Print Friendly and PDF

دوبیتی های عاشقانه باباطاهر / Dobeytî veya Terâne…Baba Tahir

Bunlarada Bakarsınız




Hazırlayan: Ahmet Faruk ÇELİK

İran edebiyatında kullanılmış eski nazım türlerinden biridir. Bugün de İran'ın mahalli birtakım manzumeleri bu âhenk ve tarzdadır. En tanınmış terâneler, Bâbâ Tâhir-i Hemedânî tarafından söylenmiştir. Şeklen rubâîye benzemekle birlikte vezin bakımından ondan ayrıldığı için bu kıtalara dobeytî denilmiştir. Aruzun, hezec-i müsed- des-i mahzuf veznindedir. Hâlbuki rubâî vezni hezec-i mekfuf-i mak- surdur. Bu sebeple bu kıtalara rubâî değil dobeytî denilmiştir

-1-

Gece karanlık, etraf taşlık ve ben sarhoşum,

Kadeh elimden düştü, kırılmadı.

Koruyan, onu iyi korudu;

(Değil mi ya) yüz tane kadeh düşmeden kırıldı.

- 2 -

Sıkıntı çeken bir bedenim var Allah'ım!

Hasret çeken bir yüreğim var Allah'ım!

Barınak arzusu ve kimsesizlik sıkıntısından,

Göğsümde bir ateş var Allah'ım!



- 3 -

Göz ve gönül, her ikisinin elinden elaman!

Göz ne görse gönül onu anıyor.

Polat bir hançer yapayım (da),

Gönül serbest kalsın diye göze vurayım.

- 4 -

Âşık olan kimse canından korkmaz,

Âşık bağlanmaktan, zindandan korkmaz.

Aşığın gönlü, aç kurt gibidir,

Kurt, çobanın hey hey demesinden korkmaz.

- 5 -

Ne mutlu onlara ki, her akşam seni görürler,

Seninle konuşur ve seninle otururlar.

Eğer gelip seni görme imkânım olmasa,

Akşam seni görenleri göreyim.

- 6 -



Ne mutlu onlara ki, ayaktan başı ayırt edemezler.

Aydınlıkta, yaşı kuruyu bilmezler.

Kiliseyi, Kâbe, puthane ve ateşkedeyi,

İçinde sevgili bulunmayan bir saray görmezler.

- 7 -

Ayağını taşa değdiren işi yapma,

Cihan genişliğine rağmen sana dar gelir.

Yarın kitap isteyenler kita(bını) isterler,

Sana kitab(ını) okumaktan ar gelir.

- 8 -



Aşkın bana sahraları sevdirdi,

Murat arzusu, beni kolsuz kanatsız bıraktı.

Bana dedin sabırlı ol, sabırlı!

Sabır, başıma taze toprak saçtı   .

- 9 -

Ya Rabbi, feleğin çarkı kırılsın!

Çünkü dünyanın bütün evlatlarını götürdü.

Kamış boylu biri  yaşıyor olsa,

Hepsi de “Filan oğlu filan öldü" derler.

- 10 -

Yine gece oldu, canımı yakar,

Yakamdan ta eteğime kadar yakar.

Bir tüyü yeni göverenin hatırı için,

Korkarım ki imanımı yakar.

- 11 -

Ne mutlu onlara ki, sana sevdalıdırlar,

Başları daima senin ayağındadır         .

Gönlümde o kimselerin arzusunu taşırım,

Ki gönüllerinde senin arzun vardır.

- 12 -

Ne mutlu onlara ki, her ezberi bilmezler,

Ne bir harf yazarlar ne de okurlar.

Mecnun gibi çöllere yüz döndürüp,

Gider bu dağlarda ceylan gibi otlarlar.

- 13 -

Ben, yâri kendine yar olmayan kimseyim,

Ben, derdi hafiflemeyen kimseyim.

(Diyorlar) meyve topla, yârin naz uykusundadır;

Nasıl bir uyku ki bu, uyanması yoktur.

- 14 -

Geceler beni, rüyada gül tarlasına götürdü,

Gülümü topladı ve uykumu ziyan etti.

Bağban bizi dost gülüne sahip görünce,

Binlerce dikeni gülün yanına bekçi dikti.

- 15 -



Benim için ne mal ne mülk yaratılmadı,

Perişanım, perişan yaratıldım.

Gönlü kırılmışlar toprak olup gittiler,

Ben de onların toprağından yaratıldım.

- 16 -

Ağlatıp inletti felek beni sonunda,

Gül yüzlümden ayrı etti sonunda.

Teneşir tahtasına koydu da beni,

Şeş beşe düşürdü işimi sonunda.  

- 17 -

Ben, adı kalender olan o rindim,

Ne evim, ne barkım, ne sığınağım var.

Sabah olunca senin mahallenin çevresinde dolanır,

Gece olunca bir kerpice başımı koyarım.

- 18 -

Müslümanlar, üç dert bir defada geldi!

Gariplik, esirlik ve yar derdi.

Gariplik ve esirlik kolaydır da,

Yar derdi zor, ona ne vakte dek dayanılır?

- 19 -

Sensiz, benim gönlüm, sürekli durulmazdır,

Bana eziyet etmekten başka işin olmasın.

Huysuz çocuk gibi iki elini başına koyup,

İbret için gece gündüz bunu yapıp durma.

- 20 -

Gülün eteğinde bir lale gördüm,

Sordum, ey lale meyveni ne zaman dererim?

Dedi ey bağban, kusura kalma!

Dostluk ağacı geç meyve verir.

- 21 -

Bir an olsun halimi gör, ey dilber!

Gönlüm daralmış, bir geceyi (de) benle geçir.

Başına gül takıyorsun ey benim taze gülüm!

Gül yerine, başına ben elimi koyayım.

- 22 -



Gece gündüz çöllerde dolanan ben,

Gece gündüz gözyaşı yağdıran ben.

Ne bitkinim, ne yerimden rahatsız,

Bildiğim şu, ağlarım gece gündüz.

- 23 -

Sen bilirsin, bana çareyi öğret,

Bu karanlık gecelerde kimle sabah edeyim?

Bazen diyorum, bu gündüz ne zaman bitecek?

Bazen diyorum, gün asla doğmayacak mı?

- 24 -

Bizim derdimizin acısını Attar'dan  sor,

Gecenin uzunluğunu hastadan sor.

İnsanların hepsi hatır sorarlar,

Sen ise, hem canı hem gönlü birden sor.

- 25 -



Gece karanlık ve kurtlar koyunları kapmakta,

İki zülfünü hamail yap da öne çık ey sevgili!

O dudağının ucundan bana bir buse ver,

De ki Allah yoluna dervişe sadaka verdim.

- 26 -

Kendim buruşturduğum o gülün,

Gözyaşlarımla verdim suyunu.

Allah katında nasıl reva olur ki,

Gül benimken, gül suyunu başka birisi alsın?

- 27 -

Sersemim gönül, sersemim gönül, sersemim,

Ar şişesi elimden taşa değdi.

Herkes bana sen değersiz, utanmazsın diyor;

Âşık olan kimseye değer nedir, utanma ne?

- 28 -

Vay o güne ki, beni dar mezara koyarlar,

Başıma toprak ve çakıl atarlar.

Ne dostlardan kaçmaya gücüm vardır (o gün),

Ne de karıncalarla savaşmaya mecalim.

- 29 -



Ey gönül, senin elinden telis giysi giyerim,

Hüznünün dağını lale gibi yüreğime basarım.

Sevginden, sabah rüzgârı gibi soluk veririm,

Bu soluğumdan pişmandır, İsrafil'in borusu.

- 30 -

Ey Allah'ım, bezginim bu gönülden,

Gece gündüz ezadayım gönülden.

Çok inledim, inlemekten usandım,

Al onu benden, bıkmışım bu gönülden.

- 31 -

Aslan mısın, yoksa kaplan mı gönül?

Daim benle savaşmadasın, gönül!

Eğer gelse elimden, dökerim kanını,

Ne renksin diye sen, ey gönül, gönül!

- 32 -



Ey gönül, Allah'tan habersizsen ne olur?

Şeytani nefse uyarsan, ne olur?

Daha yüceyken melekten değerin,

Bilmezsen kendi kadrini, ne olur?

- 33 -

Medet Allah'ım, medet bu gönülden!

Bir an şad olmadım ben bu gönülden.

Yarın hak isteyenler hak isteyince,

Diyeyim, yüz bin medet bu gönülden!

- 34 -

İlahi, vah çekerim, vah çekerim?

Elsizim ayaksızım, vah çekerim?

Kovar herkes beni, sana gelirim,

Sen de kovar isen, eyvah çekerim?

- 35 -



İlahi, eğer dilek dilesem inci dilemem,

Sen dileğimi biliyorsun, ne dileyeyim?

Eğer beni seversen, dileğimi ver,

Eğer mahrum edersen, ne yapayım?

- 36 -

Eğer gelirsen, canını severim,

Eğer gelmezsen, ayrılığından eririm.

Gel, sahip olduğun şarabı dudağıma koy,

Ya öleyim, ya yanayım, ya düzeleyim.

- 37 -

İki zülfün sazımın teli olur,

Bu yıkık halimden ne istiyorsun?

Sen bana yar olma derdinde değilsin,

Niçin, her gece yarısı rüyama giriyorsun?

- 38 -

Ben, o incinmiş, evsiz barksızım,

Ben, o kısmeti zorluk olan canı pekim.

Ben, ovada dönen o dikenim,

Her rüzgâr esişte önü sıra koşarım.

- 39 -



Ovaya bakarım, ovayı sen görürüm,

Denize bakarım, denizi sen görürüm.

Dağ, taş, ova her nereye bakarsam,

Senin güzel boyundan nişan görürüm.

- 40 -

Sırrımı kiminle söyleşeyim, bilmiyorum,

Yanmış erimiş ömrümü, kiminle söyleşeyim?

Bakınca apaçık bilen kimseye ne diyeyim?

Artık sırrımı, dileğimi kiminle konuşayım?

- 41 -

Gönlü yanmışlar, çevreme gelin!

Birlikte konuşup, dertleşelim.

Terazi getirelim, dertleri(mizi) tartalım.

Hangimiz daha dertli ise, iki kat fazla sayılalım.

- 42 -

Bir gece geliver de odamı nurlandır.

Beni sıkıntı, dert ve ayrılıkta bırakma.

Bir çift kaşının kemerine yemin olsun ki,

Ben senden tek oldukça gam ile birlikteyim.

- 43 -

Ben, bir kap içine girmiş denizim,

Söz başında      gelen nokta gibiyim.

Her bin yılda bir elif boylu gelir,

Bin yılda bir gelen elif boyluyum.

- 44 -

Dikene doymuş deve gibiyim,

Yemeğim diken, yüküm karaçalıdır.

Bu azıcık kazanç ve ağır yükten dolayı,

Sahibime karşı utanç içindeyim.

- 45 -



Gideyim, gideyim, bu âlemden gideyim,

Çin'den, Maçin'den daha öteye gideyim.

Sevgilinin katına haber saldım,

Uzak olmak hoşuna gidiyorsa, daha öteye gideyim.

- 46 -

Bir gün gel de yüzlerini göreyim,

Seni görmekle gül ve sümbül dereyim.

Gel otur yanıma aylar yıllarca,

Nazlı boylum ben seni seyredeyim.

- 47 -

Bilmiyorum, ben neden dolanıp durmaktayım?

Niçin bazen ağlayıp, feryat eylemekteyim?

Bütün dertlilerin hep var iken dermanları,

Bilmiyorum, ben neden dermansız kalmaktayım?

- 48 -

Gönlüm sızılı, hazin, nasıl ağlamayayım?

Bedenim ateş gibi, nasıl ağlamayayım?

Bana diyorlar: “Niçin, ne vakte dek ağlarsın?”

Ölümüm pusudayken, nasıl ağlamayayım?

- 49 -



Dert, bana dert; dert, gönlümün dertleneni olsun,

Dert bana hem arkadaş, hem yar, hem yoldaş.

Dert bırakmaz ki beni yalnız kalayım.

Çekinme, hoş geldin, merhaba dert!

- 50 -

Sensiz gülşen, gözüme zindan gibidir,

Gül bahçesi, gözüme yangın yeridir.

Sensiz sükûnet, ömür ve hayat,

Hepsi gözümde, perişan bir rüya gibidir.

- 51 -



Ne güzeldir o an ki, senin yüzün görürüm,

Amber kokan saçının kemendini görürüm.

Gönlüm, mutluluğu asla göremez,

Ancak o zaman ki, yüzün görürüm.

- 52 -

Gönlüm sevgiliden uzak, hallerini bilemem,

Ona haber salmaya biri gerek.

Allah'ım, ölümüm için biraz mühlet ver ki,

Bir bakışı(mı), onu görmeye ulaştırayım.

- 53 -

Sensiz yastık, gözüme karayılandır,

Sensiz günler, gözüme karanlık gecedir.

Sensiz, ne zaman gül bahçesine varsam,

Gülistan baştanbaşa gözüme dikenliktir.

-        54 -



Eğer gözümü dikersen dik, seni isterim,

Eğer bedenimi yakmak istersen yak, seni isterim.

Eğer gülünü dermek için bağımı yakarsan,

Senin rengârenk ve kokulu gülünü isterim.

- 55 -

Bitkin bir haldeyim ben, nasıl inlemeyeyim?

Kolum kanadım kırık, nasıl inlemeyeyim?

Herkes diyor: “Hey kimse! Birazcık az inle!"

Sen gelirsin yâdıma, nasıl inlemeyeyim?

- 56 -

Benim, güzeller cefasından gönlüm yaralı,

Gönlümdeki yanık, laleninkinden daha fazla.

Yarın kitap okuyanlar, kitap(ları) okurlar,

Benim, utancımdan başım önümde olur.

- 57 -

Bir ah ile gök kubbeyi yakayım,

Baştan ayağa bütün feleği yakayım.

Muradımı yerine getirmezsen eğer, yak beni.

Buyruğun ne, yapıyor mu yoksa yakıyor musun?

- 58 -

Ondan dolayıdır ki, gönlüm hasta ve sinem yaralı,

Senden dolayı, mezar taşım bile ağlıyor.

Eyvahlar etmekteyim ki, sen heyecan duymuyorsun,

Baştan ayağa heyecan doluyum ben, ter değil.

- 59 -



Gece, senin ay parçası yüzünün perişanıyım,

Gündüz inlemekli, dertli, gamlı ve çaresizim.

Sen, kendi yerinde sabit durmaktasın,

Dünyada avare olansa benim.

- 60 -

Senin yerin gülistandır, ey nazlı boylum!

Ben külhanda, kül ile otururum.

İster gülşen, ister külhan, isterse sahra olsun,

Baktıkça ben, senden başkasını göremem.

- 61 -

Bütün dünyanın yükünü sırtıma yükledin,

96

 

Yoksa ben kervanın zebun ve mest başta gideni miyim?

Beni dizginledin ve bir değersizin eline verdin,

Her zaman yükümün üstüne yük ekledin.

- 62 -

Ey güzel, sensiz sızılı ve güçsüzüm,

Gül dikenle ve gözlerim yaşla dolu.

Seninleyken boynuna dolanan ellerim,

Şimdi başıma vurmakta, sinek varmış gibi.

- 63 -



 Ciğer dertle dolu, daha niceye dek gelip gideyim?

Kavuşman için yalnız, daha niceye dek gelip gideyim?

Niçin diyorsun, mahalleme gelmiyorsun diye?

Sararmış yüzümle ben, daha niceye dek gelip gideyim?

-64-

Geceleyin inliyorum, geceleyin gece tutmuş inliyorum,

Yar elinden, tedbirsiz inliyorum.

Bazen ok yemiş kaplan gibi,

Bazen zincirdeki aslan gibi inliyorum.

- 65 -

Felek, alt üst ettin temelimi sonunda,

Lacivert küpe vurdun giysimi sonunda.

Canımı almaya beratın varsa eğer,

Söküver kökümü bu dünyadan sonunda.

- 66 -

Ben ki üzüm şarabından mest olmuşum,

Nazlı boylumdan niçin ayrı kalayım?

Ben senin ateşinden bir sıcaklık görmüyorum,

Mihnet dumanından niçin kör olayım?

- 67 -

İlahi, senin düşmanını yorgun göreyim,

Göğsünde hançeri, ta sapına kadar saplı göreyim.

Gece başladığında gelip halini sorayım,

Seher geldiğimde, mezarını kapanmış göreyim.

- 68 -

Eğer gücüm yetseydi, feleğin çarkına,

Sorardım bu nasıldır ve şu nasıl diye.

Birine vermişsin yüz çeşit nimet,

Birine kanla yoğrulmuş arpa ekmeği.

- 69 -

 

Bir gül ektim Elvend Dağı eteklerine,

Suyunu gözyaşımdan verdim sabah ve akşamları.

Onun kokusunu tam bana getirmek vakti iken,

Götürür onu rüzgâr, götürür ilden ile.

- 70 -

Gam iniltisinin nağmeleri (bu) ve sen biliyorsun,

Safi kalbin ölçüsüydü (bu) ve sen biliyorsun.

Gelin ey yüreği yanmışlar, birlikte ağlayalım,

Çünkü yanmışın değerini yanmış bilir.

- 71 -

O kâkülün kökünden gelen esinti,

Bana sümbül kokusundan hoş gelir.

Gecede hayalini kucakladığım zaman,

Seherde yatağımdan gülün kokusu gelir.

- 72 -

Malı mülkü olmayan bir başım var,

Sonu hiç gelmeyen bir derdim var.

Eğer inanmıyorsan, benim tarafıma gel,

Dermanı hiç bulunmayan derdi gör.

- 73 -



Senin aşkının derdi, nasıl her başa gelsin?

Hüma kuşusun, nasıl her yere yurda konarsın?

Senin aşkından başı dik olanlar murat alırlar.

Çünkü güneş, önce dağlara vurur.

- 74 -

Gönlüm senin derdinden her zaman gamlıdır,

Yastığım taştır ve yatağım yer.

Seni sevmek midir benim bu suçum?

Seni her sevenin hali, böyle değildir.

- 75 -

Benim gibi gönlü yanmış bir pervane var mı? Yok,

Dünyada benim gibi bir divane var mı? Yok.

Bütün kurdun, kuşun yuvası vardır,

Ben divanenin bir viranesi yok.

- 76 -

Gönlüm güzeller aşkından karma karışık,

Kanlı gözyaşı döken kirpiklerimi kırpıyorum.

Âşığın gönlü yaş çubuk gibidir,

Bir ucu yanar, bir ucu kanlı gözyaşı döker.

-77 -

Sensiz, bir an gönlüm sevinç görür mü?

Eğer yüzünü görsem, gam görür mü?

Gönlümün derdini taksim etseler eğer,

Âlemde dertsiz bir gönül görünür mü?

-        78 -

Bu yer yurtta geçimi olmayanım,

Geceler yeri, gündüzler yiyeceği olmayanım.

İçinde bir beyin olan bir başım var,

Bir bedenim var ki, başından korkusu yok.

- 79 -

Benim hastalığım, gönlümün sana alışmış olmasıdır,

Gönül derdini bilmiyorsun sen, ey vefasız!

Gel, ben yanmış gönlü sana ısmarlıyorum,

Sen gönülle tanışsın, gönül seninle tanıştır.

- 80 -



Âşığın gönlü, bir haberle düzelir,

İçki sarhoşu, bir kadehle ayılır.

Bana senin gözünün manalı bakışı yeter,

Riyazet çeken, bir bademle sevinir.

- 81 -

Baygın bakışlı her bir güzel,

Binlerce benim gibi ayağı bağlıya sahiptir.

O ay yüzlünün âşıkları arasında,

Benim şiirim gibi yüce ve değersiz olanlar vardır.

- 82 -

Başım bir top gibi meydanda yuvarlansa da,

Gönlüm ne ahdinden ne yemininden döner.

Eğer devran namertlere kalsa da,

Yeni bir devran dönene dek beklerim.

- 83 -

Kimse benim gönül derdimi çekebilir mi, hayır.

Çünkü taş gökyüzünden atıldı, hayır.

Bana diyorlar ki, sevgilini terk et,

Sevgilim terkedilebilir birimidir ki, hayır.

- 84 -

Gam ağacı gönlümü yaralamıştır,

Allah'ın dergâhında inliyorum daima.

Hey insanlar, birbirinizin değerini bilin!

Ecel bir taş ve insan bir cam misali.

- 85 -

Bela, senin yüceliğinden bir işarettir,

Delilik, senin sevdandan bir parça.

Görünüşte yaratılmış biriyim, buna şüphe yok.

Gizliden ise senin görüntündür.

- 86 -



Bizi yarattığın o günden beri,

Günahtan başka bir şey görmedin.

Ey Allah'ım, sekiz ve dördünün aşkına!    

Benden kusurdan başka gördün mü? Görmedin.

- 87 -

Ey taş yürekli, kalbin bize yanmıyor,

(Ama) taşın yanmamasına şaşmamalı.

Ben senin kalbini yandırana dek yanarım,

Ateşte yalnız yaş odun mu yanar?

- 88 -

Dostu Allah olanlara ne mutlu!

İşleri hep “Fatiha" ve “İhlas” tır.

Daima namaz kılanlara ne mutlu!

Onların alışverişleri ebedi cennettir.

-89 -

Dağların şakayıkları bir haftalıktır,

Nehir kıyılarının menekşesi bir haftalıktır.

Şehir şehir çağırıp duruyorum,

Gül yüzlülerin vefası bir haftalıktır.

- 90 -

Ağacı dışarı uzanan her bahçenin,

Bahçıvanı hep yanık yürekli olur.

Meyvesi hep inci mercan olsa da,

Onu kökünden sökmek gerekir.

- 91 -

Yüzünde zülfünün zinciri vardır,

Gülün, sümbülün birbirine karışmış.

O zülfün tellerini nasıl dağıtıyorsun?

Her telinde bir gönül asılıdır.

- 92 -

Eğer derdim bir olaydı, ne olurdu?

Eğer gamım az olaydı, ne olurdu?

Başucumda ya sevgili, ya doktor,

İkisinden biri olsaydı, ne olurdu?

- 93 -

İki gözün, şarap dolu iki kadehtir,

İki zülfün, Rey şehrinin haracıdır.

Bugün, yarın diye söz veriyorsun,

Bilmiyorum, yarının ne zamandır?

- 94 -



Nazlı boylum, gönlüm, kalbim sendedir,

Görünen görünmeyenim sendedir.

Bilmiyorum, bu derdi kimden aldım?

Bildiğim şu, benim devam sendedir.

- 95 -



Sen şifam değilsin, zehrim niçinsin?

Sen yârim değilsin, önüm sıra niçinsin?

Sen gönül yarama merhem değilsin,

Gönlüm yarasına tuz serpenim niçinsin?

- 96 -

Zulmüme yol açan o kimse yok,

Özgürlüğümü haber veren kimse yok.

Bütün güzel yüzlüler toplandılar,

Hatıranı, hatırımdan silen yok.

- 97 -

Allah'ım, bu ağlayan gönlü benden al!

Hastalık çekmesi bana gelmiyor.

Bilmiyorum neden kızıl dudağın,

Bu kadar iştahla kanıma susamış?

 


 

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar