Print Friendly and PDF

CEHENNEMÎ HAYATIN ZAMANI VE ŞİFRESİ

Bunlarada Bakarsınız





Bir hasta ziyareti nedeniyle bu bilgi paylaşıldı.
Aşağıdaki menkâbenin işareti ile sıkıntılı hayat yaşayanların/yaşayacak olan bizlerin veya ötekiler hakkında zuhur edecek belâ/imtihan zamanını tayin edebilirsiniz. Bu bir ledünnî hakikattir. Bahusus çevremizdeki olayları daha iyi yorumlayabiliriz. Bu minvalde 0,65-6,5-65-650-6500-65 000 rakamlarının gün ve ay ilişkileri ile kaderi çerçevede zaman işaretlerine vakıf oluruz. Bu tür bilgiler sabır kuvvetinizin artmasına sebep olur ki, "bilgi güçtür."



Balıkesirli Abdülazîz Mecdî Tolun kuddise sırruhu'l-âlî Efendi anlatıyor.
Hazret-i Şeyh Hacı Ahmed Amîş kuddise sırruhu'r-rabbânî Efendim, 100 yaşını geçkin bir ihtiyar olduğu için söz arasında ısınmaktan bahseder ve  “iyi bir kürk olsa ısınırım”, buyururlar.
Bu kadarcık ima ve işaret üzerine ben derhal çarşıya giderek muhtelif neviden ve cinsten üç kürk getirip önüne bıraktım. Ahmed Amîş kuddise sırruhu'r-rabbânî Efendim ile aramızda şöyle bir konuşma geçti:
“İşte efendim üç kürk. Bu 50 lira, bu 30 lira, bu da 25 liralıktır”, dedim. Bunun üzerine Efendim Hazretleri;
“İstemem, götür.” Dedi.
İlk arzu ile bu red karşısında hayrette kaldım. Fakat sebebini de sormadım, soramadım ve bunda elbette bir hikmet vardır diyerek emirleri üzerine kürkleri götürüp sahibine geri verdim.

Aradan bir kaç gün geçti, yanına gittim. Bana:
dediler. Başka bir gün de durup dururken yine bu suali irad buyurdular. Fakat bu sefer müddeti 6,500 seneye indirdiler. Esasen birçok mutasavvıflar hep bu yolda giderler, sözü hep böyle etrafta dolaştırırlar.
Bu sırada mebusluk, memurluk ve ticaret gibi bir meşgalem de olmadığından İstanbul’u terk ile memleketim olan Balıkesir’e çekildim. Orada yerleşir yerleşmez bu sefer Balıkesir’i de terk ile Mısır’a gitmek arzusu bende belirdi. Bunun tedarikleriyle ve tedbirleriyle zihnen meşgul iken bir gün Balıkesir’in meşhur meczubu İsmail, evin kapısını çalarak:
“Uzun yola, uzun yola. Haydi... Hayırlı ola!”
diye seslendi, geçti. Hâlbuki ben kararımı henüz aileme bile açmamıştım. Meczup İsmail’in de bu ihbar ve ihtarım duyunca artık kat’î kararımı vererek, âdeta hükümet kuvvetiyle cebren memleketten çıkarılıyormuşum gibi alelacele ailemi, çocuklarımı alarak hep birlikte Mısıra gittik.
[Şeyh Bürhaneddin dermiş ki:
“Meczuba elinizden gelen her yardımı yapınız. Faydasını görürsünüz. Fakat kendi ile konuşmaktan bir fayda göremezsiniz. Çünkü maneviyatınız denk değildir.”
Abdülâziz Mecdî kuddise sırruhu'l-âlî Efendi de, derlerdi ki:
Bu türlü meczuplar kendiliklerinden hiç bir şey yapamayıp kuvvetli bir velî bunların iradesini selbederek bu hale gelmişlerdir; bunların söyledikleri sözler ve gösterdikleri fevkalâde haller kendiliğinden değil o velîden akseder, binaenaleyh bunlardan bir şey beklemek, bir şey ummak doğru değildir. Şu kadar ki kendilerine sataşmamak, eziyet ve hakaret etmemek lâzım gelir. Şayet edilirse meczubun değil, onu idare eden velînin sillesine çarpılmak korkusu vardır.”
Abdülâziz Mecdî kuddise sırruhu'l-âlî Efendi, Mısıra gider gitmez 1914 Cihan Harbi de patlak yermiş, yollar kapanmış, orada maişetini ticaretle ve bilhassa uzun senelerden beri yapmış ve alışmış olduğu zahire ve un ticaretiyle temine mecbur kalmıştır.
Yabancı bir muhitte kendisini tanıtıncaya ve memleketin ticarette gidişini kavrayıncaya kadar hayli sıkıntı çekmiş, fakat çalışmış, muvaffak olmuş ve 6,5 sene bu vaziyette Mısırda kalarak; nihayet Türkiye’de mütareke olunca İstanbul’a gelmiş ve tabiî ilk evvel ziyaret ettiği zat yine mürşidi Hacı Ahmed Amîş kuddise sırruhu'r-rabbânî Efendi olmuştur. Elini öpüp de halini ve başından geçenleri anlattıktan sonra aldığı izahattan:
(ERGİN,1942), s.46
Ek Bilgi: [Cehennemin de ömrünün sayılı ve sınırlı olduğuna inanan Ahmed Süheyl Ünver yukarıda sözünü ettiğimiz Amerika hatıralarını içeren ‘Cehennemnâme’ defterinin başlangıç sayfasına şu notu düşmüştür:
Bunu naçizane olarak (‘Cehennem altı bin sene sonra yıkılır’) buyuran Tırnovalı Ahmed Amiş Efendi Hazretlerinin ruh-i âlilerine takdim edebim”
Cehennemin ömrü üzerinde naklettiği bu söz aslında Ahmed Amîş Efendi tarafından Abdülaziz Mecdî Efendi'ye Mısır Seyahati hakkında söylenmişti. Süheyl Ünver ise kendi cehennemini Cenab-ı Hakk tarafından görevlendirilmesine bağlamaktadır. Onun sözlerini zikredecek olursak:
“... Ben öyle bir cehennemde uzun müddet (380 gün) Cenab-ı Hak tarafından memur imiş gibi yaşadım ve onun için cennete mekik dokudum. Birçok ruhi inkişaflar oldu. Anladım ki çok defa cehennem azap yeri değil, bir pişme yeri. Tam pişip de Hakk’ın lûtfuyla buradan kurtulabilenlerin tadına doyum olmayacak gibi... Cehennem ve onun azapları bir gün kalkar. Devresini geçirenler de zaman zaman cennetin ebedî lûtfuna karışır. Ama ilâ-nihâye cehennemde değildir”]  
(SAYAR, 1994), s.408
O. Nuri ERGİN, Balıkesirli Abdülazîz Mecdî Tolun Hayatı ve Şahsiyeti [Kitap]. - İstanbul : [s.n.], 1942.
Ahmed Güner SAYAR, A. Süheyl Ünver Hayat, Şahsiyeti ve Eserleri [Kitap]. - Ötüken-İstanbul : [s.n.], 1994.

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar