The Empty Man (2020)
137 dk
Yönetmen:
David Prior
Senaryo:
David Prior, Cullen Bunn
Ülke:
ABD , Güney Afrika, İngiltere İ
Tür:
Suç, Dram, Korku, Gizem, Gerilim
Vizyon Tarihi:
23 Ekim 2020 (ABD)
Dil:
İngilizce
Müzik:
Christopher Young, Brian Williams
Nam-ı Diğer:
Empty Man
Oyuncular
James Badge Dale
Stephen Root
Joel Courtney
Sasha Frolova
Marin Ireland
Özet
The Empty Man, kayıp bir kızın izini sürerken, doğaüstü
varlıklarla iletişim kurmaya çalışan gizli bir örgüte rastlayan bir polisin
hikayesini konu ediyor
Altyazı
Ura Vadisi, Bhutan Neyi bekliyorsunuz çocuklar?
Hadi.
Hadisenize.
Gelin hadi.
Yok bir şey.
Bence yani.
Evet.
Kesinlikle kurallar
uygun.
Tanrım!
Aman tanrım.
Tamam, tamam.
İyi misin?
Birinci Gün Kuzeybatından
kuvvetli bir rüzgar geliyor.
İnelim mi sence?
Evet.
Yakalanmak pek
istemiyo Nereye gidiyorsun?
Ne duydun?
Bilmem.
İşte yine geliyor.
Ben bir şey
duymuyorum dostum.
Ne bu şimdi?
Paul?
Paul!
Paul!
Paul!
Paul!
Paul!
İyi misin dostum?
S...ir ya.
Dur bakalım.
Paul!
Merak etme.
Aşağı ineceğim.
Onu alıp çıkacağım
tamam mı?
Paul!
Onu çıkaracağım.
Bir şey olmayacak.
Tamam güzel!
Tamam.
Onu çekmeye hazır
olun.
Paul.
Ne yapıyorsun dostum?
Neden cevap vermedin?
Paul.
Bu ne lan böyle?
Ne Nesin lan sen?
İyi misin?
Ayağa kalkabilir
misin?
Bana dokunursan
ölürsün.
Ne?
Bana dokunursan
ölürsün.
Ne demek sana
dokunursam?
Hadi.
Hadi dostum.
Hadi.
Paul?
Sorun ne dostum?
Yapma böyle.
Hadi.
Hadi ama.
Neler oluyor dostum?
Greg?
- Ne oldu?
- Bekleyin biraz!
Paul dalga geçmeyi
bırak.
Hadi gidelim.
Ayağa kalk.
Hadi.
Seni buradan
çıkaracağım.
Ayağa kaldırıyorum.
Hadi.
Kalk ayağa.
Buldum onu.
- Biraz dinleneyim.
- Tamam.
Ev var şurada!
Merhaba!
Merhaba!
Merhaba!
Kimse yok!
Kapıyı aç!
Tamam tuttum onu.
Tuttum.
- Yavaş.
- Tamam.
- Ağrıyor mu?
- Yok bir şeyim.
Birazdan geliyorum.
Tamam.
Üstünü çıkaralım da böcek
ısırmış mı diye bakalım.
Hadi Paul.
Bir şeyler söyle.
Hadi.
Neyi var?
Bilmiyorum.
Hiçbir şey Şokta.
Hadi Paul bize bir
işaret ver.
Ağrıyan yerine
dokunursam ses çıkar olur mu?
Son zamanlarda
nasıldı?
İyi.
Bir şeyi yoktu!
- Tamam sakin ol.
- İyiydi.
Al.
Bir çeşit gaz boşluğu
olabilir mi?
Ben de aynı havayı
soludum.
Kafasında yaralanma
yok mu hiç?
Yok.
Emin olmak için
tarama lazım ama Ne?
Ya kafasında değil de
kafasının içindeyse.
Hastaneye götürmemiz
gerek.
- Nasıl?
- Bilmiyorum.
Birileri olmalı.
Onu taşıyabiliriz.
Buraya yayan geldik
Ruthie.
Beni dinle.
Yayan geldik.
En yakın yoldan 10 km
uzaktayız.
Onu daha fazla
taşıyamam.
Bu havada olmaz.
Fiziksel olarak
yaralı değil.
Bir şeyi yok.
Sen gözünü üzerinde
tut.
Bu gece düzelme
göstermezse Cakarta'ya gitmenin bir
yolunu bulmak için yayan yola çıkacağım.
Sabaha bir şeyi
kalmayacağına eminim.
İkinci Gün Ruthie.
Bir şeyler yemen
gerek.
Hadi.
Biz birazdan döneriz.
Merhaba.
Bize yardım edebilir
misiniz?
Beni duyuyor musunuz?
Yardıma ihtiyacımız
var!
Git buradan!
Git.
Ruthie, aç kapıyı!
Biziz!
Greg?
Ruthie, aç şu kapıyı!
Ruthie, açsana!
Bu fırtınada geçitten
geçemeyiz.
Dışarıda birini
gördünüz mü?
- Hayır.
Sadece sen vardın.
- Ne?
Dışarıda ne
yapıyordun?
Dışarıda Dışarıda
Birisi vardı.
Beni kovaladı.
- Buradan gitmek
istiyorum.
- Sakin ol biraz.
Sakın bana sakin ol
deme!
Gitmemiz gerek!
Paul?
Paul?
Neredesin?
Nerede?
Buralarda bir
yerlerde olmalı.
Paul.
Montunu da almış.
Üçüncü Gün Tanrı
aşkına Paul ne yapıyorsun?
Ne yapıyorsun sen?
Senin şu ben çok
özelim palavralarından bıktım usandım.
Bunun bir yararı
olmuyor.
Neler oluyor tatlım?
- Bana anlatabilirsin.
- Şunu
cesaretlendirme yahu!
Sen karışma Greg.
- Sakin ol.
- Bana karışma deme!
İyileşsin istiyor
musun istemiyor musun?
Umurumda bile değil.
Kendisinin hatası zaten.
Hiç yardımcı
olmuyorsun.
Yeter artık.
20 yıldır bu
palavralarla uğraşıyorum.
Kötü bir gün geçirdi
diye bize dağda yolumuzu mu kaybettirdi?
Bir şeyler söylesene
lan?
Sana söylemiştim Ne?
Webster Mills, Missouri Neredeydin?
Neredeydin?
Neredeydin?
Lasombra Güvenlik Sadece
bunu alıyorum.
Bu pek işine yaramaz.
Diğerlerinden daha
fazla kapasitesi olduğu yazıyor.
Evet doğru.
Ama kullanmadan önce
çalkalaman gerek.
Acil bir durumda
isteyeceğin bir şey değil.
İhtiyacın olanı
göstereyim.
Hem daha ucuz.
St. Louis.
Todd bu seneyi 3-31
ile açıyor.
Topa hükmetti resmen.
Durum 2-0.
Eski Home Run Derby şampiyonu
Todd Frazier.
parkın dışına bir
tane daha vuruş deniyor ve tribünlerin üstüne gidiyor.
Üç top, üç ıska.
Merhaba.
Hemen gitme.
Şunu vereyim.
Kupon: Doğum
gününüzde bedava yemek veriyoruz.
Zamanı geçmişse
kontrol edebilirsin.
Elbette.
Bu da senin için.
- Birazdan gelirim.
- Teşekkürler.
Üstünü getirmene
gerek yok.
Kalsın.
Mutlu yıllar sana.
Mutlu yıllar sana.
Mutlu yıllar sana, sevgili
müşterimiz.
Mutlu yıllar sana.
Merhaba Amanda.
Annen burada olduğunu
biliyor mu?
O nasıl?
Buraya sen nasılsın
öğrenmek için geldim.
Neredeyse bir yıl
oldu.
Senin için
endişelendim.
Teşekkürler.
Belki de aptalca
buluyorsundur.
Hayır.
Babam öldüğünden beri Allison ve Henry'den çok kısa süre sonra İyi yani.
Gayet iyiyim.
Yani Kimsenin kaldırabileceği bir şey değil.
Evet.
Hiçbirimizin.
Ben kendimi sağa sola parçalanmış gibi hissetmiştim.
Ama buraya sana
şahane bir şey bulduğumu söylemeye geldim.
Çok özgür bir şey.
Bana hiçbir şeyin
seni incitemeyeceğini anlamamı sağladı.
Çünkü hiçbir şey
gerçek değil.
Amanda.
Pek çok gerçek şey
var.
Öyle mi?
Evet.
Nereden biliyorsun
ki?
Zor yoldan
öğrendim.
Gerçek burada
başlar burada biter.
Odak ile, maksat
ve tekrar ile düşündüklerimizi dışa
vururuz.
Pozitif ve negatif
düşüncenin gücü yani.
Doğru.
Peki ya gizli bir
gerçek varsa?
Peki ya
düşüncelerimiz başka bir yerde başlıyorsa?
Sinyalin
kablolardan iletilmesi gibi onlar da
bize iletiliyorlarsa.
Eski, gizli ve
nadir düşünceler.
Hiçbir şey
anlamadım.
Evet anladın.
Elbette anladın.
Annem Görev beni
bekler.
Pekala.
Seni gördüğümü anneme
söyleyebilir miyim?
Evet elbette.
Hoşça kal.
Ziyaretin için
teşekkürler.
Neredeydin?
Neredeydin?
Neredeydin?
Neredeydin?
Neredeydin?
Birinci Gün Amanda
yumurta ister misin?
Yumurta da kalmamış.
Amanda?
Mandy uyandın mı?
Amanda.
Selam.
Tamam.
Gel buraya.
Polisi aradın mı?
Evet.
Birkaç dakikaya
geliriz dediler.
Ben dışarıdayım.
Bana Bunu Boş Adam Yaptırdı
- Sen kimsin?
- James Lasombra.
Komşusuyum.
Aile dostu.
Eskiden polis değil
miydin?
- Evet.
St. Louis.
- Gizli polis değil
mi?
Evet.
Seni duyduğumu hatırlıyorum.
Dün senin yanına mı
geldi?
Amanda.
Evet.
Bir yere gideceğine
dair bir şeyler söyledi mi?
Hayır.
Babası nerede?
İki yıl önce öldü.
Kalp krizinden.
Başınız sağ olsun.
Babasıyla yakın mıydı?
Sonrasında depresyon
geçirdi mi?
- Olağan dışı bir durum
ya da?
- Her şey normaldi.
- Yoktu.
Hayır.
- Yok muydu?
Okulda durumu nasıldı?
Sorun yaşıyor muydu?
Orada da yoktu.
Geçen gün panik atak
geçirdi ama önemli bir şey değildi.
Panik atak mı geçirdi?
Okuldan aradılar.
- Sınıfta ağlıyormuş.
- Ağlıyordu demek?
Önemli bir şey
değildi ama.
Kötü bir gün geçirmiş.
O kadar.
Çok fazla ödevi
oluyordu.
Bu da baskı
oluşturuyor tabii.
Daha öncesinde böyle
bir şey oldu mu?
Sizin aranız nasıldı
peki?
Amanda ile aramız
harikadır.
İyi anlaşırız.
Peki.
Dinleyin Bayan Quail.
Kızınız 18 yaşında.
- Yetişkin.
- Daha lisede ama.
Bavulu kayıp
diyorsunuz.
Eşyalarını
toplamıştır.
Gitmekte özg Öyle bir şey olmadı.
Kızımı tanırım.
Tanrı aşkına, ben de
böyle olmasını istemez miyim
sanıyorsunuz?
Endişenizi anlıyorum.
Neler
bulabileceğimize bakacağız.
Bu sırada siz bir
şeyler duyarsanız haber verirsiniz.
Evcil hayvanınız var
mı?
- Yok.
Neden?
- Sebebi yok.
İyi günler Bayan
Quail.
Haberleşiriz.
Dışarıda konuşalım mı?
Teorilerine göre
Amanda üzüntülü olduğu için senin canını yakmak istiyor.
Bir şey yapmayacaklar
değil mi?
Hayır.
Büyük ihtimalle
yapmayacaklar.
Evcil hayvanı neden
sordu?
Galiba aynadaki kanın
insan kanı olmadığını düşünüyorlar.
Tanrım ne yapacağım
ben?
"O burada, o
şurada.
O her yerde.
" Kimden bahsediyor?
- Muhtemelen Peter.
- Öyle mi?
Evet bilemiyorum.
Amanda'nın
arkadaşlarının listesini yapsana.
Teşekkürler.
Affedersin Davara.
Davara Walsh?
Merhaba.
Ben James Lasombra.
Amanda'nın
arkadaşıyım.
- Evet kim olduğunu
biliyorum.
- Biliyorsun demek.
Amanda nerede biliyor
musun peki?
- Hayır.
- Bilmiyor musun?
Neden kaçmış
olabileceğini biliyor musun?
Bana da verir misin?
Sigara içmek sağlığa
zararlıdır.
Pekala.
Bin hadi.
Peki.
Amanda'nın annesi
bana geçen gün sınıfta ağladığını söyledi.
Ağlamıyordu.
Çığlık atıyordu.
Pekala.
Polisler Bugün beden dersine geldiler.
Amanda'yı sordular
bize.
Ne anlattın?
Ne anlatmadın?
Boş Adam'ı anlattın
mı?
O çok aptalca bir
isim.
Ne?
Bilmiyorum.
Etrafta bazı hikayeler
dolanmaya başladı.
Eğer karanlık
çöktükten sonra bir köprüden geçerken boş
bir şişe bulursan ve içine üfleyip onu
düşünürsen bazı şeyler olurmuş.
Ne gibi?
Sen denedin mi?
Ne zaman?
İki gece önce Chain of Rocks Köprüsü'nün orada takılıyorduk.
Nerede olduğunu
biliyor musun?
Evet biliyorum.
Küçükken bir teorim
vardı.
Kötü bir olayı daha
gerçekleşmeden önce düşünerek
engelleyebilirim.
Nasıl yani?
Mesela her arabaya
bindiğimde karışabileceğimiz çeşitli
araba kazalarını düşünüyorum.
Otobüsün sana
çarptığını düşünürken otobüsün sana
çarpma ihtimali nedir sence?
Çocuklarda beyin
namına bir şey yok.
Evet.
Kendi dediğini
ispatladı resmen.
Ne yapıyorsun lan sen?
Hadi uzayalım.
Şuranda kalmış.
Kimler vardı?
Lisa, Duncan, Meyer,
Brandon ve Amanda.
Julianne de vardı.
Sürtük.
Hâlâ gitmek istiyor
musun?
Bilmem.
Daha öncesi gibi
değil ama bazen hâlâ ortadan kaybolabilirmişim
de kimse farkına varmazmış gibi
hissediyorum.
Anlıyorum.
İntiharı düşündün mü
hiç?
Pek çok kere.
Bir kez denedim bile.
Deli.
Evde patenle kayarken
camlı kapıya çarptım.
Bileğimi kesecek
olsam uzunlamasına derince keserdim.
Durun.
Denemeliyiz.
Aptallık etme.
Neyi deneyelim?
Boş Adam'ı
çağıralım.
Kim o?
Güya köprüde şişeye üflersen ve Boş Adam'ı düşünecekmişsin.
Bir süre sonra senin peşinden geldiğini duyarmışsın.
Gerisini de anlat.
İlk gece onu
duyarsın.
Onu düşünmeden
edemezsin.
Sonra ikinci gece onu görürsün.
Seni takip ederken.
Peki ya üçüncü
gece.
Üçüncü gece o
senin bulur.
Hadi ama Mandy.
Kaç yaşındasın sen?
Hadi eve gidelim
lütfen.
Sabah altıda yüzme
dersim var.
Olmaz Amanda.
Hadi yapalım.
Brandon neler
olacağını öğrenmek istiyor.
Değil mi Brandon?
Pek sayılmaz.
Hayır.
Senin sıran cüce.
Tamamdır.
Saçmalık resmen.
Madem saçmalık üfle o
zaman.
Herkesin üflemediğini
düşünmesini istemezsin değil mi Davara?
Hepinizin ağzına
sıçayım.
Boş Adam.
Boş Adam.
Ne?
Kim var orada?
Oradaki her kimsen dalga
geçmeyi bırak.
Çok güzel hallettin.
Teşekkürler Meyer.
Kes sesini.
Götün teki işte.
Sarhoş ya da evsiz
falandır.
Gidelim lütfen.
Malın biri bizimle
kafa bulmuştur değil mi?
En son ne zaman
Amanda'yı gördün?
Alış veriş merkezinde
gördüm.
Ertesi gündü.
Brandon ile
konuşuyordu.
Ama konuşmadık.
Sen iyi misin?
Değilim.
Gitmem gerek.
Dur bir saniye.
Brandon'ın adresi var
mı?
- Al.
- Teşekkürler.
- Merhaba.
- Evet?
Brandon Maibaum
burada mı oturuyor?
Onu gördünüz mü?
Evde değil mi?
Hayır değil.
İsmim James Lasombra.
Nora Quail'in
arkadaşıyım Merhaba?
Lisa?
Bayan Schwartz?
Kimse yok mu?
Neden kaçmadın aptal?
Az kalsın ölüyordun.
Sessiz ol.
Tanrı geliyor.
Neden bahsediyor bu?
Tanrı geliyor dedi.
Merhaba?
Hangi tanrı?
Onun tanrısı.
Aten.
- Aten?
- Bak!
Lisa?
Merhaba?
Nora.
Benim.
Amanda'nın
arkadaşlarını ne kadar tanıyorsun?
Arkadaşlarının aklı
biraz başka yerlerde gibi geldi mi sana?
Nasıl yani?
Garip şeyler işte.
Garip şeyler derken?
Bilmem.
Anlamaya çalışıyorum
Nora.
Senin endişelendirmek
istemiyorum ama bulmaya çalışsam da Amanda'nın
bütün arkadaşları en son onunla görülmüşler
yerlerini bulamıyorum.
Hiçbirinin mi?
Davara Walsh hariç.
Pontifex Enstitüsü'nü
duymuş muydun?
Bahsetti mi hiç?
- Hayır.
Neymiş ki?
- Bilmiyorum.
Hiçbir alakası da
olmayabilir.
Birkaç yere uğramam
gerek.
Bu gece konuşalım olur
mu?
Her şey yoluna
girecek Nora.
Tamam.
Hoşça kal.
Bana Bunu Boş Adam
Yaptırdı Bırak beni!
Sizin sorununuz ne?
Neden öyle yapsın ki?
Amanda Quail'i
tanıyormuş.
Bu yüzden mi onunla
konuştun?
Evet.
Arkadaşlarmış.
Onu görmüştür diye
ümit etmiştim.
Görmüş mü?
Dün okuldan beri
görmemiş.
Walsh'ı ne kadar
tanıyordun?
Çok az.
Niye geçmiş zaman
kullandın?
Davara Walsh bu gece
öldü.
Cesedi bu akşam erken
saatlerde kaplıcada bulundu.
Sayısız kere
bıçaklanmış.
Kaç kez olduğunu
bilmiyoruz ama çok fazla.
Lanet olsun.
Yüzünden bile
bıçaklanmış.
Şüpheli var mı?
Görünüşe göre intihar.
Ama yüzünden İnsanlar kendilerine böyle şeyler yapmazlar.
Ben de onu diyorum
işte.
Bu şehri bilirsin.
Yılda bir-iki cinayet
olur.
Taş çatlasın üç.
Peki ya şimdi?
Çevreyi zehirliyor
resmen.
Kanalizasyon su
kaynağını besliyor.
Bulaşıcı bir şey.
İnsanları
değiştiriyor.
Üç hafta önce
Maryville'de bir evde annesi bebeği
sokak köpekleriyle beslemiş.
Bebeğin ona
fısıldadığını söyledi.
Mutfakta muşamba zemine Boş Adam yazmıştı.
Aynı yazıyı bu gece
Walsh'ın cesedinin yanında da gördük.
Böyle suçlarda çözüm
yok diye bir sonuca varıyorum.
Elbette anneyi hapse
atabiliriz.
Hatta idam da
edebiliriz.
Ama çözmek bu değil.
Anlaşılır gibi değil.
Çok büyük.
Bu iş
Evrene dava
açamayız.
Onlara Boş Adam'dan
bahsettin mi?
Çocukların aptalca
hikayesi sadece.
Ne o?
Bir süre önce başladı.
Tam bilmiyorum.
Etrafta bazı
hikayeler dolanmaya başladı.
Eğer karanlık
çöktükten sonra bir köprüden geçerken boş
bir şişe bulursan ve içine üfleyip onu düşünürsen bazı şeyler olurmuş.
Ne gibi?
İlk gece onu duyarsın.
İkinci gece onu
görürsün.
Üçüncü gece onu hissedersin.
kıyamet günü tarikatı Pontifex Cemiyeti üyeleri sözde büyücülük deneyi
kötü sonuçlanınca öldüler.
zihin-yapımı beden büyü işi ya da hayalet Düşünce+Konsantrasyon+Zaman=Beden
- Alo.
- İyi misin?
Evet iyiyim.
Sesin öyle gelmiyor.
Burnum kanadı da.
Peki.
Dışarıdayım.
Merhaba.
Yemek yemeyi
unutmuşsundur dedim.
Hayır unutmadım.
Hiç aklıma gelmiyor
sadece.
İçeri gelsene.
- Tabaklar nerede?
- Hemen sağında.
Börek ve biftek
getirdim.
Biraz da çorba var.
Slattery Park'ta
büyük bir nöbet var.
Herkes orada.
El ilanları
hazırladım.
Etrafa dağıtmak için - Özür dilerim.
- Tamam.
- Kusura bakma.
- Yok bir şey.
- Senin sorunun değil
sonuçta.
- Üzülme.
Özür dileme.
Özür dilenecek Özür dilenecek bir şey yok.
Tamam mı?
Tamam mı?
Evet.
Evet var.
Üzgünüm.
Özür dilerim çok uzun
zaman oldu.
Sebebi için de özür
dilerim.
Sence iyi midir?
Gel buraya.
Geçti.
Geçti.
Her şey yoluna
girecek.
Kalabilir miyim?
Tanrım.
Sınırlar diyorsun.
İçki ister misin?
Neredeydin?
Neredeydin?
İlk gece onu duyarsın.
Baksana uykucu.
Kim var orada?
İkinci Gün Arkadaş
grubunun intihar ihtimalinin sebepleri belirsizliğini koruyor.
Grubun bir diğer
üyesi Amanda Quail hâlâ kayıp.
Hoş geldiniz.
Geçip oturun.
Tam zamanında
geldiniz.
Bu iyi haber işte.
Bir şey sorabilir
miyim?
Ne zamandır burada iş
yapıyorsunuz?
2013'te kurulduk.
Ama size sunduğumuz
şey zaman kadar eskidir.
Peki.
Merhaba.
Bu nedir?
Bu, en derin
özbenliğinizi keşfedeceğiniz yolculuğun ilk adımı.
Tamam o kısmı anladım.
Ben San Francisco'da
büyüdüm.
Bu nedir yani?
Herkes hoş geldi.
Lütfen oturun.
Birazdan sizinle
ilgileneceğim.
Aslında ben birini
arıyorum.
Siz rahatınıza bakın.
Aradığınız cevapları
bulacağınıza eminim.
Beni takip edin.
Ses kontrol.
Bir, iki, üç.
Kontrol.
Bir, iki, üç.
Bugün burada
bulunan her biriniz bir şeyler arıyor.
Yoksa neden buraya
gelesiniz ki?
Kaybettiğimiz
şeyleri ararız.
Değil mi?
Size kaybettiğiniz
bir şey olmadığını söylemek için buradayım.
Hatta daha
fazlası, kaybetmek diye bir şey de yok.
En eski
zamanlarımızda garajlarda oturma
odalarında, kilise bodrumlarındaki buluşmalarımızdan bu ana kadar mesajımız hep aynı kaldı.
"Sen kendi
içinde eksiksizsin.
" Mücadele etmek diye bir şey yok.
Mücadele etmek
başarısızlığa uğradı.
Her sabah sizi mücadele
etmek uyandırır ne kadar daha fazla
elde edeceğinizi merak edersiniz daha
fazla ne kadar tüketebilirim dünyada
daha ne kadar fazla yer işgal edeceğinizi.
Aslında kendimize
sormamız gereken asıl soru daha ne
kadar az tüketebilirimdir.
Ne kadar az alan
işgal edebilirsiniz?
Mücadele etmek
diye bir şey yoktur çünkü imtiyaz diye bir şey yok.
Sen haksızsın, ben
haklıyım demek bizi böler.
Bu sebeple doğru
veya yanlışı reddediyoruz.
Bunlar, ayrılık
yanılsamasının teşviki için hazırlanan ayrımcı yapılardır.
Uyuşmazlık diye
bir şey yoktur.
Sadece vaziyetin büyük, bağlayıcı hiçliği var.
Vaktiyle bizler
birdik.
Tekrar yine öyle
olacağız.
Bu mesaj size
doğrudan
Boş Adam'dan
geliyor.
O sizi çağırıyor dünyanın gerçek yüzünü keşfedin diye.
İmza alabilir miyim?
Teşekkürler.
Geldiğiniz için teşekkürler.
Bir anlığına "namaste"
diyeceksiniz sandım.
İstersen
söyleyebilirim.
Hayır.
Teşekkürler.
San Francisco'da
büyüdüm.
Sona doğru dediniz ki - Boş Adam.
- Doğru.
İlginç bir alıntı.
- Seni çağırdığını
söyleyebilirsin.
- Ya da söyleyemem.
Ne demek bu?
Boş Adam bir tefekkürdür.
Gizli enerjilerin
tezahürünü hedefleyen bir odak noktası.
Peki ama beni bu
noktada çoktan kaybetmeye başladın.
İnsan olarak
atmosferi besler ve ondan besleniriz.
Düşüncelerimiz de
noosferi besler ve ondan beslenir.
Noosfer mi?
Tüm bilinçli
düşüncenin toplamı belirli
taşıyıcıların tatbikiyle tetiklenebilen iletimi tıpkı bir virüs gibi.
Göremezsin.
Ne peki?
Beden ve biçim
arasındaki örtü, ki delinmiş de
olabilir, anlamı da, ikisinin
karışmasına izin verilmesidir.
Hepimiz kendi
yolumuzda körüz.
Dikkat dağıtıcı
şeyler bizi odağımızdan yoksun kılar.
Teknoloji hafızamızı yoksun
kılar.
Tekrarlamak kavramamızı yoksun kılar.
Şu çocuk oyununu
bilirsin.
Eğer ismini yeteri
kadar çok söylersen abuk sabuk sözlere dönüşmez
mi?
Bu, tüm kavramlar
için geçerlidir.
Hatta düşüncenin
tüm bedenleri için de.
Örneğin
Nietzsche'den eski bir alıntı.
"Eğer boşluğa
gözünü dikip bakarsan, o da sana bakar."
Değil mi?
Bu, tekrarın
anlamsızlığını resmeder.
Buzdolabı mıknatısı
gibi.
Basmakalıp bir
ifade.
Zararsız.
Ama en son ne
zaman bunun hakkında düşündün?
Boşluk nedir?
Ve eğer ona
bakarsan, neden yani?
Sana neyi
çağrıştırıyor?
Eğer boşluk sana
bakıyorsa şüphesiz sendeki bir şey de onu
çağırıyor olmalı.
Ve bu, arkadaşım, hiç
masum değildir.
Eğer sen gerçekten
ona yansıtırsan.
Soru şuna
dönüşüyor.
Eğer temel gaye,
tekrar gibi basit bir görevle yoksun
bırakılabiliyorsa hangisi daha mühimdir?
Hangisi daha
gerçektir?
İsmin mi, yoksa abuk sabuk bir söz mü?
İşte bu Boş
Adam'dır.
İyi ki geri geldin.
Umarım bu sefer daha
uzun süre kalırsın.
Buraya daha önce hiç
gelmedim ki.
Buraya da.
Sende özel bir şeyler
olmalı o halde.
Efendim bir imza daha
var.
Merhaba dostum.
Acaba Bu kızı gördün mü?
Buralarda takılır
mıydı?
Görmedin mi?
Yalancı.
- Sağ olun.
- Bize müsaade edin.
Geldiğiniz için
teşekkürler.
Buyurun.
Hiçbir şey var
olmamıştır.
Var olmuş olsa
bile, hiçbir şey bilinemez.
Bilinse bile bilgi diğerlerine aktarılamaz.
Aktarılsa bile anlaşılamaz.
Hiçbir şey var
olmamıştır.
Var olmuş olsa
bile, hiçbir şey bilinemez.
Bilinse bile bilgi diğerlerine aktarılamaz.
Aktarılsa bile anlaşılamaz.
düşüncelerinden.
Düşüncelerinden,
düşlere.
Düşlerden, güce.
Güçten, köprüye.
Köprüden, adama.
Adamdan,
düşüncelerine.
Düşüncelerinden,
düşlere.
Düşlerden, güce.
Güçten, köprüye.
Köprüden,
S.ktir ya.
Orada birisi mi var?
Eğer buradaysan
göster kendini.
Bize kendini tanıt.
Seni duyuyoruz.
Dinliyoruz.
Hoş geldin.
Göster kendini.
Göster kendini.
Bizimle gelir misiniz
efendim?
Nasıl gidiyor?
Çıkış bu taraftanmış.
Böyle bir yere bir
daha giremezsin dostum.
Böylelerinin olduğu
yere giremezsin.
Böyleleri mi?
Bunlar başka bir kafa
yaşıyorlar dostum.
Çemberin çok
uzağındalar.
Neal Cassady rutini
için biraz genç değil misin?
O kim dostum?
Sigaran var mı?
Kız buradaydı.
Ama artık değil.
Onun için büyük
planları var.
Yerini
değiştiriyorlar.
Nerede şimdi?
Başka bir yerde.
Şehir dışında.
Pontifex kampı, Ö-S
yaptıkları yer.
O ne?
Ön-sürüm.
Tekilliği başarmak için
ilk eşik.
Şu jargona bak sen.
Her şey için saçma
sapan isimleri var dostum.
Rüyalarda geliyor
diyorlar.
Onun fısıltıları.
Kimin?
Bilmem.
Ama onlar biliyorlar.
Onlar sadece garip
tipler ve evsizler değiller.
Beş yıllık plan
yapmazlar.
500 yıllık yaparlar.
Bu insanların ne
kadar tehlikeli oldukları tahmin edemezsin dostum.
Kamp nerede?
Ormanda.
32. yolda.
Meramec Nehri
Köprüsü'nün yakınında.
Tamam peki.
Komikmiş.
Çok komiksiniz.
Pontifex Topluluğu.
Biz naklederiz.
Siz alırsınız.
Test.
Düşüncelerinden,
düşlere.
Düşten, güce.
Güçten, köprüye.
Köprüden, adama.
Kapatsak iyi olacak.
Gördün mü?
Neyi?
Gel de bana yardım et.
Ne yapıyor bu?
S.ktir.
İğrenç.
Daha da kötüye
gidiyor.
Peki madem.
Hadi.
Hadisene!
Neydi lan öyle?
Neydi o öyle?
- Teşhis edebilir
misin?
- Hayır.
Çok karanlıktı.
Bu dosyaları aldıktan
sonra mı saldırdılar?
Evet ama İki tane kulübe vardı.
Dosyaları ilkinden
aldım.
Ama onlar bilemez ki.
Göremediler çünkü.
Kulübeler kilitli
miydi?
Hayır.
Kampa giden yol
kapalı mıydı?
Ne demeye
çalışıyorsun?
İzinsiz girdiğimi mi
söylüyorsun?
Soruşturmanın içine
geri dönülemez şekilde sıçtın mı saptamaya çalışıyorum.
- Pontifex
Enstitüsü’nü kontrol edebilirsin.
- Binbaşı zaten
ilgileniyor.
Bu kötü bir haber.
Garip esrarlı bir
durum bu.
Sen de artık polis
değilsin.
Hadi ama Lasombra.
İfadeni yaz.
Ne olduysa eksiksiz
yaz.
Ben birazdan dönerim.
Nora!
Merhaba.
- Yalnız mısın?
- Evet.
- Gelen oldu mu?
- Hayır.
- Kimseyle konuştun
mu?
- Kim mesela?
Ne yapıyorsun?
James?
Birkaç günlüğüne
gidebileceğin bir yer var mı?
Ne?
- Seni korkutmak
istemiyorum - Korkutuyorsun ama.
James.
Belki biraz korkutmak
istiyorum.
Pontifex Enstitüsü’nü
hatırlıyor musun?
Sana anlatmıştım.
- Evet.
- Yerlerine gittim.
Görünüşte kendini
güçlendirme fikir birliği, hippi saçmalığı.
Ama tehlikeliler.
Amanda'nın bir
tarikata katıldığını mı söylüyorsun?
- Belki.
Herhangi bir kilise
ile bağlantılı olduklarını duymadım.
Aman tanrım.
Artık her kimlerse
bir çeşit varlığı model aldıklarına inanıyorlar.
- Boş Adam.
- Evet.
Gidebileceğin bir yer
var mı?
İşim var.
Çalışmam gerek O çocukları onlar öldürdü galiba Nora.
Yaşadığın yeri
biliyorlar.
Açsana.
Alo?
Bana ver.
Hemen gitmemiz gerek.
- Arabana bin ve beni
takip et.
- Tamam.
Takip edildiğimizi
sanmıyorum.
Şüpheli bir şey
görürsen bana haber ver.
Her ne olursa olsun.
Tamam.
Kızım öldü değil mi?
Hayır, hayır.
Hayır ölmedi.
Bence köprünün
altında olmaması ölmediği anlamına geliyor.
Tamam mı?
Biliyor muydu?
Neyi?
Bizi mi?
Hiç konuşmadığımız
konuyu mu?
Hayır, sanmıyorum.
Neden?
- Ona hiç bahsetmedin
mi?
- Neden edeyim ki?
Sence kendimizi
yeterince cezalandırmadık mı?
Neredeydin?
Neredeydin?
İkinci gecede İkinci gecede onu görürsün.
Neredeydin?
Üçüncü Gün Mevcut
bütün doktorlar 3.
kanada.
Mevcut bütün
doktorlar 3.
kanada.
EKG derhal acil
servise.
- Gelecek hafta
görüşürüz.
- Tamamdır.
Nasıl gidiyor Neal
Cassady?
Gel buraya.
Bin arabaya.
Bin lan arabaya.
Ellerini uzat.
Ne yapacaklarını
bilmiyordum dostum.
- Bana senden
bahsettiler.
O kadar.
- S...ir lan oradan!
Hastanedeki adam kim?
Seni gördüm.
Ucube gösterinizi.
Seni ve arkadaşlarını.
Kelepçe çok sıkı oldu
dostum.
- Sikimde mi lan.
Kimdi o?
- Açıklaması zor.
Sen bir anlat bakalım.
Şu anda tek dostun
benim.
O anten gibi bir şey.
Ayarlanacak
frekansları sadece onun üzerinden geçiririz.
O nakleder, biz
alırız.
S...ir.
İn lan aşağıya.
- Dizlerinin üzerine
çök.
- Tamam.
S...ir ya.
Mantıklı bir şeyler
söyle yoksa yemin ederim
Düşünce iletilebilirdir.
Böyle söylüyorlar tamam mı?
- Ne?
- Nakledilebilir.
Noosfer bütün bilincin toplamıdır.
Sadece insanların değil.
Diğer zihinlerin de.
- Antik ve kızgın.
- Hepiniz malsınız!
Rüyalarda anlık görüntüler falan oluyor değil
mi?
Deja vu?
Gördüğün her kabus sadece bir belgeseldi.
Ama arada bir adamın biri çıkar.
Bazen bin yılda bir.
- Diğerlerinin elçisi.
- Diğerleri mi?
Hangi diğerleri?
Arada olanlar.
Dünyanın geri kalanına köprü olmak için boş
adama ihtiyacı var.
Bütün sınırları silmek için geliyor.
Tek gerçek, gerçek olmadığıdır.
Onun için hariç tabii.
Onun sonsuzluğu, kara kaos.
İşler kızışacak dostum.
Toplu kıyım olacak.
Çoktan onunla hastalanmaya başladın değil mi?
Haberin bile yok.
Beyninde o kaşıntı var.
Saçmalıklarından sıkıldım.
Ben San Francisco'da
büyüdüm.
Sadece Amanda Quail
nerede onu öğrenmek istiyorum.
Köprüde.
Köprü?
Hangi köprü?
Köprü falan yok.
Dinlemedin mi?
Ne bu?
James Lasombra.
Yaşı: 42 eski polis
San Francisco'da büyümüş.
Doxepin.
Günde bir tane.
Eski polis güvenlik
şirketi açıyor.
Kahraman polisin
ailesi kazda öldü.
Doğum günü kuponu.
Bunun sizde ne işi
var?
Mutlu Yıllar Baba Bunları
nasıl aldınız?
Yok artık ama ya.
Neredeydin?
Neredeydin?
Onunla hastala O nakleder, biz alırız.
Üçüncü gecede Beyninde o kaşıntı var.
O seni bulur.
Üçüncü gecede o seni
bulur.
Hissediyorsun
Beyninde.
Onu hissediyorsun.
O nakleder, biz
alırız.
Yardımcı olabilir
miyim?
Evet.
İsmim James Lasombra.
Özel dedektifim.
Birisini bulmam için işe
alındım hastanenizde yatan bir hasta olduğuna
dair sebeplerim var.
Şurada yatan adamdan
bana biraz bahsedebilirsin belki.
Hasta bilgilerini
paylaşamam efendim.
Elbette paylaşamazsın.
Burada ne kadardır
yattığını söyleyebilirsin.
Böylece listemi
daraltabilirim.
Bir süredir burada.
Ben başlamadan önce.
Ne kadar oluyor bu
peki?
Neredeyse bir yıl.
Durumu stabil mi?
Hayat destek
ünitesine bağlı değil, sorduğunuz buysa.
Ama tepki vermiyor değil
mi?
Glasgow Koma
Ölçeği’ne göre durumu 3 ile 9 arasında dalgalanıyor.
- Genellikle üç.
- Bu ne demek?
Uyarıcılara tepkisiz,
ses yok, gözler kapalı.
Yoğun bakımda bu kadar uzun süre durumunun stabil kalması
olağan bir şey mi?
Hayır.
Değil.
Onu bu kadar özel
yapan ne?
23 yıl önce
Bellevue'ya kabul edilmiş.
Beş yıl sonra Stockham
Health'e transfer edilmiş.
Sonrasında da iki yıl
öncesine kadar Cedar Rapids'deki özel kliniğe yatmış.
Sonra buraya kim
getirdi?
Bilmiyorum.
Galiba deneysel
tedaviden dolayı kötüye gitmiş.
- Kötüye mi?
- Daha kötüye gitmiş.
Belki de daha iyiye
gitmiştir.
Hangisi olursa olsun
onu bize gönderdiler.
Sanırım anlatmamın
sakıncası olmaz.
Bildiğim kadarıyla
adı yok.
İsimsiz mi?
Faturasını kim ödüyor
peki?
Emin değilim.
Bilmiyorum.
Ama epey ziyaretçisi
oluyor.
Sürekli gelip
gidiyorlar.
Şu anda da birisi var.
Ne düşünüyorsun?
Aradığın adam o mu?
Bilmiyorum.
İçeri bakabilir miyim?
Elbette.
Merhaba Amanda.
Ben de seni arıyordum.
Buldun işte.
Bu kim?
Kim olduğunu
biliyorsun.
Hayır bilmiyorum.
Adı ne?
Bilmiyorum.
Nasıl istersen öyle
hitap et.
Onu taşıyıcı olarak
düşünmek istiyorum.
Çünkü bir bakıma o
bir hastalık.
Ayrıca sinyal taşıyor.
Giriş sinyali ile
modüle edilmiş.
O nakleder, biz
alırız.
Mesajı bulaşıcı.
Sen nakledersin, biz
alırız.
- Alo?
- Nora benim.
Amanda'yı buldum.
Özür dilerim,
kimsiniz?
Benim James.
Kimi arıyorsunuz?
- Nora?
- Evet.
- Benim.
Nora benim.
- Üzgünüm.
- James.
İsmim - Galiba yanlış numara.
Ben James.
Neler dönüyor burada?
Artık zayıflıyor.
İnsan vücudu böyle
bir güce ancak bu kadar dayanabiliyor.
Yerine birini
bulmamız gerek.
Yakında.
Yerine biri mi?
Bu kişi ile son
taşıyıcı arasında 500 sene vardı.
Bizim bu kadar
zamanımız yok.
Biraz radikal bir şey
denemeye karar verdik.
Bir deney.
Nasıl bir deney?
Kendimiz bir tane
yapalım dedik.
Kafanda ne gerçek, ne
değil karar vermek gitgide zorlaşıyor değil mi?
Düşüncelerini dinle.
Onu duyabiliyorsun değil
mi?
Kıvranarak kendi
yoluna giriyor, seni de dışarıda bırakıyor.
Beyin kaşınabilir
biliyor muydun?
Yoğun bir kaşıntı
hayal et.
Kafatası tabanının
derinlerinde.
O, bu işte.
Sen kafayı yemişsin.
Gerçek değil.
Gerçek değil lan.
Elbette değil.
O halde neden
savaşasın?
Yenisine bağlanmak
için yalan gerçeklikten çıkman zorundasın.
Daha güçlüsüne
bağlanmak için.
Sen delisin.
Annemle olan küçük
patavatsızlığı bilmediğimi sanıyordun eminim.
Hayır!
Sadece bilmekle
kalmıyorum olmasını da ben sağladım.
Seni yarattığımızda
yazına onu ben ekledim.
Sen neden
bahsediyorsun?
Hangi liseye gittin?
Crossroads.
Hangi hastanede
doğdun?
Emancipated Heart.
- Hangi gün doğdun?
- 7 Kasım.
Hayır, üç gün önceydi
unuttun mu?
Meksika restoranında gününü
geçiriyordun garsonlar sana mutlu
yıllar şarkısı söylemişti.
Grup olarak seni biz
ortaya çıkardık.
Sana eksiksiz bir
biyografi yazdık seni var etmek için
birçok seansa dikkatlice odaklandık.
Sen bizim
Tulpa'mızsın.
Boş Adamımızsın.
Düşünce, artı
konsantrasyon, artı zaman, eşittir beden.
Senin bedenin.
Daha önce de denedik ama
başarısız olduk.
Sinyal sadece yas,
keder ve suçluluğun çatlaklarından nüfuz edebilir.
Korku.
Atladığımız buydu.
Kes sesini.
Biz de seni böyle
inşa ettik.
Kes sesini!
Başına gelen en kötü
şey neydi?
Hadi durma.
Söyleyebilirsin.
S...ir git!
Allison ve Henry'nin
ölümüydü değil mi?
Eşin ve oğlunun ölümü.
Sana en çok ihtiyaç
duyduklarında neredeydin peki?
Yaptığın hiçbir şey
senin kontrolünde değil.
Kendi kararlarını
veremezsin.
Sen kendin değilsin.
Bizimsin.
Ama bu bir rahatlama
sağladı değil mi?
Zaten en çok
istediğin bu değil miydi?
O halde bırak kendini.
Bıraksan daha kolay
olmaz mı?
Köprüden, insana.
İnsandan,
düşüncelerine.
Düşüncelerinden,
düşlere.
Düşlerden, güce.
Güçten, düşlere.
Düşlerden, güce.
Düşten, köprüye.
Köprüden, insana.
İnsandan,
düşüncelerine.
Düşüncelerden,
düşlere.
Düşlerden güce.
Orada biri mi var?
Şu an buradaysan
göster kendini.
Bize kendini tanıt.
Seni duyuyoruz.
Dinliyoruz.
Göster kendini.
Göster kendini.
Dinliyoruz.
Göster kendini.
Sen nakledersin, biz alırız.
Sen nakledersin, biz
alırız.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar