Print Friendly and PDF

Şiir vakti




ای ساربان
در بستن پیمان ما ، تنها گواه ما شد خدا
تا این جهان ، بر پا بود ،این عشق ما بماند به جا
ای ساربان کجا می روی ؟ لیلای من چرا می بری ؟
ای ساربان کجا می روی ؟ لیلای من چرا می بری ؟

تمامی دینم به دنیای فانی، شراره عشقی که شد زندگانی
به یاد یاری خوشا قطره اشکی ، به سوز عشقی خوشا زندگانی
همیشه خدایا محبت دلها به دلها بماند ،بسان دل ما
که لیلی و مجنون فسانه شود حکایت ما جاودانه شود

تو اکنون ز عشقم گریزانی غمم را ز چشمم نمی خوانی
از این غم چه حالم نمی دانی
پس از تو نمونم برای خدا تو مرگ دلم را ببین و برو
چو طوفان سختی ز شاخه ی غم گل هستی ام را بچین و برو
که هستم من آن تک درختی که در پای طوفان نشسته
همه شاخه های وجودش ز خشم طبیعت شکسته

ای ساربان ای کاروان لیلای من کجا می بری ؟
با بردن ، لیلای من ، جان و دل مرا می بری. ای ساربان کجا می روی ؟ لیلای من چرا می بری ؟
ای ساربان کجا می روی ؟ لیلای من چرا می بری

Ey Sârebân(Ey Kervancı)
Ey kervancı, ey kervan!
Leyla’mı nereye götürüyorsun,
Leyla, canım ve yüreğim olduğu halde?
Ey kervancı,
Leyla’mı niçin götürüyorsun,
Birbirimize yalnızken verdiğimiz sözlere Tanrı şahitken?
Ve aşkımızın karar kılmadığı hiçbir yer yokken?

Ey kervancı,
Leyla’mı nereye götürüyorsun,
Ey kervancı,
Leyla’mı niçin götürüyorsun?

İnancımın tamamı geçici dünyaya dair,
Aşkın kıvılcımları yaşamın kendisi olmuş!
Oysa yarin hatırası aşkın bir damlasından bile güzeldir.
Aşık olmanın ateşi yaşamdan daha özgedir!

Tanrım kalplerdeki sevgiyi daima o kalplerde bırak,
Benim kalbimde bıraktığın gibi
Ve
Leyla ile mecnun efsane oldular,
Oysa bizim hikayemiz sonsuzluğa erişti!

Sen şimdi aşkımın tek göstergesisin,
Hüznümün, güzümden okunmayan hali.
Bu hüznün elinden hangi hallerdeyim bilmiyorsun,
Senden sonra var olmadım ben tanrı biliyor,
Kalbimin yapraklarını gör ve git!
Tufan gibi inşa et hüznün dallarını,
Gül idik, gülleri derip git.
Ki ben gül ağacıydım,
Tufanın ayakları dibinde oturan…
Vücudunun bütün dallarını,
Tabiatın hışmıyla kır!

Ey kervancı,
Leyla’mı nereye götürüyorsun,
Ey kervancı,
Leyla’mı niçin götürüyorsun?
Şeyh Sâdi Şîrâzî


ey sârebân, ey kârevân, leylâ-yi men kocâ mî berî
bâ borden-i, leylâ-yi men, cân u dil-i merâ mî berî
ey sârebân kocâ mî revî leylâ-ye mân çerâ mî berî
der besten-i peymân-e mâ tenhâ govâh-e mâ şod hodâ
tâ în cehân ber pâ boved in aşk mâ bemâned be câ
ey sârebân kocâ mî revî leylâ-ye mân çerâ mî berî
ey sârebân kocâ mî revî leylâ-ye mân koca mî berî
temâmî-ye dînem be donyâ-ye fânî
şerâr-i aşkî ki şod zendegânî
be yâd-i yârî hoşâ katre eşkî
be sûz-e eşkî hoşâ zindegânî
hemîşe hodâ yâ mehebbet-i dilha
be dilhâ bemâned besân-e dil-i mâ
ki leylî u mecnûn fesâne şeved
hikâyet-i mâ câvidâne şeved
to eknûn ze aşkem girîzânî
gamem râ ze çeşmem nemî hânî
der in gam çe hâlem nemî dânî
pes ez tô nebûdem berâye hodâ
to merg-e dilem râ bebîn u berû
çû tûfan sehtî ze şâhe-i gam
gol-e hestîem râ be-çîn o berû
ki hestem men ân direhtî
ki der pây-e tûfân nişesti
heme şâhehâ vucûdeş
ze heşm-e tebiet şikeste




Bu dünyada, senden gayri
Başka kimim var
Sana gelen, bana gelsin
Gadan ben alım
Bir allahım, birde sensin
Beni yaşatan
Sana gelen, bana gelsin
Kadan ben alım

Bu kar boran, yaz'a döner
Acılar tükenir, biter
Sil gözünü ağlama, yeter
Sana gelen, bana gelsin
Kadan ben alım
Ağlama, ağlama, ağlama
Sus, ağlama

Senden gayri, gidecek
Bir yerim mi var
Ferman eyle, bu gönlüme
Kadan ben alım
Bir allahım, bir de sensin
Başka kimim var
Sana gelen bana gelsin
Kadan ben alım
Bir şeyhin, yetiştirdiği müridine şöyle dediğini duydum: “İnsanlar rızka bağlandıkları kadar, rızık sahibine de bağlansalardı yaratılışça meleklerin üstüne çıkarlardı.”
Ana karnında bir cenin iken,
Rabb’in seni asla unutmadı.
Sana ruh, akıl, beden, düşünce,
Görüş, bilgi, anlayış, güzellik ve huy verdi.
Hepsi de birbirinden hünerli,
Eline on parmak, omzuna iki kol dizdi.
Ey cimri insan! Bunlara rağmen
Rabb’in rızkını unutacak mı sanıyorsun!

Sadî Şirâzî ,Gülistan: Yedinci Hikâye

Çocuk düşerse ölür çünkü balkon
Ölümün cesur körfezidir evlerde
Yüzünde son gülümseme kaybolurken çocukların
Anneler anneler elleri balkonların demirinde

İçimde ve evlerde balkon
Bir tabut kadar yer tutar
Çamaşırlarınızı asarsınız hazır kefen
Şezlongunuza uzanın ölü

Gelecek zamanlarda
Ölüleri balkonlara gömecekler
İnsan rahat etmiyecek
Öldükten sonra da

Bana sormayın böyle nereye
Koşa koşa gidiyorum
Alnından öpmeye gidiyorum
Evleri balkonsuz yapan mimarların
1957-Yaz

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar