Print Friendly and PDF

Tuz Buz Olmadan Tuzlanmalı mı

Bunlarada Bakarsınız

Yüksek oranda tuz, farenin bağışıklık, düzenini güçlendirdi.
Kitle/tümör büyümesini engelledi.
Belçika Hasselt Üniversitesi.
.
Bedenimizde tuz olmasaydı hiçbir düşünceyi düşünemeyeceğinizi biliyor muydunuz?
Eskiden yemeklere tuz, yemeklerin tuzlanması için değil, düşünme yetisine sahip olabilmek için konulurdu.
Dünyada on binlerce insan artık katı madde almaksızın sadece su, tuz ve güneş ile besleniyorlar.
Çoğu kişi vitamini, bedenin üretemediği bir madde olduğunu sanıyor, bu yüzden dışarıdan alınması gerektiğini düşünüyor. Aslında düşüncede bir bağımlılık oluşturuluyor.
Bu yüzden bizim için önemli olan madde değil, bizi ilgilendiren onun enerji içeriğidir.
Doğal tuzda 84 element var.
İnsan bedeni su ve tuzdan oluşuyor ve bu tuz da aynı doğadaki tuz gibi 84 elementten oluşmakta.
Öğrendiklerimize göre, önemli olan elementin kendisi değil, onun içeriği, enformasyonu, dalga boyu veya frekans deseni.
Doğal tuzda fizik bedenimizde de bulunması gereken tüm elementler mevcut.
Ve vücudumuzda herhangi bir element eksik olduğunda da bunun tuzda mevcut olduğunu biliriz. Bu da %100 rezonans demektir.
1897 yılında, Bay Schübler insan bedenlerinin yakıldığında geriye kalanın tuz olduğunu tespit etmiştir.
Tuz, nötr bir güce sahip bu güç, bedenin dengesini sağlar.
Bedenin içinde ya da dışında tüm titreşim oranları, tuzla tamamen nötralize edilebilir.
Belki eski geleneklerden bilirsiniz, yeni evlilerin evlerinin dört köşesi de tuzlanırdı.
Bunu da kötü ruhları kovmak veya uzak tutmak için açıklarlardı. O zamanın kötü ruhları, bugünün negatif enerjileridir.
Artık bugün sadece tuzun kristal yapısından dolayı radyasyon durumlarını nötralize ettiğini biliyoruz.
Örneğin, atom çöpü olan radyasyon artıkları tuz depolarında saklanıyor.
Bu da tuzun sırrı, bu sırda onun geometrik şeklinde saklı.
Tuzun içinde fizik bedeni de oluşturan her tür titreşim oranının mevcut olduğu çok eski zamanlardan bu yana bilinmektedir.
Örneğin, bir cumhurbaşkanı ya da başbakan Polonya’ya geziye gittiğinde kendisine ekmek ve tuz verilir.
Bu dostluğun simgesi olarak bir misafir ağırlama hediyesidir, artık o kişiyle ömür boyu sürdürülecek dostluk oluşturulmuştur.
Masada tuzunu paylaştığınız kişiyle de dost olursunuz, çünkü onunla aynı frekansta titreşirsiniz.
Eskiden Romalı bir asker maaş olarak beyaz altını paraya tercih ederdi.
Tuz altınla birebir değiştirilebilirdi.
Haçlı seferleri Kudüs’ü dinsizlerden kurtarmak için değil, Ölü deniz de tuz haklarını elde edebilmek için yapılmıştır.
Bu beyaz altının anlamını ve önemini doğru anlamak için tarihi doğru anlamalıyız.
Sal kelimesi Latince de ”Sol” kelimesinden geliyor, bu da sole, yani su ve tuzun oluşturduğu karışımın adı ile aynı kökenden gelir ve Latince de olduğu gibi
İtalyanca’ da güneş anlamına gelmektedir.
Sole bilimsel anlamda sıvı güneş ışığı, bio fotonlar, ışık kuvantları demektir.
Birçok insanda, bedenlerinde sodyum klorür olmasına rağmen, tuz eksikliği olduğunda, aslında damarlarında ışık olmadığı anlaşılmalıdır, bedenlerinde bütünselliği kaybetmişlerdir.
Kaynak: Peter Ferreira

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar