RENKLERİN DİLİ
oyasahin@superonline.com
Mekanlarımızda kullanılan renkler de biz farkında olmadan
gelenleri etkiliyor .
Girdiğimiz bir lokantadan neden
kalkmak istemediğimiz, yolda yürürken neden birden bire acıktığımız, neden
kapalı bir alanda otururken sıkıldığımıza verilen cevap enteresan
Renkler kendi dilleriyle karşımızdakine, muhatabımıza bizim
karakterimizi bizden önce anlatıyor.
Renklerin bu etkisini fark eden batılı şirketler, bunu iş
hayatında sıklıkla kullanmaya başlamış ve çok da başarılı olmuşlar.
Kansas Üniversitesi Sanat Müzesi'nde bir araştırma için
halının altını elektronik bir sistemle donatmışlar, duvar rengini beyaz ve
kahverengi olarak değişebilir yapmışlar. Arka fon beyaz kullanıldığında,
insanlar müzede yavaş hareket etmiş, daha uzun süre kalıp, daha fazla
alanda dolaşmışlar.
Arka fon kahverengiye döndüğünde ise, insanlar müzede çok
daha hızlı hareket edip, daha az alan dolaşmış ve müzeyi çok daha kısa sürede
terk etmişler.
Büronuzda
kahverengi mobilyalar kullanmayın deniyor !
Kahverengi aynı zamanda teklifsiz, rahat bir renk olarak
kabul ediliyor . Karşımızdakinin kendini resmiyetten uzak, daha rahat
hissetmesini ve açılmasını sağlar. Tüm ünlüleri rahatlıkla konuşturmasıyla
tanınan ünlü televizyoncu Larry King'i programında her seferinde kahverengi
kravatlar ve ceketlerle görürsünüz.
Yeşil, güven
verir deniyor . O yüzden bankaların logolarında en
çok tercih ettikleri iki renkten biri .
Siyah, gücü ve tutkuyu temsil eder.
Hırsın da bir ifadesidir. Bizde ve Batı'da siyah, matemi
simgelerken Japonya'da mutluluğun simgesidir.
Fonda kullanıldığında karamsarlığı çağrıştırır. Işığı yok
eder.
Konsantrasyonu en çok getiren renktir.
Einstein'in konsantre olabilmek için perdeleri siyah, gün
ışığı olmayan bir odaya girip ve bu şekilde düşündüğü söylenir.
Mavi ve özellikle lacivertin sonsuzluğu,
otoriteyi ve verimliliği çağrıştırdığı belirtiliyor. Bu yüzden dünyadaki
firmaların yarısından fazlası logolarında maviyi kullanıyorlarmış .
Tüm bunlara ek olarak ; Ofislerimizin , aynı zamanda uyum
içinde yaşanılan bir yer olmasının da bizler için önemli olduğunu göz önüne
alarak ofisin yerleşimine de kısaca değinmek istiyorum . Ofislerin daha
yaşanılır , bolluk ve bereket içinde yerler olması için Çinlilerce kullanılan
Feng Shui „nin son derece ilginç önerileri var . Giderek daha çok insan Feng
Shui’ ye değer vermekte ve uygulamaktadır .
Feng Shui , Çin’de yüzyıllardan beri uygulanmakta ve yer
küre ile uyum içinde yaşama sanatı olarak adlandırılmaktadır. Mimari
uygulamalarda da giderek dikkate alınan Feng Shui „nin kendine göre bir mantığı
var . Uğurlu yönleriniz , uğurlu köşeleriniz , mekan içinde aile ,
servet,ün,evlilik,çocuklar,kılavuzlar,kariyer,bilgi köşeleriniz ve bu köşelerin
nasıl kullanılacağına ilişkin ilginç öneriler getiriyor . Ben burada ofis
yerleşimi için uygulanabilir ve yararlı gördüğüm birkaç Feng Shui önerisini
sizlerle paylaşacağım .
Ofisinizin iç düzeni ve yerleşimi , işin tüm işlevlerinin
rahatça uygulanabileceği biçimde olmalıdır . Uzun bir koridorun ucundaki ofis
kötü konumlandırılmış oluyor . Merdivenlere ya da asansörlere bakan ofisler de
Feng Shui’ye göre sakıncalı . Zira bunun zenginliği kaçıracağına inanılıyor .
En iyisi ofisin bir koridora açılması . Ancak doğrudan bir tuvalete
bakmamalı . Çünkü tuvalet de zenginliği alır götürür deniyor . Durum buysa tuvaletin kapısının kapalı durması sağlanmalı ve
kapının üzerine bir ayna asılmalı .
Uzun ve dar
koridorlar varsa ve hele bu koridor bir kapı veya pencereye açılıyorsa koridor
duvarlarına aynalar asılması ayrıca rüzgar çanları ve kristaller kullanılması
öneriliyor .
En ideali ofisin dikdörtgen ya da kare olması . Çalışma
masasının yerleşimi son derece önemli Kapıya bakarak oturulması öneriliyor .
Kapıya arkası dönük oturanlar kendilerini rahatsız hissederlermiş . Masa
girişten de olabildiğince uzak olmalı . Odanın biçimi nedeni ile giriş rahatça
görülemiyorsa bir aynadan yararlanılması tavsiye ediliyor. Ancak kapıya dönük
otururken de tam kapının karşısında oturulmamalı . En iyisi masanın kapıyla bir açı yaratacak şekilde
yerleştirilmesi . Masanın arkasında pencere olmamasına da özen gösterilmeli .
Sonuç olarak diyebiliriz ki ; Bir çoğumuz ofis mekanlarımızı
belli bir iletişimi teşvik edecek biçimde kurmaya çalışırız ama bazen bunun
fazlaca bilincinde olmayabiliriz ve aynı zamanda kendimiz hakkında da bu yolla
mesaj vermiş olduğumuzun da pek farkında olmayabiliriz .
İki insan birbirinin farkına vardığı andan itibaren yapılan
ve yapılmayan her şeyin mesaj değeri olduğunu ve sürekli iletişim halinde
olduğumuzu (4) gözden uzak tutmamalıyız .
1-
Harward Business Rewiev , “ Etkin İletişim” ; Mess yayınlan
, Sf. 130
2-
Age , Sf.130
3-
Richard Webster , İşyeriniz İçin feng Shui , Sf.66-73
4-
Doğan Cücenoğlu ; İletişim Donanımları , basım 2002 , Sf.189
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar