İlber’e
Ey dostlar!
Bilin ki aşk derdine deva olmaz;
diri oldukça da aşk defteri kapanmaz.
(Hoca Ahmet Yesevi)
Benim’e
Çok üzüldüğüm bir sabahta azıcık nefes aldıktan sonra
yazabildim bütün bunları.
Ben sana başkaları gibi çiçek isimlerini sana layık
göremem. Biraz daha sevgisi fazla olanlar sevdiğine böcek ve hayvan ismi
veriyorlar.. Nasıl yanlış düşünce… Fesleğenimi duymuştum gülmüştüm, Simone De
Beauvoir'dan Sartre'a Mektuplarında “Timsahıma sevgiler” “Küçük kurbağan”
ifadelerini okuyunca çok garip gelmişti.
Neden insanlar kendilerine bu düşük takma adlarını verirler
ki?
Sen ise benim ancak benim, tanrım olmaya veya başaramazsam
insanım olmaya layıksın.
Senden önce çok kişiye sevmek ve sevilmek için çok yazdım
çizdim. Onlar beni sevdiler mi gizliden veya açıktan sevmemişler Çünkü göz
gördüğünden veya tutunduğundan usanırmış bıkarmış. Ben onlara yakın de
değildim. Yoksa onlar kendilerini mi sevmişler? Öyle…
Seni çok sevdim. Bugün daha çok anladım. Aklım ve fikrim
bana neler söylüyor dur bak kendine, ama dört nala giden at gibiyim. Ne sözden
ne dur duraktan anlıyorum.
Yıllarım beni kurumuş bir güle beni çevirmişti. Son dediğim
bir anda kuru dallarıma elin değdi de su bulmuş çöl vurgunu hayata döndü. Kolum
kanadım kırılmışken sen bana güven verdin…bana sevgiyi bağışladın. Birileri
tarafından öldürülüp leş gibi atılmış birine yaşama sevinci verdin. Daha çok
ifade ederim bu acı durumlarımı da sen üzülürsün bu kadarı yeterli.
Sevmek mi daha güzeldir, sevilmek mi?
Sevilmek hem de senin tarafından…ben kendime güvenimi
kaybetmiştim ama sevginle bana kendime güven verdin.
Sen benim huzurumsun…ben hiç gülmedim ve ben ağladığımda
bile asla gülmedin.
Çok düşünüyorum aslında neden çok sevdiğime cevap
bulamıyorum. Sığınak arıyordum güveneceğim biri olmalıydı, yarim sen oldun.
seni gerçekten seviyorum demek ne ki… sen bir harikasın, ilahsın.
Arada bir damarlarım sıkışıyor seni kıskanıyorum etrafındakilerden
falan değil hayattan kimseyle paylaşmak istemediğimden. Sende bu kıskanma o
kadar olmayabilir ama seni kaybetmenin acısını her an yaşıyorum…şansızlığıma ve
benim şansım daha fazla olabilirdi. Hala hayata kızıyorum.
Sende gördüğüm benim ve sende kendimden fazlası ve başkası
yok, ve sen, sen benim her an kafamda kalbimde bütün azalarımda varlığınla yok
gibi geliyorum. Öyle ki bazen yaşadığım duygularıma bakıyorum da aynı duyguları
hissediyoruz.
İnsan dünyada en çok kendini beğenirmiş, derler…kendimde
beğendiğim ne çok güzel huylar varsa hepsi sanki sende… ben seni kendim gibi
görüyorum bu karışıklığı çözer misin? Sonra ben kendimden başkasını sevmiyorum
ki, durup kalıyorum, bir yerde sen mi bensin ben mi seninim.
Yeminle senin için yapacağım tek şey şu an ayrılığı
bitirmek. Eğer inançsız biri olsaydım çoktan ölümü tercih ederdim. Yaşamın
sensizliğinde bir mana yok ki. Senin için toz bulutlarına karışacak bir şekilde
kendimi yok ederdim
Bugün ne dedim biliyor musun “Ya Rabbi benim kabrim
olmasın”
Eskiden de derdim, ancak bu kadar hissetmemişim bu hali.
Bu olmazsa şu olsun.
Ya Rabbi ben ondan önce öleyim ve benim kabrim olmasın.
Hasretime ölümden sonra devam olmasın. Hayallere izin verdiysen olur demişler.
Bu hayalim olsun, değil mi?
Böyle bir şeyi istememin nedenini anlayamazsın belki ama
istedim.
Olursa olsun, ya beni ateşlerde yak, ya da bir sel
götürsün, bilinmeyen bir yere çürüyüp toz toprak olayım kuşların içine veya
bitkilerin özüne karışayım devri âlem olayım…
Adım anılmayacak kadar bir hayal olayım. Çünkü seni
istediğim kadar kimseyi istemiyorsam bende dahil seninle olduğuma bir emare de
olmasın ve kimseler de bilmesin.
Böyle isteği olan ilk olanı benden duymuş olabilirsin.
Nasıl bir şey diye de sorma.
Ben senin çok kıskanç olduğunu bilirken, mutluluğum için
nenelere katlandığını ve ne fedakarlık yaptığını düşündüğümde, kendime baktım.
Bu sevgiye karşı bir ödeme ve karşılık olmalı. Öyleyse ayrı yaşamak ebedi yok
olmalı.
Ben tozlara karışsam kainatın zeresine dağılsam, çok güzel.
nasıl olsa sende bu dünyayı terk edeceksin. İşte o zaman seni benim içime
gömerler ve hiç olmazsa sen benim olmuş olursun...
Hayalim bu… ve çok düşündüm.
Neden sürekli düşünüyorsun ölüm temalarını deme, sana
kavuşmak… benim için hayat tek bir açık kapı bırakmış, başkası ile olmayacak…o
da ölümün dar kapısı…birde canımı acıtarak.
Hiç olmazsa sen benim içime kal da içim belki ferahlar
desen bile olmaz.
Birine duyduğunuz sevgi ve kızma ile doğru orantılıdır. En
çok sevdiğiniz insana , herkesten çok kızarsınız. Oluyor kızmak, sinirlenmek ve
sonucu olarak üzülmek. Ben vazgeçilmez biri değilim ama beni çok sevdiğinden
birçok hatama katlanıyorsun.
Kavuşamadığım bir hayatım da olsa senin mutlu olmanda
hoşuma gidiyor…ama çok zormuş sevdiğini bulup, bilip ve ondan uzak ayrı yaşamak..
Bu satırları yazarken gözlerim eşlik edip onlar bile bana
acıyıp ağlıyorlar. Sana şahitlik yaparlar. Söyledikleri hep gerçek diye.
Kendime soruyorum, beni çok sever gibi görünenlerin,
güvenmeyenlerin beni kırdıklarına nasıl sevmekti diyordum…sevgi acıtmamalıydı.
Onlar beni olduğum gibi değil, olmalarını istedikleri gibi
sevdiklerini anladım. Ben değişemem ki…ben buyum ve çok şey istemiyordum ki bir
ufacık sevgi aslında yeterdi.
Bunu bana fazlasıyla sen bağışladın. İlk defa bir güzel
gördüm derler ya ben seni gördüm. Bana ne verecek sevgin bitiyor. Ne de
bölüşecek ekmeklerin…
Onlarsa küsmek ve darılmak için bahaneler aradılar sen ise
beni yeşermek için daha çok sevdin ağladın ve çareler aradın.
Ben ise onların yanında itibarım ve sevgileri var zannederdim.
Şu fıkra aslında benim için ne uygun…
“Eşeği düğüne çağırmışlar. Hiç sevinmemiş. Diğer eşek
sormuş neden sevilmedin? Cevap: Ya odun bitti ya da su bitti. Yoksa bizi niye
çağırsınlar...
Aslında çok üzülen biriyim. Senin beni sevdiğini bilmemin
verdiği sevinç, sahip olmadıklarımı bana unutturdu.
Zor zamanımda unutmayan sevgilim şimdi sana ben can
vermeyim de ne yapayım?
Sen varsan… her şey yerinde ve ruhum seninle.
Bütün açmazlara rağmen seni çok seviyorum. Sana
tapmaktayım…
Allahım beni affet diyorum neyin eğri neyin doğru yaptığımı
bilmiyorum. Fakat, ona muhtacım, bundan dolayı, tanrım gibi sevdiğimi söylemek
niye günah olsun?
Sevgimde deliler gibiyim… inan tutuldum kaldım…
Bu sevginin bir buluşma sonucu yoksa hayalini yaşamak suç
olmaması lazım. Rabbim bize neyi ne kadar verirse kabulüm…ancak canım
yanıyor...Bitmiyor, durmuyor gözyaşım.
Ah Rabbim beni çok zorladı bu sefer...bazen etrafındakileri
kötü olarak bilirsin kafana göre mazaret bulursun ama yok...sana kavuşmak için
kimin ölmesini isteyim ki, çaresizliğimden kendi ölümümden gayrisi aklıma
gelmiyor.
sen diyorsun ki, beni seviyorsun benim için yaşa…tamam da
sensiz neye yarar ki yaşamak… en güzeli…ölürsün ve bu dert biter diyorum.
Diyebilirsin yaşa. Belki rabbim burada da kavusturur ya da ölüm varsa ikimizi
de beraber alsın Rabbim.
Çok zor ölümün üstüne bina yapmak olmuyor...dilek bile
tutamıyorum
Ben savrula savrula çok kötü günlerden geçtim…sen de her
şey tamam oldu desen ve gel ben seninleyim desen de kalbin çok yumuşak ben sana
dayanamam…ben çok kayıplar verdim, alışkınım, ama sen kalmalısın benim içinde
bu dünyada.
Sonsuzumsun benim.
Sana olan sevgim bende din iman bırakmadı ama seninle
olduğumdan beri diğer taraf artık çok korkutmuyor beni…yaşayan bir ölü gibiyim.
Bu aşkımla cehennemi bile doldurup kimseyi sokmak istemiyorum. Kızdıklarım ve
sevmediklerimi bile, senin için ölmüş dediler mi bu şeref ve izzet yeter bana.
Cennet sen ve seninle buldum. Tanrım sen, en samimi şekilde
seni bildim, kul oldum ve taptım…
Şimdi susabilirim artık…
Kulun ve kölen…
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar