Print Friendly and PDF

ZAMAN YOLCULUĞU MÜMKÜN MÜDÜR?

Bunlarada Bakarsınız



Merhaba! 
Ben Stephen Hawking. 
Fizikçi, kozmolog ve bir hayalperest.  Her ne kadar, hareket edemiyor ve bir bilgisayar yardımıyla konuşmak zorunda olsam da zihnimde, özgürüm Kâinatı keşfetmekte ve önemli sorular sormakta özgürüm Mesela, zaman yolculuğu mümkün müdür?
  Geçmişe bir kapı açabilir miyiz ya da geleceğe bir kestirme yol bulabilir miyiz?
  Zamanın kendisinin efendileri olmak için nihayetinde doğa kanunlarını kullanabilir miyiz?
 Bir göz atın. Zamanda yolculuk, bir zamanlar sapkın bilimsel bir düşünce olarak düşünülüyordu. Bir çatlak damgası yemek korkusuyla bu konuda konuşmaktan kaçınırdım. Ama bu günlerde, o kadar ihtiyatlı değilim. Aslında Stonehenge'leri yapan insanlar gibiyim. Kafayı zamanla bozdum Bir zaman makinem olsaydı, Marilyn Monroe'yu hayatının baharında ziyaret ederdim ya da teleskopunu gökyüzüne dikmişken Galileo'ya uğrardım Belki hatta evrenin sonuna giderdim Tüm kozmik hikâyemizin nasıl başladığını öğrenmek ve bunun nasıl mümkün Olabileceğini görmek için zamana fizikçilerin baktığı gibi bakmamız gerekiyor Dördüncü boyut olarak.  Söylenildiği kadar zor değil. 
Tüm fiziksel nesneler hatta ben ve sandalyem bile,  üç boyutlu olarak vardır.  HER ŞEYİN BİR GENİŞLİĞİ, YÜKSEKLİĞİ VE BİR UZUNLUĞU VARDIR.  AMA BAŞKA BİR TÜR UZUNLUK DAHA VARDIR:  ZAMANDA UZUNLUK.
Bir insan 80 yıl hayatta kalabilirken bu taşlar daha uzun bir süre var olabilir Binlerce yıl. Ve güneş sistemi milyarlarca yıl var olup gidecek Her şeyin zamanda olduğu kadar uzayda da bir ömrü vardır. Zamanda yolculuk, bu dördüncü boyutta yolculuk etmek anlamına gelir. Bunun ne anlama geldiğini görmek için her gün yaptığımız yolculuklara bunu bir parça hissetmek için çıkalım. Hızlı bir araba bunu biraz daha eğlenceli hale getirir. Düz bir hatta sürüyorsanız bir boyutta seyahat ediyorsunuzdur. Sağ ya da sola dönerseniz ikinci bir boyut eklemiş olursunuz. Dolambaçlı bir dağ yolunda aşağı yukarı giderseniz böylece yükseklik de eklenmiş olur. Böylece üç boyutun her birinde yolculuk etmiş olursunuz.
Peki nasıl olur da zamanda yolculuk yaparız?
Dördüncü boyuta bir yol nasıl bulabiliriz?
  Bir dakikalığına bilim kurguya göz atalım. Zaman yolculuğu filmlerinde sık sık muazzam bir enerjiye aç bir makine kullanılır. Makine dördüncü boyuta bir yol açar. Zamanda bir tünel. Bir zaman yolcusu, cesur belki de deli cesareti olan bir birey, her şeye hazırlıklı olarak zaman tüneline adımını atar ve kim bilir ne zaman tekrar ortaya çıkacak. Bu düşünce imkânsız gibi gelebilir ve gerçek bundan daha farklı olabilir Ama düşüncenin kendisi o kadar çılgınca değil. Fizikçiler zamandaki tüneller hakkında uzun süredir düşünüyordu. Ama biz bunu farklı bir açıdan ele aldık. Doğa kanunları çerçevesinde, kapıların acaba geçmişe ya da geleceğe açılabileceğini merak ediyoruz. Öyle görünüyor ki, sanırız açılabilirler Dahası, onlara bir isim bile verdik: 
SOLUCAN DELİKLERİ
Gerçek o ki, solucan delikler etrafımızı sarmış durumda Ancak onlar görünemeyecek kadar küçüktür. Solucan delikler çok küçüktür. Zaman ve mekânda kuytu yerlerde ve çatlaklarda oluşurlar. Bu düşünceyi çılgınca bulabilirsiniz. Ama beni takip edin. Hiçbir şey düz ya da katı değildir. Bir şeye yakından çok dikkatlice bakarsanız üzerinde delikler ve kırışıklıklar bulursunuz. Bu temel bir fiziksel prensiptir. Üstelik zaman için de geçerlidir. Örneğin şu bilardo masasına bakın. Yüzey düz ve pürüzsüz görünüyor. Ama yakından, olduğundan çok farklıdır. Boşluk ve deliklerle dolu Bir bilardo topu kadar pürüzsüz bir şeyin bile minik yarıkları, çıkıntıları ve boşlukları vardır Bunun ilk üç boyut için, doğru olduğunu görmek kolay. Ama bana güvenin. Bu dördüncü boyut için de aynı zamanda doğrudur. Zamanda minik yarıklar, çıkıntılar ve boşluklar vardır. En küçük ölçeğe indirgendiğinde, moleküllerden ve hatta atomlardan bile küçük olduğunda, kuantum köpüğü adını verdiğimiz bir yere ulaşıyoruz. Solucan deliklerinin var olduğu yer de burasıdır. Zaman ve mekânda minik tüneller ya da kestirmeler, bu kuantum dünyasında sürekli olarak oluşur, kaybolur ve yeniden şekillenir. Ve aslında, iki farklı zamandaki iki farklı yeri birbirine bağlar Maalesef bu gerçek yaşam zaman tünelleri, bir santimetrenin bir milyarda, bir trilyonda biri kadardır. Bir insanın içinden geçemeyeceği kadar küçük bir geçittirler.(Ruh ve nefis geçebilir) Ama solucan deliği zaman makinelerinin devreye girdiği yer de burasıdır. Bazı bilim adamları, bir tanesini yakalayıp bir insanın hatta bir uzay gemisinin bile girebileceği kadar büyük bir tane yapıp, onu milyonlarca kez büyütebileceğini düşünüyor. Yeterince güç ve ileri teknoloji olursa, belki devasa bir solucan deliği uzayda inşa edilebilir. Yapılabilir demiyorum ama yapılırsa şayet, gerçekten takdire şayan bir araç olurdu. Bir ucu burada Dünya'nın yanında, diğer ucu ise çok çok uzaklarda ücra bir gezegenin yanında olabilir. Teorik olarak bir solucan deliği daha fazlasını bile yapabilir. Eğer iki uç aynı yerde olsa ve uzaklık yerine zaman tarafından ayrı olsalar, bir gemi uzak bir geçmişte, Dünya'ya yakın bir yerden içeri girebilir ve çıkabilir. Belki dinozorlar iniş yapacak gemiye şahitlik edebilirdi. Hayır, dördüncü boyutta düşünmenin kolay olmadığının ve solucan deliklerinin kafanızı karıştıran aldatıcı bir düşünce olduğunun farkındayım. Ama orada durun. Solucan deliği içinde bir zaman yolculuğunun şimdi ya da gelecekte mümkün olup olamayacağını gözler önüne serecek, basit bir deney düşündüm. Basit deneyleri ve şampanyayı severim. Bu yüzden sevdiğim her iki şeyi gelecekten geçmişe zaman yolculuğunun mümkün olup olmadığını göstermek için birleştirdim. Bir parti veriyorum.  Geleceğin zaman yolcuları için bir hoş geldiniz resepsiyonu.  Ama bir hile var.  Parti gerçekleşene kadar, bunu kimseye söylemeyeceğim.  Davetiye burada.  Zaman ve mekândaki tam koordinatlar içinde.  Umuyorum ki, bunun bir parçası şu ya da bu şekilde,    binlerce yıl yok olmayacak.  Belki bir gün gelecekte yaşayan biri,  bu bilgileri bulacak ve partime gelmek için bir solucan deliği makinesi kullanacak.  Tabii ki zamanda yolculuk bir gün mümkün olursa.  .Zaman yolcusu misafirlerim  her an gelebilir.
5-4-3-2-…
Çok yazık.  Kaçırılmış bir geleceğin kapıdan içeri adım atacağını umuyordum. Peki deney neden işe yaramadı?
Sanırım geçmişe yapılan zaman yolculuklarında en iyi bilinen problemlerden biri yüzünden olmuş olabilir.
PARADOKS PROBLEMİ
Paradoksları düşünmek eğlencelidir. En ünlüsü genellikle büyük baba paradoksu isimli olanıdır. Benim çılgın bilim adamı paradoksu adını verdiğim daha basit ve yeni bir versiyonu var. Filmlerde, bilim adamlarının çılgın olarak tasvir edilmesinden hoşlanmıyorum. Ama bu durum için, doğru bir tabir. Bu genç adam hayatı pahasına bile olsa bir paradoks yaratmaya kararlı. Bir şekilde, bir dakikalığına geçmişe uzanan bir tünel inşa ettiğimizi hayal edin. Öyle olamayacağına rağmen bir dakikalık bir zaman yolculuğu bile büyük bir soruna yol açabilir. Bir solucan deliğinden, bilim adamı kendini bir dakika önceki haliyle görebilir Peki ya bilim adamımız solucan deliğini kullanarak önceki kendisini vursa ne olur?
O artık öldü Tabancını birleştiremeden bile vurularak öldürüldü O halde, silahı kim ateşledi?
Bu bir paradokstur. Hiç mantıklı değil. Kozmologlara kâbuslar gördüren bir tür durum bu. Böyle bir zaman makinesi, tüm evreni yöneten ana kurallardan birini çiğnemiş olurdu.  Sebepler sonuçlardan önce olur. Ve diğer bir şekilde bu asla olmaz. Nesnelerin kendilerini imkânsız yapacağına inanmıyorum. Öyle olsalardı, o zaman tüm evrenin bir kaosa sürüklenmesini durduracak hiçbir şey bulunamazdı. Bu yüzden, bu paradoksu önleyecek bir şeyin her zaman gerçekleşeceğini düşünüyorum. Bilim adamımızın kendisini vuracağı bir durumda, neden bulamayacağının bir şekilde bir sebebi olmalı. Ve bu durumda üzülerek söylemeliyim ki, problem, solucan deliğinin kendisidir. Nihayetinde, düşünüyorum da bunun gibi bir solucan deliği var olamaz Bunun sebebi ise geri beslemedir Bir rock grubunda bulunduysanız eğer, muhtemelen şu tiz sesini hemen tanıyacaksınız. Bu geri beslemedir. Buna sebep olan şey basittir Ses mikrofondan girer, tellerden aktarılır, yükseltici tarafından ses arttırılır ve hoparlörlerden çıkar. Ama hoparlörlerdeki çok fazla ses mikrofona geri giderse, bir döngü içinde her seferinde daha da artarak gider. Eğer bunu kimse durdurmazsa, geri besleme, ses sistemini yok edebilir. Sanırım aynı şey solucan deliklerinin de başına gelecek. Yalnız ses yerine radyasyon olacak. Solucan deliği genişler genişlemez, doğal ışıma içine girecek ve bir döngüyle sonuçlanacak. Geri besleme o kadar güçlü olacak ki, solucan deliğini yok edecek Bu yüzden, minik solucan delikleri olmasına rağmen ve bir gün birini genişletmenin mümkün olabileceğine rağmen, bir zaman makinesi gibi kullanılacak kadar uzun kalamayacak Partiye kimsenin gelmemesinin sebebi de budur. Aslında, solucan delikleri ya da başka metotlar aracılığıyla geçmişe yapılacak her türlü zaman yolculuğun muhtemelen olanaksız olduğunu düşünüyorum. Yoksa, paradokslar oluşurdu.  BU YÜZDEN, ÜZÜLEREK SÖYLEMELİYİM Kİ, GEÇMİŞE ZAMAN YOLCULUĞU  HİÇBİR ZAMAN OLMAYACAK GİBİ GÖRÜNÜYOR. 
Dinozor avcıları için bir hayal kırıklığı  ve tarihçiler için bir rahatlama.  Ama hikâye henüz bitmedi.  Bu, tüm zaman yolculuklarını imkânsız kılmıyor.  Zamanda yolculuğa inanıyorum;  geleceğe yolculuğa. Zaman bir nehir gibi akar Ve sanki hepimiz acımasızca zamanın akışı tarafından sürükleniyoruz Ancak zaman başka bir şekilde akan bir nehir gibidir Farklı yerlerde farklı hızlarda akar Ve işte bu geleceğe yolculuğun anahtarıdır. Fikir 100 yıl önce.. Albert Einstein tarafından ortaya atıldı.  O, zamanın yavaşladığı  ve zamanın hızlandığı yerlerin  olması gerektiğinin farkına vardı.  Kesinlikle haklıydı;  delil ise başımın hemen üzerinde uzaydaydı. Bu, küresel konumla sistemi ya da GPS'tir Dünya'nın çevresinde yörüngedeki 31 uyduluk bir iletişim ağı. Uydular, uydu navigasyonunu mümkün kılar. Ancak bir şeyi daha ortaya çıkarırlar ki o da zaman burada Dünya'dakinden daha hızlı akar Her bir uzay aracının içinde çok hassas bir saat vardır Ancak bu kadar hassas olmalarına rağmen her gün saniyenin 300 milyonda biri kadar bir fark oluşur. Sürüklenme için sistemin doğru olması gerekir. Yoksa, bu küçücük farklılık tüm sistemi bozarak yeryüzündeki her gps cihazının günde 10 km. kadar kaymasına neden olurdu Bunun oluşturacağı hasarı hayal edebilirsiniz Sorun saatlerde değil. Burada daha hızlıdırlar, çünkü zamanın kendisi aşağıdakinden daha hızlı akar Bu olağanüstü etkinin nedeni ise Yeryüzü'nün kütlesidir Einstein maddenin zamanda sürüklendiğinin, bir nehrin yavaş yeri gibi yavaşladığının farkına vardı. Nesne ne kadar ağırsa, zamanda o kadar fazla sürüklenir Ve bu ürkütücü gerçeklik geleceğe yapılabilecek zaman yolculuğunun ihtimaline bir kapı açar. Bunun anlaşılması zor bir düşünce olduğunu kabul ediyorum Bu yüzden basit bir örnekle açıklayalım Bu büyük Gize Piramidi 40 milyon tondan daha ağır Ve tüm ağır nesneler gibi, o da aslında zamanı yavaşlatıyor. Etki küçük Dünya'nınkinden milyarlarca kez daha küçük Ama bunu aşırı ölçüde abartırsak, bu prensibin nasıl çalışacağını görebiliriz Piramide yakın olan her şey yavaşlar Aynen nehrin yavaş bölümü gibi Burada, zaman uzakta olanla kıyaslandığında daha yavaş akar Ama piramidin yanındaki insanlar dışa doğru baksalar ne olur?
Zıt etkiyi görmeliler Çünkü onlar yavaşlatıldı Uzaktaki zamanın daha hızlı aktığını görmeliler Bu, piramidin kütlesinin basit bir sonucudur Bu çarpıklık, zaman yolculuğu ihtimaline bir kapı açar. Bu yüzden zamanda yolculuk için gerçekten ihtiyacımız olan, bir piramidin kütlesinden çok daha yoğun bir şeydir Ve aklımda tam o şey var Samanyolu’nun tam merkezinde, bizden 26 bin ışık yılı ötede engin bir gaz ve yıldız bulutu içinde gizli tüm galaksideki en ağır nesne bulunuyor.  4 milyon güneşin kütlesini içeren olağanüstü yoğunluğa sahip bir kara delik. Kendi yer çekiminden dolayı tek bir noktaya gelmiş. Kara deliğe ne kadar yaklaşırsanız çekimi o kadar güçlü olur Oldukça yaklaşırsanız, ışık bile kurtulamaz Çapı 25 milyon km. olan karanlık bir küre içine sarılmıştır Böyle bir kara deliğin, zamanı galaksideki herhangi bir şeyden çok daha fazla yavaşlatarak zaman üzerinde dramatik bir etkisi vardır Bu, onu doğal bir zaman makinesi yapar. Günün birinde bir uzay gemisinin bu çarpıcı olağanüstü olaydan nasıl faydalanabileceğini hayal etmek istiyorum. Elbette öncelikle içeri çekilmekten kurtulması gerekecek. Sanırım hile, tam yan tarafına yönelmek; böylece ondan kurtulabilirler. Tam olarak doğru hızda ve yörüngede olmaları gerekiyor, yoksa asla kurtulamazlar Doğru uygulanırsa, gemi yörüngeye çekilecek 50 milyon km. çapında devasa bir daire. Burası güvenli olurdu Hızı onu daha içeri çekilmekten kurtaracak yeterlilikte olurdu. Eğer bir uzay dairesi Dünya'dan ya da kara deliğin çok uzak bir yerinden görevi yönetiyor olsaydı her bir tam dönüşün 16 dakika sürdüğünü gözlemlerlerdi. Ancak gemideki cesur insanlar için bu yoğun kütleye yakın olmak, zamanı yavaşlatırdı Ve buradaki etki, piramidin yanından ya da Dünya'dan aşırı derecede çok olurdu Mürettebatın zamanı yarı yarıya yavaşlardı Her 16 dakikalık yörünge için sadece 8 dakikalık bir zaman geçirirlerdi. Çevresindeki sürekli dönüşlerle, kara delikten çok uzak kimselere göre zamanı yarı yarıya hissederlerdi. Gemi ve mürettebatı zamanda yolculuk yapıyor olurdu. Hayatlarının beş yılı boyunca, kara delik çevresinde daire çizdiklerini hayal edin Başka yerde 10 yıl geçmiş olurdu Eve geldiklerinde Dünya'daki herkesin kendilerinden 5 yıl daha yaşlandığını görürlerdi. Uzay gemisinin mürettebatı geleceğin dünyasına geri dönmüş olurdu Mürettebat sadece uzayda değil, zamanda da yolculuk yapmış olurdu. Böylece, çok yoğun bir kara delik bir zaman makinesidir Ama elbette, bu tam olarak uygulanabilir değil Solucan deliğine göre avantajlı, çünkü paradoks yaratmıyor Artı, kendini ani geri beslemelerle yok etmiyor. Ama oldukça tehlikeli Daha önümüzde çok yol var Üstelik bizi de, çok da geleceğe götürmüyor Şanslıyız ki, zamanda yolculuğun başka bir yolu daha var Ve bu bizim gerçek bir zaman makinesi yapmak için son ve en iyi şansımız.  Dördüncü boyutta yolculuk etmek asla bir parktaki yürüyüş gibi olmaz,  ancak bunu yapmak için şaşırtıcı derecede  kestirme bir yol olduğu ortaya çıktı.  Sadece çok hızlı, ama çok hızlı gitmelisiniz. Çok yoğun bir kara delikten uzak durabilmek için gereken yüksek hızdan bile çok daha büyük bir hız Bu, evren hakkında başka bir ilginç gerçektir Kozmik bir hız limiti vardır Saniyede 300,000 km Aynı zamanda ışık hızı olarak da bilinir. Hiçbir şey bu hızı aşamaz Bunun kulağa tuhaf geldiğinin farkındayım ama bana güvenin; bu bilimde yer etmiş en iyi ilkelerden biridir İster inanın ister inanmayın, ışık hızına yakın yolculuk yapmak sizi geleceğe taşır. Neden olduğunu açıklamak için, bir bilim kurgu ulaşım sistemini hayal edelim. Dünya'nın çevresini saran bir yol hayal edin. Çok hızlı bir tren için bir yol Bu hayali treni ışık hızına mümkün olduğu kadar yaklaştırmak ve nasıl bir zaman makinesine dönüştüğünü görmek için kullanacağız Trende, yolcularımızın geleceğe tek gidişlik bir biletleri var Tren gitgide daha da hızlanıyor Çok geçmeden, Yeryüzü'nü tekrar tekrar katediyor. Işık hızına ulaşmak, Yeryüzü'nü oldukça hızla katetmek demektir Saniyede yedi kez Ama trenin ne kadar gücü olursa olsun, fizik kuralları buna imkân vermediğinden asla tam olarak ışık hızına ulaşamaz. Bunun yerine, son hıza çok yaklaştığını söyleyelim Bu durumda, olağanüstü bir şey gerçekleşir. Zaman trende dünyanın geri kalanına nispeten daha yavaş akmaya başlar. Tam da kara deliğin yanındaki gibi, ama biraz daha çok Trendeki her şey ağır çekimde. Bu hız limitini korumak için olur ve neden olduğunu görmek hiç de zor değil. Trende ileriye doğru koşan bir çocuk hayal edin. Onun hızı trenin hızına ilave edilir, bu yüzden kazara da olsa hız limitini geçmiş olmaz mı?
Cevap hayır. Doğa kanunları, trende zamanı yavaşlatarak bu olasılığı engeller. Bu durumda hız limitini geçecek kadar hızlı koşamaz. Zaman hız limitini korumaya yetecek kadar her zaman yavaşlayacaktır. Ve bu gerçekten geleceğe, uzak mesafelere yolculuk ihtimalini ortaya çıkarıyor. Trenin 1 Ocak 2050'de istasyondan hareket ettiğini düşünün. Yüz yıl boyunca, tren Yeryüzü'nün etrafında defalarca dolanıp ve son olarak 2150'nin Yılbaşı'nda dursun. Yolcular sadece bir hafta yaşamış olurdu, çünkü zaman trenin içinde çok fazla yavaşlayacaktır. Dışarı çıktıklarında, bıraktıkları dünyadan çok daha farklı bir dünya bulurlardı. Bir haftada, 100 yıl geleceğe yolculuk yapmış olurlardı. Elbette, böylesine bir hıza erişebilecek bir tren yapmak neredeyse imkânsızdır, ancak İsviçre'nin Cenova kentinde CERN'de dünyanın en büyük çekirdek hızlandırıcısıyla trene benzeyen bir şey inşa ettik. Yerin derinliklerinde, 100 km. uzunluğunda daire şeklinde bir tünel içinde trilyonlarca minik parçacık akışı. Güç açıldığında, parçacıklar anlık saniyede saatte 0'dan 100 bin km’ye ulaşırlar. Güç arttırıldığında, parçacıklar tüneli saniyede  11 kez geçene kadar gitgide daha hızlanır, ki bu neredeyse ışık hızıdır. Ancak, aynen trende olduğu gibi, onlar da asla son hıza ulaşamazlar. Sınırım %,99,99'luk kısmına ulaşabilirler sadece. Bu olduğu zaman, onlar da zamanda yolculuğa başlarlar. Bazı son derece kısa ömürlü “pi meson” adı verilen parçacıklardan dolayı bunu biliyoruz. Normal olarak, saniyenin tam 25 milyarda biri aralığında parçalanırlar. Ama ışık hızına yaklaştıklarında, kat daha fazla dayanırlar. Bu parçacıklar gerçek zaman yolcularıdır. Gerçekten olay bu kadar basit. Geleceğe yolculuk etmek istiyorsak, tek yapmamız gereken hızlı gitmek. Oldukça hızlı. Sanırım muhtemelen bunu yapmanın tek yolu, uzaya çıkmak. Tarihteki en hızlı insanlı araç Apollo 10'du Saatte 40,000 km. hıza ulaşıyordu Ama zamanda yolculuk için, bundan 2,000 kez daha hızlı gitmek zorunda kalacağız. Ve bunu yapmak için, daha büyük bir gemiye ihtiyacımız var. Gerçekten çok daha büyük bir makine. Geminin, kendisini ışık hızına çıkartması için muazzam miktarda yakıt taşıyacak kadar büyük olması gerekirdi. Kozmik hız limitine ulaşmak tam güçte neredeyse altı yıl alırdı.  Geri sayıma 10 saniye  
4, 3 ,2,1 .
İlk hızlanma yumuşak oluyor. Çünkü gemi çok büyük ve ağır Ama aşamalı olarak hız kazanıyor ve çok geçmeden muazzam mesafeleri katediyor olacak. Sadece bir hafta içinde Neptün gibi gaz devlerinin bulunduğu dış gezegenlere ulaşmış olurdu İki yıl sonra, ışık hızının yarısına ulaşırdı ve güneş sistemimizin çok uzağında olurdu. İki yıl sonra, ışık hızının %90'ı bir hızda seyahat ediyor olur ve en yakın yıldız sistemimizi Alpha Centauri'yi geçiyor olurdu. Yeryüzü'nden 50 trilyon km. uzakta ve fırlatmadan 4 yıl sonra gemi zamanda yolculuk yapmaya başlar. Gemide her bir saatlik zaman için Dünya'da iki saat geçer. Muazzam kara delikte yörüngeye giren uzay gemisindeki benzer bir durum. Ama dahası var Diğer iki yıllık tam hızdan sonra, gemi ışık hızının % 99'u bir hızla maksimum hızına ulaşacak. Bu hızda, gemideki bir gün Dünya zamanına göre bir yıldır. Gemimiz gerçek anlamda geleceğe uçuyor olurdu. Zamanı durdurmanın başka bir faydası daha vardır. Bunun teoride anlamı tek bir insan ömrü içinde olağanüstü mesafeleri aşıyor olabilirdik. Galaksinin ucuna bir gezi sadece 80 yıl alırdı.  Ama yolculuğumuzun asıl harikası,  kâinatın ne kadar ilginç olduğunu gözler önüne sermesidir.  Zamanın farklı yerlerde farklı hızlarda aktığı,  etrafımızı küçük solucan deliklerinin çevrelediği ve nihayetinde doğru teknolojiyi geliştirebilirsek fizik bilgimizi kullanarak dördüncü boyutta gerçek yolcular olabileceğimiz bir evrende yaşıyoruz.
Kaynak:
Into.The.Universe.With.Stephen.Hawking.2010.720p.E02.BluRay.x264.AC3-HDChina


Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar