ZAMAN YOLCULUĞU MÜMKÜN MÜDÜR?
Merhaba!
Ben Stephen
Hawking.
Fizikçi, kozmolog
ve bir hayalperest. Her ne kadar,
hareket edemiyor ve bir bilgisayar yardımıyla konuşmak zorunda olsam da
zihnimde, özgürüm Kâinatı keşfetmekte ve önemli sorular sormakta özgürüm
Mesela, zaman yolculuğu mümkün müdür?
Geçmişe bir kapı açabilir miyiz ya da
geleceğe bir kestirme yol bulabilir miyiz?
Zamanın kendisinin efendileri olmak için
nihayetinde doğa kanunlarını kullanabilir miyiz?
Bir göz atın. Zamanda yolculuk, bir zamanlar sapkın bilimsel bir düşünce olarak
düşünülüyordu. Bir çatlak damgası yemek korkusuyla bu konuda konuşmaktan
kaçınırdım. Ama bu günlerde, o kadar ihtiyatlı değilim. Aslında
Stonehenge'leri yapan insanlar gibiyim. Kafayı zamanla bozdum Bir zaman makinem
olsaydı, Marilyn Monroe'yu hayatının baharında ziyaret ederdim ya da
teleskopunu gökyüzüne dikmişken Galileo'ya uğrardım Belki hatta evrenin sonuna
giderdim Tüm kozmik hikâyemizin nasıl başladığını öğrenmek ve bunun nasıl
mümkün Olabileceğini görmek için zamana fizikçilerin baktığı gibi bakmamız
gerekiyor Dördüncü boyut olarak. Söylenildiği kadar zor değil.
Tüm
fiziksel nesneler hatta ben ve sandalyem bile,
üç boyutlu olarak vardır. HER ŞEYİN BİR GENİŞLİĞİ, YÜKSEKLİĞİ VE BİR
UZUNLUĞU VARDIR. AMA BAŞKA BİR TÜR
UZUNLUK DAHA VARDIR: ZAMANDA UZUNLUK.
Bir insan 80 yıl
hayatta kalabilirken bu taşlar daha uzun bir süre var olabilir Binlerce yıl. Ve
güneş sistemi milyarlarca yıl var olup gidecek Her şeyin zamanda olduğu kadar
uzayda da bir ömrü vardır. Zamanda
yolculuk, bu dördüncü boyutta yolculuk etmek anlamına gelir. Bunun ne
anlama geldiğini görmek için her gün yaptığımız yolculuklara bunu bir parça
hissetmek için çıkalım. Hızlı bir araba bunu biraz daha eğlenceli hale getirir.
Düz bir hatta sürüyorsanız bir boyutta seyahat ediyorsunuzdur. Sağ ya da sola
dönerseniz ikinci bir boyut eklemiş olursunuz. Dolambaçlı bir dağ yolunda aşağı
yukarı giderseniz böylece yükseklik de eklenmiş olur. Böylece üç boyutun her
birinde yolculuk etmiş olursunuz.
Peki
nasıl olur da zamanda yolculuk yaparız?
Dördüncü
boyuta bir yol nasıl bulabiliriz?
Bir dakikalığına bilim kurguya göz atalım.
Zaman yolculuğu filmlerinde sık sık muazzam bir enerjiye aç bir makine
kullanılır. Makine dördüncü boyuta bir yol açar. Zamanda bir tünel. Bir zaman
yolcusu, cesur belki de deli cesareti olan bir birey, her şeye hazırlıklı
olarak zaman tüneline adımını atar ve kim bilir ne zaman tekrar ortaya çıkacak.
Bu düşünce imkânsız gibi gelebilir ve gerçek bundan daha farklı olabilir Ama
düşüncenin kendisi o kadar çılgınca değil. Fizikçiler zamandaki tüneller
hakkında uzun süredir düşünüyordu. Ama biz bunu farklı bir açıdan ele aldık.
Doğa kanunları çerçevesinde, kapıların acaba geçmişe ya da geleceğe
açılabileceğini merak ediyoruz. Öyle görünüyor ki, sanırız açılabilirler Dahası,
onlara bir isim bile verdik:
SOLUCAN
DELİKLERİ
Gerçek o ki,
solucan delikler etrafımızı sarmış durumda Ancak onlar görünemeyecek kadar
küçüktür. Solucan delikler çok küçüktür. Zaman ve mekânda kuytu yerlerde ve
çatlaklarda oluşurlar. Bu düşünceyi çılgınca bulabilirsiniz. Ama beni takip
edin. Hiçbir şey düz ya da katı değildir. Bir şeye yakından çok dikkatlice
bakarsanız üzerinde delikler ve kırışıklıklar bulursunuz. Bu temel bir fiziksel
prensiptir. Üstelik zaman için de geçerlidir. Örneğin şu bilardo masasına
bakın. Yüzey düz ve pürüzsüz görünüyor. Ama yakından, olduğundan çok farklıdır.
Boşluk ve deliklerle dolu Bir bilardo topu kadar pürüzsüz bir şeyin bile minik
yarıkları, çıkıntıları ve boşlukları vardır Bunun ilk üç boyut için, doğru
olduğunu görmek kolay. Ama bana güvenin. Bu
dördüncü boyut için de aynı zamanda doğrudur. Zamanda minik yarıklar, çıkıntılar ve boşluklar vardır. En küçük
ölçeğe indirgendiğinde, moleküllerden ve hatta atomlardan bile küçük olduğunda,
kuantum köpüğü adını verdiğimiz bir yere ulaşıyoruz. Solucan deliklerinin var
olduğu yer de burasıdır. Zaman ve mekânda minik tüneller ya da kestirmeler, bu
kuantum dünyasında sürekli olarak oluşur, kaybolur ve yeniden şekillenir. Ve
aslında, iki farklı zamandaki iki farklı yeri birbirine bağlar Maalesef bu
gerçek yaşam zaman tünelleri, bir santimetrenin bir milyarda, bir trilyonda
biri kadardır. Bir insanın içinden
geçemeyeceği kadar küçük bir geçittirler.(Ruh ve nefis geçebilir) Ama
solucan deliği zaman makinelerinin devreye girdiği yer de burasıdır. Bazı bilim
adamları, bir tanesini yakalayıp bir insanın hatta bir uzay gemisinin bile
girebileceği kadar büyük bir tane yapıp, onu milyonlarca kez büyütebileceğini
düşünüyor. Yeterince güç ve ileri teknoloji olursa, belki devasa bir solucan deliği
uzayda inşa edilebilir. Yapılabilir demiyorum ama yapılırsa şayet, gerçekten
takdire şayan bir araç olurdu. Bir ucu burada Dünya'nın yanında, diğer ucu ise
çok çok uzaklarda ücra bir gezegenin yanında olabilir. Teorik olarak bir
solucan deliği daha fazlasını bile yapabilir. Eğer iki uç aynı yerde olsa ve
uzaklık yerine zaman tarafından ayrı olsalar, bir gemi uzak bir geçmişte,
Dünya'ya yakın bir yerden içeri girebilir ve çıkabilir. Belki dinozorlar iniş
yapacak gemiye şahitlik edebilirdi. Hayır, dördüncü boyutta düşünmenin kolay
olmadığının ve solucan deliklerinin kafanızı karıştıran aldatıcı bir düşünce
olduğunun farkındayım. Ama orada durun. Solucan deliği içinde bir zaman
yolculuğunun şimdi ya da gelecekte mümkün olup olamayacağını gözler önüne serecek,
basit bir deney düşündüm. Basit deneyleri ve şampanyayı severim. Bu yüzden
sevdiğim her iki şeyi gelecekten geçmişe zaman yolculuğunun mümkün olup
olmadığını göstermek için birleştirdim. Bir parti veriyorum. Geleceğin zaman yolcuları için bir hoş geldiniz
resepsiyonu. Ama bir hile var. Parti gerçekleşene kadar, bunu kimseye
söylemeyeceğim. Davetiye burada. Zaman ve mekândaki tam koordinatlar
içinde. Umuyorum ki, bunun bir parçası
şu ya da bu şekilde, binlerce yıl yok
olmayacak. Belki bir gün gelecekte
yaşayan biri, bu bilgileri bulacak ve
partime gelmek için bir solucan deliği makinesi kullanacak. Tabii ki zamanda yolculuk bir gün mümkün
olursa. .Zaman yolcusu misafirlerim her an gelebilir.
5-4-3-2-…
Çok yazık. Kaçırılmış bir geleceğin kapıdan içeri adım
atacağını umuyordum. Peki deney neden işe yaramadı?
Sanırım geçmişe
yapılan zaman yolculuklarında en iyi bilinen problemlerden biri yüzünden olmuş
olabilir.
PARADOKS
PROBLEMİ
Paradoksları
düşünmek eğlencelidir. En ünlüsü genellikle büyük baba paradoksu isimli
olanıdır. Benim çılgın bilim adamı paradoksu adını verdiğim daha basit ve yeni
bir versiyonu var. Filmlerde, bilim adamlarının çılgın olarak tasvir
edilmesinden hoşlanmıyorum. Ama bu durum için, doğru bir tabir. Bu genç adam
hayatı pahasına bile olsa bir paradoks yaratmaya kararlı. Bir şekilde, bir
dakikalığına geçmişe uzanan bir tünel inşa ettiğimizi hayal edin. Öyle
olamayacağına rağmen bir dakikalık bir zaman yolculuğu bile büyük bir soruna
yol açabilir. Bir solucan deliğinden, bilim adamı kendini bir dakika önceki
haliyle görebilir Peki ya bilim adamımız solucan deliğini kullanarak önceki
kendisini vursa ne olur?
O artık öldü
Tabancını birleştiremeden bile vurularak öldürüldü O halde, silahı kim
ateşledi?
Bu bir
paradokstur. Hiç mantıklı değil. Kozmologlara
kâbuslar gördüren bir tür durum bu. Böyle bir zaman makinesi, tüm evreni
yöneten ana kurallardan birini çiğnemiş olurdu.
Sebepler sonuçlardan önce olur.
Ve diğer bir şekilde bu asla olmaz. Nesnelerin kendilerini imkânsız yapacağına
inanmıyorum. Öyle olsalardı, o zaman tüm evrenin bir kaosa sürüklenmesini
durduracak hiçbir şey bulunamazdı. Bu yüzden, bu paradoksu önleyecek bir şeyin
her zaman gerçekleşeceğini düşünüyorum. Bilim adamımızın kendisini vuracağı bir
durumda, neden bulamayacağının bir şekilde bir sebebi olmalı. Ve bu durumda üzülerek söylemeliyim ki,
problem, solucan deliğinin kendisidir. Nihayetinde, düşünüyorum da bunun
gibi bir solucan deliği var olamaz Bunun sebebi ise geri beslemedir Bir rock
grubunda bulunduysanız eğer, muhtemelen şu tiz sesini hemen tanıyacaksınız. Bu
geri beslemedir. Buna sebep olan şey basittir Ses mikrofondan girer, tellerden
aktarılır, yükseltici tarafından ses arttırılır ve hoparlörlerden çıkar. Ama
hoparlörlerdeki çok fazla ses mikrofona geri giderse, bir döngü içinde her
seferinde daha da artarak gider. Eğer bunu kimse durdurmazsa, geri besleme,
ses sistemini yok edebilir. Sanırım aynı şey solucan deliklerinin de başına
gelecek. Yalnız ses yerine radyasyon olacak. Solucan deliği genişler genişlemez,
doğal ışıma içine girecek ve bir döngüyle sonuçlanacak. Geri besleme o kadar güçlü olacak ki,
solucan deliğini yok edecek Bu yüzden, minik solucan delikleri olmasına
rağmen ve bir gün birini genişletmenin mümkün olabileceğine rağmen, bir zaman
makinesi gibi kullanılacak kadar uzun kalamayacak Partiye kimsenin gelmemesinin
sebebi de budur. Aslında, solucan delikleri ya da başka metotlar aracılığıyla
geçmişe yapılacak her türlü zaman yolculuğun muhtemelen olanaksız olduğunu
düşünüyorum. Yoksa, paradokslar oluşurdu.
BU YÜZDEN, ÜZÜLEREK SÖYLEMELİYİM
Kİ, GEÇMİŞE ZAMAN YOLCULUĞU HİÇBİR ZAMAN
OLMAYACAK GİBİ GÖRÜNÜYOR.
Dinozor avcıları
için bir hayal kırıklığı ve tarihçiler
için bir rahatlama. Ama hikâye henüz
bitmedi. Bu, tüm zaman yolculuklarını
imkânsız kılmıyor. Zamanda yolculuğa inanıyorum;
geleceğe yolculuğa. Zaman bir nehir gibi akar Ve sanki
hepimiz acımasızca zamanın akışı tarafından sürükleniyoruz Ancak zaman başka
bir şekilde akan bir nehir gibidir Farklı yerlerde farklı hızlarda akar Ve işte
bu geleceğe yolculuğun anahtarıdır. Fikir 100 yıl önce.. Albert Einstein
tarafından ortaya atıldı. O, zamanın
yavaşladığı ve zamanın hızlandığı
yerlerin olması gerektiğinin farkına
vardı. Kesinlikle haklıydı; delil ise başımın hemen üzerinde uzaydaydı.
Bu, küresel konumla sistemi ya da GPS'tir Dünya'nın çevresinde yörüngedeki 31
uyduluk bir iletişim ağı. Uydular, uydu navigasyonunu mümkün kılar. Ancak bir
şeyi daha ortaya çıkarırlar ki o da zaman burada Dünya'dakinden daha hızlı akar
Her bir uzay aracının içinde çok hassas bir saat vardır Ancak bu kadar hassas
olmalarına rağmen her gün saniyenin 300 milyonda biri kadar bir fark oluşur.
Sürüklenme için sistemin doğru olması gerekir. Yoksa, bu küçücük farklılık tüm
sistemi bozarak yeryüzündeki her gps cihazının günde 10 km. kadar kaymasına
neden olurdu Bunun oluşturacağı hasarı hayal edebilirsiniz Sorun saatlerde
değil. Burada daha hızlıdırlar, çünkü zamanın kendisi aşağıdakinden daha hızlı
akar Bu olağanüstü etkinin nedeni ise Yeryüzü'nün kütlesidir Einstein maddenin zamanda sürüklendiğinin,
bir nehrin yavaş yeri gibi yavaşladığının farkına vardı. Nesne ne kadar
ağırsa, zamanda o kadar fazla sürüklenir Ve bu ürkütücü gerçeklik geleceğe
yapılabilecek zaman yolculuğunun ihtimaline bir kapı açar. Bunun anlaşılması
zor bir düşünce olduğunu kabul ediyorum Bu yüzden basit bir örnekle açıklayalım
Bu büyük Gize Piramidi 40 milyon tondan daha ağır Ve tüm ağır nesneler gibi, o
da aslında zamanı yavaşlatıyor. Etki küçük Dünya'nınkinden milyarlarca kez daha
küçük Ama bunu aşırı ölçüde abartırsak, bu prensibin nasıl çalışacağını
görebiliriz Piramide yakın olan her şey yavaşlar Aynen nehrin yavaş bölümü gibi
Burada, zaman uzakta olanla kıyaslandığında daha yavaş akar Ama piramidin
yanındaki insanlar dışa doğru baksalar ne olur?
Zıt etkiyi
görmeliler Çünkü onlar yavaşlatıldı Uzaktaki zamanın daha hızlı aktığını
görmeliler Bu, piramidin kütlesinin basit bir sonucudur Bu çarpıklık, zaman
yolculuğu ihtimaline bir kapı açar. Bu yüzden zamanda yolculuk için gerçekten
ihtiyacımız olan, bir piramidin kütlesinden çok daha yoğun bir şeydir Ve
aklımda tam o şey var Samanyolu’nun tam merkezinde, bizden 26 bin ışık yılı
ötede engin bir gaz ve yıldız bulutu içinde gizli tüm galaksideki en ağır nesne
bulunuyor. 4 milyon güneşin kütlesini içeren olağanüstü yoğunluğa sahip bir kara
delik. Kendi yer çekiminden dolayı tek bir noktaya gelmiş. Kara deliğe ne
kadar yaklaşırsanız çekimi o kadar güçlü olur Oldukça yaklaşırsanız, ışık bile
kurtulamaz Çapı 25 milyon km. olan
karanlık bir küre içine sarılmıştır Böyle bir kara deliğin, zamanı galaksideki
herhangi bir şeyden çok daha fazla yavaşlatarak zaman üzerinde dramatik bir
etkisi vardır Bu, onu doğal bir zaman makinesi yapar. Günün birinde bir uzay
gemisinin bu çarpıcı olağanüstü olaydan nasıl faydalanabileceğini hayal etmek
istiyorum. Elbette öncelikle içeri çekilmekten kurtulması gerekecek. Sanırım
hile, tam yan tarafına yönelmek; böylece ondan kurtulabilirler. Tam olarak
doğru hızda ve yörüngede olmaları gerekiyor, yoksa asla kurtulamazlar Doğru
uygulanırsa, gemi yörüngeye çekilecek 50 milyon km. çapında devasa bir daire.
Burası güvenli olurdu Hızı onu daha içeri çekilmekten kurtaracak yeterlilikte
olurdu. Eğer bir uzay dairesi Dünya'dan ya da kara deliğin çok uzak bir
yerinden görevi yönetiyor olsaydı her bir tam dönüşün 16 dakika sürdüğünü
gözlemlerlerdi. Ancak gemideki cesur insanlar için bu yoğun kütleye yakın
olmak, zamanı yavaşlatırdı Ve buradaki etki, piramidin yanından ya da Dünya'dan
aşırı derecede çok olurdu Mürettebatın zamanı yarı yarıya yavaşlardı Her 16
dakikalık yörünge için sadece 8 dakikalık bir zaman geçirirlerdi. Çevresindeki
sürekli dönüşlerle, kara delikten çok uzak kimselere göre zamanı yarı yarıya
hissederlerdi. Gemi ve mürettebatı zamanda yolculuk yapıyor olurdu. Hayatlarının
beş yılı boyunca, kara delik çevresinde daire çizdiklerini hayal edin Başka
yerde 10 yıl geçmiş olurdu Eve geldiklerinde Dünya'daki herkesin kendilerinden
5 yıl daha yaşlandığını görürlerdi. Uzay gemisinin mürettebatı geleceğin
dünyasına geri dönmüş olurdu Mürettebat sadece uzayda değil, zamanda da
yolculuk yapmış olurdu. Böylece, çok yoğun bir kara delik bir zaman makinesidir
Ama elbette, bu tam olarak uygulanabilir değil Solucan deliğine göre avantajlı,
çünkü paradoks yaratmıyor Artı, kendini ani geri beslemelerle yok etmiyor. Ama
oldukça tehlikeli Daha önümüzde çok yol var Üstelik bizi de, çok da geleceğe
götürmüyor Şanslıyız ki, zamanda yolculuğun başka bir yolu daha var Ve bu bizim
gerçek bir zaman makinesi yapmak için son ve en iyi şansımız. Dördüncü
boyutta yolculuk etmek asla bir parktaki yürüyüş gibi olmaz, ancak bunu yapmak için şaşırtıcı
derecede kestirme bir yol olduğu ortaya
çıktı. Sadece çok hızlı, ama çok hızlı gitmelisiniz. Çok yoğun bir
kara delikten uzak durabilmek için gereken yüksek hızdan bile çok daha büyük
bir hız Bu, evren hakkında başka bir ilginç gerçektir Kozmik bir hız limiti
vardır Saniyede 300,000 km Aynı zamanda
ışık hızı olarak da bilinir. Hiçbir şey bu hızı aşamaz Bunun kulağa tuhaf
geldiğinin farkındayım ama bana güvenin; bu bilimde yer etmiş en iyi ilkelerden
biridir İster inanın ister inanmayın, ışık hızına yakın yolculuk yapmak sizi
geleceğe taşır. Neden olduğunu açıklamak için, bir bilim kurgu ulaşım sistemini
hayal edelim. Dünya'nın çevresini saran bir yol hayal edin. Çok hızlı bir tren
için bir yol Bu hayali treni ışık hızına mümkün olduğu kadar yaklaştırmak ve
nasıl bir zaman makinesine dönüştüğünü görmek için kullanacağız Trende,
yolcularımızın geleceğe tek gidişlik bir biletleri var Tren gitgide daha da
hızlanıyor Çok geçmeden, Yeryüzü'nü tekrar tekrar katediyor. Işık hızına
ulaşmak, Yeryüzü'nü oldukça hızla katetmek demektir Saniyede yedi kez Ama
trenin ne kadar gücü olursa olsun, fizik kuralları buna imkân vermediğinden
asla tam olarak ışık hızına ulaşamaz. Bunun yerine, son hıza çok yaklaştığını
söyleyelim Bu durumda, olağanüstü bir şey gerçekleşir. Zaman trende dünyanın
geri kalanına nispeten daha yavaş akmaya başlar. Tam da kara deliğin yanındaki
gibi, ama biraz daha çok Trendeki her şey ağır çekimde. Bu hız limitini korumak
için olur ve neden olduğunu görmek hiç de zor değil. Trende ileriye doğru koşan bir çocuk hayal edin. Onun hızı trenin
hızına ilave edilir, bu yüzden kazara da olsa hız limitini geçmiş olmaz mı?
Cevap
hayır. Doğa kanunları, trende zamanı
yavaşlatarak bu olasılığı engeller. Bu durumda hız limitini geçecek kadar
hızlı koşamaz. Zaman hız limitini korumaya yetecek kadar her zaman
yavaşlayacaktır. Ve bu gerçekten geleceğe, uzak mesafelere yolculuk ihtimalini
ortaya çıkarıyor. Trenin 1 Ocak 2050'de istasyondan hareket ettiğini düşünün.
Yüz yıl boyunca, tren Yeryüzü'nün etrafında defalarca dolanıp ve son olarak
2150'nin Yılbaşı'nda dursun. Yolcular sadece bir hafta yaşamış olurdu, çünkü
zaman trenin içinde çok fazla yavaşlayacaktır. Dışarı çıktıklarında,
bıraktıkları dünyadan çok daha farklı bir dünya bulurlardı. Bir haftada, 100
yıl geleceğe yolculuk yapmış olurlardı. Elbette, böylesine bir hıza
erişebilecek bir tren yapmak neredeyse imkânsızdır, ancak İsviçre'nin Cenova
kentinde CERN'de dünyanın en büyük çekirdek hızlandırıcısıyla trene benzeyen
bir şey inşa ettik. Yerin derinliklerinde, 100 km. uzunluğunda daire şeklinde
bir tünel içinde trilyonlarca minik parçacık akışı. Güç açıldığında, parçacıklar anlık saniyede saatte 0'dan 100 bin km’ye
ulaşırlar. Güç arttırıldığında, parçacıklar tüneli saniyede 11 kez geçene kadar gitgide daha hızlanır, ki
bu neredeyse ışık hızıdır. Ancak, aynen trende olduğu gibi, onlar da asla son
hıza ulaşamazlar. Sınırım %,99,99'luk kısmına ulaşabilirler sadece. Bu olduğu zaman, onlar da zamanda yolculuğa
başlarlar. Bazı son derece kısa ömürlü “pi
meson” adı verilen parçacıklardan dolayı bunu biliyoruz. Normal olarak, saniyenin tam 25 milyarda
biri aralığında parçalanırlar. Ama ışık hızına yaklaştıklarında, kat daha fazla
dayanırlar. Bu parçacıklar gerçek zaman yolcularıdır. Gerçekten olay bu
kadar basit. Geleceğe yolculuk etmek istiyorsak, tek yapmamız gereken hızlı
gitmek. Oldukça hızlı. Sanırım muhtemelen bunu yapmanın tek yolu, uzaya
çıkmak. Tarihteki en hızlı insanlı araç Apollo 10'du Saatte 40,000 km. hıza
ulaşıyordu Ama zamanda yolculuk için, bundan 2,000 kez daha hızlı gitmek
zorunda kalacağız. Ve bunu yapmak için, daha büyük bir gemiye ihtiyacımız var.
Gerçekten çok daha büyük bir makine. Geminin, kendisini ışık hızına çıkartması
için muazzam miktarda yakıt taşıyacak kadar büyük olması gerekirdi. Kozmik hız
limitine ulaşmak tam güçte neredeyse altı yıl alırdı. Geri sayıma 10 saniye
4, 3 ,2,1 .
İlk hızlanma
yumuşak oluyor. Çünkü gemi çok büyük ve ağır Ama aşamalı olarak hız kazanıyor
ve çok geçmeden muazzam mesafeleri katediyor olacak. Sadece bir hafta içinde
Neptün gibi gaz devlerinin bulunduğu dış gezegenlere ulaşmış olurdu İki yıl
sonra, ışık hızının yarısına ulaşırdı ve güneş sistemimizin çok uzağında olurdu.
İki yıl sonra, ışık hızının %90'ı bir hızda seyahat ediyor olur ve en yakın
yıldız sistemimizi Alpha Centauri'yi geçiyor olurdu. Yeryüzü'nden 50 trilyon
km. uzakta ve fırlatmadan 4 yıl sonra gemi zamanda yolculuk yapmaya başlar.
Gemide her bir saatlik zaman için Dünya'da iki saat geçer. Muazzam kara delikte
yörüngeye giren uzay gemisindeki benzer bir durum. Ama dahası var Diğer iki
yıllık tam hızdan sonra, gemi ışık hızının % 99'u bir hızla maksimum hızına
ulaşacak. Bu hızda, gemideki bir gün Dünya zamanına göre bir yıldır. Gemimiz
gerçek anlamda geleceğe uçuyor olurdu. Zamanı durdurmanın başka bir faydası
daha vardır. Bunun teoride anlamı tek bir insan ömrü içinde olağanüstü
mesafeleri aşıyor olabilirdik. Galaksinin ucuna bir gezi sadece 80 yıl alırdı. Ama yolculuğumuzun asıl harikası, kâinatın ne kadar ilginç olduğunu gözler
önüne sermesidir. Zamanın farklı yerlerde farklı hızlarda aktığı, etrafımızı küçük solucan deliklerinin
çevrelediği ve nihayetinde doğru teknolojiyi geliştirebilirsek fizik bilgimizi kullanarak dördüncü boyutta
gerçek yolcular olabileceğimiz bir evrende yaşıyoruz.
Kaynak:
Into.The.Universe.With.Stephen.Hawking.2010.720p.E02.BluRay.x264.AC3-HDChina
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar