HALLÂC’IN ŞİİRİ
“لبّيكَ
لبّيكَ يا سرّي و نجوائـــي لبّيك لبّيك يا قصدي و معنائـي
Ey Sırrım,
Emrindeyim, buyurun
demez miyim!
Ey gizliliğimdeki
nefesim [fısıltım]
Emredersin, emrine
âmedeyim,
Ey Gayem ve içimdeki
ma’nam
أدعوك
بلْ أنت تدعوني إليك فهـلْ ناديتُ إيّاك أم ناجيتَ إيّائـــي
Çağıran ben miyim,
yoksa sen misin?
Benden çıkan bu
feryâd, yoksa senden mi çıkıyor,?
يا عين
عين وجودي يا مدى هممي يا منطقي و عباراتي و إيمائـي
Ey aslımın aslı, ey
gayemdeki son nokta!
Ey sözüm ve işaretim
her konuşmam olanım!
يا كلّ
كلّي يا سمعي و يا بصري يا جملتي و تباعيضي و أجزائي
Ey küll-i küll,
Ey kulağım, ey gözüm
Ey bütünüm, parçalarım
ve cüzlerim
يا كلّ
كـلّي و كلّ الكـلّ ملتبس و كل كـلّك ملبوس بمعنائــي
Ey bütünlüğümün
bütünü,
Ey bütünüm, bendeki
mânan ise bütünlüğünle örtülüdür,
يا من
به عُلقَتْ روحي فقد تلفت وجدا فصرتَ رهينا تحت أهوائي
Ey ruhumun bağlı
olduğu, cezbenle perişan durumdayım
Sevdân altında rehîn
bulunuyorum!
أبكي
على شجني من فرقتي وطني طوعاً و يسعدني بالنوح أعدائـي
Figanlarım yükselip
düşmanlarımı sevindirse de,
Asıl vatanımdan ayrılışın
endişesiyle ağlıyorum
أدنو
فيبعدني خوف فيقلقنــي شوق تمكّن في مكنون أحشائـي
Yaklaştıkça korku
uzaklaşır, fakat ben endişeleniyorum
Damarlarımdaki şevk
titretirken gövdemi
فكيف
أصنع في حبّ كَلِفْتُ به مولاي قد ملّ من سقمي أطبّائـي
Ey Mevlâm
Dostum nasıl oldu
da elinden aşkına tutuldum,
Tabib bu derdin
dilinden anlamıyor
قالوا
تداوَ به منه فقلت لهـم يا قوم هل يتداوى الداء بالدائـي
Dediler :Ondan derman
istesene
Onlara dedim: Ey
Kavim, derdin, dermanı derdim olur..
حبّي
لمولاي أضناني و أسقمني فكيف أشكو إلى مولاي مولائـي
Muhabbetim Mevlâyadır.
Dertlerle beni eritir
Nasıl Mevlâmı Mevlâya
şikâyet edeyim?
اّني
لأرمقه و القلب يعرفـه فما يترجم عنه غير ايمائـــي
Bil ki, göz tam
göremezse de kalb O’nu tanıyor,
Anlatmak için imâdan
başka yol/söz kalmadı:
يا ويحَ
روحي من روحي فوا أسفي عليَّ منّي فإنّي اصل بلوائـــي
Eyvâh, rûhum rûhumda
perişân, kederli
Esef ederim ki, bende
bu derde benden gayrı sebep yoktur
كانّني
غَرق تبدو أناملــه تَغوثُّاً و هو في بحر من المـاء
O, sonsuzluğunun
denizinde
Ben ise, yüzeyde
parmaklarıyla çırpınıp yardım dilenenim
وليس
يَعْلَم ما لاقيت من احدٍ إلا الذي حلَّ منّي في سويدائـي
Bendeki kayıtsızlığı
bilen olmadı,
ancak bende buna
bir siyahlık ayırılık nedeniydi.
ذاك
العليم بما لاقيت من دنفٍ و في مشيئِتِه موتي و إحيائــي
Hayatımı ve ölümümdeki
arzuya kayıtsızlığımı delilik [iyileşmeyen hastalık] bildiler
يا غاية السؤل و المأمول يا سكني يا عيش روحي يا ديني و دنيائي
Ey gayeme
sürükleyenim, ümidim duruşum hayatım, ruhum, dinim ve dünyamsın
قُلْ لي فَدَيْتُكَ يا سمعي و يا بصري لِمْ ذا اللجاجة في بُعدي و إقصائي
Bana dedin ki, Seni
kendime fedâ ettim?
Ey duyuşum, ey görüşüm
uzaklığımla dahil herşeyimle karışmış değil miyim ki?
إِن كنتَ بالغيب عن عينيَّ مُحْتَجِباً فالقلب يرعاك في الأبعاد و النائي “
Eğer Sen gözlerimden gizlenirsen,
kalb de uzak kalsa, kötü haberimi duyacaksın.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar