Print Friendly and PDF

TARİHİN ACIKLI SAHİFELERİNDEN: KERBELÂ FACİASI



Yazan: Ömer Rıza DOĞRUL
O gün, Hz. Ebu Talib Hanedanından ilk katl olunan zat, Hazreti Hüseyin aleyhisselâmın oğlu Ali El’Ekber idi. El’Ekberin validesi Leylâ bint ebi Mürre bin Urve bin Mes’ud Essekafîdir. Ali, hasımlarına bir kaç kere hamle etmiş, Mürre bin Münkiz El’Abdî ona mukabelede bulunarak, onu yaralamış ve yere sermişti. Hazreti Hüseyin aleyhisselâm yanında bulunan adamlarına Aliyi kaldırmalarını emretmiş, onlar da Aliyi önünde döğüştükleri otağa getirmişlerdi.
Mukatelenin şiddetlenmesi:
Bu sırada Müslim bin Akîl’in oğlu Abdullah’a isabet eden ve Amr bin Sabih tarafından atılan iki ok, onun ölümüne sebebiyet vermiş, Hazreti Hüseyin aleyhisselâmın geride kalan arkadaşları, her taraftan hücuma maruz kalmışlardı.
Abdullah bin Kutye, Hazreti Hüseyin tarafındaki Avn bin Abdullah bin Cafer’e hamle ederek onu öldürmüş, daha sonra Abdurrahman bin Akil bin Ebi Talib, Cafer bin Akıl, arka arkaya maktül düşmüşlar, Hazreti Hasanın oğlu Kasım, Amr bin Sa’d tarafından yaralanmış, Kasım amcası Hazreti Hüseyin aleyhisselâmdan istimdad ettiği için, Hazreti Hüseyin ona doğru koşmuş, onu öldürmek isteyen Amr bin Sa’da bir darbe indirerek bileğini uçurmuş, Kûfeliler Amr bin Sa’dı kurtarmağa çalışmışlar, Hazreti Hüseyin de Kasımı taşıyarak, geriye götürmüştü.
Ara yerde Hazreti Hüseyin’e yaklaşanlar bulunuyorduysa de, bunlar onu vurmağa cesaret edemiyorlardı. Fakat Kinde kabilesinden Malik bin El-Nuseyr namında biri, Hazreti Hüseyin’in başına bir kılıç darbesi indirmiş, bu darbe onun serpuşunu keserek başını kanatmış, başlığını kanla kaplamıştı. Hazreti Hüseyin başlığını atarak takkesini giymiş, sonra küçük oğlu Abdullah’ı çağırarak onu kucağına almış, Müzhiç kabilesine mensup bir adam ona bir ok atarak isabet ettirmiş, ve çocuğu öldürmüştü.  Abdullah bin Ukbe, Hazreti Hüseyin’in oğlu Ebu Bekir’e bir ok atmış, bu ok da ona isabet etmiş, ve ölümüne sebebiyet vermişti. Daha sonra Hazreti Ali kerremallâhü vechenin oğlu Abbas, anasından kardeşleri olan Abdullah, Cafer ve Osman’a ilerlemelerini söylemiş, bunlar da birer birer maktul düşmüşlerdi. Hazreti Alinin oğlu Abdullah, Hanı bin Sübeyt tarafından öldürülmüş aynı adam, daha sonra Caferi öldürmüş, Hazreti Alinin diğer oğlu Osman, Havli bin Yezid tarafından katlolunmuş, Eban oğullarından biri Hazreti Alinin diğer oğlu Muhammed’e bir ok atarak öldürmüştü.
*        *        *
Bu sırada Hazreti Hüseyin’in susuzluğu son derece şiddet kesbettiğinden kendisi Fırata doğru eğilmiş, ve su içmek istemiş, fakat Haşin bin Temir’in attığı bir ok onun ağzına isabet etmiş, ağzından kan akmıştı.
Bu sırada Şemmer bin Zilcevşen, on kadar adamla gelerek Hazreti Hüseyin’in bulunduğu yere varmış, onunla çadırı arasında vaziyet almıştı. Hazreti Hüseyin bunlara dönerek:
«Yazık size! Dininiz yoksa ve kıyamet gününden korkmuyorsanız, bari haseb ve neseb sahibi hür adamlar gibi hareket ederek ayalimi ve malımı bagî ve cahil adamlarınızdan siyanet (Koruma veya korunma. Himaye veya muhafaza) ediniz.»
Demiş. Şemmer, ona cevaben:
«Pekâlâ! Bunu sana temin ediyoruz! Ey Fatimenin oğlu!.» .demişti.
*          *          *
Bunun üzerine Şemmer yanındaki adamları, Hazreti Hüseyin’in üzerine hücuma teşvik etmiş, Hazreti Hüseyin, bunlara mukabele ederek onları dağıtmış, ondan sonra kendisinin dört kişi ile kaldığını görerek, âkibetinin yaklaştığını anlamıştı.
Bu sırada Hazreti Hüseyin’in hemşiresi Zeyneb görünerek, Anır bin Sa’da:
«Ya Amr!, Hüseyin senin gözlerinin önünde katlolunacak mı?»
Demiş. Amr’ın gözleri yaşarmış, gözyaşları yanaklarından sakalına düşmüştü. Yüzünü de başka bir tarafa çevirmişti.
Hazreti Hüseyin, hasımları ile döğüşürken «Siz beni öldürmek için mi toplandınız? Bundan sonra felâh bulmazsınız. Allahın gazabına uğrarsınız.» diyordu.
*          *          *
Hazreti Hüseyini öldürmek, bu kadar büyük bir cemaat için kolay bir iş olduğu halde, hiç kimse bu cinayetin vebalini üzerine almak istemiyordu. Herkes bu işi başkasına bırakmak istiyor, bu suretle iş uzuyor ve netice gecikiyordu.
Nihayet Şemmer, adamlarına bağırdı:
«Ne bekliyorsunuz?.. Öldürünüz şu adamı!.»
Bunun üzerine Hazreti Hüseyine her taraftan hücum başlamış, Zür’a bin Şüreyk, Hazreti Hüseyinin sol eline, bir diğeri omuzuna kılıçla vurdu..
Hazreti Hüseyin, bunların hücumları önünde düşüp kalkarken Sinan bin Enes, Hazreti Hüseyine bir mızrak atarak, onu yere düşürdü. Ve Havli bin Yezide:
«Başını kes!»
Dedi. Havli bunu yapmak istemiş, fakat eli titreyerek çekinmiş, Sinan atından inerek Hazreti Hüseyinin başını kesmiş ve onu Havliye vermişti.
*          *          *
Sinan, Bahr bin Kâab, Kays bin El-Eş'as, Esved Evdî, Hazreti Hüseyin’in elbisesini ve silâhlarını paylaştılar. Diğerleri çadırlardaki döşemeleri, elbiseleri, develeri vesair eşyayı ele geçirdiler. Hattâ kadınların üzerindeki her şeyi aldılar. Kadınlar sırtlarındaki elbiseleri çıkarıyor ve bunlara veriyorlardı.
Hazreti Hüseyinin cesedinde ok yaralarından başka otuz üç mızrak darbesi, otuz dört kılıç yarası vardı.
*                *          *
Hazreti Hüseyin’in arkadaşlarından Suveyd bin El-Matâ, ağır bir surette yaralanarak maktuller arasında kalmış, «Hüseyin öldürüldü!» sözlerini duyduğu zaman, yerinden sıçrayarak, bıçağını çekmiş ve bir müddet savaştıktan sonra maktul düşmüştü. Hazreti Hüseyin’in arkadaşlarından maktul düşenlerin sonuncusu Suveyd idi.
*          *          *
Hazreti Hüseyin’in oğullarından Ali Ekber ile Ali Asgar, muharebe esnasında ölmüşlerdi. Bunlardan Ali Evsat hayattaydı. Şemmer, Zeynelâbidin unvanile meşhur olan bu Alinin de katlini istemiş, onun arkadaşlarından Humeyd bin Müslim, Şemmere: «Çocukları da mı öldüreceksin?.»
Demişti. Zeynelâbidin muharebe hengâmında hasta olduğu için muharebeye iştirâk etmemişti. Humeyd bin Müslim, onun katline mâni olduktan sonra Amr bin Sa’d gelmiş, ve şu emirleri vermişti:
— Hiç bir kimse, kadınların çadırlarına girmesin ve bu hasta çocuğa dokunmasın. Onların metalarından bir şey alan derhal iade etsin!.
Demiş. Fakat alınan şeylerden biri de iade olunmamıştı. Amr bin Sa’dın bu emri neticesinde kadınlar ve çocuklar taarruzdan masun kalmışlar, Hazreti Hüseyinin Hasan ve Amr-u namındaki iki küçük oğlu da kurtulmuşlardı.
Hazreti Hüseyin’in kellesini kesen Sinan bin Enes’e arkadaşları şöyle diyorlardı:
“Sen, Alinin, Resuli Ekremin kerimesi Fatimenin oğlu Hüseyini, Arapların en büyük en şanlı adamını öldürdün. Onun maksadı bunların saltanatını izale idi. Ümeraya müracaat et de mükâfat iste. Onlar sana bütün beytülmallarının muhteviyatını verseler, yine azdır.”
Demişler. Sinan, Amr bin Sa’dın otağına giderek en yüksek sesiyle:
«Bana, gümüş ve altından çok ağır bir üzengi yaptır. Çünkü ben gayet ulu bir kişiyi, ana baba itibarile insanların en hayırlısını, insanların haseb ve nesebce en ilerisini katlettim...»
Demiş. Amr bin Sa’d: «Şu deliyi içeri getiriniz!» demiş. Sonra Sinan’a:
«Mecnun herif! Niçin böyle sözler söylüyorsun?. İbni Ziyad, senin bu sözlerini duysaydı, muhakkak seni öldürürdü!» demişti,
Hazreti Hüseyin’in bütün cemaatinden hayatta kalanlar, Hazreti Hüseyin’in zevcesi Rubab’ın kölesi Ukbe bin Sem’an ile Merka’ bin Sümame idi. Hazreti Hüseyin’in diğer yetmiş iki arkadaşı Kerbelâda şehit olmuşlardı.
(Bütün bu tafsilât, İbnülesir’in dördüncü cilt 30-35 inci sahifelerinden aynen alınmıştır.)  
Kaynak: Ömer Rıza Doğrul, Sebilürreşad c.1-s.14, sh: 214

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar