TESLA KİMDİ ?
Bugün her hangi
bir elektrik mühendisligi öğrencisine Tesla hakkında bir şey sorarsanız,
sanırız boş bakışlarla size bakacaktır. Ya da karşı soruyla
karşılaşırsınız, Tesla kimdi?
Kabahat kimin?
Egitimçilerimizin Altarnatif akım çağımızın
kurucusunu tamamen unutmuş olmaları mantıksız görünmektedir.
Şimdiki Yugoslavya’da, Smiljana köyünde, 9
Temmuz 1856` da doğdu. Bir hiçken bilim dünyasının en üst
noktasına yükseldi. 32yaşında önemli keşifleri ile milyoner
oldu, daha sonra karanlığa kaybolup beş parasız öldü.
Babası papazdı. Hiçbir zaman
okuyup yazamamasınına rağmen, annesi halk arasında pratik ev aletleri mucidi
olarak bilinirdi. Ona göre Tesla, yaratıcı dahi olmaya
adaydı. Papaz olmasına için babasının zorlamasına karşı çıkarak, genç Tesla
mühendislik mesleğinde ısrar etti. Annesi de onu destekledi,
Fizik ve Matematikte bilgisini arttırırken Graz`daki Politeknik okuluna girdi
ve Prag Üniversitesinde eğitimine devam etti. Yabancı teknik
eserleri okuyabilmek için, orada yabancı dil kursuna devam
etti. Anadili olan Sırpça ve ailece bildikleri Almancaya ek
olarak İngilizce, Fransızca ve İtalyancayı da öğrendi.
Prag’daki tahsilini 1880 `de bitirdikten
sonra, Budapeşte de lisansüstü yaparken, profesörüyle alternatif akımın
özelliklerini tartıştı. Sonra Paris telefon şirketinde
çalışmaya başladı. Burada doğru akım motorları ve dinamolar
konusunda geniş ve önemli tecrübeler edindi. Oradayken
çalıştırdığı döner makinaları korumak için regüle edici kontrol cihazları icat
etti.
O ilk günlerde genellikle doğru akım, sıtmaya,
ışık vermeye, güç sağlamaya ve iletmeye en uygun, elektrik akımı olarak
bilinirdi. Fakat DA direnç kayıpları büyüktüki, her mil kare için bir güç santraline
gerek vardı. İlk akkor ampuller ( 110 VOLTA`TA ), güç
santrallarına yakın olsalar bile parlak yanmıyorlar ve bir milden daha az
uzaklıktakiler ise kaybolan güce bağlı olarak sönük yanıyorlardı.
1884 de genç Tesla, kafasında fikirlerle dolu
ve cebinde 4 sentle New York da gemiden ayrıldı. Tecrübesi,
onu doğru akım motorları ve dinamolardaki komütatörün sonsuz sorunlar yaratan
gereksiz bir karışıklık olduğuna inandırmıştı. `DA ÜRETECİNİN
`bir komülatörle dış devrede tamamen aynı yöne akan dalga dizileri şeklinde
alternatif akım oluşturduğunu gördü. O zaman, motorda dönme
hareketini sağlayacak DA elde etmek için, elektrik motorunun endüvisi, motora
alternatif ( AA ) beslemek için döndüğü anda manyetik kutupların yönlerini
değiştiren, döner komülatörlere sahipti.
Teslaya göre doğru akım saçmalığın
daniskasıydı. Hem jeneratör ( üreteç ) hem de motordaki
komütatörü ortadan kaldırmak ve AA’yı tüm sistemde kullanmak akla uygun gelmekteydi.
Fakat hiç kimse alternatif akımda çalışan bir motoru oluşturmamıştı, ve tesla
bu sorunu çok düşdü. 1882 şubat’ın da, Budapeşte’nin bir
parkında Szigetti adında bir sınıf arkadışyla gezinirken aniden haykırdı.!
Buldum !
Şimdi değiştirime dikkat et! O anda tüm
elektrik endüstirisinde devrim yapacak olan, dönen manyetik alanı
bulmuştu. Dönen elemana bağlantı gereği
olmayacaktı. Komülatör yoktu artık.
Sonradan tüm alternatif akım elektrik
sistemini tasarladı. Alternatörler, elektrik enerjisinin
ekonomik iletimi ve dagıtımı için AA motorları . . . Dünyanın
her tarafında harcanıp giden su gücünün bolluğundan esinlenip, gerekli olan
heryere enerjiyi dagıtabilen hidroelektrik santrallarıyla bu büyük gücün elde
edilmesi tasarladı. Budapeşte de ‘ Bir gün Niyagara Çağlayanı
nı, elektrik elde etmek için kullanacağım’ diyerek dinleyenleri şaşırttı.
Tesla‘nın aradığı ve şans kolayca eline
geçmedi. O zamanlar New York’da, Pearl caddesindeki ilk
laboratuvarında akkor lambası için Pazar aramakla meşgul olan Edıson’a
rastladığı zaman Tesla, gençlik heyecanıyla, kendisin bulduğu alternatif akım
sisteminin açıklamasını yaptı. Bu düşünceyi derhal ve tamamen
kestirip atan o büyük adam, ‘‘sen teori üzerinde vaktini harcıyorsun’’ dedi.
Bir yıl boyunca, uzun boylu, zayıf Yugoslav,
bu yabancı ülkede açlıktan korunmak için mücadele etti. Gün
geldi, çukur kazarak geçimini sağladı. Fakat birlikte
çalıştığı çukur kazıcı, Western Unıon’un ustası’ yemek saatlerinde Tesla’nın
ilgilendiği yeni elektrik sistemlerinin hayali tariflerini dinleyerek, bu konu
üzerinde bir plan yaptı. Tesla’yı A.
K. Brown adlı firmanın sahibiyle
tanıştırdı. Tesla’nın parlak planlarıyla büyülenerek, Brown
ve bir ortağı büyük bir atılım yapmaya karar verdiler. Ortaya
belirli bir miktarda para koydular ve bu parayla tesla ( şimdiki batı Brodway )
güney beşinci cadde 33-35 No’da bir deney laboratuvarı kurdu.
Orada Tesla jenaratör, transformatörler, transmisyon( iletim ) hattı, motorlar
ve ışıklar gibi tasarladığı sistemlerin tümünün planlarını hazırladı bunlardan
usanmadan çalıştı, her detay için planlar silinmez biçimde zihnine
kazınmıştı. Hatta iki ve üç fazlı sistemleri de tasarladı.
Cornell Üniversitesinden Profesör W.
A. Anthony yeni AA sistemini sınadı ve de Tesla’nın senkron
motorunu en iyi DA motoruna eşit yeterlilikte olduğunu açıkladı.
O zaman Tesla bütün kısımlara sahip bir tek
patent altında sistemini tescil ettirmek istedi. Patent
bürosu her önemli fikir için ayrı bir dilekçeyle başvurulmasında ısrar etti.
Tesla 1887’nin kasım ve aralığında dilekçesini verdi ve daha sonraki altı ayda
yedi tane ABD patentlerini aldı. 1888 Nisanın da çok fazlı de
içeren dört ayrı patent için başvurdu. Bunlar da hızla,
bekletilmeden verildi. Yılın sonuna kadar 18 patent daha
aldı. Bunları, çeşitli Europa patentleri izledi bu kadar
hızla dağıtılan bu patent çığının, eşi görülmemişti. Fakat
fikirler ilginçti. O kadar ki, bir gelişme ve tahmin
yoktu. Bu yüzden patentler tek bir tartışma bile yaplmadan verildi.
Bu sırada Tesla, New York da AIEE (şimdiki
IEEE ) nin bir toplantısında çok gösterişli bir konferans verip, tek ve çok
fazlı AA sistemlerinin gösterisini yaptı. Dünya mühendisleri,
muazzam geliş menin kapısını açarak, telle yapılan elektirik enerjisi
iletimindeki sınırlamaların sınırlamaların giderilmiş olduğunu gördüler.
Fakat kim bu tümüyle daha iyi olan, sistemi
uygulayacaktı? Doğal olarak, kurulan Edison-General Electric kuruluşu degil,
Aksi halde kendi tüm yatırımlarının eskimiş olduğunu kabul edeceklerdi.
İşte tan o sıra da George Weslinghouse,
Tesla’nın labaratuarına gitti ve Tesla ile tanıştı. Tanıştıkları
sırada Tesla 32, Westinghouse 42 yaşındaydı. Her ikisi de
yetenekliydi, başarılı birer mühenndis ve elektriğin hayranı
idi. Westinghouse, Teslanın açıklamasını dinledi, gösterisini
izledi ve hemen karar verdi.
Westinghouse ‘’ alternatif akım patentlerin
için bir milyon dolar nakit ve ayrıca satış payı vereceğim ‘’ diyerek teklifini
yaptı.
Tesla heycanla satış payını beygir gücü başına
bir dolar yap, anlaştık ‘’diye cevap verdi.
İki adam bu kadar kolayca, tarihi anlaşmayı
yapıp el sıkıştılar.
Tesla amacına erişmişti.
Fakat fikirlerine inanıp kendisine destek veren insanları unutacak biri
değildi, ve derhal labaratuarına paraca destek veren Brown ve ortağına bir
milyon dolarlık çekini gönderdi. Daha sonra Weshinghouse’ın
ardındakiler, onu, Tesla’yla yaptığı anlaşmanın beygir gücü başına bir dolarlık
kısmından vazgeçirmeye çalıştılar buna rağmen ilişkileri hızla
gelişti. Fakat Tesla’nın ömrünün geri kalan kısmında geçimini
ve araştırmalarını destekleyecek olan satış payından feragat etti.
Ülke çapındaki Westinghouse yaptırımlarının
başarısı, gelişen elektrik endüstrisinde rakip durumunu korumak için General
electric, Westinghouse bir lisans almak zorunda kaldı.
İyi bir ücretle tartışılan lisans, Tesla için
bir şerefti. Tartışmada Tesla, açıkça alternatif akımın
ümitsizliği ve denemelerin ise zaman kaybı konusundaki, Edison onun ilk
sözlerini hatırladı.
1890’da Ulusrar arası Niyagara Komisyonu
elektrik üretmek için, Niyagara çağlayanının gücünü kullanmak amacıyla
çalışmaya başladı. Bilgin Lord Kelvin komisyonun başkanlına
atandı ve o derhal DA sisteminin en iyi olacağını açıkladı.
Fakat, eğer güç 26 mil ilerdeki Buffalo’ya iletildiği takdirde, AA’nın gerekli
olduğunu sonuçta kabul etti. Böylece, sonuçta Tesla’nın sistemini kullanmaya ve
büyük türbünlerle AA üretmeye karar verdiler. Teklifler 1892
de yeni kurulan cataract construction co. şirketi tarafından istenildi.
Washıngtonhouse on tane 5000 HP’lik
hidroelektrik jeneratörü için ve general electric ise iletim hattı için kontrat
yaptılar. Bütün sistem iletim hattı, yükseltici ve alçaltıcı
transformatörlerle Tesla’nın iki faz projesine uygundu.
Hareket eden parçaları azaltmak için, dıştan dönen alan ve içi sabit armatürlü
büyük alternatörler planlanmıştı.
O zamana kadar bu büyüklükte hiç biri
yapamadığı için bu tarihi proje heyecan yarattı. Dakikada 250 devir yapan her
biri 1775 amper veren, 2250 voltluk on büyük alternatör, iki fazlı 25 Hz’de
50000HP veya 37000 kw lık çıkış oluşturuyordu. Rotorların
herbiri, 3 metre çapında, 4, 5metre uzunluğunda (düşey jeneratörlerde 4, 5metre
yükseklik) ve 34 ton ağırlığındaydı. Sabit parçalar 50 ton ağırlığındaydı.
Gerilim iletim için 22000 Volt’a çıkarıldı.
Sonradan telsiz denilen, radyo alanında
Tesla’nın öncülüğü, Mors koduyla yapılan haberleşmeden de daha ileri
gitti. 1898 New Yourk şehrinin Madison square Garden ( Madison
Parkı) de telsizle uzaktan kontrola ait parlak bir gösteri
düzenledi. Birinci geleneksel elektrik fuarının geliştiği yer
ve genellikle Barnum-Bailey sirkinin çalıştığı büyük alanın ortasına büyük bir
tank koydu ve su ile doldurdu. Bu küçük gölün üzerine,
yüzmesi için, 1metre uzunluğunda anten direği olan, sac gövdeli bir tekne
koydu. Teknenin içinde bir radyo alıcısı ve gemi
manevralarına yapmak için batarya ile çalışan bir çeşit elektrik motoru vardı.
Seyredenlerin arka tarafından, Tesla gemiye seyircilerinin isteğine göre ileri
gitme, sola veya sağa dönme, durma, geri gitme ve donanımındaki ışıkları yakıp
söndürme gibi çeşitli hareketleri yaptırdı. Unutulmaz gösteri
tüm seyircileri hayran bıraktığı gibi günlük gazetelerin ön sayfalarında yer
aldı. Fakat bu, uzaktan radyo ile kontrol yöntemlerini
kullanarak, günümüzde ayın yüzeyine insanları indireceğimizi, o gün kaç kişi
düşünebilirdi ki?
Tesla’nın matematik dehası, Westinghouse ve
GE’nin imalatını yaptığı alternatif akım cihazlarının, parçalarının yapımında
da büyük yarar sağladı. İlk öğrencilik günlerinde
karışık sorunları kağıt ve kalemsiz akıldan
çözerdi. Öğretmeni onun hile yaptığından şüphe eder ve ona
testler uygulardı. Genç Tesla, bütün logaritma cetvellerini
ezberlemişti. Şimdi ABD de kullanılan 60 Hz ‘lik frekans,
Tesla’nın mantık hesaplarından çıkarılmıştı. Çünkü Tesla
bunun ticari yönden en uygun olduğunu saptamıştı. Daha yüksek
frekanslarda, AA motorları yetersiz olacaktı. Daha alçak
frekanslarda daha çok demir kullanılacaktı. Işıklar da alçak
frekanslarda titreşecekti.
Niyagara Çağlayanının ana tesisi, ilk
Westinghouse türbin jenaratörlerinin kapasitelerine uyması için, 25Hz’e göre
planlanmıştı. Bunu izleyen gelişmeler ile 60Hz’e çevirme yapıldı.
Günümüzde bu, Niyagara’dan elde edilen enerji 360 mil uzaktaki New York’a kadar
iletilmektedir. Bir zamanlar, daha büyük uzaklıklar, Kuzey Doğu şebekesinden
beslenmekteydi. Tesla New York’a geldiği zaman, yeterli
enerji iletimi için sınır 1 milden daha azdı.
Araştırmalarında yüksek gerilim ve yüksek
frekansın bilinmeyen alanlarında daha çok ilgilendi. Yüksek frekans cihazlarını
kullanırken, bir elini daima cebinde tutardı. Bütün laboratuar asistanlarına bu
ön tedbiri almalarında ısrar ederdi, ve bu kural, bu güne kadar daima gerilim
bakımından tehlikeli cihaz etrafındaki uyanık araştırıcılar tarafından da
uygulanmaktadır. O zaman yararlanılmamış olmasına rağmen, Tesla’nın yüksek
frekans ve yüksek gerilim alanındaki keşifleri, modern elektroniğin yolunu
açtı. Biricik yüksek frekans transformatörüyle (Tesla bobinleri)çıplak elinde
tuttuğu gazlı tüpü yakacak şekilde vücudundan, zarar vermeden ve yüksek
gerilimli akım geçiriyordu. O ilk günlerde Tesla, aslında neon tüpünün ve
floresan tüpünün aydınlatmasını gösteriyordu.
Bazen, frekans aralığının alt ve üst
kısımlarında yaptığı denemeler, Tesla’yı keşfedilmemiş bölgelere yöneltti.
Mekaniksel ve fiziksel titreşimlerle çalışırken, Houston Caddesindeki yeni labaratuarının
etrafındaki hakiki bir depreme neden oldu. Binanın doğal rezonans frekansına
yaklaşan, Tesla’nın mekanik osilatörü eski binayı sarsarak tehdid etti. Bir
blok ötede, polis karakolundaki eşyalar esrarengiz bir şekilde dans etmeye
başladı. Böylece, Tesla, rezonans, vibrasyon ve ‘’doğal periyot’’a ait matamatiksel
teorilerini ispatladı.
Yüksek frekans ve yüksek gerilimli elektrik
iletimi konusundaki araştırmalar, Tesla’yı Colarado Springs yakınındaki bir
dağın üzerine dünya’nın en güçlü vericisini kurup çalıştırmaya
yönelti. 60 metrelik direğin etrafına 22. 5 metre çapında
hava çekirdekli transformatörü yaptı. İç kısmındaki sekonder
100 sarımlı ve 3 metre çapındaydı. Üreticisi, istasyondan
birkaç mil uzakta bulunan enerjiyi kullanırken, Tesla ilk insan yapısı olan
şimşeği oluşturdu. Bu direğin tepesindeki 1 metre çaplı bakır
küreden 30 uzunluğundaki kulakları sağır edici, şimşekler
çaktı. Ufka kadar gürültüsü çıktı. 100
milyon volt değerinde gerilim kullanılıyordu. Yarım asırlık
bir süre içerisinde giderilemeyen bir hayret yarattı.
İlk denemesinde, vericideki güç jenaratörünü
yaktı. Fakat tamir ederek 26 mil uzağa, gücü telsizle
iletebilinceye dek deneylerine devam etti. O uzaklıkta,
toplam 10 kW’lık 200 tane akkor lamba yakmayı başardı. Daha
sonra, kendi radyo patentleriyle meşhur olan Fritz Lowenstsın, Tesla’nın
yardımcısı iken bu gösterişli başarıya şahit oldu.
1899’da AA alternatif akım patentleri için
Westinghouse’den aldığı paranın sonunu harcadı. Albay John
Jacob Astor, onu mali yönden kurtarmaya geldi ve Colarado Springs’deki
denemeleri için ona 30000 doları sağladı. Sonra bu parada
bitti ve Tesla New Yourk’a geri döndü.
New Yourk’da Century dergisinin sahibi,
arkadaşı Robert Underwood Johnson aracılığı ile, Colarado Springs’deki
başarılarını anlatan hikayeler yazarak, Tesla geçimini sağladı.
Fakat Tesla’nın yazdığı hikaye, felsefe ve “insanlığın mekaniksel gelişimi”
konusuna giren bir konuşma oldu. Çok yüksek edebi kalitesine
rağmen, eser Colarado Springs’deki güçlü vericiden çok az söz ediyordu.
Sonunda makale “insanlığın artan enerji
ihtiyacı” başlığı altında basıldı. Basında yayınlandığı
zaman heyecan yarattı. Derinden etkilenen okuyuculardan biri,
John Pierpont Morgan’dı. Bu kişi, doğru akım günleri başında
ve daha sonraları da Niyagara Şelalesi projesinde Genaral electric firmasını
paraca desteklemişti.
Morgan, göşterişli başarıları ve şahsiyeti
dolayısıyla, Nikla Tesla’hayranı idi. Tesla, kısa zamanda
Morganın sürekli misafiri oldu. Kusursuz giyinişli, birkaç
dilde yaptıgı kültürlü konuşması ve medeni davranışlarıyla gösterişli
vecentilmen Tesla, New Yourk sosyetesi gözdesi oldu.
Genellikle tanınmış aileler kızları için ‘’iyi bir av’’ olarak saydılar,
fakat Tesla hayatında kadınlara ve aşk hikâyelerine yer bulunmadığını ısrarla
tekrarladı. Çünkü onlar, onun araştırmalarına engel olacaktı.
Tarihçiler, Tesla’nın daha sonraki büyük
projesini, Morgan’ın paraca desteklemesine neyin yönelttiği konusunda çelişkilere
düşerler. Bazıları, onun aslında telsizle güç iletimiyle ilgili olduğuna inanırlar.
Diğerleri, daha sonraki gelişmelerin ışığında, Morgan’ın ilgili olduğu elektrik
endüstrisindeki yatırımlarını korumak için, Tesla’yı ve başarılarını kontrol
altına almak olduğunu söylerler. Bu nedenle, Tesla’nın tekrar çaresiz kaldığını
anlayarak, telsizle elektrik gücü iletimini garantilemeye razı olur.
1904’de Tesla ‘’Elektrik dünyası ve
Mühendisliği’’ dergisine verdiği beyanatta ‘’yapmış olduğum işin büyük bir
kısmı için, Bay J. Pierpont Morgan’ın asil alicenaplığına borçluyum. ’’
Demişti. Bu birlikten, Long İsland’daki ilginç “Dünya çapındaki
telsiz” kulesi filizlendi.
Long İsland’ın tepelik bölümünde, Wardenclyffe
yakınında yavaş yavaş yükselen garip yapıbütün seyredenlerin ilgisini
çekerdi. Tek parça olmaması dışında, büyük bir mantara
benzeyen, yapı, yerden geniş ve 62 metre yukarıdaki tepesine doğru daralan,
kafes şeklinde bir iskelete sahipti. Tepede 30 metre
çapında bir yarım küreyle örtülüydü. İskelet, bronzdan
kalın cıvata ve bakır lamalarla birbirine bağlanmış, sağlam ağaç
kolonlardan yapılmıştı. Yarım küresel tepe, üsten yüzeysel
olarak bakır bir elekle kaplıydı. Tüm yapıda demir metali
yoktu.
Ünlü mimar Stanford White, konuyla o kadar
ilgilendi ki, en iyi yardımcısı W. D. Crown’u görevlendirerek proje işini
ücretsiz yaptı.
34. Caddedeki eski
Waldorf-Astoria otelinde oturan Tesla, her gün, taksiyle, çarklı araba araba
vapuruna binerek Long İsland şehrine gidip, Long İsland demiryoluyla Shoreham’e
aktarma yaparak inşaata gidiyordu. Proje kontrolünün
aksamaması için, trenin yemek servisi onun için özel yemekler hazırladı.
Büyük kulenin yanında 30 metre karelik tuğla
bina tamamlandığı zaman, Tesla Houston caddesindeki laboratuvarındaki binaya
taşımaya başladı. Bu sırada radyo frekans jeneratörleri ve
onları çalıştıran motorların yapımında üzücü bazı gecikmelerle
karşılaşıldı. Birkaç camcı planları hazır olan özel tüpleri
şekillendirmeye çalışıyorlardı.
Bu sırada Tesla (1904), Mors koduyla sınırlı
olan büyük endüstrinin geleceğine ait, uzak görünüşü açıklayan kurumsal
broşürünü yayınladı Bu broşür, Tesla’nın kâhin olduğunu herkese inandırdı.
“Dünya çapında Telsiz Sistemi” nde, çeşitli olanakları sağlayacak olan
özellikler açıklanıyordu. Broşürde, Telgraf, Telefon, haber
yayını, Borsa görüşmeleri, Deniz-Hava trafiğine yardım, Eğlence ve Müzik
yayını, saat ayarı, Resimli Telgraf, Telefoto ve Teleks hizmetleriyle,
Tesla’nın sonradan oluşumunu gördüğü radyo sitesi anlatılıyordu.
1904 Martı, Elektrik Dünyası ve Mühendisliği
dergisinde, Tesla, Kanada Niyagara Enerji firmasının telsiz enerji iletim
sisteminin uygulamasını istediğini ve bunun için 10 milyon Voltluk gerilimde
10000 beygir gücü dağıtabilecek bir sistem kullanmayı istediğini açıkladı.
Niyagara projesi asla
gerçekleşmedi. Fakat gösterişli Long İsland’ın kaderine etki
yaptı. Aydınlığa çıkmayan nedenler yüzünden, J.
P. Morgan düşüncesini değiştirdi ve Tesla’nın para kaynağı
birden kurudu. Başlangıçta Tesla, Morgan’nın hemen hemen bitmek
üzere olan işin tamamlanmasını sağlayamayacağına inanmak istemedi, ama Morgan’nın
geri çekilişi ani ve kesin oldu. Endüstri tarihçileri bu
durumun nedenini merak ederler, Neden Morgan sabrını tüketti? Ünlerine inandığı
mühendisler, Broşürde açıkça yer alan Tesla’nın görüşlerinin saçma olduğuna ve
parasının ümitsiz bir hayla için harcadığına mı onu ikna ettiler? Yoksa
Tesla’nın vaktini ve parasını Niyagara Projesine sarfettiğine mi şüphelendi?
Bunun aslı bilinmeyecektir.
Birinci Dünya Savaşı sırasında, ulusal savunma
adına çok saçma saygısızlıklar öne sürüldü. Garip bir nedene
göre (veya nedensiz) Long İsland, Wardenclyffe’deki Tesla’nın şanslı kulesinin
A.B. D. ’nin Emniyetini tehlikeye soktuğuna ve tahrip edilmesi gerektiğine
karar verildi.
Kablo bağlayarak yüksek yapıyı öne çekip,
dengesini bozmak için yapılan boş teşebbüslerden sonra, en sonunda temelini
dinamitleyerek, devrildi. O zaman bile, kule çökerken
parçalanmadı. Zedelenmeksizin yana yattı ve en sonunda parça
parça söküldü.
Fakat bu yapı parçalanmalıydı?
Nedeni bilinmiyor.
1890’da Tesla yüksek frakans AA üreteçlerini
yapmıştı. 184 kutuplu olan bir tanesi 10 kHz ‘lik çıkış veriyordu. Daha sonra,
20 kHz kadar yüksek frekansları elde etti. Ancak on yıl sonra 50 kwa çıkışlı
radyo frekans üretecine Reginald Fessenden geliştirdi. Bu makine, general
electric tarafından 200 kWa ‘ya çıkarıldı ve Fessenden’in ilk alternatörlerini
kuran, çalışmasını kontrol eden adamın adı verilerek, Alexanderson alternatörü
satışa çıkarıldı.
Hemen hemen dünya kablolarının çoğunu elinde
tutan İngiliz işadamlarının, bu makineye ait patentleri elde etmek üzere oldukları
görülünce, A. B. D. Donanmasının acele çağrısıyla ‘’Radıo Corporatıon of
America, (RCA)’’ şirketi kuruldu. Yeni firmanın 1919’da kurulmasıyla, Marconi
Wireless Telegraph Co. of America firmasının güçlü fakat yetersiz, Marconi
kıvılcımlı vericileri, çok başarılı olan RF alternatorleriyle yer
değiştirdiler.
Birincisi N. J. New Bruswick’te kuruldu.
200kW’da 21, 8 kHz frekanslı titreşim oluşturdu ve ticari işte kullanıldı. Bu
ilk, sürekli, güvenilir Atlantik aşırı radyo servisi idi. Bu alternatörler,
Tesla’nın kulesinin yerine, Radyo merkezinin tüm güçlerini sağladı. Böylece
Nicola Tesla’nın Dünya çapında telsiz hayali, 30 sene sonra, icat ettiği
vericinin kullanılmasıyla gerçekleştirildi.
Tesla, birçok alanlarda yaratıcı araştırmalara
devam etti. 1917’de uzaktaki cisimlerin üzerine kısa dalga darbeleri gönderip,
yansıyan kısa dalga darbelerinin bir flöresan ekran üzerinde toplanmasıyla
izlenebileceklerini açıkladı. Eğer bu radar değilse, neydi? Diğer bilim
adamlarının varlıklarını keşfetmelerinden 20 yıl önce, kozmik ışınları
açıkladı. 1929’a kadar çeşitli zamanlarda, buhar ve gaz için “kepçesiz” yüksek
hızlı türbinler üzerinde çalıştı. Kolay öfkelenen Tesla ile Edison Waterside
Enerji tesisi ve Allis Chalmers fabrikasındaki araştırmalarında onunla çalışan
bazı mühendis ve yardımcıları arasında ortaya çıkan sürtüşme, aleyhine oldu.
Bugün, düz rotorlu Tesla türbinlerinin sonucu hakkında hiçbir bilgimiz yoktur.
Yıllar geçtikçe, ondan, gittikçe daha az haber
alınmaya başladı. Bazen gazeteci ve biyografi yazarları onu arayıp mülâkat
yapmak istiyorlardı. Gittikçe garipleşti, gerçeklerden uzaklaştı aldatıcı
hayalciliğe yöneldi. Not alma alışkanlığın edinmemişti. Her zaman tüm araştırma
ve deneylerine ait tüm bilgiyi aklında tutabildiğini iddia ve ispat etti. 150
sene yaşamaya kararlı olduğunu ve 100 yaşının üstüne eriştiği zaman, araştırma
ve deneyleri sırasında topladığı bütün bilgiyi etraflıca anlatarak, anılarını
yazacağını söylerdi. İkinci Dünya savaşı sırasında öldüğü zaman kasasına askeri
yöneticiler el koydular ve kayıtların cinsine ait herhangi bir şey duyulmadı.
Olsaydı açıklanırdı, sanırız.
Tesla’nın kendine özgü bir tutarsızlık da, iki
şeref ünvanı verildiği zaman ortaya çıktı. Birini red etti, fakat diğerini
kabul etti. 1912’de Nicola Tesla veThomas A. Edıson’un40 bin dolarlık nobel
ödülünü Edison’la paylaşmayı ret etti. Her nasılsa, Edison’u sevenler tarafından
kurulan AIEE Edison madalyası 1917’de Tesla’ya layık görüldüğünde, bunu kabul
etmeye yanaşabildi.
Tesla’nın doğal davranışı aristokrat gibiydi.
Zamanın geçişiyle ve kaynakların tükenmesiyle, asil bir fakirliğin içine
gömüldü. En iyi otellerde yaşamaya devam ederken, kredisi tükenecek ve başka
yerler arayacaktı. En sonunda New York’a taşınarak sorunlarını çözümledi. Kendilerine
milyonlar kazandırdığı bazı kuruluşlar, yaşlanan dahiye bakmaları konusunda
yeni otel idaresiyla anlaştılar. Bir gün bir tren istasyonunda kendisini gören
bir dostu, karışıklığın ortasında onun yanlızlığını bozarak, ”iyi akşamlar, Dr
Tesla. Tren mi bekliyorsunuz?” demiş. O’nun yumuşak ifadeli cevabı unutulmazdı.
“Hayır, buraya düşmeye geldim. ”
Tesla yemeğe başlamadan önce, tüm gümüş,
porselen ve cam eşyanın ayrı ayrı peçetelerle silinmesinde ısrar ederdi. Sağlık
konusundaki bu görünüşe karşılık, hizmetçi Tesla’nın odasını bir “cehennemi
karışıklık” olarak tarif ederdi. Şikâyet ettiği Tesla’nın düzensizliği
değil, güvercinleriydi. Onları, parka gidip yemliyemediği zaman, içeriye girip
çıkabilmeleri amacıyla pencereyi açık bırakır ve onları odanın içinde beslerdi.
Dünya’daki herhangi bir kimseyle ücretsiz
olarak konuşabilmesi için, yatağının başındaki altın kaplamalı telefon, en
sevdiği gri benekli beyaz güvercin tüneği idi. ”O öldüğü zaman bende öleceğim”derdi
Tesla.
Ve 1943 Ocak ayında, bir gün en sevdiği
güvercin onu son kez ziyaret etti. Tesla bitkin ve üzgün olarak “o ölüyor.
Gözlerinin ışığında mesajını aldım” diye inledi.
Uzun zamandır Tesla’nın kapısının kulpunda
asılı bulunan “rahatsız etmeyin” levhasını gören bir hizmetçi, durumu
araştırmak ve anlamak için anahtarını kilide sokup içeri girdi. Tesla 87 yıllık
narin çerçevesini yatağından sükûnet içerisinde terk edip aslına dönmüştü. Hizmetçi
mırıldanan güvercinleri yemledi ve onları yumuşak hareketlerle dışarıya kovup
pencereyi kapadı. Gariptir ki, hizmetçinin dediğine göre Tesla’nın sözüne
ettiği o beyaz güvercin diğerlerinin arasında yoktu.
Kaynak: Dr. Hüdai Müftüoğlu (TRAC Dergisi Ekim
1974 Sayı 49)
· Batı bloku
sefaretlerince, belirli bilimsel çevrelerde ve gizli haber alma Örgütlerinde
iki yıldır acayip fısıltılar dolaşmaktadır. Söylentiler
çeşitli, fısıldaşmaların adedi fazla fakat söylentilerin etrafında toplandığı
fikir tektir: Sovyetlerin yeni tip bir fizik geliştirdiği!
· Bu söylentilerle
bağdaştırılan tek kelime ise Tesla’dır. Tesla’yi, yeni ve son
derece gizli bir projenin kodu sanmayın sakın. Bu sadece,
1856′da Yugoslavya’da doğmuş bir ilginç kişinin adı idi.
· Evet, Nikola
Tesla, eşine ancak bir asırda bir rastlanan güçlü dahiler’den biriydi.
Solgun benizli, silik görünümlü, sar’aya tutulmuş bir
çocuktu. Nitekim şiddetli bir sar’a nöbeti sonucu beynine ne
olduysa oldu ve Tesla cisimleri sanki dört boyutlu olarak görmeğe
başladı. Örneğin, yapmayı tasarladığı bir şeyi, o şey ne
kadar karmaşık olursa olsun, en son vida ve somununa kadar, gözünün önünde
canlandırabiliyordu. Aradan aylar, yıllar geçtikten sonra da,
belleğinde tuttuğu bu hayali, istediği açıya uygulayıp, herhangi bir parçanın
durumunu ve büyüklüğünü, bir kitaptan okurmuşçasına,
söyleyebiliyordu. Tesla, o zaman için yeni olan elektrik
bilimi ile adeta büyülenmişti. Paris’te tahsil gördü ve daha
sonra kendi bu alanda keşiflere başladı. 1884 yılında
Amerika’ya giden Tesla 1912 de Nobel Ödülünü kazandı. Tesla
gibi, kendini yeni boyutlarda öncü gören birinin, şunu bunu keşfetmek günlük
bir olay, sadece bir kazanç kapısı idi.
· Nitekim üzerinde
çalıştığı projelerinin bazıları arasında sis’in dağıtılması, telsiz enerji
nakli, yüklü partiküllerle dolu bir perde sağlamak ve hepsinden önemlisi
yeryüzü ikliminin kontrol altına alınması konuları vardı.
· Tesla bütün
bunları birbirinden ayrı gelişmeler olarak görmeyip, yeni ve tek bir prensibin,
kendi TMT = Tesla Büyütücü Vericinin uygulanması olarak görüyordu.
· Acaba yenilikler
doğuracak bu prensip neydi?
En basit bir deyimle, yeryüzü atmosferinden
sınırsız, tüketilmemiş enerjinin, arzu üzerine sağlanabilmesi
idi. İçinde yaşadığı zamanın teknolojisini delillerle çürüten
bir Nobel Ödülü sahibi için dahi bu biraz fazla görülüyordu.
Büyük mucidin bir kısır döngü içinde olduğuna inanmağa
başladılar. Tesla’nın bu gibilere cevabı pek etkili
idi. 1900 yılında, Rocky Mountaıns’de 200 karbon lifli, 10
Kilowat’a gerek gösteren bir santral kurdu ve bunu, 25 mil ötedeki bir güç
kaynağından ateşledi. Hem de arada hiç bir nakil ile
atmosferin üst tabakası arasında iki milyar volt hattı olmaksızın.
· Bunu nasıl
yaptığı bir sır olarak kaldıysa da, bir keşfe dayandırıldığı
açıktır. Yeryüzü yüzeyi civarında bir elektrikî güç
mevcuttur. Tesla iddia ediyordu ki bu güç, eğer doğru frekansı
bilinirse, harekete geçirilebilir ve böylece ayni frekansa ayarlanmış bir araca
sınırsız enerji çekilebilir. Nitekim iki parmağı arasında
tuttuğu, frekansı ayarlanmış bir lamba ile bu iddiasının uygulamasını gösterdi:
Lamba yanıyordu!
· Tesla öldüğü
zaman arkasında bıraktığı binlerce dokümanın, arz ile ilgili çalışmalar
üzerinde olduğu sanılıyordu. Bunların tümü Belgrat’daki Milli
Müzeye gitmedi. Acaba bazıları Rusya’ya mı aktarılmıştı?
1976 Ekimi’nde dünya radyo ve radar sistemleri
tamamen yeni tipte bir “parazit” ile kesintiye uğratılıyordu.
Batılılar Latvia’daki Riga kaynağını hemen tespit edip Rusya’yi protesto
ettiler. Rusların cevabı ise, birkaç frekans denemesi
yaptıkları ve bu denemelerin de artık tamamlanmış olduğu
yolundaydı. Fakat iki ay sonra “parazitler” yeniden, hem de
daha şiddetli olarak başladı. Dünyanın her tarafından, cesim,
1000 mil uzunluğunda ve saniyede 4 ila 26 varpa gücünde “sabit dalgalar”
ın varlığı rapor ediliyordu.
· 1977 başlarında,
hava uzmanları Amerika’nın Batı Sahiline uzanan “engelleyici etki” ile
Doğu sahilinde ve Finlandiya’ya kadar uzanan Rus Polonya sınırında aynı şekilde
“demir perdeler” in varlığını bildiriyorlardı.
İşte bu “engeller” havanın normal akımını
durduruyordu. Dünya iklimi üzerine etki yapan bu eşiklerden her birinin, çok
büyük elektromagnetik enerji “engel dalgaları” ile birleştiği
keşfedilince bilim adamlarının alınları alarm ile çatıldı. Bunlar gerçekten
birbirleriyle ilgili miydi? Görüşler bu hususta değişiyordu fakat gerçek olan
bir şey vardı: bu gizili dalgalar ve dokunulmaz “engeller” devam ettikçe dünya
iklimi büyük değişmelere uğradı. Miami’ye kar
yağdı. Su baskınları Avrupa’yı silip süpürdü.
· Garipleşen tek
şey iklim değildi. Amerika’nın Rus nükleer deniz altılarını
uydulardan izleme sistemi ışıldamağa başladı. İlk olarak
Amerikalılar bunun “doğal nedenlerle”olduğunu ilan ettilerse de,
sonradan iki Amerikan uydusunun “elektron ışın teknolojisi” ile imha edildiğini
itiraf ettiler.Yani bu Rusların Tesla Prensibini çözdüğü mü demek oluyordu?
Bazı kaynaklar bu kanıdalar ve bu da onları korkutuyor.
Rusya’nın, Cenevre Silahsızlanma Konferansı (1977 Agustos’u) ilgili Komitesine
sundukları ön teklifleri çok şaşırtıcı idi. Bazıları o kanıya
vardılar ki, eğer Rusya yasaklanmasını arzu ettiği bazı araştırma projelerini
kullanabileceğini düşünüyorsa -bunları yasa dışı bırakmağı araştırmak şöyle
dursun -üzerinde hiç durmamağa dikkat ederlerdi. Genel kanı
odur ki, Ruslar Tesla’nın marifetlerini ortaya dökmeğe başladılar ama tam
vaktinde de durdurmağı başardılar.Birçok ülke şimdi açık veya kapalı şekilde
Tesla’nın kayıp sırrı üzerinde çalışmaktadır.
· Eğer herhangi
biri Tesla’nın sırrını kısmen veya tümüyle çözerse dahi bunu Tesla’nın tasvip
edeceği şekilde kullanmayacakları belli. Büyük Yugoslav ürkek içgüdülerinde
insan ırkı için sadece yarar görüyordu. TMT’si için şöyIe diyordu:
“İnsanlık bütünleşecek, savaşlar imkânsızlaşacak
ve sulh en üstün saltanatını sürdürecek”.
· Günümüzde artık
kimse böyle bir iddiaya girecek durumda değil.
BİLİM ve TEKNİK (Nisan 1979 sayı 137)
· Acaba ne tür
radyo verici istasyonu, bir telsiz elektrik transmisyon sistemi, bir hava
kontrol aygıtı, bir ölüm ışını ve anti savaş makinesi olarak kullanılabilir.
· Ruslar doğu
kıyılarındaki o patlamayı, Kanada’da hava koşullarını değiştirmeyi ve bazı
Kanada vatandaşının beyinlerini karıştırmaya neden gerek duymuşlar ve bunlarda
ne gibi bir amaç gütmüşlerdir? Bazıları bu soruların yanıtının vaktiyle Nikola
Tesla tarafından bulunmuş olan güç büyütücü radyo vericisi olduğunu
söylemektedir.
· Tesla ilk
büyütücü vericisini (bu adın verilmesinin nedeni onun gerçekten giriş voltajını
büyük ölçüde büyüttüğü içindir) 1899 yılında Colorado Springs’te
yapmıştı. Çoğu modern vericiler bugün düşük güçlü bir
Osilator devresinin çıkış akımını büyütmek için transistörler
kullanırlar. Onun büyütücü vericisi daha radyo lambalari
(tüpleri) bulunmadan önce yapılmıştı, nerede kaldı transistör ve onun tam güçle
çalışan ayarlı bobinlerinin osilatör devresi. İlk ve ikinci
(primer ve sekonder) bobinler düşey olarak 17 metre çapında yuvarlak kutuplar
üzerine sarılmış ve başka bir bobin de, çapı 2, 5 metre, büyük bobinin içine
yerleştirilmişti. Tam güce getirildiği zaman -yaklaşık 50.
000 watt- bobinlerin çıkış akımı 12, 5 milyon volt civarında
oluyordu. Çok sakin ve sessiz çalışan modern transmitter
(verici) lere karşın bu büyütücü transmitterin çalışması görülecek bir şeydi,
içinde bulunduğu koca çadırın dört bir tarafına şerarelere sıçrıyor ve
çevresindeki hava da ozon ile doluyordu.
· Bir taraftan da
metrelerce uzunlukta yapay yıldırımlar görülüyor, bazen de top şeklinde
yıldırımlar oluşuyordu. Bina görevini yapan çadırın üstünde
yüksekte bir direğin üzerinde bakırdan dev bir top vardı ve bunun üzerinde daha
çok şimşekler çakıyordu. Laboratuvarın etrafını saran alan
elektriklenmişti.
· Şimdi Tesla ve
başkaları tarafından büyütücü verici hakkında ortaya atılan iddiaları incelenmeden
önce onun kendisi hakkında biraz bilgi vermek faydalı olacaktır.
· 1899 yılında
Nikola Tesla 43 yaşındaydı ve 0 daha 0 zaman dünyayı
değiştirmişti. 0 bizim alternatif akım güç sistemimizi
(polifaz jeneratörü, endükleme motorunu, yağla donan transformatörü v. b. )
neredeyse tek başına bulmuştu ve 1893′te bunlar, dünyaya yayılışından birkaç
yıl sonra da, Edison’un Doğru akım sisteminin yerine
geçmişti. 20. yüzyılın başında da Tesla
fluoresan ışığını 1 Tesla bobinini, radyo ile ilgili birçok yenilikleri ve
radyo ile kontrol edilebilen bir güdüm sistemini keşif etmiş bulunuyordu.
· Tesla, kendini
beğenmiş, çabuk ateş olan, çok ketum bir insandı. Yalnız
olmasına rağmen, gosterişten hoşlanırdı ye elektirksel etkilerle ilgili
gösterileri pek severdi. Onun bazı ufak acaiplikleri vardı,
parayı kullanmasını hiç bilmezdi, ve hiç kimseyle geçinemezdi.
· Yeni yüzyılın
başında Tesla New York’a kafasında muazzam planlarla döndü, yeni bir tesis düşünüyordu,
bununla o büytitüca vericisini kullanacak ve bütün dünyaya enerji, hatta müzik,
telgraf, evrak kopyelerini, fotografları ve daha başka haberleri
gönderecekti. Yalnız O bu konuya karşı sempati ve ilgileri
olan J. P. Morgan gibi zengin adamlara
telsiz güç ile ilgili bu girişiminden söz etmeyi
”unuttu”. Çok geçmeden elinde jeneratörler ve daha
başka aygıtlar hazırdı ve Long Island’de Wardenclyffe dolayında fabrikasının
yapımına başIadı.
· Fakat
Wardenclytf’teki “Dünya telsizi” hiç bir zaman bitemedi.
Tesla bu işin maliyetini pek düşük hesaplamıştı ve 1904′te parasız
kaldığı zaman Amerika’da da parasal bir kriz başlamış
bulunuyordu. Öte yandan bu sıralarda Gugliemo Marconi çok
daha mütevazı tesislerle Atlantik’in bir yanından öte yanına telsizle sinyaller
göndermeyi başarmıştı.
· Bunun üzerine
Tesla yapmak istediği şeyi açıkladı ve para bulmaya çalıştı, fakat o zaman
artık iş işten geçmişti. Bugüne kadar hala yapmak istediği
telsiz transmisyon projesi daha açıkça bir testten geçirilmiş değildir.
· Enerji bunalımı
ve buna ek olarak enerji hatları ve enerji istasyonları hakkındaki tartışmalar
yeniden TesIa’nın düşünceleriyle ilgilenilmesine sebep oldu.
Büyütücü vericiler, yakın bir zamanda Ontario, Minnesota, Texas ve
Californiya’da Tesla hayranlarından gruplar tarafından yapıImış veya
yapılmaktadır.
· Onlar Tesla’nın
sisteminin pratik olduğunu kamuya göstereceklerini ummaktadırlar, fakat onlar
bu işi Tesla’nın kendisinin yıllarca önce kişiseI olarak göstermiş olduğu
kanısındadırlar. TesIa’nın dostu ve onun hayatını yazan John
O’NeiI’in yazdığına göre Tesla Colorado’da iken 26 mil uzaktaki ampulleri
yakmayı başarmıştı. Amerika’da Tesla’ya ait vesikaların
çoğuna sahip olan elektrik mühendisi Leland I. Anderson ise
şöyIe diyordu: “Ben hiç bir zaman, bunu kanıtlayacak bir şey bulamadım ve
bunların gerçek olmadığı kanısındayım. O’NeiI’in, bu sözlerin
biricik kaynağı olduğu görünüyor”. Tesla’nın
Yugoslavya’da bir müze’de saklı bulunan anılarında da bu olaydan söz yoktur.
· Elektrik
Mühendislerinin bunu herhangi bir kişinin başaracağı hususunda da kuşkuları
vardır. Onlarca büyük bir enerji miktarının uzaya ışın
halinde yayılması ve dünyanın elektriksel özellikleri Tesla’nın o zaman
sandığından çok daha çapraşık ve anlaşılması güçtür. Onun
kuramı, Colorado’daki gök gürültülü fırtına sırasında saptanan ve yeryüzünün
onun tarafından gözlenen rezonanz frekansına bağımlıdır.
Anderson’a göre ise bu gözlem tam manasıyla yanlıştır.
· Anderson şöyle
demektedir, “1899′da Colrado Springs’te Tesla yıldırımlı fırtınalar gözledi,
bunlar ona doğru düzlüklerin üzerine geliyor ve aletleri üzerinde maksimal ve
minimal etkiler üretiyordu. O bu etkiyi, ilerleyen fırtına
tarafından yerde başlatılan duran dalgalar olarak tefsir ediyor, bu dalgaların
doruk noktaları fırtına ilerIedikçe kendi konumu içinden
geçiyordu. “Daha büyük bir olasılıkla o, bulunduğu
istasyonun batısındaki dağ zincirinden gelen yansıların oluşturduğu bir (enterferans)
girişim etkisi görmüş olabilir. Sonuçlar aletleri üzerinde de
ayni olmuş olabilir”.
· Tesla’nın
düşüncelerinin başlangıcını simgeleyen işte bu “Wardenelyffe görüşünün”
yanılgısı idi. 1899′dan sonra o hiç bir vakit büyük bir
büyütücü verici yapıp bitiremediği halde, bu buluş onda sabit bir fikir olmaya
başlamış ve o bu iddianın davacısı olmuştu.
· 1917′de, ancak
dostlarının birçok ısrarından sonra, Tesla Amerikan Mühendisler Birliği’nin
Edison Madalyasını kabul etti. Bu törende yaptığı konuşmada
büyütücü vericinin hava şartlarını değiştirmekte nasıl kullanılacağından söz
etti.
· Kanada
Hükümetinin resmi bir memuru olan Andrew Michrowski Rusların havayı değiştirmek
sorununu çözdüklerine inanmaktadır. Rusların büyütücü
transmitter’den faydalanarak Kuzey Pasifik üzerinde “duran bir dalga sedi”
(perdesi) oluşturduklarını iddia etmektedir. Sistemin esasını
fazlasıyla alçak frekanslı manyetik alanlar ve graviton veya tachyonlar
oluşturmakta ve bunlar su veya bu şekilde kutuplardan gelen havanın Kanada
üzerine doğru olan akımını değiştirmektedir. Başkaları da
büyütücü vericilerin dünyanın içinden geçen sinyaller gönderdiği ve bunların bu
süreç sırasında yerin çekirdeğinden bir sifon gibi ek enerji çektiğini
tartışmaktadır. Bu sinyalleri odaklamak suretiyle, enerjiyi
atmosfere boşaltmakta ve bu noktada havayı değiştirmektedir.
· Maalesef bu
açıklamalar ispat edilemeyen varsayımlara dayanmaktadır.
Gravitonların ve tachyonların (ışıktan daha hızlı hareket eden parçacıkların)
varlığı tamamıyla bir varsayımdır, bu yüzden bunların üzerine bir şey bina
etmek mevsimsiz bir şeydir şimdiye kadar hiç kimse radyo dalgalarının yerin
çekirdeğinden bir sifon gibi enerji çektiğini göstermiş değildir.
· Bu ek sorun
üzerinde elektrik mühendislerinin görüşü şudur: Büyütücü vericiler tipik olarak
çok uzun dalga boyları oluştururlar (yaklaşık 6 kilometre, Tesla’nın
Colorado’daki aygıt’ı için).Böyle uzun dalgalar arasında ve atmosferin teker
teker molekülleri arasında enerji nakil esas itibariyle sıfırdır ve bu uzun dalgalar
hiç bir zaman etkinlikle odaklanamaz.
· Son yıllarında
Tesla kendi köşesine çekildi ve pek kimseyle görüşmedi, yalnız arada bir bazı
gazete muhabirleri bir mülakat yapmak için onu aradılar. Bu
yüzden O da hiç bir zaman bir oyuncu gibi sahneden tamamıyla uzaklaşmadı.
· Birçok
mülakatlarında O bir anti-savaş makinasından söz etti, bu sayede bir ülkenin
sınırları, hiç bir şekilde içeriye geçilemeyecek şekilde bir enerji perdesi ile
kapatılacaktı. “The Tesla Factor” adındaki kitabın ortak
yazarlarından biri olan Bob Parker ” bu, Tesla’nın en çok sevdiği
keşiflerinden birinin kullanış şekildir, ” der.
· “Büyütücü verici,
her cins sinyali yok eden bir alan oluşturur, “ diyor Parker, “bu sinyal ne olursa
olsun. Bu şimdiye kadar sahip olduğumuz hiç birşeyi
geçirmez. Bir liroskop bile onun içinden
geçemez. Bir roket bile”. Ve Parker’in
inandığına göre Ruslar böyle bir sistemin üçte birini tamamlamışlardır.
· 1930′larda Tesla
büyütücü Transmitter’i ile bir ölüm ışınının sırrını bulduğunu ilan etmiştir.
Fakat O bunun hakkında hiç bir ayrıntıdan söz etmemiştir, geçen yılda iki olay
bazıları tarafından böyle bir silahla ilgili bulunmuştur.
Doğu kıyısı atmosferik patlamalar ve Kanada’da saptanan bazı radyo sinyalleri
Aralık 1977′de ve Ocak 1978′de Amerika’nın Doğu Kıyısının büyük bir kısmı
görünüşe göre denizin üzerinde oluşan esrarlı atmosferik patlamalarla belirli
aralarda sarsıldı. Bunlar birçokları tarafından ses
patlamaları, patlayan çöp gazları, gök taşları, çekim dalgaları ve daha birçok
başka şekilde açıklandılar.
· Bob Parker, “bu
patlamalar Tesla’nın transmitterinden gelmektedir. Ben onlara
ısı bombaIarı adını veririm. Bunlar Rusların kullandığı
büyütücü transmitterlerden gelmektedir. Herhangi belirli bir
noktada coherent sinyaller üzerinde incoherent ışınlar “Laser ışınIarı gibi
oluşmaktadır” diyor.
· Son zamanlarda
Kanada’da kömür madencilerinin bulunduğu küçük kentlerinden birinde oturanlar
sağlıklarının bozulduğundan, bu arada baş dönmesinden, mide bulantısından,
ruhsal gerilim gibi şeylerden şikayet etmeye başlamışlardır.
Çok düşük frekansta kuvvetli radyo sinyalleri saptanmış ve bunların
atılımlarının insanların beyin dalgalarıyla interferans yaptıkları iddia
edilmiştir. Michrowski bu sinyallerin Rusların büyütücü
vericilerinden geldiğini açıklamıştır.
· Doğu kıyısındaki
patlamaların ısı bombası şeklindeki izahları da, hava kontrolünün de olduğu
gibi, aynı eksiklikten yarım kalmaktadır. Kanada’daki
sinyallere gelince, atılım frekansı çok alçak olduğu halde (bir ufuk üstü
radarı gibi) taşıyıcı frekans birkaç megacycledir ki, bu da bir büyütücü
vericiden gelmek için çok yüksektir. Büyütücü transmitter
(vericiler) hakkındaki bütün bu aşırı iddiaların altında bu varsayım
bulunmaktadır. Bunun çıkışı aynı frekansa ayar edilen
herhangi başka tip bir transmitterden temelden farklıdır.
· Tesla buna
inanıyordu. Fakat acaba bu doğru muydu?
· Tesla projesi
1970′de, Robert Golka, bir Boston Elektrik Muhendisi, Tesla’nın hatıra
defterini okumak üzere Yugoslavya’ya uçtuğu zaman başlamıştı.
Döner dönmez, Wendover, Utah, kentine gitti ve orada Tesla’nın yıllarca önce
Colorado Springs’de yaptığı tesisin bir eşini yaptı. Uzun
yıllar çalıştıktan sonra, şimdi Robert Golka ondan 25 milyon Volt alabilmektedir
ki bu Tesla’nin elde ettiğinin iki katıdır. Ona kalırsa,
büyütücü transmitter’den alınan bu akım büyülü bir şey değildir.
· “Benim bunun
hakkında öğrendiğim her şey elektromanyetik kuram üzerine düşmektedir.
Aradaki biricik fark, onun bir şerare-gediği osilatörü kullanmasıdır ki bu
yüzden şerarenin çıkardığı gürültü oldukça fazladır”.
İşte Nikola Tesla’nın meşhur büyütücü
transmitter’i bir sinyal’den başka bir şey değildir.
· Fakat bu tesis
yeniden ortaya çıkabilir. Golka’ya göre eğer bu sinyal iyice
anlaşılırsa, bu bugün kullandığımız yüksek enerji ile çalışan transmitterler
için ucuz bir seçenek olabilir.
BİLİM ve TEKNİK
(Nisan 1979 sayı 137)
Kaynak:
http://www. atlamaz. 4mg. com/index2. htm
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar