İNANAMIYORUM AMA, VERDİLER
Kapı ağası, Şehzade Sultan İbrahim Han’ın
bulunduğu yere varıp:
— Şehzadem,
mübarek başınız sağ olsun! Biraderiniz Sultan Murat ahrete gitti. Taht-ı saltanat
sizindir... Buyurun!
Dedikte, Sultan İbrahim biraderlerinin
neye uğradıklarını görüp Sultan Murat’ın korkusiyle kalbi dolu olmakla:
— Siz
bana hile edersiz. Bana taht u saltanat gerekmez. Karındaşım sağ olsun. Benden
ne istersiz ?..
Deyu şiddetle çekinip bu sözü hileye
hamledip itimat etmedi. Valide Sultan kendisi gelip:
— Aslanım!
Başın sağ olsun, gel çık ..
Dedikte yine durakladı. Bin yemin ettiler,
itimat etmeyip taşra çıkmadı. Hele kapı ağası ve valide koltuğuna girip:
— Kendiniz
varın, görün!..
Deyu istemiye taşra götürdüler. Sultan
Murat’ın saldırışı ve heybeti malûmu idi. Anınçün Şehzade Hazretleri itimat
etmeyip çekinerek ve istemezlik göstererek taşra geldi. Çün sarayın içindeki
demir kapıdan geçmeğe muhtaç idiler, kapı ağası gördü ki sadrazam demir kapıda
durmuş, tez haber gönderdi:
— Taşra
buyursunlar ki Şehzade Hazretleri kendisini bostancıbaşı zannedip korkmıyalar.
Zira buraya bostancıbaşıdan gayri kimse gelmez.
Vezir taşra gidip merhum rahatım ölüsü
bulunan oda kapısında bekledi. Sultan İbrahim’i ol odaya götürdüler.
— Lalan
budur. Padişahım!
Deyu tarif ettiklerinde sadrazama dahi yer
öpüp başağlığı dileyip tebrik ile ayağa kalktı. Herûz:
— Hile edersiz!..
Deyu çekinirdi. Kulları ise yeminler edip:
— Hak Teâlâ ol yerde yattıkça size ömür
verr!.. Taht ve saltanat mübarek olsun!.. derler idi.
Hele ölü üzerine vardılar. Buyurdular,
yüzünü açtılar. Gördüler ki aslan gibi saldıran biraderlerinin ömrünün günleri
tamam olmuş. Hergisleri perişan ve nazenin endamı donmuş ve âlemlere benim
diyen İskender gibi padişah kudretli Tanrının hükmüyle ölmüş. Emreyledi, yüzünü
örttüler Taht odasına yönelip kapıdan yine geri
dönüp bir dahi açtırıp tekrar dikkatle bakıp yakından bilip emin olup önünce
kâfurlu muin ve bunca yük» sek yakınlar ve sadrazam ve kap ağası maiyetinde
taht odasına girip:
— Bismillah, Padişahım!
Dediler ve Hazreti Ömer’in kendi mübarek
elleriyle sardıkları meşhur olan sarıkları getirtilir. Mubarek başını açıp
sarıgı giydi ve giyerken el kaldırıp:
— Elhamdülillâh
Yarabi! ki bencileyin zayıf kulu bu makama lâyık gördün! dediler.
Andan vezir koltuğuna girip vakitlerin en
umurlusunda taht-ı saltanata cülüs buyurdular. Taht üzre dahi bu şekilde hamd ü
şûkr edip:
— Yarabbi! Zamanımda ümmet-i Muhammedi hoşhal eyle! Ve bizi biribirimizden hoşnut eyle
!..
Deyu hayır dualar edip cümle bulunanlar
amin dediler.
(Naima Tarihi, 1866)
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar