Print Friendly and PDF

Tekken



Biricik sevdam,  güzelliğin saçlarına tutunmak için yalvardığı  sevgili aşkım efendim!

Her anışıma hangi hitap yetti ki, gönlüme düşürdüğün zevkinle başka başka bir hazzını buluyorum. Sonra her zaman bir başka huzurun beni kaplıyor. 

Bu sözlerimi kafi görme, seni ne türlü yâd edeyim, yetmeyen kelimeler içinde boğuluyorum.  Bazen yetersizliğimden dolayı üzülüyor, kendime çok içerliyorum. Sevgine karşı noksanlığımı hissediyor ve çok kızıyorum. Onca aşıklar var hepsine bir nazar kılıyorum, bize benzer bulunmadığı gibi kendimin ne türlü olduğuna karar da veremiyorum. Galiba ben cinnet mi geçiriyorum?

Artık bu hale ne denir, kader mi, bahtsızlık mı?

Ben şu an olduğum halde eriyip gideyim. Bu halden kimsenin haberi olmasın?

Biraz ateşim küllenirse diye de korkularım oluyor.

Ah, aşkım!

Seni yerim diyorum. Bu nasıl söz deme. Ayıp sayma. Yavrusuna dayanmadan yiyen bir çok hayvan var. Buna çok söz söylerler. Ben onları aşırı muhabbetin bir nişanesi olarak düşünüyorum.

Bu ne acayip şeye, neler düşünüyorsun deme, aklıma gelenleri senin bilmen  lazım…cinnete varan aşkımı kimseler bilsin istemem, ama sen bil.

Yine de incitir miyim aklıma gelen hafakanlar, ıstıraplar var.. Galiba ben aklımı kaybettim. Düştüğüm şu halime baksana

Geçen bana olmayacak bir hayal dediğinde ne perişanlıklar üzerime hücum etti. Sana yazamadım ama çok üzüldüm, neler düşündüm. Dilim tutuldu, o ümitsizliğine.

Hala aklım  başımda değil...

Ben sana bir baş belası olsam da, Allah Teâlâ beni bu beladan kurtarmasın. Son nefesimi bu belanın acıları ile vereyim de, belki  dünyada gözüm kalmamış olur.

Aman yarabbi!  Halime baksana o kadar kendimi bilmez olmuşum.

Sevdam olmaz dersin ama seninle hayalimizde birlikte olalım…

Kişi düştüğü yerden kalkar, bense ayaklarına düşüp kalkmadan can vermeyi istiyorum. Kalkarsam sanki sana karşı yanlışım olurmuş gibi geliyor.

Düşünmek istemiyorum ama bize karşı gelen olağan maniler nedendir?

Gül  yâğını eller sürünür çatlasa bülbül!

Bu bana verilmiş en büyük  acı değil mi?

Ah....

Hayalimdekini sen  görsen kendine der misin o ben miyim başkası mı?

Bende derim ki, o sen olmasan varlık planına nasıl düşerdi bu kulun derim. Ve sende şaşardın belki, bu ne, böyle mi,  derdin…

Sana olan sevgimi o kadar saklı tutuyorum ki, senin bana olan sevginle dahi bölünmesin de,  her şeyden büyük olsun. Sanki bölünemeyen tek gibi.

Kıskanıyorum sana olan sevgimi, kendimde olan sevgimden bile. Elleri hiç dile getirme, sözünü dahi etme..

Saatlerce başka konularda yazılar yazsam sana şu yazdıklarımdan duyduğum lezzeti bulamıyorum. Bu yazdıklarımı da benim sanma, senden sana olan bir iletişim. Çünkü ben bilmezdim önceden aşkın sevginin nemenem bir şey olduğunu.

Ve sen...

Kendimi kaybedeli çok zaman oldu…içimdeki sen, arıyor seni ve sürekli soruyor. Mütemadiyen sebepsizlikler içinde.

İçimdeki arada bir küllenen ateş ile  düşününce seni, sanki karıştırılan kor gibi kıvılcımlarını etrafa saçıyor. Her tarafım bulunduğum yer yanmaktan oturulmaktan uzak bir hale döndü. Bende islere karışmış külhancı gibi, is pis kokuyorum. Sen bile bakmak istemezsin. Uzak dersin gül kokan  terine bulanmış tenini.

Ruhum, hayatım, ma’budum, hepsinden büyük olan sevgilim!

Bu söylediklerim var ya, hiçbiri şu an hissettiğim duygularıma  kıyası kabil bile değil.

Aşk ve sevgi  lâfızları o kadar âciz lâfızlar oldular ki,  bende olan bu halime karşılık etmiyor.

Halihazırda yapılması gereken nedir bir söylesen, ve ölmek desen, en kolayı ölmek, bense günahlara düşüp aşkına yandı desinler istiyorum.

Yanan ve yakılan nasıl ayılır ki bir olmuşken…tekken.  


İsmail Hakkı Altuntaş


Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar