SES FREKANSLARI İLE AŞIK DA OLABİLİRSİNİZ, KATİL DE...
ALINTI
Türkiye'nin ilk ses
mühendislerinden Süden Pamir ses frekansları ile neler yapılabileceğini
anlattı, şaştım kaldım.
Ses teknolojileri veya ses mühendisliği deyince
hemen herkesin aklına müzik ile ilgili ses sistemleri geliyordur
herhalde. Peki ses teknolojileri ile terörizmin engellenebileceğini,
nokta ses frekansı atışıyla kusursuz cinayet işlenebileceğini,
istediğiniz kişiyi kendinize aşık edebileceğinizi, bir sırrı itiraf
ettirebileceğinizi veya dünyanın ritmine uyum sağlayabileceğinizi
biliyor muydunuz?
Süden Pamir, Bilkent Üniversitesi İç
Mimari Bölümünü bitirdikten sonra İngiltere'deki SAE kolejinden ses
mühendisliği diploması almış ve Middlesex University'de ses
teknolojileri üzerine master yapmış. Beyoğlu Galatasaray'da kurduğu İletişim
Teknoloji Müzik Akademisi İTM'de de ses mühendisi yetiştiriyor ve müzik
teknolojisi, ses teknolojisi, performans teknolojileri, elektronik müzik ve
ileri kayıt teknikleri gibi dersler veriyor.
"Nedir ses teknolojisi tam olarak?"
oluyor ilk sorum. "Dünyada pekçok alanda kullanılabilen bir teknoloji.
Beynimiz her şeyi elektrik akımlarıyla algılar. Ses frekansı da bir tür elektrik
akımıdır, enerjidir. Bu enerjiyi kullanarak insanların algısını
değiştirebilir, istediğiniz komutla hareket etmesini sağlayabilirsiniz.."
yanıtını alıyorum. Ses teknolojisinin en önemli alt dallarından biri ise
subliminal mesaj. Müziğin veya şarkının içine insanın algı sınırının
dışında bir frekansta söylenmiş mesaj yerleştiriliyor, bu üst bellek
tarafından tanımlanamıyor ama alt belleğe gidiyor. Örneğin bir terörist saldırı
ihbarı alındığında o bölgeye bir müzik yayını yapılabilir Pamir'in anlattığına
göre. Yayınlanan şarkıya frekansı değiştirilmiş olarak "Bu saldırıyı
yapma" gibi bir mesaj yerleştirilirse terörist algıda seçicilikle bu
mesajı farkeder. Duyduğu şeyin ne olduğunu anlamaz ama alt belleği bunu algılar
ve içinden bir ses ona "yapma" demiş gibi gelir. Hatta bunu
kendisine Allah'tan bir mesaj gibi görür. Ancak dünyada ve Türkiye'de bu
tür mesajların toplum güvenliği dışında kullanılması kesinlikle yasak ve
cezası var. Süden Pamir ise yalnızca bir kereliğine İstanbul Teknik
Üniversitesi'nde verdiği bir konferansta öğrencilere konuyu anlatabilmek
için hazırlamış subliminal bir mesaj. "Konferans süresince bir müzik
dinlettim öğrencilere. Müziğin içine 'Suu' diye yalvaran bir sesi
frekansı yerleştirdim. Sunumun sonunda öğrencilere susayıp susamadıklarını
sordum. Şaşkın bir şekilde hepsi çok susadıklarını söylediler." diye
anlatıyor bu tecrübesini.
Pamir'in söylediğine göre kaçak olarak subliminal
mesaj kullananlar var, "Ülkemizde bazı radyo kanallarının bunu
yaptığı tespit edilmiş ama detaylar henüz bilinmiyor. Almanya'da 'Kara Sesin
Radyosu' diye bir kanal var, radikal İslamcılara ait bir frekans.
Subliminal yöntemle aşırı saldırgan, dini içerikli, cihad çağrısı yapan,
uyuşturucu hap kullanmayı komutlayan mesajlar yayıyor. Alman polisi de Türk
polisi de bunu biliyor ama sürekli frekans değiştirdikleri için baş
edilemiyor." diyor. Ayrıca müzik dünyasında da bu tür tehlikeli mesajlar
kullanılıyormuş. Özellikle de bazı heavy metal gruplarının şarkılarında…
11 Eylül saldırılarının bile bu şekilde gerçekleştirildiğini idida eden
uzmanlar varmış. Bu ididalara göre kulelere giren uçaklarda bir terörist bile
yokmuş, saldırı direk pilotların alt bilincine seslenen subliminal komutlarla
gerçekleştirilmiş.
Ses teknolojisinden askeri amaçlı da
faydalanılabiliyor. Peki ses silahı nasıl kullanılıyor? Örneğin nokta atışıyla
bir kişi öldürülebiliyor. Mantık ise son derece basit: Bir insana kalbin atış
hızı olan 10-15 Hz frekans verirseniz, kalbini anında durdurabilirsiniz.
Tıpkı yolda yuvarlanan bir topa onu durdurabilecek güçle baskı yaptığınızda
duracağı gibi. Yani adli bilimlerin en çok tartışılan konularından biri olan
"Kusursuz cinayet işlenebilir mi?" sorusu da ses ile yanıt
buluyor. Ayrıca ses titreşimleri ile bir insana işkence yapmak, onu
çıldırtmak, sorgu masasında itiraf etmesini sağlamak hatta beynini bile
patlatmak mümkünmüş. Nasıl mı? İnsanın algılayamayacağı kadar yüksek frekansta
ses verirseniz kişi acı çekiyor, çünkü kaldıramayacağı kadar yüksek elektrik
akımına maruz kalıyor. İnsanın algılayabileceği ses frekansı ise 20 Hz
ile 20 bin Hz arasında. 20 Hz'nin aşağısını ve 20 bin Hz'nin
yukarısını duyamıyoruz. Peki ya duyum eşiği olan 20 Hz'nin altındaki
seslerin zarar vermeyeceğini mi düşünüyorsunuz? Çok yanılıyorsunuz. Pamir düşük
frekanstaki seslerin neler yapabileceğini şöyle anlatıyor: "Bir bebek
doğduğunda çıkardığı ilk ses 2,5 Hz frekanstır. Eğer bir insana 2,5
Hz frekans verirseniz duygusal olarak ilk doğduğu ana gider ve o korku,
şaşkınlık, boşlukta olma, çaresizlik durumunu yaşar. Doğal olarak ona ne itiraf
ettirmek isterseniz o boşluk anında ettirebilirsiniz. 3,5 Hz kulak
zarının en duyarlı olduğu frekanstır, bu frekansta kulak zarını
patlatabilirsiniz."
Gittiğimiz konserler güvenli midir acaba sorusu
geliyor ister istemez akla! Pamir de bu soruyu bir Sezen Aksu konserinde
yapılan büyük hatadan söz ederek yanıtlıyor. "Bas
hoparlörler hemen protokolün karşısına sahnenin önüne konmuştu. Bu
hoparlörlerden 10-15 Hz bas ses verilir. Protokole de genelde orta
yaşlılar ve yaşlılar oturur, kalpleri de genç birinin bile hayatını tehlikeye
sokabilecek bu 10-15 Hz frekansa karşı o kadar yakın mesafede uzun süre
dayanamaz. Sözünü ettiğim Sezen Aksu konserinde ilk 5. dakikada tüm protokol
konser alanını terketmişti. O hoparlörleri yanına yaklaşılsın ya da
dinleyicilerin dibine konsun diye yapmıyorlar ki, arada biraz mesafe olacağı
düşünülüyor."
Ses frekanslarıyla yapılabilecekler bu kadarla sınırlı
değil. Süden Pamir York Üniversitesi'nin otistik çocuklar üzerine
yaptığı çalışmadan da söz ediyor: "Çocuğa elini kaldır dediğinde
kaldırmasını sağlayan şey, beyinde bu komutu gerçekleştiren elektrik akımın
oluşmasıdır. Bu oluşmuyorsa elini kaldıramaz. Çalışmalarda çocuklara kolunu
kaldırmalarını sağlayacak elektrik akımını yaratan güçte frekans göndererek
hareket edebilmelerini sağladılar. Şimdi zeka geriliği üzerine de aynı
çalışmayı yürütüyorlar." Acaba ses frekanslarıyla beyne istenen her
komutun yüklenebilmesi mümkün mü? Evet, pek çok şey yapılabiliyormuş. Mesela
artık teknolojik olarak kokulu film yapmak mümkünmüş: "İnsan kan
kokusunu duyduğunda burnuna gelen koku molekülleri beynin koku ile
ilgili bölümünde elektriğe çevrilerek o şekilde algılanıyor. Aynı tür ve
frekansta bir elektrik akımını ses titreşimi olarak dışarıdan da gönderirseniz
kişiye kan kokusu almış hissi uyandırabilirsiniz, bu bir beyin yanılsamasıdır,
psikoalgıyla alakalıdır." diye açıyor konuyu Pamir.
Ses teknolojileri suç olaylarında da kullanılabiliyor.
ABD'de özellikle banka soygunlarında faydalanılıyor bu bilimden. Örneğin polis
soyguncu ile telefon temasına geçtiği anda ses mühendisleri telefondaki sesten
kişinin bankanın neresinde, hangi odasında olduğunu tespit edebiliyorlar. Bir
sesin metale, tahtaya, plastiğe, duvara veya herhangi başka bir maddeye
çarptığında verdiği yankı birbirinden farklı. Sesin yankılanış biçimine göre
bulunduğu odanın büyüklüğünü de tespit etmek hatta odanın şeklini, kaç
köşesinin olduğunu tanımlamak da mümkün. Dolayısıyla suçlunun sesinden hangi
tür eşyaların bulunduğu, hangi büyüklük ve şekilde bir odada olduğu tespit
edilebiliyor. Bunun için kullanılan bir bilgisayar programı da varmış ki
Pamir bu programla Tataristan'dan bir opera binasının çizimlerini bile
yapmış, "175 hoparlörün binanın nerelerine
yerleştirilirse mükemmel ses düzeneğinin sağlanabileceğini hesapladım. Pahalı
bir teknoloji de değil, 4-5 bin dolar değerinde." diyor. Ses frekansları mimari
ve dekorasyonda da kullanılıyor. Pamir'in bu konuda yaptığı bir çok iş
var. Mesela iş adamlarının gittiği, üst düzey ihale toplantılarının
yapıldığı bir restorantta, seslerin toplantı masasının dışına çıkamadığı bir
düzenek yapmış. Masada konuşulanları yalnızca masadakiler duyabiliyor. İki adım
ötedeki başka biri masada konuşulan hiçbir şeyi duyamıyor. Bu türlü
düzeneklerin genel sistemi ise şu: "Bir sesi yok etmek isterseniz onu
kendi molekül yapısının zıttı aynı frekansta başka bir ses ile
çarpıştırırsınız ve mevcut ses enerjisini yok ederek ısıya
dönüştürürsünüz. Zaten bu sistem olmasa kimse uçağa binemezdi. Çünkü uçak
motorlarının sesi tahammül edilemeyecek kadar yüksektir. Uçakta bu sesler
birbirleriyle çarptırılarak kendilerini yok ederler. Bu sistem ile
pencereleriniz açık olsa bile evinizde gürültüden uzak huzurlu bir ortam
yaratabilirsiniz."
Türkiye'nin ilk ses mühendislerinden olan Pamir'in
yaptığı başka ilginç işler de var. Mesela Ayvalık'ta bir açık hava
diskosuna müzik sesinin dışarıdan duyulamayacağı bir düzenek yapmış. Ses
çizilen sınırdan öteye çıkamıyor, başka bir ses frekansı ile karşılaştırılıp
yok ediliyor. İstenirse bir odanın içinde bile belli bir çizgiden sonrası
sessiz yapılabiliyor. Pamir bir okulun spor salonunu hem spor hem konser için
uygun hale de getirmiş. Çift kullanımlı yani. Çünkü basketbol oynarken yankıya
ihtiyaç var ama konserlerde yankı olmaması gerekiyor. Açıkhava konserlerinde de
yalnızca müziğin duyulabileceği bir ses kalitesi sağlamak mümkün ses
teknolojileriyle. "Gereksiz, gürültü olarak algılanan sesleri yok edip,
insanın algısını düzelten, müziğin daha net algılamasını sağlayan frekanslar
kullanıyoruz. MTV bu konuda çok ileri. Açıkhava konserleri düzenliyor ve
ses alanda stüdyo kaydı gibi duyuluyor." diye anlatıyor. Tübitak'ın
da böyle bir deneyi olmuş. Ses frekanslarıyla iki alüminyum levhayı birbirinden
ayır. Mısır piramitlerinin de ses ile yapıldığını iddia eden bilim
adamları varmış. Taşların ses ile kaldırılıp yerleştirilmiş olabileceğini
düşünüyorlarmış. "Ses kötü amaçlarla kullanılabilir rahatlıkla değil
mi?" diye soruyorum. "Zaten York Üniversitesi'nin
çalışmalarını internetten okuduğumda çok korktum, ya başkaları da okursa diye.
Çünkü yazılanlar iyi niyetli kişilerce bile laboratuvar koşulları dışında
denense inanılmaz kötü sonuçlara sebebiyet verebilir." diye yanıtlıyor.
Ama frekanslar insan üzerinde iyi amaçlarla da
kullanılabiliyor.. "Türk Sanat Müziği makamlarının hiçbiri
bilinçsiz yapılmış değildir." diyen Pamir şöyle devam ediyor: "Dünyanın ve insanın bir ritmi vardır, makamlar
da bu ritme uygun yapılmış ki dinleyen iyi hissetsin, şifa bulsun, mutlu olsun
diye. İhtiyacımız olan frekanslar belirlenerek yapılmış o makamlar. Doğru
zamanda dinlenirse iyileştirici etkileri bile olduğu artık bilimsel olarak
dünyanın değişik üniversitelerinde yapılan araştırmalarla kanıtlandı
biliyorsunuz. York Üniversitesi makalelerinden her saat diliminin bir ritmi
olduğu ve o saat diliminde bulunan ülkelerin ritminin aynı olduğu, o ritm
dışında davranan insanın hastalığa, başarısızlığa, uyumsuzluğa
sürüklenebileceğini okumuştum."
Peki ritm dışına nasıl çıkılıyor?
Pamir'e göre geç kalkıp geç yatmak en
önemli ritm bozma unsuru. Gandarva Veda diye Hindistan'a ait bir dinleti
varmış. Gandarva Veda CD'lerinin içinde çeşitli ses frekansları bulunuyor ve
hepsinin de dinlenmesi gereken saatler üzerinde belirtiliyormuş. "Eğer o
saatte dinlerseniz dünyanın ritmine göre akort oluyorsunuz. Örneğin uyku
saatinde uyku frekanslarını dinlerseniz hemen uyuyorsunuz. Gandarva Veda
araştırmaları üzerine Amerikan Maharishi Üniversitesi'nde bir kürsü bile
var. Ünlü besteci Schuman da dünyanın ritmini hesaplamış ve bestelerini
o ritme uygun olarak yapmış." diye açıyor konuyu Pamir. Hatta günümüzde de
dünyanın ritminin büyük kulüp ve diskolar tarafından bilinçli bir şekilde
kullanıldığını belirtiyor. "DJ'lik dediğiniz meslek bu zaten. Neyi
hangi saatte dinleteceğinizi bilirseniz daha çok para kazanırsınız, mekanınız
dolup taşar." Diyor.
Gürültü kirliliğinin de insanı olumsuz yönde
etkileyeceğini söyleyen Süden Pamir, bunun nedenini şöyle açıklıyor: "Çünkü kulağın duyduğu tüm sesler beyne iletiliyor.
Gerçi insan yalnız konsantre olduğu sesi duyar ama diğer sesler de beyne
iletiliyor aslında ve yorgunluğa yol açıyor. Beyni boşaltmak gerekiyor bu
yüzden, toprakta çıplak ayak yürümek, doğa yürüyüşleri yapmak iyi gelir. Bence
okullarda gürültünün emilmesi için düzenekler kurulmalı. Böylece öğrenci yalnız
öğretmenin sesine konsantre olur ve daha uzun süre konsantrasyon
sağlayabilir." Ses
frekanslarının özelliklerinden dolayı duaların da Arapçasından okunursa etkili
olacağına inandığını söyleyen Pamir, Arapça'nın çok zengin bir frekans
yelpazesine sahip olduğunu belirterek, kelimelerdeki seslerin yan yana
geldiğinde çok olumlu etkiler bırakacak şekilde düzenlenmiş olduğuna dikkat
çekiyor. "Ama duaları sesli okumak lazım.
Ben Yasin suresini okuduğumda zangır zangır titrerim." diyor.
"Bir
insanı ses frekanslarıyla aşık etmek de mümkün müdür?" sorusu geliyor aklıma. Pamir'in
verdiği aşık etme, daha doğrusu kişinin duygularını harekete geçirme frekans
tarifi ise şöyle: "Önce aşık etmek istediğiniz
kişinin konuşurken kullandığı baskın frekansı bulmanız gerekir. Bu frekanstan
daha yüksek bir frekans kullanarak onu etkileyebilirsiniz. Örneğin kişinin
baskın frekansının 300 olduğunu düşünelim. Ve onunla birlikteyken duygularını
canlandıracak bir müzik çalmak istiyorsunuz. Çalacağınız müziğin 300 frekansın
üzerindeki frekanslarından tek basamaklı olanların gücünü düşürüp çift
basamaklı olanları baskın hale getirirseniz o kişinin etkilenme kapasitesi
artar. Belki bu şekilde o an karşısında bulunan kişiye aşık olabilir."
Dünyada politikacıların daha etkili konuşabilmeleri
için özel ses sistemleri olduğundan da söz eden Pamir, bas sesler ön plana
çıkarıldığında politikacı çok güçlü, bir sahne sanatçısı da doğa üstü muhteşem
bir varlık gibi hissettirilebiliyor.
"Şu an Japonya'da kıyamet günü Mikail
tarafından üfleneceğine inanılan sur sesi yapılmaya çalışılıyor, bu nasıl bir
şey olur sizce?" sorusuna da Pamir'in verdiği yanıt şöyle:
"Bence insan sesine yakın bir ses olur
çünkü insanı en çok etkileyen ses kendi sesine yakın seslerdir. Mesela ney
muhteşem bir alettir, adeta insan nefesinden üretilmiş gibidir."
Kaynak:
http://www.teknokulis.com/Yazarlar/urun_dirier/2013/08/19/ses-frekanslari-ile-asik-da-olabilirsiniz-katil-de
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar