Print Friendly and PDF

SÎNEZENLER




SÎNEZENLER

 

Kerbelâ Vakasına Şahit Olanlar İçin Yazılan Sînezenler

Müellifi Belli Olan Sînezenler

HÜSEYN’İM VAY HÜSEYN’İM VAY (Hüseyin Yalçın)

Nece menim üzüm gülsün gör ne ezâlı Zeyneb’em

Gardaş Hüseyn bacın ölsün sene vefâlı Zeyneb’em

Gane dönüptü üreğim bu çölde yohdu kömeğim

Bu feleğe men ne deyim dilde nevâlı Zeyneb’em

Men Ebu’l-Fazıl bacısıydım Hüseyn’in eşgi nazıydım

Medine’de sâye salan Heyder u Zehra kızıydım

Felek meni yaman vurdu gülistânım hezân oldu

Güneş söndü ay tutuldu dünya mene zindan oldu

Derd elinnen gocalmışam âlemi eşge salmışam

Meni atıpdı Hüseyn’im tenha çöllerde galmışam

Gedip Hüseyn ay Ebu’l-Fazıl imdâda gel ay Ebu’l-Fazıl

Gözyaşımı kimse silmez çâresizem ay Ebu’l-Fazıl

Bacını sen de atıpsan nehr-i Elgem’de yatıpsan

Âlem Hüseyn’e ağlıyır sen Hüseyn’i ağladıpsan

Ebu’l-Fazıl can bir bak mene solan gülzâre dönmüşem

Çok yalvarıp o getile getligâhda sürünmüşem

Heymelere od vurdular külü göğe savurdular

Çöle dağıldı ahular feryat salıp gorhurdular

Ceylan gözlü Rugeyye’mi yana yana ahdarmışam

Ayağında dikenleri kirpiğimle çıkarmışam

Heymelerde ahşam çağı üreğimde Hüseyn dağı

Yanan çadırlara gurdum şam-ı gerîbân otağı

Yetimlere penâh oldum ağlaştılar men gahroldum

Sensiz gardaş toprak olup esen yellere savruldu

HÜSEYN'İM (Hüseyin Yalçın)

Emmen yucibisen Zeyneb’in Hüseyn

Gözel şehidisen Zeyneb’in Hüseyn

Tûr olan gelbime tecella-yı eşg

Zeyneb’in kelim’i, eşgisen Hüseyn

Gözümün önünde kesildi başın

Nazlı Zeyneb’iydim yeddi gardaşın

İndi de galmışam yârsız, kimsesiz

Zeyneb’in yaşamaz Hüseyn’im sensiz

Zeyneb’em dünyada heç gülmemişem

Gözümün yaşını heç silmemişem

Hüseyncan çöllerde sensiz ağladım

Düşman söz diyende eğilmemişem

Rugeyye’n ahtarır çöllerde seni

Goymadım o görsün başsız bedeni

Hey sorur, emmecan babam hardadı?

O bilmir balası intizârdadı!

Zeyneb’em bir günde ağardı başım

Ölüp Abbas kimi arslan gardaşım

Ekber’le Gasım’ın emmesi ölsün

Esğer gundağını Rubap bürünsün

Ganınla bir hına goydum başıma

Ağaran saçımı eyledim elvan

Bükülen belime bir bak Hüseyn’im

Gan olan zülfüme el çek Hüseyn’im

Gerçi kesilipdi ellerin senin

Yorgun Zeyneb’iyem yanan heymenin

Olaydı sînesi nur Fatime’nin

Sığınıp derdimi diyeydim Hüseyn

Tevessül eyledim anam Zehra’ya

Gelsin atam ile bu Kerbelâ’ya

Zeyneb’em beş yaştan ağlar galmışam

Vallah Kerbelâ’da men gocalmışam

Mehebbet dersini senden almışam

Kerim-i eşgim, hâcetimsen Hüseyn

Dünyaya göz açıp seni görmüşem

Mektebim, üstadım, dersimsen Hüseyn

Goymanam kefensiz galasan Hüseyn

Ağaran saçımı eylerem kefen

Olmuşam yâ Hüseyn deste diyenin

Sene men mersiye diyerem Hüseyn

Eyledim tilâvet bir ömür seni

Besmele’m, Fâtiha’m, İhlâs’ım Hüseyn

Görende Hüseyn’im ganlı sîneni

Galmadı mecâlim tükendi Hüseyn

Evvel dil açanda seni söyledim

Elif-Ba’m, ilk sedâm, aşinâm Hüseyn

Eşgin esrârını tefsir eyledim

Hakikat aynamda mihrâbım Hüseyn

HAYDAR GÜLÜ (Hüseyin Yalçın)

Mevlâ Hüseyn, Hüseyn, Mevlâ Hüseyn can

Zeyneb senin güzel eşgine gurbân

Hüseyn meni dertlere düçar ettin

Ağlar goyup Zeyneb’i, nece gettin?

Zehra gızı, şanlı bir mektebem men

Vefâlı yar Hüseyn’e, Zeyneb’em men

Men anadan dersi muhabbet aldım

Eşg-i Hüseyn sırrını gelbe saldım

Başda gare örtü eşgime perçem

Yar yolunda belâ çeken Zeyneb’em

Mevlâ menim cismime can dolupsan

Sen Zeyneb’te eşg u iman olupsan

Eşgin bu âlemde mene şan verdi

Âlem Kerbelâ’ma seccade serdi

Eşg bâdesi içtim canân elinden

Onun güzel adı düşmez dilimden

Yandırdı gelbimi hicrân yaresi

Oldum Hüseyn eşginin âvâresi

Senin gözel yolunda can goymuşam

Sensiz gardaş, bu canıma doymuşam

Haydar gülü, güllere sultânam men

Hak bülbülü dillere destânam men

MEVLÂ (Hüseyin Yalçın)

Kalbime yazmış Allah

Âşık-ı Kerbelâî

Aşkın elinde esir

Zeyneb-i Kerbelâî

Servetim varım Hüseyn’di

İzzetim, yârim Hüseyn’di

Gül bağım oldu virân

Gam gülü Kerbubelâî

Divâne oldum nâlân

Can-ı aşk u belâ

Ezânım kıblem Hüseyn’di

Selâmım secdem Hüseyn’di

Secdede geçsin ömrüm

Her gece zikrim Mevlâ

Türbetin oldu mührüm

Mihrâbı eşgim Mevlâ

Tesbihim zikrim Hüseyn’di

Namazım mührüm Hüseyn’di

Başıma indi gökler

Kıyamet oldu Mevlâ

Boynuna değen hançer

Ömrüme değdi Mevlâ

Kevserim sakim Hüseyn'di

Mestliğim ruhum Hüseyn'di

Eşgine âlem gurbân

Hüseynim etşân Mevlâ

Dilimde ismin her an

Gönlüme sultân Mevlâ

Ağamın adı Hüseyn’di

Mevlâmın adı Hüseyn’di

Fırtına tûfân Mevlâ

Aşkıma şahit çöller

Çöllere düştüm Mevlâ

Gönlümün yâdı Hüseyn’di

Duamın tadı Hüseyn’di

Kerbelâ rahlem oldu

Kitabı sensin Mevlâ

Kerbelâ kıblem oldu

Mihrabı sensin Mevlâ

İrfanım dinim Hüseyn’di

Kur’ân’ım kanım Hüseyn’di

İMDÂDA GEL GARDAŞ (Hüseyin Yalçın)

NAKARAT: Yalnız salıp düşman meni

İmdada gel gardaş imdada gel gardaş

Perçem yatıp gollar düşüp

Feryâda gel gardaş feryada gel gardaş

Ebbas-ı elemdâr menem

İslâm’a vefâdâr menem

Goy gollarımı salsınlar

Gardaştan üz döndermenem

İmdâda gel gardaş

Feryâda gel gardaş

Gözlerime ganlar dolup

Dört yanımı düşman alıp

Golları bedenen salıp

Ebu’l-Fazıl’ın yalnız galıp

İmdâda gel gardaş

Feryâda gel gardaş

Huseyin menim penâhımsan

Hem imamım gardaşımsan

Hem canım hem canânımsan

Can yaramın dermânısan

İmdada gel gardaş

Feryada gel gardaş

Kömek verip babam meni

İstekli gardaşım istekli gardaşım

Sene gurbân canım başım

Kerbelâ’da sen yoldaşım

İmdâda gel gardaş

Feryâda gel gardaş

(İMAM HÜSEYN’İN KARDEŞİ EBBAS’A CEVABI)

Saflar yarıp leşger gıran

Ordulara bozgun vuran

Geyretli gardaşım geyretli gardaşım

Zâlimlere gorhu salan

Din yolunda şehid olan

İzzetli gardaşım izzetli gardaşım

Hüseyn sesler can gurbânım

Ebu’l-Fazıl’ım elemdârım

Kerbelâ’da vefâdârım

İzzetli gardaşım geyretli gardaşım

KEFENSİZ (Hüseyin Yalçın)

NAKARAT: Yâ Hüseyn gurbân olum

Kerbubelâ’na gardaş

Yâ Hüseyn gurbân olum

Eşg u belâna gardaş

Kefenin harda senin

Ganına galtân gardaş

Zeyneb’i Mecnûn edip

Çöllere salan gardaş

Bu ne hâldir Hüseyn’im

Sînesi elvân gardaş

Fatime gurbânısan

Allah’a gurbân gardaş

Kesilip başın, elin

Elleri sâyem gardaş

Doğranıp gül bedenin

Men divâneyem gardaş

Yâ Hüseyin Zeyneb’inem

Kalk bana de “can” gardaş

Bacıyam mahreminem

Boynuma dolan gardaş

Eşginin esiriyem

Eşgime sultân gardaş

Men Hüseyn şairiyem

Şiirime destân gardaş

Gedirem Şam’a teref

Kûfe-yi virân gardaş

Olmuşam şan u şeref

Bayrağı iman gardaş

Yârinem, yâverinem

Rütbede etşân gardaş

Nâle-i Heyder’iyem

Kûfe’de tûfân gardaş

SENİN AŞKIN AĞA HÜSEYN (Hüseyin Yalçın)

Yüreğime mühür vurdun

Gâlû belâda yâ Hüseyn

Toprağımı sen yoğurdun

Kerbubelâ’da yâ Hüseyn

Senin aşkın ağa Hüseyn

Kalbimin iftihârıdır

Varlığımın sebebisin

Kanın aşkın pınarıdır

Ey gözümün nûru Hüseyn

Âşıkların Tûr’u Hüseyn

Aşkın ile ıslanmışım

Muhabbet yağmuru Hüseyn

Gözyaşıyla yıkanmışım

Kızıl renge boyanmışım

Ben anadan doğar iken

Senin aşkına yanmışım

Gözlerimin yaşı Hüseyn

Kurumasın hiçbir zaman

Sana matem tutacağım

Gözü yaşlı bağrı nâlân

Kerbubelâ güzel diyar

Sende yatar o nazlı yar

O Zeyneb’in güzelidir

İsmi Hüseyn kalbe yazar

HİKMET-İ KERBELÂ’NIN (Yaşar Topkaya)

İki sayfadan ibaret özeti Kerbelâ’nın

Saklı değil aşıkına hikmeti Kerbelâ’nın

Hayat verdi "o" akan kan sıratı Muhammed’e

Yaşattı dini İslâm’ı, zahmeti Kerbelâ’nın

Kerbelâ’da zulüm ile doğrandı can-ı Hüseyn

Kurbân oldu bu ümmete yaşattı dini Hüseyn

O gün ki zuhr eder Kaim, alınır kanı Hüseyn

Donatır bütün cihanı rahmeti Kerbelâ’nın

Virân oldu tahtı tacı devleti Süfiyâ'nın

Doğrulmadı yerden başı, bîvefâ Kûfiyân'ın

O günden beri kan ağlar iki gözü dünyanın

Dolaştı hep üzerinde töhmeti Kerbelâ’nın

Asırlardır azalmadı bitmedi bu ne yasdı

Fedâ etmek her şeyini, acep bu ne ihlâsdı

Ak sayfanın kahramanı Zeyneb, Ekber Abbas’dı

Kara sayfada çok fazla şirreti Kerbelâ’nın

HÜSEYN’EDİR ÖZLEMİM (Yaşar Topkaya)

Asırlardır hasretini çekerim

Yıllar! Hüseyn’edir özlemim benim

Kan ağlarım kanlı yaşlar dökerim

Seller! Hüseyn’edir özlemim benim

Sevgi madenidir, aşkın deryâsı

Odur gamlı gönüller vâveylâsı

Hüseyn her âşığın hazin sevdâsı

Yollar! Hüseyn’edir özlemim benim

Sevda çekenlere sevgilidir o

Nûr-ı Muhammed’in, bülbülüdür o

Cennet-i âlânın şâh gülüdür o

Dallar! Hüseyn’edir özlemim benim

Hüseyn’dir sevdâlı canlara canân

Hüseyn’dir kesik baş Kur’ân okuyan

Kalpleri Hüseyin aşkıyla yanan

Kullar! Hüseyn’edir özlemim benim

Her Muharrem ciğer dağlıyorum ya

Gözyaşı sel olup çağlıyorum ya

Nerde al kan görsem ağlıyorum ya

Allar! Hüseyn’edir özlemim benim

Bu mektep sevdâsı bol eyler bizi

Hakikate varan yol eyler bizi

Hüseyn aşkı başka hal eyler bizi

Hâller! Hüseyn’edir özlemim benim

Değmeyin yaralı kanar yüreğim

Yıllardır bu aşkla yanar yüreğim

Her çölü Kerbelâ sanar yüreğim

Çöller! Hüseyn’edir özlemim benim

Sönmeyen meş’âlem elimde benim

Rehberim sen oldun, yolumda benim

Adın ezber oldu dilimde benim

Diller! Hüseyn’edir özlemim benim

Uğraştım ağama yetmedi elim

Yıllardır perişan, perişan hâlim

Yandım; ta göklere savruldu külüm

Küller; Hüseyn’edir özlemim benim

Kokusu âleme saçılan güller

Hazân mevsiminde biçilen güller

Rengi kan kırmızı açılan güller

Güller, Hüseyn’edir özlemim benim

Asırlardır Kâbe’m, kıblem sen oldun

Feryâdım sen oldun, nâlem sen oldun

Hasretim hüzünüm, çilem sen oldun

Eller! Hüseyn’edir özlemim benim

Bu yol bize kutlu yol yâ Hüseyn

Cennet’tir sizinle çöl yâ Hüseyn

Acıyı eyledik bal yâ Hüseyn

Ballar! Hüseyn’edir özlemim benim

Sonuçsuz Hüseyn’e varmayan yollar

Zakkumdur Hüseyn kokmayan güller

Fırat kenarında kesilen kollar

Kollar! Hüseyn’edir özlemim benim

Hüseyn’siz hayaldir cennet gümanı

Hüseyn’siz kim buldu gerçek imanı

Ey sabâ yelleri müjde zamanı

Yeller! Hüseyn’edir özlemim benim

CANLANDIRDI KUR’ÂN’I (Yaşar Topkaya)

Canlandırdı Kur’ân’ı

Hüseyn’in nurlu başı

Oldu hakkın furkanı

Bin bir yaralı nâşı

Can vermeseydi Hüseyn

Kalmazdı din-i İslâm

Bu dine hayat veren

Hüseyin’dir ve’s-selâm

Nübbüvet bahçesinin

Şah gülüydü Hüseyin

Hakkın, hakkı söyleyen

Bülbülüydü Hüseyin

Hüseyn’in âşığıyım

Gözümden kanlar akar

Hüseyn’in derdi bizi

Bir ömür boyu yakar

Tûfânlı deryaların

Daim Nûh’udur Hüseyn

Muhammed-i İslâm’ın

Kalbi, ruhudur Hüseyn

Hüseyni yiğitliğin

Zehra idi kaynağı

Tutar âşıkları hep

Elde Hüseyn sancağı

Hüseyin’in âşığıyım

Ona fedâdır canım

Hüseyin’den hediye

Bana dinim, imanım

EY ŞEHİD (Yaşar Topkaya)

Selâm sana ey şehid, ey evlâdı Resulullah

Selâm sana ey şehid, vasiy-i Veliyyullah

Selâm olsun hem sana, hem pak zürriyetine

Senin ile kavuştu mazlum hürriyetine

Selâm sana ey şehid, ey ümmetin kurbânı

Selâm sana ey şehid, ey dini dirilten kanı

Selâm sana ey şehid, ey Fatıma’nın canı

Selâm olsun hem sana, hem pâkize ceddine

Sizler hayat verdiniz bu mektebe, bu dine

Selâm sana ey şehid, ey Zehra’nın muradı

Selâm sana ey şehid, ey Zeyneb’in feryadı

Selâm sana ey şehid, ey bayrak olan adı

Selâm olsun hem sana, hem sadık yaranına

Unutmaz Şia’n seni, yemin olsun canına

Selâm sana ey şehid, ey şehitler önderi

Selâm sana ey şehid, ey müminler serveri

Selâm sana ey şehid, ey mazlûmlar yâveri

Selâm olsun hem sana, hem onurlu davana

Kıyamete dek Şia’n yas tutacaktır sana

Selâm sana ey şehid, ey Şehid-i Kerbelâ

Selâm sana ey şehid, ey Zâhid-i Kerbelâ

Selâm sana ey şehid, ey Gâlib-i Kerbelâ

Selâm olsun hem sana, hem de âl-i abâ’ya

Neylerem o gözleri, ağlamaz Kerbelâ’ya?

HÜSEYN (Musa Aydın)

Hüseyn Hüseyn

Hüseyn Hüseyn

Hüseyn Hüseyn

Hüseyn Hüseyn

Şehid Hüseyn

Yiğit Hüseyn

Mazlûm Hüseyn

Masum Hüseyn

Mevlâ Hüseyn

Vâlâ Hüseyn

Garib Hüseyn

Habib Hüseyn

Etşân Hüseyn

Kurbân Hüseyn

Âşık Hüseyn

Maşûk Hüseyn

İmân Hüseyn

İrfan Hüseyn

Sultân Hüseyn

İhsân Hüseyn

Ey can Hüseyn

Canân Hüseyn

Emân, Hüseyn

Mizân Hüseyn

Kur'ân Hüseyn

Furkan Hüseyn

Rahmet Hüseyn

Âyet Hüseyn

Hüccet Hüseyn

Nimet Hüseyn

Selâm Hüseyn

İmam Hüseyn

Ey Şâh Hüseyn

Penâh Hüseyn

İmdât Hüseyn

Hayat Hüseyn

Namaz Hüseyn

Niyaz Hüseyn

Server Hüseyn

Rehber Hüseyn

Ey yâr Hüseyn

Dildâr Hüseyn

Ey nur Hüseyn

Onur Hüseyn

Erbâb Hüseyn

Mehtâb Hüseyn

Ey hak Hüseyn

Müştâk Hüseyn

Cemâl Hüseyn

Kemâl Hüseyn

Şâhid Hüseyn

Şehid, Hüseyn

Râyet Hüseyn

Dâvet Hüseyn

Fermân Hüseyn

Dermân Hüseyn

HÜSEYN CAN (Musa Aydın)

Hüseyn can, ey Hüseyn can, ey Hüseyn can

Kanınla Kerbelâ oldu gülistân

Hüseyn can, ey Hüseyn can, ey Hüseyn can

Canınla buldu can, İslâm u Kur'ân

Sen ey ceddin Resûl'ün iftihârı

Sen ey Murtezâ'nın vecd u surûru

Sen ey Fâtımâ'nın gözünde nûru

Hüseyn can, ey Hüseyn can, ey Hüseyn can

Sen ey mazlumların mazlûm penâhı

Sen ey tûfânların keştiyy-i Nûh'u

Sen ey insanlığın izzetli ruhu

Hüseyn can, ey Hüseyn can, ey Hüseyn can

Sen ey nûr yolunun nurlu imâmı

Seni metheylemiş Hakk’ın kelâmı

Sen öğrettin bize hakkı, kıyâmı

Hüseyn can, ey Hüseyn can, ey Hüseyn can

Verdin âlemlere ders-i şehâdet

Adâlet, hürriyet, aşk u fazîlet

Sönmezsin asla ey şems-i velâyet

Hüseyn can, ey Hüseyn can, ey Hüseyn can

Susuz oldun şehîd sen ey Hüseyn can

Susadı aşkına her şey Hüseyn can

Hakk’a kurbân olan canına kurbân

Hüseyn can, ey Hüseyn can, ey Hüseyn can

Seni âlemlere anlattı bacın

Dinmedi, dinmeyecek asla acın

Oğlun Mehdî gelip alacak öcün

Hüseyn can, ey Hüseyn can, ey Hüseyn can

HÜSEYN, HÜSEYN, HÜSEYN, HÜSEYN (Musa Aydın)

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Şehîd-i Kerbelâ Hüseyn

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Garîb-i Neynevâ Hüseyn

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Mazlûm-i deşt-i Kerbelâ

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Ey bî-nevâlara nevâ

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Habib-i Rabbi’l-Âlemîn

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Kalplerdeki aşk-ı hazîn

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Ey hilkatin şâhânesi

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Cemâl-i Hak nişânesi

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Ey nûr-i çeşm-i Mustafa

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Ey yâdigâr-ı Murtezâ

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Ey ruh u can-ı Fâtıma

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Ey ziynet-i Arş u semâ

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Vâris-i enbiyâ Hüseyn

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Kıble-yi evliyâ Hüseyn

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

İmâm-ı etkiyâ Hüseyn

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Şehîd-i eşkıyâ Hüseyn

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Âleme Hakk’ın hücceti

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Peygamber’in emâneti

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Ey Kâbe, ey Minâ Hüseyn

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Ey Merve, ey Safâ Hüseyn

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Ey server-i cinn u beşer


Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Kalplere nur, gözlere fer

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Ey Kur’ân’a fedâ Hüseyn

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Ey dertlere devâ Hüseyn

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Ey ürvetü’l-vüskâ Hüseyn

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Vesîle-yi kurbâ Hüseyn

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Habîb-i Hak’tır dedesi

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Faziletin âbidesi

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Mazhar-ı izzet u şeref

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Dürdâne-yi Şâh-ı Necef

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Aşk-ı İlâh'a mübtelâ

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Gülzâr-ı aşktır Kerbelâ

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Ey tevhîde kurbân olan

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Hak bâtıla mizân olan

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Ey âyet-i Kur'ân Hüseyn

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Ey râyet-i imân Hüseyn


Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Hürriyetin öğretmeni

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Adâletin öğretmeni

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Şehâdetin öğretmeni

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Hakîkatin öretmeni

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Saâdetin öğretmeni

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Tûfânların Nûh’u Hüseyn

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

İnsanlığın ruhu Hüseyn

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Ey hâmis-i âl-i âba

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Ey dilnevâz, ey dilrubâ

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Ey şafi-yi rûz-i cezâ

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Ey şem’-i bezm-i şuhedâ

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Ey Tûr-i Sinâ-yı velâ

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Ey fâni-i bahr-i bekâ

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Ey maden-i sabr u rızâ

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Ey maden-i aşk u vefâ

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Ey mazhar-ı sıdk u sefâ

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Sensin penâh-ı mâ-sevâ

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Sevgisi dinin temeli

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Hakk’ın dili, Hakk’ın eli

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Namus-i kâinat Hüseyn

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Ey sâhili necât Hüseyn

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Ümmete imtihân Hüseyn

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Kalplere itminân Hüseyn

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Ey şühedânın serveri

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Ey hür insanlar rehberi

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Ey can fedâ, susuz ölen

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Tenha ve oğulsuz ölen

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Gül beden-i üryân kalan

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Çadırları talan olan

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Kolunda goncası solan

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Gülistanı hazân olan

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Zulmetlerin nûru Hüseyn


Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Âşıkların Tûr’u Hüseyn

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Ekber’ini kurbân veren

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Esğer’ini kurbân veren

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Abbâs’ını fedâ eden

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Ey İslâm’ı ihyâ eden

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Hakîkate fedâ Hüseyn

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Canlar sana fedâ Hüseyn

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Her şeyini fedâ eden

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Zâlimleri rüsvâ eden

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Ey kefeni hasır olan

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Ey Zeynebi esir olan

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Gül bedeni çiğnetilen

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Sıcak kumlara atılan

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Dirildi kulluk ve namaz

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Seninle, hem duâ niyâz

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Canlar yakan gurbetine

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

N’olursun ey canlar fedâ

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Eyle bizi hâcet revâ

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

N’olur ki ey mazlûm ağa

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Gönlümüze versen şifâ

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Ümidimiz şefâatin

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

Sermayemiz velâyetin

Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn, Hüseyn

İMAM HÜSEYİN (Musa Aydın)

Canım sana fedâ, İmam Hüseyin

Seyyid-i Şühedâ İmam Hüseyin

İmam Hüseyin, mazlûm Hüseyin

İmam Hüseyin, masum Hüseyin

Ceddin Muhammed’e kurbân olayım

Yüce can Ahmed’e kurbân olayım

Baban Murtazâ’ya her şeyim fedâ

Rabbim bizi ondan etmesin cüdâ

Ruhumuz canımız anan Fatıma

Yolumuza ışık odur daima


Canlar kurbân o izzetli bacına

Zeyneb’in bağrını yakan acına

Selâm sana canım İmam Hüseyin

Canıma canânım İmam Hüseyin

Susuz dudağına kurbân olayım

Solmuş gül bağına kurbân olayım

Kurbân olam, üryân kalan na’şına

Mızrak başındaki nurlu başına

O güzel adına kurbân olayım

Mazlum Seccâd’ına kurbân olayım

Bedenine konan tozlara kurbân

Aşkınla nurlanan yüzlere kurbân

Sana mezar olan çöllere kurbân

Gamında bükülen bellere kurbân

Kurbân kollarına Saki Abbas’ın

Yaktı bizi Hüseyn, matemin yasın

Minik askerine kurbân olayım

Yanan ciğerine kurbân olayım

Aslan yiğidine, Ekber’e kurbân

Canlar o "Şibh-i Peygamber"e kurbân

Zincirle bağlanan ellere kurbân

Susuzluktan solan güllere kurbân

Yârenindeki o vefaya kurbân

Kerbubelâ namlı Minâ’ya kurbân

Kırbaçla dövülen, tenlere kurbân

Başsız, kefensiz bedenlere kurbân

Sana kurbân olan canlara kurbân

Kılıçlara galip kanlara kurbân

Zeyneb’in gittiği yollara kurbân

Zulümden perişan hallere kurbân

Yanan çadırların külüne kurbân

Rukayye’nin şirin diline kurbân

Baba vay nâlesi yaktı bizleri

Yaş yerine kan ağlattı gözleri

Şam’da yorgun düşen na’şına kurbân

O minicik mezar taşına kurbân

BEN HÜSEYN’İM (Musa Aydın)

Ben Hüseyn’im, ben Hüseyn; ben Hüseyn’im, ben Hüseyn

Sıbt-ı Peygamber benim, Murtezâ’ya nûr-ı eyn

Anam, server-i nisâ, kardeşimdir Müctebâ

Ben Hüseyn’im, ben Hüseyn, hâmis-i âl-i abâ

Can mayasıyla beni, büyütmüş ceddim Resûl

Terbiye etmiş beni, anam Zehrâ-yı Betûl

Murtezâ’dan almışım, izzeti, cesâreti

Babam öğretmiş bana, isârı, şecâati

Geceler ağlamağı, namâzı, ibâdeti

Gündüz meydanda cihâd etmeyi, şehâdeti

Zâlimin önünde bir dağ gibi dayanmağı

Din için fedâ olup, kanına boyanmağı

Kurbân eyledim canı, din için, şeref için

Ettim fedâ her şeyi, bu yüce hedef için

Fedâ eyledim fedâ, Abbâs’ımın kolunu

Tâ kıyâmete kadar, yaşadam hak yolunu

Allâh u Ekber için, fedâ oldu Ekber’im

Hüccet oldu âleme, altı aylık askerim

Esîr oldu Zeyneb’im esirler azâd ola

Zincirlendi Seccâd’ım, tâ ki zincir kırıla

Mızrak başında başım, Kur’ân okudu, Kur’ân

Tâ ki bilsinler bu baş, Kur’ân’a olmuş kurbân

Düşmanlarımdan daha, cefâlı görmedim ben

Yârenimden daha çok, vefâlı görmedim ben

Sâdıklar böyle vefâ gösterir serverine

Bir canın yerine bin can verir rehberine

Yârenim can verdiler, tâ ki din ihyâ ola

Ta vefânın, mertliğin mânâsı ifâ ola

Azizlerin ölümü, gerçi belleri büker

Fakat bu kanlar ile zulmün binâsı çöker

Kerbelâ eder nidâ, hal lisânıyla sadâ

Âmâde Hüseyniler! Hakk’a olmağa fedâ

Hüseynî olan ümmet, zillet altına girmez

Kerbelâ âşıkları, zâlimlere baş eğmez

Her gün aşura, her yer Kerbelâ’dır Kerbelâ

Müslüman olan herkes, imtihâna mübtelâ

DİYALOG (Musa Aydın)

Dedim ki ey Mevlâ bir lütuf eyle

Önce bize güzel adını söyle

Dedi: Adım Hüseyn, sıbt-ı Peygamber

Hürriyet severler cemine rehber

Dedim: Ceddin kimdir? Dedi ki: Resûl

Dedim anan? Dedi: Zehrâ-yı Betûl

Dedim ki: Ya baban? Dedi: Murtezâ

Kardeşlerin? Dedi: Zeyneb, Müctebâ

Dedim ki nerede büyüdün Mevlâ?

Dedi: Peygamber’in omuzlarında

"Hüseyin bendendir ben Hüseyin’den"

Yüce Peygamber’dir bunu söyleyen

Dedim bacın Zeyneb efsâne kadın

Onu anlat n’olur, sen anlat bize

Dedi, bacım Zeyneb, sığmaz ki söze

Sabrı dağa benzer, ilmi denize

Dedim, neye benzer sabrın, kıyâmın?

Dedi, anlatamaz hiçbir kelâmın

Dedim, okyanuslar? Dedi, küçüktür

Dedim, ya volkanlar? Dedi, sönüktür

Dedim mektebini özetler misin?

Dedi, cihât, sabır, izzet, şehâdet

Dedim, ya mesajın? Dedi, sizlere

Kur'ân ve Ehl-i Beyt yolu emânet

Dedim, Seccâd’ının ne idi rolü?

Dedi, oydu kıyâmının resulü

Dedim, seni tanıyanlar nic’olur?

Dedi ki, bu şem’e olur pervâne

Dedim, ya aşkını yudumlayanlar?

Dedi, aklı gider, olur divâne

Mızraklar başında Kur'ân okudun

Eyle bunun sırrın âleme beyân

Dedi, evet, tâ ki âlemler bilsin

Bu baş olmuş Kur’ân yoluna kurbân

Dedim, o gül beden çiğnendi; neden?

Dedi, çiğnenmesin ahkâm-ı Kur'ân

Dedim, Yezitlerin kırbaçlarıyla

Resûl evlâdının açıldı başı

Dedi, ne sanırsın, tarih boyunca

Zâlimin, Yezid’in, budur hep işi

Dedim, n’olur Mevlâ beni affeyle

Bir de düşmanını bize vasfeyle

Dedi bunlar asla gelmez beyâna

Bilmek ister isen gel Kerbelâ’ya

KALEM (Musa Aydın)

Gözyaşımla gönlüme

Hüseyn’i yaz ey kalem

Söyle kızıl gülüme

Aşkı sarsılmaz kalem

SELÂM (Musa Aydın)

Selâm sana Mevlâ Hüseyn

Selâm ey rükn-i Harameyn

Selâm ey Kâbe ey Minâ

Selâm ey Merve ey Safâ

Selâm ey Zemzem ey Hacer

Ey server-i cinn u beşer

Selâm ceddin Mustafâ’ya

Selâm baban Murtazâ’ya

Selâm anan Fatıma’ya

Selâm o tâhir mayaya

Selâm ey hakkın mihveri

Ey hür insanlar rehberi

Âleme can o canına

Mahzûn canlara âşina

Selâm o şanlı nâmına

Lillâh olan kıyâmına

Selâm o aşk-ı nâbına

O mest olan ashâbına

Selâm senin mektebine

O kahraman Zeyneb’ine

Selâm o alemdârına

Şeref, vefâ medârına

Selâm Ali Ekber'ine

O şibh-i peygamber’ine

Selâm minik Asker’ine

Selâm Ali Esğer'ine

Selâm senin Sakine’ne

Sensiz kalan Medine’ne

Selâm solmuş güllerine

Susamış bülbüllerine

Selâm senin Zuheyr’ine

Müslim’ine, Bureyr’ine

Selâm izzet şerefine

O mukaddes hedefine

Selâm senin heyhâtına

Zâlimlere feryâdına

Selâm râz u niyâzına

Selâm o son namâzına

Selâm susuz dudağına

Hançer öpen boğazına

Mızrakta giden başına

Sana akan gözyaşına

Selâm başsız bedenine

Selâm hasır kefenine

Selâm o Kur’ân sesine

O İsevî nefesine

Selâm yanan çadırlara

Gülleri solmuş gülzâra

Selâm olsun türbetine

Canlar yakan gurbetine

Selâm seni bulanlara

Aşkınla mest olanlara

SÎNEZEN (Musa Aydın)

Yatma sıcak kumda Hüseyn

Bak, açılmış râh-ı Fırât

Kalk sen de bir yudum su iç

Ağlaşıyor tüm kâinât

Kalk ayağa ey teşne leb

Yalnız kalmış bacın Zeyneb

Kalk ey şehitler serveri

Ey hür insanlar rehberi

Kalk incitme Peygamber’i

Anan Zehra-yı Ether’i

Kalk ayağa ey teşne leb

Yalnız kalmış bacın Zeyneb

Kalk ey meydanlar aslanı

Sen ey dertlerin dermânı

Yatma topraklarda böyle

Kalk dertlere dermân eyle

Kalk ayağa ey teşne leb

Yalnız kalmış bacın Zeyneb

Bedenin kalmış kefensiz

Başın mızrakta bedensiz

Sen kâinâtın ruhusun

Âlem neye yarar sensiz

Kalk ayağa ey teşne leb

Yalnız kalmış bacın Zeyneb

Ey sâhipsizler sâhibi

Neden unuttun Zeyneb’i

Kulak ver şu feryâdına

N’olursun gel imdâdına!

Kalk ayağa ey teşne leb

Yalnız kalmış bacın Zeyneb

Seccâd’ın hasta yatakta

Zeyneb’tir bir tek ayakta

Yalnız başına neylesin

Kime derdini söylesin?

Kalk ayağa ey teşne leb

Yalnız kalmış bacın Zeyneb

Ey bâğıbân kalk ayağa

Kalk bir nazar eyle bağa

Bak, susuz kalmış güllerin

Ötmüyor hiç bülbüllerin

Kalk ayağa ey teşne leb

Yalnız kalmış bacın Zeyneb

Bak açtı kahpe zâlimler

Başını masum kızların

Kalk artık bildir haddini

Kâfirlerin, soysuzların

Kalk ayağa ey teşne leb

Yalnız kalmış bacın Zeyneb

KERBELÂ ŞEHİDİ İMÂM HÜSEYİN (Velayet Aytan)

Gündüz hayalimde gece düşümde

Kerbelâ şehidi İmâm Hüseyin

Bir aşktır, sevdadır tüter başımda

Kerbelâ şehidi İmâm Hüseyin

Son duraktı ona Kerbelâ çölü

Sînesinde soldu açılan gülü

Dedesi Muhammed, babası Ali

Kerbelâ şehidi İmâm Hüseyin

Gönlümde gizlidir onun yarası

Açarım gelince, vakti sırası

Fatıma ananın ciğer paresi

Kerbelâ şehidi İmâm Hüseyin

Yezit tuttu suya giden yolları

Perperişan Ehl-i beyt’in hâlleri

Kalem oldu Abbas’ımın kolları

Kerbelâ şehidi İmâm Hüseyin

Dönmedi yürüdü Hakk’ın yolunda

Yâren yoldaşları sağı solunda

Ali Ekber şehit oldu kolunda

Kerbelâ şehidi İmâm Hüseyin

Ehl-i Beyt “Ahzâp” ile paklandı

Allah yolu onlar ile aklandı

Ali Asğer bogazından oklandı

Kerbelâ şehidi İmâm Hüseyin

Kerbelâ dedikçe artıyor yasım

Süfyân soyu oldu sizlere hasım

Hak yolda can verdi Cenab-ı Kâsım

Kerbelâ şehidi İmâm Hüseyin

Hüseyn dostu bugün karalar bağlar

Dayanmaz bu derde taşlar ve dağlar

Hazreti Sakine baba der ağlar

Kerbelâ şehidi İmâm Hüseyin

Kerbelâ vakası belimi büker

Bu derdi Ehl-i Beyt dostları çeker

Zeyneb, gardaş deyip gözyaşı döker

Kerbelâ şehidi İmâm Hüseyin

Velâyet ağlayıp hayal kuracak

Gözleri yollara bakıp duracak

Mevlâ Mehdi gelip hesap soracak

Kerbelâ şehidi İmâm Hüseyin

EY KERBELÂ PEYGAMBERİ (Velayet Aytan)

Sensin mazlûmlar önderi

Sensin müminin rehberi

İslâm’ı tekrar dirilttin

Ey Kerbelâ peygamberi

Sensin gönüllerin şâhı

Seyyid-i şühedâ Hüseyn

Mümin canların penâhı

Mazlûm-i Kerbelâ Hüseyn

Şialar kara bağlıyar

Yas döküp ciğer dağlıyar

Zehra görse kan ağlıyar

Başın gözün yara Hüseyn

Sizleri susuz koydular

Özleri suya doydular

Ya size nasıl kıydılar

Ey habib-i Hudâ Hüseyn

Dedendir Ahmed-i Muhtar

Atandır Haydar-ı Kerrar

Elimizde ne yok ne var

Hepsi sana fedâ Hüseyn

Sen tahirsen, sen arısan

Akan sulardan durusan

Hem yer, hem göğün nûrusan

Ey evlâd-ı Zehra Hüseyn

Koyma bizi senden cüdâ

Bu can size olsun fedâ

Bu dünyada, o dünyada

Ağamızsan Ağa Hüseyn

San şeref verdin cihâna

Biz kurbânız Kerbelâ’na

Tevessül eyledik sana

Derdimize devâ Hüseyn

Hâlimize aman eyle

Hüküm eyle, fermân eyle

Derdimize dermân eyle

İsmi derde şifâ Hüseyn

Hak yol olan Velayet’ten

Bu dünyada ziyâretten

Mahşer günü şefâatten

Koyma bizi cüdâ Hüseyn

NUR GÖRDÜM (Velayet Aytan)

Peygamber torunu, Ali evlâdı

Özünde nur gördüm İmam Hüseyin

Seni seven canlar alır murâdı

İzinde nur gördüm İmam Hüseyin

Bitmedi, dinmedi gönül yaresi

Yaramın, derdimin sensin çâresi

Ali, Fatıma’nın ciğer pâresi

Gözünde nur gördüm imam Hüseyin

Medine’den Kerbelâ’ya giderken

Hakka hakikate hizmet ederken

Zillet Ehl-i beyt’ten uzaktır derken

Sözünde nur gördüm İmam Hüseyin

Velayet Aytan’ım hakkı söyledim

Hakkın deryasında aşkı boyladım

Dün gece düşümde seyrân eyledim

Yüzünde nur gördüm İmam Hüseyin

SÎNEZEN (Yaver Bat)

Adını eşidennen aşığınam

Divane olmuşam fikrim Hüseyn’di

Ayrı bir söz almamışam dilime

Ezber elemişem zikrim Hüseyn’di

Gıblesi olupsan sen âşıkların

Ne yana dönsem yönüm Hüseyn’di

Eylemenem başkasına etibâr

Rehberim önderim canım Hüseyn’di

Onnan almışam bütün izzetimi

Şerafâtım liyâgatım Hüseyn’di

Fedâ ederem bütün servetimi

Lazım değil tek servetim Hüseyn’di

İstemem dünyanın taht u tacını

Başım tacı nûr-ı eynim Hüseyn’di

Tek nazara vererem yüz hacımı

Merve Safa Harameyn’im Hüseyn’di

Hesretindeyem o altı kuşanin

Gurbetteyem öz vetenim Hüseyn’di

Gabul değil onsuz bir ibadetim

Namazım orucum haccım Hüseyn’di

Altı aylık gurbânına gurbânam

Esğer’i susuz ohlanan Hüseyn’di

Su yanında çatlayıp dudakları

Mazlum garip susuz şehid Hüseyn’di

Azdı ömür boyu desem ağlasam

Mömin üreklerde yara Hüseyn’di

Heydar-ı Kerrar u Zehra balası

Varis-i Peygamber İmam Hüseyn’di

SÎNEZEN (Yaver Bat)

Oklanan cane bakın

Boğazda gâne bakın

Hele üryâne bakın

Hele Hüseyn’e bakın

Kim inanar bu beden

Muhammed evlâdıdı

Kim diyer bu virâne

Fatıma gülzârıdı

Bu mabede her zaman

Melekler uğrar idi

Bu cansız üryân beden

Dolaşan Kâbe idi

Gan olan o zülfünü

Fatıma tarar idi

Küçücük ellerini

Peygamber öper idi

Alardı gucağına

Boğazınnan öperdi

Ağlıyardı peygamber

“Kesilecek bu” derdi

Ali’nin oğludu o

Lâ fetâ illâ Ali

Yenilmeyen cengâver

Lâ seyf illa Zülfikâr

SİNEZEN (Yaver Bat)

Peygamber’e benzeyen

Ekber Hüseyn’e gurbân

Boğazınnan oklanan

Esger Hüseyn’e gurbân

Müctebâ hatırası

Kasım Hüseyn’e gurbân

Ömür boyu tututaram

Yasım Hüseyn’e gurbân

Zeyneb’in evlâtları

Deyip “Hüseyn’e gurbân”

Peygamber sahâbesi

Habip Hüseyn’e gurbân

Hüseyn’in vefâdârı

Kerbelâ’nın serdârı

O kolsuz alemdârı

Abbas Hüseyn’e gurbân

Namert oldu muzaffer

Kalmadı bir cengâver

Yemiş iki dilâver

Oldu Hüseyn’e gurbân

Anam Hüseyn’e gurbân

Babam Hüseyn’e gurbân

Gara bağlar her yanım

Canım Hüseyn’e gurbân

Peygamber’in gülleri

Soldu Hüseyn’e gurbân

Yakan tüm gönülleri

Oldu Hüseyn’e gurbân

Eyler bize şefâat

Ehl-i beyt’e şerafet

Tüm ümmet-i Muhammed

Âlem Hüseyn’e gurbân

EY NEYNEVÂLI (Ali Kaçan)

Ey Neynevâî, Kerbelâî

Geldim sana mehmân

Ol derdime dermân

Ey Neynevâî, Kerbelâî

Mecnûn oldu sana âlem

Yollarda perestârın

Ucalıp ellerde elem

Biz de bir elemdârın

Ey Neynevâî, Kerbelâî

Lebbeyk nidâsı var dilde

Eynimizde gare köynek

Zehra ezâsı gönülde

Eyle nezer bizde gelek

Pervâz edir bu ürehler

Gülzâri Kerbelânine

Ehsen edir tüm melekler

Âşık-ı Kerbelâ’na

Bu yol Kerbelâ yoludur

Belâsız Neynevâ olmaz

Bu eşgin yolu çetindir

Gamsız nevâsız râh olmaz

KİMDİR HÜSEYN (Cafer Bayar)

Kimdir Hüseyn ki âlem ona divâne olup

Bu ne şemdir ki canlar ona pervâne olup

Şeh gül-i gülzâr-ı ismet-i Zehrâ’dır Hüseyn

Zâde-i o şeh-i mülk-i "lâ fetâ"dır Hüseyn

Fitne sahrasında meş’el-i hüdâdır Hüseyn

Tûfan-ı belâda keşti-i recâdır Hüseyn

Mirâc-ı Nebi’de "âyât-ı kubrâ"dır Hüseyn

Firavun’a dur diyen o "yed-i beyzâ"dır Hüseyn

Kerbelâ çölünde mahşer-i uzmâdır Hüseyn

Kâbe’nin gözünde katre-i bükâdır Hüseyn

Cehlin vahşetinde huzûr-i Kubâ'dır Hüseyn

Mûsâ’nın mâbedi o Tûr-ı Sinâ'dır Hüseyn

Kıyâm âbidesi Meş’âr-ı Minâ'dır Hüseyn

Vahyin Elifba’sı o ğâr-ı Hirâ’dır Hüseyn

Zulmün ateşinde "Berden selâmâ"dır Hüseyn

Selâmet yolunda "Mecre’ ve mursâ"dır Hüseyn

Kıyam sedefinde cevher-i yektâdır Hüseyn

Şehâdet dersinde üstâd-ı şeydâdır Hüseyn

Şebnem tanesinde esrâr-ı bekâdır Hüseyn

İlahi huzurda Esma-i hüsnâ’dır Hüseyn

Âlem-i imkânda mülk-i Kibriyâ'dır Hüseyn

Mersiye-i kutsî-i arş-ı âlâdır Hüseyn

Zühr-i aşura’da "salât-i vüstâ"dır Hüseyn

Ziynet-i sücûttur, cevher-i tukâdır Hüseyn

Sâika-i iman der şeb-i yeldâdır Hüseyn

Mahzûn yüreklerde hazin bir sevdadır Hüseyn

ŞEHÎD (Cafer Bayar)

Var olmaktan gâye kemâlse eğer

Kemâlin bayrağı sensin ey şehîd

Karanlıkta kalmak değil ki kader

İmânın şafağı sensin ey şehîd

Fıtrat güneşinde karanlık izi

Ejderha elinde değer filizi

Ne çıkar kabarsa fitne denizi

Hakikat afâkı sensin ey şehîd

Sînende al gurûb doğum yatağı

Elindeki nasır iremin bağı

Çarığınla çöktü örümcek ağı

Varlığın anlağı sensin ey şehîd

ŞEHÎD (Cafer Bayar)

Değdi dudaklarım göz ufuğuna

Gönlüm secde etti aşk doruğuna

Ömrüme sözüm var son soluğuna

Aşkın nur dergâhı benim durağım

Kurumayacak hiç sevgi bulağım

Sıla yağmuruna hasret yaprağım

Lâle yeşertecek kanlı toprağım

Aşkın nur dergâhı yanan ocağım

Duygu akın akın, oluşur mahşer

Yaralı yüreğe saplar bir hançer

Güneşle denizin öpüştüğü yer

Kızıl aşk dergâhı kanlı şafağım

SÎNEZEN (Ahmet Yeşil)

Ey aşkın ibadetim ya Sarellah

Rabbimin emaneti ya Sarellah

Ey Kerbelâ şehidi ya Sarellah

Kevser’in sen meyvesi ya Sarellah

Ağlasın bu gözlerim ya Sarellah

Aşkınla ilelebed ya Sarellah

Sinemdeki dağımsan ya Sarellah

Gelbimize sefâsan ya Sarellah

Aşkının esiriyem ya Sarellah

Mecnûn u Hüseynîyem ya Sarellah

Ağlasın hep gözlerim ya Sarellah

Yas tutsun bu yüreğim ya Sarellah

Kerbubelâ’da tûfân ya Sarellah

Askerim susuz kurbân ya Sarellah

Kana battı elemin ya Sarellah

Kolu kalem Abbas’ın ya Sarellah

Zeyneb’in başta kara ya Sarellah

Rugeyye yetim bala ya Sarellah

Gör ne tûfân u belâ ya Sarellah

Mahşer olup Kerbelâ ya Sarellah

Ey aşkın ibadetim ya Sarellah

Rabb’imin emaneti ya Sarellah

HZ. ABBAS (Ali Kaçan)

Ey su meşgi su yolunda

Ganine batan Ebu’l-Fazıl

Sesledin meni heraye

Gelmişem uyan Ebu’l-Fazıl

Aç bir gözün ye Ebbas

Bak yüzüme ye Ebbas

Bayrağın yatıp leşger eyle helhele

Dur verek meydanda yatma el ele

Bükülüp geddim birce bak yüzüme

Goyma ganlı yüzün toprak üsdüne

Meşgi oklanan gane gerg olansan

Gözleri oklanan gelbi yanansan

Merkebinnen yüzüsde yıkılansan

Zeyneb’in üreğine od salansan

Menim elemdârim yâr u yâverim

Gane boyandı o uzun ellerin

Öldü menim şebh-i Peygember’im

Zincirlendi menim gülüm Zeyneb’im

Sen can verdin nenen Zehra ağladı

Baş açdı Peygember, Eli ağladı

Susuz balalar ezânı sakladı

Rugeyye hecalet oldu utandı

NAMIN DÜŞMÜŞ ÂLEME (Ali Kaçan)

Ya Ebu’l-Fazıl mededi

Nâmı düşüpdü âleme

O gurumuş dudakların

Hem o uzun golların

Vefalı elemdârın

Govma bizi gapınnan

Biz perişanık ağa can

Olmuşak pervâne sene

Gurbânam men su meşgine

Geçdi gene özünnen

Ebbas divânelerin

Gare köynehle dolup

Bak ezâ hanelerin

Sen kimin ağa bulunmaz

Ey yetimlerin penâhı

Eşgin bu gelbime sığmaz

Ey Hüseyn’in elemdârı

Galdı bir arzu içinde

Çatmadı amacına su

Soldu Hüseyn’in çiçeği

Değmedi dudağına su

Sen düşüp attan yere

Can veren zeman Ebu’l-Fazıl

Doldu gözüne o al gan

Soldu Zeyneb’in Ebu’l-Fazıl

SÎNEZEN (Hüseyin Yalçın)

Galk gidelim heymelere Ebu’l-Fazıl

Sensiz bu dünyanın derdi çekilmez

Hüseyn’in eşgini özgeler bilmez

Galk gidelim heymelere Ebu’l-Fazıl

Ey dertlere çâre olan Ebu’l-Fazıl

Hüseynini derde salan Ebu’l-Fazıl

Nehr-i elgem kenârında düşen o

Ellerine elim gurbân Ebu’l-Fazıl

Heymelerde goptu tûfân Ebu’l-Fazıl

Senin gibi yiğit cihana gelmez

Ok deyende ganlar dolan o Heyder

Gözlerine gözüm gurbân Ebu’l-Fazıl

Niye bele gan içinde yatıpsan

Niye bele meni başdan atıpsan

Mensiz nece sen hedefe çatıpsan

Hüseyn’ini yalnız goyan Ebu’l-Fazıl

Galk gidelim ey mehriban Ebu’l-Fazıl

Zeynebimin artık nâlesi dinmez

Başım düşer elden ele gardaş

Hüseynini yalnız goyan Ebu’l-Fazıl

Susuzları yade salan Ebu’l-Fazıl

Su yanında susuz ölen Ebu’l-Fazıl

Hüseyn’ine eşg-u vefâ yolunda

Fatime’den rütbe alan Ebu’l-Fazıl

Heymelerde susuzların feryâdı

Ucaldı göylere Ebu’l-Fazıl adı

Ne dedimse Rugeyyem heç susmadı

Galk gidelim heymelere Ebu’l-Fazıl

Sen bu çölün maralısan Ebu’l-Fazıl

Zalım vurup yaralısan Ebu’l-Fazıl

Sensiz heymelerin çehresi gülmez

Galk gidelim heymelere Ebu’l-Fazıl

Galk gidelim heymelere Ebu’l-Fazıl

Sensiz bu dünyanın derdi çekilmez

Hüseyn’in eşgini özgeler bilmez

Galk gidelim heymelere Ebu’l-Fazıl

MENİM EŞGİM (Hüseyin Yalçın)

Menim eşgim Ebu’l-Fazıl, faziletler babası

Aşıg olmayan bilmez ağa Hezret Abbas’ı

Menim eşgim Ebu’l-Fazıl, faziletler babası

Aşig olmayan bilmez ağa Hezret Abbas’ı

Adı dillerde onun şehid-i Ümmü’l-benin

Kerbelâ’ya adaklı oğludur Fatime’nin

Ezâlı Ümmü’l-benin, sen Zeyneb’in yâveri

Vermişsin arslan gibi koçyiğit dilâveri

Men gelmişem ezâna, başıma sultân ana

Tanıyanlar hayrândır fedâyı Kerbalâ’na

Nehr-i Elgem’de düştü Elemdâr’ı Allah’ın

Aşkıyla büyümüştü o Hüseyn Sarellah’ın

Seslendi Eyyuhe’n-nâs, âşıktır mene ihlâs

Men Hüseyn aşığıyam, menem Heyderi Abbas

Gözlerine doldu gan, gan ağlıyır gözlerim

Düşen goluna gurbân, sîne vuran ellerim

Ebulfez can yâ Abbas, Kerbelâ tûfân Abbas

Bu ne matem, bu ne yas, gönlümüz virân Abbas

SÂKÎ (Ali Kıran)

Su kenârında bir er, suya hasret dudağı

Avucu dolu suyla, içmeye utanıyor

Hayır, içmez o sudan hatırında adağı

Umutla su bekleyen çocukları anıyor

Su değmez o dudağa, su içmeden Rugeyye

Gözlerinde ettiği ahdine vefâ saklı

Su bekleyen çocuklar suya kavuşsun diye

Göğsü oklara hazır, o ölmeye adaklı

Kulağında çınlıyor Esğer’in su feryâdı

Susuz minik dudaklar hiç durmadan inliyor

Bitmeli susuzluğu, dinmeli bu feryâdı

Sanki kâinât susmuş bu feryâdı dinliyor

Aldatamaz ki onu dünyanın arzuları

Yüreğine hükmeden bir tek Hüseyn sevgisi

Yere döktü yavaşça avucundan suları

Susuz doğruldu yerden Kerbelâ’nın sâkîsi

Susuz sâkî, can sâkî, dertlere derman sâkî

Biçâre sığınağı, cömertlerin şahısın

Susuz dudaklarınla bizi de bir an saki

Sen dertliler umudu, vefa kıblegâhısın

YÂ EBU’L-FAZIL MEDED (Ali Kıran)

Ey yadigâr-ı Eli, yiğitlerin serveri

Yâr-ı Hüseyn-i şehid, din u Kur’ân siperi

Şecâet madenisen, sensen vefâ mihveri

Yâ Ebu’l-Fazıl meded, yâ Ebu’l-Fazıl meded

Ümmü’l-Benin vasiyyet eyliyir Ebbas’ına

"Hüseyn’in nökerisen" söylüyür Ebbas’ına

Âlemler hayran olup Ebbas’ın vefâsına

Yâ Ebu’l-Fazıl meded, yâ Ebu’l-Fazıl meded

Kerbelâ sahnesinde Eli tek bir cengâver

Heyder-i Kerrar onu verip Hüseyn’e yâver

Elemdâr-ı Kerbelâ, nâm-ı Ebbas dilâver

Yâ Ebu’l-Fazıl meded, yâ Ebu’l-Fazıl meded

Rugeyye su bekliyir, gözü Fırat yolunda

Susuz ciğerler yanıp, uşaklar sağ solunda

Çağırır Elemdâr’ı Eli Esğer kolunda:

“Yâ Ebu’l-Fazıl meded, yâ Ebu’l-Fazıl meded”

Sekka-yı Kerbelâ’nın etşândı dudakları

İçmedi su Fırat’tan, utandı dudakları

Yâd eyledi Esğer'i, o susuz uşakları

Sînesi gabakladı meşke değen okları

Susuz canına kurbân yâ Ebu’l-Fazıl meded

Uzun kolları düşüp, kan dolup gözlerine

Zehra gelip başını alıpdı dizlerine:

“Sen de menim oğlumsan kulak ver sözlerime”

Zehra’ya oğul olan yâ Ebu’l-Fazıl meded

Hüseyn ağlar Ebbas’a, pâre pâre bedeni

"Sındı belim Ebu’l-Fazıl, itirdim daha seni

Senin ölümün Ebbas, yıktı gocalttı meni"

Ey Hüseyn’in dermânı, yâ Ebu Fazıl meded

Ey gönüller sâkîsi, serverim, yarım meded

Sensen Babu’l-hevâic, umudum, varım meded

Kerbelâ kıblegâhım, cennet diyarım meded

Yâ Ebu’l-Fazıl meded, yâ Ebu’l-Fazıl meded

Ey derdi olan gardaş, çare yerini tanı

Fırat’ın kenarında çağır kolsuz yatanı

Sal sesini âleme, sesin alsın her yanı:

“Yâ Ebu’l-Fazıl meded, yâ Ebu’l-Fazıl meded”

SIRRU’L-VEFÂ (Cafer Bayar)

Fırat’a teşneleb giden

Ebu’l-Fazıl’ım, alemdârım

Yüreğimi bitab eden

Ebu’l-Fazıl’ım, alemdârım

Canım kurbân olsun sana

Ey sâlih kul, sırru’l-vefâ

Aşkın Fırat mabedinde

Dokundu gönlüne bûse

Bağrın volkan; şûle şûle

Ebu’l-Fazıl’ım, alemdârım

Canım kurbân olsun sana

Ey sâlih kul, sırru’l-vefâ

Benzi solmuş güllerime

Yüzsuyunla nazar eyle

Sensin dileklere müjde

Ebu’l-Fazıl’ım, alemdârım

Canım kurbân olsun sana

Ey sâlih kul, sırru’l-vefâ

Aşkın vefâ mirâcında

Namın sâlihlere büşra

Adım erdemlere mânâ

Ebu’l-Fazıl’ım, alemdârım

Canım kurbân olsun sana

Ey sâlih kul, sırru’l-vefâ

Makamına eder gıpta

Kıyamet günü şühedâ

Kolun öper anam Zehra

Ebu’l-Fazıl’ım, alemdârım

Canım kurbân olsun sana

Ey sâlih kul, sırru’l-vefâ

SÎNEZEN (Yaver Bat)

Su yanında susuz kaldın utandı Fırat ağladı

Kerbelâ’da yalnız kaldın cennet nar sırat ağladı

Senin musibetine on sekiz bin âlem ağladı

Destânını yazarken ben inledi kalem ağladı

Yüzü tutuldu güneşin tenhâda sana ağladı

Yok, âlemde senin eşin âlem Hüseyn’e ağladı

Toplandılar bir araya gök ve yer sana ağladı

Yıldızlar düştü sahraya on günlük kamer ağladı

Ağardı saçı bir günde vefâlı Zeyneb ağladı

Esger’ine ok değende cem-i mukarreb ağladı

Sana değen taş ağladı kesilende baş ağladı

Fedâ oldular yoluna dört tane gardaş ağladı

Batın ve zâhir ağladı Habib Mezâhir ağladı

Cemâlin düşünce kuma Resûl-i âhir ağladı

Semâvâtın melekleri yıldızları felekleri

Alemdâr’ın bilekleri kopanda sana ağladı

Dönüp kaçanlar ağladı yara açanlar ağladı

Yetmiş iki kesik baştan dökülen kanlar ağladı

Sâkî-i Kevser ağladı Fatih-i Hayber ağladı

Onbir imamın babası Ali-yi Haydar ağladı

Seyyid-i nisâ ağladı Yemen-i kîsâ ağladı

Taziye verip Ahmed’e Mûsâ ve Îsâ ağladı

Atan İbrahim ağladı kurbân İsmail ağladı

Cibril Mikail İsrafil sana Azrail ağladı

BENİM HÜSEYN’İN ALEMDÂRI (Orhan Özgündüz)

Eziz-i Zehra yâ Hüseyn, eziz-i Zehra

Geribo Zehra yâ Hüseyn, ağam Hüseyn can

Menem elemdârı Hüseyn, menem elemdâr

Menem su yolunda şehit, şehit Ebu’l-Fazıl

Menem Fırat’a ulaşıp suyun içmeyen

Menem susuzluktan ölen, adım Ebu’l-Fazıl

Dolupdu gözlerime ganı dolupdu gözler

Ses ver sesime ağa canı gardaş Hüseyn can

Sil bu hecalet yüzümün ganın ağa can

Görüm o cennet yüzünü ağam Hüseyn can

Su meşgim oklandı menim su meşgim eyvan

Derd ile doldu yüreğim, derd ile garda

Nece gedim heymelere hecaletem men

Ne söyleyim Sakine’ye ağam Hüseyn can

EBU’L-FAZIL (Velayet Aytan)

Susuzluktan gül irengin soluptu

Âlem tutan golun gelem oluptu

Hüseyn’in kömeksiz yalnız galıptı

Yezitlerden gördüm zulüm Ebu’l-Fazıl

NAKARAT: Kömeğimdin arkam elim Ebu’l-Fazıl

Şehit düştün sındı belim Ebu’l-Fazıl

Yezidîler dört bir yanın sardılar

Fırat nehri gabagında durdular

Golun kesip, alnından ok vurdular

Seni diyer gelbim, gönlüm Ebu’l-Fazıl

Ey Allah yolunun korkusuz eri

Esğer’in gan oldu nurlu peykeri

Üreğimde soldu gülüm Ebu’l-Fazıl

Mevlâm iflâh eylemesin hasimi

Hak yolunda sehit verdim Kasım’ı

Kasım balam artırıptı yasımı

Gana döndü gözde selim Ebu’l-Fazıl

Sufyânîler kinlerini kustular

Bize nâme yazanlar hep sustular

Resul evlâdına suyu kestiler

Sennen sonra budur hâlim Ebu’l-Fazıl

Zulme uğrattılar beni Hâşim’i

Anam Zehra yoktu silsin yaşımı

Mızrak üstte gezdirende başımı

Kur’ân’dan okuyar dilim Ebu’l-Fazıl

Hedefimiz ikrâr, ahd u peymândır

Canımızdan geçtik, hedef canândır

Bizim dostluğumuz dindir, imândır

Velâyet oluptu dilim Ebu’l-Fazıl

EKBER’İ ÖLEN LEYLÂ (Ali Kaçan)

Ekber’i ölen Leylâ

Gülleri solan Leylâ

Oğlunun ezâsından

Bağrı gan olan Leylâ

Çün meni şehit eyler

Şimr’i dini bedeğar

Sebri ığdıyar eyle

Ağlama dayan Leylâ

Başına salup gare

Tut ezâ meni zâre

Ekber’in ölüp ağla

Gözleri dolan Leylâ

Gel yaramı sen bağla

Dur ölüm sora ağla

Ateş-i muhabbetten

Kalbi odlanan Leylâ

Azim olmuşam mende

Gel bu ağir ömrümde

Sal gollarını boynuma

Etme eleman Leylâ

ALİ EKBER’İM (Ali Kıran)

Ey Peygamber’e benzeyen cevanım

Ali Ekber’im, yiğidim, balam vay

Misk u anbere benzeyen cevânım

Ali Ekber’im, yiğidim, balam vay

Gülşenimden kopardılar gülümü

Büktü belimi Ekber’in ölümü

Ne dinde olan yapar bu zulümü?

Ali Ekber’im, yiğidim, balam vay

Oğul senin hasretinle yanaram

Gece gündüz oğul seni anaram

Senden sonra men dünyadan kenaram

Ali Ekber’im, yiğidim, balam vay

Oğul anan bu dünyada nâlândı

Oğlu ölen, boynu bükük kalandı

Ali senden sonra her şey yalandı

Ali Ekber’im, yiğidim, balam vay

Mecnûn kimi çöllerde derbederem

Ekber’im vay deyip nâle ederem

Mahşere de bu dağ ile giderem

Ali Ekber’im, yiğidim, balam vay

Anan kurbân olaydı o boyuna

Lanet olsun zâlimlerin soyuna

Hasret kaldım oğul senin toyuna

Ali Ekber’im, yiğidim, balam vay

Neçe ki ömrüm var kara bağlaram

Oğul sene yana yana ağlaram

Tapıp oğlu ölen ana, ağlaram

Ali Ekber’im, yiğidim, balam vay

MEN ALİ EKBER’EM (Hüseyin Yalçın)

Men Ali Ekber’em, nesl-i Peygember’em

Babamın kömeği, men cevân Ekber’em

Gelmişem meydana, batmağa al kana

Ey baba kurbânam şanlı Kerbelâ’na

Emi can Ebu’l-Fazıl, men sene askerem

Zalimler önünde sanki men Heyder’em

Ey emi nazar et, tek kalan Ekber’e

Gör nice zor edir azgın zâlimlere

Bak bu meydanda yalnız kalan Ekber’e

Can fedâ edirem “Allahu Ekber”e

İsmail oldum men, âl-i Peygamber’e

Yazdırdım adımı âlemde her yere

Kerbelâ Halil’i, Ekber İsmail’i

Abbas’ı, Kasım’ı, Habib, Mezâhir’i

Hürr-i dilâveri ve Ali Esğer’i

Eşsiz bir kahraman Kerbelâ erleri

Meydanda tek galıp Mevlâ-yı mezlumân

Ağlıyır Ehl-i Beyt, ağlıyır Asumân

Rugayye sesliyir gardaşı Ekber’i

Gözyaşı ve figân titretir her yeri

Mehdi can ey ağa men sene askerem

Aşığı Kerbelâ aşığı Ekber’em

Her günüm aşura “Yâ Mehdi” seslerem

Huccet İbni’l-Hasan yolunu beklerem

ESGER’İME LAY LAY (Ercan Atam)

Balacan gurbân olaram

O şelale gözlere

Şehadet şeferdi balam

Gurbânam sizlere

Esğer’ime lay lay

Esğer’ime lay lay

Esğer’ime lay lay

Şehidime lay lay

Bir yudum suyu da sana

Vermiyip bu hainler

Su yerine üç per oku

Vurdular bu zalimler

Esğer’ime lay lay

Esğer’ime lay lay

Esğer’ime lay lay

Şehidime lay lay

Dili yok desin can baba

Boğazım dolup gan baba

Meni goy yere üzülme

Sen git ekbete yan baba

Esğer’ime lay lay

Esğer’ime lay lay

Esğer’ime lay lay

Şehidime lay lay

KUNDAK-I ESĞER’İMİN (Velayet Aytan)

Uyan ey anam Zehra

Gör ne zaman oluptu

Düştük ah ile zara

Kötü devran oluptu

NAKARAT: Kızıl kan ile doldu, kundağı Esğer’imin

Ne tez sarardı soldu, yanağı Esğer’imin

Elde İslâm bayrağı,

Olduk gönül durağı

Kerbelâ’nın toprağı

Belâya düştü başım,

Kana döndü gözyaşım

Öldü oğul gardaşım

Halim yaman oluptu

Fırat yolları bağlı

Suz kaldık yürek dağlı

Ciğer yiyenin olgu

Bize düşman oluptu

Lanet olası düşman,

Saldırdı dört bir yandan

Kerbelâ akan kandan

Sanki umman oluptu

Şehit oldu Ekber’im

Tutuştu yandı derim

Süt kuzusu Esğer’im

Yüz gözü kan oluptu

İslâm’ın ak yolunda

Dedemin pak yolunda

Allah’ın Hak yolunda

Esğer kurbân oluptu

Boyun eğmem zillete

Sevdalıyam izzete

Nazlı balam cennette

Hakk’a mihmân oluptu

Unutulmaz kusurlar

Geçse bile asırlar

Zeyneb ile esirler

Sama kervan oluptu

Ehl-i Şam’ın taşları

İncitiyor başları

Zeyneb’in gözyaşları

Âb-ı revân oluptu

Bura Hüseyn Minâ’sı

Şehâdettir devâsı

Ruggeyye’nin sedâsı

Feryât figân oluptu

Bu yola koydum seri

Asla dönmenem geri

Velayetin cigeri,

Yanıp büryân oluptu

KÜÇÜK KURBÂN (Ali Kıran)

Hüseyn’in kucağında son asker

Mazlûmlar sembolü bir küçük er

Altı aylık bala Ali Esğer

Bir damla kanı cihâna değer

O zâlimler vermediler bir damla su

O zâlimler büyük şeytanın ordusu

Vurdular boğazından Esğer’i

Vurdular kalbinden Peygamber’i

Feryâd eyledi bütün melekler

Titredi sema, Allahu Ekber

Akıttılar Ali Esğer’in kanını

Aldılar orda merhametin canını

Kucağında kuzu kurbân Hüseyn

Başı dik gözleri giryân Hüseyn

Serpti göğe Ali Esğer’in kanını

Ta sunsun Allah’a kurbânını

Ağlasın bütün âlemler bu kurbâna

Gelmedi böyle mazlum kurbân cihâna

LAY LAY ELİ CAN (Hüseyin Yalçın)

NAKARAT: Eli, Eli can, Eli, Eli can

Eli, Eli can, Eli, Eli can,

Eli-yi Esğer

Kerbubelâ’da en acı haber

Baba elide oklanan Esğer

Sâkî-yi Kevser susuz dilâver

Şehitlerin gül goncası Esğer

Beşikte susuz el ayak çalan

Dili dudağı susuz kuruyan

Gözleri ağlar gözümde kalan

Emmeni etme eyleme nâlân

Kuzu kurbânın Kerbubelâ’sı

Susuzların o su su nidâsı

Okur bülbüller matemi, yası

Hazan gönüller gam aşinâsı

Gökleri yardı ah u vâveylâ

Çölleri sardı hüzünlü layla

İndi melekler nur Fatıma’yla

Başladı lay lay Zeyneb anayla

Ey mihribânım, eşg-i canânım

Baba elinde ay çırpınanım

Yanır heymeler susuz sîneler

Hâline ağlar bu divâneler

RUBAB’IN ELİ ESĞER’E NİNNİSİ (Ali Kaçan)

Ey Eli-yi Esğer’im, ey bal balam, lay lay diyemmedim sene

Kaç gün oldu inledin sen, men bir içim süd veremmedim sene

Yat balam, ağuşime gel, gemli gelple men fedâyem sene

Lay layım gelmese hoş, başe vurup, ah ederem sene

Veyl ola bu sapkın ehil, vahşi ehil, Kûfe’nin eşrârine

Vurdular üç perli bir ok, altı aylık, süd emer gülzârime

Küller olsun gan içen o, cani insan, Hermele’nin başine

Gün sayırdım dillenesen, oynuyasan, çatmadın bir yaşine

Aç gözün bir bak yüzüme, bak Rubab’ın, bak ananın hâline

Keşk olaydı men öleydim, görmeyeydim, bakmayaydım bu hâline

Asuman al gane döndü, feryad etti Fatime bu hâline

Ne revadır benzer oldun, neyze deyen, atanın o hâline

Bak ne hâle düşdüm oğul, goydun ananı bîçâre hâl ile

Sanki sînem sındı oğul, düşdü yade sındırılan Fatime

Bir kez olsun gül yüzüme, yandım oğul, sen oklanan vekt ile

Septi atan al ganını, yer göğ oldu, gıpgızıl ganin ile

Tegetim yok, rehberim yok, dözmez oldum yareli bu hâline

Hansı ana ağuşinde, ninni deyip, oklanan evlâdine

Tek koyup gettin meni sen, bir doyaydım, o şirin cemâline

Açmadın dil yalan oldu, ey Hudâ ver bir sebir bu gelbime

EY KASIM (Musa Aydın)

Ey ruh o can amcasına

Rânâ boylum, asil soylum

Bir Ekber de sensin bana

Ey Kasım, ey aziz oğlum

Hasan’ımın yâdigârı

Sendin gönlümün baharı

Gittin soldurdun gülzârı

Ey Kasım, ey aziz oğlum

Sensin nesl-i Mustafâ’dan

Nişânın var Murtazâ’dan

Hem Zehrâ, hem Müctebâ’dan

Ey Kasım, ey aziz oğlum

Taze açmış gül gibiydin

Gül-i gülzâr-ı Nebi’din

Daha masum bir sabiydin

Ey Kasım, ey aziz oğlum

Kalmış gül na’şın elimde

Derman kalmadı belimde

Kalacaksın hayâlimde

Ey Kasım, ey aziz oğlum

Nasıl kıydı zâlim sana

Canlara canân o cana

Kalk yavrum acı amcana

Ey Kasım, ey aziz oğlum

“Şehâdet baldan tatlıdır”

Bu sözün çok çok kutludur

Buna ceddin de mutludur

Ey Kasım, ey aziz oğlum

Bana sen bir emânettin

Baştanbaşa fazilettin

Bir kuş gibi uçup gittin

Ey Kasım, ey aziz oğlum

Yatma sıcak kumda böyle

Kalk amcana yardım eyle

N’olursun bir kelâm eyle

Ey Kasım, ey aziz oğlum

Battın ufukta ay gibi

Büktün belimi yay gibi

Sızlattın beni ney gibi

Ey Kasım, ey aziz oğlum

Çıktın meydana korkusuz

Öldürdüğün zalim otuz

Can verdin ey canım susuz

Ey Kasım, ey aziz oğlum

AŞKIN MANZUMESİ (Hüseyin Yalçın)

Zeyneb esiri Kerbelâ

Aşkı onun aşk u belâ

Lebbeyk dedi o evvelâ

Şâhid Allah, Kâlubelâ

O âşığı Kerbubelâ

Zeyneb, Zeyneb; Zeyneb, Zeyneb, Zeyneb

Zeyneb, Zeyneb; Zeyneb, Zeyneb, Zeyneb

Hüseyn eşsiz yiğit kurbân

Ali Ekber çok mihribân

Kasım Abbâs merd-i meydân

Genç yaşlısı hep kahraman

Kerbelda izzet imân

Zeyneb, Zeyneb; Zeyneb, Zeyneb, Zeyneb

Zeyneb, Zeyneb; Zeyneb, Zeyneb, Zeyneb

Zehrâ Nebi yâdigârı

Murtezâ’nın Zülfikâr’ı

Müctebâ’nın iftiharı

Aşûrâ'nın âlemdârı

Kerbubelâ’nın vakârı

Zeyneb, Zeyneb; Zeyneb, Zeyneb, Zeyneb

Zeyneb, Zeyneb; Zeyneb, Zeyneb, Zeyneb

Zâlimlerin Sakife’si

Mazlûm etmişti her kesi

Zeyneb’in ordan hissesi

Kerbubelâ sahifesi

Şâm Kûfe’de Ali sesi

Zeyneb, Zeyneb; Zeyneb, Zeyneb, Zeyneb

Zeyneb, Zeyneb; Zeyneb, Zeyneb, Zeyneb

Kerbubelâ’dır sînesi

Kahramanlık hâzinesi

Ey hikmetlet definesi

Sensin hakkın sefinesi

Aşura’nın hak annesi

Zeyneb, Zeyneb; Zeyneb, Zeyneb, Zeyneb

Zeyneb, Zeyneb; Zeyneb, Zeyneb, Zeyneb

Bedr’in Hayber’in kudreti

Mâlik-i Eşter gayreti

Seyyid Hazma azâmeti

Haydar-ı Kerrâr ziyneti

Fâtıma’nın velâyeti

Zeyneb, Zeyneb; Zeyneb, Zeyneb, Zeyneb

Zeyneb, Zeyneb; Zeyneb, Zeyneb, Zeyneb

Selmân’la Meysem Temmâr'a

Ebuzer, Mikdâd Ammâr'a

Velâyette kalanlara

Hakk’a tâbi olanlara

İftihârsın sen onlara

Zeyneb, Zeyneb; Zeyneb, Zeyneb, Zeyneb

Zeyneb, Zeyneb; Zeyneb, Zeyneb, Zeyneb

Kerbubelâ aşk ülkesi

Zeyneb onun melikesi

Sabır Zeyneb’in ilkesi

Ali onun medresesi

Fâtıma’da almış dersi

Zeyneb, Zeyneb; Zeyneb, Zeyneb, Zeyneb

Zeyneb, Zeyneb; Zeyneb, Zeyneb, Zeyneb

Ali Esğer en küçük er

Zuheyr, Bureyr nâmı yeter

Müslim Habib hür dilâver

Yetmiş iki koç yiğit er

Hepsi şehid Zeyneb yâver

Zeyneb, Zeyneb; Zeyneb, Zeyneb, Zeyneb

Zeyneb, Zeyneb; Zeyneb, Zeyneb, Zeyneb

Ya Mehdî-i sâhip zaman

Yâ Seyyid-i mevlâ emân

Zeyneb aşktı, aşk-ı suzân

Kerbubelâ’da coştu kan

Zeyneb rıza, Zeyneb irfan

Zeyneb, Zeyneb; Zeyneb, Zeyneb, Zeyneb

Zeyneb, Zeyneb; Zeyneb, Zeyneb, Zeyneb

Haticetü’l-Kubrâ Zeyneb

Seyyidetü’l-Azrâ Zeyneb

Ruh-ı Betûl, Büşrâ Zeyneb

Meryem, Hâcer, Sârâ Zeyneb

Fâtımatü’z-Zehrâ Zeyneb

Zeyneb, Zeyneb; Zeyneb, Zeyneb, Zeyneb

Zeyneb, Zeyneb; Zeyneb, Zeyneb, Zeyneb

DİVÂNE (Hüseyin Yalçın)

Men nice dertlere aşinâyem

Zeyneb’em hatibi Neynevâ’yem

Aşigem âşık-ı Kerbelâ’yem

Düşmüşem çöllere derd elinnen

Derbeder oldum ey Mecnûn’am men

Bu âlem gam çeken virânesi

Olmuşam men Hüseyn divânesi

Gelbimin Leylâ’sı hardasan gel

Ey ecel, ey ezel, eşg-i gözel

Bu sînem Allah’ın eşg-i Minâ’sı

Yârinem eşginin âşinâsı

Zeyneb’em Zeyneb-i Kerbelâ’yem

Eşgimin yoluna can fedâyem

Derdime ağlıyır ganlı çöller

Men Hüseyn eşgine mübtelâyem

Büründüm mateme başta gare

Ağlaram sevgili nazlı yâre

Hicrânı bağrıma çekti dağlar

Ahular halime meftûn ağlar

Çöllerin belâlı Zeyneb’iyem

Kimse yoh derdimi kime diyem

Allah’ım gönlüme sen sabır ver

Men Hüseyn eşgine divâneyem

EMME CAN ZEYNEB (Hüseyin Yalçın)

Hüseyn, Hüseyn, ağa Hüseyn can

Kerbelâ’da tenha Hüseyn can

Zeyneb, Zeyneb, emme can Zeyneb

Yüreğine gan dolan Zeyneb

Yâ seyyid u şâh-ı mazlumân

Ey canân ey mevlâ Hüseyn can

Ey yâdigâr-ı şâh-ı merdân

Hüseyn, sene Zeyneb’in gurbân

Zeyneb’em men, halim perişan

Yoktur menim derdime yanan

Kerbelâ’da susuz doğranan

Âh u vâveylâ yâ Hüseyn can

Kerbelâ’da bağrım oldu gan

Nedir yâ Rab, nedir bu tûfân

Gardaş düştüm çöllere nâlân

Ağlıyıram sene Hüseyn can

Kerbelâ’na olaram gurbân

Ey yaralı, mazlûm Hüseyn can

Esiriyem senin aşkının

Âşığıyam men Hüseyn’nimin

Aşk-ı Hüseyn emme can Zeyneb

Gözlerine gan dolan Zeyneb

Canımızsan ey nâlân Zeyneb

Belâ çölün dolanan Zeyneb

HANÇER YARASI (Hüseyin Yalçın)

Susuz dudakların aşkın zemzemi

O hilal kaşların Zülfikâr kimi

Telinde anamın kokusu vardı

Hüseyn can Zeyneb’in senle yaşardı

Zeyneb’ti o susuz şâha ezâdâr

Zeyneb’ti o çukur yerde ilk zuvvâr

Zuvvâr kabri öper ve lâkin yâ Rab

Öptü o gün kesik boğazı Zeyneb

Gözümün önünde kesildi başın

Aziz Zeyneb’iydim yeddi gardaşın

Şimdi kalmışım ben yârsız, kimsesiz

Zeyneb’in yaşamaz, Hüseyn can sensiz

Zeyneb’im, dünyada hiç gülmemişim

Gözümün yaşını hiç silmemişim

Hüseyn can sana çok ağladım ama

Düşmanına asla eğilmemişim

Rukayye’n arıyor, çöllerde seni

Bırakmadım görsün başsız bedeni

Soruyor durmadan, babam nerdedir

Bilmez misin yavrun intizârdadır?

Ağardı bir günde Zeyneb’in başı

Ölmüştür Abbâs’ı, yeddi gardaşı

Ekber’in, Kasım’ın halası ölsün

Esğer kundağın Rubâb bürünsün

Kızıl kanın ile senin Hüseyn can

Ağaran saçımı eyledim elvân

Bükülen belime bir bak Hüseyn’im

Kan olan zülfüme el çek Hüseyn’im

İbrahim misâli sen ey Hüseyn can

Kor olan kalbimi eyle gülistân

Tûr olan kalbime eyle tecelli

Sensiz nasıl dinsin ey Nûh bu tûfân

Tevessül eyledim, anam Zehrâ’ya

Gelsin atam ile bu Kerbelâ’ya

Beş yaşımdan beri ağlar kalmışım

Ana vallahi men de gocalmışım

Senden öğrendim ben, dersini aşkın

Sensiz bir an bana, bin yılı aşkın

Mektebim, üstâdım, serverim benim

Neye yarar ömür, sensiz Hüseyn’im

SEFÎR-İ AŞK (Hüseyin Yalçın)

Men belâ çölünün

Esir-i Zeyneb’em

Ey Hüseyn, aşkınâ

Sefîr-i Zeyneb’em

Hüseyn canem Hüseyn

Men belâ çölünün

Esir-i Zeyneb’em

Ey Hüseyn aşkının

Sefîr-i Zeyneb’em

Şehid-i Kerbelâ

Nur-i âl-i abâ

Ey can-ı Zeyneb’â

Hüseyn canem Hüseyn

Esirem aşkına

Divane Zeyneb’em

Düşmüşem figâne

Pervâne Zeyneb’em

Kerbelâ yoldaşım

Ey mazlum gardaşım

Canım yâ Hüseyn

Hüseyn canem Hüseyn

Sefîr-i Kerbelâ

Yaralı Zeyneb’em

Emir-i userâ

Belâlı Zeyneb’em

Hüseyn’e ezâdâr

Olmuşam alemdâr

Vefâlı Zeyneb’em

Hüseyn canem Hüseyn

Meydân-ı aşkdan

Yol aldı kervân

Âheste bir dolan

Âheste sarıban

Nevâlı Zeyneb’em

Ezâlı Zeyneb’em

Habîbim yâ Hüseyn

Hüseyn canem Hüseyn

Vefâlı Zeyneb’in

Ruhusun yâ Hüseyn

Kan ağlar gözümün

Nûrusun yâ Hüseyn

Olaram gurbânın

Yaslı Kerbelâ’nın

Men bacın Zeyneb’em

Hüseyn canem Hüseyn

ZEYNEB-İ NÂLÂN (Hüseyin Yalçın)

Hüseyn bugün Kerbelâ’da

Ey müselmânan

Susuz mezlum şehid oldu

Zeyneb-i nâlân

Zehra ağlar Mehdi ağlar

Hal-i cemarân

Matem tutah sîne vurah

Ey ezâdâran

NAKARAT: Hüseyn, Hüseyn Hüseyn canem ey Hüseyn canem,

Esgerine serdâr olan tek Hüseyn canem

Hüseyn eyler etmam huccet

Ey müselmânan

“Helmin nasırin yensurna”

Zeyneb-i nâlân

Heymelerden feryat geldi

Lebbeyk baba can

Erz u sema ağlar oldu

Ey vefâdâran

Hüseyn bugün Kerbelâ’da

Ey müselmânan

“Heyhat minne’z-zilleh” dedi

Zeyneb-i nâlân

Yetmiş iki gurbân verdi

Heyl-i âşigân

Gan kılıca galip geldi

Ey can ey canân

Hüseyn bugün Kerbelâ’da

Ey müselmânan

Mazlûmlara feryâd oldu

Zeyneb-i nâlân

Tarihlere ders öğretti

Oldu câvidân

Şehadete üstâd oldu

Pir-i şehidân

Hüseyn bugün Kerbelâ’da

Ey müselmânan

Susmaz Hakk’ın dili oldu

Zeyneb-i nâlân

Zulmü küfrü ve nifâkı

Heyli mezlûmân

Yıhan Hakk’ın eli oldu

Ey vefâdâran

Hüseyn bugün Kerbelâ’da

Ey müselmânan

Hak dinini ihya etti

Zeyneb-i nâlân

Layık olah biz Hüseyn’e

Ey ezâdâran

Ebbas kimi, Ekber kimi

İslâm’a gurbân

Çattıh seninle izzete

Ey can ey canân

Gurbân oldun sen ümmete

Zeyneb-i nâlân

Feryadımız Hüseynî’dir

Ey ezâdâran

Boyun eymek yoh zillete

Ey müselmânan

Hem dertsen hem dermân Hüseyn

Ey can ey canân

Âşıklara ferman Hüseyn

Biz Hüseynîyân

Arzularız şehâdeti

Heyli müştâgân

Heyhât müne’z-zilleh dedik

Mehdi’ye gümân

Mehdi gelsin Mehdi gelsin

Mezlun şieyân

Yetiş dada gel feryâda

Sahibe’z-zeman

ZEYNEB’EM MEN (Hüseyin Yalçın)

Zeyneb’em men, Zeyneb’em men, Zeyneb’em men

Zeyneb’em men Zeyneb’em men Zeyneb’em men

Mahşere dek, yaşayan bir mektebem men

Gardaşları kurbân olan Zeyneb’em men

Varı yoku talan olan Zeyneb’em men

Musibetler anasıyam, Zeyneb’em men

Nâibe-yi Zehrâ’yam men, Zeyneb’em men

Mezlûme-yi sahrâyam men, Zeyneb’em men

Kâfilenin serdârıyam, Zeyneb’em men

Kerbelâ’da gülü solan Zeyneb’em men

Can Hüseyn’i şehid olan Zeyneb’em men

Elleri koynunda kalan Zeyneb’em men

Yeddi gara bağlamışam, Zeyneb’em men

Hüseyn’e çok ağlamışam, Zeyneb’em men

Baba Ali, tek kalmışam, Zeyneb’em men

Ana Zehrâ kimsesizem, Zeyneb’em men

Ebbas ölür kömeksizem, neylerem men

Kime derdim söylerem men? Zeyneb’em men

Baba Ali nerdesin gel Zeyneb’em men

İşim müşkül Ebe’l-Hasan neylerem men?

Zülme boyun eymenem men, Zeyneb’em men

Mazlûme-yi Kerbelâ’yam, Zeyneb’em men

Hüseyn ile aşura’da Zeyneb’em men

Yezid’in tahtın sallayan Zeyneb’em men

Allah’a çok şükrederem Zeyneb’em men

Hüseyn, Hüseyn zikrederem, Zeyneb’em men

Hüseyn’le iftihâr eden Zeyneb’em men

Ali Ekber gel imdâda emmenem men

Çocuklarla yalnız kaldım, neylerem men?

Gardaş Abbâs esir oldum, Zeyneb’em men

Gidiyorum kolu bağlı ben bu çölden

Nasıl ayrılayım bunca kızıl gülden

Elvedâ güller elvedâ, Zeyneb’em men

ZEYNEB’İN KURBÂN (Hüseyin Yalçın)

NAKARAT: Ey Hüseyn, can Hüseyn, Zeyneb’in kurbân

Ey Hüseyn, can Hüseyn, Zeyneb’in kurbân

Zehrâ-yı Betül’ün gül yadigârı

Bülbül-i nâlânım, ağlarım zârı

Soldu Zeyneb’in al gülü, bahârı

Oldu Kerbubelâ aşkın mezârı

Nerde kefenin ey Hüseyn’im senin?

Kumlar üstünde üryan bedenin

Aman Allah’ım, bu nasıl belâdır

Bu yanan yüreğim, bin Kerbelâ’dır

Ağlasın gözler bu musibetime

Kefen olsun gökler bîkefenime

Nedir bu halin ey Hüseyn’im senin

Tanınmaz olmuştur, başsız bedenin

Tanımaz elbet, bir bacı gardaşı

Olmazsa eğer bedendeki başı

Kesilen o başın, yeddi gardaşın

Rubâb’ı, Gülsüm’ü Zeyneb’i kurbân

Kesildi ellerin senin Hüseyn can

Bacın kurbân sana, Zeyneb'in kurbân

Büküldü bu belim, ağardı başım

Susuz kurbân olan, mazlûm gardaşım

Dilimde duasın, aşkım, imanım

Bedende canımsın, ruhum, canânım

Nâlân Zeyneb’in nâlesi Hüseyn’im

Yanan kalbimin kıblesi Hüseyn’im

Ali Ekber’in doğranan bedeni

Yüceltti Hüseyn’im, dünyada seni

Senin bu ölümün, mazlûm Hüseyn’im

Kerbelâ’da, yaktı gocalttı beni

Anam Zehrâ ile ben de ölürdüm

Senin bu aşkındı yaşattı beni

Ağlama bacım, ey şeydâ bülbülüm

Ağlama ey gülüm, mukadder ölüm

Ayrıldım Zeyneb’im, ayrıldım senden

Aşkına bin selâm başsız bedenden

Sen benim başımsın, başımın tacı

Davama sahip ol, ağlama bacı

ZEYNEB ANA (Hüseyin Yalçın)

Zeyneb ana, Zeyneb ana

Canlar fedâ olsun sana

Sahibenâ mevlâtenâ

Selâm senin pâk ruhuna

Sen Zehrâ’nın nâibesi

Murtaza'nın da annesi

Muctebâ’nın nur dîdesi

Kerbelâ’nın mazlûmesi

Fatıma’nın nazlı kızı

Yüreklerde oldun sızı

Verdik sana aşkımızı

Verdik sana kalbimizi

Sen Hüseyn’in Zeyneb’isin

Aşkımızın ziynetisin

Şuhedânın, userânın

İsmetisin, izzetisin

Emme Zeyneb, emme Zeyneb

Kurbân olum o halına

Ki, ağaran saçlarına

O bükülen gametine

Zeyneb ana Zeyneb ana

Biz aşığız Kerbelâ’na

Hüseyn’ine aşurana

Bizden selâm olsun sana

ZEYNEB PERİŞAN (Hüseyin Yalçın)

Mahzûn yürekler kan ağlar gözler

Hüseyn şehid, Zeyneb esir

Bu ne ezâdır, bu nasıl belâ

Ya Kerbelâ, ya Kerbelâ

Ruh-ı Kur’ân’ım Hüseyn

Nur-ı imânım Hüseyn

Can u canânım Hüseyn

Mazlûm kurbânım Hüseyn

Bacın kan ağlar

Sînesin dağlar

Kolun da bağlar

Zeyneb perişan

Ruh u revânım Hüseyn

Mah-ı tâbânım Hüseyn

Canımda canım Hüseyn

Aşk u imânım Hüseyn

Başımda kare

Yürekte yare

Zeyneb biçâre

Zeyneb perişan

Ey Kûfiyân ey bi vefa

Zulm u sitem ehl-i cefâ

Öldürdünüz Hüseyn’imi

Ağlar kalın, zelîl kimi

Bu nasıl hicrân

Olmuşum nâlân

Sensiz Hüseyn’im

Zeyneb perişan

Ey Kerbelâ hanı Hüseyn

Ey Zeyneb’in canı Hüseyn

Katligâh-ı dolanıram

Hanı Hüseyn hanı Hüseyn

Düştüm genlere

Kanlı çöllere

Saldım velvele

Zeyneb perişan

ELVEDA ZEYNEBÂ (Musa Aydın)

Zeynebâ, Zeynebâ, Zeynebâ, Zeynebâ

Canına can fedâ, can fedâ, can fedâ

Can ana, can ana, can ana, can ana

Elvedâ, elvedâ, elvedâ, elvedâ

Ey ana, can ana, can ana, can ana

N’olur etsen bize itina, itina

Davet etsen bizi her sene sofrana

Elvedâ, elvedâ, elvedâ, elvedâ

Eyleme red kapından bu sâilleri

Boş çevirme ne olur bu boş elleri

Sevindir ey ana gamlı gönülleri

Elvedâ, elvedâ, elvedâ, elvedâ

Yaktı bağrımızı Kerbelâ hicrânı

Davet alsan da olsak Hüseyn mihmânı

Eylesen Kerbelâî bizim kervanı

Elvedâ, elvedâ, elvedâ, elvedâ

HAK KAHRAMANI (Musa Aydın)

Zeyneb Zeyneb, Zeyneb

Ali kızı Zeyneb

Hak yıldızı Zeyneb

Zeyneb Zeyneb, Zeyneb

Derd aşinâ Zeyneb

Derde devâ Zeyneb

Hak kahramanı

Zehra nişânı

Kalbi dolu imân

Canım sana kurbân

Zeyneb Zeyneb, Zeyneb

Kalbe sultân Zeyneb

Aşk-ı suzân Zeyneb

Zeyneb Zeyneb, Zeyneb

Zehra gülü Zeyneb

Ali dili Zeyneb

Hak kahramanı

Zehra nişânı

Kalbi dolu imân

Canım sana kurbân

Zeyneb Zeyneb, Zeyneb

İzzet burcu Zeyneb

İsmet tacı Zeyneb

Zeyneb Zeyneb, Zeyneb

Ahde vefâ Zeyneb

Sabr u rıza Zeyneb

Hak kahramanı

Zehra nişânı

Kalbi dolu imân

Canım sana kurbân

Zeyneb Zeyneb, Zeyneb

Çözülmez sır Zeyneb

Aşılmaz sur Zeyneb

Zeyneb Zeyneb, Zeyneb

Sabrın gülü Zeyneb

Hak bülbülü

Hak kahramanı

Zehra nişânı

Kalbi dolu imân

Canım sana kurbân

Zeyneb Zeyneb, Zeyneb

Meş’âlemiz Zeyneb

Sermayemiz Zeyneb

Zeyneb Zeyneb, Zeyneb

Ey kâmile Zeyneb

Ey âlime Zeyneb

Hak kahramanı

Zehra nişânı

Kalbi dolu imân

Canım sana kurbân

Zeyneb Zeyneb, Zeyneb

Ey efsâne Zeyneb

Ey dürdâne Zeyneb

Zeyneb Zeyneb, Zeyneb

Kalplerde ah Zeyneb

Sırra agâh Zeyneb

Hak kahramanı

Zehra nişânı

Kalbi dolu imân

Canım sana kurbân

Zeyneb Zeyneb, Zeyneb

İlim, hikmet Zeyneb

Hayâ, iffet Zeyneb

Zeyneb Zeyneb, Zeyneb

Ey aşk-ı nâb Zeyneb

Aşka mihrâb Zeyneb

Hak kahramanı

Zehra nişânı

Kalbi dolu imân

Canım sana kurbân

Zeyneb Zeyneb, Zeyneb

Kalpte güneş Zeyneb

Gözlerde yaş Zeyneb

Zeyneb Zeyneb, Zeyneb

Ey ruh-i pâk Zeyneb

Ey nûr-i Hak Zeyneb

Hak kahramanı

Zehra nişânı

Kalbi dolu imân

Canım sana kurbân

YÂ ZEYNEB (Musa Aydın)

Sen doğduğun zaman doğdu âdeta

Hüzünler, belâlar, fâni dünyâda

Sabır, rızâ senin ikiz kardeşin

Yiğitlikte olmaz yiğitler eşin

İlmin bir deryâdır, üstâdın Zehrâ

Senden aldı ziynet baban Murtezâ

Övünür adınla senin her kadın

Zâlimler titretir mukaddes adın

İzzet nâmın ile eder iftihâr

İffet senin ile buldu itibâr

Sabrın mesajların ile yâ Zeyneb!

Yaşayacak ilelebed bu mektep

Hutbelerin sarstı Kûfe’yi, Şâm’ı

Esaretin tekmil etti kıyâmı

Acıklı feryadın titretti herkesi

Boğazından çıkan Murtezâ sesi

Sesin kulaklarda hâlâ çınlıyor

Feryadından yerler gökler inliyor

Sen esîr oldun ki kurtulsun esîr

Zincîre vuruldun, kırılsın zincîr

Keşke yığsa âlem kuvvetini hep

Verse ümmete bir daha bir Zeyneb

YARALANDIM BACI ZEYNEB (Musa Aydın)

Yalnız kaldım artık bacı

Şehid oldu yârenler hep

Selâm ey başımın tacı

Yaralandım bacı Zeyneb

Vedâ vakti gelip çattı

Belâ tüm âlemi tuttu

Elimdeki elem yattı

Yaralandım bacı Zeyneb

Susuzluktan ciğer yandı

Fırat kanlara boyandı

Semâda hem güneş dondu

Yaralandım bacı Zeyneb

Önümde Kâsım’ın na’şı

Ekber’imin kanlı başı

Başım yardı belâ taşı

Yaralandım bacı Zeyneb

Gülistânım hazân oldu

Yerde gökte tûfân oldu

Dağ taş bile nâlân oldu

Yaralandım bacı Zeyneb

Bu çöl bana Minâ bacı

Sana Merve safâ bacı

Göster sabr u rızâ bacı

Yaralandım bacı Zeyneb

Bu çölde imtihan oldum

Din uğruna kurbân oldum

Hak-bâtıla furkân odum

Yaralandım bacı Zeyneb

Bırakma sen kanım batsın

Bırakma sancağım yatsın

Kervanıma sen umutsun

Yaralandım bacı Zeyneb

Sabret düşman sevinmesin

Hizb-i şeytan sevinmesin

Sabret şeytan övünmesin

Yaralandım bacı Zeyneb

Bacı ey şeydâ bülbülüm

Zehrâ ıtırlı ey gülüm

Mukadderdir Hak’tan ölüm

Yaralandım bacı Zeyneb

Elveda ey bacı Zeyneb

Seninle yaşar bu mektep

Benimle anılırsın hep

Yaralandım bacı Zeyneb

ZEYNEB-İ KUBRÂ (Ali Kıran)

Ben Zehra’nın yâdigârı, Zeyneb-i Kubrâ

Ben Akiletu’l-Arab’ım, Ziynetü’l-Azrâ

Peygamber Ehl-i beyt’inde, gül-i Betül’üm

Ben babamın iftihârı, nur-ı Resûl’üm

Hüseyn’imin alemdârı, susmaz sesiyim

Ben kimsesiz Hüseyn’imin, tek kimsesi yim

Ben aldım emânetini, tarihe yazdım

Yezid’in, İbn-i Ziyad’ın, kabrini kazdım

Gözyaşlarım tûfân oldu, yıktı dağları

Benimle Hakk'ın davası, aştı çağları

Ne zaman su içen görsem, yanar yüreğim

Susuz Hüseyn’ime ağlar, kanar yüreğim

Şâm’ın harâbelerinde, kaldı Rugeyye’m

Yaktı kalbimi, sabrımı, aldı Rugeyye’m

Ali Ekber, Ali Esğer, Ebu’l-Fazıl, Kasım

Ta Mehdi gelene kadar, dinmez bu yasım

Omuzumda Hüseyn’imin, büyük davası

Unutturmam, unutulmaz, Kerbubelâ’sı

FERYÂD (Ali Kıran)

Mene bir ses ver amandı gardaş

Kıyamet gopan zamandı gardaş

Yâr u yâversiz galdım çöllerde

Halı Zeyneb’in yamandı gardaş

Gün gabağında başsız bedenin

Başın nizede Hüseyn’im senin

Dinmedi feryâdı Rugeyye’nin

Halı Zeyneb’in yamandı gardaş

Gözüm önünde neyzede başın

Dağı sînemde yeddi gardaşın

Getmez gözümden kefensiz na’şın

Hâli Zeyneb’in yamandı gardaş

Yanır çadırlar Seccâd’ım hanı

Vâveylâ sesi alıp her yanı

Nasıl terkedim başsız yatanı

Hâli Zeyneb’in yamandı gardaş

Yoktur kömeğim hanı Ekber’im

Şebih-i Resûl’dü o dilâverim

Galmadı gardaş yâr u yâverim

Hâli Zeyneb’in yamandı gardaş

Yanır üreğim Eli Esğer’e

Kasım, Ebu’l-Fazıl, cevân Ekber’e

Kerbelâ döndü gardaş, mahşere

Hâli Zeyneb’in yamandı gardaş

KERBELÂLI ZEYNEB’İM (Orhan Özgündüz)

NAKARAT: Hüseyn vay

Menem Zeyneb Kerbelâlıyam

Yetmiş iki ezâlıyam

Duhter-i şîr-i Hudâyam

Menem elemdâr-ı Hüseyn

Etmedi Kûfiyân vefâ

Eylediler sene cefâ

Hem zemin oldu Kerbelâ

Meydanı mahşer Hüseyn

Nehr-i Fırat kenarına

Gedipdi Ebu’l-Fazıl’ı ağa

Yüz üşdü düşdü toprağa

Su meşgi oklandı Hüseyn

Hüseyn şehidi Kerbelâ

Hüseyn geribi Neynevâ

Eziz-i dil-i Mustefa

Natıg-ı Gur’ân Hüseyn

Üç gününe dözemmedim

Bir ömrü aldı ayrılık

Yetmiş iki cana garşılık

Diriltdi İslâm’ı Hüseyn

ALİ KIZI (Velayet Aytan)

Zeyneb ey Ali kızı

Ey Fatıma’nın nazı

Oldun Hak’tan gelene

Sonuna kadar razı

Adın dillerde hece

Şânın idrakten yüce

Nur yağdı âlemlere

Sen doğduğun o gece

Sen Zeyneb-i Kubrâ’sın

Sen ilimde deryâsın

Kim ne diyecek desin

Sen ikinci Zehra’sın

Ehl-i beyt’in onuru

Mu’minlerin gururu

Mahşere dek izzetin

Aşılmayacak sûru

Anan Fatıma gibi

Ali’nin Ümm-ü ebi

Olacaksın daima

Âşıkların mektebi

Yeryüzünün meleği

Meleklerin dileği

Ümmet unutmaz seni

Ey cesaret örneği

ZEYNEB’İN (Velayet Aytan)

Gardaş senden sonra belim büküldü

Bir kez daha yetim kaldı Zeyneb’in

Od verildi çadırımız yakıldı

Zincirlendi esir oldu Zeyneb’in

Kerbelâ çölüne çöktü bir duman

Tesellimiz oldu ikrar ve iman

Sakine babasın sorduğu zaman

O anda yıkıldı, öldü Zeyneb’in

Dost bilmiştik düşman cıktı Kûfiyân

Bize kem gözlerle baktı Kûfiyân

Başımıza toprak döktü Kûfiyân

Senin hasretinle soldu Zeyneb’in

Şehadet ederim yolun Hak idi

Özün de pâk idi, neslin pâk idi

Şam-ı gerîbânda kimsem yok idi

Bin dirilip bin de öldü Zeyneb’in

Güzel imam sana kurbândır özüm

Yüreğim sızılar, kan ağlar gözüm

Feryâd u figândır gecem gündüzüm

Sanma senden sonra güldü Zeyneb’in

Kervân edip yola kattılar bizi

Aç, susuz, perişan tuttular bizi

Şâm eline esir ettiler bizi

Sanılmasın bundan yıldı Zeyneb’in

Zâlimin zulmünden korkup yılmadım

Zulüm karşısında sessiz kalmadım

Senin bayrağını yere salmadım

Sönmez bir meşale oldu Zeyneb’in

Mazlûm olanların feryâdıyım ben

Yaralı kuşların kanadıyım ben

Ali ve Fatıma evlâdıyım ben

Onlardan dersini aldı Zeyneb’in

Soyu kesik değil ceddim Muhammed

Dünya âlem bilsin haktır Velayet

Zeyne’l-Abidin’le sürdü imamet

Sabırda teselli buldu Zeyneb’in

CENÂB-I ZEYNEB (Aysen Parlak)

Zeyneb’in başında kara

Yüreğinde çoktur yara

Etti beni pâre pâre

Cennet çiçeği Zeyneb’im

Baba evi oldu virân

Dedi yaşam bana harâm

Şiilerin sana kurbân

Cennet çiçeği Zeyneb’im

Od tuttu yandı sînesi

O Rugeyye’nin emmesi

Kolsuz kaldı Ebu’l-Fazıl’ı

Cennet çiçeği Zeyneb’im

Vardı gitti Kerbelâ’ya

Kardeşi düşmüş belâya

Figânı çıktı Mevlâ’ya

Cennet çiçeği Zeyneb’im

Bedende baş bulamadı

Başsız bedene ağladı

Sarıldı öptü kokladı

Cennet çiçeği Zeyneb’im

Od tuttu yandı heymesi

Esir düştü kafilesi

Al kanlara boyandı

Kasım’ın toy libâsı

İnan ki Şiiler unutmaz seni

Hüseyn’in bacısı Hasan’ın canı

Mahşerde kurulunca hesap divânı

Yezid’den hesap sor canım Zeyneb’im

Üzerine kara giyen

Askerine lay lay diyen

Şiirim olsun hediyem

Cennet çiçeği Zeyneb’im

ELVEDÂ ZEYNEB (Ahmed Azadî)

Hüseyn meydana gidecek

Gidecek ve dönmeyecek

Bacısıyla konuşuyor

Son defa veda ediyor:

Elvedâ Zeyneb elvedâ

Ben gidiyorum meydana

Düşman ile çarpışmaya

Ceddimin dini uğruna

Öz kanıma boyanmağa

Elvedâ Zeyneb elvedâ

Bacı ben şehid olunca

Çok dövünüp de ağlama

Sabrınız çok olsun bacı

Emânet kalın Allah’a

Elvedâ Zeyneb elvedâ

Zeyneb bu susuz yavrular

Yavrusu ölmüş analar

Sana emanetim bacı

Yakınma çok sızlanma çok

Elvedâ Zeyneb elvedâ

Acılar anası Zeyneb

Hazin baktı kardeşine

Ey peygamberler vârisi

Kalbimin son tesellisi

Kardeş Hüseyn, kardeş Hüseyn

Gücüm yok, kırıldı belim

Git demeye varmaz dilim

Kardeş gitme bir daha dön

Son kez göreyim nûr yüzün

Kardeş Hüseyn, kardeş Hüseyn

Gözlerim arkandan bakar

İçim yanar, bağrım yanar

Gözümde yaşlar tükendi

Kalbim sızlar, sızlar, sızlar

Kardeş Hüseyn, kardeş Hüseyn

Küçücük kızı Sakine

Koşarak geldi Hüseyn’e

Açtı minik kollarını

Sarıldı ayaklarına

Gitme baba, gitme baba

Baba ne olursun gitme

Bizleri kimsesiz etme

Götür bizi Medine’ye

Düşmanlara esir etme

Gitme baba, gitme baba

Baba bu küçücük kalbim

Ayrılığına dayanmaz

Gözlerimin yaşı baba

Bir ömür boyu kurumaz

Gitme baba, gitme baba

Bütün çocuklarla baba

Söz veriyoruz biz sana

Biz artık su istemeyiz

Su deyip seni üzmeyiz

Gitme baba, gitme baba

Hüseyn elvedâ ediyor

Gökte melekler ağlıyor

Düşman Hüseyn’i bekliyor

Zeyneb ölümden dönüyor

Eyvâh Hüseyn, eyvâh Hüseyn

Zülcenâh’a bindi Hüseyn

Susuz yola düştü Hüseyn

Fırat uzaklardan bakar

Akar, mahzûn mahzûn akar

Eyvâh Hüseyn, eyvâh Hüseyn

Başına neler mi geldi?

Hüseyn’i kimler mi kesti?

Bunları bana sormayın

Nebî ağlar Zehra ağlar

Eyvâh Hüseyn, eyvâh Hüseyn

Hüseyn’e kaç ok saplandı?

Kimler elinde doğrandı?

Bunları bana sormayın

Ali ağlar Mehdî ağlar

Eyvâh Hüseyn, eyvâh Hüseyn

Çadırları nasıl yandı?

Başı kaç diyar dolandı?

Bunları bana sormayın

Kalem ağlar kâğıt ağlar

Eyvâh Hüseyn, eyvâh Hüseyn

Kan kılıca gâlip oldu

Kılıçlar kanda boğuldu

Hak müstahâkkını buldu

Bâtıl düştü zâil oldu

SÎNEZEN (Yaver Bat)

NAKARAT: Kerbelâ serdârı Zeyneb

Zehra yadigârı Zeyneb

Zâlimlere etme minnet

Yerde galmaz bu cinâyet

Rugeyye’m sana emânet

Men gedirem daha Zeyneb

Medine’mizden uzakta

Esger oklandı gundakta

Bacı elimi bırak da

Men gedirem daha Zeyneb

Gören deyir “ Sanki Haydar”

Düştü vefâlı alemdâr

Var mı başka bir vefâdâr

Men gedirem daha Zeyneb

Selâm ona ve soyuna

Fedâ olduk biz yoluna

Allah’ın son Resûluna

Men gedirem daha Zeyneb

Murtezâ’nın yârânına

Hanımların sultânına

Anam Zehra’nın yanına

Men gedirem daha Zeyneb

Bizlerden uzaktır zillet

Şerefle ölmektir izzet

Bizle şeref bulur cennet

Men gedirem daha Zeyneb

Evlatların fedâ ettin

Sen ahdine vefa ettin

Tüm hakkını helal ettin

Men gedirem daha Zeyneb

Ceddim Resûl kokuluyam

Ali Murtezâ doluyam

Şehidem şehid oğluyam

Men gedirem daha Zeyneb

ZEYNEB’Tİ O (Yaşar Topkaya)

Asırlardır kan kokar

Toprağı Kerbelâ’nın

Asırlardır, dinmedi

Gözyaşları semânın

Akan kanla sulandı

Kan kırmızı çiçekler

Akan kanla yazılmış

Tarihe tüm gerçekler

O toprakta kesildi

Canlı Kur’ân’ın başı

O toprakta kefensiz

Kaldı Hüseyin’in na’şı

O toprakta ağladık

Asırlardır Zeyneb’e

O toprak yetiştirdi

Çok Zeyneb’ler mektebe

O toprak yaraladı

İnançlı yürekleri

O toprakta soldular

Peygamber çiçekleri

O toprakta oynandı

Zulüm temalı oyun

O toprak, şâhididir

Hüseynî özgürlüğün

O toprakta dağlandı

Canı Resûlullah’ın,

O toprakta döküldü

Kanı Veliyullah’ın

O toprakta koşardı

Bir kadın, çok çaresiz

O toprakta kalmadı

Hiç bir yürek yaresiz

O toprakta, Hüseyn’e

Zulme ne idi sebep

Diyerek ağlıyordu

Kalbi yaralı Zeyneb

O toprakta koşardı

Bir kadın her feryâda

Ne zulümler yaşadı

O kadın Kerbelâ’da

Tarih iyi tanıyor

O vefâkâr kadını

Hep hayırla anıyor

Dostlar Zeyneb adını

Adı Zeyneb’ti onun

Musibetler anası

Dillere destân oldu

Onun ahde vefâsı

Zeyneb’ti o kahraman

O iffet âbidesi

Zeyneb’ti o kahraman

Peygamber reyhânesi

Zeyneb’ti o kahraman

Yürek yakan acısı

Zeyneb’ti o kahraman

Hasaneyn’in bacısı

Zeyneb’ti o kahraman

Üzgün ama gururlu

Zeyneb’ti o kahraman

Esir ama onurlu

Zeyneb’ti o kahraman

Koruyan imameti,

Zeyneb’ti o kahraman

Taşıyan emaneti

Zeyneb’ti o kahraman

Kûfe’yi feth eyleyen

Zeyneb’ti o kahraman

Her menzilde kükreyen

Zeyneb’ti o kahraman

Kanat geren Seccâd’a

Zeyneb’ti o kahraman

Ders veren bin Ziyad'a

Artık gelir mi bilmem

Cihana başka Zeyneb

Yaşıyorsa Kerbelâ

Buna Zeyneb’tir sebep

Kerbelâ mektebinde

Senden aldı dersini

Kulak kabart duyarsın

Yâ Zeyneb nâlesini

Acı çektin bilirim

Hem de büyük bir acı

Ama büyük onurdur

Hüseyin’e olmak bacı

Senden aldı, şerefi

Hayâ, iffet, ar, edep

Bunu bil ki ölmedi

Yaşar, yaşıyor Zeyneb

Zeyneb sen rahat uyu

Biz ağlarız Hüseyn’e

Hepimiz minnettarız

Mektebe verdiğine

Sen Ali gayretlisin

Fatıma yüreklisin

Haykırdın Kerbelâ’dan

Ulaştı bize sesin

Sen izzet mektebinde

Yardımcıydın imama

Seni örnek alarak

Şekil verdim dünyama

Sen Zehra yadigârı

Ali'nin ziynetiydin

Sen onurun, onuru

İffetin cennetiydin

Seni unutturmaya

Çoğalsa da sebepler

Sana söz veriyoruz

Hep yolunda Zeyneb’ler

EY YORGUN BALAM RUGEYYE CAN (Hüseyin Yalçın)

Gorhudan rengi saralan

Derd elinnen tez gocalan

Ey menim solgun çiçeğim

Gonca güllerden göğçeğim

Yorgun balam Rugeyye can

Guru yerde yatma uyan

NAKARAT : Meni gözden atma uyan

Emmeni ağlatma uyan

Eşgimi dude çağıran

Men kimi zülfü ağaran

Ey mehribân nazlı gülüm

Heç yaraşmır sene ölüm

Men sene gurbân olaram

Sensiz nece dolanaram

Bilirsen çoh döğülmüşem

Çölden çöle sürülmşem

Üreğimde çohdu yaram

Kefen yohdu seni saram

O gözlerin yumulmasın

Gelbime ateş salmasın

Üreğine gan sağılan

Yurdu yuvası dağılan

Âvâre çöllerde galan

Başına belâlar yağan

Bu Zeyneb’i etme nâlân

Telli balam Rugeyye can

Yüzünü goyma toprağa

Gözümnen getme uzağa

Galk gidelim Kerbelâ’ya

Esger’e lay lay demeye

Gurbet elde ölen gızım

Ay ışığı sönen gızım

LAY LAY RUGEYYE’M (Hüseyin Yalçın)

Lay lay Rugeyye’m, lay lay Rugeyye’m

Aziz-i Zeyneb, rütbede Meryem

Soldu tez gülüm, şeydâ bülbülüm

Ey vay Rugeyye’m, ey vay Rugeyye’m

Gızım ağlama, sîne dağlama

Ağlar gözlerin, benzer anama

Hâlime bir bak, yorgun yaralı

Golları bağlı, geldim bu Şam’a

Ele ah etme, boynunu bükme

Gapıda durup, gözyaşı dökme

Gelip geçennen, yârimi sorup

Yanan bağrıma teze dağ çekme

Mehribân balam, verme can balam

Gel meni goyma, perişan galam

Virâne Şam’da, yoktur Hüseyn’im

Yorgun golumu, boynuna salam

Nazlı çiçeğim, gülden göğçeğim

Yat sînem üste, men lay lay deyim

Bu herabede, o guru yerde

Yatma toprağa, yandı üreğim

Başımda yâre, salmışam gare

Men nece goyum seni toprağa

Ay meler guzum, ay dadım duzum

Bakışın ohşar, o susuz yâre

GORHULU ÇÖL (Ercan Atam)

Meni gorhulu çölde

Goyup gettiler babacan

Gulağımdan küpemi

Soyup gettiler babacan

NAKARAT: Hüseyn baba baba baba baba

Hüseyn baba baba baba baba

Sen öldün üstümüze

Gemler töküldü babacaban

Ekber şehit olanda

Belim büküldü babacan

Seni yuhumda gördüm

Şehit olupsan babacan

Yaralı gumlar üstünde

Cansız galıpsan babacan

Emma başın bedende

Yoğuydu ay can babacan

Bedeninde yaralar

Çokuydu ay can babacan

RUKAYYE (Musa Aydın)

Deme ufacık bir kızdır

Deme sönmüş bir yıldızdır

Sanma ki bu boş bir sözdür

Benim adım Rukayye’dir

Semâlarda parlar adım

Tarihte çınlar feryâdım

Sınır tanımaz imdâdım

Benim adım Rukayye’dir

Resul bağının gülüyüm

Harabeler bülbülüyüm

Ben gözyaşının seliyim

Benim adım Rukayye’dir

Dedem benim Peygamber’dir

Bir de Ali-yi Haydar’dır

Anam Zehrâ-yı Ether’dir

Benim adım Rukayye’dir

Babam şehitlere server

Kardeşim Ali-yi Ekber

Küçük asker, Ali Esğer

Benim adım Rukayye’dir

Ben Kerbelâ elçisiyim

Hak bâtılın ölçüsüyüm

Ben cennetin yolcusuyum

Benim adım Rukayye’dir


Devamı İçin Bakın

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar