Hikmetler -1-
Öznelliğim
ve Tanrı, bir beyin için ikisi çok fazla.
**
Gate Gate
paragate parasamgate bodhi svaha
Gitti
gitti öteye gitti tümüyle öteye gitti yaşasın uyandı!
--
Gitmeden
uyananlar arıyorum, var
**
"Tekamül
hayatın yasasıdır.
Sayı
evrenin yasasıdır.
Birlik'te
Tanrı'nın yasasıdır."
Pythagoras'a
addedilen bir söz
**
"Her
parıltılı nesne altın değildir" İngiliz atasözü
**
"Aşağılanmış
bir kadının öfkesi cehennem ateşlerinden kızgındır"
**
"Kötülük
düşüncenin ve kalbin isteği ile yapılır." Dion
**
Kaynak ne
kadar yakınsa su o kadar temizdir. İlk ilkeleri keşfetmek için pınarın başına
gitmeliyiz.
**
Bombasıyla
kendini havaya uçuran doğaötesel yalnız terörist figürü on dokuzuncu yüzyıl
sonunda Rusya'da ortaya çıktı... El Kaide şiddetinin gerçek kaynağının Kuran'a
özgü şehitlik anlayışından çok Batı'ya özgü birey geleneğiyle ve ele
geçirilmesi olanaksız ideal bir dünya uğruna karamsar bir başkaldırıyla ilgisi
vardır.
Olivier
Roy
**
Sınırsız
özgürlükten çıkarak sınırsız despotluğa vardım.
Dostoyevski'nin
Cinler adlı romanından Şigalyev'in sözleri
**
Kaliteli
ipekten bir giysi, saklamaya birebirdir
İçinde
gizlenen kendini beğenmiş eşeği.
Anlayabilmek
için sadece Tanrı’nın bildiği gerçeği
Kumaşların
zarafetinden öteye bakmak,
Derinin
bile altına sızıp orada aramak,
Engelleri
aşıp, içeride ne olduğunu keşfetmek gerekir.
Pırıltı ve
şaşaaya aldanma sen,
Gerçek,
gözün gördüğünün ötesinde bir yerdedir.
Sor bir
yol, ‘Hak nedir? Doğru nedir? Gerçek nedir?'
Sadece
domuzlar hiç soru sormadan pislikle beslenir
Equal of
the Sun/ ANITA AMIRREZVANI
**
Ey
kullarını ezen zorba,
Bu daha ne
kadar böyle sürer ki?
Sen ki,
otoriteden anladığın bu;
insanları
ezmendense, ölmen çok daha iyi.
Sâdi
Şirazî
**
“insan hayatının başkentidir karnı.
Korkacak
bir şey yoktur zira boşalıyorsa
Ama
açılmamak üzere kapanıyorsa
Pekâlâ,
yürek yaşadığına kahredecek,
Ve kapanmamak
üzere açık kalıyorsa
Dünya
ahvalinden el etek çektirecektir. ”
Sâdi
Şirazî
**
Şu gerçeği
kanıtlamıştır ki, hassas derisi saydam görünse de dışında
içini
saran onulmaz öfkeye dair en ufak bir ipucu vermez dışına.
Nice kalem
efendileri genelde şiirlerde ustalaşıp yükseldiğinden,
O, en
büyük kubbeleri aşan yüksek mertebelere layıktır.
Bu bir
erkek midir? Kadın mı yoksa? İkisi de midir biraz acaba?
Üçüncü bir
cinsten öğrenecek çok şeyimiz var kanımca.
Bugünden
ebediyete kadar bir isimde olacak anahtar:
Bu isim
de, Payam Cevahir-i Şiraz olacak, payidar. ”
Equal of
the Sun/ ANITA AMIRREZVANI
**
“Benim soylu efendilerim, daha önce hiç
görülmedi
Bugün
haçımızda olan kadar korkunç bir kral,
Fakirlerden
çaldıklarını har vurup harman savuran,
Hükümdarlığı
katliam, kargaşa, matem ve savaş olan.
Herhangi
bir geçmiş hükümdarlık dönemi duyulmamıştır
Bu kadar
kötücül ve bunca acıya vesile olan.
Böyle
birinin tohumunu tahtta görmek istemeyiz
Ve sonra,
yüzümüzü yalnızca Tanrıya döneriz.
"Şehname’den"
**
“Matem
salyasıyla örme örümcekler gibi ağlarını,
Attığın
düğüm ve çekmeler hep heder olur.
Bu matemi
sana bahçeden Tanrı’ya yolla ağıtlarını
Ve bir
daha da hiç bahsetme ondan, ne olur.
Zira,
sessiz kaldığında Tanrı’nın kelamı senin sözün,
Ağları
örmekten vazgeçtiğinde de örücün O olur. ”
"Mevlâna
Rumî"
**
“Nice
yürekten şiirler yazılmıştır kim bilir,
Anneler,
babalar, kız evlatlar ve oğullar işin.
Ailesinde
böyle hâzinelere sahip olanlar bilir
Hayat boyu
mutlulukla kutsananlardır onlar her daim
Lâkin
hayatta başka hediyeler de aynı kıymette olabilir.
Tıpkı
senin ve Cevahir’in arasındaki dostluk gibi,
Bazen
kişisel bağlar kan bağından bile öte gelişir,
Gözümüzün
feri kadar kıymetli hale gelir.
Söyle
bana: Şendeki sevginin bu bitimsiz membaı nereden gelir?
Öğrendiğin
bir şey midir, yoksa Tanrı katından sana bir hediye midir?
Ne bir
melek senden daha itinalı ve gerçek,
Ne de bir
yoldaş senin kadar yürekten sevilmiştir. ”
Güneş
Gibiydi-Equal of the Sun/ ANITA AMIRREZVANI
**
“İyileşme
ve şifalanma inanç ve nasip işidir”
**
“Biz
onlara zulmetmeyiz. Onlar kendi kendilerine zulmederler” Ku’ran-ı Kerim
**
Biz
unuttuk ama, Toprak; Anabilgisayardır. Bir müşkülünüz varsa, o’na gidin. O
halleder
**
O halde
durum böyle iken hastalıklarımızın enerjilerini niçin toprağa sağaltmıyoruz.
Toprağa
yüzükoyun yatarız. Avuç içi ve parmaklarımızı toprağa koyarız. Başımızı yan
çevirip şöyle söylemeliyiz. “ Şimdi üzerimde bulunan ve bana ait olmayan,
hastalık yapan tüm parazit enerjiler toprağa aksın gitsin. Hamdolsun
Allah’ım.’’ Bu olumlama cümlesiyle birlikte ilk beş dakika içinde ellerimizden
nabız atışına benzeyen bir atış toprağa doğru hissedilmeye başlar. Yaklaşık 20
dakika bekledikten sonra sırtüstü döner ve yine aynı olumlama cümlesini
söyleriz. Sonra sağ tarafımızı, sonra sol tarafımızı. Nasıl rahatladığınıza siz
de şaşıracaksınız.
**
Eski uygarlıkların kalıntılarında madde bedenler ölmüştür.
Ancak; orada yaşanan olaylar ve yaşayan insanların niyetleri, düşünce
replikleri halen o bölgenin taşına toprağına sirayet edip, siklonlanmışlardır.
Onlar, o kayıtlar canlıdırlar. Orada, düşünce ve enerji boyutunda bulunmakta ve
yaşamaktadırlar. Bizim iyi ayarlanmış bir düşünce Frekansı ile onları
yakalayıp, kripto etmemiz, hatta onlardan da öte başka boyut ve frekanslara
ulaşabilmemiz mümkündür. Böyle yerlerde yapılan her meditasyon ve dip çalışması
bir yerleşik anıyı ya da yaşanmış olay ve düşünceleri uyandırıp, onu aktif hale
getirebilir.
**
Tanrı, kendilerine yardım eden insanlara
yardım eder.
Euripides
Havarîler:
Biz Allah yolunun yardımcılarıyız, Allah'a inandık, şahit ol ki bizler
Müslümanlarız cevabını verdiler." (Âl-i İmrân, 3/52)
**
"insan
yeni okyanusları keşfedemez, ta ki kıyıyı gözden kaçırmayı göze alıncaya kadar.
-ANONİM-
**
"içinizdeki
güçle ne kadar çok ilişki kurarsanız hayatınızın her alanında o kadar özgür
olursunuz."
-LOUISE L.
HAY
**
Hazreti
Osman der ki; "Allah gerçekleştirmeyeceği hayali
kurdurtmaz.
"
Siz mesela
ne yapmak isterdiniz?
**
'insanı
sadece en yakınındaki yok eder.
**
Ruh hep
aynı yaştadır, dünya hayatında yaşlanan ya da eskiyen bedendir. Nasıl bir
arabayı kullanırsın ya da bir eşyayı zamanla eskir, beden de onun gibidir.
Beden ruhun kullandığı eşyadır. Ama bu eşya Allah tarafından verilen çok güzel
ve çok kutsal bir eşyadır. Kullanırken dikkat etmek gerekir.
**
"İnsanı
sadece en yakınındaki yok eder... Ali Aşiroğlu
1971 -
2017"
Tayfun Şahin-Mehdi
Tayfun Şahin-Mehdi
**
«Geri peri
ola, ger melek, ger ins
Kendü
cinsine meyleder her cins»
ibn
Kemal-Tevârih-i Âl-i Osman
**
«Bir şeyin
tabu olması için anlaşılması değil, anlaşılmaması şarttır».
Kemal
Tahir-Yorgun Savaşçı
**
“Kabe’nin
içinde Kıble aranmaz”
“Okuyun
kendi kitabınızı..”
**
( Bahr-ı Harabe’nin bazı söz ve yazıları,
Ertan TÜRKMEN tarafından bu kitapta toplanmıştır)
A’raf vadisinde safi bir gönül gördü gözlerim
Arama ey
harabi gönlüm, sendedir hislerim,
Yanmak,
sönmek ve kül olmakmış cevherim,
Gel gör ey
Gönül.. Vuruldum bir Türkmen’e…
Bahr-ı
Harabe
**
“There is ‘we’ in laughter, ‘you’ and ‘I’ in
tears”
Metin
Üstündağ
**
Kahkahada
'biz' var,
'Sen' ve
'ben' gözyaşları içinde
**
Aydınlığı
bulmanız dileğiyle...
Bir sabah
gözünü açarsın, bir bakarsın ki hiç bir şey eskisi gibi değildir.
Yaşadığın
onca yıldan geriye hiç bir şey kalmamış, hayatın başka yollara girmiş, değer
verdiklerin değerini yitirmiş, dost olan, dost görünen, arkandan konuşan, dolu
atıp boş tutan, kuru sıkan belli etmiştir kendini...
Yeniden
doğuşu yaşayan benliğinde kararlar beyninde uçuşup hedefi bulduğunda, geriye
sadece sen kalmış, aydınlanmanın dibine vurmuşsundur...
Ne
yaşadığın şehir kalmıştır geride, ne harcanan yıllar...
İçine yani kürkçü dükkânına dönme vaktidir.
Daha bir
umutlu, daha bir ayakta, daha bir mutlu.
Keşkeleri,
belkileri, değersizleri geride bırakıp hayatın getirisine eyvallah ederek
bakarsın geleceğe umutla, yine yeni yeniden diyerek bir cümleye sığınırsın.
Hayal
ettiğin kadardır her şey...
Bekir
IŞILCA
“Kur’an’ın tamamı tek bir
sûre, hatta tek
bir âyettir”
Fahreddin er-Râzî (ö. 606/1209)
**
“Hz.
Muhammed salla’llâhu aleyhi ve sellem, maharetli bir doktor gibi, Kur’an da
terkibi ile hasta kalpleri tedavi eden ilaçların toplamından ibarettir.”
Râzî, c. XVII, s. 121
**
“Teenni
Allah’tan, acele şeytandandır”
el-Beyhakî,
el-Câmi‘u li Şu‘abi’l-Îmân, bölüm 33, hadis no: 4058, c. VI, s. 211
**
Henüz
dünyada belli bir son bildiren hiçbir şey olmadığı gibi, dünyanın en son sözü
de, dünya üzerine en son söz de henüz söylenmiş değildir; dünya açık uçlu,
bütünüyle de özgürdür, her şey hala gelecekte yatıyor, hep de gelecekte
yatacak.
Dostoyevski
**
“Sahip
oldukların sana bir tuzaktır”
Rock kültürü
**
“Okurlarımın
beni merak etmesinin okurlarıma da bana da yararı yok. Sanatta önemli olan işin
kendisidir, işçi değil. Ayrıca kendimi tarif etmem pek mümkün değil. Mezar
taşında bir yazanlar yeterli olabilir, yani doğum ve ölüm yılı beni tarif için
kafidir, çünkü aradaki tire kadarım.”
Hakan
Günday
**
«Halk
şeytanın farkına varmaz, hatta yakasına yapışsa bile.»
Goethe
**
Ney-i
bezm-i gamem ey mah ne bulsan yele ver;
Oda yanmış
kuru cismimde hevadan gayrı
Ben bu gam
meclisinde Ey ay yüzlü, ey sevgili,
bu
ateşlerde yanmış kuru bedenimde
aşktan
başka ne bulursan yele ver gitsin…
Bir
üfleyiş ile yok olacak benliğinden
Son
üfleyişten evvel sıyrılabilene aşk olsun…
Sen’de
Hakkın
Ben de
Hakkın
O’da
Hakkın
Bu da
Hakkın…
Ne ki
Hakkın değil!
Hakk’da
olmayan bâtıl ise o da Hakkın!
Bunları
düşünemeyen gafil ise gafil de Hakk’ın!
İmdi Gel
Ya Hak diyelim,
Hakk
bizde, biz Hakk’ta olalım…
Derviş
olan sâdık olur,
sâdık olan
aşkı bulur,
aşık olan
maşuku bulur.
Mâşuk Hak
olduğuna göre
Aşk demek
Hakk demektir,
Hakk demek
aşk demektir.
Hakk bir
aşk da birdir.
Ey davasız
davalılar!
Davamız
Hakk,
Aşkımız
Hakk,
meşkimiz
Hakk,
Ya Hakk
Ya Hakk
Ya Hakk
Huu medet
Allah eyvallah
**
"Dünya’da
büyük bir olayın büyük bir planın yapıldığını ve
bizim de
bu planda sadık bir uşak olarak hizmet edebildiğimizi
görmeyen
kördür.
Churchill
** Siz,
beni hor gören büyük adamlar!
Nerden
beslendi politikanız,
Dünyayı
yönettiğiniz sürece?
Hançer
yaralarından ve cinayetlerden!
Charles de
Coster, Ulenspiegel
**
Kutsal
sözcüklerin tohumunu ektim yeryüzüne.
Çok
geçmeden kötülükler silinecek
Savaşçılar
ölecek
Taşlar
toprak olacak;
Çok
geçmeden anlı şanlı krallar
Kuru güz
yaprakları gibi savrulacak:
Her
tufanda, binlerce Nuh gemisi
şu
sözlerimi yankılatacak:
Ekilen
tohumlar
Ürün
verecek.
"Dinle
Küçük Adam" Kitabından
**
Baktıkça
bakıyorsunuz kendinize
Yetişir!
Bu da hiç konuşmayan adam yapıyor sizi
Edip
Cansever, Amerikan Bilardosuyla Penguen
**
Kerbela'dan
yıllar sonra bir Kufe'li İmam Cafer'e gelir ve sorar:
Ey İmam!
İhramlı iken bir sineği ezersem, onun kanı Haccı bozar mı?
İmam
sesini yükselterek :
Be
utanmaz! Hüseyin'in kanını dökerken çekinmediniz de çıkmış benden sineğin
kanının hükmünü mü soruyorsun.
Yıkıl
karşımdan!
**
No man is
an island, entire of itself; every man is a piece of the continent, a part of
the main. ..
JOHNDONNE
Hiç kim se
bir ada değildir, kendi başına; herkes bir parçasıdır anakaranın, asıl olanın
bir parçası
**
Aşk Bir
Günah Olabilir mi?
**
“I’m
Right, You’re Wrong, Go To Hell”
“Ben
Doğruyum, Sen Yanlışsın, Haydi Doğru Cehenneme”
Prof. Dr. Bernard
Lewis
**
Aynaların
içi insanlarla dolu.
Görünmez
insanlar bizi görürler.
**
Her işe,
Fazullah-ı Hurufi'nin şu rubaisi ile başlamayı uğur sayarlardı :
iyilerdir
aşk mutfağında kesilenler
kötülerden
zayıflardan… kesmezler
aşık…
sadık isen bil…ölümden kaçmış
kesilmeyen
herkes murdardır.
Fazlullah
**
**"YA
RABBÎ! BİZE SIĞINACAK BİR MAĞARA DAHİ BIRAKMADILAR"
Biz neye
ve kime sığınalım?
“(İçlerinden
biri şöyle demişti:)“Mademki siz, onlardan ve Allah'tan başka taptıkları
putlardan ayrıldınız, o halde mağaraya sığının ki, Rabbiniz sizin için
rahmetini yaysın ve işinizi rast getirip kolaylaştırsın.” (18, Kehf/16)
“Kâfirler
topluluğundan başkası Allah’ın rahmetinden ümit kesmez.” (12,Yusuf/87)
**
“Sizden
hiç biriniz Allah’a karşı hüsnü zan beslemeksizin ölmesin.” (Müslim, Ebu Davud)
Allah
sizlerin intikamını alacaktır.
**
Hz.
Mevlâna
“Birleşikti¸
benim ruhumla seninkisi başlangıçta¸ senin görünüşün ve sırrın¸ benim görünüşüm
ve sırrımdı onlar. "Benimki ve seninki" demek boşunadır artık¸ Çünkü
ne ben vardır¸ ne sen¸ benimle sen arasında”
Kaynak:
Eva de Vitray –Meyerovitch¸ İslâm"ın Güleryüzü¸ çev: Cemal Aydın¸ VII.
baskı¸ İstanbul 2003¸ 72.
**
Şimdiye
kadar söylediğim sözlerden vazgeçtim. Çünkü kalpte parlayan ince manaları
anlatmaya yeteri kadar söz bulmak mümkün olmadığı gibi, o maksatla söylenen
sözlerde de mânâ yoktur.
Hakim
Senai
**
Gerçek bir düşte değil, birçok düştedir.
Gerçek bir düşte değil, birçok düştedir.
PIER PAOLO
PASOLINI/Binbir Gece Masalları
**
Hiç bir
şey bilmeyen, biç bir şeyi sevemez.
Hiç bir
şey yapamayan, hiç bir şey anlamaz,
Hiç bir
şey anlamayan, değersizdir»
Oysa
anlayan kişi aym zamanda sever farkına varır,
görür...
Bir şeyin
aslında, ne kadar bilgi varsa daha fazla sevgi vardır...
Tüm
yemişlerin böğürtlenlerle aym zamanda olgunlaştığını düşleyen kişi, üzümlere
ilişkin bir şey bilmiyor demektir.
PARACELSUS
**
Gözlerin işi bitti, şimdi gidip yürek – gücünle hallet içinde hapsolmuş imajları; azdıran sensin onları: ama hâlâ ne olduklarını bilmiyorsun.
Gözlerin işi bitti, şimdi gidip yürek – gücünle hallet içinde hapsolmuş imajları; azdıran sensin onları: ama hâlâ ne olduklarını bilmiyorsun.
Rainer
Maria RILKE, “Wendung” çev. Nurçay Türkoğlu
**
"
Nasıl ki tiryak. engerek yılanından elde ediliyorsa, derdimin panzehi rini de
hastalığımın köklerinden çıkarmak isterim." ROBER BURTON, 1621
**
Hipokondri:
kişinin sürekli, kendi sağlığı konusunda kaygılanması ve iyileşmezliği yolunda
düştüğü saplantılı ruh halini anlatır.
**
"Aşktan
başka hiçbir yerde sığınak bulamazsın"
**
gelecekte
bir zaman birileri bizi anımsayacak
7. yy.
Yunan şairi Sappho
**
Uyumak
kendine dönmektir.
Eski Çin
Atasözü
**
nota bene:
iyice dikkat et
**
Yüksekler
maymunlara olsun.
Maymun
tırmandıkça da, mabadi görünür.
**
Dr. Önal:
Evlilikte saadetin bestesi
"O.,.benim
sultanım!..
Ben onun
kulu!..
Ben onun Şahı!.. O bana bende!..
Ne şah
var...Ne bir bende!..
Biz iki
can yaşıyoruz...Bir tende!.."
**
Hiçlik
noktasından, Shakespeare basit bir karıncadan ne daha büyük, ne daha kalıcıdır.
**
Her şeyin hiçliği, her şeyden onun öcünü alır.
**
Gökler
sonsuz güzelliklerini gözlerinin önüne sermek için seni çağırıyor ve çevrende
dönüyor.
Öyleyken senin gözün hâlâ yere bakıyor.
-DANTE
**
Fransız
Dauphin’i Lewis, İspanyol sevgilisi Blanche şunları söylüyor
İtiraf
etmeliyim ki onun gözünün bebeğinde
Kendi
aksimi bulduğum bugüne kadar
Sevgi
nedir anlayamamıştım
**
O'nu
Bilmedikleri Halde Tanrı'ya Ulaşmış Olmaları Büyük Bir Mucizeydi.
**
Beni
okuyan, ...münhasıran sûfilerin tasavvufunu da okumalıdır.
Arthur
Schopenhauer
**
“Namuslu
olmak, ne zor şeymiş meğer? Bir gün Almanların pabucunu yalayan, ertesi gün
İngilizlere takla atan, daha ertesi gün de Amerika`ya kavuk sallayan soysuzlar
gibi olmak istemedik. Yalnız ve yalnız bir tek milletin önünde secdeye vardık.
O da kendi cefakeş milletimizdir.
Meğer ne
büyük günah işlemişiz! Kanunlu, kanunsuz baskılar altında ezile ezile pestile
döndük. Bugünün itibarlı kişileri gibi kese doldurmadık, makam peşinde
koşmadık. İç ve dış bankalara para yatırmadık, han apartman sahibi olmak,
sağdan soldan vurmak ve milleti kasıp kavurmak emellerine kapılmadık. Bütün
kavgamızda kendimiz için hiçbir şey istemedik. Yalnız ve yalnız, bu yurdun
bütün yükünü omuzlarında taşıyan milyonlarca insanın derdine derman olacak
yolları araştırmak istedik.
Bu ne
affedilmez suçmuş meğer! Neredeyse, yoldan geçerken mide uşakları arkamızdan
bağıracaklar: “Görüyor musun şu haini! İlle de namuslu kalmak istiyor ve
ahengimizi bozuyor…”
Çalmadan,
çırpmadan bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan
yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi
olmalı idi?”
Sabahattin
Ali
**
Halka
gerçeği sunarsan işleri karıştırırsın.
Çünkü onu
tartışmak isteyeceklerdir.
Halk
tartışmaya başladığında problemlerle karşılaşırsın.
Gerçeği
vermek yerine hayali yeterli olacaktır
**
Bir Erkeğe Muhtaç Olmadığını İdrak Eden Bir Kadından Daha Şahane Bir Şey Var mıdır?
Bir Erkeğe Muhtaç Olmadığını İdrak Eden Bir Kadından Daha Şahane Bir Şey Var mıdır?
Bir erkeğe
muhtaç olmadığını idrak eden bir kadından daha şahane bir şey yoktur. Bütün
evrende, kurtuluşunun bir erkek kanalı ile olmayacağını keşfden bir kadından
daha muhteşem bir şey yoktur.
Amacım, bu
sözlerle erkekleri aşağılamak değil, daha çok hepinizi, sizi tereddüde düşüren
her ne ise açıkça söylemeniz için teşvik etmek istiyorum. "Artık mazeretim
yok. Ben kendi kişiliğimin sahibiyim. Bunu yapacağım" deyin.
Tiranların
Son Valsi kitabından
**
Bir şeyden şikayetimiz, Tanrı'dan şikayetimiz
demektir. Çünkü var olan her şey Tanrı'dadır
**
"Türkler,
içlerinden çok akıllı biri çıktığı zaman, bizden çok Tanrı'ya yaraşır diyerek,
tutup asıyorlar..."
Bir Arap
Gezgini
**
“Göğün her
yerde mavi olduğunu anlamak için dünyayı dolaşmanız gerekmez.”
Goethe
**
Bir kez
geçer, bir insan bir karşı'ya,
Ondan
sonra artık her-şey karşı'dır.
**
Silver
Birch şöyle diyor:
"Nerede
olursanız olun, bilgiyi sunun... Bazen bilgi reddedilecektir; sizlerle alay
edecekler, güleceklerdir. Bunlara önem vermeyin ve sakın alınmayın. Henüz hazır
olmayanlar, ister istemez bunları kabul etmezler. Ama siz yine de görevinizi
yapmış olursunuz'
**
“Ey yumuşamaz taş!
Daha ne
zamana kadar demiri bileyeceksin; ama kendin keskin olmayacaksın?”
İmam
Gazzâli
**
Newton’un
Westminister Manastırındaki mezarına Wordsworth’ün şu mısraları kazınmıştır:
«Düşüncenin
yabancı denizlerinde seyahat etti. Tek başına!»
Büyük
düşüncelerin özelliğidir bu : daima yalnızdırlar.
Einstein
da demişti ki:
«Eğitime
inanmıyorum. Kendi modelin yine kendin olmalısın : İşte bu dehşet vericidir.»
**
İnsanlara…
günahları vardı dediler
hayvanlara…
hayvandır dediler
Sıra
bitkiler de… ne diyorlar
…
sessizlerin
tek sahibi Allah'sa
susuyor
mu, seyrediyor mu
bekliyor
mu…
bitkiler
kadar masum olan
canlı var
mı…
"Allah
zalimlerden intikamını elbet alacaktır."
"Zeytine
ve incire yemin olsun"
Tin'den
**
«Herşey
olasıdır, ölümsüzlük bile.
Gün
gelecek insanlar, atalarının, ölümün kaçınılmaz olduğu görüşünün dehşet verici
gölgesi ardında ve kendilerinin haberi olmadan binlerce nesil boyunca
yaşadığını öğrenecekler.»
Raymond
Abellio «Le Courrier d’İmmortalite»
**
«Ölülerin uyanacağı saat yaklaşıyor, bunlara kendilerini
yaşıyor sananlar da dahildir.»
Bir Nazi
Marşı
**
Bir
maymunun bizi hayal edememesi gibi biz de insanüstü yaratıkları ve ölümsüzleri
hayalimizde canlandırmıyoruz.
**
Einstein
kendisine yapılan bütün suçlama ve hakaretlerden sonra son günlerinde :
«Eğer
dünyaya yeniden gelseydim bir muslukçu olurdum ve hiç kimsenin beni teşhis
etmesine izin vermezdim» demişti.
Acaba
dışardan gelip aramızda muslukçuluk yapan kaç ziyaretçi var acaba?
**
Adso: Arınmışlıkta sizi korkutan nedir?
William :
Acele.”
Umberto
Eco; “Gülün Adı”
**
HANGİ ORUÇ
Meryem
Ana'nın yaşadığı toplumda ORUÇ, (BAÇAG) yalnızca gün boyu yemekten içmekten
kesilerek değil, gün boyu hiç kimse ile konuşmamak biçiminde tutuluyordu. Oruçlu
kişi dilini yok sayıyordu. Deyim yerindeyse, 'dilini yutuyor'du. Meryemoğlu Isa
da: "Kişiyi kirleten ağzından girenler değil, ağzından çıkanlardır,"
demiş. Bu da onun ağızdan çıkan sözlere, dile verdiği önemi gösteriyor. Ağızdan
çıkan sözcükler, kişinin kirlenmesine neden olabiliyor
**
"Ol
Bağırsak Tangrı'nın Adıyla!.."
'Yaratgan,
türütgen, bağırsak Tangrı"
"Bismillahirrahmanirrahiym"
**
"Ey
büyüğü küçülten, küçüğü büyüten
Allahım!
Bu bendekini küçült!"
**
“Ölümden
korkmak anlamsızdır, çünkü yaşadığımız sürece ölüm yoktur,
ölüm
geldiğinde ise artık biz yokuz.”
Epikür
***
“Ölümden
korkmak anlamlıdır, çünkü yaşadığımız sürece ölüm vardır,
ölüm
geldiğinde ise artık biz varız.”
***
DELİLİĞE
ÖVGÜ*, YENİDEN VE HEP
“Gerçek
bilgelik, deliliktir.” Erasmus
"Deli"
olabilmek öyle pek kolay olmasa gerek. Çünkü “deli” dediğin,
maddi-manevi
zarara uğramayı göze alarak, hatta umursamayarak, otosansür uygulamadan doğru
bildiğini alenen söyleyen, görüşlerini açıkça
savunan,
bunları yazan, çizen, türküleştiren ya da fiziki eyleme döken,
inandığı
doğruların kavgası veren kişidir. İçinde bulunduğu toplumun ve
çağın
baskın normlarının dışında, hatta ötesinde normları savunan ve bu
bağlamda
dizgenin bekası için bir tehdit unsuru olan, bu yüzden de dizge
tarafından,
işsizlik, sessizlik suikastı, mikro ve makro boyutta sosyal
yalıtılma,
hapis, sürgün, manevi veya fiziki linç ile cezalandırılıp
edilginleştirilmek
istenen kişidir “deli”. Tabi buraya kadar ki “deli”
tanımlamasında,
doğuştan zeka engeli olan ya da sonradan psikiyatrik
rahatsızlık
nedeniyle bilinci, mantıksal çözümleme yetisinden yoksun
kalmış
insanların kast edilmediğinin altını çizmek isterim.
“Deli”
diyorduk, evet, örneğin Che Guevara: Akıllı işi midir, mis gibi
doktorluk
mesleğini ve memleketini bırakıp Küba'da ve diğer ülkelerde
devrim
örgütlemek, Küba'daki devrim sonrası bakan olmuşken, makamı
falan
bırakıp başka bir ülkede devrimi örgütlemeye çalıştığı sırada
vurulup
ölmek. İşte size bir zır deli.
Bugün de,
Che'nin benzeri bir başka zır deli dolanıyor yeryüzünde, Güney
Meksika
dağlarından dünyanın kalbine sarkarak, “silahımız” diye
tanımladığı
sözcükleri insan onuruna örgütleyerek, kocaman kalbiyle:
Subcomandante
Marcos. O da Che gibi doktorluğu bırakıp dağlara çıkmış
devrim
yapacağım, hatta dünyadaki tüm ezilen, sömürülen, horlanan ve
yok
sayılanların, yani tüm ötekilerin dili olacağım diye. Buyurun size
çağımızın
en tipik zır delisi.
Bir başka
örnek de Nazım Hikmet: Mis gibi, Falik Rıfkı Atay'ın
elçiliğinde,
Mustafa Kemal'in teklifi üzerine, CHP'ye çağrılmışken ve pekçok şair! gibi
milletvekili, hatta kültür bakanı olma yolu açılmışken, sen
git
komünist şair olmaya devam et, hapislerde çürü, pisi pisine 13 sene
içerde
yat, sonra ülkeden kaçmak zorunda kal ve gurbette memleket
hasretiyle
kavrula kavrula öl. Alın size dünyaca ünlü deli bir başka deli...
Bu
isimlere daha pek çokları eklenebilir dünya tarihine alnının akıyla
geçmiş.
Yani demem
o ki, "deli" gibi zor ve onurlu bir sıfatı yüklenmek için bunun
hakkını
verebilmek gerek, hatta yerine göre canınızı dahi bu yolda.
“Bizi
gören sanır deli/ Usludan yeğdir delimiz” Muhyi
Serkan
Engin
Aralık
2010
**
ANU >
HAN-SÜMER
HAN –AN’U
da başka bir olgu daha gözlüyoruz. Bir zamanlar yöneticiler için kullanılan bu
kelime aslında özünü korumuş olarak kadınlar için kullanılıyor ve ses tanım
olarak eski kadın yöneticiler için kullanılmış olduğu da açıkça ortaya çıkıyor
da diyebiliriz…. Bugün herhangi bir kadına Ayşe – Fatma Hanım derken, Ya da
karımıza Hanım diye seslenirken güncel lisanda anlamını yitirmiş şekilde ama
eski özüyle tanrıçam diye hitap ediyoruz bilincimiz farkında olmayıp sadece
kelimeyi o çok eskilerden beri taşıyarak. Tabii bir de artık “a” sesini
uzatmadan söyler hale gelmişiz. Oysa öz telaffuzu Hân’ım şeklinde. İran’da hâlâ
öyle söyleniyor. Bizim eski Osmanlıcada da olduğu gibi. Aynı bilinçsizliği de
bugün güncel lisanda Hanımım diye kadınımızı, eşimizi takdim ederken yapıyor ve
farkında olmadan iki kere benim benim diyoruz …ımım derken…
**
SAAT
Bir
bakacaksın üç
Bir
bakacaksın hiç
.................Özdemir
Asaf
Seni
bulmaktan önce aramak isterim
Seni
sevmekten önce anlamak isterim
Seni bir
yaşam bitirmek değil de,
Sana hep
hep yeniden başlamak isterim
..................
Özdemir Asaf
**
aşk bile
dolduramaz bazı aşıkların yerini
diye övgü,
diye sana, diye haziran
heves
uykuduysa ruh çıplak gezer
gazel
bundan, keder bundan, sır bundan
Haydar
Ergülen
**
"Sessiz
Savaşlar İçin Sessiz Silahlar"
Sessiz
savaş, uluslararası elitler [BILDERBERG GRUBU] tarafından 1954 yılında yapılan
toplantılarında sessizce ilan edildi.
**
"Bana,
bir ulusun parası üzerinde kontrol yetkisi verilirse, o ulusun yasa yapıcıları
hiç önemli değil."
Mayer
Amschel Rothschild 1743-1812
**
Roshaniyalılar
kendileri için Mezhep de derler.
Yeni
üyeler yeminle başlayarak Mezhep’e sadakatlerini ilan ederler ve şöyle derler:
"Daima
sessizliğimi koruyacağım, sadakatim sarsılmayacak ve Mezhep’e itaat edeceğim.
Bizim gizli
işaretimizle
kendisini tanımlamayan bütün insanları avlamak caizdir."
**
Ey
Özgürlük! Henüz değil, gözlerini huzurla kapatma
Düşmanının
asla uyumadığını aklından çıkartma!
Bryant
**
“Şeytanın
zaferi için gereken tek şey, iyi adamların hiçbir şey yapmamasıdır. ’’
Edmund
Burke, 1729-1797
**
"gerçekler
bazen öldürücüdür!..”
**
Ahmet
Süreyya Emin buyurdu: "Can yakma hanuman söndürme, maneviyat oyuncak
değildir ha"
**
Hz.Mevlana
Celâleddini Rumî Mesnevi:
Azizanı
Hakk'tan gayrı diye bakıp bilenler bu bakış ve biliş kendilerinde İblisten
kalma bir mirastır.
**
Hz.Mevlana
Celâlettini Rumi buyurur,
"Senin
eline Hz. Ali’nin zülfikarı düşerse ne yapabilirsin,
onu
kullanacak Hz.Ali kerremallâhü vecheh ve radıya'llâhu anhnin bileği nerede?
Hz. Nuhun
gemisi eline geçerse ne yaparsın?
Hz. Nuh
gibi bir gemici nerede?
Evliyanın
ilmi eline geçerse ne yaparsın?
Onların
ilâhî ahlak ve sıfatı nerede?
Bir sözle
ucûb ve kibrinden geç ey kıh kişi."
**
Hz.Süreyya
Divanı: "Vücud-u mukaddesin mabudu
yoktur."
Bunun
izahı şudur : Ruh-u İzafiye yani Muhit-i Nur-u Muhammede, "Vücudu
Mukaddes" veya "Vücudu Akdesü'l Mukaddes" denir, ki bikülli
Cenab-ı Hakk'ta mahvdır. Vücudu, sıfatı ve efali feyizleri (kemâlât
mertebelerinde) bikülli Cenab-ı Hakk'a muzaftır.
**
Abdulkadiri
Geylani Hazretleri, Cenâb-ı Muhammed için ,"Habibî ve imamî" yani
"habibim ve imamım." buyurur. Cümle enbiya ve evliyanın imamı, Hz.
Muhammed Mustafa Sultanıdır, ayniyyeti ilâhiyeye sahihtir.
Bunun
izahı şudur : Ruh-u İzafiye yani Muhit-i Nur-u Muhammede, "Vücudu
Mukaddes" veya "Vücudu Akdesü'l Mukaddes" denir, ki bikülli
Cenab-ı Hakk'ta mahvdır. Vücudu, sıfatı ve efali feyizleri (kemâlât
mertebelerinde) bikülli Cenab-ı Hakk'a muzaftır.
**
"Allah
verdiğini geri almaz; o büyüklüğe yakışmaz.
İlâhî
tearüfte kuldan görünen kemâl hakikatta Hakk'ındır.
**
Bir kere
de Hz.Süreyya mürşitleri için şu bilgiyi vermisti: "Bekrül Cezbi'ye
intisabımın ilk senesi idi, kendisine dedim, Şeyhim, Allahın tuhaf işlerine
hayret ederim, mesela hasta bir adamı senelerce yatakta biçare bırakır; kendisi
ve bakanları nice elem ve zahmet çekerler ve sonra o hastayı öldürür; hemen
öldürse de bu eziyetler olmasa ne olurdu?"
Hz.Mürşidi,
"Neden böyle yapıyorsun? Allah'a sor. Bakalım ne cevap verecek" der.
Hz.Süreyya
mürşidine, "nasıl sorayım?" diye sual edince, Hz.Bekr, "Gözünü
yum, dediğini Allah'a içinden sor" der.
Hz.Süreyya
gözünü yumup sorunca sadrında şu beyanı duyar, "İcraatımı beğenmiyorsan
mülkümden dışarı çık."
Gülerek
gözünü açar ve duyduğunu şeyhine söyler. Şeyhi de, "Elbette Allahın
mülkünden dışarı çıkamayız, O bizi sarmıştır" der.
**
“Hakk, bir
açıdan halktır.
İbret
alınız!
Diğer bir
açıdan ise halk değildir.
Düşününüz!
Benim
dediğim şeyi anlayan kimsenin basîreti, yanılmaz.
Benim
dediğimi ancak basarı olan kimse bilebilir.
İster
birleştir (cem’ et), ister ayır (fark et).
Hakîkat
(ayn), tektir ve o çoktur. O, terk etmez ve bırakmaz”
İbnü’l-Arabî,
Fusûsu’l-Hikem
**
Mevlânâ
ile aynı semâ meclisinde bulunan Irakî onun övgüsüne mazhar olmuştun Nitekim
Irâkî’de onun hakkında "Hiç kimse Mevlânâ'yı gereği gibi anlayamadı. O, bu
dünyaya
garip
olarak geldi, garip olarak gitti.”demiştir.
Dünyaya
geldi, bize bir iki gün yüzünü gösterdi
Fakat öyle
çabuk gitti ki kim olduğunu bile bilemedim
Ahmed
Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri (çev. Tahsin Yazıcı), İstanbul: Kabalcı, 2006, s.
332.
**
Hayat ve
ölüm dilin elindedir.
Onunla
dost olan meyvesini yer.
**
Allah,
rızık konusunda kiminizi kiminizden üstün kıldı.
Rızık
bakımından üstün kılınanlar (kendilerine bol rızık verilenler) ellerinin
altında bulunanlara kendi rızıklarından (kendileriyle eşit seviyeye gelecek
derecede) vermezler.
Hâlbuki
bunda hepsi eşittir (ellerinin altında bulunanların rızkı sadece onlara emanet
edilmiştir). Yoksa Allah'ın nimetini inkâr mı ediyorlar?
Nahl; 71
***
kader bizi
cammışız gibi kırıyor,
ve
parçalarımız bir daha hiç birleşmiyor."
Eğer ölüp
gidenlere hükmüm yetseydi ve insanları değiştirebilseydim,
Bazı
erkeklere kadın, bazı kadınlara erkek derdim.
ebu'l-a'la
el-ma'arri
**
Kadir
gecesi aydınlık bir gecedir: Sıcak değildir, soğuk değildir, bulutsuz ve
yağmursuzdur. O gece rüzgâr da olmaz. O gecede (şeytanlar) yıldızla kovalanmaz.
Güneşin şuasız doğması o günün barız belirlilerindendir!
**
Hz.
Rasûlu'llâh salla’llâhu aleyhi ve sellem öfkelendiklerinde, Ali’den başkası
yanına yaklaşamazdı.
**
Aranızda
dolaşmak için giyiniyorum, hem de iyi giyiniyorum.
İyi
giyinene iyi değer verdiğiniz için.
İçgüdülerimi
hiçbir işte uygulamama izin vermediğiniz için.
Hiçbir
çaba harcamadan bunları yapabiliyorum, bir şey yapıldı sanıyorsunuz.”
TEZER ÖZLÜ
**
"Oturur
bir gece yarısı, bir adamın bir kadına yazdığı şiir olursun…
O şiir
öyle güzel olmuştur ki içinde ruh bulursun.
Ahh o
adamlar iyi ki âşık olmuşlar.
Ahh o
kadınlar aşk'a ne çok yakışmışlar…"
Cemal
Süreya
**
Bir kökü
Doğu’da biri Batı’da
Kader öyle
çizmiş o tam ortada
O şimdi
bir dünyanın eşiğindedir
Bütün
ilimlerin beşiğindedir.
Kul Ozan
mısrana sığar mı Meriç?
Kemal-i
Cemil’dir ya heptir ya hiç.
(Fırat
Kızıltuğ’dan aktaran Yazan
1998:
142-43)
**
KİMBİLİR
KAÇ KİŞİ SENİ SEVDİ
Kimbilir
kaç kişi senin zarif hallerini sevdi
Kaç kişi
güzelliğini sevdi
Belki
gerçek aşkla; belki değil
Ama bir
tek kişi seni sevdi.
Bir tek
kişi değişen yüzündeki hüznü sevdi.
William
Butler Yeats
**
Prof.
Hans-Peter Dürr: ''Madde her ne ise, maddeden yapılmamıştır.''
**
Kulaklar her zaman “ruha giriş kapısı” olarak
görülmüştür.
** Tout
cherche tout, sansbut, sans trêve, sans repos — Her şey her şeyi arıyor, amaçsız,
sonu olmadan, durmaksızın.
Hugo
**
"Sadece
gözlerle değil ruhla görmeyi öğreneceğiz." "Bedenimizden çıkıp
ruhumuzla cana geleceğiz."
**
Gözü
görmez, kulağı işitmez canı, anadan yeni doğmuş boynu bağlı bir kurbanlık kuzu
gibi dara çekeceğiz.
**
"Eline,
beline, diline sağlam olacak mısın?",
"Gelme,
gelme! Dönme, dönme! Gelenin malı, dönenin canı."
**
Sev, seni
sevdim diyem can-ı azizi can ile
Hem
sevmek, hem sevilmektir veren ruha gıda. . .
**
"Sevmek,
daima sevmek!
Karşımızdakinden
hiçbir şey beklemeksizin, daima kendimizden vermek, esef etmemek, pişman
olmamak, sevmek, daima sevmek!"
**
Ger, ben
ben isem, nesin sen ey yar..
Ver, sen
sen isen, neyim ben-i zar..
FUZULİ
**
Kimi aşka
vermiş değer
Kimisi
boynunu eğer
Kimisi
atlas libas giyer
Şükür bize
aba düştü
(Kul
Yusuf)
**
Yok ise
kalbinde muhabbet sevi
Yıkıktır
kalbinde Allah'ın evi
Özünden
haberi olmayan devi
Salıver
yabana yorulsun gitsin
(Budala)
**
Gel gönül
mülküne bir nazar eyle
Muhabbet
arzeder hallerimiz var
Ayn-i
cemde bugün aşk-ı yâr ile
Hakka
doğru gider yollarımız var
(Derun
Abdal)
**
Kadılar
müftüler fetva yazarsa
İşte
kement işte boynum asarsa
İşte
hançer işte kellem keserse
Dönen
dönsün ben dönmezem pirimden
(Pir
Sultan Abdal)
**
Bu dünyada
sen çok yaşlar yaşarsın
Bilip dört
kitabın dersin açarsın
Her
harfine binbir mana verirsin
Yine bir
mürşide varmadan olmaz
(Pir
Sultan Abdal)
**
Atatürk'ün çok az bilinen
henüz 23 yaşında iken 1905 yılında Türklük adına kendisinin yazdığı siir
"Gafil,
hangi üç asır, hangi on asır
Tuna ezelden Türk diyarıdır.
Bilinen tarihler söylememiş bunu
Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak,
Dinleyin sesini doğan tarihin,
Aydınlıkta karaltı, karaltıda şafak
Yalan tarihi gömüp, doğru tarihe gidin.
Asya'nın ortasında Oğuz oğulları,
Avrupa'nın Alpleri'nde Oğuz torunları
Doğudan çıkan biz
Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz
Türk sadece bir milletin adı değil,
Türk bütün adamların birliğidir.
Ey birbirine diş bileyen yığınlar,
Ey yığın yığın insan gafletleri
Yırtılsın gözlerdeki gafletten perde,
Hakikat nerede?"
**
"Eskiden,
yelkenli gemiler okyanuslarda sefer yaparken zor durumda kaldıklarını bildirmek
için şişeye mesaj koyup denize atarlarmış, sonunda birisi bulup yardım çağırır
umuduyla. Sanatın bu rolü üstlenmesi isteniyor. Pek çok sanatçı birbiriyle güç,
para ve itibar için mücadele ediyor - ama son tahlilde her şey dönüp dolaşıp
şuna geliyor: Denize bir şişe atacaksınız, birisi de onu bulacak." Iannis
Xenakis
**
YERÇEKİMLİ KARANFİL
Biliyor
musun az az yaşıyorsun içimde
Oysaki
seninle güzel olmak var
Örneğin
rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi
Bir ağaç
işliyor tıkır tıkır yanımızda
Midemdi
aklımdı şu kadarcık kalıyor.
Sen o
karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte
Sen de bir
başkasına veriyorsun daha güzel
O başkası
yok mu bir yanındakine veriyor
Derken
karanfil elden ele.
Görüyorsun
ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle
Sana
değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil
Bak nasıl,
beyaza keser gibisine yedi renk
Birleşiyoruz
sessizce.
Edip
CANSEVER
**
Ya Âli!
Allah'ı Ben ve Sen Bildik
Ya Âli!
Beni Allah ve Sen bildi
Ya Âli!
Seni Allah ve Ben bildik
Anı daimde
bizde buna itikat ettik ve bildik.
**
içindeyim
nasılsa
içimdesin
nasılsa
içindeyim
nasılsa.
yine...
içindeyim
nasılsa
içimdesin
nasılsa
içindeyim
nasılsa
yine...
bu aşk...
bu aşk...
sonu
yokmuş nasılsa
ölüm de
yok nasılsa
içindeyim
nasılsa
yine...
sonu
yokmuş nasılsa
ölüm de
yok nasılsa
içindeyim
nasılsa
yine...
bu aşk...
bu aşk...
'This Is
Love'
After all
in your soul
After all
in my heart
After all
in your soul
Again
There is
no end after all
There is
no death after all
After all
in your soul
Again
This is
love
**
9 İhtimal
Düşündüğünüz,
Söylemek
istediğiniz,
Söylediğinizi
sandığınız,
Söylediğiniz,
Karşınızdakinin
duymak istediği,
Duyduğu,
Anlamak
istediği,
Anladığını
sandığı,
Anladığı..
arasında
farklar vardır
Dolayısıyla
insanların birbirini yanlış anlaması için en az 9 ihtimal var.
Sylviane
Herpin
**
Birdenbire
kapın açılır gibi sevdalanmak birilerine ansızın oysa beni seviyorsun ama bunun
farkında değilsin.
Nazım
Hikmet
**
YOK
Bu nasıl
memleket bu nasıl dünya
Gamı
defetmeye meyhaneler yok
Bu nasıl
yaşamak bu nasıl hülya
Sakiler
elinden peymâneler yok
*
Kanarya
terketmiş boştur kafesi
Bülbülün
goncadan geçmiş hevesi
Kesilmiş gelmiyor
baykuşun sesi
Gidip
eğlenecek viraneler yok
*
Yetti
Zülal artık etme ah u zar
Bulamazsın
bir münasip şivekar
Bari
Sahralarla olsam kafadar
Hani
Mecnun gibi divaneler yok..
•
Âşık
Zülâli
**
'Ben
sizden de değilim, diğerlerinden de.'
Ben, ölüme dair yemin etmeyenlerden, tehdit
savurmayanlardan, dinini ve ırkını aklının yerine koymayanlardanım. 'Ben hâlâ
şiir okuyanlardanım.'
'Ben
ölürken vatanını yahut dinini değil, sevgiliyi düşünecek olanlardanım.
Masum
Çetin
**
Birbirine dolanan
hayaller yumağıdır hayatımız kim karar
verebilir birbirine dokunan taş ve su
hakkında, kimin kimi ayakta tuttuğuna, ve günün aslında kumdan, tuzdan ve ışıktan
oluşmadığına? Boşlukları doldurduğumuzda
belirecek hayatın anlamı, taşı ve suyu
doğru yorumladığımızda, bir yarı öbür
yarıyı anlayacak: olgunluk bize yaban
meyvesi gibidir; gevşek ağızlarımıza dokunan zehir! Kim sana verdiklerimi, senden aldıklarımı
çözebilir? Birbirine dolanan hayaller yumağıdır hayatımız, hayalleri dik tutmak gerekir.
…
Birhan
Keskin, Kim Bağışlayacak Beni s.63 ‘Olgunluk’
Fotoğraf:
Mary Ellen Mark, Gypsy Camp, Barcelona 1987.
Ben hangi
kelimeye açsam ağzımı
Ben hangi
kelimeyi nereye koysam
Bir
sonbahar konaklar sesimde.
Birhan
Keskin, Kim Bağışlayacak Beni s.168
‘Hüzünlü Gezinti Güvertesi’
‘Hüzünlü Gezinti Güvertesi’
**
Dilin,
sözün, kelâmın temelleri ya
«hazf»tır,
yani ölümdür, ya da «sükûn»dur.
İbn-i
Arabî, El-Fütûhatül-Mekkiye.
**
“The time
is out of joint”
“Çığrından çıkmış bir zaman bu”
William
Shakespeare
**
Fransız
Yönetmen Laurence Attali’nin, Senegal’de geçen ve üç öyküden oluşan “Love
Trilogy” (Aşk Üçlemesi) filminden.
“Biz
hepimiz zamanın duvarcılarıyız, gölgeleri kovar ve yağmuru göbeğimizde
toplarız; herkes kendi evini saatlerle inşa eder, herkes kovanını zamanla kurar
ve balını zamanla toplar, ateşi canlandırmak için zamanı sidik torbalarında
getiririz”.
Milorad Pavic
**
Kalbi Aliyy olan kaç kişi kaldı
Kahramanlık ve sevgide aşkına sadık
Kaç kişi kaldı Ehl-i Beyt'e kurban olan
Kahramanlık ve sevgide aşkına sadık
Kaç kişi kaldı Ehl-i Beyt'e kurban olan
**
Şimdi hani
dediğim bey erenler
Dünya
benim diyenler
Ecel aldı
yer gizledi
Fâni dünya
kime kaldı
Gelimli
gidimli dünya
Ahir son
ucu ölümlü dünya
Dede
Korkut
**
Felsefemdir
kitab-ı imanım ;
Taparım
kendi ruhumun sesine;
Secde eder
hakikatim her an.
Kalbimin
kutsal ateşine!
Neyzen
**
“Bazı
insanlar, bazı insanlara şifadır."
“Biri
gelir seni sen eder, biri gelir seni senden eder."
**
Ne zaman
dilsiz bir hüzün kaplasa içimizi..
Ne zaman
en uzak olsa, en yakınımız..
Şarkı
söyler yüreğimiz.. Kederli bir şarkı.
---
Portekizli
besteci Francisco Lacerda (1869-1934)’dan Cançao Triste-
Kederli Şarkı..
Kederli Şarkı..
Soprana
Lia Altovila seslendiriyor..
**
Kime arz-ı hâl edem sen var iken ey serv-i nâz
**
Kime arz-ı hâl edem sen var iken ey serv-i nâz
Çâresiz
derd-i dile sensin tabîb-i çâre-sâz
Pâdişâhım
bâb-ı ihsânından isterim atâ
Nâ-ümîd-i
lutfun olmam eylerim her dem niyâz
Dostluğun
devlet yeter bana iki âlemde ger
Cümle âlem
olsalar düşmânım etmem ihtirâz
Eşiğin
Kâ’bem hem kıblem cemâlindir senin
Secde-gâhımdır
kaşın mihrâbı eylerim namâz
Bu Hulûsî
âsitânında zelîl bir bendedir
Bendene ihsânını
ister çok eyle ister az
**
Herkesi
herşeyi seviyorum
Her
zerremden akıyor sevginin ateşi
Ancak sizi
bir başka seviyorum
Mansur un
Hakkı gibi can veriyorum
***
Hz. Ali
kerremallâhü vecheh ve radıya'llâhu anh
“Ben
Allah’ı her istediğimi vermemesinden tanıdım”
**
Birisi Hz.
Ali’ye geldi ve “O kadar dertliyim ki sıkıntıdan ölüyorum.” dedi. Hz. Ali; “İki
soru soracağım, cevabını verip dermanını bulacaksın. dedi. Adam; “Sor Ya Ali
dedi. Hz. Ali; “Dünyaya geldiğin zaman bu dert seninle birlikte mi dünyaya
geldi?” Adam; ”Hayır.” Hz. Ali; ”Dünyadan giderken bu dert seninle birlikte
olacak mı? Adam; ”Hayır” dedi. Hz. Ali son olarak şöyle buyurdu; “Seninle
birlikte gelmeyen ve giderken de seninle birlikte olmayacak olan bir dert,
senin bu kadar zamanını almamalı. Sabırlı ol. Yer yüzündekilere çok ümit
bağlamaktansa yüzünü Âlemlerin Rabbine çevir.”
**
**
Ah! şu gönlüm. Bir sevebilmeyi öğrense. Aynaya bakarcasına, Sebebsizce. Başka bir şey istemem, Herşeyin içinde olduğu, sırra erince.
s.gul
**
Sır da
biziz ayna da bakan da bakılan da biziz
mantık
almıyor, hz.Cebrail misal daha fazla aklımız gidemiyor ama umalım bu sırrı
gönlümüz kabul buyursun ve mutmain olsun
“fal”
**
Geldik
gidiyoruz
bildiğimiz
bilmediğimiz
erenler
kapısında
ol öl ile
beraberdir
“İ”
**
**
Mutluluk
veren zaman! Biz oturuyorken sen ve ben
Bir ruh ve
iki şekille, sen ve ben
Her şeyi
hızlandırır parfüm, kuşların şarkısı,
Biz
bahçeye girerken sen ve ben
Acele eder
göğün bütün yıldızları bizi görmeye
Ve biz
gösteririz onlara kendi ayımızı sen ve ben
Sözler
olmadan sen ve ben, olmadan biz sen ve ben
Sevinçte
bitişiğiz, sen ve ben
Şeker
çiğner cennetin papağanları o yerde
Biz
otururken, tatlı tatlı gülerken, sen ve ben
Sen ve ben
gariptir birlikte
Bu kuytu
köşede, ayrıdırlar binlerce mil ötede
Birbirini görmeye,
sen ve ben
Bir şekil
bu tozun içinde, diğeri o ülkede
Orada hiç
bitmeyen tatlı cennette, sen ve ben
Saadet
zamanı; avluya oturmuşuz, sen ve ben
Endamımız
çift, ruhumuz tek, sen ve ben
Bulandıran
palavralardan âzâde, gamsız bir keyif, sen ve ben
Sen ve
ben, ne sen varsın, ne de ben, bir olmuşuz aşk elinden…
Mevlana'nın
Dîvân-ı Kebîr eserinden...
**
Noktanın
çizgiye kavuştugu yerde
Küçük bir
karınca kalemin kağıt üstüne birşey yazdığını gördü.
Gitti ,bu
sırrı öbür karıncalara söyledi,O kalem kağıda şaşılacak şeyler yazdı.
Feslegen
gibi ,susam gibi ,gül gibi acayip şeyler yaptı
dedi.Karıncanın biri O sanatı yapan parmaklarıdır..Bu kalem iş görmekte
esas değil fer dir.Üçüncü karınca İş ne parmaktan ne de kalemden geliyor
dedi.Iş asıl koldan geliyor,çünkü zayıf parmaklar onun zorlaması ile kalemi
tutuyor ve yazdırıyor ,bu konuşmalar uzadı gitti karınca beyine kadar
ulaştı.onun biraz anlayışı var ve zeki idi.
Dedi ki,
Bu hüneri suretten ,görünüşten bilmeyin .Çünkü uyuyan yahut ölen bir kişinin
böyle şeylerden haberi yoktur.
Suret,görünüş
elbiseye ,asaya benzer.Cansızdır ,akılsızdır,oynamaz ,hareket etmez.Allahın
lütfu ve ihsanı olmayınca bu aklın bu gönlün cansız kalacaklarından karınca beyinin haberi yoktu
Allah bir
An için olsun ,akıldan yardımını kesecek olsa her şeye eren akıl, aptalliklar
etmeye başlar.
**
Sevdiğin
yerlerde anıların kalır,
Ettiğin
sözlerin evrende yankıları...
Güvendiğin
kişilerde umutların kalır,
Aldanış ve
aldatışlarda saf çocukluk yıllarının hasreti...
Vicdan
azabının omuzlarında yükü kalır,
Duaların
ise ruhunda engin huzuru, hafifliği...
Bazen AŞK
çok büyüktür, İnsan aciz kalır,
Yol'un
meşakkati, kendini bulması ardından suskunluğun çığlığı...
Herbir Ruh
aynı Öz'ü ama farkındalığı kadar ışığını taşır,
yolumuz
kısa ama bir o kadar uzun farkındalığın farkında olabilmek
s.gul
**
Ve bilir
misin?
Ne acıdır
insanın bildiğini anlatamaması..
“Ben”,
deyip susması…
“Sen”.
deyip ağlamaklı olması…
*Mevlânâ
Celaleddîn-i Rûmî
**
Senin
aşkına düşeli gözlerimden çok kan damladı.
Canım tenimde çok inledi.
Ey Cihanın canı sen halâ anlamadın mı
halimden?
Çarh seni
bahane ederek bana ne kadar sürtündü?
Mevlana
–rubai/1543/
Çarh:
Felek
**
Matilde’ye
Seni
sevdiğimi göreceksin sevmediğim zaman,
çünkü iki
yüzüyle karşına çıkar hayat.
Bir sözcük
sessizliğin kanadı olur bakarsın,
ateş de
pay alır kendine soğuktan.
Seni
sevmeye başlamak için seviyorum seni,
sana olan
sevgimi sonsuzlaştıracak
bir
yolculuğa yeniden başlamak için:
bu yüzden
şimdilik sevmiyorum seni.
Sanki
ellerindeymiş gibi mutluluğun
ve hüzün
dolu belirsiz bir yarının anahtarları
hem
seviyorum, hem de sevmiyorum seni.
Sevgimin
iki canı var seni sevmeye.
Bu yüzden
sevmezken seviyorum seni
ve bu
yüzden severken seviyorum seni.
Pablo
NERUDA (1904 – 1973)
Matilda'ye
Sone
**
söylemesenizde
ne yapayım
desenizde
üzülmeyin
biz
hayatıma razıyız
ne
yapacaksın
böyle
olması gerekiyor denen
ne çok
şeyimiz var
bizi bize
bırakmayan
yine
ruhumuzda özgürüz.
Orayı
Rahman ikimize bıraktı
çocuklar
gibi oyun oynar
aşıklar
gibi severiz birbirimizi
Günah
bizim kime ne
biz bizi
kırmayız
kimseyede
sızdırmayız
“gizli
defterden”
**
“ Her planı bozan en büyük
plan yapan ErRahman var”
**Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar