Prof. Dr. Annemarie Schimmel
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellemi çok
sevmesine bağışlasınlar...
İhramcızade İsmail Hakkı
Alıntı
10 Ocak 2020, Cuma
Alman Prof. Dr. Annemarie
Schimmel: Ama ben Hz. Muhammed’i (sallallahu
aleyhi vesellem) seviyorum
Ünlü Alman İslam Bilimci Prof. Dr. Annemarie Schimmel 7 Nisan 1922'de Almanya Erfurt'da doğdu. 1941'de Berlin Üniversitesi'nde İslami
araştırmalar alanında doktora yaptı.
Marburg Üniversitesi ve Ankara İlahiyat Fakültesi'nde Dinler
Tarihi dersi verdi. Bonn ve Harvard üniversitelerinde de çalıştı. 100'den fazla
yayın yaptı. Arapça, Urduca, Türkçe, Sindçe gibi bir çok dili biliyordu.
Mevlana, İbn Ataullah, Hallac üzerinde yoğunlaştı. Almanya'da Müslümanlar Merkez Konsey
üyeliği yaptı. 81 yaşında vefat etti. Hz. Peygamber (salla’llâhü
aleyhi ve sellem)'i övdüğü ve İslam'a yapılan
saldırıları kınadığı için Avrupa'da
eleştirildi.
Onun "Hz. Muhammed" isimli eseri Peygamberi tanıtmaya yönelik müthiş bir eser
sayılır. Bu eser Hz. Peygamber (salla’llâhü aleyhi ve sellem)'i, aşkı muhabbet,
etkinliği, yüceliği itibarıyla en güzel yansıtan eserlerden biridir.
Mezar taşındaki hadis
Prof. Dr. Annemarie 2003 yılında vefat etti. Almanya'nın Bonn
kentinde gömüldü. Mezar taşında 'İnsanlar uykudadır. Öldüklerinde uyanırlar.' (Die Menschen Schlafen wenn sie sterben erwachen sie) hadisi yazılıdır. Bu sözün sened kritiği başka bir yazının konusu elbette. Elbette ki mezar taşındaki bu hadis Prof. Dr. Annemarie'nin tasavvuf, İslam, Hz. Peygamber (salla'llâhü aleyhi ve sellem)
atmosferine ne denli aşık olduğunu gösteren en güzel örnektir.
Annemarie "Hz. Muhammed" adlı eserinde, Hz. Peygamber (salla’llâhü aleyhi ve
sellem)'in nübüvvetine işaret ederken batıdaki ters algılara da açık cevaplar
vermekten kaçınmaz.
Kuran-ı Kerim'in en büyük mucize olduğunu söyler. Miracı bütün
boyutlarıyla İslam şair ve tasavvufçularından örnekler sunarak anlatır. Hz. Peygamber (salla’llâhü aleyhi ve sellem)'i
övmesini hazmedemeyen ön yargılı akademisyenlere çok
net olarak "Ama ben O'nu
seviyorum" cevabını verir.
Miraç ve diğer mucizeleri kadim -geleneksel- Kuran ve Sünnet
bağlamında ele alır. Müthiş bir Mevlana ve Hz.
Peygamber aşığıdır.
Nice gizli Müslüman var!
Kim bilir nice İslam'ını açıklayamayan ve bakışını bağnazlık ve
hazımsızlıktan kaçıran gizli Müslüman vardır.
Prof. Dr. Annemarie, sofi ve şairlerin Hz. Peygamber (salla’llâhü
aleyhi ve sellem)'i öven sözlerini yansıtırken sanki inancını onların yoluyla
aktarıyordu.
Prof. Dr. Annemarie'ya yakın dost olan
akademisyen ve mesai arkadaşları onun Müslüman olduğu kanaatindeler.
Bunu net olarak belirtmese de. Ancak onun yazdığı 'Hz. Muhammed'
adlı eserini okuyanlar oradaki satırlardan onun samimi bir iman ve İslam
sevgisiyle dolu olduğunu görürler.
Oryantalizmin bağnaz kalıplarına uymayan bir akademisyendi
Annemarie.
Mevlana'yı rüyada gördüğünü söyler bir dostuna. Yüce Allah'ta
fani olma yolunda bir rubaide Mevlana'dan mülhem şu cümleyi temennüm eder.
"Sen bir denizsin, ben dalga ucunda
bir köpük. Bir tomurcuğum ben dalında ey ağaç." Vahdeti vücuttan uzak, Allah'ta fani olma arayışında oldu aslında tasavvuf edebini alanlar.
Mevlana'yı anlatanlar içinde onu en dürüst ve istismardan uzak
formda sunanların başında gelir Annemarie.
Prof. Annemarie'nin en önemli eserlerinden biri olan 'Hz.
Muhammed' adlı eserini O. Aytolu terceme etti. Bu eserde Annemarie Hz.
Peygamber (salla’llâhü aleyhi ve sellem)'e aşkını ilan eder adeta.
Annemarie eserinin başında Haydarabad Dekkan Eyaleti Hindu
Başbakanı Mihrace Kişhari Prosed'in şu cümlesini koyar;
"Ancak Allah bilir ne olduğumu İnançlı da inançsız da
olabilirim Benliğimi sadık bir hizmetkar gibi Medine'nin ulu hakanına vermek
isterim."
Muhammed olsun son sözüm
Alman profesör bir Hintlinin Hz. Peygamber (salla’llâhü aleyhi
ve sellem)'in şefaatine olan hasretini ve ölümü hiçlediğini şöyle dile getirir:
Ölüm saatim geldiği zaman Gülümsemek isterim.
Hayata veda ederken Muhammed olsun son sözüm. (sh: 75) Annemarie
batılıların Hz. Peygamber (salla’llâhü aleyhi ve sellem)'e olan anlamsız
düşmanlığından utanır. Zira ona göre Hz. Peygamber (salla’llâhü aleyhi ve
sellem)'i tanıyan ona sevdalanır adeta.
Batının peygambere karşı gösterdiği anlayışsız tavır beni hep
rahatsız etti der.
Annemarie "Hz. Muhammed (salla’llâhü aleyhi ve sellem) Adem
ile başlayan uzun peygamberler zincirinin son halkasıdır" der.
Annemarie batılıların Hz. Peygamber (salla’llâhü aleyhi ve
sellem)'e saldırılarına Müslümanların koyduğu tavrı çok iyi anlıyor. Onun
sitemi başkalarının kutsalını yok sayan iki yüzlü siyasetedir. Özellikle
akademisyenlerin bağnazlığınadır. Şöyle der: "Hristiyanlar Müslümanların Hz. Muhammed (salla’llâhü aleyhi ve sellem)'e
gösterdikleri sevgi ve saygının ne denli büyük olduğunu bilmedikleri için Peygambere saygısızlığa karşı gösterilen tepkiyi çözmekte zorlanıyorlar." Kanadalı İslam araştırmacısı Wilfred Smith'in sözünü
yansıtır;
"Müslümanlar Tanrı'nın sorgulanmasını -ateizmin
söylemlerinden ötürü- tolere edebilirler. Ancak toplumun en liberal kanadında
bile Muhammed'e yapılan bir saldırıya ateşli bir karşılık vardır." (sh:
14) Alman Prof. DR. Annemarie, 1978'de Pakistan Dawn gazetesinde yayınlanan
deklarasyondaki şu cümlelere dikkat çeker: "Hz. Muhammed (salla’llâhü
aleyhi ve sellem)'in statüsü Allah'tan hemen sonra gelir. Bu tartışılamaz.
Zira Allah peygamberine, ona bizzat kendi verdiği şöhretini
bilir. Şeyh Sadi'nin dediği gibi; Kısacası Allah'tan sonra sensin en yüce
olan." (s:15)
Görmek isterdim
Annemarie eserinde Efendimiz (salla’llâhü aleyhi ve sellem)'in
mucizelerini, günahsızlığını, Muhammed-i nuru, göklere yükselişini en güzel
örnek oluşunu heyecanlı lirik bir dille anlatır. Ona göre İslam şairleri Hz. Peygamber
(salla’llâhü aleyhi ve sellem)'i överken İsa'nın Hristiyanlar tarafından
tanrılaştırılması hatasına düşmemişlerdir. (sh: 190) Bazen Yunus'u konuşturur:
Giderdim ağlaya ağlaya. Ve Medine'de Muhammed'i görmek isterdim
ağlaya ağlaya (sh: 194) Afganlı Şair (vefat: 1131) Senai'nin şu dizelerine yer
verir: "Rüzgara sordum.
Neden Süleyman'a hizmet ediyorsun.
Bana cevap verdi. Onun mühründe Ahmed'in
adı yok mu" Hz. Peygamber (salla’llâhü aleyhi ve sellem)'e
hayır diyen herkesi eleştirir: "O'na hayır (la) diyen la olur. Ters döner. O'na evet (neam) diyen herkes nimete (naime) boğulur." O şairlerin büyüklerinden Sindi'nin şu sözünü yansıtır: Allah bana kıyamet günü soracak. Sen kimin aşığısın. Ben cevap vereceğim;
Muhammed'in, Muhammed'in, Muhammed'in. Ezeli buluşma gününden beri Muhammed'e çılgınca aşığım.
(sh:214) 1700'lerde Şahmian şöyle haykırmıştı:
"İmdat Medine'nin sultanı, imdat."
İnanabiliyor musunuz?
Bu satırların Almanya'da doğmuş ve orada vefat etmiş bir dinler
tarihi profesörü hanıma ait olduğuna inanabiliyor musunuz? Evet, inanın. Bir
yanda Müslüman olduğunu iddia edip Peygamberi tanımayan binlerce insan diğer
yandan da ilahiyat akademisyeni olduğunu bildiğimiz yüzlerce bilim (!) adamı!
Bütün bunlar bu muhteşem hanımın ufkundan ne kadar uzaktalar biliyor musunuz?
Almanya'da doğmuş, akademik çalışmalar yapmış ve Hz. Peygamber (salla’llâhü
aleyhi ve sellem)'in ummanından derinlere açılmış, Mevlana'ya doğru yönelmiş
bir gönül insanı. İslam'ı müdafaa etmiş. İslam tasavvufçularının ruh halini anlamış ve yaşamış. Sonra
vefat ederken yüzbinlerce Müslümandan daha temiz bir eser bırakmış. Mezar
taşına bir hadisi nakşettirmiş.
Diğer yandan da Hz. Peygamber (salla’llâhü aleyhi ve sellem)
düşmanlığı yapan, peygamberi itibarsızlaştırmaya çalışan, Hz. Peygamber (salla’llâhü
aleyhi ve sellem)'in mucizelerini inkar etmek için kuyruğa girmiş yığınla İslam
araştırmacısı?
Kararı siz verin; Hangisi Müslüman? Kimliğinde
dini yazılan mı, kalbinde dini yazılan mı? Hz. Peygamber aşığı Prof. Dr. Annemarie Schimmel'i hasret ve ibretle hatırlıyoruz.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar