Gökyüzünden Gönüller Alıcı Sorularla Bir Kokudur Geldi
CXLIX
Gökyüzünden
gönüller alıcı sorularla bir kokudur geldi; her gönlü yorgun, her gönlü kırık
avı beden tuzağından kurtarıyor.
Her kuş yüzlerce kanada
kavuşuyor, Ülker yıldızına doğru uçtukça uçuyor. Her dağ, her ağırlık, o
oturamaklığıyla, o ağırlığıyla beraber yücelip uçmaya başlıyor âdeta.
*
İbrahim’in kuşlarına bak, paramparça oldukları halde her
birinin parçası canlanıp uçup kendi başına gitmiş.
A parça, ne kanadın var, ne
başın; nasıl da uçuyorsun dedim de dostluk yeliyle açılıp saçılıyorum da ondan
dedi.
Artık şehirde zurna sesinden
başka bir feryat duyamazsın, hiçbir evde çengden başka bir ağlayış işitemezsin.
Tambur, yaşayış dediğin
bizim yaşayışımız diye gönülden nağmeler koparmış; can arısı şu baldan mimarlık
öğrenmiş.
Bugün vergisi denizler gibi
bol, sonsuz, o yüce, o kerem sahibi sâkî, ululuğu, cebbarlığı bırakmış,
kullarla kaynaşıp uzlaşmış.
Kaza ve kaderin fitne
kulağına her an bir düzenbazlık üfürür ya, bugün bu gussadan kurtulduk Tanrım.
*
Can okuyucusu, okuyor da Meryemoğlu gibi üfürüyor,
sâkîmiz de Tanrı arslanı gibi tekrar tekrar saldırıyor, şarap sunuyor,
kerrarlıkta bulunuyor.
İki üç put kırarsa
karşılığında yüzlerce put yonup yapar; iki üç testi kırarsa ne çıkar, balçık
yoğurup testi yapış sanatı azalmadı ya onun.
Ey bülbül, gülün devleti
sayesinde güzel bir seste, hoş bir ezgiye sahip oldun amma sevgiliyle buluşur
onunla düşer kalkarsan pek az söz söylersin de bütün bunları unutursun.
Kaynak: Cilt 1
Mevlânâ Celâleddin-Divân-ı Kebîr-Hazırlayan : Abdülbâkiy
GÖLPINARLI
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar