TÜRK KELİMESİNDEN NİYE RAHATSIZ OLUYORLAR
Günümüzde “Türk” mefhumu karşısında bazı
insanların antipati duyuyor olmasının arkaplanı nedir? Diye bir soru ile
karşılaşırız.
Cevabı Avrupa(lı) dır.
Gençliğini görür mü bilemeyiz, yeni
teşekkül ettirilen Avrupa Birliği denilen büyük organizasyona Türkiye’ninde
girmek için verilen sözleri taahhütleri vardı. Bazılarını umum olarak
duyduk. bazılarının ise sır şeklinde
muhafaza ediliyor zannediyoruz. Bu sırlardan biri de olsa olsa “Türk”
kelimesinin devlet yapısından ihraç edilmesidir.
Niçin?
Avrupa, tarihi ve düşüncesi itibarıyla
kültüründe daha önce nefret duyduğu,
nefretini bir türlü gidemediği,
bu devlete nasıl barışık olabilir. Onu nasıl sindirebilir.
Avrupa Birliği’nin, “Hristiyan Birliği”
olduğunu hepimiz biliriz. İçlerine Türk gelirse eski kabus günlerini nasıl
unutabilecek?
Zor bir meseledir.
Bu nedenle Türkiye’nin Türklükten
vazgeçmesini sağlamalı ve bu şekilde açık saha oyuncusu yapmalıdır. Bazıları zannediyor ki Türk kelimesi Türkiye
devleti içerisinde bulunan azınlıkların istekleridir. Onlarda isteklerimiz
kabul ediliyor vehmine kapılıyorlar. Bu
duruma bu yönden bakanlar aldanıyor demek lazımdır .
Türk kelimesini kaldırmak yapılan en büyük yanlıştır. Ne yaparsak yapalım
Avrupalı Türk kelimesine karşı her zaman teyakkuzda olmuş, sevmediği gibi
ayrıca nefret etmiştir.
Öyleyse sorun nerede?
Sorun Türk kelimesinin karşılığının bizdeki
gibi Avrupa’da da aynı şeyi mi karşılıyor olduğuna bakmak gerekir. Durum
ise çok farklıdır.
“Türk”
kelimesi Avrupa’da eşittir “İslâm” demektir. “Arap” millet ve ferd olarak Avrupa’da
İslâm’ı temsil edememiştir. (Endülüs Devleti dahi izini istenilen manada
Avrupa’da bırakamadı.) Yani İslâm’ın
temsilcisi olmak başarısı yalnızca “Türkler”e verilmiş bir luffu ilâhidir.
Bugünde hala bu mevzun geçerlidir.
Prof. Dr. Hüseyin YAŞAR Beyefendi eserinde
Avrupa kültüründe Kur’ân-ı Kerim yargısı için şu notu düşmesi Türk kelimesinin
haiz olduğunu önemin göstergesidir.
Almancaya
Kur'ân'ın ilk çevirisi Salomon Schweigger tarafından yapıldı. "Muhammed'in
Kur'ân'ı, bu Türk Kur'ân'dır" 1 anlamına gelen tercüme
Nürnberg'de 17. yüzyılın başlarında basılmıştır. Kadınlar kilisesi vaizi olan
Schweigger, Avusturya'nın Habsburg hanedanı yönetiminde İstanbul'a atanan ilk
büyükelçilik kafilesine görevli vaiz olarak katılmış, İstanbul'da üç yıl ikamet
etmiştir. Bu esnada İtalyanca bir tercümeye muttali olan Schweiggerki bu
çeviri ilk Latince Kur'ân çevirisinden İtalyancaya adapte edilmişti, sonra onu
Almancaya çevirmiştir. 2 İlk
Almanca çevrinin farklı versiyonu da Johann Andreas Endter - Wolfgang Endter3
kardeşler tarafından piyasaya sürülmüştür. 17. yüzyılın önemli Kur'ân
çevirilerinden biri de Fransız Andre Du Ryer'in 4 tercümesidir.
5(sh.26)
18. asrın son çeyreğinde
piyasaya çıkan Almanca çeviri M. David Friedrich-Megerlin'e aittir. "Türk
Kutsal Kitabı veya Türk Kur'ân'ı" 6 adındaki bu eserin çevirmeni
Stuttgart doğumlu doğu bilimci Megerlin, yirmi yıl îlâhiyat eğitimi görmüş,
doğu dillerini öğrenmiş, 1152/1739'da doktorasını verdikten sonra, önce
Baden-Würtemberg'te, sonra da Maul bronn'da profesör olarak çalıştıktan sonra
bu görevini Frankfurt/am Main'da devam ettirmiş, 1192/1778'de aynı şehirde
ölmüştür. 7 Almanca orijinal Kur'ân metninden ilk çeviri olan bu
çalışmanın amacı Türkleri Avrupa'dan, Balkanlardan kovmaktır.8
(sh:29)
Dipnotlar
[1] Alcoranus
Malıometicus, Das İst der Türken Alcoran, Nürnberg, 1616.
2 Hüseyin Yaşar, Avrupa ve Kur'ân, 170-173.
3 al-Koranum Mohamedanum, Nürnberg, 1659.
4 l’Alcoran de Mahomet, Paris, 1647.
5 Hüseyin Yaşar, Avrupa ve Kur'ân, 297-298.
6 Die türkische Bibel oder des Korans, Frankfurt a/M, 1772.
7 Enay, 116;
Pfannmülle, 122.
8 Hüseyin Yaşar, Avrupa ve Kur'ân, 183-188.
Kaynak: Prof. Dr.
HÜSEYİN YAŞAR, Hıristiyan Dünyasında Kur'ân Karşıtı Söylemin Tarihsel Kökleri,
İz.Yay., 2010, İstanbul
Avrupalı her zaman Türk’ten korkmuştur ve
hala korkar. Çünkü onların genlerinde
yüzyılların yeleştirdiği kültürel korku çıkacak gibi değildir. Onlar Darwin’e inanırlar. Evrimin korkusunu
yenmek çok ta kolay değildir. Onlar bu
konuda hastadırlar.
Bu baskıyı hisseden bir garip düşünce
yapısı Avrupalıyı memnun edebilmek için nerde bir “Türk” kelimesi varsa
kaldırmak istiyor. Ancak yapılan
yanlışların faturası ağır olabileceğini unutmamak gerekir.
Peki ne oluyor?
Olan bir şey yok. Aslında olan insanların
aldatılması belli bir müddet oyalanmasıdır.
Kısa bir zaman önce haberlerde cumhuriyet nişanından T.C. ve
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün
kaldırılmasıdır. Bunun devamında gelecek
olan belki devletin adının değiştirilmesi olabilir. O zamanda
“Anadolu” diyerek devletin adını mı değiştirecekler………….
Türkiye Cumhuriyeti adından vazgeçilmesi
demek ileride devlet sisteminde İslâm dininden ileride vazgeçileceğinin de
işareti olabilir.
Tekrar edecek olursak Laik bir devlet olan
Türkiye Cumhuriyeti, Avrupa’yı niçin bu
kadar rahatsız ediyor? Çünkü Avrupa’nın geninde Türk’e karşı duyduğu Bin yıllık
bir dehşetin indirdiği korkuyu korkuyu yenemeyişidir.
Günümüzde milletlerin bireyselleşmesi ve
bağımsızlaşması sorunları ve projeleri bitmiştir. Milletlerin asıl sorunu refah seviyesini yüksek
seviye çıkarmaktır. Refah seviyesi düşük
düzeyde kalan devletler bu komplo uygulamalar ile kendilerini meşgul ederek
zaman kaybediyorlar. Sonuç olarak geçmişini unutanın geleceğini yoktur.
Aşağıda konuya ışık tutacak alıntıları
veriyorum.
İhramcızâde İsmail Hakkı
25-02-2013
-HaberTürk –Öteki Gündem
-HaberTürk –Öteki Gündem
Kâfirle çatışmayı göze alana Türk denir. “İsmet
Özel”
Mustafa Kemal’in Sakarya Harbinden sonra
dini içerikli gazilik ünvanını istemesi Türklerin
başına geçmek istemesidir. “İsmet Özel”
Avrupa’da İslamı tercih edene “Türk oldu”
denmiştir. Her Türk Müslümandır. Her Müslüman Türk değildir. Türklükten çıkan
İslâmdan çıkar.
Batıda “Türk değilim diyen” Müslüman
değildir, anlaşılır. Aytunç Altındal
[Varlığım Türk varlığına armağan olsun”u
kaldırmak ile Müslümanlara armağan etmiyorum demek manasına gelebilir.]
Dünyada dini ve milliyeti aynı olan
Türklerdir. “İsmet Özel”
Hakimiyet bilâ kaydu şart milletindir.
Milleti hakime denilen İslâm Milleti temsilcisi demektir.
“İsmet Özel”
Türküm diyene nerenden belli, diyorum.
Cevabı namaz kılmayan Türk değildir. “İsmet Özel”
Müslüman olmak “milli olmak” ile
eşdeğerdir. Aytunç Altındal
Üst Kimlik alt kimlik nazilerin kullandığı
kavramdır. Aytunç Altındal
Yazının değiştirilmesi geçmizin elimizden
alınmasıdır. Kat edilecek mesafeyi tekrar kat etmekle çok şey kaybettik, “İsmet Özel”
Başkanlık sistemini isteyenler ihanet
içindedir. “İsmet Özel”
Mecelle İsrail’de hala geçerlidir “Aytunç Altındal”
Türkiye’nin yıkılmasında Kürt meselesi en
son sırada gelir. “İsmet Özel- Aytunç Altındal”
******************
Hükümetin resmi nişanlarda değişiklik yapılmasına
ilişkin yönetmeliği, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından da onaylanarak
bugünkü Resmi Gazete'de yayınlandı. Yönetmelikte, yeni Cumhuriyet ve Devlet
nişanları ile Liyakat nişanının nasıl olacaklarına ilişkin ayrıntılı grafikler
de yer aldı. DEVLET NİŞANI VE
CUMHURİYET NİŞANI NEDİR? Devlet Nişanı ve Cumhuriyet nişanı,
"Türkiye Cumhuriyeti ile mensup oldukları devlet arasındaki dostane
ilişkilerin geliştirilmesini ve milletlerin birbirlerine yakınlaşmalarını
sağlayan" yabancı ülke vatandaşlarına veriliyor.
Liyakat Nişanı ise, Dışişleri Bakanlığı ile Atatürk
Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurulu'nun görüşleri alınarak ilgili Bakan'ın
teklifi, Bakanlar Kurulu'nun onayı ve Cumhurbaşkanı'nın tevcihi ile, İlim ve
sanat alanlarında Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslararası alanda tanıtılması ve
yüceltilmesini sağlayan yabancılara veriliyor.
Her üçü Bakanlar Kurulu kararı ve Cumhurbaşkanı'nın
tevcihi ile verilen nişanlar arasındaki fark ise şöyle; Devlet nişanı,
ilişkilerin gelişmesini sağlayan yabancı ülkelerin devlet yönetiminde yer
almayan vatandaşlarına veriliyor. Cumhuriyet nişanı ise, ilişkilerin gelişmesine
katkı sağlayan yabancı devlet adamlarına, yani Başbakanlara, bakanlarına ya da
diplomatlarına veriliyor. Liyakat nişanı ise, ilim ve sanat alanında
Türkiye'nin tanıtılmasına katkıda bulunan yabancı ülke vatandaşlarına
veriliyor.
Eski nişanlarla yeni nişanlar arasındaki farklar ise
şöyle;Her üç nişanın boyutları da büyütüldü. Cumhuriyet nişanında;
nişanın üzerinde yer alan "T.C" yazısı çıkarıldı. Yeni nişanda hiçbir
harfe yer verilmedi. Sadece Türkiye Cumhuriyeti'nin sembolü olan ay ve yıldız
yer aldı. Nişanın arka bölümündeki değişiklik ise eski nişandaki "T.C.
Cumhuriyet Nişanı" yazısına yeni nişanda yer verilmemesi oldu.
Devlet Nişanındaki değişiklikler ise şöyle; Eski nişanın ön yüzünde Atatürk silueti yer
alıyordu. Arka yüzünde ise "T.C. Devlet Nişanı" ibaresi bulunuyordu.
Yeni devlet nişanında da hiçbir harf yer almıyor. Nişanın ön yüzünde Türkiye
Cumhuriyet'ni sembolize eden Ay Yıldız yer alıyor. Arka yüzünde ise daha sade
bir grafik kullanılmış. Arka yüzde de sadece, kenarlarda ay ve yıldızlar yer
alıyor.
Liyakat nişanındaki değişiklikler ise şöyle; Eski
nişanda bir tüy kalem ile bir kılıcın eşlik ettiği bir motif ile üst kısmında
ay ve yıldız yer alıyordu. Eski nişanın arka yüzünde ise "T.C. Liyakat
Nişanı" ibaresine yer veriliyordu. Yeni Liyakat nişanında ise, sadece ay
ve yıldız motifi ile Cumhurbaşkanlığı forsunda yer alan güneş simgesinin, 16
yapraklı bir çiçeğe dönüştürülmüş hali yer alıyor.
KİMLERE
VERİLDİ?
Devlet, Cumhuriyet ve Liyakat nişanlarının verildiği
kişilerden bazıları ise şöyle;
LİYAKAT NİŞANI;
• Geza Feher, Macar türkolog, 1997
• Gyözö Gerö, Macar arkeolog, 1997
• David Geza, Macar filolog, 1997
• Ethem Tanışev, Rus türkolog, 1998
• Oraz
Yağmur, Türkmen yazar, 1999
• Lars Johanson, İsveçli türkolog, 2008
• Andreas Ronatas, Macar Türkolog, 2008
• Viktor Guzev, Rus Türkolog, 2008
DEVLET NİŞANI:
İngiltere Kraliçesi Elizabeth 2008
Gürbanguli Berdimuhammedov (Türkmenistan
Cumhurbaşkanıyken)
Asif Ali Zardari (Pakistan Cumhurbaşkanı)
CUMHURİYET NİŞANI:
Jack Straw (İngiltere eski Dışişleri Bakanı)
Yusuf Rıza Gilani (Pakistan'ın eski Başbakanı)
Rene Van der Linden (Hollandalı
siyasetçi)
Kaynak:
Ayşe ALP http://www.hurriyet.com.tr/gundem/25048042.asp
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar