OSMAN BÖLÜKBAŞI ANISINA
1913 yılında Kırşehir'de dünyaya geldi, Fransa'da Nancy Üniversitesinin
matematik ve astronomi bölümünü bitirdi.
I946'da çok partili hayatın başlamasıyla Demokrat Partiye katıldı. Bir
yıl sonra Demokrat Parti’den ayrılarak Millet Partisi'nin kuruluşunda yer aldı.
1950 yılında Kırşehir Milletvekili seçilen Bölükbaşı, Millet Partisi’nin
kapatılmasıyla Cumhuriyetçi Millet Partisi’nin kurucuları arasında yer aldı.
1954’te Demokrat Parti ile olan çatışmasından dolayı Kırşehir ilçe
yapıldı.
1955 yılında Cumhuriyetçi Millet Partisi Genel Başkan’ı oldu.
Bölükbaşı, 1946'da başladığı siyasî yaşamı içerisinde 1950, 1954, 1957
seçimlerinde Kırşehir Milletvekili 1961, 1965, 1969 seçimlerinde de Ankara
milletvekili seçilmiştir.
Sert konuşmaları ve farklı siyasî üslubu ile Türk siyasetinin önemli
isimlerinden biri olarak yerini almıştır.
1961 yılında İnönü Başkanlığındaki koalisyona girmek istemeyen Bölükbaşı
ile bir grup milletvekili Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’nden istifa ederek
ikinci defa Millet Partisi’ni kurdu.
1972 yılında Genel Başkanlık görevinden, 1973 yılında da;
milletvekilliğinden ve partisinden ayrılarak siyaseti bırakan Bölükbaşı, 6
Şubat 2002'de Ankara’da Hakk’a yürüdü.
SİYASİ KİMLİĞİ
Babası Hacı Ahmet Ağa oğlunun politikaya atılmasını istemiyordu. Ona tavsiyesi
şu idi: “bu devirde akşam nikâhları üzerine yemin edip sabah sözlerinden
dönebilecek insan çoktur” Fakat O siyaset adamı olacaktı.
Osman Bölükbaşı’nın kişiliğinin oluşmasında iki dönemin etkili olmuştur.
Kırşehir’de geçen birinci dönem;
Bölükbaşı’nın siyasi üslup ve konuşma kabiliyeti gibi yönlerden kişilik
temellerinin oluşmasını sağlamıştır. Orta Anadolu’nun yüzyıllardır süren “âşıklık”
geleneğinin tezahürleri; Bölükbaşı’nın hazırcevaplılığı ve konuşmalarındaki
özdeyişler ve kıssalarla tespit edilebilir.
Bölükbaşı’nın kişiliğinin oluşmasında etkili olan ikinci dönem ise
Fransa’daki eğitim dönemidir. Bölükbaşı’daki hürriyet, demokrasi, adalet
düşkünlüğü bu ilkelerin dünyaya yayıldığı yer olarak kabul edilen Fransa’da
yerleştiği söylenebilir.
Osman Bölükbaşı’nın asıl üstünlüğü, ahlak anlayışındadır. Bütün siyasi
yaşamında, siyasi ikbal uğruna ilkelerinden taviz vermemiştir. Osman Bölükbaşı
çeyrek yüzyıl süren siyasi mücadelesinde Türkiye’de demokrasi bilincinin
aşılanması ve yerleşmesinde ve demokratik devlet nizamı fikrinin gelişmesinde
etkili olmuştur. Bu özelliği ile Bölükbaşı Türkiye’de çok partili hayata geçiş
süresince muhalefet olgusunun yerleşmesinde önemli bir görev üstlenmiş, siyasetin
siyah-beyaz görüntüsünde farklı bir renk olarak yerini almıştır.
Osman Bölükbaşı’nın siyaset anlayışının en önemli özelliği kendini
merkeze alan, kişisel bir siyaset olmasıdır. İktidarları, belirli bir siyasi
düşünce ya da program etrafında değil, gündelik siyasi gelişmeler karşısında
kendi kişisel tepkisi ile dile getirmiştir.
Osman Bölükbaşı, Türkiye’de “siyasetin popülerleşmesine” katkıda
bulunmuştur. Özellikle okuma yazma oranının son derece düşük olduğu 1950’lerin
Türkiye’sinde Bölükbaşı, başkentte olup bitenleri Anadolu’ya meydanlara
taşımıştır.
Kürsüde saatlerce Meclis tutanağı, belge, evrak, gazete küpürü okuyan,
siyasi olayları ve iktidar politikalarını fıkralarla ve popüler benzetmelerle
halka anlatan Bölükbaşı, hem Türkiye’de siyasetin popülerleşmesine hem de popülist
siyasetin oluşumuna katkıda bulunmuştur.
Osman Bölükbaşı’nın halkı yüceltme, gerçek halkı temsil etme,
kahramanlık, cesaret, meydan okuma v.b.gibi popülist motiflerle yüklü bir
siyasi dili vardır.
Siyasi iktidarları, halktan uzaklaştığı, siyasileri hırs, ikbal, menfaat
peşinde koştuğu gerekçesi ile eleştiren Bölükbaşı, iktidarı ve genel olarak
siyaseti, bir “şer kaynağı” olarak göstermiştir.
Osman Bölükbaşı Türk siyasi yaşamında iktidarlara güvenmeyen, her siyasi
iktidardan şikâyetçi olan inatçı ve müzmin bir muhalefet anlayışının simgesi
olmuştur.
Bir muhalefet parti lideri olarak Osman Bölükbaşı’nın Türk siyasetine en
büyük katkısı, sürekli muhalefet konumunu kullanarak, Türkiye’de siyasetin ve
demokrasinin niteliğine dair rakiplerinin dile getiremediği bazı cesur
tespitlerde bulunması olmuştur. Ancak bu tespitler tutarlı bir siyasi program
ve düşünce etrafında temellendirilmediği ve hiçbir zaman iktidarı hedeflemediği
için, çok partili yaşama geçişten sonraki çeyrek yüzyıllık dönemde üçüncü bir
parti ve muhalefet çizgisinin kurumsallaşamaması ve kalıcı olamaması ile
sonuçlanmıştır. Ancak o vatanını
milletini hayatı boyunca en ileri seviyede tutmuştur. Üniversiteden iyi derece
ile mezun olan Bölükbaşı’na okul yönetiminin mezuniyet töreninde ne istediğini
sorduğu, Bölükbaşı'nın da “bir hafta boyunca Türk Bayrağının okulda asılı
kalmasını” istediği ve bunun üzerine okula Türk Bayrağı asıldığı
anlatılmaktadır. O dönemde okulu başarıyla bitiren Bölükbaşı'nın takdirnamesi
İsmet Paşa’ya kadar gitmiştir.
Osman Bölükbaşı Türk sanat müziğini, halk müziğini, bozlak ve Anadolu
türkülerini çok severdi.
“Telgrafın tellerine kuşlar mı konar” ve “Meşeler güvermiş varsın
güversin” sık sık mırıldanarak söylediği türkülerdendi.Türk müziğini çok seven
Bölükbaşı, siyasete atıldığı ilk yıllardan başlayarak zaman zaman parti
gezilerinde arabasına aldığı Şemsi Yastıman ve Muharrem Ertaş’ın çaldığı saz
eşliğinde bozlak ve türkü dinleyerek ve söyleyerek Anadolu’yu dolaşmıştır. Bölükbaşı’nın
özel merakları arasında avcılık önemli bir yer tutmaktaydı. Çifte ile sığırcık
ve yaban hayvanı avlamanın kafasını boşalttığını ve kendisini dinlendirdiğini
söylerdi. Avlanmak için Gölbaşı, Bala ve Haymana civarlarına gidilirdi.Seçim
gezileri sırasında da av tüfeği sürekli arabada bulunur, zaman zaman yol
kenarında da avlanırdı.
BÖLÜKBAŞI’NIN
KLİŞELEŞMİŞ MEŞHUR SÖZLERİ
“Zengini hayırsız evlat, memuru süslü avrat, siyasetçiyi kuru inat
batırır”.
“İnsanın sağlamı, çürüğü çıplak baldırla sarı altın karşısında belli
olur”.
“Evlilik insan hayatının en büyük kumarıdır. Bu kumarda kazandığını
söyleyen bazı yalancılara rastlanır. İlk günlerde döperle (dopink veren)
kazanırsın, sonunda floş ruayelle (kumar) kaybedersin. Bu yüzüğün esareti,
cellâdın kemendinden daha acımasızdır. Hayattaki en pahalı hovardalık
evliliktir”.
“Yerin mevkii oturandan gelir. Adam olan oturduğu sandalyeden şeref
almaz, ona şeref verir. Adam vardır kırık sandalyede bir Fatih, bir Kanuni gibi
oturur. Adam vardır en parlak sandalyede bir yığın saman gibi oturur”.
“Para da insanlar gibidir. Kimden iltifat görürse onda toplanır. Ben hiç
yüz vermediğim için gelen gitti, gelen gitti.Tıpkı politikadaki vefasız
talebelerim gibi”.
Bölükbaşı Kızılay’da dolmuş durağında beklerken kendini tanıyan bir
vatandaşın
“siz de mi dolmuş kuyruğunda sıra bekliyorsunuz?” sorusuna karşılık şunu
söylemiştir “ne yapalım yavrum zamanında cebimizi doldurmadık şimdi dolmuşu
dolduruyoruz”.
“TRT’nin partizanlığına karşı çıktım, adımızı Tırt Osman’a çıkardılar.
Hırt’ı çok olan memlekette varsın bir de tırt olsun”.
“Konuşma devri kapandı, bakışma zamanı başladı. DP bunu da yasaklamadan
önce bari birbirimizi iyice süzelim”[1]
“Bir siyasi parti, muhalefetteyken nişanlı bir kıza benzer. Dili tatlı
olur. Uyandırdığı ümitler insanı hayali bir saadet âleminde bir beşik gibi
sallar”.
“Koltuğunun altında haç taşıyan, fakat hacı görünmeye çalışan, gavur
diye öldürüp, şehit diye namaz kıldıran siyasetçilerden sakınılmalıdır”.
“Demokrasi mücadelesinde ahlak ve fazilet imtihanın da çok düşük not
alanlar günün birinde muarızlarına karşı edep ve nezahet müdafiliği yapmaya
kalkıştıkları takdirde “güveyi evine gebe olarak gelmiş olmasına rağmen,
kayınvalidesinden küpe takmak üzere kulağını deldirmesine müsaade isteyen hain
gelin” gibi tiksintiyle karşılanır”.
“Seçimlerde vatandaşın oyu, hesabı tarih ve Allah Teâlâ huzurunda
verilecek bir millet emanetidir”.
“Bizler TBMM kapanacağına, dört günlük hayat defterimiz kapansın
diyenlerdeniz”.
“Kimse Türk milletine tepeden bakmasın, memleketi bir vakıf kendisini de
mütevelli sanmasın”.
“Ben Anadolu’nun boz toprağının uşağıyım. Sarayım çalı dibidir.
Siyasette davam, hayattan nasibini almamış, benzi sarı ve boynu büküklerin
davasıdır”.
“Siyasi hayatta vefa ve sadakat, karaborsada bile bulunmayan bir metaya
döndü”.
“Hasmın güllesi tesir etmez, ama dostun bir fiskesi yıkar beni”.
“Gördüğüm vefasızlık, nankörlük ve ihanetler gönlümde sızısı bir türlü
dinmeyen yaralar açmıştır. Bağrım Karacaahmet Mezarlığına dönmüştür”.
“Bunların en temizi genelevden emeklidir. Kırk orospu bir araya gelse
böyle bir piç doğuramaz”(siyasette karşılaştığı bazı şahıslar için).
“Düğünü biz yapıyoruz, gerdeğe başkası ile giriyorlar. (Bölükbaşı’nın
partisinde seçilip, sonradan başka partilere geçenler için)
Miting meydanlarında Bölükbaşı’yı coşkuyla dinleyen büyük
kalabalıkların, seçim sandığında partisine oy vermemeleri konusunda Bölükbaşı
şunları söylemiştir:
“Bizim tanesi çıkmayan harmanımız boldur. Sapı uzun, tanesi kıt Türk
milleti; meydanlarda veriminiz bol, benden alkışlarınızı esirgemezsiniz, ama
sandık başına gidince başkasına oy verirsiniz.”
“Bizim kümeste tavuk çok… ama hep başkalarının folluğuna
yumurtluyorlar”.
“Bu millet Bölükbaşı’yı alkışladı; İnönü’yü karşıladı; oylarını
Menderes’e verdi”.
“Meydanlarda rahman diye alkışlarsınız, sandık başına gidince şeytana
sarılırsınız”.
“(Doğru söylüyorsun diyen kalabalıklara):Ben doğruyum ama ne çare, ah
birde sizi doğru yola getirebilseydim, harmanı bol tanesi az milletim”.
Siyaseti böyleleri ele geçirir” diyordu.
“Zalimler bir gün dedirtir Kudreti Mevla,
[1] (DP’nin muhalefet toplantılarını çeşitli baskılarla
engellemesi üzerine Çorlu’da yaptığı sohbetten)
[2] 1954
seçimlerinden sonra Kırşehir’in ilçe haline getirilmesine, Bölükbaşı’nın DP
karşısında muhalefetini sertleştirmesine neden olmuştur. Bölükbaşı mecliste
yaptığı konuşmada Kırşehir’in ve ilçelerinin coğrafi ve iktisadi durumlarının
tahlil ve münakaşasını yapmaya lüzum olmadığını, bu tasarının normal usul ve
mantıki bir esasın mahsulü olmadığını söyledi. Tasarını kabul edileceğini
bildiğini, şereften başka her kaybın telafi edilebileceği bir günün geleceğini
söyleyerek bu beyti okumuştur. (Kardeşleri Yusuf aleyhisselâma) “dediler
ki: Allah Teâlâ'ya andolsun, hakikaten Allah seni bize üstün kılmış. Gerçekten
biz hataya düşmüşüz.” (Yusuf, 91)
Geniş Bilgi için bkz: AYHAN Evren
Osman Bölükbaşı’nın Siyasi Faaliyetleri (1913-2002) [Kitap]. -
İstanbul : Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türk
Tarihi Anabilim Dalı - 209696-Yüksek Lisans Tezi , 2006 .
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar