TAŞ TANRI ZARDOZ - HAKTAN KAAN İÇEL
TAŞLAŞMIŞ
BİR HALKIN KİMLİĞİNİ ARAYAN YÜZÜ:
TAŞ
TANRI - ZARDOZ
Zaman
ve yer kavramının olmadığı bir dünya içinde yaşayanlar ikiye ayrılmıştır.
Hükmedenler ve hükmedilenler... Bu hikâye, hükmedilenlerin içinden çıkıp bu
düzeni yıkan bir adamın uyanış öyküsüdür. Tıpkı günümüzde gördüğümüz süper
kahraman hikâyeleri gibi.
Avcılıkla
ve toplayıcılıkla uğraşan, hayatlarını geçindiren, sözlü kültüre sahip, ilkel
bir komün şeklinde yaşayan insanların yegâne bağlılığı Zardoz'dur. Uçabilen
taştan bir Tanrı... O her geldiğinde aşağıdaki insanlara tonlarca silah
döktükten sonra yüzlerce kez şunu tekrarlar:
"Zardoz
emrediyor: Silah iyidir, birbirinizi öldürün. Ama...Çoğalmak kötüdür!"
Bu
söylemlerden anlaşıldığı gibi dönemin cinselliğe bakış açısını yansıtan bir
karakterdi kendisi.
Kabileden
Zed adlı bir adam, Zardoz'un Tanrılığının gerçekliğini sorgulamaktadır. O aslen
halka adalet sağlamak, diğer bir deyişle adalet diye nitelendirilen
cezalandırma sürecini yürütmekle hükümlü bir ölüm meleğidir. Kendisine verilen
bir ilham ile Eskiler'e ait bir kütüphaneye gider. Okuma yazma öğrenir, tüm
kitapları okur. Ve evreni sorgulamaya başlar. Orada son olarak Oz Büyücüsü
kitabını bulur:
O
öyküde, "korkunç sihirbaz Oz" diye bilinen kişi aslında dev maskenin
ardındaki bir sahtekârdır. Zed parmaklarıyla "wi" yi ve
"of" u kapayınca "Zardoz" kaldığını görür ve Zed böylece
taş yapının hiçbir tanrısal özelliğinin bulunmadığını, onu kontrol edenlerin
bir sahtekâr olduğunu anlar.
Fakat
aslında Zed'i kütüphaneye sokup Wizard of Oz'u okutan da Zardoz'un perdesinin
ardındaki kişidir. Nitekim bu durum, seçkin bir uygarlığın kendi ölümüne
duyduğu şiddetli istekten başka bir şey değildir. Gerçekte olan şey bir dünya
savaşı ve tüm uygarlıkların silinmesidir. Sığınaklarda yaşayıp medeniyetlerini
yükseltmeyi sürdürebilmiş insanlar ("Sonsuzlar") dışarıdaki vahşilere
karşı bir otorite aracı olarak Zardoz'u yapmışlardır. Bu grupta yer alan
kişiler hem sayıca diğerlerinden azdırlar, hem de üst sınıftandırlar. En önemli
özellikleri ise ölümsüzlüğü keşfetmiş olmalarıdır. Yaşadıkları bölgeyi
"Vortex" olarak adlandırırlar. Tahrip edilmesi olanaksız olan bir
çeşit cam duvar ile kendilerini tecrit etmişlerdir. Bu birkaç metre
büyüklüğünde piramit aslında tüm ölümsüzleri ve teknolojilerini taşıyan bir
nano dünyadır.
Tabii
ki Zardoz, Taş Tanrı değildir. Üst sınıftan, teknolojiyi bir sihirbaz gibi
kullanabilen Arthur Frayn adlı biri tarafından kontrol edilmektedir. Onun
kontrol ettiği Zardoz'un görevi aşağı sınıf halkı denetim altına almak, düzeni
sağlamaktır. Zardoz, gerektiğinde insanların çoğunu öldürecek şekilde silahla
donatılmıştır. İnsanlar onun kendiliğinden hareket ettiğine, suçluları ve
günahları cezalandırdığına inanmaktadır. Her şeyden önce insan popülasyonunun
artışını kontrol etmektir. Bilinmeyen şey Arthur ve diğer Sonsuzlar'ın
ölümsüzlükten artık yılmış olmalarıdır. Şimdi o mükemmel toplumda ortaya çıkan
anarşi ve şiddet kişilerde ölüm arzusu yaratmıştır. İnsanlar ölmek için sıraya
girmişlerdir, tek amaçları bu olmuştur. Bu yüzden de her şeyi yapabilir konuma
gelmişleridir.
Zed
fırsatını bulduğu anda Zardoz'un içine girip Arthur Frayn'ı öldürür ve bu sonuç
bir anarşiyi getirir. Filmi izledikçe sonradan anlıyoruz ki Zed'i kütüphaneye
gitmesi için teşvik eden Arthur Frayn'ın kendisidir. Oluşmasında katkı sahibi
olduğu üst sınıf insanların düzeninden memnun olmadığının farkına varmıştır.
Zed derhal Vortex'e girer. Arthur Frayn'ın ölümünden sonra artık orada disiplin
de kalmamıştır.
Çünkü
üst sınıftaki insanlar ölümsüzlüğün de kendilerine mutluluk getirmediğini
anlamışlardır.
Zardoz
Urartular zamanında Doğu Anadolu ve Mezopotamya'daki pagan kültünün adıdır ve Nietzsche de
"Zerdüşt Böyle Buyurdu" kitabında bu cümleyi hatırlatır ve şu
alıntıyı yapar: "Kişi kendi Tanrı'sını öldürmeden özgür
olamayacaktır"
Zardoz
bilimkurgu sinemasında popüler anlamda iz bırakmış bir film değildir.
Bilimkurgu filmlerinde gördüğümüz teknik anlamdaki başarılı altyapı, görsel
zenginlikler Zardoz'da bulunmayan unsulardır. Bunun nedeni de belki de metninin
içindeki anlama yoğunlaşmayı sağlamaktır. Filmin tek popüler özelliği belki de
dönemin popüler oyuncusu Sean Connery'nin filmde yer almasıdır. Din, siyaset ve
felsefeye dayalı diyaloglar oldukça etkileyici olup, insanın farklı düşüncelere
kapılmasını sağlar. Böylece kendi içinde derin alt metniyle kitlesine ulaşmayı
becerir.
Kaynak
: Xosiork Dergi 4. Sayı (Kış: Aralık — Ocak - Şubat) 2008
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar