Print Friendly and PDF

PORNOGRAFİ İDEOLOJİSİNE GİRİŞ YADA PORNOGRAFİ HADIM EDER



Hzl: Mahan DOĞRUSÖZ
Pornografi kadını nesneleştirir. Nesneleştirme kadını kendi bağımsız varlığı, benliği, iradesi, kişiliği olmayan insan olmayan bir “şey”e indirgemektir. Nesne bağımlıdır, kendini tanımlamaz, kendi dışındaki bir özne tarafından tanımlanır. Onun olmasını istediği gibidir. Öznenin istencine göre şöyle ya da böyle olur, şöyle ya da böyle görünür, öznenin isteği doğrultusunda mutlu eder, zevk verir, tatmin eder, şehvet ve haz kaynağı olur, kışkırtır ya da mutlu edilir, zevk verilir, tatmin edilir, kışkırtılır. Bütün bunlann hiçbirini seçmez; bunlar onun için belirlenir. Seçimlerinden hiçbiri kendi bireyselliğinin göstergeleri değildir. Etken ve edilgen olması nesnelliğiyle çelişmez. O, efendisinin, öznesinin olmasını gerektirdiği gibidir. Burada iki cins arasında varolan bir hiyerarşiden söz edilemez. Buradaki hiyerarşi, özne ve nesne arasındaki hiyerarşidir. Nesne istenildiği gibi kurgulanır, seyredilir, soyulur, giydirilir, okşanır, ve ilerisi! “O” içi boş bir maket, bir vitrin mankenidir. Tek amaç, “özne”nin “kendini var edebilmesi”, pornografik düzlemde tatmin edebilmesidir. Burada kastedilen tatmin sadece bedensel değildir, insan bedenseliigi, insan düşünselliğinden bağımsız değildir, insan, ona hükmeden doğayı bir yönüyle aşmıştır. Bütün kurgulan kültürle belirlenir, yoğrulur! Beden, bedensel tatmin, kadın, erkek, cinsel ilişki, boşalma... Bütün bunların hepsi kültürel kodlardır. Sonsuz sayıda kültürel göndermeleri vardır, sonsuz sayıda kültürel çağrışıma yol açarlar. Burada iddia ettiğim bedenlerimizin olmadığı, kadın ve erkek olmanın ya da genel manasıyla cinselliğin bir yanılsama olduğu değil; sadece varolan bu “verili” gerçeklerin, düşünsel mekanizmalar aracılığıyla kültürel kodlara dönüştürüldükleri ve sadece ve yalın manasıyla “doğal” olarak adlandırılamayacak olmalarıdır.
Burada bahsettiğim stereotipleştirme [şablon, basmakalip örnek, stereotip. f. -i basmakalıp bir kategoriye sokmak] kadınların değil, yukarıda da adını koyduğum gibi nesnelerin stereotipleştirilmeleridir.
a. Görüntülerin stereotipleştirilmeleri:
Pornografi nesnesini (kadını) fiziksel özellikleriyle, görüntüsüyle tanımlar, sunar. Pornografik kadın imajının sınırları belirlidir. Belki, bir tek stereotip yoktur; ama sınırlan çok iyi çizili, çok iyi tanımlanmış stereotipler vardır. Nesnenin kendine özgü bir görünüşü (varlığı değil) yoktur. Burada kastedilen, kendinde bulunan beden uzuvlarının, nesnenin kendilindenliğine bile ait olmaması, tanımlı şu ya da bu kategorinin (stereotipin) birine ait olmasıdır. O anda bir kadına bakıyor, izliyor ya da dokunuyor değilsinizdir. Karşınızdaki sadece kurgusal bir kategorinin (stereotipin) rastgele bir örneğidir. Kategorinin diğer olası örneklerinden hiçbir farkı yoktur.
b. “Nesne"nin davranış ve iç dinamiklerinin stereotipleştirilmesi :
Pornografi “kadın" davranış ve iç dinamikleriyle ilgili stereotipler oluşturur. Kadın itaatkardır. Sizi ister, boyun eğer, her an sizin istekleriniz doğrultusunda hazırdır, sizi merkez yapar, köleniz, nesneniz olur, itiraz etin ez, tatmin olur, beniniz, egonuz için vardır! O bir seks makinesidir, kırılganlık, duygusallık onun maskesidir, “o" aslında elinizi uzattığınız yerdedir, uzatın elinizi, aslında, kıştırtan, isteyen odur.
Nesneniz tek boyutludur. Burada kastedilen sizden istediği ve vermeye hazır olduğu bir tek şey vardır. Bu nesne, size bu tek boyutun yanında başka hiçbir şeyi çağrıştırmaz. Yani, bu noktada insanın tam bir değil İçmesidir. Sizden seks istiyordur ve size seksi vermeye hazırdır;, ama bunun yanında sizde diğer hiçbir çağrışıma yol açmaz: hüzün, şefkat, acı, sevgi, acıma, takdir, aşk, yakınlık gibi... Onu sevemez, ona yakınlık duyamaz, aşık olamaz, onu takdir edemez, onun hüznünü paylaşamaz, onunla ağlayamazsınızdır.
Aynı zamanda, pornografik kadın imgesi (nesne) bir süreci içermez. Geçmişi yoktur. O, pornografik “süreğen" “şu ana" aittir, şu andaki tek boyutluluğu öyle olagelmiştir. Hiçbir zaman yukarıda saydığım duygulanımları içermemiştir; zaten size çağrıştıramazdır. O cinsel kurgunuzun nesnesidir, şu andaki ve olası sonsuz “şu anda”. Yarın ya da bir ay sonra derginin sayfasını açtığınızda ya da görüntüsüyle karşı karşıya geldiğinizde size yine aynı şeyleri çagrıştıracaktır.
c. Cinsellik ve Cinselliğe Dair Kurguların Stereotipleştirilmesi:
Pornografi cinselliğe dair bir “kurgunun", kendince bir kurgunun ta kendisidir. Cinsellik başlıbaşına bir stereotiptir pornografide. Başı, adımları, sonucu, oyuncuları, doğruları, yanlışları olan mekanik bir el kitabı, cennetin altın anahtarıdır. Kadın sözede geldiğim bir seks makinası, boş bir vajina, plastik bir vitrin mankenidir. Sizse dünyanın merkezisinizdir, okşar, sokar, boşalır, yok edersiniz. Seks duyguları içermez, bilirsiniz. Tatmin etmenin, olmanın yollan vardır: yazar, okursunuz, bakarsınız. Siz de bir makinesinizdir artık.
3. Pornografi Mittir.
Pornografi mittir; çünkü gerçeğin değillemesidir. Gerçeğin mutlaklıgı ya da kurgusallıgı üzerine tartışmalara girmeyeceğim burada. Tek demek istediğim, pornografi varolan ampirik gerçeklikle uyuşmaz. Kadınlar pornografinin sunduğu seks makineleri değildirler. insandırlar ve sırf bu yüzden çok boyutludurlar. Duyguları, düşünceleri, bireysellikleri vardır; elinizi uzattığınız her an orada değildirler, severler, aşık olurlar, düşünürler, karar verirler ya da nefret ederler. Yani, özerk birer varoluşları vardır. Varoluşlarının amacıysa erkek merkezinin bir uydusu olmak, onun doğrultusunda tatmin etmek ya da olmak değildir. Her insan gibi hayal kırıklığına uğrarlar. Kadınlar onların olmalarını ve görünmelerini istediğiniz gibi değildir. Vardırlar ve görünürler.
Erkeklerse dünyanın merkezi değildirler. Dünya penislerinin etrafında dönmez, zannettiklerinden ve onlara dayatılandan daha çok boyutludurlar. Acı çeker, hüzün, aşağılık duygusu, güvensizlik, kaygı, güçsüzlük yaşarlar. Şefkate muhtaçtırlar. Sever, aşık olur, yakınlık duyarlar! İnsandırlar!
Pornografi insanın çok boyutluluğuna ket vurur. DUYGULARI BÜTÜNLÜKLERİNDEN AYRIŞTIRIR, ARALARINA DUVARLAR ÖRER, ŞİZOFRENLEŞTİRİR. Pornografik cinsellik süreci olarak sunulan “şey” de bu noktada bir mittir, insan hayal gücüne ket vurduğu oranda baskısı ve otoriterdir. Tektipleştirir. Cinselliği kalıplaştırır, bireyselliğinden ve sezgiselliğinden koparır, insanların bireysel yaşamlar kurmalarına engel olur.
MAHAN DOĞRUSÖZ
Şizofrengi Dergi, Sayı 13,
Mayıs 1994


Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar