BU AYRILIK NEDEN OLDU?
Pirimiz, aşkın bilge Üstadı Hazreti
Mevlâna’nın huzurunda Meryem sıfatlı gül oturmuş, boyun bükmüştü. Huzurda
titrek kandilinin gölgesine sığınmış ağlıyordu. Hazret lisâni hafiden şifalı
kelamı ile sesiyle “ol” dedi, irkildi. Câna geldi. Ses değil miydi, bütün
âlemin can kaynağı.
Ey
ten!
Böyle
bir can seninle beraber oldukça sen ölmezsin.
Ey
düşünce!
Böyle
imân seninle beraber olduktan sonra sevin keyfine bak!
Kadın
yapılı kimselerden çok bıktın ama sen erkek yaratılışlısın.
Erenlerin
himmeti seninle beraberdir.
Rubâi,
170
Senin
rengin sonbahar, onun rengi ise ilkbahardır.
Bu
iki renk birleşmeyince gül ile diken yetişmez.
Bu
diken ile gül neden cemâle aykırı düştü?
Yabancı
gözlere bak da buna sen de gül, ey gül bahçesi!
Rubâi,
688
Sevdiğin, önce seni çok
sevdi okşadı,
sonra da binlerce üzüntü
içinde eritti seni.
Sana sevgisinin mavi
boncuğunu verdi ama
sen benliğinden geçip de
o olunca,
(onda yok olunca) bırakıp
kaçtı seni.
Rubâi, 7
Gitti,
gidişinden kan ağladın.
Artan
üzüntülerden daha çok ağladın.
Hayır,
giderken yalnız o gitmedi, gözlerin de onunla birlikte gitti.
Artık
gözlerin gittikten sonra nasıl ağlayabilir ki?
Rubâi,
968
“Deme”
Ben senden başkasını seçemedim nideyim.
Yaslı
gönlüme derman bulamadım neyleyim.
Diyorsun
ki şu çarhın elinden
daha ne zamana kadar takla atıp çarh vuracağız?
Benim
bundan başka marifetim yok Ne yapayım?
Rubâi, 1060
Git kendine derd ara, derd bul,
derdlerden bir derd seç kendine:
Çünkü (Yaşamak için) bundan başka çare yoktur.
Bahtın
yâr olmadı diye üzülme sakın.
Ancak
derdin yoksa o zaman üzgünlük gösterebilirsin!
Rubâi, 1177
Sana ister istemez gönlünün muradını aramak
düşüyor.
Çünkü bu şehirde seninle onun dedikodusu
dolaşmaktadır.
Gönlünü ister sertleştir, ister yumuşat,
kayadan çıkmış bir pınar gibi akacaksın!
Rubâi, 363
Ey saki yavrusu:
Hele gamdan geç bir kere.
Ey kutsal ruhun yoldaşı Meryem şu nefsi bırak!
Gamdan kaçtım,
sevinçliyim diyorsun!
canının sefasına bak da bundan da vazgeç!
Rubâi, 659
Birlikte oturduğun
dostlarla bir gönül topluluğuna eremezsen,
onlar senden su ve toprak
sıkıntısını gidermezse,
öyle dostlarla düşüp
kalkmaktan vazgeç!
Yoksa kerem sahibi kimseler sana
canlarını-helâl etmezler!
Rubâi, 196
Ah etsem, ah buna
yetmiyor.
Toprak olsam, Şah, buna razı değil!
Secde etsem, herkes, her
tarafa secde etmekte;
bilmem ki bunu nasıl
gizliyeyim.
Ay ışığı gizli işlere imkân verir mi?
Rubâi, 303
Bu arsanın genişliğinde
uzunluk yok.
(Cihan devamsız ve fânidir) Böyle bir
meçhulü onarmaktan vaz geç.
Cihan bir arpaya bile değmeyen bir yol,
yahut bir pula bile
değmeyen bir konuk yurdu!
Rubâi, 1458
Ey Parlayan Mum!
Bilir misin sen tıpkı Sofileri andırıyorsun.
Çünkü sende safa ehlinden şu altı nitelik var:
Gece uyanıksın, Nur
yüzlüsün, benzin sarı, gönlün yanık, gözün yaşlı, kalbin uyanık!
Rubâi, 1459
Ey gönül!
Aşktan da, sevgiliden de, yardan da vazgeç.
Eğer her üçüne göz diktin ise, zünnar bağladın
demektir.
Yokluk potasında yan da korkma!
Çünkü bu yoksunluk yardan da yabancıdan da
aridir!
Rubâi, 662
Mademki bizim elimizden
kurtulmanın çaresi yok.
Hiylemize karşı da bir kurnazlık yolu bulup
kendini bir tarafa
çekemezsin.
Ya önce vermiş olduğun sözü tekrar geri
alırsın,
yahut da en iyisi bizden
bir daha baş çevirmez, yolumuza baş koyarsın!
Rubâi, 1500
Nuh’tan miras kalan bir
kurtuluş gemisi vardır ki,
hep hayat denizinde
dolaşır!
Gönülde filizlenen
bitkiler hep o denizden fışkırmıştır.
Ama onların gönül gibi ne şekli, ne de yönü
vardır!
Rubâi, 102
Bu gece rastgele bir kapana
tutulmuşsun.
Çok çabalıyorsun ama zor kurtulursun bu
kapandan.
Allah’a and içerim ki göğsünü
şu harap gönlümün üzerine koymazsan,
bu aşık kulunun elinden yakayı
sıyıramazsın!
Rubâi, 1402
“Seni seçmişlerse kurtuluşun yok”.. diyen sesle gül belinden kırılıp bayılmıştı. Sen
gülsün…..İsâ’nın annesi Meryem’sin…Yalnız kalacaksın…Dengin yoksa suç kimin deme,
Meryem, İsâ’yı ancak yalnız doğurabilirdi…
Kaynak:
MEVLÂNA’NIN RUBAİLERİ “Tam metin” M.
Nuri GENÇOSMAN ,Millî Eğitim Basımevi —1974, İstanbul
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar