RABITADA KULLANILACAK MEDİTASYON TEKNİĞİ
ALTIN ÇİÇEĞİN SIRRI- The Secret of the Golden Flower
Buda der ki:
“Kalbinizi bir noktaya sabitlediğinizde,
sizin için imkânsız bir şey yoktur. ”
“Kalbinizi bir noktaya sabitlediğinizde,
sizin için imkânsız bir şey yoktur. ”
"Uygulamanın
başlangıcında beden kuru odun, kalp de sönmüş kül gibi, sessiz bir odada
oturulmalıdır,” derken gizliden gizliye şunu ima etmiştir.
Her
iki gözkapağının kısılmasına izin verin; sonra içeriye bakın, kalbi arındırın,
düşünceleri temizleyin, zevkten vazgeçin ve tohumu koruyun. Meditasyon yapmak
için her gün bağdaş kurarak oturun. Gözlerdeki ışığın kalmasını sağlayın;
kulakların duyma gücünün kristalleşmesini ve dilin tat alma gücünün azalmasını
sağlayın; burundan alman soluğu ritmikleştirin ve düşünceleri karanlık odada
sabitleyin. Öncelikle soluk ritmikleştirilmezse, tıkanma yüzünden soluk alıp
vermede bir güçlük olacağından kaygı duyulur. Gözler kapatıldıktan sonra,
burnun üzerinde küçük bir tümseğin olduğu görme çizgisinin kesişim noktasının
bir santimetre kadar altındaki burun köprüsü üzerinde bulunan bir nokta ölçü
olarak alınmalıdır.
Bundan
sonra düşünceler toplanmaya ballanır; kulaklar soluğun ritmik olmasını sağlar;
bedenle kalp de rahat ve uyumludur. Gözlerin ışığı yavaşça parlamalıdır ve uzun
bir süre uyku hali ya da dikkatin dağılması yaşanmamalıdır. Gözler ileri doğru
bakmaz, gözkapakları kısılır ve içerisi aydınlatılır. O bu yerde parlar. Ağız
konuşmaz ya da gülmez. Dudaklar kapanır ve içe doğru soluk alınır. Solunum bu
yerdedir. Burun hiçbir kokuyu almaz. Koklama bu yerdedir. Kulak dışarıdaki sesleri
duymaz. Duyma bu yerdedir. Tüm kalp içeriyi izler, İzlemesi bu yerdedir.
Düşünceler dışarıya sapmaz; gerçek düşüncelerin kendi içinde sürekliliği
vardır. Düşünceler dayanırsa tohum da sürekli olur; tohum dayanırsa enerji de
dayanır; enerji dayanırsa ruh da dayanacak demektir. Ruh düşüncedir; düşünce
kalptir; kalp ateştir; ateş İksir’dir. İçeriye bu biçimde bakıldığında,
cennetin kapılarının açılması ve kapanmasının harikaları da sınırsız olacaktır.
Ancak, soluk ritmikleştirilmeden derinlerdeki sırlar da gerçekleştirilemez.
Öğrenci
başlar ve düşüncelerini iki gözün ortasındaki yerde tutamazsa; gözlerini kapar
ama kalbin enerjisi onun enerji uzayını görebilmesine olanak tanımazsa, bunun
nedeni çok büyük olasılıkla solunumun çok gürültülü ve aceleci olmasıdır, aynca
buradan başka kötülükler de ortaya çıkar, çünkü beden ve kalp, enerjinin hızla
akışını ve hızlı soluğu zorla durdurmaya çalışmakla meşgul olmaktadır.
Düşünceler
yalnızca iki gözde tutulur, ancak ruh solur pleksus’ta. (koşulların ortasındaki
merkez) kristalleşmezse, bu durum insanın bir koridora çıkmış, ama henüz içteki
odaya girmemiş olmasına benzeyecektir. Böyle olduğunda ruh ateş gelişmeyecek,
enerji soğuk kalacak ve gerçek meyve kendisini gösteremeyecektir.
Bu
nedenle, Üstat, insanların yalnızca düşüncelerini burnun üzerine sabitlemesi,
ama fikirlerini enerji uzayında sabitlemeyi düşünmeyi başaramaması korkusunu
taşır; duvarcıyla şakül sicimi karşılaştırmasını kullanmasının nedeni de budur.
Duvarcı, şakül sicimini yalnızca duvarının dikey mi yoksa eğimli mi olduğunu
görmek için kullanır, sicim de bunun için kılavuz çizgisi işlevi görür. Duvara
yönü belirlediğinde, işe başlayabilir. Ancak bu durumda şakül çizgisi üzerinde
değil duvar üzerinde çalışıyor demektir. Bu açıktır. Buradan, düşünceleri gözlerin
arasında sabitlemenin yalnızca şakül siciminin duvarcı için taşıdığı anlama
karşılık geldiği görülmektedir. Üstat ifade ettiği şeyin yanlış
anlaşılabileceğinden korktuğu için bundan defalarca söz etmektedir. Üstelik
öğrenci, işi yapma yolunu kavramış olsa bile, onların işlerini yarıda
bırakabileceklerinden endişe eder ve birkaç kez şöyle der: “Ancak yüz günlük
tutarlı bir çalışmadan sonra, ışık gerçektir; ancak bundan sonra ruh ateşle
çalışmaya başlanabilir.” Kendine egemen bir biçimde ilerlenirse, yüz günün
ardından ışığın içinde gerçek yaratıcı ışığın bir noktası (yang) kendiliğinden
belirir. Öğrenciler bunu içten bir kalple araştırmalıdır.
Sh:71-73
Kaynak: Richard Wilhelm, Altın Çiçeğin Sırrı, Bir Çin Yaşam
Kitabı , (“The Secret of the Golden Flower”)trc: Sezer Soner .Önsöz ve Yorum:
C. G. Jung, 1. Basım, Nisan 2002,İstanbul
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar