ŞEYH SÂFÎ KİTAPLARI
“ Birbirinize Hazret-i Muhammed salla’llâhu
aleyhi ve sellem ve Hatice radıya'llâhu anh gibi gönül bağı ile bağlı olun.” (6a Şeyh Sâfî Vasiyetnâmesi)
Şeyh Safiyüddin İshak Erdebili
Şeyh
Safiyüddin İshak Erdebili (d. 1252 - ö. 1334 Erdebil), Safevi Hanedanına ismini
veren kişidir. Kendisi Kuzey İran'da bulunan Gilan vilayetinde ikamet eden, 13.
yüzyılın büyük bir sufisi olan Şeyh Zahid Gilani'nin
damadı ve halefidir. Şeyh, oğluSadreddin Musa (1334-1391),
onun oğlu Hoca
Alaaddin Ali (1391-1429), onun oğlu Şeyh
İbrahim (1429-1447), onun oğlu Şeyh Cüneyd (1447-1460) ve
onun oğlu Şeyh Haydar (1460-1488) yolu
ile, Safevi Devleti'nin kurucusu Şah İsmail'in atasıdır.
Safiyüddin
İshak'ın kökeni belli olmamakla birlikte Fars, Kürt ve Türk
olduğu yönünde çeşitli rivayetler vardır. Bazı tarihçiler Safiyüddin
İshak’ın, bildiğimiz en eski atası olan Erdebil ve civarını yöneten Firuzşah'a
dayanarak Kürt olduğunu söylerler.
Şeyh Zahid Gilani’nin, Safiyüddin’e “Pīr-i Türk” şeklinde hitap ettiğine dayananlar ise onun Türk olduğunu söylerler. Zeki Velidi Togan, Safiyüddin Safi Kürt olsa dahi soyunun Şah İsmail zamanında tamamen Türkleşmiş olduğunu söylemektedir.
Şeyh Zahid Gilani’nin, Safiyüddin’e “Pīr-i Türk” şeklinde hitap ettiğine dayananlar ise onun Türk olduğunu söylerler. Zeki Velidi Togan, Safiyüddin Safi Kürt olsa dahi soyunun Şah İsmail zamanında tamamen Türkleşmiş olduğunu söylemektedir.
Yine
soyunun Şia’nın 12 İmam’ından yedincisi olan Musa Kazım’a dayandığı da, muhtemelen Şeyh
Hoca Ali (1391-1429) veya Şeyh Cüneyd (1447-1460)
dönemlerinde başlayan Şia eğilimi
sonucunda çıkarıldığı düşünülmekte ve şüpheyle yaklaşılmaktadır.
Safiyüddin
Safi iyi bir eğitim görmüş, etkileyi bir dini önder olmakla beraber, sadece alt
ve orta sınıfı değil, zamanın Mogol hükümdarlarını da etkisi altına almış,
onlardan da hürmet görmüştür. Şeyh’in Moğol Hükümdar’larının elinden birçok insanı kurtardığı
anlatılagelir.
Safiyüddin
Safi, 13. Yüzyılın önde gelen sufilerinden olan Şeyh Zahid Gilani’nin
(1216 – 1301) en parlak öğrencisidir. Hocası, Şeyh Zahid Gilani kızı Bibi
Fatıma’yı, Safiyüddin İshak’a vermiştir. Safiyüddin İshak da,
Şeyh’in ikinci büyük oğluna bir önceki evliliğinden olan kızlarından birini
nikahlayarak akrabalık bağını sağlamlaştırmıştır. Süregiden bu tarz evlilikler,
soyları neredeyse bir haline getirdi.
Şeyh
Safiyüddin Safi döneminde, Safeviye Tarikatı saygınlığını
ve popülerliği oldukça artmış, Azerbaycan, Şirvan, Anadolu, Diyarbakır, Irak
yöresinden birçok insan, Safiyüddin Safi’ye bağlanmak için Erdebil’e gelmişlerdir. Bir tarihi kayıta göre, Erdebil’e gelen
yollardan sadece birinden 3 ayda 13 bin kişinin tekkeye gelmiştir.
Şeyh
Safiyüddin'in Farsça eserleri olmasına rağmen Kürtçe'yle benzelikler gösteren bir şiir dili kullandığı bir
eseri mevcuttur. Şeyh Safiyüddin'in şiirlerinin ancak çok azı günümüze
ulaşmıştır. Eserleri eski Farsça ve Tatice yazılmış,
günümüzde dilbilimi olarak öneme sahiptir, örneğin Safiyüddin İshak'ın en
önemli dini eserlerinden biri olan; Dobayti (Çift Beyitler)
eski Tati
Dili ve Farsça dilbilgisi açısından bilgiler veren önemli bir eser
konumu taşımaktadır.
Hac
farizasını yerine getirdikten sonra 12 Eylül 1334’de Erdebil’de ölmüştür.
Yerine, şeyhliği 57 yıl sürecek olan ikinci oğlu Şeyh Sadreddin Musa (1305-1391)
geçmiştir.
Safevi Devleti kurucusu İsmail Safevi ile
karışıtırılmamalıdır.
(Safev’îyye veya Safevî
Tarikatı), 14. yüzyılda mistik Safiyüddin İshak tarafından Güney Azerbaycan Erdebil'de kurulmuş bir sufi tarikat.
Döneminde Doğu Anadolu, İran Azerbaycanı ve Güney Kafkasya'da büyük bir siyasî
öneme sahip olan bu İslâmî tarikat, 16. yüzyılın başında kurmuş olduğu ve
tarihte ilk kez Şiî Onikiciliğini resmî mezhep
olarak kabullenmiş olan Safevî Devleti ile tanınmıştır.
Safevîler adını ataları Şeyh Safiyüddin
İshak-ı Erdebili’den alır. 1252 yılında doğan Ebul Feth Şeyh Safiyüddin
İshak-ı Erdebili’nin soyu Oniki İmamların yedincisi olan
İmâm Musa ibn Cafer el
Kâzım’a dayanır. Şeyh Safi’nin babası Firuz Şah Zarrin Kolah Sincan’dan Erdebil’e göç etmiş ve bundan dolayı da Şeyh
Safî’ye "Erdebilî"lâkabı verilmiştir.[3]
Erdebil'de
büyümüş olan Safî ûd-Dîn İshak, Şiraz gezintisinden sonra Gîlân'da yerleşmiş ve burda Şeyh Zahîd Gilânî'nin
müridî olmuştur. Daha sonra Şeyh Zahîd Gilânî'in
kızı Bibi Fatıma ile evlenerek Zahidîlik Sufî tarikatının baş müridî olan Safî ûd-Dîn İshak, 1291'de Şeyh Zahîd Gilânî'in
ölümünden sonra tarikatın başına geçmiştir[4]. O zamandan beri,
tarikat "Safev’îyye" olarak tanınmıştır.
Şeyh
Safî vefat edince (1334)
yerine oğlu Sadr ed-Dîn Mûsa posta
oturmuş, Sadr ed-Dîn Mûsa zamanından
itibaren Osmanlı padişahları her yıl, Erdebil’e çerağ akçesi adı altında kıymetli hediyeler göndermeye
başlamışlardı.
Sadr ed-Dîn Mûsa’nin vefâtından sonra
(1392)
oğlu Hoca Alâ ad-Dîn Ali posta oturmuş, bu görevi 37 yıl sürdürmüştür. Bâtınîliği tarikata sokan
kişi olmuştur. Hoca Alâ ad-Dîn Ali, Timur ile
görüşerek Şam’daki Yezidiler'i kırdırtmış, köyleri ve arazileri vakıf olarak Safevîler'e bağışlatmıştır. Timur’un Anadolu’dan getirttiği 30 bin kadar esiri müridleri arasına
katmıştır.
Safev’î
Tarikatı, muhtemelen Hoca Alâ ad-Dîn Ali’nin zamanında Anadolu’ya yayılmıştır. Yaygın olan kanıya göre Hoca Alâ ad-Dîn
Ali, Safev’î Tarikatı'nı Bursa’da
bir aralık ekmek satarak geçindiği için “Somuncu Baba” lâkabıyla da tanınan
ve daha sonra Hacı Bayram-ı Veli'nin mürşidi olacak olan “Şeyh Hâmid Hâmid’ûd-Dîn-i Veli”
vasıtası ile Anadolu’ya girmiştir. Hoca Alâ ad-Dîn Ali hacdan
dönüşte uğradığı Kudüs’te 1429 yılında vefât etmiştir.
Safev’îlik'inin
liderliğini 1429-1447 yılları arasında Hoca Alâ ad-Dîn Ali'nin oğlu Şeyh
İbrahim üstlenmiştir. Zamanında tarikat çok güçlenmiş ve zenginleşmiştir. Onun
da 1447 yılında vefâtının ardından, Şeyh Cüneyd tarikatın başına
geçmiştir.
Şeyh Cüneyd'in tarikat başkanlığı
döneminde, Karakoyunlular'ın koruması altında
olan Safevîler büyük sayıda Azerbaycan ve Anadolu Türklerini Şiîliğe çevirmeye başlamışlar .
Bu şiî Türkler, genelde başlarına kırmızı başlıklar giydikleri için tarihi Kızılbaş adını almışlardır.
Şeyh Cüneyd, posta oturuncaya
kadar Erdebil Şeyhleri siyasetle ilgilenmez sadece dinsel işlerle uğraşırlardı.
Bunun için hükümdarlardan bile saygı görürlerdi. FakatŞeyh Cüneyd Safevi Şeyhi
olunca dinsel otoriteden güç alarak hükümet kurma hevesine kapıldı.[8] Bundan sonra Şeyh Cüneyd'in etrafında toplanan
müridler savaş etmek için silahlanmaya başladılar ve böylece ileride kurulacak
olan Safevî Hanedanı'nın
temelleri onun zamanında atılmış oldu. 1460 yılında Şeyh Cüneyd'in ölümü ile
oğlu Şeyh Haydar başa geçti.
Tâc-ı
Haydar adı verilen On İki İmam anısına
tasarlanan on iki kırmızı şeritten oluşan ve daha sonra Kızılbaş adı da verilen taraftarlarının giydikleri başlığın
mucîdidir. 1488 yılında Şirvan ile giriştiği savaşta öldürüldü.
1488
yılından, Uzun Hasan'nın
torunlarından Akkoyunlu hükümdârı Rüstem (1493 - 1497) tarafından
öldürüldüğü tarih olan 1494 yılına kadar, tarikatın önderliğini Şah İsmail'in ağabeyi Sultan Ali Mirza Safevî üstlenmiştir. Daha sonra
ise 1499 yılına kadar gizlenmek zorunda kalan Şah İsmail tarikatın başına
geçmiştir.
Anadolu,
Suriye, ve Irak'taki Kızılbaş adı verilen destekçilerinin sayesinde 1501
yılında Safevî Hanedanı'nı
kurmayı başarmıştır.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Safevilik
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar