Print Friendly and PDF

KADINLAR, SÜS VE YOZLAŞMA

Bunlarada Bakarsınız




Bu zamana kadar söylenen şeylerin birçoğu, cinsel açıdan seçilemez olan erkekler hakkındaydı.
 
Lombroso ve G. Ferrero tarafından ilk kez 1893 yılında yayımlanan La Donna Delingu Ente cinsel seçilimi olası bir kocanın bakış açısından ele almaktadır.
Yazarların amacı, kadınların biyolojik açıdan erkeklerden aşağı olduklarını ve cinsel seçimin ya da reddedişin ortaya çıktığı yerlerde bu durumun göz önünde tutulması gerektiğini tespit etmektir. Dişinin aşağılık olduğuna yönelik argümanlardan biri, cinsler arasındaki görece biyolojik gelişim hızıyla ilişkiliydi. Yazarlar St. Augustine'i izleyerek, tüm türlerde olgun dişilerin, tam gelişmemiş bir erkeğe eş değer olduklarını öne sürerler. Bu yüzden Lombroso ve Ferrero, dişinin fiilen daha az evrilmiş olduğunu söylüyorlar. Erkekler evrimleştikçe ikincil cinsel karakterlerini daha fazla geliştirmeye ya da dönüştürmeye eğilim gösterirler örneğin, sesleri değişir ya da kelleşirler. Dişiler bu tür değişimleri daha az sergiler. Ayrıca erkeklerin dominantlığı [hakim, üstün, baskın] kendi türlerinin evrim merdivenindeki konumuna bağlıdır, aşağı konumdaki türlerin erkekleri daha az dominanttır ya da tersi; böylece bir kez daha, erkek dominantlığının, insanlığın daha fazla evrimleşmesinin bir işareti olduğu öne sürülüyor.
Yazarlar, Darvvin'e ve Fransız biyologu Milne Edvvards'a dayanarak, yüksek türlerde "atavistik gücün (atalarla ilgili) ", yani şeyleri oldukları gibi saklamaya ve ilerlemeden kaçınmaya yönelik muhafazakâr eğilimin erkeklere oranla dişilerde daha fazla olduğunu öne sürerler. Bu yüzden kadınlar geçmişten ödünç alınan modaları izlerlerken, erkekler modern, sade giysileri tercih ederler. Kadınların bu tür modalardan hoşlanması, aslında patolojik bir durumdur "misoneism (yenilik korkusu, değişiklik korkusu)", yenilikten nefret etme. Kadınların kendilerini süslemeleri kolyeler, yüzükler, taçlar ve benzeri şeyler takmaları, saçlarını karmaşık biçimde taramaları ve abartılı giysiler içinde kasıla kasıla yürümeleri Lombroso'ya göre sadece onların temel atavizmini değil, ayrıca süsün ve bu yüzden sanatın da atavizmini simgeleştirir.
Bu şeyler, beden kısımlarının istatiksel analiziyle kanıtlanabilir. Kadının bebeksiliği, kısa kemikleri ve hafif organlarıyla kanıtlanır. Karşılaştırmalar, solaklık vakasıyla ilgili verileri de içermektedir solaklık özellikle atavistik ve dişidir.
Lombroso ve Ferrero, birbiri ardınca bedenlerin kafatası sığalarını, göz çukuru indekslerini, altçene ağırlığını ölçüyorlar ve, ölçüm yapılan kadınların normal ya da yozlaşmış, atavistik ya da evrimleşmiş, doğuştan fahişe, doğuştan katil ya da doğuştan normal olup olmadıklarına bağlı olan her türden ikincil benzerliklere ilişkin bulgularına sayfalar ayırıyorlar. Başka bilimcilerin bulguları, işin içine katılıyor. Mme. Tarnowsky adındaki bir araştırmacı, Rus fahişelerinin ellerinin köylü kadınların ellerinden daha uzun olduğunu gösteriyor (La donna delinguente, 307). Kendi iddiasıyla çelişerek, başka bir yerde sarışınların, esmerlerden daha fazla evrim geçirmiş olduğunu yayımlamasına karşın, Lombroso burada fahişelerin sağlıklı kadınlara oranla sarışınlığa daha fazla yatkın olduklarını iddia etmektedir. Ayrıca daha bol saçları vardır (320). Kasık kılları özel bir anahtardır: Sağlıklı dişilerde, atavistik olanlara oranla daha az kasık kılı vardır ve asla bir erkek örüntüsü halinde (yani, göbeğe doğru ince bir çizgi halinde gelişen) değildir bu kıllar. Kadınlardaki atavizmi açıklayan bir başka işaret, maymun kuyruğu gibi sarılmaya yatkın ayaklarıdır (323).
Lombroso ve arkadaşı, dolambaçlı argümanları çok seviyorlar. Sözüm ona iyi bir ahlaki nitelik eğer erkeklerden daha çok kadınlarda bulunuyorsa, kötüye dönüşüverir. Örneğin kadınların, erkeklere oranla başkalarının acılarını daha fazla paylaşmaları olgusunun hayvanlar âleminin dişilerinde de gözlenebildiğini söylüyor Lombroso ve Ferrero (79ff.). Fakat bunun nedeni kesinlikle merhametin atavistik olmasıdır. Aslında merhamet, patolojik olmaya yatkındır ve cömertlikle birlikte yazarların histerik diğerkâmlık olarak tanımladıkları bir hastalığın semptomunu oluştururlar. Merhamet ve cömertliğin kötü olmasının kanıtı, yabanıl zulüm, düşüncesizlik ve başka kötü niteliklerle birlikte aynı kadınlarda bir arada bulunma eğiliminde olmasıdır. Fakat cinsel seçilim, son zamanlarda uygulandığı şekliyle umut vaat etmektedir: Zulüm ve düşüncesizlik, insan dişilerinde giderek gelişmektedir, çünkü evrim geçirdikçe erkekler daha şefkatli, daha sevimli eşler seçmeye eğilim gösterirler (111). Bu nedenle erkeksi içgüdü, iyi niyetliliği seçiyor. (Ve yine de kadınların iyi niyetliliği, kendi güvenleri açısından bir şey ifade etmiyor, çünkü tümüyle erkek seçilimi aracılığıyla meydana geliyor!) Bu nedenlerden dolayı, köpekler ve diğer evcil hayvanlar gibi kadınların da erkek tahakkümüne bağlı olması doğal ve doğru olarak kalıyor. Kadınların kendileri bunu derinden arzuluyorlar; arzulamayanlar ise şuç açısından atavistiktir (129ff.).
Lombroso'nun dediğine göre cinsel karakteristikler aşağı hayvanlar arasında başladı ve dişilerle kıyaslandığında erkekler arasında bu karakteristiklerin daha az çeşitlendiği görülüyor; yüksek hayvanlar arasında bunun tersinin geçerli olduğunu gördük. Bu nedenle yüzyıllar boyunca erkekler, giderek daha az süs kullanırlarken, kadınlar ise daha fazla süslenmişlerdir (140ff). Aslında süs, temel olarak aşağı yaşam formları için bir cinsel cezbedicidir, örneğin kuşlar ve kadınlar için. Ayrıca süs sadece atavistik değildir; özü bakımından kendini bozma, hatta kendini hapsetme formudur.
Yazarlar, "geceleyin kutsal bir koruluğun derinliklerinde, kendilerini bıçak darbeleri ile kesen, bedenlerinde küçük yaralar ve kesikler açan, şarap ve müzikle sarhoş olan, ve sonunda kanlar içinde yere yığılan" eski İbrani mainadlarından söz ediyorlar (225).
Bu kendini yaralama, süslenmenin en eski biçimidir. Burada ve benzer eski uygulamalarda, modern kadınların bilezikleri, yüzükleri sevmesinin kökenleri yatmaktadır. Bilezikler ve yüzükler, yaraların ya da bu yaraları açan silahların veya kadınların taktıkları zincirlerin ve prangaların soyundan geliyorlar. Bununla birlikte mücevherler bedene ne yapıyorlar? Kolların, bacakların ve boynun etrafına dolanıyorlar (164ff.).
Kimi modern reklamcıların da burada hemfikir oldukları görülüyor
Kadının bileklerini bağlayan harika bir kelepçeden başka birşey takmıyor; "Jaipur" sözcüğü yukarıya yazılmıştır.
Mücevherleriyle ünlü şehirdir burası, söylenceye göre bu şehrin maharajahları [mihrace, Hint hükümdarlarına mahsus unvan] , yakındaki Udaipu ras'ın prenseslerini "şeref tutsakları" olarak ellerinde tutuyorlar.
Reklamlarda kadınları, omuzlarını inciden zincirlerle bağlamış olarak görebiliriz..
Lombroso ve Ferrero özellikle evrim karşıtı bir kendini yaralama formu olarak küpe takmanın üzerinde duruyorlar. Fakat kadınların kendilerine verdikleri acılar, kulaklarını delen bir erkeğinkine göre çok daha azdır. Çünkü yazarlarımız bize, kadınların erkeklere göre acıya karşı daha az duyarlı olduklarını söylüyorlar.
Neden? Çünkü daha atavistiktir kadınlar. "Kadınlarda yaralara ve ameliyatlara gösterilen büyük direncin, aşağı hayvanlar arasında yaralara ve hastalıklara gösterilen büyük direnç ile uyum göstermesi hatırlanmalıdır" (46ff.).
Süs, moda, ve öne çıkarılan dişilik, mesleklerin en dişisi olan fahişeliği hatırlatır bize. Tahayyül edilebileceği gibi La donna delinquente, büyük ölçüde buna dairdir. Fahişeliğe pek çok nedenden ötürü mesleklerin en eskisi denilmektedir ve fahişeler aslında genel olarak kadınları anlamak için bir anahtardır. Onlar, başka kadınların orijinal rol modelleridir, çünkü fahişelerin eylemleri ve görünümleri, tüm kadınların hoşlanacağı, cinsel sınırlamaların olmaması durumunun bir kalıntısıdır (258ff.). Bu nedenden dolayı fahişeler evrilmiş kadınlara göre kafataslarında, ayak ve el eklemlerinde, saçlarında daha fazla atavistik biçim bozuklukları taşırlar.
Bununla birlikte diğer kadın suçluların aksine fahişeler, kırışıklıklar, büyük alt çene kasları, yassı kafalılık, çarpık burun ve yüz asimetrisi gibi atavistik biçim bozukluklarına özgü çok daha açık işaretlerden normalde yoksundurlar. Ancak ve burada Lombroso ve Ferrero, başka bir tasımsal atlıkarıncaya bindirirler bizi bu tür kadınlar, sadece bu şeylerden yoksundurlar, çünkü bu tür özellikler onları fiziksel olarak daha az çekici yapacak ve böylelikle mesleklerinde daha az başarılı olacaklardır. Başka bir deyişle fahişelik, cezbediciliğe yönelik kendi kendini seçen bir yaşam alanıdır, ancak kendini seçme burada sadece mesleğin altında yatan atavizmi gizlemektedir. Fahişeler güzel gözükürler, sağlık normlarıyla görünüşteki uyuşmaları, paradoksal olarak gerçekte atavistik olduklarının bir işareti olabilir. Her halükarda fahişeler zaten tümüyle çekici değildir. Siğillerden, şiş alt dudaklardan, "erkeksi gırtlak" tan (yani boğuk seslerden), avurt ve çene kemiklerinin aşırı gelişmişliğinden ve "anormal dişlerden mustariptirler çoğu kez (334ff.). Ayrıca, "dokunma ve tat alma duyuları gelişmemiştir ve sık sık dövme yaptırırlar" (359). Erkeksi, dolayısıyla da atavistik el yazıları vardır; Ninon de Lenclos ve Catherine de Medicis, ünlü fahişelere örnek gösterilir (381).
Pekâlâ. Bütün bunlara Lombroso'nun gözlerinden bakmaya çalışarak, Catherine de Medicis'in kendi mezarı için ısmarladığı iki portre figürünü örnek verelim
İlk başta Girolamo Della Robbia'dan bir model yapması istendi. Bu olay, Catherina yaklaşık 43 yaşındayken, 1589 yılındaki ölümünden çok önce 1562 yılında oldu. Sipariş koşulu olarak kraliçenin, ölümünden birkaç gün sonrasında nasıl görünecekse öyle gösterilmesi istendi. Girolamo, bu isteğe uydu. Kraliçe neredeyse çıplak yatıyor, kıvrımlı giysisi bir yana aülmış ve sanki ölüm sonrası katılığı içinde başı geriye doğru kaymış. İskeleti ve uzun zayıf kas lifleri, solgun derisi boyunca sert biçimde gözüküyor. Transi olarak bilinen bu tür figürlerin arkasında yatan düşünce, kişinin tüm dünyevi simgelerden ve iktidar işaretlerinden arınmış olması ve yargılanmak için çağrılmayı bekleyerek tam bir utanç içinde yatmasıdır. Kimi t ramilerde cesedin etlerini yiyen kurtçukları ve başka yaratıkları da görüyoruz.
Girolamo'nun modeli, olasılıkla çok dehşet verici olduğu için reddedildi. Siparişi almayı başaran Germain Pilon, Cat herine'in en ünlü portrelerinden birini yarattı.
Hâlâ çıplak bir cesettir, ancak aynı zamanda da kıvrımlı çarşafı kasıklarının üzerinde vektörlü ovallerden oluşan büyük bir çiçek haline gelmiş, güzel, duyarlı bir Venüs Pudica'dır. Toz haline gelme, ayrışma düşüncesi, eski pagan kavramı olan bir tanrıçaya dönüşen kraliçe ile yer değiştirir: Ölüm sonrası tanrılaştırma. Kocası, II. Henri, Christian decorum'dan olmasa da, Pilon'un concetto'sunun bakış açısından edindiği bir ölü İsa pozu takınarak hemen yanı başında yatmaktadır.
Tuhaf bir rastlantı olarak, Girolamo Della Robbia'nın reddedilmiş modeli ve Pilon'un bitmiş yapıtı, Lombroso'nun iç benliğinin çürüyüp iğrenç hale geldiği cezbedici fahişe vizyonuyla uyuşmaktadır. Özellikle Della Robbia'nın kraliçenin boynuna, gırtlağına ve çenesine yaptığı vurguya dikkat edin. Daha da tuhaf bir başka rastlantı belki de rastlantı olmayabilir: Della Robbia'nın kraliçesindeki tek tek seçilen kaslar ve bedende neredeyse hiç yağ bulunmaması (örneğin gelişmemiş göğüslerinde), Kristy Ramsey gibi modern kadın vücut geliştiriciler açısından onu rakip haline getiriyor. Bu nedenle bir kez daha amaçlanmış bir çöküş görünüşünün, bedensel çürüme görünüşünün cezbedici durumuna dönüştüğü görülüyor. Catherine de Medicis'in gerçekten una donna delinquente (suçlu bir kadın) olup olmadığı, hayli tartışmalıdır. Lombroso'nun temel sergisi olan, Roma İmparatoru I. Cladius'un dillere düşmüş karısı Messalina için durum aynı değildir."
 İmparatoriçenin, Lombroso atavizminin göstergeleri olan ağır bir çeneye ve sık, kıvırcık saçlara sahip olduğuna dikkat ediniz. Ayrıca belirgin kemerleri olan kaşlar, güçlü yanak kemikleri, dolgun bir alt dudak, büyük asimetrik gözler, ve burun ile yanaklar arasında derin kıvrımlı yüzeylere sahiptir. Boynu uzundur ve kaide kısmında genişler. Başı yassımsıdır Lombroso'nun söyleyeceği gibi platisefaliktir. [Yassı kafa gösteren, basık kafaya sahip] Saçlarındaki buklelerin ve lülelerin grift, düzenli topluluğu tıpkı gamze gibi suç yüklüdür (. Ayrıca Minos, resim.)

Özetle suçlu kadınlar, tüm kadmsal özelliklerini abartmaktadırlar. Atavistik kadınlar, giysi ve süse çok tutkundurlar, normal kadınlara göre daha duygusal, daha sefih, daha az anaç ve çoğunlukla daha zekidirler. Yazarlar gider ayak şunları söylemektedirler: "Erkek suçlular ve erkek yozlaşmışların çoğu gibi, fahişeler de çok dindardır." Burada, Lombroso, Galton ve arkadaşları dini bir kötü etki olarak görürler. Hıristiyanlık sadece yamyamlıkla kalmaz, sağlıksız atavistik gelenekleri korur ve suça yönelik eylemleri saygın bir yere koyar (çarmıha gerilme?). Tüm bunları nasıl biliyoruz. Çünkü çok fazla sayıda suçlu, dindardır (La donun delin quente, 552).
Dişilerin atavizmde ilk sırayı işgal edebilmelerine karşın, erkekler sadece kötü olabiliyorlar. Saf halde atavizm, Giotto'nun Massacre of the Innocents'inde (Masumların Kıyımı) görülmektedir, burada esas katil, yassı kafalı, siyah gür saçlı ve dar alınlıdır. Gözleri, uzun sivri burnunun her iki yanında sadece yarıklar olarak durur. Diğer askerlerin de dar kafaları ve kalın dudakları olduğunu ekler
Lombroso: Üstçene fırlaklığından mustariptirler daha fazla atavizm. Mantegna, Raphael, Rubens, Ribera ve Titian, içgüdüsel olarak suçlu tipleri resmeden diğer sanatçılardır. Lombroso, İsa'nın Çarmıha Gerilişi ve Çarmıhını Taşıyan İsa (olasılıkla Dresden, Gemaldegaleria'da 1570-1572 tarihli Andata al Calvario) yapıtlarında Veronese'nin işkencecileri asimetrik yüzlerle ve düzensiz sakallarla, alt kısımlarına oranla çok büyük üst kısımları olan kafataslarıyla, zigomatik kemik başlarıyla (çıkık elmacık kemikleri) gösterdiğini açıklamaktadır.
Başka yozlaşmış tipler olan, Zenci ve Moğol, Michelan gelo'nun Kıyamet'inde lanetliler arasında görülmektedir.
Lombroso, onların sivri, boynuz biçimli kulaklarından söz eder; örneğin, cehennem kapısının bekçisi Minos'unkiler." Minos'un arkasındaki figürlerin patlak gözlü yüzleri ve güçlü kaş kemerleri de atavistiktir. Fakat Minos'un kendisinin de kırışık yanaklara, fırlamış çeneye, çukur gözlere ve S gibi eğilmiş burna sahip olduğunu ekleyeceğim.
Hatta daha da kötüsü dâhilerdir: Galton'ın onlardan daha fazla yetiştirmek istemiş olmasına karşın Lombroso'nun açıkça onları ortadan kaldırmak istediği görülür.

Başkan Garfield'a suikast düzenleyen Charles J. Guiteau, tipik bir Lombrosan suçlu dâhidir. Guiteau, çok bilgili ve dindar bir manyaktır.  Çok sayıda fiziksel atavizme sahipti: Uzun boy, çevresi 619 mm. olan asimetrik makrosefalik kafa (tahta kalıptan yapılmış bir estamp aracılığıyla Lombroso tarafından ölçülmüştür?). Sağ tarafında çöküntülü ve yassılaşmış plagiosefalik bir kafatası (yani, eğik bir ekseni olan), gür siyah saçları, derin yuvalan içinde küçük, genişçe kurulmuş gözleri ve kocaman sürahi gibi kulakları vardır. Guiteau'nun soyaçekimi, babasının deliliğinin (diğer oğullarına Luther ve Calvin gibi deli isimleri verdi) ve hezeyan halindeyken ölen iki kız kardeşinin deliliğinin kanıtıdır; üçüncü kız kardeşi ise on beşinde dindar bir fanatik haline geldi. Dördüncü kız kardeşin bozuk biçimli bir kafası vardı. Son olarak Guiteau'nun erkek yeğeni de bir dâhi, bir müzisyendi ve delirerek ölmüştü Lombroso'nun sanat eleştirisi, çok ilginç biçimde olağandışıydı. Özellikle süsten nefret etmesi, Max Nordau ve Adolf Loos'a sirayet edecek ve onlardan da Gropius, Mies van der Rohe ve modern mimarinin bir düsturuna dönüşen Le Corbusier'ye geçecekti. Fakat Lombroso, yabani doğada bile süslemenin suçluluk aşamalarını buldu. Ona göre tropiklerin gür, çok süslü bitki örtüsü, "suçlu bitkilerden oluşmaktadır. Bu organizmaların zehirli kısımlarından, derilerinden, arterlerinden, dişlerinden, yapraklarından, çiçeklerinden süsler yaratmak, bu tür yılankavi tendrilleri, kuvvetli esnek yaprakları, parlak yüzeyleri ve sarhoş edici çiçeklerini yüceltmek ve kullanmak suçu kutsamaktan başka bir şey değildi. Bu tür sanat, doğanın kötü alışkanlıklarını ve ahlaksızlıklarını överek harekete geçirdi. Avrupa uygarlığını zehirledi.53 Sanat ve edebiyattaki diğer suç taşıyan öğeler, "en küçük ayrıntıların abartılması, simgelerin, yazıtların ya da aksesuarların istismar edilmesi, belirli bir rengin tercih edilmesidir... (bu şeyler) matto idism’in (suçlu deliliği) hastalıklı semptomlarına yaklaşabilir." Suçlu kişiler, gerçekten de çok sık olarak renk körüdürler ya da renklere karşı aşırı duyarlıdırlar ki bu da eşit ölçüde kötüdür. Ayrıca onların çarpık görsel alanları vardır, doğru perspektifte göremezler; ya da görüş alanları gözlerinin önünde hızla çarpar, şişer ya da titreşir. Max Nordau, bu anlayışları doğrudan Cezanne ve Renoir gibi ressamlara uygulayacak ve onların sanatlarını optik ve duyusal engellerinin bir yansıması olarak görecektir (bkz. 7. Bölüm).
Anthea Callen Degas'ın, dişi dansçı imgelerinin bazılarında bu Lombrosan özellikleri dışa vurmaya çalıştığını iddia etmişti." Bu yüzden dansçıların, Lombrosa'nın atavizm ile eş tuttuğu, kısa, eğimli alınlar, uzun kollar, kısa bacaklar ve galvanik (elektrik çarpmasına benzer) devinimleri vardır Callen'a göre. Haklı olabilir; ancak benim gördüğüm Degas'ın dansçıları, ara sıra eğimli alınlara sahip olmalarına karşın, Lombroso'nun pozitif olarak düşüneceği ilkeler doğrultusunda çizilmişlerdir.
Fakat resimdeki dansçı, kanonik 7 baş yüksekliğindedir. Ayrıca söylenebileceği gibi, baş olarak hesaplanmış dikey beden eklemleri kanonik açıdan meme uçları için 2, göbek için 3, kasık için 4, dizler için 5 ve topuklar için 7'dir. Bu kanonik sınırlar, bu arkadan görünümde kürek kemikleri ve bel fiyongunun üstü ve altı tarafından da saptanır. Dansçının kollarının üst ve alt kısımlarının her biri eller dışarda tutulursa tam olarak bir baş uzunluğundadır. Aksine aynı sanatçının fahişesi, açık şekilde Lombroso'nun atavizm formüllerine tam olarak uyar. Bir goril ya da babuna benzeyen kadın, 5 baş yüksekliğinden fazladır; onun eklemlerinden hiçbiri, doğru noktalarda bulunmaz, bunun nedeni uyluklarının olağanüstü biçimde kısa ve gövdesinin çok geniş olmasıdır. Testi kulbu gibi kulakları ve kalın bir çenesi vardır, ağzı ve burnu birbirine çok yakındır, bu da Kretschmeı'in hypoplasia adını verdiği etkiyi yaratmaktadır. (Fakat, kolları oldukça kısadır ve tam bir atavizm onları uzatacaktır.)

Kaynak:
George L. HERSEY ,Cazibenin Evrimi , İngilizce aslından çeviren: Rahmi G. ÖĞDÜL, 1. baskı: Say Yayınları, İstanbul 2003, sh: 203-214

Dünya, artık yalnız dağdan, taştan, havadan, sudan oluşan bir dünya değil; görüntüler cennetidir... Kitle iletişim araçlarıyla beslenen bu görüntü çeşitliliği, insanı bombardımana tutmuş durumda. Bu görüntülerden yola çıkarak yapılmakta ‘güzellik’ tanımı.
Bu görüntülerin etkisiyle biçimlenmekte birçok tip... iyi, ama ‘mükemmel beden’ denilen şey, sahiden nasıl bir şey?
‘Güzelleri ‘güzel’ buluş gerekçemiz ne?
Niye güzel şeyler karşısında etkileniriz, niçin kimyamız değişir?
İdeal beden ölçüsünün sırrı nedir?
Cinsel seçim nasıl yapılır?
George Hersey, Cazibenin Evriminde, cinsel seçilimle ilgili Evrimci kavramları sanat tarihiyle tanıştıran eğlenceli bir teori öne sürüyor: insanlar, eş seçimini güzelliği yansıtan sanat eserlerinden etkilenerek yaparlar. Bunun sonucunda da insan bedeni gittikçe bu sanat eserlerinin oranlarına sahip olur.
Hersey’in teorisi, kolay kolay ispatlanamayacak bir teori... Ancak, bedenin geçirdiği evrim, eşler arasındaki yarış, telesex tanrıçaları, Leonardo’dan Dürer’e uzanan plastik güzellik, kozmetik, kas ve süs üzerine söylediklerine kayıtsız kalmak mümkün değil. Zira Hersey’in canlı, erotik metni, Yunan heykeltıraş Polykleitos’un öne sürdüğü formüllerin, insan ifadeleri ve oranları konusunda bir Batılı kriter oluşturduğunu göstermekte... Üstelik Hersey, prehistorik heykelcilikten Yeşil Dev’e, Batman’den Metres Tanya’ya kadar birçok bilgiyi, akademik jargona başvurmadan yapmakta...
Cazibenin Evrimi, beyin kaslarınız için iyi bir egzersiz niteliğinde, her sanatseverin hoşuna gidecek bir egzersiz...
“Hersey, bu eğlenceli disiplinlerarası şamatada, yüksek sanatla popüler kültür arasında ilgi çekici bağlar kuruyor.” [Choice (Akademik kütüphaneler için Amerikan tanıtım dergisi)]


Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar