Print Friendly and PDF

Hafız'dan

Bunlarada Bakarsınız



Öyle bir aşk derdi çekmişim,
öyle bir ayrılık zehri tatmışım ki sorma!
Âlemi gezip dolanmış,
sonunda öyle bir dilber seçmiştim ki., sorma!
Sorma, kapısının toprağı havasıyle
gözyaşlarım nasıl akmakta!
Sorma dün gece ağzından çıkan ve kulaklarımla duyduğum sözleri!
Yine bana bakıp söyleme diye dudağını ısırıyorsun?
Ben, öyle bir lâl dudak ısırmışım ki sorma!
Sensiz yoksulluk kulübemde öyle eziyetler çektim ki sorma!
Sorma Hâfız gibi aşk yolunda gurbete düşüp ne makama eriştiğimizi! [273]
270

درد عشقی کشيده‌ام که مپرس
زهر هجری چشيده‌ام که مپرس
گشته‌ام در جهان و آخر کار
دلبری برگزيده‌ام که مپرس
آن چنان در هوای خاک درش
می‌رود آب ديده‌ام که مپرس
من به گوش خود از دهانش دوش
سخنانی شنيده‌ام که مپرس
سوی من لب چه می‌گزی که مگوی
لب لعلی گزيده‌ام که مپرس
بی تو در کلبه گدايی خويش
رنج‌هايی کشيده‌ام که مپرس
همچو حافظ غريب در ره عشق
به مقامی رسيده‌ام که مپرس

Göz bebeklerime kul olayım,
gönlü kara, merhametsiz olmakla beraber
gönülden çektiklerimi sayıp dökmeye başladım mı
bana acıyıp da binlerce katra yağdırıyor,
halime ağlayıp duruyorlar!
Güzelimiz herkese görünmekte, cilvelenmekte..
fakat benim gördüğüm bu cilveyi gören yok,
bana göründüğü gibi kimseye görünmüyor! [330]
Arzunu çektiğimden,
hayalini kurup durduğumdan
nice gecelerdir uyumadım.
Yüz gecelik sersemliğim var, meyhane nerde? [87]
Dün güzel bir rüya gördüm,
elimde şarap kadehi vardı.
Tabir edildi, devlete erişeceğim.
Otuz yıldır dert, meşakkat çektim de
nihayet bundan kurtuluş,
iki yıllık şarabın elindeymiş! [137]
Ey ayrılık ateşi!
Senden neler çektim, neler?
Mum gibi yok olmaktan başka
elimde bir tedbirim yoktu ki!
Senden ayrı düşen Hâfız'ın derdi,
öyle bir azap ayeti ki tefsire lüzum yok! [143]
Görüyorum, hâlâ lâleler,
Ferhad’ın, Şirin’e çektiği hasret yüzünden
döktüğü kanlı göz yaşlarından bitiyor.
Lâle, zamanın vefasızlığını anlamış olmalı ki,
doğdu öldü de şarap kadehini elinden bırakmadı.
Gel gel de bir zaman şarapla harap olalım.
Belki bu harabatta bir defineye rastlarız. [167]
Sorma çevgândan çektiklerimi !
Dedim ki:        
Zülfünü kimin kiniyle böyle büklüm büklüm bir hale getirdin?
Dedi ki:
Hâfız, bu hikâye uzun bir hikâyedir.
Kur’an hakkiyçin sorma bunu! [271]
Heyhat!
Ayrılık zamanında neler çektiğimi bir mektupta yazmak imkânı yok.
Saçlarının yüzünden ne perişan oldum,
nerde o mecal ki bunların hepsini anlatayım? [384]

Kaynak: HÂFIZ DİVÂNI ŞİRÂZÎ Çeviren: ABDÜLBÂKIY GÖLPINARLI, MEB, 1992, İstanbul
Not: Numaralar beyitlerin bulunduğu gazeli işaret eder.




Sen beni her gördükçe derdimi arttırmadasın,
benimse seni her gördükçe meylim, sevgim artmada.
Halin nedir diye hiç sormuyorsun.
Bilmem başında ne hava var?
Derdimi bilmiyor musun ki dermanım için çalışmamaktasın!
Beni topraklar üstünde bırakıp gitmen hiç de doğru bir şey değil.
Bir uğra da yine halimi sor,
yoluna toprak olayım sevgili!
Ölüp toprağa girmedikçe elimi eteğinden çekmem.
Hattâ o vakit bile mezarıma uğrarsan tozum, eteğini tutar.
Aşkının derdinden artık soluk bile alamaz oldum,
nefesim bile çıkmıyor.
Benden öcünü aldın,
hâlâ biraz nefes al, rahatlaş demiyorsun.
Bu, ne vakte kadar sürecek?
Bir gece, karanlıklar içinde gönlümü saçlarında arıyordum,
aynı zamanda yüzünü de görmekteydim,
lâl dudaklarından şarap da içmekteydim!
Nihayet seni ansızın aguşuma çektim,
saçların dağıldı, halkalandı.
Dudağımı dudağına koydum,
canımı da feda ettim, gönlümü de!
Sen Hâfız’a vefakâr ol da düşmana “git, öl artık” de.
Senden bu sevgiye nail olduktan sonra
soğuk sözlü düşmandan ne korkum var! [357]
http://mov1.tebyan.net/1391/09/19safar_karimi_sherkhani_hazratezahra_113609.vtb
Mera mibini vu der dem ziyâdet mikuni derdem
Tura mibinemu meylem ziyâdet mişeved her dem 
318

مرا می‌بينی و هر دم زيادت می‌کنی دردم
تو را می‌بينم و ميلم زيادت می‌شود هر دم
به سامانم نمی‌پرسی نمی‌دانم چه سر داری
به درمانم نمی‌کوشی نمی‌دانی مگر دردم
نه راه است اين که بگذاری مرا بر خاک و بگريزی
گذاری آر و بازم پرس تا خاک رهت گردم
ندارم دستت از دامن بجز در خاک و آن دم هم
که بر خاکم روان گردی به گرد دامنت گردم
فرورفت از غم عشقت دمم دم می‌دهی تا کی
دمار از من برآوردی نمی‌گويی برآوردم
شبی دل را به تاريکی ز زلفت باز می‌جستم
رخت می‌ديدم و جامی هلالی باز می‌خوردم
کشيدم در برت ناگاه و شد در تاب گيسويت
نهادم بر لبت لب را و جان و دل فدا کردم

تو خوش می‌باش با حافظ برو گو خصم جان می‌ده
چو گرمی از تو می‌بينم چه باک از خصم دم سردم

Kaynak: HÂFIZ DİVÂNI ŞİRÂZÎ Çeviren: ABDÜLBÂKIY GÖLPINARLI, MEB, 1992, İstanbul
Not: Numaralar beyitlerin bulunduğu gazeli işaret eder.



"Kapıyı açmasaydı"
Dün gece sevgilimi yabancının elinde görünce
kıskançlığımdan elden ayaktan düştüm, yerlere yıkıldım!
Ne oyunlar yaptım ama fayda vermedi gitti;
afsunumuz ona efsane geldi! [431]
Şimdi ne çarem var?
Sabır sandalım ayrılık yelkenini açtı da
gam denizinde bir girdaba düştü, gitti.
Ucu, kıyısı olmayan ayrılık denizinde
iştiyakının dalgalarıyla ömür gemisinin
batmasına çok bir zaman kalmadı.
Ah bir elime geçse ayrılığı öldürürdüm.
Ayrılık günü de kararsın,
ayrılığın evi barkı da yıkılsın, mahvolsun! [302]
Sun sâki!
Harabatta oturan gizlenmiş sarhoş kızı!
Sun şarabı; rüsvay olmak, şarapla, kadehle yıkılmak isterim. [Sakiname]
Zaten hayatımı heder ettim gitti.
Gayri anladım:
Hiç olmazsa kalan ömrümü meyhane bucağında geçireyim.
Orada harap olup yıkılmak daha iyi! [469]
**

Sana ayrılık destanını iyiden iyiyi anlatırım,
 ama kalemin dili ayrılığı anlatamaz ki.
Yazıklar olsun, ömrüm vuslat ümidiyle sona erdi de
 ayrılık zamanı hâlâ sona ermedi.
Başım eşiğindedir diye övünür,
başımı feleklere yüceltirdim,
bu günse ayrılık eşiğine koydum!
Vuslat havasında nasıl kol kanat açayım?
Gönül kuşum ayrılık yuvasında tüylerini döktü!
Şimdi ne çarem var?
Sabır sandalım ayrılık yelkenini açtı da
gam denizinde bir girdaba düştü, gitti.
Ucu, kıyısı olmayan ayrılık denizinde iştiyakının dalgalarıyla
ömür gemisinin batmasına çok bir zaman kalmadı.
Ah bir elime geçse ayrılığı öldürürdüm.
Ayrılık günü de kararsın, ayrılığın evi barkı da yıkılsın, mahvolsun!
Hayal alayına yoldaşım, sabırla hemdem.. ayrılık ateşine düşmüşüm, firkatle eşim!
Nasıl olur da canla başla vuslat davasına girişebilirim ki bedenim kazaya sataşmış, gönlüm ayrılığa düşmüş!
İştiyak ateşiyle sevgiliden ırak, gönlüm kebab oldu.
Ayrılık sofrasında daima ciğer kanı yeyip durmaktayım.
Felek, başımı aşk çemberine esir olmuş görünce
sabrımın boynunu da ayrılık ipiyle bağladı.
Hâfız, eğer bu yol iştiyak ayağıyle gide gide bitseydi
kimse ihtiyarını ayrılık eline vermezdi! [302]
Zebân-ı hâme nedâred ser-i beyân-ı firak
Ve gerne şerh dehem bâ tu dâstân-ı firak
غزل  297‏

زبان خامه ندارد سر بيان فراق
وگرنه شرح دهم با تو داستان فراق
دريغ مدت عمرم که بر اميد وصال
به سر رسيد و نيامد به سر زمان فراق

سری که بر سر گردون به فخر می‌سودم
به راستان که نهادم بر آستان فراق

چگونه باز کنم بال در هوای وصال
که ريخت مرغ دلم پر در آشيان فراق

کنون چه چاره که در بحر غم به گردابی
فتاد زورق صبرم ز بادبان فراق

بسی نماند که کشتی عمر غرقه شود
ز موج شوق تو در بحر بی‌کران فراق
اگر به دست من افتد فراق را بکشم
که روز هجر سيه باد و خان و مان فراق

رفيق خيل خياليم و همنشين شکيب
قرين آتش هجران و هم قران فراق

چگونه دعوی وصلت کنم به جان که شده‌ست
تنم وکيل قضا و دلم ضمان فراق

ز سوز شوق دلم شد کباب دور از يار
مدام خون جگر می‌خورم ز خوان فراق
فلک چو ديد سرم را اسير چنبر عشق
ببست گردن صبرم به ريسمان فراق

به پای شوق گر اين ره به سر شدی حافظ
به دست هجر ندادی کسی عنان فراق
Kaynak: HÂFIZ DİVÂNI ŞİRÂZÎ Çeviren: ABDÜLBÂKIY GÖLPINARLI, MEB, 1992, İstanbul
Not: Numaralar beyitlerin bulunduğu gazeli işaret eder.



Gül gülüp
 “Doğru sözden incinmeyiz ama
hiç bir âşık da sevgiliye ağır söz söylememiştir”
diye cevap verdi. [72]
              - Ey seçilmiş sevgili
Ne olur ey iki gözümün nuru, bir gün de bir göz ucuyle, bir işveyle bakıver!
Eğer mübarek hatırın Hâfız’dan incindiyse lütfet, söylediklerimize, duyduklarımıza tövbe ettik, yine gel! [420]
Beni yolunun toprağı gibi cefa ayağının altına alan sevgilinin ayağını bastığı toprağı öpüyor, kademini incittiğinden dolayı özürler diliyorum. [340]
Hâfız, sevgilinin gönlünü ağlayıp inlemenle incitme... yeter artık. Ebedî kurtuluş,, kimseyi incitmemededir. [28]

Kaynak: HÂFIZ DİVÂNI ŞİRÂZÎ Çeviren: ABDÜLBÂKIY GÖLPINARLI, MEB, 1992, İstanbul
Not: Numaralar beyitlerin bulunduğu gazeli işaret eder.


Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar