PUTUM BENİ TERK ETTİ
Bir kazı sonucu harabeden çıkan bir yazıda
şunlar yazıyordu;
“Benim bir putum vardı.
Çok severdim.
Sinekler üzerine konunca onlara kızar ve
pisliklerini silerdim.
Şimdi ise putumu biri kırmak için geldi ve
kıracağım diyor.
Ben ise ona başkaldırmak istiyordum.
Gücüm yetmedi.
Sordum kendime.
Ben putumu korumak ile memur muyum?
Ben putumu beni korur diye sahipleniyordum.
Ah ne yazık ki, putum kendini koruyamazmış.”
Bu yazı eski zamanlarda puta tapan birisinin
kendisiyle yüzleşmesidir. Tabiî ki acı bir yüzleşmesi…
"Nuh aleyhisselâm kavminde mevcut olan
putlar, sonradan Araplara da intikal etmiştir.
Şöyle ki:
Vedd adındaki put
Devmetu'l-Cendel'de idi ve Kelb kabilesine aitti.
Süvâ' adındaki put Hüzeyl'in idi.
Yeğûs adındaki put Murâd kabilesine aitti. Sonra Benu
Gutayf'ın oldu, Sebe'ye yakın Curf nâm
mevkideydi.
Yeuk, Hamedân'a aitti.
Nesr, Himyer'in, Âl-i Zi'l-Kelâ'ın idi.
Aslında bu put isimleri, Nuh kavmindeki sâlih olarak bilinen kimselere aitti.
Şeytan bu Sâlih kimseler ölünce
kavimlerine şu telkini yaptı:
"Sâlih kişilerinizin oturmuş oldukları
yerlere onların hatırasına dikitler dikin ve bunlara onların isimlerini
verin". Halk bu telkine uyup, söyleneni yaptı. Bidayette tapınma yoktu.
Ancak ne zaman ki bunlar helâk olup gittiler ve haklarındaki bilgi de unutuldu,
bu putlara tapınmaya başladılar." [1]
Puta tapmanın günümüzde de olduğunu
rahatlıkla söyleyebiliriz. Burada iki kavram öne çıkmaktadır. Biri puta tapan
insan diğeri ise put olmuş varlık. Bazen bu bahsedilen kavramlar benliğinden
çıkarak toplumuna doğru yayılır. Nasıl olurda insan toplumun putçuluğundan
çıkamaz? Çıkamaz çünkü fikirlerinde artık özgür değildir. Özgür olabilmek için
o topluluktan ayrılması gerekir, o ise imkânsızdır. Çünkü menfaatleri ve
düşünceleri topluluğu tarafından sınırlanmış, engelsiz ve ezici bir kuvvet
şeklini almıştır.
Düşünün bir defa liderini dahi sorgulamanın
mümkün olmadığı bir düşünce sisteminde doğru ne zaman ele geçebilir ki? Görüldüğü üzere bir putun olacaksa bunun
sınırını sen belirle de sonuçta ilâhın olmasın.
Eğer birini veya unsuru kendine lider
seçtiysen diğer kişiler için bazı açık kapılar bırak ki, yarın yukarıda geçen
olay gibi bir gün muhakkak biri putunu kırmak için gelecektir. Hiç olmazsa
bundan dolayı üzülmezsin.
Yukarıdaki antik yazının devamı ise şöyle
idi;
Ey putum, seni gerçekten çok sevmiştim.
Güvendiğim bir şey eğer kırılabiliyorsa
Benim ötekimde kalmadı, demektir.
Şimdi ben bir daha put nereden bulacağım.
Putu kırılan için ancak ölüm vardır.
Ben ölürsem sende öleceksin.
“Benim putum yok” diye taşlara kazıyacağım.
Hiç olmazsa beni putsuz diye anarlar.
İnsan dinsiz olamaz dedikleri esasen doğrudur.
Ancak bir putu olup da inancını kaybedenler için üzülmek bir erdem olsa
gerekir. Zannediyorum ki, 21. Yüzyıl, putların ve inançların yıkılacağı bir
devir olacaktır. Neden mi, diye soracak olursanız, her gün aynanın altındaki
sır bir şekilde silinip, kara yüz daha rahat görünmektedir. Bazı şeylerin kara
yüzünü iş işten geçmeden önce görmektense, şimdiden kendimiz görmeye gayret
gösterelim de, hiç olmazsa dayandığımız direkler yıkılıp, düşünce dünyamızla
beraber hayatımız da başımıza yıkılmasın.
Ey Allah Teâlâ’m kör zannettiğimiz kişiler ne
kadar şanslı, biz ise gördüğümüz halde kör bakışlı olmaktan bir türlü
kurtulamıyoruz.
Bizi bizden koruyan Allah Teâlâ’m sana
şükürler olsun.
Allah Teâlâ buyurdu ki;
“Şüphe yok ki, o
Kur'an'ı Biz indirdik Biz. Ve muhakkak ki, onun için muhafız olanlar da
Bizleriz.”[2]
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar