Print Friendly and PDF

MAÂNİ'L – AHBÂR- EBÛ BEKİR MUHAMMED EL – KELÂBÂZÎ – HADİSLERİ

Bunlarada Bakarsınız



Hz. Rasûlu'llâh salla’llâhu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular ki



























































































86.      "Ebû Hureyre şöyle demiştir:    Rasûla’llâh’a bir adam geldi de:    Ya Rasûla’llâh, bana açlık ve meşakkat isabet etti(yani açlıktan dermansız kaldım), dedi. Hz. Rasûlu'llâh salla’llâhu aleyhi ve sellem onu(doyurmak için) kadınlarına haber gönderdi, fakat onların yanlarında hiç- birşey bulamadı. Bunun üzerine Hz. Rasûlu'llâh salla’llâhu aleyhi ve sellem:    Bu gece, şu adamı konuk edip yemek yedirecek bir adam yok mu ki, Allah ona rahmet eylesin, dedi. Derhal Ensâr'dan bir zât ayağa kalktı:    Ben,   Ya Rasûla’llâh, diye cevap verdi. Akabinde o adamı alıp ailesine götürdü. Kadınına hitaben:    İşte Rasûla’llâh'ın konuğu;  ondan hiç- birşeyi tutup alıkoyma(konuğa ikram et), diye tenbih etti. Kadın,   Vallahi yanımda çocukların azığından başka birşey yok, dedi. Kocası O halde çocuklar akşam yemeği yemek istedikleri vakit onları uyut, gel, kandili söndür, biz bu gece karınlarımızı dürelim(yani Rasûla’llâh'ın konuğu için biz bu geceyi aç geçirelim)dedi. Kadın, kocasının dediği işleri yaptı. Sonra o konuk sabahleyin Rasûla’llâh'ın huzuruna vardı. Rasûiuiiah:    And olsun ki, Azîz ve Celîl olan Allah, bu gece Fulân erkek ve Fulân kadının işlerinden hayret etti-yahut güldü, yani acîb hoşnûd oldu, dedi. Azîz Ve Celîl olan Allah da(onlar ve bütün ensâr hakkında) şunu indirdi:    Onlar, kendilerinde fakirlik ve ihtiyaç olsa bile, onları öz canlarından daha üstün tutarlar. Kim nefsinin hırsından ve cimriliğinden korunursa, işte onlar muradlarına erenlerin ta kendileridir. (Haşr, 59, 9)”


























































140.    "Enes'ten rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyuruyor:     Kıyamet gününde, başının üzerindeki toprak ilk yarılıp çıkacak benim. Bunun için övünmüyorum. Hamd sancağı bana verilecekti:     övünmüyorum. Ben, kıyamette,   insanların efendisiyim, övünmüyorum, Kıyamet günü cennete ilk defa girecek benim, yine övünmüyorum. Cennetin kapısına geleceğim, halkasından tutacağım. (İçerden) kim o? diyecekler, benim, Muhammed, diyeceğim. Benim için kapıları açacakla! içeri gireceğim. Cebbar'ı karşımda bulacağım, hemen O'na secde edeceğim.   (Bana)başını kaldır, ey Muhammed, konuş ki, dinlenesin, söyle ki kabul edilesin,   şefaat dile ki sana şefaat hakkı verilsin, buyuracak.   Bunun üzerine ben başımı(secdeden)kaldıracağım ve;  Ya Rabbi,   ümmeti.   . . ,   ümmeti. . . , diyeceğim. Allah;  Ümmetinin(arasına)git, kimin kalbinde arpa tanesi kadar iman bulunsan, onu cennete sok, buyuracak. Ben ümmetimin yanına gideceğim, kalbinde arpa tanesi kadar imân bulunanları cennete sokacağım. Cebbar'1 (tekrar)karşımda bulacağım, yine O'na secde edeceğim. (Bana)Ey Muhammed, başını kaldır.   Konuş ki dinlenesin, söyle ki kabul edilesin,   şefaat dile ki sana şefaat hakkı verilsin, buyuracak. Bunun üzerine ben de başımı(secdeden)kaldırıp;   Ya Rabbi, ümmeti. . . , ümmetî. . . , diyeceğim. Allah;  öyle ise, ümmetine git, kimin kalbinde hardal tanesi kadar iman bulursan onu cennete sok, buyuracak. Ben de ümmetimin yanına gideceğim ve kalbinde hardal tanesi kadar imanı olanları cennete sokacağım.  İnsanların hesaba çekilmesi bitip de,   ümmetimden geri kalanları cehennemliklerle birlikte cehenneme girdiklerinde,   cehennem ehli onlara şöyle diyecek:    'Allah'a yapmış olduğunuz ibâdetler ve O'na şirk koşmamanız size fayda vermedi. 'Bunun üzerine Cebbar;  İzzetime yemin olsun ki, onları ateşten âzad ediyorum', buyuracak.   Onlara haber gönderilip, cehennemden, derileri yanık oldukları haldi çıkarılacaklar ve hayat nehrine atılacaklar. Orada, sel yatağında biten taneler gibi yeniden bitecekler. Alınlarına da,   'Bunlar Allah m âzâdlılarıdır. 'diye yazılacak ve götürülüp cennete sokulacakla! Cennet ehli onlara;  bunlar cehennemlikler, diyecekler. Bunun üzerine Cebbar şöyle buyuracak;  Aksine,   onlar Cebbâr'ın âzâdlılarıdır. “









148.    "Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:    Kim Benim Veli’me eziyet ederse, Bana açıkça harp ilân etmiş olur. Ben, yapmasını dilediğim hiçbir şey hakkında mü’minin ölümü,   karşısındaki tereddüdüm gibi tereddüd etmedim. Fakat bunda, kulum ölümden hoşlanmıyordu. Kulum,   Bana yaklaşabilmesi için, kendisine farz kıldığım şeylerin mislini yapması gerekir. Kulum, Bana nafile ibadetlerle de yaklaşmaya devam eder. Nihayet, Ben onu severim. Ben kulumu sevince de, artık onun işitir kulağı, görür gözü ve tutar eli mesabesinde olurum. Bana dua ettiğinde, icabet ederim. Bana samimi davrandığında, Ben de ona samimi davranırım. Kullarımın içerisinde öyleleri vardır ki,   kulluk kapısını ister. Fakat, Ben onu nefsini beğenme kendisine hâkim olur da, ifsat eder diye bundan vazgeçiririm. Yine kullarımın içerisinde, imanının ancak fakirliğin sâlih tuttuğu kimseler vardır. Şayet onları zengin kılsaydım, bu zenginlik onları ifsad edecekti. Aynı şekilde, kullarımın içerisinde, imanını ancak zenginliğin ıslah ettiği kimseler de vardır. Şayet onları fakir kıl,   saydım, bu onların imanını ifsad edecekti. Kullarımın içerisinde,   imanını ancak sıhhatin ıslah ettiği kimseler vardır. Eğer onları hastalandırmasını, bu onların imanını ifsad edecekti. Kullarımın içerisinde, imanını ancak hastalığın ıslah ettiği kimseler davardır. Onlara sıhhat vermiş olsaydım, bu onların imanını ifsad edecekti. Bunun için, Ben kullarımın işlerini, kalblerindeki geçen şeyleri bilerek, evirip çeviriyorum. Muhakkak ki Ban, herşeyi bilirim ve herşeyden haberdarım. “










156.    "Ebû Hureyre'nin haber verdiğine göre birtakım insanlar Hz. Rasûlu'llâh salla’llâhu aleyhi ve sellem:    Ya Rasûla’llâh! biz kıyamet gününde Rabbimizi görecek miyiz? demişler. Hz. Rasûlu'llâh salla’llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuşlar;   Bedr-i Tâm halindeki gecede siz ayı görme hususunda itişip kakışarak birbirinize zahmet verir misiniz? Ashap;  Hayır, Ya Rasûla’llâh. O halde siz onu, işte böyle göreceksiniz. Kıyamet gününde Allah insanları toplayarak:    Her kim(dünyada) neye ibadet ediyordu ise, onun ardına düşsün diyecek, bunun üzerine(dünyada iken) güneşe tapan güneşin, aya tapan ayın ardına takılacak, putlara tapanlar da onların peşine takılacaklar, (ortada)içlerinde münafıkları da olduğu halde(yalnız)bu ümmet kalacak, derken Allah Tebareke ve Teâlâ onlara evvelce tanıdıklarından başka bir suretle tecelli edecek ve:    Ben'sizin Rabbinizim, diyecek. Onlar (Allah’ı tanıyamadıkları için):    "Biz senden Allah'a sığınırız! Rabbimiz bize gelinceye kadar bizim yerimiz burasıdır. Rabbimiz geldiği zaman biz onu tanırız. "diyecekler. Bunun üzerine Allah Teâlâ hazretleri(karşılarında)onların tanıdıkları sureti ile tecelli edecek ve ;  "Ben sizin Rabbinizim" buyuracak. Onlar da:     Evet, bizim Rabbimiz sensin diyerek ona tâbi olacaklar. Cehennemin üzerine sırat(köprüsü)kurulacak ondan ilk geçen ben ve ümmetim olacak. O gün peygamberlerden başka konuşan bulunmayacak. O gün peygamberlerin duası da:    Allah'ım, selâmet ver! selâmet, demek olacak. Cehennemde sa'dan -dikeni gibi mahmuzlar olacak, siz sa'dan dikenini hiç gördünüz mü buyurmuş. Ashab, evet Ya Rasûla’llâh, demişler. İşte o mahmuzlar sa'dan dikenleri gibi olacak. Şu kadar var ki onların büyüklüğünün miktarını Allah'tan başka bilen olmayacak. Bu mahmuzlar(kötü)amellerinden dolayı insanları kapacaklar,   İnsanların kimi mü'rain olduğu için ameli sayesinde (kurtulup)kalacak, kimi de kurtarılıncaya kadar ceza görecek,   ta ki Allah kulları arasında(vereceği) hükmü bitirip rahmetinden dolayı cehennemliklerden dilediğini oradan çıkarmak murad edince, meleklere(dünyada)Allah'a şirk koşmayan cehennemlikleri,   Allah’ın.   kendilerine rahmet buyurmak dilediklerini, Allah'tan başka Allah yoktur diyenleri çıkarmalarını emredecek. Melekler,   bunları cehennemde tanıyacaklar, onları secde eserinden bilecekler(çünkü)ateş Ademoğlunu yiyip bitirecek(yenmedik)yalnız secde yeri kalacak. Secde yerini yemeyi, Allah cehenneme haram kılmıştır. Bu suretle, (adı geçen kimseler)cayır cayır yanmış bir vaziyette cehennemden çıkarılarak üzerlerine hayat suyu dökülecek ve selin getirdiği milli toprakta yabanî ot tohumu nasıl biterse, onlar da öyle bitecekler. Sonra, Allah Teâlâ hazretleri, kulları arasında vereceği hükmü bitirecek, ortada yüzünü cehenneme doğru dönmüş(yalnız)bir kişi kalacak. Bu zât, cennet ehlinin cennete en son gireceği olacak ve Ya Rab, benim yüzümü cehennemden çevir, çünkü onun kokusu beni zehirleyip berbat ediyor. Alevi de, beni yakıp kavuruyor, diye Allah'ın dilediği kadar dua edecek. Sonra Allah Tebâreke ve Teâlâ, ona:    bunu yaparsam, acaba başkasını da ister misin, diyecek. Hayır, Senden bundan başka birşey istemem cevabını verecek. Ve Rabbine, Allah'ın dilediği kadar ahd u peymanlar verecek. Bunun üzerine Allah, onun yüzünü cehennemden çevirecek. Bu zat, cennete doğru dönüp de onu görünce, Allah'ın dilediği kadar susacak, sonra ey Rabbim,   beni cennetin kapısına bari götür,   diyecek. Allah Teâlâ ona,   sana verdiğimden başka birşey istemeyeceğine söz vermemiş mi idin? Yazık sana Ademoğlu! Ne de gaddarmışsın,   diyecek. O zat yine - aman Ya Rabbi, diye Allah'a dua edecek. Nihayet, Allah Teâlâ ona acaba bunu verirsem başkasını da istemeyecek misin diye soracak. O hayır. İzzetine yemin ederim ki istemem, diyecek. Ve Rabbine,   Allah'ın dilediği kadar sözler verecek. Bunun üzerine Rabbi onu cennetin kapısına götürecek, cennet kapısına dikildiği zaman cennet ona açılarak içindeki hayır ve sürür şeyleri görecek ve yine Allah'ın dilediği miktar sükût edecek, sonra, Allah'ım beni cennete koy diyecek. Allah Teâlâ, ona, hani sana verilenden başkasını istemeyeceğine dair söz vermemiş miydin? Yazık sana Ademoğlu. ' Ne gaddar şeymişsin, diyecek. O zât, aman Allah'ım mahlûkatının en şakisi ben olmayayım, diye niyaz edecek. Allah'a dua ede ede, nihayet Allah Teâlâ ona güleryüz muamelesi edecek, Allah ona gülümser muamelesi edince bu sefer, haydi cennete gir diyecek. Cennete girdiği zaman ona, dile benden ne dilersen diyecek. Artık, Rabbin- den isteyebildiği kadar isteyecek ve dileyecek. Hatta, Allah kendisine şunu da iste, şunu da, diye istenecek’ şeyleri hatırlatacak.   Nihayet, dileklerin arkası kesilince Allah Teâlâ bütün bunlar ve daha bir o kadarı da senindir buyuracak. “



           
















172.    "Hz. Musa kendisine Tevrat indiğinde onu okudu ve orada bu ümmetin zikrini buldu. Ya Rabbi, dedi. Levhalarda ben bir ümmet buldum. Onlar, sonradan gelecekler ama, cennete ilk olarak girecekler. Onları, benim ümmetim kıl. Allah, bunlar Ahmed'in ümmetidir, buyuracak. Hz. Musa yine:    Ya Rabbi, ben levhalarda bir ümmet buldum. Onlar şefaat edecek ve edilecekler. Onları benim ümmetim kıl, dedi. Allah, bunlar Ahmed’in ümmetidir. buyuracak. Musa,   ey Rabbim levhalarda ben bir ümmet buldum. Onların Incil’leri (kitapları)sadırlarında ve onu zahiren okuyorlar. Onları benim ümmetim kıl, diyecek. Allah, onlar Ahmed’in ümmetidir, buyuracak.   Mûsa, ey Rabbim levhalarda bir ümmet buldum. Onlar, fey’i(harpsiz elde edilen ganimet)yiyorlar. Onları benim ümmetim kıl. diyecek.   Allah,   onlar Ahmed’in ümmetidir buyuracak. Mûsa, ey Rabbim ben levhalarda bir ümmet buldum. Bunlar sadakayı karınlarında kılıyorlar ye ondan dolayı da ecir kazanıyorlar. Onları benim ümmetim kıl, diyecek. Allah, onlar Ahmed’in ümmetidir buyuracak.   Mûsa  ey Rabbim levhalarda ben bir ümmet buldum. Onlar bir iyilik yapmaya azmettikleri halde yapmasalar bile, onlar için bir iyilik yazılmakta, yaptıklarında ise onlara on iyilik yazılmaktadır. Onları, benim ümnetim kıl. Allah,   onlar Ahmed’in ümmetidir buyuracak. Mûsa, ey Rabbim levhalarda ben bir ümmet buldum, onlardan birisi bir kötülük yapmaya azmettiği halde yapmazsa, o ya- i mı vor.   Yaptığında da sadece tekbir seyyie yazılıyor.   Onları benim ümmetim kıl, diyecek. Allah, onlar Ahmed'in ümmetidir, buyuracak. Mûsa. Ya Rabbi ben levhalarda bir ümmet buldum. Onlar evvel ve âhir bütün ilimlere vâris kalacaklar. Deccâl mesihi öldürecekler. Onları benim ümmetim kıl, diyecek,   Allah,   onlar Ahmed’ in ümmetidir, buyuracak. Bunun üzerine Musa, öyle ise Ya Rabbi, beni de Ahmed’in ümmetinden kıl da, böylece ben de iki haslete sahip olmuş olayım, deyince Allah Teâlâ şöyle buyurdu:    Ya Musa, ben seni insanlara risâlet ve kelâmımla seçtim. Sana verdiğimi al ve şükredenlerden ol. Mûsa, ey Rabbim razı oldum, dedi. “






















































Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar