetiştirmiş ve bu geleneksel sanatın tekniklerinin
kaybolmamasını sağlamıştır. Bu sanat tarihi ilgisi diğer konularda olduğu gibi
Ünver’de geniş bir yelpazeye yayılmıştır. Bir taraftan Bursa’daki Şehzade
türbeleri ile mezar taşları süslemelerine değinirken diğer taraftan ünlü
hattatlar, tezhipçiler, lake sanatı, Edirne, İstanbul, Bursa, Kayseri, Sivas
vb. önemli şehirlerdeki mimari yapılarının özelliklerine yönelmiştir
(Kazancıgil, 1992: 29-30).
Süheyl Ünver, bu yayınların dışında çok sayıda
çeşitli konuları kapsayan dosya ve defterler hazırlamıştır. Süheyl Ünver’in
Türk Tarih Kurumu’ndaki dosyaları ile Süleymaniye Kütüphane’sindeki dosya ve
defterlerinin listesi şunlardır:
|
|
|
|
|
|
KAYNAKÇA
AKAR, Azade.
(1977). Yüzyıllar Boyunca Mezar Yazıtlarında Süslemeler. Atatürk Konferansları
VI. Ankara.
AKAY,
Mehmet. (9.11982). Yorulmak Bilmeyen Sanatçı. Hakimiyet
AYVAZOĞLU,
Beşir. (19.11.1986). Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver’in Ardından. Tercüman
Gazetesi.
…………………………………
(1989). İslam Estetiği ve İnsan, İstanbul.
BAŞAR, Zeki.
(1990). Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver’den Mektuplar, Cevaplar. Yenilik Basımevi
İstanbul.
CUMHUR,
Müjgan. (1976). Türklerde Tezhip Sanatı. Türk Dünyası El Kitabı. Ankara.
ÇOKER,
Amiral Fahri. (1983). Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver. Türk Tarih Kurumu Kuruluş
Amacı ve Çalışmaları. Ankara.
DERMAN,
Uğur. (1988). Hatıralarımdaki Süheyl Ünver. Lale, sayı: 6 İstanbul. DİZER,
Muammer. (1988). Ali Kuşçu, Ankara.
ERGİN, Osman
Nuri. (1940). İstanbul Tıp Mektepleri. İstanbul.
…………………………….
(1952) Dr. A. Süheyl Ünver Bibliyografyası II. İstanbul.
ERKE, Ülker.
(1986). Ord. Prof. Dr. A. Süheyl Ünver’in Sanat Yönü. Ord. Prof. Dr. A. Süheyl
Ünver (1898-1986). İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü Yayın No:3393. İstanbul.
FELEK, B.
(15.10.1951). Kadirşinas Olmalıyız. Cumhuriyet.
GOODE,
Richard. (1965). Around the World in 80 Doctors: Ahmed Süheyl Ünver of
İstanbul. MD. Nov.
GÜLERSOY,
Çelik. (1976). Rifat Osman. Edirne Evleri. İstanbul GÜRKAN, İsmail. (1954).
Ebru Ali İbn-i Sina. İstanbul
İPEKÇİ,
Abdi. (7.11.1972). Konumuz Süsleme Sanatı. Milliyet Gazetesi.
KAPLAN, M.
(1983). Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver’le Bir Konuşma. Kaynaklar-1.
KAYNARDAĞ,
Arslan. (25.5.1995). Örnek İnsan, büyük hoca… Cumhuriyet- Kitap, Sayı: 276.
KAZANCIGİL,
Aykut. (1992). Bilim Tarihçilerimiz: Süheyl Ünver. Bilim Tarihi Sayı: 4. Şubat.
İstanbul
KAZANCIGİL,
Aykut, G. MESARA ve A.G. SAYAR. (1998). Ahmet Süheyl Ünver Bibliyografyası.
İstanbul
KOÇU, Reşat
Ekrem. (21.4.1974). Yine Aynı Konu Üzerinde. Tercüman Gazetesi.
MESARA,
GÜlbün. (1992). A. Süheyl Ünver’in Medresetû’l Hattatin Yılları ve Ötesi.
Antik&Dekor. Sayı: 17. İstanbul
ÖZEN, Mine
Esiner. (1986). A. Süheyl Ünver’in Medresetû’l Süleymaniye Kütüphanesindeki
defter ve dosyaları. Antika. Sayı 13. Nisan İstanbul
PARMAKSIZOĞLU,
İ. (1975). Metresetû’l Hattatin. Türk Ansiklopedisi, 23. cilt
SAYAR, Ahmed
Güner. (1991). Türk Bilim Kafasının Doğuşunda Batı Tesiri. Toplum ve Ekonomi.
Sayı: 2. İstanbul.
……………………………………..(1994).
A. Süheyl Ünver Hayatı, Şahsiyeti ve Eserleri. İstanbul.
…………………………………….(1995).
Süheyl Ünver’in İstanbul’u. İstanbul Risaleleri I. İstanbul Büyükşehir
Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanlığı Yayınları No: 19. İstanbul.
ŞAHİNER, N.
(1986). Son Şahitler -3. İstanbul.
TERZİOĞLU,
Arslan. (1986). Ord. Prof. Dr. A. Süheyl Ünver’in Türk İlim ve Kültürüne
Hizmetleri. Antika, Sayı: 13. İstanbul.
TUNCAY,
Rauf. (1972). Ord. Prof. Dr. A. Süheyl Ünver’in Yetiştirdiği Eller. İstanbul.
UNAT, Ekrem
Kadri. (1986a). Türk Tıp Tarihi Kurumu Faaliyetleri. Tıp Tarihi Araştırmaları
I, İstanbul
………………………………..(1986b).
Ord. Prof. Dr. A. Süheyl Ünver’in Hayatı ve Türk Tıp Kurumuna Hizmetleri. Ord.
Prof. Dr. A. Süheyl Ünver (1898-1986). İstanbul.
………………………………..(1989).
Ord. Prof. Dr. Akil Muhtar Özden’in Hayatına Bir Bakış. 40.Ölüm Yılında Ord.
Prof. Dr. Akil Muhtar Özden (1877-1949). İstanbul.
ÜLKER,
Muammer. (1986). Ord. Prof. Dr. A. Süheyl Ünver’in Koleksiyonları. Ord. Prof.
Dr. Ahmet Süheyl Ünver (1898-1986). İstanbul.
ÜNVER, Ahmet
Süheyl. (1941). Minyatür. Arkitekt. Sayı: 3.
…………………………………
(1942). Profesör Marcel Labbe ve Onun Türk Talebesi. Türk Tıp Tarihi Arşivi.
Sayı: 19-20 İstanbul
…………………………………
(1943a). Tıp Tarihi. İstanbul.
…………………………………
(1943b). Kaplarda Türk Tezyinatı Örnekleri. İstanbul.
…………………………………
(1947a). Doğuda Kitap Süslerinden Bir Kısım Geçmeler Hakkında. Artitekt. No:
11-12.
…………………………………
(1947b). İstanbul Muvakkithanelerinde Ne Gibi Levhalar Asılırdı? Türk Halk
Bilgisi Haberleri. No: 125. İstanbul.
…………………………………
(1948). Hattat Ahmet Karahisari. İstanbul.
…………………………………
(1949). Ressam Nakşi. İstanbul.
…………………………………
(1951). Müzehhib Karamemi. İstanbul.
…………………………………(1953a).
Fatih Devri Hamlelerine Umumi Nazar-. İstanbul.
…………………………………
(1953b). 50 Sanatsever. İstanbul.
…………………………………
(1953c). Çiçek Ressamı Mehmed ve Bir Demeti. İstanbul.
…………………………………(1953d).
İlmi ve Sanat Tarihimizde Fatih Sultan Mehmet. İstanbul.
…………………………………
(1957). İmzaname, Süleymaniye Kütüphanesi. Defter No: 238. 6 Ağustos. İstanbul.
…………………………………
(1958). Fatih Devri Saray Nakışhanesi. İstanbul.
…………………………………
(1963). Ramazanname. Süleymaniye Kütüphanesi. Defter No: 57. İstanbul.
…………………………………
(1969). İstanbul Efendiliği ve Mürteza Ekler Üstadımız. Gülbün Mesara Arşivi.
20 Temmuz. İstanbul.
…………………………………
(1970). Anadolu Selçukluları Zamanında Umumi ve Hususi Kütüphaneler. Atatürk
Konferansları II. Ankara.
…………………………………
(1972). Yeni İstanbul. 27 Haziran. İstanbul.
…………………………………
(1973) Cumhuriyetimizin 50. Yılında Türk Süslemesinin Dünü Bugünü Yarını.
Kültür ve Sanat. Sayı: 2 2 Ekim. İstanbul.
…………………………………
(1976a). Ben Nelere Merak Ettim? Defter. 22 Kasım. Kalamış. İstanbul.
…………………………………
(1976b). Emektardan Genç Doktorlara Müjde. 6. Kasım. Yeni Konya.
…………………………………
(1977). Bir Zamanın Reisûl Uleması Ardından. Onar Armağanı. İstanbul.
…………………………………
(1984). Dünyada Çizmeden Yukarı Çıkmadım Ama Neler Çizdim? 17. Haziran. Gülbün
Mesara Arşivi.
…………………………………
( ? ). Huylarımdan Bir Kısım I. Defter. Gülbün Mesara Arşivi.
…………………………………
( ? ). Güzel Sözler II. Gülbün Mesara Arşivi.
…………………………………
( ? ). Selamet’in Suallerine Cevaplarım. Gülbün Mesara Arşivi.
…………………………………
( ? ). Süheyl Hayat Felsefesi. Defter. Gülbün Mesara Arşivi.
VARIŞ,
Fatma. (1994). Eğitim Bilimlerine Giriş. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri
Fakültesi Yayınları No: 176. Ankara.
YALIN,
Cevat. (1981). Ord. Prof. Süheyl Ünver ve Türk Kültürüne Hizmetleri.
Haseki Tıp
Bülteni. Sayı: 4 İstanbul.
………………………(1985).
Ord. Prof. Dr. A. Süheyl Ünver Bibliyografyası V. İstanbul.
YÖNDEMLİ,
Fuat. (1986). Türk Kültürü’nün Mimarlarından Ord. Prof. Dr. A. Süheyl Ünver’in
Ardından. Selçuk Dergisi. Sayı: 1. Konya.
ZEREN, Zeki.
(1973). İstanbul Tıp Fakültesi’nin Emekli Olan Değerli Hocaları (1972-1973).
İstanbul.
Alıntı
Kaynak: Ceylan Akgün Karaata, Ord. Prof. Dr. Ahmet Süheyl Ünver’in Türk Süsleme
Sanatı Eğitimine Katkıları ,T.C. Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü
Geleneksel Türk Sanatları Eğitimi Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi , 2006 -Ankara
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar