Print Friendly and PDF

SA'Dİ-Yİ ŞİRÂZİ (1213?-1292)



Hzl: Prof. Dr. Mehmet Kanar
İranlı büyük şair ve edip. Tam adı Ebû Abdullah Muşerrifuddin b. Muslih eş-Şîrâzî. Hayatı hakkındaki bilgiler daha çok biyografi tarzındaki eserlerle, kendi kaleme aldığı kitaplardan çıkan bilgi kırıntılarına dayanır. Sa'dî mahlasını Salgurlu Türk Atabeklerinden Ebûbekr b. Sa'd b. Zengî (1203-123l)'den aldı. İlköğrenimini Şiraz'da tamamladıktan sonra Isfahan üzerinden Bağdat'a gitti ve Nizamiye medresesinde okudu. Bunun ardından, bazıları şüphe götürse de, Elcezîre, Suriye, Anadolu, Mısır, Merakeş, Azerbaycan, Belh, Gazne, Pencap ve Gucerat'ı içine alan uzun ve maceralı bir geziye çıktı. Şiraz'a döndükten sonra mahlasını aldığı atabek tarafından kabul gördü ve onun adına 1257'de Bûstan'ı, bir yıl sonra da velihat Sa'd II adına Gulistân'ı yazdı ve bu eserlerle kısa zamanda üne kavuştu. Tüm eserleri külliyat halinde basılan Sa'dî, klasik Fars edebiyatında gazeli doruğa çıkaran şair olarak tanınır. Bilgelik dolu Gülistan ve Bûstan'ı ise yalnız İran'da değil, diğer İslam ülkelerinde de büyük ilgi görmüş, Osmanlıda asırlarca ders kitabı olarak okutulmuş, İranlı olan veya olmayan birçok müellif tarafından bu eserin taklitleri yazılmaya çalışılmıştır.
*          **
Eğitimli ve söz ustası ihtiyar önce düşünür, sonra söyler.
Mümkün oldukça konuşma fazla.
Konuştun mu, iyi konuş.
Geç söylesen de üzülecek ne var bunda?
Önce düşün, konuş sonra.
"Yetti artık!" denilmeden önce, kes.
İnsan konuşmasıyla üstündür hayvandan.
Doğru söylemezsen, iyidir hayvan senden.
*        * *
İddia ile kasım kasım kasılan kimsenin başı sonunda yere düşer.
*        * *
Nasıl önce temel atılır, sonra üstüne duvar örülürse, aynı şekilde önce düşünmeli, sonra konuşmalı.
Çıkışı öncelikli tut girişten. Dene önce erkekliğini, sonra evlen.
*        * *
Kaçma zamanı kalmayınca el, kılıcın keskin yanını tutar.
Umutsuz kaldı mı insan, uzatır dilini.
Köşeye sıkışan kedi saldırır köpeğin üstüne.
* * *
Kardeşim, dünya kalmaz kimseye.
Gönlünü dünyayı Yaratan'a bağla; yeter sana.
Dünya mülküne sırtını verip güvenme.
Çünkü senin gibi nicesini yetiştirip öldürdü.
Temiz canın niyet etmesin bir kez gitmeye;
Ha tahtta ölmüşsün, ha toprakta.
* * *
Nice ünlü toprağa gömülmüş ve yeryüzünde onların varlığından iz bile kalmamıştır.
O ihtiyar ceset toprağa verildikten sonra toprak onu öyle yedi ki geriye kemik bile kalmadı. Nûşinrevan'ın ölümünün üstünden çok geçse de onun kutlu adı hayırla yaşamaktadır.
Ey falanca! Bir iyilik yap ve ganimet bil ömrü; "Filan da kalmadı" denilmeden önce.
* * *
Tür dağı yeryüzündeki dağların en küçüğüdür ama Tanrı katında değeri en fazla olanıdır.
Hiç duydun mu?
Sıska bir bilgin şişman bir aptala dedi ki bir gün:
Zayıf da olsa, arap atı bir tavla dolusu eşekten iyidir.
* * *
İnsan söyleyeceği sözü söylemedikçe, ayıbı da saklı kalır, hüneri de.
Gördüğün her alaca şeyi av sanma. Belki uyumuş bir kaplandır.
* * *
Henüz kök salmaya başlayan bir ağaç sökülebilir bir insan gücüyle.
Bırakırsan bir süre kendi haline, arabayla çeksen sökülmez kökünden.
* * *
Cibilliyetsiz olanı eğitmek kubbe üstünde ceviz durdurmaya benzer. Temeli kötü olan, iyilerin eğitim ışığından etkilenmez.
* * *
Abıhayat yağsa buluttan, söğüt ağacının meyvasını yiyemezsin.
Alçaklarla geçirme zamanını. Çünkü hasır kamışından şeker yiyemezsin.
*        * *
Lût'un eşi kötülerle düşüp kalktığı için, onun nübüvvet hanedanı kayboldu gitti.
Ashâb-ı Kehf in köpeği bir müddet iyi insanların peşinden gittiği için köpekliği terkedip insan oldu.
*        * *
Kaynak: Sa’di-yi Şirâzî’den Öğütler, Prof. Dr. Mehmet Kanar, doguedebiyati-3

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar