Winston S. Churcill
Profesör Akdes Nimet Kurat
[A. 0. D. T. C.
F. Dergisi F. 16]
Winston S. Churcill. The Second World
War. Volüme I. The Gathering Storm. Cassel and CO Ltd.
London 1948, 640 pp. (İkinci Dünya Harbi Cild. Yaklaşan Fırtına). Birçok
harita, kroki ve diyagramlar).
Mr. Churchill’in Harb Hâtıraları ikinci dünya harbine ait eserler
arasında, şüphesiz birinci dereceden ehemmiyetli bir yer tutmaktadır.
Devrimizin en büyük şahsiyetlerinden biri olduğu hem dostları, hem siyasî
düşmanları tarafından teslim edilen ve ikinci Dünya harbinin müttefiklerce
kazanılmasında birinci rolü olan Churchill “Harb Hâtıraları,, nı yayımlamakla,
insanlık tarihinin en büyük facialarından birini teşkil eden bu müthiş
mücadelenin şimdiye kadar gizli kalan cihetlerini de aydınlatmak suretiyle,
1939-1943 yıllarının tarihini tasvir ederken, üzerinde düşünmemiz gereken ve
halihazırda da aktüel bir problem olmakta devam eden birçok meselelere temas
etmiştir. Böylelikle, insanlığın mukadderatı üzerinde derin derin düşünmek
mecburiyetinde olan devlet adamları, askerler ve geniş aydınlar kitlesi
tarafıadan eserinin büyük bir dikkatle okunması gerektiği cihetini de sağlamış
oluyor. Mr. Churchill’in beş veya altı cild olarak tasarladığı, ve halihazırda
birinci cildi teşkil eden kitabı, 1948 yılında basılan kitapların en mühimmi olduğunda
şüphe yoktur. Sabık İngiliz Başvekili'nin “Harb Hâtıraları,, ndan bazı
parçalar, Ingiltere’de intişar eden The
Daily Telegraph
gazetesinde tefrika edilmiş ; aynı zamanda Amerika’da ayrı bir kitap halinde
çıkmış, bunun fransızca bir tercümesi de basılmıştır. (Memoires sur la Deusieme
Guerre Mondiale, Paris, Plon. 1948, 436 pp.). Türk matbuatında da bunun
birinci kışımı neşredilmiştir (Ahmet Emin Yalman tercümesi, Çörçil Anlatıyor, İstanbul, 1948). Fakat Ekim
başında (1948) İngiltere’de çıkan, ve bu yazının mevzuunu teşkil eden kitap ise
Mr. Churchill'in asıl “Harb Hâtıraları,, dır; ihtiva ettiği metin ve
vesikalariyle şimdiye kadar çıkanların tamı ve en doğrusudur. Türk okurlarının
böyle bir neşriyatla yakından ilgilenecekleri muhakkak olmakla, bu eseri tanıtmakla
faydalı bir iş yapmış olduğumuzu sanıyoruz.
Mr. Churchill’in “Harb Hâtıraları»
çıkmadan çok evvel, Anglo-Sakson matbuatı bu eserin mahiyet ve ehemmiyetinden
uzun uzadıya bahsederek, geniş okuyucu kitlesinin dikkat nazarını böyle mühim
bir kitap üzerine çekmişti. (Bunlardan birkaçını zikrediyoruz : The Times Literary Supplement. 14th August 1948; The Observer, 26th September 1948, Eski Fransız
Başbakanı Paul Reynaud’nun yazısı). Eserin birinci cildi çıkınca (Ekim başı
1948) bütün İngiliz gazete ve mecmualarında buna dair makaleler yazıldığı gibi (The Sunday Times, 3dOctober 1948. Mr. Churchill’s
War Memoirs - By Scrutator), radyolarda da bu kitap hakkında tanıtmalar
yapıldı. Böylelikle, Mr. Churchill’in “Harb Hâtıraları,, nın çıkışı matbuat âleminde
başlı başına bir hâdise teşkil etti.
Mr. Churchill, “Harb Hâtıraları,,
nı yazan ilk harb lideri değildir;
kendisinden önce sabık İngiliz Başnazırı Mr. Lloyd George de hatıralarını
neşretmişti; fakat İngiliz yazarlarının
kaydettikleri veçhile, Llyod Geoıge haddi zatında siyasî bir hatib iken, ancak
hayatının sonlarına doğru kaleme sarılmıştır ; İngiliz yazarları, Lloyd
George’un üslûbunu pek mükemmel bulamıyorlar; halbuki Mr. Churchill’in kitubı
aynı zamanda edebî kıymeti bakımından da çok yüksek sayılmaktadır ; bu
itibarla, kendisi, tarihte Julius Caesar’a benzetilmekte, her ikisinin de
aksiyon adamı olduğu kadar kaleme de hâkim oldukları teslim edilmektedir.
Son on yıl içindeki faaliyeti
dolayısiyle daha ziyade bir siyaset adamı olarak tanıdığımız Mr. Winston
Churchill, aynı zamanda mümtaz bir ressam ve tanınmış bir tarihçidir de.
Tabloları, İngiltere’nin muhtelif yerlerinde tertip edilen sergilerde san’attan
anlayanların takdirini kazandığı gibi, şimdiye kadar neşrettiği tarih eserleri
de ehemmiyetli sayılmaktadır; aynı zamanda günlük matbuattaki yazıları ile
yüksek bir püblisist olduğunu da inkâr edilmez bir şekilde isbat etmiştir. The World Crisis (1923-29) adlı eseri geçmiş
yakının siyasî tarihi bakımından esaslı bir araştırma teşkil ettiği gibi, Life of Marlborough adlı altı ciltlik mühim araştırması
(1933-38) XVIII. yüzyıl başında cereyan eden İspanya Veraset Harbleri Tarihini
ve bu sıralarda İngiliz ordusu Başkumandanı olan (Churchill’in cedlerinden
biri) Marlborough’un hayatını teferruatiyle aydınlatması itibariyle çok
enteresandır, ve ChurchilFin bir tarihçi sıfatiyle de yüksek kabiliyetini
açıkça göstermektedir ; henüz basılmamış olan, fakat 1936 da başlanarak 1939
harbi çıkmadan önce bitirilen History
of the English - Speaking Peoples adlı yeni bir tarih eserinin,
mevzuundan anlaşıldığı veçhile, enteresan ve mühim olması lâzım gelir.
Bunlardan başka, harb zamanında ve harbden sonra yayımladığı muhtelif kitap ve
makaleleriyle, Mr. Churchill siyaset âleminde olduğu gibi, edibler arasında da
sağlam bir mevki kazanmıştır. İşte bu iki vasfı bir arada, büyük bir ustalıkla
toplamağa muvaffak oluşundan ötürüdür ki Churchill’in “Harb Hâtıraları» sonsuz
bir zevkle okunmakta ve ayni zamanda, müellifin işgal ettiği mevki dolayısiyle
eseri hudutsuz bir ilgi çekmektedir.
Eserin ilk sahifesiııde mahiyeti
hakkında şu başlıklar bulunuyor: Bu eserden çıkan sonuç :
Savaşta : Azim
Yenilgide : Meydan okuma
Zaferde : Ulüvvücenap
Barışta : İyi niyet.
“Yaklaşan Fırtına,, adını taşıyan
bu eserin esas konusunu İngilizce konuşan milletlerin, akılsızlıkları,
kayıtsızlıkları, iyi kalbli olmaları yüzünden kötü niyetlerin yeniden
silâhlanmalarına nasıl imkân verdikleri teşkil ediyor. Eser iki kısma
bölünmüştür. 1. Kitap: Harbden - Harbe 1919 - 1939. II. Kitap : Acayip Harb (
The Twilight War ), 3 Eylül 1939 - 10 Mayıs 1940.
2.
Galiplerin akılsızlıkları (the follies), 1919-1929.
3.
Barışın en yüksek çağı, 1922-1923.
4.
Pusudaki tehlikeler.
5.
Adolf Hitler.
6.
Zararlı yıllar, 1931-1935 (The locust years).
7.
Kararan sahne, 1934.
8.
Hava eşitliğinin elden gidişi, 1934 -1935.
9.
Meydan okuma ve bunun karşılığı, 1935.
10. Hava ve
deniz meseleleri, 1935 -1939.
11. İtalya’ya
karşı sanksiyonlar, 1935.
12. XI.
Hitler’in ilk darbesi, 1936.
13. Dolu
silâhlı fâsıla. İspanya, 1936 - 37.
14. Almanya’nın
silâhlanması, 1936-38.
15. Mr. Eden’in
Dışişleri Nezaretinden istifası.
16. Avusturya’nın
canına okunuyor, şubat 1938.
17. Çekoslovakya.
18. Münich
fâciası.
19. Münich’ten
sonra üç kış.
20. Prag,
Arnavutluk ve Lehistan’a garanti.
21. Sovyet
muamması.
22. (Harbin)
arefesinde.
23. Harb.
24. Amiralliğin
vazifeleri.
25. Lehistan’ın
yıkılışı.
26. Harb
Kabinesi problemleri.
27. Fransa
cephesi.
28. Harb
gelişiyor.
29. Mıknatıslı
mayınlar.
30. River Plate
açıklarındaki hareket.
31. Iskandinavya,
Finlândiya.
32. Karanlık
bir yeni yıl. ,
33. Fırtınadan
önce.
34. Denizde bir
çarpışma.
35. Narvik.
36. Trondheim.
37. Norveç’teki
muvaffakıyetsizlik.
38. Norveç. Son
safha.
39. Kabinenin
sukutu.
I. (18 aded ; bunlardan ilâve K.
Türkiyeye ait, 1 kasım 1939 tarihli ; bk. ilerde ), II. Bahriye Nazırlığının
müsveddeleri.
Mr. Churchill, Eylül başı 1939
tarihimden, yani kabineye intisabından çok önce, İngiltere siyasetinde mühim
bir rol oynamış bir kimsedir. Hal tercümesinin esas hatları bunu
göstermektedir: Henüz 27 yaşında iken Parlamento’ya âza seçilmiştir (1901 de) :
sonra sırasıyla şu mühim makamları işgal etmiştir : Ticaret Odası Reisi (1908 —
1910) ; İç İşleri Nezareti ( 1910 — 1911 ) : Bahriye ( 1911 — 1915 ), Askerî
İmalât (1917), Harbiye ve Hava (1919-21), Koloniler (1921-22) ve Maliye (1924-29)
nazırlıkları. Kendisi, bundan ötürü, Ingilterenin içinde ve dı* şında yüksek
politika adamlarıyle yakın bir temas tesis edebildiği gibi, dünya politikası
meşelerinde de derin bir ihtisas ve etraflı bir görüş sahibi olmuştur.
1929 dan 1939 Eylülüne kadar mes’ul
hiçbir makam işgal etmemiş olmakla beraber — siyasetten uzaklaşmamış, bilâkis
Avrupa ve dünyada gelişmekte olan yeni olayları yakından takibetmek ve hertürlü
malûmat toplamak, vesaik tedarik etmek imkânlarını da haiz bulunduğundan —
kendi görüşlerini ve iktidar sahibi makamları tenkit yollu nutuklarını, fırsat
düştükçe açıklamış ve yazılar yazmıştır. Churchill'in bu görüşlerinin büyük bir
kısmının isabetli olduğu sonraki olaylarla sabittir. Mr. Churchill’in “Harb
Hâtıraları,, nın I. Cildi bilhassa 1919 - 1939 yılları içinde cereyan eden Harb
sonrası Avrupa siyasî gelişmesinin bir blân- çosudur; bu olaylara karşı
Churchill'in aldığı durumu, daha önce yayımlamış olduğu yazılarıyle
destekliyerek tebarüz ettirmiş olması bakımından ehemmiyetlidir ve yazarın
siyasî kiyasetini belirtmek itibariyle fevkalâde enteresandır ; şüphesiz,
herbir “ Memoires „ gibi bu eserin de olayları kendi zaviyesinden görmek,
aydınlatmak ve hükümler vermek gibi, bazı zayıf tarafları olabilir; bu hususta
son hükmü “ tarih „ verecektir ; fakat eserde ele alınan meselelerin hemen
hepsi de Mr. Chur- chill’in çok nâfiz görüş ve hükümlerinin red ve inkâr
edilmiyecek olduğu merkezindedir’
Mr. Churchill her şeyden önce bir
“İngiliz» dir ve büyük Britanya’nın ve Commonwealth (İmparatorluk câmiası) nın
bütünlüğü ve dünya siyasetindeki üstün mevkiinin muhafazası ve devam
ettirilmesi endişesi başlıca kaygusudur. Meşhur “İngiliz siyaseti,, nin
amaçları — tarihten misâller alınarak, 1936 da verilen bir konferans
münasebetiyle şöyle formüle edilmiştir (s. 162-165 ): İngiltere, Avrupa
kıtasına tek bir devlet ve milletin hâkimiyetine karşı daima mücadele etmiştir;
evvelâ İspanya, sonra Fransa ve nihayet Almanyaya karşı savaşlar bu politikanın
tabiî neticeleri idi. Mr. Churchill, eserinin bazı yerlerinde Ingil- terenin
ilerde de böyle bir durumla karşılaşabileceğine işaretle, an’anevî Ingiliz
politikasının devam ettirilmesi gerektiğini gizlememektedır.
"Harb Hâtıralarının birinci
cildi, ikinci Dünya Harbinden nasıl kaçınılabileceğini, fakat bunun nasıl önü
alınamadığını aydınlatmak gayesiyle yazılmıştır ; Churchill, bu harbi Lüzumsuz bir harb diye tavsif ediyor ; dolayısiyle
Birinci Dünya Harbinden sonraki yıllarda Fransa ve Almanya’nın hangi yolda
geliştikleri üzerinde duruyor; eserde Fransaya dair çok enteresan mutalealar
serdedilmiştir. Churchill, bir franco- phil’dir ve Avrupa müvazeııesinde
Fransa’ya daima geniş bir paye verilmesi gerektiği fikrindedir; bu görüşü
lâyıkıyle kavramış olan ve Ingiltere’de onbeş yıl kadar iktidar mevkiinde kalan
MacDonald ve Baldvvin kabinelerini sonraki vahîm gelişmelerde mes’ul tutuyor;
aynı suretle Chamberlain'i birçok noktada kabahatli görüyür. İngiltere’deki bu
anlayışsızlık ve Amerika’nın büsbütün “lzolasyonist„ bir politika
gütmesi neticesinde Almanya’nın nasıl yeniden silâhlandığı ve Hitler’in nasıl
İkinci Dünya Harbini hazırlamış olduğu cihetleri adım adım incelenmiştir.
Fransa için hayatî bir mesele olan EMNİYET (security) endişesinin İngiltere’de
lâyıkıyle takdir edilmemiş olduğu birkaç yerde tebarüz ettirilmiştir.
Almanya’da Nosyonal - Sosyalizm’in
gelişmesine ve Hitler’in nasıl hâkimiyeti ele geçirdiğine ait bazı yenr ve
enteresan teferruat naklediliyor ; ayrıca Churchill’in Hıtler ile nasıl az
daha bir mülâkat olacağı ve bunun nasıl yapılamadığı hikâyesi ve sonraları,
Hitler’in müteaddit defa Churchill’e haber göndererek davet ettiği ve bunları
neden redet- tiği anlatılıyor ; Chuchill, Hitller ile ancak müsavi şartlar
altında görüşmek istiyordu ; höyle bir şart ise, ancak harb başladıktan sonra vuku-
bulduğuna göre, iki devlet adamının birbirleriyle görüşmelerine artık imkâk
kalmamıştı.
Curchill’in fikrine göre: Hitler
Almanyası 1934te Fransa tarafından tek başına itaate icbar edilebilirdi ve
Almanlar buna küçük ölçüde bile bir mukavemet gösteremezlerdi. 1938 de
Almanlar, Avusturya’yı ilhak ettikleri zaman (Anschluss), Fransa yine Almanya
ile başa çıkacak durumda idi ; hattâ Münih günlerinde Fransa, İngiltere ve
Çekoslovakya’nın müşterek kuvvetleri bir cephe aldıkları takdirde, Almanya’yı
itaata icbar etmek mümkün olacaktı , Churchill bu münasebetle Batı
Devletlerinin Sovyet Rusya ile anlaşmaları gerektiği üzerinde durmakta, Münih
günlerinde Rusya’nın ihmal edilişi, Churchill’e göre, Sovyetlerde Batı
Devletlerine karşı bir nevi itimatsızlık başlamasına yol açmış ve bununla
Almanya- Rusya anlaşmasına imkân vermiştir. Çekoslovakya’nın Almanlar tarafından
işgali ve “Skoda» fabrikalarının Almanların eline düşmesiyle, “muvazene,, nin
Müttefikler aleyhine süratle geliştiğinim - ve Almanya’nın askerlik 'bakımından
şüphe götürmez bir üstünlük elde ettiğine, bundan sonra, Hitler'in “tecavüz.,
plânlarını süratle geliştirmesine imkân hâsıl olduğu anlatılmaktadır.
Eserin en enteresan sahifelerinden
birini Batı Müttefikleriyle Sovyet Rusya arasındaki münasebetler bahsi teşkil
ediyor. Kremlin’de: Fransa ve İngiltere’nin, Almanya’ya karşı mücadele
edeceklerine pek inanılma- dığı, Stalin'e atfen açıklanmıştır; bu görüşün
kuvvet bulduğu ve nihayet Stalin’in Hitler ile “anlaşma» sı gibi, Rus
siyasetine yep-yeni bir istikamet verildiğinin nasıl geliştiği de
İncelenmektedir. Churchill’e göre, bugünden yarına tamamiyle aykırı olan esaslı
değişiklikler ancak “totaliter» devletlerde mümkündür; bunun başlangıç tarihi
olarak Şubat 1939 gösteriliyor. Bu münasebetle Sovyet dış politikasının yeni
istikametini yürütmeğe memur edilen Molotov’a ait çok enteresan mütalâalar
serdediliyor (s. 286-288); Molotov’un resmî perde arkasında saklanan
şahsiyetinden başka —ancak bir defa olmak üzere — hakikî bir insan çehresi de
tasvir edilmektedir (İnside the image there appea- red the man). Mr. Churchill,
23 Ağustos 1939 tarihli Rus - Alman anlaşması bahsini incelerken, eski Fransız
Başvekili Daladier’nin Nisan 1946 da neşrettiği eserindeki bir mütaleasını da
zikrediyor; buna göre: 1939 Mayısındanberi Sovyetler Birliği iki müzakereyi
aynı zamanda yürütmüştür; biri —Fransa, diğeri —Almanya ile; Rusya, Lehistan’ın
müdafaasına, bu memleketin bölünmesi keyfiyetini tercih etmiştir ve İkinci
Dünya Harbinin patlak vermesinde bu olay en yakın bir sebep teşkil etmiştir (s.
289). Alman - Rus görüşmelerinin bazı teferruatı nakledilerek, Kremlin’de bir
ziyafet esnasında (s. 306 - 307), Stalin’in “Alman Milletinin Führer’i ne kadar
çok sevdiğini bilirim, bundan ötürü kendisinin sıhhati için içmek isterim»
sözleriyle, nasıl Hitler’in şerefine kadeh kaldırdığını da nakleder (s. 306 -
307). Churchil bu münasebetle şöyle bir mütalâa yürütmekten de kendini
alamıyor: Eğer bir hükümet ahlâkî endişelerden ârî ise, çok defa büyük
menfaatler ve hareket serbestîsi elde ettiği görülmüştür, fakat her şey, hattâ
gün bitmeden meydana çıkar, hele bütün günler geçince her şey daha çok aydınlanır
(s. 307).
Harbin başlangıcı, 3 Eylül 1939 da
Mr. Churchill’in “Harb Kabinesi,, ne alınması ve Amiralliğin başına getirilmesi
bahisleri çok heyecanlıdır; Mr. Churchill nihayet mes’ul bir makama getirilmiş
oldu; fakat henüz istediği gibi hareket edebilmesi için 10 Mayıs 1939 tarihine
kadar beklemesi icabetti.
Harbin başlaması üzerine
Ingiltere’de alınan tedbirler ve harb hazırlıkları, Fransa’daki umumî durum
tasvir edilirken Fransız ordusunun, 1939 son baharındaki harb kabiliyetinin,
1940 ilk bahannda- kine nisbetle daha mükemmel olduğunu da açıklıyor.
Almanya’ya karşı tatbik edilmesi düşünülen birçok askerî plân da çok enteresandır
ve
hangi sebeplerden ötürü bunların
tatbikinin mümkün olmadığı da belirtilmektedir. Bu plânlar tatbik edildiği
takdirde harbin seyrinin büsbütün başka bir istikamet alması da mümkün gibi
görülüyor.
Rusya ile Batı Devletleri
arasındaki anlaşmazlık, bilindiği veçhile, Rusya’nın Baltık Devletlerinin
bütünlük ve dokunulmazlıklarını garanti etmemesi yüzünden çıkmıştı. Churchill,
Kremlin’in, vaktiyle Beyaz Rus generali Kolçak gibi hareket ettiğini
belirtiyor; Finlândiya, Polonya ve Rumanya hükümetlerinin “Rus - Bolşevik
korkusu» ndan doğan endişe ve siyasetleri üzerinde de hayli duruyor. Ruslar’ın
Finlândiya'ya karşı takibettikleri siyaset ve nihayet Fin arazisinden bir
kısmını istemeleri üzerine çıkan Rus - Fin harbine ait enteresan teferruat
naklediliyor. “Küçük, fakat kabiliyetli ve yüksek bir medeniyete sahip olan,,
böyle bir kavme, Rus devinin, durup-dururken hücumu, İngiltere, Fransa ve
Amerika’da büyük bir infial uyandırmış ve Finlere yardım için geniş ölçüde
harekete geçilmişti. Churchill, kendisinin Finlere yardım işine hararetle
taraftar olduğunu bildiriyor (1 sympathized ardently with the Finns and
supported ali proposals for their aid, S. 430). Finlân- diyaya yardım, ve bunu
gerçekleştirmek için Norveç’e asker çıkarma teşebbüsleri ve birtakım askerî
plânlar eserin heyecanla okunacak yerleridir. Bu müddet zarfında, Fransa’daki
iç durumun gittikçe bozulduğunu, bir taraftan Dr. Göbbels’in “Almanya ile
Fransa arasında harbe devam için hiçbir sebep kalmadığı,,, öbür yandan,
Kremlin’in emriyle hareket eden fransız komünistlerinin Emperyalist bir harb
için işçi sınıfın kan dökmek istemediği kabilinden propagandalarının, fransız
ordusu ve milletinin ruh haleti üzerine mühim tesirler yaparak, büyük felâketin
hazırlanmasında mühim tesirler yaptığını belirtiyor.
Churchill’in Harb Hâtıralan’nda
bizim için en mühim kısımları, şüphesiz, Türkiye’yi ilgilendiren “passage,,
larıdır. Birinci cildde ise ancak bir iki yerde Türkiye’nin adı geçiyor; 290
inci sahifede bu neviden şu kısa parça mevcuttur:
Mayıs 12 de Ingiliz-Türk
Andlaşmasının resmen Türk Parlementosu tarafından tasdîkı zikredilmelidir. Daha
önceki diğer taahhütlerimize eklenen bu yeni taahhütle, herhangi bir kriz
vukubulduğu takdirde, Akdeniz’deki durumumuzu kuvvetlendireceğimizi umuyorduk.
İtalya’nın Arnavutluğu işgaline karşı cevabımızı bu idi.
Vesika olarak da Appendix K. Naval aid to Turkey (s. 559) adlı tezkerenin
tercemesini veriyoruz :
Amirallik Birinci Lord’unun (Churchill’in) notu.
1 Kasım 1939
Bugün öğleden sonra Birinci Deniz Lordu ve Ben, General Orbay’ı kabul ettik
ve kendisine şunları bildirdik:
Türkiye, Rusya tarafından tehdid edildiği takdirde, Kıraliyet hükümeti,
Türkiye’nin daveti üzerine ve muayyen ahval içinde, Rusya’nın Karadeniz'deki
donanmasına faik bir deniz kuvvetiyle
Türkiye’nin yardımına gelmeğe âmâdedir. Bu maksadla, İzmir ve İzmit
körfezlerinde deniz-altı’larına ve havaya karşı müdafaa tertibatının
geliştirilmesi lâzımdır ve lüzumu takdirinde bu maksat için Britaııyalı teknik
personel gönderilecektir. Bu ihtiyat tedbirler, Çanakkale ve İstanbul
Boğazlarında deniz altı’larına karşı konacak ağlar plânına bir ilâve
mahiyetindedir.
Şimdilik herhangi bir askerî teahhüd ve tatbik hususunda bir va’dda
bulunmamıştık; böyle bir zaruretin vukubulmaması da mümkündü. Rusya’nın tam bir
tarafsızlık muhafaza edeceği, hattâ dost olabilmesi bile umulurdu. Şayet
Türkiye kendini tehlikede hissetmeğe başlar ve Britanyadan yardım isterse,
hasıl olan vaziyet Akdeniz durumu zaviyesi ve İtalya’nın takınacağı tavrın
ışığı altında, Türkiye ile müzakere edecek ve Türkiye’ye karşı taahhüde
girişmek cihetini kurcalayacaktık. Britanya donanmasının İzmir körfezine gelişi
kendi başına Rusya’nın aşın hareketlerini önliyebileceği gibi, Britanya
donanmasının İzmit körfezine girişi- Rusya tarafından İstanbul Boğazına askerî
bir inişini önliyebilecekti. Karadeniz’de üstünlük elde etmek için lüzumlu
hareketler, her halde, bu esaslara göre ayarlanacaktı.
General Orbay, bu beyanattan fevkalâde memnun kaldığını bildirdi; bunun bir
taahhüd teşkil etmediğini ap açık olarak bildiğini de söyledi. Memleketine
dönünce hükümetine bunları arzedeceğini ve bahis mevzuu üslerde lâzımgelen
hazırlıkların yapılacağını da bildirdi.
Ben hukukî bakımdan herhangi bir anlaşmaya girişmek teşebbüsünde
bulunmadım; çünkü böyle bir anlaşmanın, resmî bir uzlaşma akdetmek zarureti
zuhûr edince, bütün teferruatiyle müzakere edileceği aşikârdı. Türkiye’nin
ancak kendini vahîm bir tehlikeye maruz bulduğu veya bilfiil muharip bir duruma
girdiği takdirde Britanya’dan yardım istiyeceği farzedilmişti,,.
Bundan sonraki ciltlerde Türkiye’yi
ilgilendiren kısımların daha çok olacağı muhakkaktır.
Mr. Churchill bu eserinde kendi
şansına, çalışma tarzına ve yeni keşiflerin harbde oynayacakları role ait
enteresan bazı notlar da veriyor. 1914-1918 Birinci Dünya harbi zamanında
müteaddit defalar cepheleri ziyaret ederek, ateşli silâhlar hakkında yakından
bilgi edinmek fırsatını bulmuş olması dolayısiyle - müstakbel harbde
kullanılacak yeni silâhlar ve âletler hakkında da kafa yormuş, ve bu hususta
bazı yeni görüşler de serdetmiştir. Bunlardan en mühimmi, daha 1925 te “Atom
bombası» na ait olanıdır; 1925 te neşrettiği bir yazısında bu münasebetle
şunları söylemişti: “Bütün bir bina blokunu tahrib edebilecek, hayır binlerce
tonluk dumansız barutun temin edeceği ve bütün bir şehri bir patlayışta havaya
uçurabilecek gizli bir kudrete malik, portakaldan daha büyük olmıyan bir bomba
bulunamaz mı? Halihazırda mevcut patlayıcı maddeler dahi uçan makineler
vasıtasiyle, telsiz veya şualarla pilotsuz olarak otomatik bir tarzda, düşman
şehirleri, cephane kampları ve tersaneleri üzerine, arkası kesilmiyen bir sel
halinde sevk ve idare edilemez mi ?„ (33-34 SS.). Mr. Churchill, 1943 Haziranında
Hiroshima üzerinde patlıyan ve 160 bin Japon’un hayatına malolan ve bütün bir
şehrin tahribiyle neticelenen “Atom bombası» nı, Almanların V. I., II “füzeli,,
bombalarından 15 yıl önce haber vermiş bulunuyordu. Kendisinin “Fen harbi»
hususlarındaki “rehberi,, nin Oxford Üniversitesi Experimental Fizik Profesörü
Frederick Lindemann olduğunu, eserin birçok yerinde zikreder.
İngiltere’nin en tehlikeli günleri
yaşadığı ve Londra’nın diğer Ingiliz şehirleriyle birlikte, Luftvvaffe’nin
arkası kesilmiyen hücumları esnasında, “Britanya Meydan Muharebesi» nin
kazanılmasında (Eylül 1941) büyük bir rolü olan “Radar» âletinin gelişmesi ve
tatbikiyle Mr. Chrchill’in nasıl yakından ilgilenmiş olduğu ayrıca tasrih
ediliyor; 1935 tenberi bu mühim cihazın nasıl geliştirildiğine ait enteresan
teferruat naklediliyor (s. 120 v. d.). Alman denizaltılarına ve sonraları
“Mıknatıslı mayınlar„a karşı müdafaa yollu ne gibi tedbirlere başvurulduğunu
da anlatıyor. Churchill, resmî herhangi bir vazifede bulunmamakla beraber
harbe hazırlık ve müdafaa komisyonlarına iştirak ettirilmiş ve mühim askerî
sırlar dahi kendisine bildirilmişti.
Husus! hayatına ait bazı notlardan
biri enteresandır: 1931 yılı 13 Aralık günü New York’ta nasıl bir otomobil
kazası geçirdiğini, ve birkaç ay hastanede yatmak zorunda kaldığını
öğreniyoruz; anlaşılan “13»
rakamı Mr. Churchill için pek de uğurlu değildir! Churchill’in harbin en buhranlı devirlerinde bile
uykusunu kaybetmediği, ve her sabah masası başına geçerken, iyice uyumuş ve
enerjisini toplamış bir halde işe başladığını, ancak 20 Şubat 1938 gecesi,
Eden’in Dış İşleri Nezaretinden çekilmesi üzerine duyduğu endişe ve iztirab
yüzünden ta şafak sökünceye kadar uyuyamadığını da öğreniyoruz.
Mr. Chrchill’in “Harb Hâtıraları»
nın en mühim ve enteresan cihetleri - bu büyük Ingiliz devlet adamı ve harb
liderinin, harb ve dünya siyasetine ait görüşleridir. Bunlardan bazılarını
naklediyoruz: Ahlâk ve siyaset ve harbden bahisle şunları yazıyor: Hıristiyan
ahlâkının son sözü “Dağ vaazı,, dır Quaker’lere (tevazu ve itidal mezhebine
mensup olanlar, A. N. K.) herkes saygı gösterir. Maamafih, Devlet idaresi
mes’u- liyetini üzerlerine alan nazırların hattı hareketleri ise bu esaslara
göre ayarlanmaz. Bunların vazifeleri, diğer milletlerle olan münasebetlerinde
nifak ve harblerden kaçınmak ve ister milli ve ister ideolojik amaçlarla
yapılsın, tecavüzlerin her çeşidini önlemekten ibarettir. Mensup oldukları
devletin emniyeti, mevkilerini kendilerine borçlu oldukları vatandaşlarının
can ve hürriyetleri bahis mevzuu olunca, başvurulan teşebbüslerden hiçbir
netice çıkmaz veya bu yolda nihaî ve kat’î bir kanâat hâsıl olduğu takdirde,
kuvvetin kullanılması doğru ve zarurî bir hal alır. Eğer hal ve şartlar bunu
haklı çıkaracak bir durumda ise, kuvvet kullanılabilir; şayet böyle bir ihtimal
varsa, kuvvete başvurulması için en müsait şartlar seçilmelidir. Eğer bir harb
bir yıl geciktirilir, fakat daha berbat ve kazanılması daha zor olan bir harbi
yine yapmak mecburiyeti olursa - böyle bir geciktirme hiçbir fayda temin etmez.
„ (s. 251).
Mr. Churchill’in İkinci Dünya
Harbi’nin önsözündeki şu parçası üzerinde bilhassa dikkatle durmalıyız:
"Bir gün Başkan Roosevelt, bu
harbin nasıl adlandırılması icabedeceği hakkında alenî olarak herkesin fikrini
soracağını bana söyledi. Hemen “Lüzumsuz Harb,, cevabını verdim. Hakikaten, bir
defa patlak verdikten sonra, bundan önceki savaştan sonra henüz ayakta kalan
nice medeniyet eserlerini silip söpüren bu (İkinci Dünya Harbi) gibi önlenmesi
daha kolay olan başka bir harbe (tarihte) rastlanmaz. İnsanlık faciasının hazin
tarafı da şudur, ki yüzlerce milyon insanın bu kadar musibetlere maruz
kaldıkları ve kurbanlar verdikleri ve neticede Hak tarafının zafer kazanmasına
rağmen, hâlâ Barış'a ve Emniyet’e kavuşmuş değiliz, ve hattâ geçirmiş
olduğumuz tehlikelerden daha büyüklerine maruz bulunuyoruz. Ciddî olarak ümit
ederim, ki yeni nesil maziyi iyice eşelesin, eski yılların hataları gelecek
nesiller tarafından tamir edilsin ve istikbalin kapalı kitabına bundan sonra
ancak insanlığın ihtiyaçlarına uygun ve sanlarına lâyık gelişmeler kaydolunsun
“(Ahmet Emin Yalman’ın tercemesinden),,.
Ahmed Emin Yalman tarafından
Chrchill’in bu eserinin ilk kısmı “Cörcil Anlatıyor,, adiyle terceme edilmiş
olmakla (Vatan neşriyatı, İstanbul 1948, 500 sahife ve 3 ek) çok faydalı bir
hizmette bulunulduğunda şüphe yoktur; fakat bu tercemenin tam olması için,
Ekim 1948 de lngilterede yayımlanan nüshayı esas tutmak gerektiği de
muhakkaktır. İlk cildin yarısını büyük bir vukuf ve muvffakiyetle dilimize
çeviren, Bay Ahmed Emin Yalman’m, kalan kısımlarını[1] bu esas edisyona göre tamamlamasını
temenni ederken, yakında çıkacak olan “Harb Hâtıralarının ikinci cildinin,
Türk okuyucularına ehemmiyetine binaen, bir an evvel tanıtılması lüzumuna da
işaret etmek isteriz.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar