İsmail Hocanın medih ettiği zât
Bir gece Mevlâna İsmail Efendinin evinde idik. Orada Kızılırmağın öbür yakasındaki Sıvasa yakın köylerden 'Üveys' adında bir misafir de bulunuyordu. Abdülkâdir Geylâninin velâyet ve tasarrufundan, zarurette kalıp kendisini çağıranlara imdâd edip yetiştiğinden bahsedilirken, bu misafir köylü de başından geçen bir vakıayı şöyle anlattı:
"Günlerin en kısa ve kışın çok şiddetli bir zamanında idi. Köye gitmek üzere ikindiden sonra akşama yakın kasabadan çıktım. Kızılırmağa geldim. Suda buz parçaları akıyordu. Donumu çıkardım. Suya girip yüzerek öbür tarafa geçtim. Akşam olmuş, ortalık kararmıştı. Karanlıkdan, soğuğun şiddetinden yolumu şaşırdım. Donacaktım, ölüm alâmetleri belirmişti. Hayatımdan ümidimi kesmiş, artık öleceğime kani olmuştum.
O sırada İsmail Efendi Hocanın vaktiyle bana söylediği bir sözü aklıma geldi. Evliyâdan bir zâtın böyle darda kalıp bunalanlardan kendisine çağıranlara yetişip imdâd ettiğini ondan işitmiştim. Câhil bir köylü olduğumdan ismini hatırımda tutamadığım o zâta
" Ey İsmail Hocanın medih ettiği zât!
Bana yetiş, imdâd et" diye çağırdım. Bu söz ağzımdan çıkar çıkmaz üstümde
kuş kanadı gibi bir şey peydâh oldu. Kuşların yavrularını örttükleri gibi beni
muhâfaza edip koruyordu. O halde karlar üstünde uyumuşum. Üzerimde kürk maşlah
ve pamuklu gibi muhâfaza edecek bir şey de yoktu. Elhamd-ü-lillâh sabahtan sapa
sağlam kalktım, sevindim ve Allaha şükr ettim" dedi. Bu adam bu vakıadan
sonra on sene daha yaşamıştır.
Kaynak:
HİDÂYET YILDIZI…Şems-ed-dîn-i Sıvâsî Hazretlerinin Menkıbeleri…NECM-ÜL HÜDÂ Fî
Menâkıb-iş-şeyh Şems-id-dîn Eb-is-senâ… Tercüme: Hüseyin Şemsi Güneren
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar